Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Genel Bilim - İlim => Konuyu başlatan: Tij - Eylül 04, 2012, 11:44:56 öö

Başlık: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Tij - Eylül 04, 2012, 11:44:56 öö
Konuyu önce bir alinti yaparak acmak istemistim ama sonradan fikrimi degistirdim ve bir kac soru sorarak tartismanin daha iyi olacagina karar verdim, enazindan kendi üretimimiz olsun istedim.

1.Ülkemizde Loto oynaniliyormu?
2. Bu lotoda kac sayi icinde kac dogruyu bulmaniz lazim?
3.Bu verilen sayilar icinde dogru sayilari tutturma ihtimali yüzde, binde veya milyonda kactir?
4.Ülkemizde lotoyu tutturma yilda kacdefa gerceklesiyor?
5.Ülkemizde kac kisi loto oynuyor?

Simdilik saygilarimla
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Barbaros - Eylül 04, 2012, 08:48:47 ös
Tesadüflere inanmayan adama göre;

Sayısal loto,

1- 16 kasım 1996'dan beri oynanan,
2- 49 sayı içerisinde 6 doğru değerin bir kolonda bulunması gereken,
3- (49x48x47x46x45x44 / 6x5x4x3x2) işlem sonucu 13983816 da 1 tutturulma olasılığı bulunan,
4- Yıl da ortalama 30 ile 50 arası birey tarafından 6 değeri doğru tutturma ihtimali ile
5- Sene bazında, 18 yaş üstü nüfusun %70'i tarafından rahat oynanan bir şans oyunudur.


Not: 6 bilinmese dahi her hafta 3-4-5 bilenlere makul bir ödenek yapılmaktadır. 5 bilene 6'a oranla çok az verilmektedir.

Buyrun Sn. Tij söz sizde :)
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Tij - Eylül 04, 2012, 09:09:09 ös
Simdi gelelim bir sonraki sorumu.

49 sayi icerinsinde 6 dogruyu bilme ihtimalinin 13 Milyon 983 Bin 816. olan bir sans oyununu % 99 müslüman olan bir ülkede, nüfüsün yüzde( 18 yas üstü)70"i oynuyorda, neden bu ihtimale inanan bu yüzde 70 insanligin evrim teorisi cercevesinde bu günlere geldigine inanmiyor???????

Saygilar
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Tij - Eylül 04, 2012, 09:12:16 ös
Bir şeyin gerçekleşme olasılığı milyarda birse o şey gerçekleşemez mi? Rastlantı nedir? Her şey tesadüf eseri mi olmuştur? Şimdi, 0 ile 1 Milyar arasında rastgele bir sayı tutun aklınızdan. Söz gelimi 567 milyon 432 tuttunuz. Peki, bu sayının gelme ihtimali neydi? Evet, milyarda bir olabilecek bir şeydi… O zaman az önce küçük çapta bir mucize gerçekleştirdiğinizi söyleyebilir miyiz?
 

Evrim karşıtı çarpıtmalarda sık duyarız bu tesadüfleri. Aslında bunların evrimle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu nedenle bu yazı bir evrim savunması değildir.
 
Kendinize yeni bir ceket almak için şehre indiğinizi düşünün. Herhangi bir sıralama yapmadan, rastgele mağazaları geziyorsunuz. 10. mağazada güzel bir ceket bulup alıyorsunuz. Bu ceket hem bütçenize uyuyor, hem bedeninize uyuyor, hem zevkinize uyuyor, hem sizin yakınınızdaki bir mağazada satılıyor, hem sizden önce kimse almamış, hem de ilk 9 mağazada değil de son gezdiğiniz mağazada denk geliyorsunuz. Bu kadar değişkenin bir araya gelmesi pek olası gözükmüyor. Yani o sırayla o 10 mağazayı gezip o ceketi alma ihtimaliniz evden çıkarken neydi? Yine siz, yine mucize…
 
Olasılıksızlık üzerine sık verilen bir örnektir, bir maymunun rastgele klavyenin tuşlarına basarak Shakspeare’in bir eserini yazması. Oysa Shakspeare’in kendi eserini yazması daha büyük bir rastlantıdır. Çünkü rastgele tuşlara basılarak bir harf diziliminin tekrar yazılma ihtimali matematiksel olarak hesaplanabilir. Oysa aynı eserin ilk defa yazılma ihtimalihesaplanabilir mi? Shakspeare’in kendi hayatında onu etkileyen tüm faktörler bir yana,Bigbang’den başlayarak Shakspeare’in doğumuna kadar olan tüm olayların gerçekleşme ihtimalinin de hesaplanması gerekir ki imkânsız olan budur. Gene bir mucize…
 
Son olarak, iki çocuğunun şu hayali konuşmasını ele alalım. Bir tanesi diyor ki “Benim babam şu dağın tepesine çıkmış.” Ötekisi cevap veriyor, “Hiç kimse o kadar yükseğe zıplayamaz. Bu bir mucize…” Tüm bu örneklerde bizi yanılgıya düşüren şey, ilk durum ve son duruma bakarak kestirme çıkarımlar yapmamız.
 
“Evrim gerçekten oldu mu?” tartışması bir yana, sadece evrim kavramını ele alırsak,milyarlarca yıl sürmüş bir sürecin anlaşılmasının zorluğu, bu kestirme çıkarım yapma arzusu olabilir.
 
Ortalama bir insan kendi ömründe akıl sağlığı yerinde olarak yaklaşık 60 seneyi bizzat yaşayarak idrak ediyor. Bunun dışında birinci ağızdan dinleme olanağı bulduğu olaylar ise en fazla iki kuşak eskiye, yani dedesine kadar gidebiliyor. Bu sebeple, kendi idrak sürecine, yakınlarının tecrübelerini de ekleyerek, ortalama olarak 100 yıllık bir süreyi nispeten hatasız kavrayabildiğini söyleyebiliriz.
 

Bundan daha eski dönemleri doğru olarak kafamızda canlandırmak son derece zor olmakla birlikte, hayali hikâyelere ve efsanelere inanma potansiyelimiz bir o kadar yüksek. Tırnaklarınızın uzama hızında, kıtaların hareket ettiğini bir düşünsenize…
 
100 yıllık bir yaşam deneyimi ile 100 milyon yıllık süreçleri kavramak kolay değildir. Bu nedenle pek çok insan kıtaların hareket etmediğini, hep olduğu yerde durduğunu düşünmeye meyillidir. Bunu destekleyenkestirme cevaplara ihtiyacı olacaktır. İşte hayali hikayeler ve efsaneler bu ihtiyacı karşılar.
 
