Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ÖMBL neden HKEMBL tarafından tanınmıyor?  (Okunma sayısı 40274 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 10, 2011, 01:36:49 öö
Yanıtla #20
  • Ziyaretçi

İyi geceler, 
 
Geçmiş yazıların bir kısmında  bazı kuralların veya ritüellerin günümüzde değiştirilebildiğini okumuştum bu durum kadınların localara girmesinde neden uygulanma gereği  duyulmamış bilgilendirebilir misiniz? Evet bu bir gelenek fakat zamana ayak uydurmak adına değiştirilemez mi bunun önündeki bu denli büyük duvar nedir?  Bir locanın düzenli  olarak kabul edilmemesine gerekçe olarak 1. veya 2. neden olarak sayılıyor bu durum.


Ocak 10, 2011, 02:03:47 öö
Yanıtla #21

Pek saygıdeğer Oya kardeşim ,
Bu geleneğin öyle kolay kolay değişmeyeceği ve değiştirilemeyeceği bir gerçek ama imkansız değil. Siz hanımefendiler birlik ve beraberlik içinde karalılık azmiyle bu konunun üzerine gitmelisiniz diye düşünüyorum. Öncelikle şu anda pasifize edilmiş durumda olan Kadın Masonlar büyük Locası çatısı altında güçlerinizi birleştirip sonrasında dediğim gibi kararlılık azminde müracaat edilmesi gereken mercilerin üzerine ısrarla gitmelisiniz. Benim diğer taraftan gözlemlediğim bir konu ise Türk kadın masonların başka ülkelerde kurulmuş olan fakat düzen arz etmeyen locaların çatısı altında maddi yönden oldukça yüklü meblağlarda sömürülüyor olmalarıdır. Bunada bir dur demek gerekli diye düşünüyorum.Dediğim gibi her şey sizlerin göstereceği kararlılık ile konuların üstüne ısrarla gitmenize bağlı. Çok zor ve çok engelli bir süreç olsada bu aşılması imkansız bir yol değil bence.
Kardeşçe Sevgi ve Saygılarımla:.
Masonluk , Sonsuzluğun derin düşüncesinden doğan bir ışıktır...


Ocak 10, 2011, 08:44:45 öö
Yanıtla #22
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu başlık altındaki tartışmalara benim de ekleyeceğim bir şeyler olabilirdi belki özellikle şu "kadınların mason olamayacağı" konusunda çağımızın çok gerisinde kalmış erkeksi tutuculuk, "günümüzün masonluğunun operatif masonluğun bir devamı olduğu" bağlamında öteden beri sürdürülmekte olan tarihsel yanlışlık, "Türkiye'deki kadın mason örgütünün Batı örgütleri tarafından sömürüldüğü"ne ilişkin uydurmaca varsayım gibi...

Bütün bunlar asal başlık ile hiç bağlantılı değil. Konu saptı, saptırıldı.

Sayın masonoloji, forumumuzun yeni üyelerinden. Hoş geldi safalar getirdi. Sanırım kendisiyle görüş farklılıklarımız olacak ve hayli tartışacağız. Umarım bunlarda doğru bilgi ile akıl ve bilgelik yolundan ayrılmayız. Özellikle bilgi üzerinde yanlışk yapılmamalı çünkü o nesneldir; öznel açıdan yorum ve değerlendirme farkları olabilir.  Bu nedenle başlıktan ayrılmamaya özen göstererek bazı düseltmeler  yapmam gerektiği görüşündeyim.

Her şeyden önce ÖMBL'nin HKEMBL tarafından tanınmaması olgusu, kadınlarla, kadınların masonluğu ile ilgili bir konu değildir. Türkiye'de kadınların mason oluşu 1991 yılında başlar. HKEMBL bundan önce ÖMBL'yi tanıyor muydu ki, bu konu başlığı 0altına kadınların masonluğu girsin? Kaldı ki, kadın mason locaları ÖMBL çatısı altından çıkmamıştır. Bunun kanıtı bile var. Bu yanlış bir değerlendirme,  doğru olan bilgi ile çelişiyor.

