Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Fethullahçı Altangillerin 'Taraf"ı  (Okunma sayısı 4490 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 24, 2007, 12:42:10 ös
  • Ziyaretçi

Rıza Zelyut

Türkiye'nin tarikatler tarafından nasıl kuşatıldığını, aydınların nasıl devşirildiğini anlamak mı istiyorsunuz?
Size en son ve en çarpıcı örnekler olarak Altan kardeşleri verebilirim. Çetin Altan'ın oğullarını... Mehmet Altan-Ahmet Altan'ı...
Çetin Altan, 1960'larda solcuların en parlak popülist yazarıdır.
Ben dahil herkes onu büyük bir zevkle okumaktadır.
Çetin Altan 1965 yılında Türkiye İşçi Partisi milletvekili olarak TBMM'ye girmiştir.
Adalet Partililer ona TBMM'de saldırdığında nasıl kızdığımı bugün bile hatırlıyorum. Dokunulmazlığının kaldırılmasını, 1971 darbesinden sonra hapse atılmasını...
Çetin Altan'ın Masonluğunu kimse bilmezdi ama solculuğuna herkes şapka çıkartırdı.
Şimdi o suya sabuna dokunmayan yazılar yazıp viskisini yudumluyor.
Çetin Altan'a hala saygı duyarım. Çünkü, gerçekten usta bir yazardır. Roman, fıkra, anı dallarında ilginç eserler vermiştir.
Baba, solculuğu tarihe gömdü, liberal kapitalizmin kollarına atıldı ama oğulları; babalarının çok gerisine düştüler. Bugün anlaşılıyor ki Mehmet Altan ile Ahmet Altan tamamen Fethullah Gülen ekibinin denetimine girmişler. Nurcu Fethullah tarikati, uluslararası ilişkilerinden aldığı güçle; solcuların oğullarını bile güdebilecek konuma geldi. Bu devşirmede sadece tarikat değil Amerika Birleşik Devletleri de var.

EDEBİYAT KESMEDİ Mİ?
Ahmet Altan'ı 1980'li yıllarda Hürriyet'te çalışırken tanıdım; kibar birisiydi. Onun yönettiği Bir Günün Hikayesi köşesine ara sıra imzasız olarak ben de küçücük yazılar verirdim. Üslubu ve bilgisi orta karar birisiydi. Sonra edebiyata merak sardı; romanlar yazdı.
Bir insan nasıl birdenbire roman yazarı olur; onu anlamış değilim. Edebiyat tarihini iyi bilen birisi olarak bu vakanın sadece bize özgü olduğunu söyleyebilirim. Roman yazmak; edebiyatın en üst basamağıdır ama bizde ilginç bir olayı uzun uzun anlatırsanız, roman yazarı oluverirsiniz...
Şimdi Ahmet Altan yazarlığı yeterli bulmamış ki bir gazete çıkarmaya karar vermiş. Taraf adlı bu gazetede, Babıali'ye tarafsızlık ve habercilik dersi verecek imiş. Kendileri bedel ödemişler imiş...
Zaman Gazetesi'ne demeç veren Ahmet Altan'ın yanında Neşe Düzel, Etyen Mahçupyan, Alper Görmüş gibi isimleri bulunduracak imiş. Bunlar, Fethullah tarikatinin organizasyonlarında yer alan kişiler. Bunlara bir de 'Amerika'nın Sesi' Yasemin Çongar'ı ekleyin... Taraf'ın gerçekten de taraf olduğunu anlarsınız.
Haydi; yine de size ben söyleyeyim Taraf'ın tarafını: Türbancılık altında tarikatçilik, Kürt şovenciliği, Avrupa Birlikçilik ve gizli Amerikancılık... Ve en açık ordu düşmanlığı; Türk düşmanlığı...
O gazeteyi görmeden ne olabileceğini yazarak kahinlik ettiğimi sanmayın... Kadro ve zihniyet tarikatçilerin güdümünde olduğuna göre; haklı olduğum ortaya çıkacaktır.
Bedel ödemeye gelince... Ahmet Altan, bir eli yağda bir eli balda olan tiplerdendir. Yanındakiler de öyle. Bedeli ödeyenler, bizleriz ama bunun propagandasını hiç yapmadık, yapmayız da...
Taraf Gazetesi'ni bir kitabevi finanse edecek imiş. Demekki kitaptan böyle büyük para kazananlar da varmış... Fakat; kadroya bakınca işin gerisinde tarikatçi ekibin bulunduğu hemen anlaşılıyor. Bunlara Avrupa'dan ve ABD'den müthiş destek geleceği de açık.
Kendilerini cemaat olarak göstererek tarikatçilik yapan Fethullahçıların uzandığı son nokta işte burası...
Çetin Altan'ın diğer oğlu profesörlük makamına yükselen Mehmet Altan; Ahmet'ten çok önce Fethullahçı kesime iltica etti. Mehmet; Uzan'ların elinden alınıp Fethullahçılara satılan Star Gazetesi'ne başyazar yapıldı. Tıpkı, TMSF'nin eline geçirilen Sabah'a yeminli ordu düşmanı Nazlı Ilıcak'ın tayin edilmesi gibi... Çetin Altan'ın Fethullahçı oğlu Mehmet, Star'da Türk milletine, Türk ordusuna, CHP'ye vurup duruyor... İşin acı yönü şu: Bu ekip; Amerikan emperyalizmine hizmet ederken, kendilerini demokrasi mücadelesi veriyormuş gibi gösteriyor. 'Egemenlik Allahındır. Demokrasi amaç değil araçtır!' diyenlerle kol kola girenlerin demokrat olduğuna inanırsanız; Altan kardeşlere de inanabilirsiniz...
Ve onların tarafında olursunuz...


