Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Aydın Kişi ve Mason... 12  (Okunma sayısı 3184 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 14, 2013, 09:09:33 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Bu devam bölümünü unutmayalım…

Ülkemizde:

Batı'daki yeni gelişmeler, Osmanlı'nın inisiyatifinin dışında olmuş ama Osmanlı bu gelişmelere ilgisiz kalmamıştır. Çünkü belli bir dönem sonra, bu gelişmeler karşısında Osmanlı, çatışma içinde olduğu Batı karşısında gerilemeye başlamıştır. Bu nedenle bu gerilemenin sebebini anlamak için 28. Mehmet Çelebi'nin Batı'ya (Paris'e) gönderilmesi boşuna değildir.

Ülkemizde Batılılaşma hareketini III. Selim'le başlatmak adettir. Batılılaşma II. Mahmut devrinde en açık ifadesini Tanzimat'ın ilânı ile bulur. Tanzimat'ı getiren, daha sonra da Tanzimat'ın yetiştirdiği aydınlar varlıklarını devlet içinde kazandıkları için esas kaygıları devleti kurtarmak yönünde olmuştur. Amaç Osmanlı'nın devamını sağlamaktır. Bizzat devlet içindeki kurumlarda yetiştirilen aydın, öncelikle devlet memurudur. Devletin yeni siyasetinin yürütücüsü kadroların oluşturulması için kurulan Mekteb-i Mülkiye, Tıbbiye, Mühendishane gibi kurumlarda yetişen aydınların esas kaygısı devlet kademelerinde yer almaktır.

Osmanlı aydınının, devlet içindeki kurumlarda ortaya çıktığı için toplumla bütünleşmesi diye bir kaygısı olmamıştır. Batılı aydın gibi gazeteyi, kendini ifade aracı olarak kullanmasına karşılık yüzü devlete dönük olmuştur. Devlet kadrolarına ve uygulamalarına yönelik yürüttüğü "eleştirel söylem" ise devletin varlığını sorgulamaya yönelik değildir.

Aydınlara ilişkin olumsuz düşünce ve duyguların yoğunlaşması ülkemizde 1950 ile başlar; ama 1960’lardan sonra düşmanca bir ilişkiye dönüşür. Devletle aydın ve halkla aydın arasındaki ilişkiler kökten değişikliğe uğrar. Entelektüele daha fazla ve damıtılmış bir anlam yüklenmektedir. Anlama yetisiyle donanmış, duyuların karşılığı olarak anlama gücüne ağırlık veren insandır aydın. Etimolojik olarak böyle bir anlam içermesine karşın Türkçe’de aydın ve münevver karşılığı kullanılan “entelektüel” 1980 sonrası dalga geçilen bir kavramdır. Üstelik bu dalga geçmede Türkiye yalnız değildir. Yirminci yüzyılın ortalarına kadar entelektüel, entelektüalizm ve entelijansiya gibi sözcükler İngiltere’de olumsuz tınılar içermektedir.

Aydınlar her toplumda farklı arayışlara öncülük etmişlerdir. Şüphesiz bu durum Osmanlı toplumunda da farklı değildi. Geleneksel Osmanlı aydını “âlim” ya da “arif” (derin ve gizli bilgileri kavrayabilmiş olan) kişi olarak tanımlanmaktadır.

Tanzimat’a kadar Osmanlı toplumunda günümüz manasında “aydın” tipinden söz edilemeyeceği yönünde öğretide yaygın bir kanaat mevcuttur. Klasik Osmanlı Toplumunda aydın rolünü üstlenen esas olarak “ulema”dır. Ulemanın toplum içindeki rolü Tanzimat sonrası aydınınkinden daha farklıdır. Ulemaya genellikle bir konuda “ne düşündüğü” değil bir konunun “şeriate” uygun olup olmadığı sorulurdu. Ancak bu durumun değişmesi batılılaşma hareketlerinin hız kazanması ile olacaktır.