Ancak ÖMBL 1992 yılından önceki adıyla TBMM, yine o tarihteki adıyla THKEMBL çatısı altından çıkmıştır. Buna hayır diyecek olan var mı?

Bu konuya neden bu başlık altında olan açıdan bakışımız da ar sıra bana garip geliyor. Yanlı bir tutum... Neden şöyle bir soruyu hiç gündeme getirmiyoruz:  "HKEMBL neden ÖMBL tarafından tanınmıyor?"

Masonlukta tanıma tek yanlı olmaz; karşılıklı olur. İBBL kalkmış, kendi tanıma koşullarını yayınlamış. Üstelik yayınlamayı da sürdürüyor. Kendisini dev aynasında gören tipik İngilizvarî tutumuyla. Onu bir yana bırakalım, dolayısıyla soru aslında öyle de değil şöyle olmalı: "HKEMBL ile ÖMBL niçin tanışmıyor?" Nitekim dünya yüzündeki birçok mason örgütü "tanımak" değil "tanışmak" terimini kullanır. Tanımak ise bir üstünlük taslamayı vurgular.

Buradaki "tanışma" elbette masonik açıdan resmi ölçekte. Ancak bu bağlamda itirazcı kanat HKEMBL; daha doğrusu büyük loca içinde hâlâ güçlerini ve diğerleri üzerindeki etkilerini yitirmemiş olan kimi masonlar. Zaman zaman aralarında çok iyi hatta sıkı ilişkiler kurmuş olan büyük üstatların bile bu etkilerin altında kalmaktan sakınamadığını gayet iyi biliyoruz. (Masonlar bilmediğimizi sanıyor belki ama biliyoruz çünkü ağızlarını sıkı tutmayı beceremiyorlar ama zaten bu bağlamda bir ağız sıkılığı da gerekli değil.)

Bir yanda HKEMBL diğer yanda ÖMBL üyelerinden kimilerinin kormuş olduğu özel örgütlenmeler, daha doığrusu birliktelikler de var. Bunlar Türk Masonluğu açısından gelecek için birer umut ışığı. Kim bilir belki de örgütlenme açısından ABD'nde bir türlü gerçekleştirilememiş olan bir federatif  oluşum ülkemizde gerçekleşir bir zaman. Ancak şunu da unutmayalım: Uluslararası konjünktürde çok büyük birtakım değişiklikler olmadığı sürece Türkiye'de HKEMBL ile ÖMBL arasında bir tanışma olmadan her iki mason örgütünün de çalışmalarına ayrı ayrı devam etmesi, ulusal yararlarımız bakımından çok daha elverişlidir. 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 10, 2011, 09:22:31 öö
Yanıtla #23
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Kadınların mason olamayacağını iddia edenlerden bir bilen, bunun sebebini açıkça söylemedikçe,gösterilen gerekçelerin hiçbirisinin akla uygun olmadığını hepimiz biliyoruz.

Operatif masonlık döneminde anlayışla karşılanabilecek bir geleneğin hala dayatılıyor olması masonluğun ilkelerine aykırı gibi geliyor bana...

Barış,kardeşlik,İnsan sevgisi,çağdaşlık,Akl-ı Hikmet kavramlarının hiçbirisine hiçbiryerden oturmayan bu kabulun,ya haricilere açıklanmayan bir gerekçesi var,yada düpedüz haksızlık.