Ağustos 10, 2008, 02:14:35 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Perinçek'in Aydınlık'ı, Taraf'ı kendi silahıyla vurdu

Doğu Perinçek'in sahibi olduğu Aydınlık, Ahmet Altan'ın maaşına varana kadar Taraf'ın finans kaynağını yazdı.
Aydınlık dergisi Taraf gazetesini hedef aldı. Yayınladıkları fotoğraf silahı kendilerine döndü.  Resimde Ahmet Altan ve Yasemin Çongar terör örgütü yöneticileriyle poz veriyordu.

Gizli çekilmiş havası veren dergi, örgütle bağlantıları olduğu iddiası izlenimini verdiler. Oysa işin aslı başkaydı. O fotoğraf gizli değildi. İnternet haber sitelerinin hemen hepsinde çıktı.

Sınırötesi operasyonla vurulan Kandil'deki izlenimler ve söyleşilerdi.  O günlerde bütün gazeteciler Taraf'ın yaptığı gibi Kandil'in yolunu tutmuştu. Ocak ayı sonunda yapılan söyleşi sadece Taraf'ta çıkmadı.

Yani fotoğraf gizli değil aleniydi. İnternet haber sitelerinin hemen hepsi bu haber ve fotoğrafları kullandı. Dahası da var. Sabah gazetesi olay röportajı haberi 1. sayfadan verdi.

 
Kandil'in bombalanması sonrası Ocak ayı sonunda Kandil'e giden Altan ve Çongar'ıın bu fotoğrafını kampta gizli çekilmiş gibi sundular. İşte Sabah'ta çıkan fotoğraf..
4 Şubat 2008 tarihinde Sabah'ta Ecevit Kılıç imzasıyla Altan ve Çongar'ın görüştükleri PKK yöneticilerinin sınırötesi operasyonla ilgili görüşleri ve o fotoğraf yayınlanmıştı.

Dergi ayrıca Taraf'ın finans kaynağına ilişkin iddiaları tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi. İşte Aydınlık dergisi tarafından ileri sürülen iddialar:

DÜĞMEYE BASILDI, DÖRT KOLDAN PARA AKIYOR

Taraf’ın finansörü Fethullah!