Batıdaki anlamda Tanzimat öncesi aydının bir prototipi çizilmeye çalışılırsa, kalemiye erbabı ve ulema, aydının karşılığı olarak nitelenebilir. Bu kesimler Osmanlı Devlet yapısı içinde üst bürokrasiyi oluşturmaktadırlar.

Türkçe’deki “münevver” kavramı 18. Yüzyıl aydınlanma akımının etkisinde bir bakış açısının bir eseri olarak “illuminé, éclairé” kavramının çevirisi olarak kabul edilmiştir.

Padişah Abdülmecid’e gelinceye kadar yeniliklerin, modernleşmenin öncülüğünü padişahlar yapmaktaydı. Mustafa Reşit Paşa ile birlikte bu işi daha çok devlet adamları üstlenmişlerdir. Ancak bu durum da 1860’lardan itibaren değişecek ve batılılaşma hareketinin öncülüğünü aydınlar ele alacaklardır.

Böylece uzun yıllar toplumu batılılaşma konusunda ikna etmeye uğraşan padişahlar aydınların bu rolü benimsemeleriyle birlikte teorik olarak mutlak olan otoritelerinin sınırlanmasına bile katlanmak zorunda kalacaklardır. 

Tanzimat döneminde aydın sayılmakta ölçüt olarak kullandığımız kritik düşünce ya da kritik söylem uzun süre devlet memuru olarak çalışan bürokratlarca geliştirilmiştir.

Örneğin Şinasi önce memurluk yapmış, daha sonra aydınlığı memurluğa tercih etmiş, gazeteler çıkararak toplumu eleştirme görevini daha da ileri götürmüştür.

Ama Türkiye’deki aydınlanmanın belki en güzel tarifini Prof. Dr. Suat Sinanoğlu  yapmıştır. 1980 yılında çıkan “Türk Hümanizmi” kitabında, Atatürk hareketini bu açıdan incelemiş ve “Türk Aydınlaması”nın nasıl başlatıldığı ve uygulama döneminde karşılaşılan sorunlar gözler önüne serilmiştir. Ve orada Sinanoğlu aydınlanmayı, “Zihnin sınırsız özgürlüğü” diye tarif etmektedir.

Türkiye’de aydın profilini vurgulayan yazarlardan Ergun Özen’in bu konudaki karşıt bir değerlendirmesine göz atalım:

“Türkiye’de aydın olarak kabul edilen kadrolar, Tanzimat’tan bu yana ülke gerçeklerinden esinlenmiş özgün sosyal görüşler oluşturacak fikir akımları yerine, tercüme değerler üzerinden modeller oluşturma kolaycılığına yönelmişlerdir. Bir dönem Fransa’yı model alanlar, 20. yy. başlarından itibaren Alman taklitçiliği modasına kapılmışlar, Birinci Dünya Savaşından sonra İngiliz kopyacılığına soyunanlar, savaştan sonra ABD modasını başlatmışlar, soğuk savaşın hızlı seyrettiği dönemde ise bir grup anlı şanlı aydınımız birden Sovyet modasına kendilerini kaptırmışlardır…

Kısaca, batı toplumlarındaki aydınlara kıyasla, bizim ürettiklerimiz tarih boyunca her kalıpta yer almışlar, ancak bir tek KENDİLERİ olamamışlardır… Onlar için kopya olmak kişilik sahibi olmaktan çok daha önemlidir…

Günümüzdeki pek çok toplumsal sıkıntılara neden olan, bu kategorideki aydınlarımıza güvenini yitirmiş olan halk kitlelerince, böyle aydınların aydınlattığı yoldan gidileceğine, karanlıkta gideriz, ama dikkatli gideriz mantığı içinde hareket edilmesinin söz konusu olması halinde ise, oluşumları yadırgamamalı ve şaşırmamalıyız… Esasen, Türk siyasal yapısının halen içinden geçmekte olduğu bu anaforda, konunun, bu yönünün de irdelenmesinde yarar vardır.”