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ocak 10, 2011, 07:40:57 ös
Yanıtla #24

Sn.Adam
Öncelikle hoşbuldum.
Ancak ben kadın Masonlar yurt dışında düzensiz localarda sömürülüyorlar derken kesinlikle batı örgütleri tarzında bir ifade kullanmış değilim. Ama vize sorunu olmayan bazı ülkelerde kadın masonlarımız aydınlanmak umudu ile bu düzensiz localara bir şekilde kabul ediliyorlar sonrasında derece başına talep edilen rakamlar korkunç boyutlarda. Kapı girişlerine derece tarifesi asan localar mevcut.Bu uydurmaca değil ilginizi çekiyorsa araştırır soruşturur doğru olan ne ise ona ulaşırsınız. Ancak uydurmaca sözü böyle nezih bir ortamda pekte hoş karşılanacak bir söz olmasa gerek.Lütfen birebir hitaplarda usluplara dikkat edelim sizden rica ediyorm bunu. diğer bir konu ise ben Ö.M.B.L'sı K.MB.L'nı çatısı altına dahil ettiği için H.K.E.M.B.L'sından ayrıldı tarzında bir ifadede kullanmadım öyle bir yaklaşımda sergilemedim. Ben  bu yorum üzerine konuya müdahil oldum ve nacizane görüşlerimi naklettim." Sn oya HKEMBL, UGLE'a baglidir ve UGLE'a bagli olan her loca belli basli bir kurallar çercevesinde organize olmaktadir ve her buyuk loca için ayni kurallar gecerlidir ve dolayisiyla kadinlarin Mason olmasina sicak yaklasim soz konusu olamaz. "

Saygilar
Masonluk , Sonsuzluğun derin düşüncesinden doğan bir ışıktır...


Ocak 10, 2011, 08:35:31 ös
Yanıtla #25

1786 İskoç Riti Yasaları’na göre bir ülkede ilk üç derecede çalışan, Büyük Loca’ya bağlı localar olmaması durumunda; bu locaları Suprem Konsey kurabilir ve yönetebilir. Mim Kemal Öke de bu yöntemi kullanarak derneği tekrar faaliyete soktu. Bu uyanışın ardından eski masonlardan hayatta kalanlarla irtibata geçildi ve yeni katılımlar sağlandı.
 
1951’e gelindiğinde artık alt derecelerin Suprem Konsey’den ayrılması gerekliliği belirdi. İşte bu dönemde yapılanlar, 1965’te büyük bir ayrılığa sebep olacak olan sürecin başlangıcıdır. 28 Ocak 1951’de, “Türkiye Büyük Mahfili” kuruldu. “Türkiye Yüksek Şurası’na Tabi Büyük Mahfil Nizamnamesi” bastırıldı. O dönemde kullanılan ritüellerin üzerinde “Türkiye Yüksek Şurası’na Tabi 1. Derece Ritüeli” şeklinde ibare bulunuyordu. Muhafazakâr İngiliz Masonluğu tarafından tanınmayan Türk Masonluğu hakkındaki aykırı düşünceler; Türk Masonluğu’nu bir hilkat garibesine benzeten söylemlerin başlangıcı da bu tarihtir.1956’de,  “Türkiye Büyük Locası” adı altında Suprem Konsey’in vesayeti altında olmadan alt derecelerle ilgili dernek kuruldu. Biraz anlaşmazlıklar duruldu ancak muhafazakâr ve artık İngiltere tarafından tanınma arzusunda olanların sesi fazlaca çıkmaya başladı. 30 Nisan 1957’de Suprem Konsey Büyük Loca ile bir konkordato yenilemesi yaptı. “Türkiye Büyük Locası”  olan derneğin adı hâlâ kullanılan “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası” olarak aynı yıl içinde değiştirilmiştir.
 
1959’da İngiltere Büyük Locası Büyük Üstadı, İstanbul ve Ankara’da Türk masonlarla görüşmeler yaptı. Türk Masonluğu’nu “gayrimuntazam” sayanlar İngiltere ile yazışmaya başladılar.O dönemde İngiltere ve İskoçya büyük localarıyla yazışmalar ve tanınma onlar tarafından çareleri arandı. Bu iki büyük locaya yazılan mektuplarda kendilerine “kardeşim” ifadesinin yer almaması gerektiği, çünkü halen kendilerine göre “düzenli mason” olmadıkları şeklindeki yanıtların suretleri arşivimizdedir. Bu yazışmalarda Türk masonlarına şu farklı yollar önerilmiştir:
 
İngiltere’ye gidilerek yeniden mason töreni yapılması ya da Türkiye’ye kendilerinin gelerek tüm dernek üyelerini yeniden mason törenine tabi tutulması.
 