Taraf’ı çıkaran Alkım Gazetecilik, 1992’ye kadar küçük bir yayıneviyken ve batma noktasındayken birdenbire durumu düzeltti. Alkım Yayınevi’nin borçlarını Fethullah bağlantılı Albaraka Türk çekleriyle ödemesi yayıncıların dikkatini çekmişti. O tarihten sonra, birileri, Savaş ve Başar Arslan kardeşlere “yürü…” dedi. AKP iktidarıyla birlikte ise “kanatlandılar”! Arslan kardeşler, Brüksel’de büro açıp AB’yle de ilişkiye geçtiler…

Fethullahçı gladyo TSK’ya karşı Ergenekon operasyonunu başlatırken, Pentagon, Taraf için de düğmeye bastı.Yasemin Çongar, Amerika’dan görevli olarak gönderildi. Burada, ABD İstanbul Başkonsolosluğu kolları sıvadı. “Vatanı bir kadın memesine satarım” sözüyle meşhur Ahmet Altan, 30 bin YTL maaşla gazetenin kuruluş görevini üstlenmesi için ikna edildi. Taraf yayına başladıktan sonra ayrılacağını söylemişti, ayrılmadı, genel yayın yönetmeni oldu.
Gazetenin sahibi, Alkım Gazetecilik adına Başar Arslan oldu. Ahmet Altan’ın belirttiğine göre Başar Arslan yayın çizginse hiç karışmadı, odasını bile Altan’a bırakıp gitti.

İLK DESTEK FETHULLAH CEMAATİNDEN
Ahmet Altan 10 Kasım 2007 tarihli Zaman gazetesinde yayımlanan röportajda, Taraf gazetesinin ilan gelirlerine dayanacağını söylemişti.
15 Kasım 2007 tarihinde yayına başlayan Taraf’taki ilanlara bakıyoruz, “Alkım Yayınları” dışında, 2008’e kadar ilk bir ayda “Kimse Yok mu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği” ağırlıkta.
Kimse Yok mu Derneği 2002 yılında Fethullah’ın Samanyolu Televizyonu bünyesinde “Kimse Yok mu?” programı ile başladı. AKP iktidarı Kimse Yok mu Derneği benzeri vakıf ve dernekler için gelir vergisi kanununu değiştirdi, bu derneklere yapılan bağışlar vergiden muaf tutuldu… “Kimse Yok mu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği”, şimdi 5 kıtada faaliyet yürütüyor, katrilyonlara hükmediyor.
Uzmanlar, Fethullah cemaati üzerinden aktarılan paraların asıl kaynağının Amerika olduğunu, Soros’un açık toplum enstitüsünden geldiğini belirtiyorlar.
Devletin Halkbank ve Vakıfbank’ı ile Fethullah Gülen, daha ilk aydan Taraf’a ilan verenler arasındaydı!

DEVLETİN TMSF’Sİ BASTI, DAĞITTI
Taraf’ın tanıtım ilanları da Fethullahçı Zaman gazetesi tarafından yayımlandı. Hem Zaman, hem Fethullah’ın diğer yayın organı Aksiyon, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar röportajlarıyla gazetenin tanıtımını yaptı. Taraf’ın iki de transferi var Zaman’dan. Biri, bildiğiniz Etyen Mahçupyan, öbürü Gülen bursuyla Amerika’da eğitim gören Leyla İpekçi.
Taraf, bir devlet kuruluşunun, TMSF’nin elindeki Sabah’ın baskı tesislerinde (Princity) basıldı, dağıtımını da TMSF’ye teslim edilen Merkez Dağıtım yaptı. Alkım’ların TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’le yakın ilişkisi olduğu belirtiliyor.
Sabah gazetesi tüm tesisleriyle birlikte Damat Bey’in Çalık Holdingine devredildikten sonra ise Taraf, yine aynı tesislerde basılıyor, yine Çalık Holding’in elindeki Turkuvaz  Dağıtım tarafından dağıtımı yapılıyor.
Çalık dışındaki taliplilerin Sabah ihalesinden en ufak bir ses çıkarmadan çekilmesinde de Amerikan-İsrail diplomatlarının ya da istihbarat kuruluşlarının etkisi var mıdır, ne dersiniz?