Yukarıdaki değerlendirmede sıralanan ülkelerin, genelde vurgulanan zaman dilimlerinde ülkemizin (Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti) hamiliğini yapan ülkeler olduğu da dikkate değerdir.

Bu bağlamda aydınımızın bu ülkelerin kültür hegemonyasına girişleri aslında tesadüfen olmamış; ülkenin ekonomik yetersizliğini, Avrupa’da edindiğimiz hamilerinin dümen suyuna girerek kapamaya çalışmışız.

Japonlar 1820’lerden itibaren, biz ise 1839 Tanzimat fermanıyla, neredeyse aynı dönemlerde dışa açılmaya başladık. Onlar, Batı’nın üretim modelini, biz ise tüketim modellerini taklit ederek kalkınma yolunu tercih ettik. Sonuçta, ekonomik yönden bugün geldiğimiz yer ortadadır...Doğa kaynaklarını ve üretim teknolojilerini kullanmayı beceren ülkeleri geriden takip eden ülkeler içinde Japonlarla çağdaş olmamız; onlar üretimde modernleşip, otantik kültürlerini muhafaza ederken, bizim üretmeden ama tüketimde modernleşerek kültürel erozyona uğramamız pek manidar değil midir?

Bu çerçevede denilebilir ki; “aydınımızın özünden uzak ve taklitçi olmasının temelinde, aslında ülkenin üretimsiz ve dolayısı ile dışa bağlı olması” yatmaktadır.

Çetin Altan, 23. 08. 2007 tarihli yazısında; “Kamyon kasalarına doluşarak gittikleri tarlalarda -1 YTL'sini de aracıya vererek- 7 YTL’ ye tam 10 saat çalışan kadınların başlarının örtülü olması; Cumhuriyet rejiminin "laiklik" ilkesine aykırı mıydı, değil miydi bilmiyoruz ama; o kadınların çektikleri çile ve cefaları şiirle, yazıyla, resimle, türküyle anlatmaya kalkmak, TCK'nın 142'nci maddesine aykırıydı ve cezası da 7.5 yıl cezaeviydi”. diye belirttiği üzere, halkının sesi olan, onunla bütünleşen ve gerçekleri bütün çıplaklığıyla ortaya koymaya çalışan bu şekildeki aydın tipi, toplumdan soyutlanmakta, işinden ve mesleğinden olmakta, ya da ülkeyi terk etmeye zorlanmaktadır.



Devam edeceğiz.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 14, 2013, 02:46:49 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 286
  • Cinsiyet: Bay

Belki bulundukları ülke kişiliklerine aykırıdır ülkelerdeki aydınların  devlet de tüzel bir kişilik kurallar elverdiğince istediğini yapar kurallara uymazsa da atılır. Devleti yıkma düşüncesini bilemem sonuçta devlet başkanlığına hevesli olmak gerekir bunun için. Yıkan öncü başa geçer. Sonrası belirsiz. Çok biliyorsan sen yönet derler yine de fikir sorarlar hatta aydın kendini halka adamalı derler nereden çıkıyor bu mecburiyet Bence hapse atılacaklarına öldürülsünler daha iyi ben halkın gözünde aydın olsam hapis yatacağıma öldürün derim veya polisin giremeyeceği sokağa girerim herhalde sağ çıkmam. Düşman kılığına girerim kurşun yerim bir çaresi bulunur. Ne gerek var ? İstedğimi yaparım aydın değilsem de değilim evet ben karaktersiz kişliksiz şerefsizin tekiyim ailecek oldu mu haydi güle güle derim evet sapığım eşcinselim şuyum buyum derim montajla her türlü görüntüm çıkar atıyorum evet yaptım derim.
Hira dağı kadar müslüman Tanrı dağı kadar Türküz ben de coğrafya seçerim insanlık nerdeyse oraya mensubum belki de kendini akıllı sanan aptalın teki gibi görünürüm bana ne ? Hayat benim hayatım kimseye de borcum yok derim dışlanırsam dışlanırım filistinde yaşarım afganistan'a giderim elbet bir yerde karnım doyar bugün bomba patladı Adana'da ne bilim zaten her an ölebilirim apartmandan kafama saksı düşebilir 3 defa bizim mahallede oldu.
Hiçbir yere gidemezse kendimi denize atarım şelaleye bırakmam ama canım acır :)
Reenkarne olur gelirim yine  bahtıma ne çıkarsa  ;D
Ben aydın olsam böyle konuşurum.
« Son Düzenleme: Şubat 14, 2013, 02:48:53 ös Gönderen: Etimolog »