Bu iki yöntem Türk masonlarca onur kırıcı olarak telakki edilmiş ve kabul edilmemiştir. Bu yöntemlerin ret edilmesi üzerine bir başka yöntem olarak şu farklı seçeneği buldular:
 
Türkiye’ye gelerek “Tanzim Töreni” yapmak!
 
1909’daki Büyük Loca oluşumunda yer alan “Resne Locası”nın, Mısır’dan ve İngiliz Masonluğu’nca kabul gören bir locadan “patent” aldığı biliniyordu. Bir anlamda; İngilizlerce “Sizin mayanız Resne Locası ile tutuyor” şeklinde yaklaşım oldu “Tanzim Töreni” diye tanımlanan bir törenle, Türk Masonluğu, İngiliz Masonluğu ve muhafazakâr obediyanslar tarafından “düzenli” sayıldı.
 
Bu törene; hararetle alkış tutanlar olduğu kadar bunu Türk Masonluğu’na “ihanet” sayanlar ve çok onur kırıcı bulanlar da ortaya çıktı. Aslında yapılan bir kelime oyunundan ibaretti. Zira “Tanzim Töreni” diye bir tanımlama yoktu. Bu törenin adı “consecration”du ve İngilizce yazışmaların tümünde bu şekilde yer aldı. “Consecration”un kelime anlamı “takdis”  ya da “kutsama”dır. Ancak İngiliz Masonluğu “Consecration”u kutsama ya da takdis olarak değil de “vaftiz” olarak tanımlamaktadır ve zaten 29 Nisan 1965’te bu işlemi yapmak adına görevli olarak gelen İskoçya Büyük Locası Büyük Üstadı ve görevlileri, üzerlerinde papaz elbiselerini andırır giysilerle bu töreni yaptılar. İskoçlar bu törende, ellerinde buhurdanlıklarla adeta bir kilise ayini icra etmişler, daha çok dinsel ve mistik bir görüntü arz eden bu törenden sonra çok büyük tepkiler olmuştur.
Eski Büyük Üstad Vedat Yeğinsu şu sözleri söyledi:
 
“Bize o gün yaptıkları resmen Hıristiyan vaftiz töreni gibi bir şeydi. Ben o gün çok utandım. Derneğin kapısından çıktığımda eldivenlerimi sokağa attım ve artık mason değilim dedim.”
1965 olayları; Türkiye’de masonluğun kırılma noktasıdır. Bu “Tanzim Töreni”nin hemen ardından, gündemde bir de genel kurul ve seçim süreci vardı. 2 Mayıs’ta masonik teamüllere uymayan şekilde bir seçim yapıldı. Aslında bu bir anlamda da yönetimi ele geçirme operasyonuydu...
 

1909’da kurulan Büyük Loca’nın günümüzdeki devamı “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası”dır. Liberal görüş olan “Özgür Masonlar Büyük Locası” 1966’da kurulmuştur. 1909 ve sonrasının tarihine; “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası”nın daha fazla sahiplenmesi doğaldır.

 4 Haziran 1966’da 7 yeni loca oluşturdular ve Türkiye Büyük Mason Mahfili’ni kurdular. Bu ad daha sonra hala kullanılan “Özgür Masonlar Büyük Locası” olarak değiştirildi. İlk Büyük Üstad olarak Orhan Hancerlioğlu seçildi. Suprem Konsey yeni kurulan Büyük Loca’ya 21 Haziran tarihli ve 157 sayılı bir mektup yollayarak kutladı. Aynı tarih ve 158 sayılı bir mektupla ise Suprem Konsey’e ait olan Tepebaşı 111 numaradaki binayı kullanma izni verdi. Aynı tarihli ve 159 sayılı bir başka mektupla ise Ali Galip taş, Burhaneddin Develioğlu ve Selami Işındağ’ın Büyük Loca ile konkordato yapmaya görevlendirildiklerini duyurdu.