Evrimde anlatılan aşamalı ilerleyen süreci, yani adım adım zirveye tırmanan dağcıyı, tesadüfçüler bir anda dağın tepesine zıplayan adam olarak idrak ediyor. Belki bu nedenle, dağcıyı dağın tepesine tanrının koyduğuna dair kestirme inanç kolaylarına geliyor.
 
Agnostik
http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2012/08/27/yanilgi-serisi-tesaduf/ (http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2012/08/27/yanilgi-serisi-tesaduf/)
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: NOSAM33 - Eylül 04, 2012, 09:14:46 ös
Sayın Tij;

Cahilliğime verin sonuçta o LOTO' yu oynayan biri var , Evrimdeki o ilk oluşum neyse konuya pek hakim değilim.

Saygılar
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Tij - Eylül 04, 2012, 09:44:24 ös
Sayin NOSAM33,

aslinda ikinci sorumun hemen akabinde yayinladigim alinti sordugum soruyada bir cevap niteligindedir ve meramimi benim aciklayabilecegimden daha iyi aciklamaktadir.

Ama madem sordunuz bende kendi cümlelerimle ve bilgim yettigince söyle diyeyim.
Biliyorsunuz konu Evrim teorisi oldugunda insanlarin ( tabi yine bilime basvurarak ögrendikleriyle) ilk söyledigi seylerden biride, dünyamizda hayatin (belkide evrende tabi eger dünyamizdan baska biryerde hayat yoksa) baslama ihtimalinin bilmeme efendin kac Milyarda bir ihtimal, hatta kac yüz Milyarda bir ihtimal oldugu ve buyüzdende bunun mümkün olmadigi. Yukarda Loto ihtimallerini bu vesileyle sordum ve demek istiyorumki eger olma ihtimali 14 Milyonda bir olan bir olay 365 günde 30-50 defa gerceklese biliyorsa neden 100 Milyarda ( belki daha fazla) bir ihtimal 2,5 ile 3 Milyar yil arasinda bir defa gerceklesmesin.

Umarim sorunuzu cevaplayabilmisimdir.Saygilar
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: NOSAM33 - Eylül 04, 2012, 09:52:07 ös
Sayın Tij;
Cevap için teşekkürler.

Evrimde anlatılan aşamalı ilerleyen süreci, yani adım adım zirveye tırmanan dağcıyı, tesadüfçüler bir anda dağın tepesine zıplayan adam olarak idrak ediyor. Belki bu nedenle, dağcıyı dağın tepesine tanrının koyduğuna dair kestirme inanç kolaylarına geliyor.

Herşeyi anlamaya çalışıyorum ama Tanrı kavramından yoksun Varoluşu anlayadım gitti velhasılı.Neyse Saygılar Sayın Tij ... :o
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Barbaros - Eylül 04, 2012, 10:10:18 ös
İslam'da Evrimci Yaratılış Teorisi

XVIII. yüzyılın başlarında Lamarck ve ikinci yarısında Darwin, canlıların kökeni ve evrimi konusunda görüşler ileri sürdüklerinde, neredeyse herkes bu görüşlerin insanlık düşünce ve bilim tarihinde ilk defa söylendiklerine inanmıştı. Oysa öne sürülen teoriler ne ‘yeni’ şeylerdi ne de politika ve felsefeden büsbütün bağımsız saf bilimsel düşüncelerdi. XVIII. yüzyılın Avrupası böyle görüşlere muhtaçtı; ilerleme inancını pekiştiren evrim teorileri, bu sosyal ve politik atmosferde gelişme imkanı buldu. Ancak bu teorilerden hareket edenler çok farklı ve aykırı sonuçlara varmak istiyorlardı; bu sebeple, evrim teorisini alabildiğine kullanma yolunu tuttular.
Bu kitap, konunun tarihsel ve politik yanına işaret ettikten sonra, benzer düşünce ve teorilerin, İslam bilginleri tarafından ve daha kapsamlı boyutlarda ele alındığını gösteriyor. Hemen her konuya ilgi duyan müslüman bilginlerin, canlıların kökeni ve evrimi konusuna da ilgi duymaları kaçınılmazdı. Nitekim Mehmet Bayrakdar’ın bu çalışmasından, Nazzâm, Câhız, Ihvânu’s-Safâ, İbn Miskeveyh, Bîrûnî, İbnu’l-Heysem, İbn Tufeyl, Hâzinî, İbn Haldûn, Kazvînî ve Kınalızâde Ali Efendi gibi müslüman bilginlerin bu konuyu enine boyuna araştırdıklarını öğreniyoruz.
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=58118 (http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=58118)

Zekeriya bin Mahmut el Kazvini
http://tr.wikipedia.org/wiki/Zekeriya_bin_Mahmut_el_Kazvini (http://tr.wikipedia.org/wiki/Zekeriya_bin_Mahmut_el_Kazvini)



İSLAM VE EVRİM TEORİSİ

Bu makalede İslam düşünce tarihinde yalnız kalmış bir fikri damardan kısaca bahsetmek istiyorum.
Unutulmuş veya yalnız kalmış olmaları doğru düşünmedikleri anlamına gelmez. Bilakis kendi çağlarının hayli ötesinde fikirlere sahip olmaları muhtemeldir.
Niyetim, böylesi fikirlerin de olduğundan hareketle “İslam düşüncesi tarihinin”, aslında, kendini bir dünya düşüncesi haline getirebilmiş son derece renkli ve devasa bir birikime sahip olduğunu biraz olsun gösterebilmektir.

İslam tarihinde oluşan fikri “statüko” bunların çoğunu dışladığından bugün için pek bilinmezler. Adları etrafında şüphe bulutları estirildiğinden “sakıncalı piyade” muamelesine tabi tutulmuşlardır. Yani tabiri caizse ellerinden silahları alınmış, rütbeleri sökülmüş ve karargah merkezlerine sokulmamışlardır…

Çoğunun fikirleri, örneğin, Abbasi İmparatorluğu’nun “üniversite rektörü” ve sonraki Müslüman imparatorlukların da daimi gözdesi olan Gazzalî’nin gördüğü itibarı görememiştir.

Aşağıda özellikle “evrim teorisi” hakkındaki görüşlerini öne çıkararak aktardığım bunlardan bazıları “modern çağı” hiç görmediler ve yaşamadılar.

İslam tarihinin derinliklerinde ise unutuldular. Daha çok batı ülkelerinde rağbet gördüler.