ALTAN, “EGEMEN GÜÇ”TEN DAHA FAZLA DESTEK TALEP EDİYOR
“Eğer sizin sattığınız mal zararla satılıyorsa, bu zararı başka yerden karşılamak zorundasınız” demişti Ahmet Altan, Taraf gazetesi çıkmadan 5 gün önce. 10 Kasım 2007 tarihli Zaman’da yayımlanan röportajda Altan, sözlerini şöyle sürdürüyordu: “Bu da sizi bir yere karşı boynu eğik hale getirir. O yerin neresi olacağına siz kendiniz karar verirsiniz. Ya bir iktidardır, ya bir hükümettir, ya egemen bir güçtür, ya size ilan verecek olandır. Biz hiç kimseye karşı boynumuz eğik olsun istemiyoruz. 1 YTL’den satmamızın nedeni bu.”
Ahmet Altan’ın anlattığına göre Fethullah cemaatinden gelen ilan paraları ile iktidarın baskı-dağıtım desteği, gazetenin 1 milyon liradan daha ucuza satılmasına olanak vermiyordu. Daha büyük paralar gerekiyordu.
Kendi deyimiyle “Vatan satıcısı” Altan, bağlı olduğu “egemen güç”ten daha fazla destek talep ediyordu.
O destek 4 ay içinde geldi. Taraf, 8 Mart 2008 tarihinden itibaren 40 kuruşa düşürüldü.

AYDA EN AZ 500 BİN DOLAR!
40 kuruşa gazete çıkarmak, ayda en az 500 bin dolar zarar demek. Yayın sektöründen işadamları, “Matbaanız ve dağıtım şirketiniz yoksa, zarar 1 milyar dolara yaklaşır” diyor.
Taraf, ilk 4 aylık yayın çizgisiyle bu parayı “hak etmişti”! Pentagon güdümlü Fethullahçı gladyo da daha çok satan bir “tetikçi gazete”ye ihtiyaç duyuyordu. Değişik gazetelerdeki bağlantı mekanizmaları artık temel operasyonlar için yeterli sonuç vermiyordu. ABD-İsrail bağlantılı Fethullah sermayesi daha aktif bir biçimde Taraf’a para akıtmalıydı.
4. ayında, Taraf gazetesine ve Alkım Yayınevi’ne “çok büyük para akışının başladığı” belirtiliyor.
Taraf odaklı para akışı ve karmaşık ilişkiler öyle boyutlara geldi ki, Aydınlık’ın edindiği bilgilere göre, 40 yaşında medya patronu olan Başar Arslan şu sıralar paniğe kapılmaya başladı.

İLK BÜYÜK ERGENEKON BASKININDAN 13 GÜN ÖNCE
Taraf gazetesinin 40 kuruşa düşürüldüğü tarih 8 Mart.
Fethullahçı gladyonun üçüncü ve ilk geniş kapsamlı Ergenekon operasyonunun tarihi 21 Mart.
21 Mart’ta Türkiye, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’ten, Cumhuriyet, Aydınlık ve Ulusal Kanal Genel Yayın yönetmenlerine, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’na varan geniş çaplı bir operasyonla sarsıldı.
İşte, Taraf o günler için çıkarılmıştı.

FETHULLAHÇI İSTİHBARATIN PSİKOLOJİK SAVAŞ BÜLTENİ
Taraf işin öylesine göbeğindeydi ki, sanık avukatlarına gösterilmeyen “belgeler” Fethullahçı gladyo tarafından Taraf’a servis ediliyordu. Bunların en çarpıcısı, baskından önce Alkım Yayınları’nın Ankara’daki bürosundan Taraf’a fakslandığı anlaşılan “Yargıtay Krokisi” belgesiydi…
Fethullah, Taraf’ı yalnız parayla değil, kirli haberlerle de besliyor.
Taraf, Fethullahçı istihbaratçıların servis ettiği haberlerle çıkıyor. Emniyet’te yuvalanmış F tipi istihbararatçıların basın bülteni gibi.
Ahmet Altan’ın medyayı peşlerinden sürükleme iddiasıyla, “Babıâli’nin kimyasını değiştireceğiz!” sözleri böylece anlam kazanıyordu.
Gazete hem F tipi istihbaratçıların yürüttüğü psikolojik savaşın aracı misyonunu yürütüyor, hem de haber kaynaklarının Genelkurmay’dan olduğu yalanını ortaya atıyor. Bu da tipik bir istihbaratçı numarası. Fethullahçı Gladyo’nun çok sık başvurduğu bir tertip.