 
1861’de kurulan ve 1909’da reorganize edilen “Suprem Konsey”; 1935’de uykuya da yatmadan ve kesintisiz olarak günümüze gelmiştir. Muhafazakâr masonların Suprem Konsey’i 1967’de kurulmakla birlikte o camia mensuplarının 1861 oluşumunu kendilerine sayma huyları vardır. Bu da doğru değildir. Aslında var olan “bu tarih benim şu tarih senin” kavgası da anlamsızdır. Zira ayrışmış olsalar da burada anlatılan tarih her iki derneğin ortak tarihidir.
 

Saygılarımla...
« Son Düzenleme: Ocak 10, 2011, 09:13:53 ös Gönderen: masonoloji »
Masonluk , Sonsuzluğun derin düşüncesinden doğan bir ışıktır...


Ocak 10, 2011, 09:30:46 ös
Yanıtla #26
  • Ziyaretçi

Sadece Türkiye de bu ayrım yoktur.1875 yılında Lozan  Konvanı ile Masonlar "Gelenekçi "  ve "Özgür" olarak ikiye ayrılmışlardır. İngilitere başta olmak üzere Avrupa ve Amerika "gelenekçi" Masonluk,Fransa da ise "Özgür " Masonluk şeklinde varlıkların sürdürüyorlar."Gelenekçi" Masonluk, "Özgür" Masonluk yolunu seçenleri Masonluğun "Masonluk" olarak adlandırılabilmesi için olmazsa olmaz kurallarına  uymadıkları  ilan etmişler ve bu topluluklarla tüm ilişkilerini keserek onları Masonluktan dışlamışlardır.
Bu konuda başlıca farkları gösterebilmek için "Özgür Masonlar"ın yayınlamış oldukları manifestolarının birkaç paragrafını paylaşmak sanıyorum daha açıklayıcı olacaktır:
"
Bir mason locasının ya da obediyansının gerçek ve düzenli bir loca ya da obediyans olarak nitelendirilebilmesi için, bazı mason kuruluşlarının kendilerine özgü olmak üzere benimsemiş oldukları ilkelerin ve yöntemlerin, aynen benimsenmiş olmalarını ya da benimsenmiş gibi gösterilmeleri koşulunu yerinde bulmuyoruz.

Her mason locasını birbirine, her mason obediyansını da birbirine eş değer sayıyor, uluslararası politikanın ya da ulusal ekonomik güç mertebesinin, veya ilgili ülkenin coğrafi konumunun ya da yönetim şeklinin ve tarihinin, mason obediyanslarının üstünlüğünü belirleyici etkenler sayılamayacağını öngörüyoruz.

Bir kimsenin mason olabilmesi için; ergin yaşta, özgür düşünce sahibi, dürüst, iyi ahlaklı, art niyetsiz ve samimi, Masonluğun ilkelerini ve amacını anlayabilecek düzeyde temel eğitim görmüş, gelişmeye ve örnek insan olmaya elverişli bir kişiliğinin bulunmasını hem gerekli hem de yeterli görüyoruz.

Mason olabilecek kişilerde başkaca birtakım zorunlu nitelikler aranmasını, her mason kuruluşunu kendi anlayışına bırakıyor, bu bakımdan da mason kuruluşlarının birbirlerini hor görmemelerini gözetiyoruz.

Ancak biz, mason olabilecek kişiler arasında ırk, din, mezhep, inanç, dil, ulus, sosyal sınıf, töre ve ekonomik düzey farklılıklarından ötürü ayırım gözetilmesini, mason topluluğunu belli ve ayrıcalıklı bir zümrenin tekelinde tutma eğilimi olarak nitelendiriyor ve bundan sakınıyoruz.