Buradan anlaşılıyor ki, aslında, İslam kültür ve medeniyetinin modernizmden etkilendiğinden değil; daha çok onu etkilediğinden bahis açmamız gerekiyor. Bu bize bambaşka bir bakış açısı verecektir. Vakıa, olan da bu zaten. Yani modernler çıkarken biz iniyorduk. Modernlerin geldiği yerden aslında biz dönüyorduk. Tabi bu fikri ve ilmi birikim açısından böyle. Bu avantajı ne derece insanlığın yararına kullanabildiğimiz ve hayata aktarabildiğimiz ise ayrı bir konu…

Şu an, vaktiyle etkilediğimiz ve hatta beslediğimiz bir vakıadan (moderniteden) korkar ve endişe duyar hale geldik. Batı tarihinin kendi özel şartları nedeniyle bu etkilenmenin başka bir renge bürünerek karşımıza çıkması bu korkuyu sürekli besliyor. Son derece renkli ve zengin olan böylesi bir geçmişten habersiz olanlarda ise kimlik krizine ve tümden paniğe yol açıyor.

“Evrim teorisi” nedeni ile içine düşülen panik ve verilen tepkiler bunun tipik örneği…

Aşağıda okuyacağınız düşünceleri, zamanında özgürce tartışmış, eleştirel akılla ölçüp biçmiş ve yüzleşmiş olsaydık hatta bizzat bilime dönüştürebilmiş olsaydık bugün modern dünya karşısında böyle paniğe kapılır mıydık dersiniz?

Farabi’nin bir kitabı da “Aristo ile Sokrates’in arasını bulma” üzerine. Yani Farabi kendini iki Yunan düşünürü karşısında “hakem” konumunda görüyor. Üstten ve yukarıdan bakan bir edası var, kendinden gayet emin…

Ben bunun sadece siyasi olarak üstün olduğumuz çağların duruşu olmadığını düşünüyorum. Fikri gelenek olarak da çok güçlü olmanın verdiği bir güven vardı. Biz bu güveni nicedir kaybettik. Bunun nedeni geçmişin alabildiğine renkli ve zengin birikimiyle bağımızın kopmuş olmasıdır.

Bu nedenle Türkiye’de ne laiklerimiz ne de dindarlarımız “içeriyi” tanımıyor ve bilmiyor. Batı üzerinden körkütük bir dövüşün içine girmişler. Onların ayrılıklarına taraf oluyor ve onları buraya taşıyıp gerersiz yere gerilim yaratıyorlar.

Sanıyoruz ki dünyanın bütün büyük düşünceleri ve filozofları batıda..

Ünlü aydınlanma düşünürü Leibniz’in “sarıklı” fotoğrafını görseniz şaşkınlıktan eminim şok geçirirsiniz. Adam Farabi’ye, İbn Rüşd’e veya İbni Sina’ya özenmiş. Keza Fransa’daki ünlü Sarbonne ve İngiltere’deki Cambrige Üniversitelerinde ilk kurulan kürsülerin üstünde kimin fotoğrafı vardı biliyor musunuz? Bu üniversiteler onikinci yüzyılda kilisenin boğucu ortamından kurtulmak için ne amaçla açılmıştı acaba? İbni Sina ve İbn Rüşd fotoğrafları altında onların felsefelerini tahsil etmek için!

İslam dünyasının hiçbir yerine bunların fotoğrafı asılmadı. Avarroizm (İbni Rüşdçülük) ve Avicennaizm (İbn Sinacılık) İslam tarihinde değil; batıda doğdu. İbn Sina’nın bir kez Isfahan sokaklarına fotoğrafı asılmıştı. Ne için biliyor musunuz? Yakalanıp Gazneli Mahmud’a getirilmesi için!

Nereden nereye…

***

Uzatmayayım, daha bir çoğunu yazmadım, isimlerini belki de ilk kez duyacağınız daha onlarcasını yazabilirdim ama sanırım bu kadarı bir şeyler anlatmaya yetecektir. Bunların bir çok fikirleri var ama özellikle “evrim” hakkında ne düşündüklerini öne çıkardım. Okuyunca “Bunlar modernizmden etkilenmiş” demeyesiniz çünkü ölüm tarihlerine dikkat edin; en eskisi 1250, en yenisi 600 yıl önce öldü…

Cabir bin Hayyan (öl. 815): Cabir, kendiliğinden oluşu tevlid ve tevellud, sunî oluşumu tevâlud ve tekvin, ilahi yaratma fikrini de kevn ve halk terimleriyle açıklamaktaydı. Cabir, bazı bitki ve hayvan türlerinin, hatta ilk insanın, kendiliğinden vücut bulduğunu kabul etmekten öte, minerallerin, bitkilerin, hayvanların ve insanların sunî olarak laboratuarda üretilebileceğini bile iddia etmektedir.

Nazzam (öl. 845): Şair, düşünür, edebiyatçı, kelamcı ve filozof… Birçok eser yazdığının bilinmesine rağmen günümüze hiçbir eseri ulaşmayan Nazzam, kendi döneminde Dehriye, Zerdüştlük, Cebriye, Murcie vb. akımlarla mücadele etmesiyle ve Aristo’yu eleştirmesiyle tanınıyordu. “Gumûn ve burûz”, “tafra” ve “hareket”e dair doğa ve fizik felsefesine üzerine orijinal görüşleri vardı. Nazzam bir nevi kozmolojik evrim diyebileceğimiz bir teori savunmaktaydı. Ona göre doğaya aykırı olağandışı olaylar değil; doğanın bizzat kendisi mucizedir. Bunun dışında peygamberler sanıldığının aksine olağandışı mucizelerle halkın karşına çıkmış değillerdir.

Câhiz (öl. 869): Kelamcı, antropolog ve zoolog… Cahiz, Kitabu’l-Heyavan adlı kitabında biyolojik evrimi açıkca savunmuştur. Ona göre evrenin yaratılışını başlatan Allah, aynı zamanda onu evrimleşme yoluyla teşekkül edici, hem de türleri devamlı evrimleştirici kılmıştır. Bu bakımdan evrimin gerçek sebebi Allah’tır. O, yaratılışı yaratıcı tekamül süreci olarak irade etmiştir. Türler kendi içlerinde taşıdıkları potansiyel kuvvet sebebiyle evrimleşmektedirler. Bu potansiyel kuvvet onlara Allah tarafından konulmuştur. Türlerin içindeki potansiyel kuvvet, fiziksel çevre, iklim şartları, hayat mücadelesi ve doğal seçilimin etkisiyle ortaya çıkmakta, yaratıcı tekamül birbiri ardı sıra türleri ortaya çıkarmaktadır.