HER GÜN SATIR SATIR ÇEVİRİSİ YAPILIP, AB’YE SUNULUYOR
Gazeteyi çıkaran Alkım Yayınevi’nin sahibi Savaş-Başer Arslan kardeşler, Brüksel’deki büroları kanalıyla Avrupa Birliği’yle de ilişkiye geçtiler.
Taraf gazetesi’nin satır satır çevirisi yapılıp her gün Avrupa Birliği’nin önüne konuluyor!
AB, gazetelere doğrudan hibe yapamıyor ama yayınevlerine yapabiliyor. Alkım Yayınevi’nin, Ahmet Altan’ın “İçimizdeki Bir Yer” adlı romanının, 2004’te AB parasıyla basıldığı belirtiliyor. 1 milyon adet basılıp maliyetinin 4’te biri fiyatına satılan Altan projesi, AB fonlarınca desteklendi. Gazete bayilerine kadar ulaştırılan kitap için bakkallara bile standlar yerleştirmişti. Ardından, Alkım yayınları Sabah Gazetesi’yle işbirliği yaparak Milli Eğitim Bakanlığı onaylı Yüz Temel Eser’i basmıştı.
AB ile kurulan bu köklü ilişkilerin, bugün para kanallarının çeşitlenmesinde etkili olduğu belirtiliyor.

HARİRİ’DEN ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ’NE…
Haziran alından itibaren Taraf’ta yayımlanan ilanlar çoğaldı ve çeşitlendi: Uluslararası Af Örgütü, Toplum Gönüllüleri Vakfı, Asya Finas… İsrail-MI6 bağlantılı Hariri’ye satılan Türk Telekom’un tam sayfa ilanları Taraf’ta dikkat çekici sıklıkta yayımlanıyor.
İlan, bir gazeteye para aktarmanın yasal ve gözle görülür yöntemi. Ama tek yöntem değil.
Bir bankacı, “Unutmayın Türkiye'de para giriş çıkışı çok kolaydır. Hiç bir denetim yok” diyor.

TARAF AKP’Yİ HİZAYA SOKUYOR
Taraf, Nisan-Mayıs aylarında yaptığı yayınlarda “Ergenekon Ordu’ya uzanmalı” kampanyası yürüttü. Bu yayınlar sırasında Taraf, Tayyip-Gül bölünmesinde açıkça Abdullah Gül yanlısı yayın yaptı. Zamanında Taraf’a destek veren Tayyip Erdoğan, bu kez Taraf gazetesinde “korkaklıkla” suçlandı…
Yasemin Çongar, 2 Haziran 2008 tarihli Aksiyon’da yayımlanan röportajında şöyle diyordu:
“Diyelim ki AK parti büyük bir pazarlık yaptı, Ergenekon’u güdük bıraktı, AB konusunda zaten durgun olan politikasını sürdürme sözü verdi, diyelim ki devletin antidemokratik alışkanlıklarını ve uygulamalarını sorgulamayacak noktaya geldi, o zaman kapatılmaz belki; ama AK Parti, AK Parti olmaktan çıkar. Bu toplum da önümüzdeki seçimde başka bir parti bulur kendine.”

PSİKOLOJİK SAVAŞIN KARARGÂHI
Haziran’dan itibaren Taraf gazetesi, hemen her gün TSK’ya karşı bir yalan uydurup manşetine taşıdı. İşte birkaç manşet “haber”:
- Genelkurmay’ın yeni kontrgerilla planı (2 Haziran).
- Asker- Rektör kumpası (8 Haziran).
- Yakında darbe olacak (10 Haziran).
- Genelkurmay’ın Türkiye’yi biçimlendirme planı (20 Haziran).
- Dağlıca baskını biliniyordu (25 Haziran).

ORG. BÜYÜKANIT: O GAZETEYİ FİNANSE EDEN KİM ONA BAKIN!
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 20 Haziranda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı duvarına asılan Atatürk Rölyefi’nin açılış töreni sonrasında verilen resepsiyonda şunları söyledi; “ O gazeteyi finanse eden kim, siz ona bakın; bakın sadece o gazetenin finansörü diyorum.” Orgeneral Büyükanıt’ın “O gazete” dediği Taraf. Genelkurmay Başkanı, aynı resepsiyonda şunları da söyledi; “Dünyada bu kadar saldırıya uğrayan başka bir silahlı kuvvvetler var mı? Hele ki bu dönemde. Terörle mücadelede en başarılı olduğu bir sırada.”
Gazete, 20 Haziran 2008 tarihli sayısında, Genelkurmay Karargahı’nda hazırlandığını iddia ettiği bir dökümanı manşet yapmıştı. İşte Org. Büyükanıt da “o gazetenin finansörü” nü bu son saldırıdan sonra gündeme getirdi. Aydınlık’a ulaşan bilgiye göre Genelkurmay Başkanı, bunları söylerken “finansörün” kim olduğunu da bilerek söylüyordu. Ama Taraf’ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Fethullahçı para kaynakları apaçık olduğu halde, bu sefer de Genelkurmay Başkanı’nı “bildiği para kaynağını açıklamaya” çağırdı. Gazetenin 22 Haziran 2008 tarihli manşeti de bu yöndeydi.