Şubat 14, 2013, 02:53:12 ös
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 286
  • Cinsiyet: Bay

Belki sizin eleştiriniz kişiliklerini koruma refleksidir eğer çevresinde aykırılık  varsa aydın kişiliksizleşir karaktersizin teki olur şunu yapsam ne sonucu olur aman alttan alayım şöyle yapayım diye diye kendini paralar sonra da buna sebep olan kişiliklerden hakaret yer.
Aydın bu hakareti yiyecek kadar onurludur. Kişilik sahibidir.
Bu benim hayalimdeki ütopik aydın veya adı her neyse.


Şubat 14, 2013, 03:35:39 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 286
  • Cinsiyet: Bay

Mozambik , Bostwana'ya giderim derim. Belki sizin başka medeniyetleri taklit dediğiniz ülkelerdeki durum kendi kültürünün yozlaşmamış halidir veya benzerliği bulunduğu ülkeye göre çok daha fazladır böylece söz konusu aydın Türk ise herkesten daha Türk olmuş olur ya da hangi kültürse. Aydın eleştiriye çok açık olmakla beraber düşüncesine inanıyorsa bir gram taviz vermez verdiği an zaten sıradanlaşır kişiliksizleşir kendi özsaygısı her şeyden önemlidir. Bilge için bir şey diyemem ama aydını da kamil insanı da özgür olarak bildim.
Bana göre.


Şubat 14, 2013, 08:44:23 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Çetin Altan, 23. 08. 2007 tarihli yazısında; “Kamyon kasalarına doluşarak gittikleri tarlalarda -1 YTL'sini de aracıya vererek- 7 YTL’ ye tam 10 saat çalışan kadınların başlarının örtülü olması; Cumhuriyet rejiminin "laiklik" ilkesine aykırı mıydı, değil miydi bilmiyoruz ama; o kadınların çektikleri çile ve cefaları şiirle, yazıyla, resimle, türküyle anlatmaya kalkmak, TCK'nın 142'nci maddesine aykırıydı ve cezası da 7.5 yıl cezaeviydi”. diye belirttiği üzere, halkının sesi olan, onunla bütünleşen ve gerçekleri bütün çıplaklığıyla ortaya koymaya çalışan bu şekildeki aydın tipi, toplumdan soyutlanmakta, işinden ve mesleğinden olmakta, ya da ülkeyi terk etmeye zorlanmaktadır.


Türkiye Devlet mantığının tipik olmazsa olmaz sonucu ... YALAN , TALAN , DOLANDIRICI' lar ne zaman gözden düşer belki o zaman ...
90000 ler de gezen İMKB ' de Allah aşkına halktan daha doğrusu küçük yatırımcı ne zaman kazandı biri bana bunu açıklasın . Bu dönemde pompalan Gaz verme mantığı had safhada , ne yazık ki her dönemin LİBOŞ denen aydını vardır birde her dönemde hep LİBOŞ olan kadrolu aydın gazetecilerde vardır .Demokrasi der İhtilalin başını evinde yemekte ağırlar , o gider sonraki gelenle kanka olur  , o gider şu ankiyle aynen devam eder adama sormazlar mı be arkadaş sende hiç mi gurur ve haysiyet yok ; sen ne ONURSUZ Adamsın diyen çıkınca da O diyen zavallıyı da sürgün ederler . Herkes ama herkes bir HEMŞERİCİLİK mantığıyla hareket ederek akıllarınca korunduklarını sanıp  Öteki kesimin insanlarını ÖTEKELEŞTİRİYORLAR .