Birûni (öl. 1061): Büyük ansiklopedik İslam filozofu… Jeo-kimyasal ve Jeo-biyolojik evrim diyebileceğimiz bir görüşü savunmaktaydı. Biruni’ye göre evrenin tekevvünü Allah’ın öyle irade etmesi sonucunda jeo-kimyasal ve biyolojik bir evrimin sonucudur. Allah’ın ezeli planına göre evren, genel jeo-kimyasal evrimler geçirmektedir. Bu esnada, uygun şartlar oluştuğunda madenler ve canlı türler birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmaktadır. Her bir jeo-kimyasal zaman kendi türlerini ortaya çıkarmaktadır.

İbn Miskeveyh (öl. 1030): İslam tarihinde ilk ahlak filozofu…Ona göre varlığın hiyerarşik mertebelenişi, ana hatlarıyla en aşağıdan başlamak üzere inorganik cisimler, bitkiler, hayvanlar, insanlar ve melekler şeklindedir. Dolayısıyla basitten karmaşığa, inorganik olandan organizmaya, fiziki olandan metafizik olana doğru yükselen hiyerarşik bir yapı söz konusudur. Her mertebe ayrıca kendi içinde çok sayıda katmanlara ayrılmaktadır.

İbni Tufeyl (öl. 1185): ve İbni Nefis’in (öl. 689/1288) aynı adlı romanları Hay bin Yakzan ise insanın menşei hakkında tabiatçı bir teoriyi savunmaktaydı. Her iki romanda da tabiatın çocuğu olarak, annesiz-babasız, toprak ve çamurdan kimyevi/biyolojik tepkimelerle canlı haline gelen Hay bin Yakzan aslında Adem’in yaratılışını anlatmaktadır.

İbni Haldun (öl. 1406): Tarihçi, siyasi filozof ve sosyolog… İbni Haldun Mukaddimesi’nde açıkça “Hurma ve üzüm ağacı sedef ve salyangoza, maymun insana, insan meleğe insilah edebilir” görüşünü savunmaktadır. Burada “insilah” kelimesi daha iyiye geçme, tekamül, transformasyon, dönüşüm, reform, değişim vb. anlamlara geliyor.

Bunlar ve daha onlarcası hakkında ayrıntılı bilgileri delilleriyle birlikte İslam’ın Yenilikçileri adlı üç ciltlik kitap çalışmamızda bulabilirsiniz…

***

Ben bunları mutlak doğruluk kaynakları olarak görmüyorum.

“Ya yanılmışlarsa?” sorusunu herkese olduğu gibi bunlara da soruyorum.

Gelin önyargısız okuyalım, düşünelim ve araştıralım. Hakikatı ortaya çıkarmanın yolu ve yöntemi budur. Körü körüne taklit, önyargı ve inkara şartlanmışlık değil…

***

Bu vesile ile hatırlatmakta fayda var ki Allah’ın ve ahiretin varlığı veya yokluğu bilimin konusu değildir. İmanın ve bilincin konusudur. Çünkü Allah dış dünyada bir “nesne”, ahiret de henüz olmuş bir olay değildir. Bu nedenle de bilimin, araştırmanın, ispatın veya değillemenin konusu olamazlar. Deneye tabi tutulamaz, laboratuarda test edilemezler.

Bilakis kişinin vicdanında “olacaktı…” şeklinde bir arayış olarak belirir ve kesin bir içsel itminana dönüşerek sanki Allah’ı “görmüşcesine” ve sanki ahirete “gidip de gelmişcesine” bir iman olur. Bir duygu, hissiyat, bilinç ve heyecan olarak yaşanır. Buna saf bir yürek temizliği içinde inanmak (ihlas) ve “Allah bilinci ile yaşamak” (takva) denir.

Bu duygu, hissiyat, bilinç ve heyecandan yoksun olanlar içinse ne Allah ne de ahiret vardır. “O gün” gelince, “gerçeğin ta kendisi” (hak) bütün görkemi ile yerleri ve gökleri kuşatacak ve insanlar “Demek elçilerin haber verip durduğu gün bugünmüş, eyvah!” diyecekler ve fakat iş işten geçmiş olacaktır.

***

Şu halde başta “evrim teorisi” olmak üzere, bilimin konusu olan araştırmalardan yola çıkarak Allah’ı ve ahiret gününü ispata veya çürütmeye kalkışmak ham hayal olup abesle iştigaldir.

Şu ana kadar yapılıp durduğu gibi “Evrim var demek ki Allah yok” veya “Allah var demek ki evrim yok” mantığının her ikisi de yanlış…

İster öyle ister böyle; ister topraktan ister havadan, ister sudan ister ağaçtan, ister maymundan ister böcekten; nerden ve ne şekilde gelmişsek gelelim “Allah” her zaman var. Bütün bunlar “Allah ile” oluyor. O’na rağmen veya O’nsuz değil…

Keza evrim teorisinde İslam itikadını sarsacak bir durum yok, hiçbir halde de olmaz. Ama Hristıyan itikadı için var çünkü onlara göre İsa tanrı, ona maymundan geldik derseniz itikadının kökünü dinamitlersiniz. Bize göre ise İsa’yı da, Adem’i de, insanları da, maymunları da, börtüyü de, böceği de Allah yarattı. Bunlar birbirine dönüşüyorsa yine O’ndandır: “De ki (birbirinin içinden) yarılıp çıkanın Rabbi’ne sığınırım” (Gul e’uzu bi Rabbi’l-felag)

Bu nedenle evrim teorisine gösterilen tepkinin İslam iklimi ile alakası yok. Kilise endişelerinin buralara taşınmasından başka bir şey değil.

Ben burada evrim teorisinin ayrıntısına girmiyorum. Biyolog veya antropolog değilim. Bu türden bilimsel araştırmalara dini (İslami) açıdan nasıl bakmamız gerektiğine dair konuşuyorum.

İsterse kesin ispatlasınlar hiç sorun değil. Çünkü imanın konusu değil. Hatta daha da ileri gideyim: Diyelim ki insanın maymundan geldiği “kesinlikle” ispatlandı. O zaman bu şu anlama gelir: Demek ki Allah yaratılışı evrim süreçlerine bağlamış…

Hem bu tür araştırmaları sen de yapsana? Araştırmanda onlarla aynı bulgulara ulaştın diyelim: Korkma! Allah’ın yaratışını araştırıyorsun, bulduğun her ne ise ondan başka bir şey değil. Bu durumda fark bilimde değil; imanda, dışta değil; içte, fosilde değil; kalpte…

Bunlar karşı karşıya getirip paniklemenin ne alemi var?