… VE 1 TEMMUZ
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli iki subayın, Org. Hurşit Tolon ve Org. Şener Eruygur’un tutuklanmasıyla sonuçlanan son operasyonla birlikte Taraf, adeta bayram ilan etti. 2 Temmuz günkü manşet şöyleydi: Cumhuriyet tarihide ilk defa/ Darbeci paşalar göz altında.
6 Temuz 2008 tarihli Taraf’ın manşeti şöyleydi: Yargılanacaklar! Aynı gün, Emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen “Darbe günlükleri” Taraf gazetesince yeniden piyasaya sürüldü. Taraf bununla da kalmadı, bir darbe planı daha piyasaya sürdü.
Operasyon günü Taraf yine TSK’ya saldırı halindeydi. 1 Temmuz günü Taraf gazetesi, CİA’nın kontrolundaki Tuncay Güney’in ifadelerine dayanarak, Ordu’nun bölündüğünü öne süren bir manşetle çıkmıştı…

NEDEN TSK HEDEF?
Yasemin Çongar, Aksiyon’daki röportajında TSK’yı neden hedef aldıklarını anlattı. 1 Mart Tezkeresinin reddedilmesi Çongar’da, onların jargonuyla travma yaratmış anlaşılan. “Amerikan Merkezî Kuvvetler Komutanlığı askerleri gemide bekliyordu Türkiye üzerinden Irak’a geçmek için. Son anda savaş planları bozuldu” diyor Çongar, “Amerika’nın çıkarları Irak’ın bölünmemesinden yana. Yine o çıkarlar, Irak’ın bugünkü federal yapısını koruyarak Türkiye ile sağlam ilişkiler kurmasını gerektiriyor.”
Ahmet Altan da Zaman’a konuşurken TSK’nın Kuzey Irak operasyonuna şiddetle karşı çıkıyor ve şöyle diyor:
“Bunun bedelini kim ödeyecek? Onlar mı, çocuklar mı?”
Yine Yasemin Çongar, “Genç Siviller”in düzenlediği bir panelde “Ergenekon sadece toplum düşmanı değil, dünya düşmanı bir örgüt” diyordu, “Türkiye’yi dünyadan koparmaya çalışıyor.” Kimden? Çongar’ın yanıtı şöyle: “Başta Avrupa Birliği’nden, ABD’den ve diğer ülkelerden de.”

TSK DÜŞMANLIĞI, TARAF İÇİNDE DE TARTIŞMA YARATTI
Taraf’ın yayınları gazetenin kadrosu içinde de tartışma yarattı. Mayıs ayı içinde bazı muhabirler gazeteden istifa etti. 27 Mayıs 2008 tarihli Gerçek Gündem internet sitesinde “Ahmet Altan’a istifa şoku” başlığıyla yer alan habere göre istifacılar arasında Alev Er de vardı:
“Taraf Gazetesi’nin yayın politikasına dayanamayan yedi kişi ilişiğini kesti. Taraf Gazetesi’nin Fethullah Gülen-Abdullah Gül hayranlığı çalışanlarını da bıktırdı. Gazetenin yedi çalışanı yönetime istifasını sundu. Gazetecilerin ayrılma gerekçesinin ‘yayın politikası’ olduğu öğrenildi…”
“Bize böyle bir gazete yapılacağı söylenmemişti” diyordu ayrılanlar. “Demokrat, sivil, özgürlükçü bir gazete yapılacaktı. Ancak 17 Mayıs günü Deniz Gezmiş hakkında (ırkçı-yabancı düşmanı) diye bir yazı basıldı. Herkesin kafası karıştı. Biz de bu tablo içinde görünmek istemedik.” Bir başkası şöyle konuşuyordu: “Fethullah Gülen ve Abdullah Gül yanlısı gazete yapılıyor. Belgesiz bilgisiz bir şekilde TSK karşıtı haberler yer alıyor. Bunu anlatmaya çalıştık. Ama kimse dinlemedi.”
Haziran başında ise bir kısım Alkım Kitabevi üyeleri “sola ve devrimci değerlere karşı kampanya başlattığı için” üyeliklerinden istifa ettiler. “Biz artık niyetin ne olduğunu anlamış bulunuyoruz” diyordu istifacılar, “Vakit, Yeni Şafak, Zaman gibi bir yayın olacaksa Taraf gazetesi, kimsenin tuttuğu yok. Ancak net olarak açıklasın, Truva atını kimse oynamasın!”