Hangi ırktan, hangi soydan, hangi dinden ve inançtan, hangi ulus ya da toplumdan olursa olsun; tüm insanların, birbirlerini anlayış ve toleransla karşılayabildikleri sürece kardeşçe kucaklayabileceklerini, birbirlerine sevgi ve saygıyla bağlanabileceklerini, el ele ve omuz omuza birlikte çalışabileceklerini benimsiyor; tüm bunların dinsel ve ulusal duyguları zedelemeyeceğini, hatta hiç etkilemeyeceğini savunuyoruz.

Hiç kimsenin dinine, inancına ya da inançsızlığına, sosyo-ekonomik ve politik eğilim veya tercihlerine karışmamayı ve karışılmamasını öngörüyoruz.

Dinler, inançlar, politik sistemler ve sosyo-ekonomik düzenler arasında fark, ayrıcalık ve üstünlük gözetmenin, insanlar ve toplumlar arasında yalnızca çekişme, kavga ve düşmanlık yaratacağını, dolayısıyla Masonluğun bunların dışında kalarak birleştirici ve uzlaştırıcı olması gerektiğini ileri sürüyoruz."

Sanıyorum ki yayınlanan manifestoda ki paylaştığım bu bölümler.Aralarında ki farklılıkların asıl kaynağını gösteriyordur.

Gelelim Kadın Masonlar Büyük Locasına.Galiba bu konuya yorum katmadan yine "Özgür" Masonlar tarafından yayınlanan manifestodan alıntı yapmak.Bu konuda paylaşılan yorumlarda ki anlaşmazlığı ortadan kaldıracaktır.

"Biz, şu anda yalnızca erkek üye kabul ediyoruz. Ancak kadınların Masonluğunu benimsiyor ve destekliyoruz. 1991 yılında Büyük Mason Mahfili (Özgür Masonlar Büyük Locası) üyeleri tarafından kurulmuş olan KADIN MASON BÜYÜK LOCASI'nı, düzenli bir MASON OBEDİYANSI olarak tanıyoruz"

Saygılarımla





Ocak 10, 2011, 09:37:51 ös
Yanıtla #27

Sn. sundance , Yazınıza aynen katılıyorum. Katkılarınızdan dolayı Teşekkür ederim.
Saygılarımla...
Masonluk , Sonsuzluğun derin düşüncesinden doğan bir ışıktır...


Ocak 11, 2011, 08:56:40 öö
Yanıtla #28
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Sundance Özgür Masonlar Büyük Locası'nın kendi sitesinde yayınlanmış evrensel bildirgesinden aktarma yaparak, bu başlık altındaki asal konuya onların açısından nasıl bakıldığını belirtmiş.

Bu bildirgenin Sayın Sundance'in yazısındaki son paragrafına (bldirgenin tamamının son paragrafı değil) bir yanlış aktarma yapmış olabileceğini düşünerek baktım; hayır, sayın sundance'ın aktarmasında yanlışlık yok, bildirgede ÖMBL kendisi yanlış yapmış. 

Bu yanlışlık, KMBL'nin ÖMBL üyeleri tarafından kurulmuş olduğunda. Öyle bir şey yok.