Benim içimdeki iman bilimle, deneyle, fosille, laboratuarla çürütülemez çünkü onlarla inanmış değilim.

Nitekim yukarıda başta Cahiz olmak üzere “İslam’ın yalnızları” da öyle demiyor muydu?

Şimdi kim yalnız? Onlar mı biz mi?
r ihsan eliaçık
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: asimov - Eylül 05, 2012, 12:34:50 öö
Merhaba,

Bir önceki Sn Barbaros'un yazısını da işin içine katarak bazı yanlışlıkların yapıldığını söylemek isterim.

YANLIŞ: Şimdi bir moda oldu islam düşünürleride evrim ile ilgili araştırma yapmışlar, hatta kuranda yazıyormuş falan.
DOĞRU: İslam dünyasında bazı düşünürler evrim fikrinden bahsetse bile bu konuda yapılmış sistematik bir araştırma yoktur.

YANLIŞ: Evrim teorisini Darwin'den önce de ortaya atılmıştır.
DOĞRU: Darwin'den önce evrim teorisi yoktur. Evrim fikri vardır. İkisi birbirine karıştırılmamalıdır. Evrim fikri gözlemlere veya bilimsel bulgulara dayanmadan, varsayımlara veya kanaatlere dayalıdır. Aristo'dan itibaren evrim fikri vardır. Darwin'in dedesi Erasmus Darwin'de evrimi savunmuştur.


DARWİN NE YAPTI: Darwin dinsel dogmaya dayalı doğa ve yaratılış inancını, gözlemler, fosiller ve jeolojik temelli olaylar vasıtasıyla tutarlı bir teori  haline getirdi.
Darwin zamanında kıtaların hareketleri, geçmiş dönemdeki konumları bilinmiyordu. Daha sonraki fosillerin dağılışı, yeryüzündeki kara köprüleri teoriyi daha tutarlı bir hale getirdi.

Evrim teorisini anlamak için sadece biyoloji bilmek yetmez. Yerbilimlerine de hakim olmak gerekir.

Darwin'den önce evrim teorisi vardı diyenler olursa onlardan  bu teorinin temellerini dinlemek isterim. Hangi bilimsel gözlem ve bulgulara dayanarak teorinin ortaya konulduğunu sormak isterim?

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: NOSAM33 - Eylül 05, 2012, 01:40:35 ös
İster öyle ister böyle; ister topraktan ister havadan, ister sudan ister ağaçtan, ister maymundan ister böcekten; nerden ve ne şekilde gelmişsek gelelim “Allah” her zaman var. Bütün bunlar “Allah ile” oluyor. O’na rağmen veya O’nsuz değil…


Böyle saçmalık ne okudum ne de duydum .Kuran'da yazılan Adem'in yaradılışı , Şeytanın ona secde etmemesini yok sayıp ;yok Maymun yok şu bu vb. saçmalıklarla evrim teorisini basite indirme basitliği. Burda ALLAH denen yaradıcı sorgulanıyor , onun Kuran'da nlattığının savsata olduğundan bassediliyor ya neyse bilen biri benden daha güzel izah eder lütfen bu forma yakışan bir sunuş olsun .

Saygılar
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Barbaros - Eylül 05, 2012, 05:59:28 ös
Sn. Asimov sistematik araştırma nedir? Bu araştırma ile mi gerçeklik ortaya çıkıyor? Teori zaten fikir demektir. Siz olmayan bir şeyi birbirinden ayırarak doğru/yanlış diye kendi kafanızda yargılıyorsunuz. Düşünceniz başından yanlıştır.

Fikir de ancak öncesi fikirlerden yeşerir. Burada evrimi savunup da evrimin evvel ki aşamalarını göz ardı ediyorsunuz. Bu kendi içinizdeki büyük çelişkidir. Benim paylaştığım yazı da vurgulanan şudur, darwin diye övündüğünüz adam dünkü çocuktur. Kavalın son düdüğü bile değildir. Ondan önce evrim üzerine kafa yormuş, ömrünü adamış ne Müslüman veya gayri müslim insanlar gelmiş geçmiş ve evrim düşüncesi de bu doğu bilginleri tarafından oluşmuştur. Bu insanların fikirlerinden etkilenen batı düşünürleri, darwin den asırlar önce araştırıyor, tartışıyor. ve ne zaman batı da reform değişikliği ile kendini insan üstü sanan zavallılar zuhur ediyor işte o zaman insanları daha kolay yönetmek ve kendilerine köle yapmak için bu insanların inançlarını, ahlaklarını temelden yok etmek için bu darwin fikirleri o pis planlarına dahil oluyor o zaman sizin inandığınız evrim fikri ortaya çıkıyor. İşin özü şudur ki, iyi kaynağı çalıyorsunuz ve onu kendi pisliğiniz ile kirletiyor ve insanlığa fitne ve kötülük olarak ortaya sunuyorsunuz. Siz derken evrimi destekleyen zavallılara söylüyorum.

Kur'an'da şu âyetler yer alır: "Biz her canlıyı sudan var ettik" - "Biz insanı topraktan yarattık" - "bir tür konsantre balçıktan yarattık" - "kurutulmuş konsantre balçık türü bir şeyden yarattık" - bir nefisten/tek hücreli bir canlıdan yarattık" - "bir erkekle bir dişiden var ettik". Bütün bu âyetler Darvin'inkiyle hiç ilgisi olmayan bir tekamül sürecine işaret eder. Yani darvinin insanın değersizleştirilmesine ve hayvanlaştırılmasına indirgenen tezinden bağımsız ve farklı bir tekamül sürecine vahiy işaret eder.


Darwin bir değersizleştirme operatörüdür, tıpkı Freud ve Marx gibi. İnsanı kutsaldan koparıp hayvana eklemlemek amacındadır. İslam'ın ve İslam alimlerinin tekamül inancı, insanı "Ahsen-i takvim"e ulaştıran bir süreci ifade eder.

Anlayana.
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: ADAM - Eylül 05, 2012, 06:18:15 ös

Burada bir değersizleştirme operatöründen söz edilecekse, o benden önce bu başlık altındaki satırları yazan kişidir.