İSRAİL KONSOLOSLUĞU’NDAN TARAF’A ZİYARET
Yalnızca Amerikan Konsolosluğu değil Taraf için kollarını sıvayan.
Gerçek Gündem adlı internet gazetesi, 8 Temmuz günü Taraf Gazetesi'ni İsrail Konsolosluğu'nda görevli bir kadın ile bir erkeğin ziyaret ettiğini yazdı. Ziyaretçilere üç de koruma eşlik etmişti. Haberde şu satırlara yer verildi:
Taraf'ın İstanbul Kadıköy'deki bürosunu ziyaret eden İsrail konsolosluğu yetkilileri, binaya zırhlı bir araçla geldi. Taraf'taki gazetecilerin Gerçek Gündem’e verdiği bilgiye göre, İsrail yetkilileri önce Yasemin Çongar'la ardından ise Ahmet Altan'la görüştü. Ziyaretçiler, Altan ve Çongar, daha sonra hep birlikte yemeğe çıktılar.

Yasemin Çongar’ın başka görevleri de var

Taraf için ta Amerika’dan getirilen Yasemin Çongar, “Milliyet’in önerdiği tepe yöneticilik teklifini de bağımsız gazetecilik yapabilmek adına reddettiğini” anlattı orda burda. Ayrıca onun görevi gazetecilikle, hatta Taraf’la sınırlı değildi.
2 Haziran 2008 tarihli Aksiyon’da şöyle diyordu Çongar: “Batı artık Türkiye ile ilişkilerini tamamen devlet üzerinden değil, iş dünyası ve sivil toplum üzerinden de kurmaya başladı. Sadece İstanbul ve Ankara’yla değil, Anadolu ile de temas ediyorlar artık. Taraf için döndüğümden beri 7 ay içinde birkaç kez Güneydoğu’ya gittim, Orta Anadolu’yu 10 yıl aradan sonra gördüm…”
Çongar’la kol kola gördüğümüz isimlerin başında Yıldıray Oğur geliyor. Oğur, “Genç Siviller” adlı örgütün başkanı. Soros’tan besleniyor, Türkiye’de de “turuncu devrim” denemesine hazırlanıyorlar.
Adları daha yeni duyulmuştu ki, Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığına getirilir getirilmez Yıldıray Oğur’u köşkte konuk etti. Oğur, Genç Siviller’in simgesi olan kırmızı Convers marka ayakkabı hediye etti Cumhurbaşkanı’na; “asker postalını protesto” anlamı taşıyordu Gül’e verilen hediye.

Kaynak ve söz konusu resimler: http://www.gazeteciler.com/news_detail.php?id=144970


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
6 Yanıt
18080 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 04, 2009, 10:45:25 öö
Gönderen: hewal73
34 Yanıt
55556 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 09, 2015, 03:38:15 ös
Gönderen: Ati
1 Yanıt
18686 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 23, 2008, 08:49:51 öö
Gönderen: enes34
65 Yanıt
46927 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 17, 2018, 03:34:26 ös
Gönderen: 38
2 Yanıt
10711 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2007, 08:58:35 ös
Gönderen: Ittihatci
7 Yanıt
10083 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2009, 11:34:13 ös
Gönderen: hewal73
5 Yanıt
5509 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 06, 2008, 01:35:11 ös
Gönderen: Original Life
0 Yanıt
4158 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 15, 2008, 12:11:04 öö
Gönderen: Isis
3 Yanıt
11606 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 01, 2009, 10:43:37 öö
Gönderen: baris
5 Yanıt
3490 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2011, 06:03:06 öö
Gönderen: Asli