Doğrusu şöyle: Kimi ÖMBL üyeleri, 1990 yılında özel bir loca kurdu. O locada daha önceden Çağdaş Kardeşlik Dayanışma Derneği adını taşıyan bir dernek çatısı altında uzun süre eğitim görerek Masonluğa alınmak üzere hazırlanmış kadınların Masonluğa kabul (tekris) törenleri yapıldı. Sonra aralarından önceden gerekli hazırlıkları yapmış ve bunda başarı kazanmış olanlar sırayla ikinci dereceye geçirilidi ve sonra da üçüncü dereceye yükseltildi. Bu işler bir yıl içinde bitirildi. 1991 yılında artık üstat derecesini almış olan kadın masonlar kendi localarını kurdu. ( İstanbul'da üç İzmir'de bir loca ) Bu localar bir araya gelerek "Büyük Kadın Mason Locası" adı altında bir bağımzsız obediyans kurdu ve bu obediyans ÖMBL (o tarihte henüz Büyük Mason Mahfili) tarafından tanındı. Bu tanımaya başka ülkelerdeki kimi diğer mason obediyansları da katıldı. Bu obediyansın adındaki sözcüklerin yeri sonradan değiştirilip günümüzdeki haline getirildi.

Dolayısıyla KMBL, ÖMBL üyeleri tarafından kurulmuş değildir. Bu bağlamda ÖMBL yanlış bir anlatım kullanmış bildirgesinde. Belki öyle demek istememiş ama ben öyle anlıyorum.

Sayın sundance'ın bu aktarımı ÖMBL'nin benimsediği tutumu yansıtıyor. Başlıktaki sorunun yanıtını tam olarak karşılamıyor. Bunun yanıtı şöyle mi verilmeli: "HKEMBL böyle bir tutum benimseyen bir büyük locayı tanımaz."

Bu, yeterince açıklayıcı bir yanıt olmasa gerek. Ben bunun nasıl yanıtlanması gerektiğini biliyorum ama derim ki, ya Sayın sundance bunu da açıklasın ya da belki daha da iyisi forum üyesi olan masonlar yapsın bu açıklamayı.   
 



 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 11, 2011, 11:46:25 öö
Yanıtla #29
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın masonoloji bu başlık altındaki yazısında Türkiye'deki Masonluğun tarihçesiyle bağlantı bir özet kesit vermiş.

Öte yandan ben de bu forumda Türkiye'deki Masonluğun tarihi ile bağlantılı anlatımları yetersiz bulduğum için bu bağlamda bir özet yazı dizisi üzerinde çalışıyorum; sağolsun Sayın SkullG de katkıda bulunuyor.

Sayın masonoloji'nin bu yazısı da oraya aktarılmasa bile, en azından bir bölümünün oradaki anlatımlara ek olarak kopyalanmasında yarar olduğunu düşünüyorum.

Kuşkusuz o bağlamda 1950'li yıllardaki oluşum ve değişim genelde Türk Masonluğu açısından pek önemli. Sayın masonoloji'nin belirtmiş olduğu üzere, o tarihlerde bir farklı bakış açısı doğuyor Türkiye'deki masonlarda. Acaba neden? Böyle bir şeyin olmasına karşı çıkmıyorum da, nedenini soruyorum kendi kendime.

Ancak o nedeni de sanırım burada değil de o bölümde gözden geçirmek daha doğru olur. Elbette bu konuları çok iyi bildiği açıkça belli Sayın masonoloji'nin de katkıları olacaktır umarım.

     
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
14 Yanıt
13807 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 25, 2012, 12:45:33 ös
Gönderen: BULGARIA
5 Yanıt
9641 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 26, 2011, 01:27:11 ös
Gönderen: Cin Ruhi
33 Yanıt
24828 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2011, 01:24:51 ös
Gönderen: Prometheus
3 Yanıt
5900 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 06, 2012, 02:05:23 öö
Gönderen: Lucian
45 Yanıt
22674 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 17, 2012, 10:18:53 ös
Gönderen: Genius Loci
8 Yanıt
6592 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 26, 2013, 06:21:17 ös
Gönderen: 418
2 Yanıt
3698 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 13, 2015, 03:12:49 öö
Gönderen: Risus
36 Yanıt
16496 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2016, 11:24:14 ös
Gönderen: Niko
4 Yanıt
4403 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 19, 2015, 10:21:14 öö
Gönderen: Kağan
6 Yanıt
5842 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 12, 2015, 01:15:36 ös
Gönderen: ADAM