Kuran'ın bilim ile ilgisi yoktur. Üstelik Kuran tek din kitabı değildir. İçerdiği bilgiler, uyarılar, dinsel ya da töresel olabilir ama bilimsel değildir. Hiçbir din kitabının bilimsel bir iddiası olamaz. Bilim ancak bilimsel yöntemin uygulanışı ile geçerlidir.

Masonluğun yöntemi bilimsellik akıl ve bilgeliktir. Bilimsellik önceliklidir.

Burası bir Masonluk forumudur. Biz burada bilimselliğe karşı inançlara dayalı fasaryaların ileri sürülerek bsu yönhden bilimselliğin küçünmesine izin vermeyiz.

İzin vermeyeceğiz.

Biz burada Freud gibi ulu bir bilim adamının, Marx gibi olağanüstü bir düşünürün (sadece adları verildiği için onların ama aslında hepsinin) değersizleştirilmesine kesinlikle izin vermeyiz.

Bunları söyleyen lütfen haddini bilsin ve tüm bu forumu izleyenlerden özür dilesin.

Yoksa yanlışlıkla bu foruma üye olarak kabul edilmiş olanlardan o isteyenler, bu ve benzeri konulardaki savunmalarını ve iddialarını gidip başka sitelerde ve forumlarda yapabilir.


Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Barbaros - Eylül 05, 2012, 06:46:57 ös
İnsanı değersizleştiren her ne varsa o benim düşmanımdır. Ve onunla nasıl konuşacağım noktasında kimseden üslub ve izin beklemem.

Bilim insanlar için vardır. İnsanları değersiz kılmak için değildir. Daha önemlisi bilimin ortaya sunabileceği ve sunduğu her gerçek insan zihninin alabildiğinedir, insanın kafa ürünüdür. Ürünü kafadan üstün tutmak en başta kafaya zarar verir.

Konunun Masonluk ile bir alakası yoktur. Tek alakası burada konu açılması ise; Masonluk bilimsellikten önce aklı öne sürer. Akıl ile yaşamı doğru anlayan erdeme kavuşur. Akıl ile bilim yapılır. Erdem ile bilim insanlığa doğru ve faydalı olarak aktarılır. Masonluğun bilimi, rönesans ve batı dünyasının laboratuarları değildir. Bilimin tarihi insanlığın tarihi ile aynıdır.

Burada her konuda fikir paylaşmak özgürdür. Allah ve peygamberleri hakkında bile ne yorumlar yazıldı çizildi, Freud veya Marx hakkında ne konuşacağım konusunda kimse karışmayı kendine vazife bilmesin.
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Tij - Eylül 05, 2012, 07:36:01 ös
Alıntı
Darwin bir değersizleştirme operatörüdür, tıpkı Freud ve Marx gibi. İnsanı kutsaldan koparıp hayvana eklemlemek amacındadır. İslam'ın ve İslam alimlerinin tekamül inancı, insanı "Ahsen-i takvim"e ulaştıran bir süreci ifade eder.


Selam dostlar, birkac yildir bu Forum"a üyeyim ve elimden geldigince birseyler ögrenmeye ve eger bende birseyler varsa insanlara aktarmaya calisiyorum.
Burda benden büyük abilerim, benden kücük kardeslerim var ve hepside bir birinden degerli.
Ama burda hickimse hickimseden ne üetündür nede alcaktir yalnizca bilgisi ve tecrübesi az olanlar vardir cok olanlar vardir. Burda hickimse hic kimsenin inancina ve degerlerine saldiramaz ve degersizlestiremez.

Ve en önemlisi burda hickimse kalkipta elestiri kisvesi altinda tarihe ve insanliga maal olmus bilim insanlarina, filozoflara dil uzatamaz.
Hele hele bu KARL MARX  gibi bir filozofsa.
Bu haddini bilmezliktir, bu boyundan büyük laf etmektir, bu kendini bilmemezliktir, lütfen herkes haddini bilsin.

Saygilar
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Barbaros - Eylül 05, 2012, 08:40:06 ös
Forumdaki geçmişinizi, forum hakkındaki şahsi düşüncelerinizi soran olmadı. Konu oraya gelecek ise, bu konu da yazan herkesten önce bu foruma üyeyim. Üye olmadan önce ki senelerde de forumun varlığından haberdar ve forumun çizgileri ve kuruluş amacını da pek ala iyi bilincindeyim.

Şuana dek sizin şu had bildirme safsatalarınız ile hiç karşılaşmadığımı da belirteyim.

Şu cümlemi tekrar ediyorum ki;

Burada her konuda fikir paylaşmak özgürdür. Allah ve peygamberleri hakkında bile ne yorumlar yazıldı çizildi, Freud veya Marx hakkında ne konuşacağım konusunda kimse karışmayı kendine vazife bilmesin.

Anlaşıldı mı?
 
Şimdi gelelim niye eleştirdiğim noktasına;


Öncelikle şunu belirteyim ki, insanlığa mal olmuş filozoflara, bilim insanlarına en ufak değersizleştirme mesajım bulunmamaktadır. Bu sizin adınıza talihsizliktir. Çünkü Marx'ı büyük düşünür sayan sizlersiniz. Benim için realite de İngiltere politikası çıkarları doğrultusunda o dönemde ihtiyaç olan bir sesti.

İlkleri konuşmuyordu. Sınıf sınıf diye diye insanları sınıfa soktular. Özünde egemenlere hizmet ettiler. İşçileri, çelik fabrikalarında, madenlerde ölümüne çalıştırdılar ve bu şekilde tüm yer altı kaynağı ve küresel gücü kendi kesimlerinin eline geçirdiler. Sınıf işte böyle oluştu.
A sınıfı = Kapitalizm
B sınıfı = Komünizm

A sınıfı dünyaya hakimdir. Fakat planlar dışında bir saldırı dahilinde B' den Z'e kadar tahmin dahi edemeyecekleri bir yıkıma uğrayabilirdi.
Ne yaptılar?
B sınıfı = Komünizm

Kapitalizmin dışındaki tüm sınıfları B sınıfı altında bir çatıda toplamak ve bunu istediğin gibi yönetmek en çok kimin işine gelir?
Tabiki A sınıfı yani kapitalizmin yani egemenlerin işine gelir. (Amerika'yı yönetenlerin günümüzde Amerikaya, kendi elleriyle düşman yaratması gibidir.)


