Sayın ADAM'dan ufak bir alıntı;
"Bu nedenle de her ne kadar Masonlukta inisyasyon yer yer bir mason adayının Masonluğa Giriş Töreni ile özdeşleştirilmekte ya da eş anlamlı tutulmaktaysa da, iş bununla bitmez; bitemez.
Masonluğa giriş ve onu izleyen ilk çalışmalardan başlayarak sonraki her bir dereceye geçiş yeni bir başlangıçtır.
Her bir derecenin kapsam ve öğretisini ayrıntılarıyla kavrayarak, daha bir üst dereceye geçiş, bir diğer başlangıçtır.
Simgesel derecelerde bu süreç üç aşamada bitiyor ne yazık ki. Ancak isteyen masonlar için yüksek dereceler de var. Bunlar ise bir ritten diğerine farklı.
Buna karşın sonrası sonsuza dek uzanmaz. Hangi ritte çalışılıyor olursa olsun hatta tüm ritlerin birbirine eklendiği bir paket yapılsa bile, sonunda Masonluktaki dereceler biter. Yüzlerce ama toplamı belli sayıda derece vardır. Falanca ritin en üst derecesine gelmiş hatta tüm ritlerin en üst derecesini almış bir mason, inisyasyonun sonuna ulaşmış sayılamaz.
İnisyasyon, masonun yaşamı boyunca sürer.
Mason hiçbir zaman “tam ve yetkin” olamayacak, hep bir inisiye olarak kalacaktır."
Kısaca tekrisin bir ömür boyunca, her derecede, her bilgi edinişinden devam ettiği doğrudur. Nitekim En Muhterem Remzi SANVER, Teke tek söyleşisinde tekris hakkında bir giriş töreninden ibaret olmadığını, masonun hayatı boyunca devam eden bir süreç olduğunu söylemişti.
İkinci sorunuzda ise adayın inisiye olması, "masonlukta" ona nur-u ziya verildiği zaman başlar. Tabir yerindeyse o "yeniden doğuşu" yaşaması gerekir. O sürece kadar gerçekleşen her şey aday üzerinde bir değişiklikten ziyade adayın uygunluğunun testi içindir.
Saygılarımla