Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ---İNSANLIK---  (Okunma sayısı 3504 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 27, 2008, 10:41:55 ös
  • Ziyaretçi

Başlığı dostluk değil insanlık yaptım.Okuyunca anlıyacaksınızdır mutlaka. Açıcağım yeri bilemediğimden buraya açtım.

Gençlik ve serdeki hafif anarşistlik.. . 200 metrede altın ve bronz madalya kazanan Amerikalı iki siyah atletin, Tommie Smith ve John Carlos'un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde posteri yıllarca hayal dünyamızı ve asıl oda duvarlarımızı süslemişti.

İtiraf ediyorum ki, Aynur Çağlı'nın o muhteşem haberini okuyana kadar aynı karede önde duran, gümüş madalyalı Avustralyalı beyaz atlete hiç dikkat etmemişim. Adı Peter Norman imiş...

İşte bu atlet geçen hafta öldü. Haberin ve konunun tekrar gündeme gelmesinin sebebi budur.

Gelelim hikayeye...

Mexico City'de 200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış.

Madalya töreni için bekledikleri sırada, Carlos, Peter Norman'ın yanına gelerek sormuş:

- İnsan haklarına inanıyor musun?
- Evet, inanıyorum.
- Peki ya Tanrı'ya?
- Bütün kalbimle...

Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındaki eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış:

- Ben eyleminizi destekleyeceğ im, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!

İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam: Amerika'daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl?

Fikir Norman'dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne 'İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi'nin kokartını iğneliyor.

Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor.

Ve tabii (hatırlıyorum) dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor...

Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahın spor kariyerini o saniye bitiriyor. Eylem amacına ulaşmış, Amerika'daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmişler ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiş siyahın ilahı haline gelmişlerdir.

Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman?

Norman'ın da hayatı kararmış.

Tommie Smith diyor ki:

"Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya'ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dışlandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliliği sona erdi."

Avustralya Devleti Norman'ı ölene kadar affetmemiş ama... Norman intikamını mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avusturalya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış.

Ölene kadar süren 'eylem kardeşliği'

İki amerikalı ve bir Avustralyalı 'lanetli' atletin o gün başlayan 'eylem kardeşliği' ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler.

Ta, geçen hafta, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar.

Ve şimdi, aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın



Melbourne'de yapılan cenaze töreni. 'Onurlu beyaz atlet' Peter Norman'ın tabutu, Tommie Smith (solda) ve John Carlos'un omuzlarında!


Haziran 27, 2008, 10:53:01 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 181

Çok başarılı harika bir paylaşım alpacino
okurken gözlerim doldu desem yeridir.
...Söyleceklerimi yukarda söyledim zaten...


Haziran 27, 2008, 11:55:01 ös
Yanıtla #2

Tesekkurler.
Spes mea in Deo est


Haziran 28, 2008, 10:13:29 öö
Yanıtla #3

Siyahileri fazlasıyla Seven biri olarak ben de Saygı'yla Anıyorum.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Haziran 28, 2008, 01:58:41 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Ben Teşekkür ederim, okurken benimde tüylerim diken diken oldu. Sizlerle de paylaşmak istedim.


Haziran 29, 2008, 11:49:33 ös
Yanıtla #5

Sayin alpacino gerçekten anlamli bir paylasim sagolunuz


Temmuz 01, 2008, 06:49:33 ös
Yanıtla #6

Hakikaten çok güzel bir dayanışma ürneşi ve hikaye fakat ben sporun din, dil, ırk, siyaset kavramlarına karıştırılmasına karşıyım.

Spor zaten bunlardan bağımsız bir şekilde insanları kaynaştırıp bir araya getiren bir olgu. Bu olguda bile kutuplaşmaların yaratılmasına karşıyım.

Bu benim şahsi fikrimdir, daha önce de yanıldığım olmuştur :)
Spes mea in Deo est


Temmuz 02, 2008, 09:42:50 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

''düşmanınıza sevgi yönünden yakınlaşınız..
onun içine girersiniz.
sonuç, sevgiyi kullanma seçiminize kalmıştır.
yıkmak için saldırganlıkla kullanırsanız, düşman dağılır ama düşmanlık kalır.
yapmak için iyilikle kullanırsanız, düşmanlık dağılır, insanlık kalır.''

özdemir asaf
yuvarlağın köşeleri


Aralık 11, 2008, 09:08:42 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Bunu Üniversitede Amfi'de hocamız ders arasında perdeye yansıtarak gösterip hikayesini anlattığında gerçekten çok beğenmiştim..Eşe dosta göndermiştim haberi..

Teşekkürler paylaşımın için..


Aralık 11, 2008, 11:13:16 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

böyle güzel paylaşımar için sizlere teşekkür ediyorum.