Nitekim bu güne baktığımızda A sınıfının işine geldiğini görüyoruz. Bir fikri net kazanmak için, bazen kitap okumak veya forumdaki yazıları okumak yetmiyor, yerinde görüp analiz etmek gerekiyor. Bu senemin yarısı Rusya da geçti. Ve Rusya da şuan komünizm değil kapitalizm var. İşin özü Rusya'da hiçbir zaman komünizm olmamış, komünizm yüzünden insanlar 10 sene öncesine kadar aç bırakılmış, 1 kıytırık elbise için vücudunu teslim edecek kadar onursuzluk ve insanlık ölmüş ve daha bir çok acı örnekler...
Bu da kömünizmin hangi politikalara hizmet ettiğini açık ve net gösteriyordu.


Kapitalizmin ise yürüdüğü her sokak teknolojik olarak gelişmiş fakat o sokaklarda yürüyecek insanlık yok olmuştur.

Kapitalizm de komünizm de her zaman tek noktaya çıkar sağlamıştır. EGEMENLERE!

Bu yukarı da yazdığım örneklere benzer basit 2 soru soracağım,
Ülkemizin 30 yıl önce ki kardeşi kardeşe düşürme fikri nereden çıktı? Bu gün canımızı en çok acıtan, şehitlerimizin kanını döken hain teröristler kimi fikir babası görüyor? Bu terör örgütü hangi fikir ile oluştu? Ve oluştuktan sonra kimlere hizmete etti?

Marx eğer batının buhran döneminde yaşıyor değil de herhangi bir Müslüman ülke de yaşıyor olsaydı, dine afyon demez gerçek halkların kardeşliğini, adil düzenin İslam'da olduğunu görür ve buna göre yaşar ve fikirler sunardı ve benim için o zaman düşünür olurdu.
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Barbaros - Eylül 05, 2012, 09:16:38 ös
Buradan konuya da bağlarsak Marx'ın düşüncelerini Dünyamıza duyurması tesadüf değildir. Günümüzde Marx'dan çok daha ileri fikirlere sahip olsanız dahi, düşünce konumunuza uygun piyon ihtiyacı olmadığı durumda kendinizi Dünyaya duyuramazsınız. Tıpkı Hitler'in EGEMENLER'İN çıkardığı büyük kriz ile doğması ve günümüz dünyasının şekillendiği 2. Dünya Savaşı gibi. Evrim teorisi de yalnızca egemenlere hizmet etmektedir. Onların aracıdır ve ne yazık ki bunu amaç edinen bilinçsiz insanlar vardır ve bunlarda yukarıdaki mesajımda örnek verdiğim gibi farkında olmadan hizmet etmektedir. Evrim teorisi üzerine araştırma yapılan tüm düzen ve bu düzenin işlediği yapı ve sistemi maddi olarak karşılayanlar egemen ailelerdir.

Dünyamız son 3 asırdır fitne ve kaos ile yönetiliyor. Bu kaosun içerisinde varlık bulmuş ve kendini tüm dünyaya duyurmuş fikir adamlarının ve devlet liderlerinin %90'na ait gerçek hikayeleri, çok farklıdır. Ve o konuma gelmeleri tesadüf değildir.

İlahi bir güç gelecek ve bu gün Kuran'ın sığ bir kitap olduğunu düşünenler o gün geldiğinde herkesten çok utanacak ve kutsal vazifeye geç atılacaklar. Ama atılacaklar!
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: AMON RA - Eylül 05, 2012, 09:45:06 ös
tesadüf yoktur olamazda evrim vardır sadece aklın evrimi.
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: asimov - Eylül 05, 2012, 10:07:08 ös
İlahi bir güç gelecek ve bu gün Kuran'ın sığ bir kitap olduğunu düşünenler o gün geldiğinde herkesten çok utanacak ve kutsal vazifeye geç atılacaklar. Ama atılacaklar!

Sn Barbaros...

Bu forumda bu şekilde yazarak böyle hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen cümlelerle hir bir yere varamazsınız, hem de diğer sn üyelere bir katkı yapamazsınız.

Emin olur bu forumun sn üyeleri çok daha farklı, entellektüel bir çaba için buradalar sanıyorum.

Sizin gibi bu şekilde Harun Yahya tarzında konuşanların sayısı burada az. Bizimle veya en azından bu konuya ilgi duyan, konu ile ilgili yazı yazan benimle bir diyalog içinde bulunabilmeniz için asgari bir düzeyde rasyonel olmanız gerekmektedir.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Tij - Eylül 05, 2012, 10:31:23 ös
Alıntı
Bu senemin yarısı Rusya da geçti.
Yani "boyundan büyük laf" derken kastim buydu iste. Benim sizin yasiniz kadar zamanim Dogu Almanya denilen sizin deyminizle komünist benim deyimimle "real sosyalizim"in oldugu bir ülkede gecti ve halende gecmektedir.

Alıntı
Kapitalizmin dışındaki tüm sınıfları B sınıfı altında bir çatıda toplamak ve bunu istediğin gibi yönetmek en çok kimin işine gelir?
Tabiki A sınıfı yani kapitalizmin yani egemenlerin işine gelir. (Amerika'yı yönetenlerin günümüzde Amerikaya, kendi elleriyle düşman yaratması gibidir.)
Sahi arkadaslar bu müslüman kardeslerimiz hangi sinifa giriyorlar yoksa onlar bu dünyali degillermi?

Alıntı
Burada her konuda fikir paylaşmak özgürdür. Allah ve peygamberleri hakkında bile ne yorumlar yazıldı çizildi, Freud veya Marx hakkında ne konuşacağım konusunda kimse karışmayı kendine vazife bilmesin.
Burda herkes fikrini tabiki insanlara saldirmadan, hakaret etmeden ve yalan yanlis seylerle insanlari degersizlestirmeden yazabilir elestirebilir.
Ama birileri kalkipta felsefesinin temeline insani ( cogunlugun), insanin mutlulugunu, refahini ve insanca yasamasini vede bilimi koyan bir filozofu "insani degersizlestiriyor" deyipte asilsiz bir sekilde suclar ve saldirirsa burda ona dur derim, cünkü bu elestiri degildir bu pis bir saldiridir.

Yukarda sorulan sorulardan yalnizca birine cevap verecem, aslinda Forumda bu sorulara defalarca cevap verildi.

Alıntı
Ülkemizin 30 yıl önce ki kardeşi kardeşe düşürme fikri nereden çıktı?

Bunu gidin bugün Amerika"nin kanatlari altinda yasayan degerle hocaniz Fethullah Gülen"e sorun.


Saygilar
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Tij - Eylül 05, 2012, 10:46:13 ös
Alıntı
Cemaatin dokunulmazlığı ne zaman kaldırılacak?


Sigortasız işçi çalıştıran işyerlerini araştıran Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) denetçileri, ihbar üzerine İstanbul'da Samanyolu TV binasına alınmadı.

Denetçilerin haber vermesi üzerine olay yerine gelen sivil polisler de SGK elemanlarına televizyon binasında denetim yapamayacaklarını bildirdi. SGK İstanbul İl Müdürü Ramazan Yıldız ise denetime giden personeli azarlayarak haklarında soruşturma açtı.

Alınan bilgilere göre, Kadıköy SGK'ye 'Alo 170'den gelen bir ihbar üzerine, SGK denetçileri 31 Ağustos günü sigortasız eleman çalıştırdıkları iddiasıyla Gülen Cemaati'ne ait Samanyolu TV'nin Büyük Çamlıca'da bulunan binasına gitti.

İçeri alınmayan SGK elemanları Çengelköy Emniyet Müdürlüğü'nden yardım istedi. Olay yerine gelen iki sivil polis Samanyolu TV binasına denetçilerin giremeyeceğini belirterek olay yerinden ayrılmalarını istedi.

Sigortasız işçi çalıştıran işyerlerinde araştırma yapan SGK elemanları olay yerinden ayrılırken, olayı duyan SGK İstanbul İl Müdürü Ramazan Yıldız, görevlerini yapmak isteyen personeli telefonla azarlayarak Samanyolu TV binası önünden ayrılmalarını istedi.

Müdür Yıldız, aynı şekilde denetime giden 4 SGK elemanı hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında SGK elemanları
bugün ifade vermeye çağrıldı.
Alintidir.

Simdi sayin Komünizim ve Kapitalizim  uzmani arkadasimiz, burda Samanyolu TV"nin sahibi Fethullah Gülen"i hangi sinifa, burda sigortasiz calistirilan insanlari hangi sinifa koyuyor? bunlari bize sebepleriyle aciklarsa sevinirim.

Saygilar
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Barbaros - Eylül 06, 2012, 12:17:47 öö
Böylesi bir forumda böylesi zeka seviyesi yerlerde mesaj görmek oldukça kaygı verici. Bende eskisi gibi kaliteli yazanlar nerede diye düşünüyordum. Sanırım mevzu tatil değil. Konunun ilk mesajında bu zeka düşüklüğünü gördüğüm halde yazmak istedim belki anlam kazanır diye ve onun için yazmaya devam edeceğim.

Egemenlerin soğuk savaşı ile doğu almanya diye bir yer kalmadı. Sizin geleceğinizi bile onlar tayin ediyor bununla mı övünüyorsunuz? O bölge de sizin yaşınız kadar yaşamış yakınlarım bulunuyor. Ömrünüzün geçtiği yer 50 den beri asimilasyona maruz kalmış bölgelerdir, ben size asimilasyonu gösteren ülke de yaşadığımı söyledim ve yine bu ülkede sizin yaşınız kadar yaşamış yakınlarım bulunuyor. Ve sizin görmediğiniz tarihleri, yaşamış olarak aktarabiliyorlar. O bölgeye iş için giden binlerce proleter siroz ve kanserden ölmüştür. Nerede amele işi var hızır gibi Türkler ve İtalyanlar yetişir. Alın sizin övündüğünüz geçmişte kalan sınıf farkı.
Siz kapitalizm hakkında neler biliyorsunuz? Tek konuştuğunuz mevzu roma dönemindeki senatörlerin papağan gibi cumhuriyet demesi gibi sizinde tam tersi duyguya sahip emperyalizm. Çünkü sizde kapitalist değirmene su taşıyorsunuz ve bunun farkında bile değilsiniz.

Müslümanlık sizin düşüncenizdeki sınıflara sokulamayacak kadar sahicidir ve bu yüzden asırlardır özünü yaşamak isteyen yaşamaktadır. Ancak Marx'ın saf öğretisini İslam öğretisine benzetebilirsiniz. Yalnızca benzetebilirsiniz çünkü tam kapsamlı bakıldığında sosyalizm oldukça sığ ve yapaydır. Çünkü temelinde zahmete katlanmak yoktur. Her şey oturduğunuz yerden olacak sanıyorsunuz. Günümüz sanal gençliği gibi. Evet onlar da egemenlerin istediği gibi robot nesillerdir.

Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir. diyen bir dini gerçek bir sosyalist her konu da savunur.

Günümüz Müslüman gözükenleri, kapitalizmin içerisinde kul, köle olmuşlardır. Onlar benim kıstasım değildir.

***

Siz insanları putlaştırmayı çok seversiniz bende o putları yıkmayı ve göreceksiniz ki taptığınız tüm putlar yıkılacak.

Fethullah Gülen'inde kaderi Marx gibi olabilir. Aradaki benzerlik, takipçilerin çoğunluğu bu insanları anlayacak erdeme erişemeyerek yanlış algılamasıdır. Böyle olunca bu insanlar da konunun maneviyatını değil hizmet diye ritüellerini benimsiyor ve böyle anlatıyorlar. Sonuç olarak yanlış yapıyorlar ve yanlış anlaşılıyorlar. Özellikle sizin gibilere. Daha önemlisi zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan proleter kesimin hainliğine uğruyorlar :) Biran da zincirlerin yerini hırs aldı ve emek, kardeşlik değerleri yok oldu. Kalbe işlemeyen inancın pili bu kadar işte. İnancın özünde Allah vardır. Ve Allah için yapılan iyilik, "hizmet" diye bağırılarak yapılmaz. Yapılırsa çıkarcılık, menfaat olduğu görülür ve Allah indinde boş iş olduğu sanılır.

Her şart da kazanan yine egemenler... Bu kapitaller arada bir fight club, v for vendetta gibi filmler yaparak sosyalist orta yaşın gazını alırlar. Sizi ezbere biliyorlar çünkü siz onların ürünüsünüz. Meraklanmayın uyanacağınız gün de gelecek.
Başlık: Ynt: Tesadüf ve Evrim
Gönderen: Barbaros - Eylül 06, 2012, 12:26:29 öö
Sn. Asimov, 70 satırlık yazı da tek satıra takılmayın. Harun Yahya'nın orijinal bir düşüncesi olduğunu düşünmüyorum. O kitapları ise onun yazdığına ihtimal dahi vermiyorum. Onu ciddiye alanların, ondan bir farkı olmasa gerek. Onu da birileri ortaya çıkarıyor. Ve Türkiye'de bu adama dokunmak gerçekten çok zor.