Saygılar 

Bu eğitimle ancak bu kadar ...
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Şubat 14, 2013, 11:44:49 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 286
  • Cinsiyet: Bay

Şehirler arasında o kadar fark var ki bu yerelleşme bir yerde insanların sığınağı oluyor yanlış da olsa.


Şubat 14, 2013, 11:45:56 ös
Yanıtla #6
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 286
  • Cinsiyet: Bay

Şehirleri geçtim şehrin içinde bile anormal farklılıklar var ötekileşmeye devlet zemin hazırlıyor halk da biçiyor.
Saygılarımla.


Şubat 14, 2013, 11:59:43 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın NOSAM33'ün yazdığı doğru. Alıntı yaptığı o kişiler bizim zamanımızda, sosyalizmin, devrimciliğin, proleteryanın, işçi sınıfının temsilcisi olduklarını söyleyip, bir yazıları ile  gençliği sokaklara döktüler, gençlerimizin bir birlerini katletmelerine sebeb oldular, onları adam sanmıştık, sonra "netekim"lerin darbesi oldu. Cezaevleri gençlerle doldu, akla hayale gelmedik işkenceler, ama onlar darbeye alkış tuttular,daha sonra liberal ekonomiyi savunan bir yönetim geldi. Bir de baktık ki, o sözde devrimci, sosyalist, işçi sınıfının temsilcisi olduğunu söyleyenler, bu defa da bir numaralı liberal oluverdiler. Daha fazla yazmak istemiyorum. Bu gibileri görünce midem bulanıyor.
      Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Şubat 15, 2013, 12:14:46 öö
Yanıtla #8
  • ÖMBL Üyesi
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 20
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Günümüzdeki pek çok toplumsal sıkıntılara neden olan, bu kategorideki aydınlarımıza güvenini yitirmiş olan halk kitlelerince, böyle aydınların aydınlattığı yoldan gidileceğine, karanlıkta gideriz, ama dikkatli gideriz mantığı içinde hareket edilmesinin söz konusu olması halinde ise, oluşumları yadırgamamalı ve şaşırmamalıyız… Esasen, Türk siyasal yapısının halen içinden geçmekte olduğu bu anaforda, konunun, bu yönünün de irdelenmesinde yarar vardır.”[/color][/color]

Halk özgün olamayan, sizin deyiminizle asla KENDİLERİ olamamış aydın profilinden son derece sıkılmış ki, maalesef çareyi aydın olmaktan son derece uzak olan karanlık şahsiyetleri kendilerine kılavuz edinmekte bulmuş. İçinden çıkılamaz bir kısır döngüye girmişe benziyor canım ülkem.
İleri demokrasilerde Halk kendi arasından çıkardığı elitleri, aydın bilerek topluma yön vermesi için iktidara taşıyor. Bakınız bugün ileri demokrasi olarak kabul ettiğimiz ABD'nin başkanı ya Harvard mezunudur ya da Yale. Aynı durum İngiltere de Oxford veya Cambridge olarak karşımıza çıkar. Bunun dışındaki bir duruma sistemin kendisi müsaade etmez.
Gel gelelim bizim ileri demokrasimizde bu ülkenin en iyi üniversitesi olan ODTU anarşist yetiştiren kurum gibi görülerek, şiddetle bastırılıyor. Utanılacak noktadayız.

Bu ülkenin en iyi üniversitelerinden mezun olmuş, kendini iyi yetiştirmiş donanımlı aydınlarımıza her zamankinden daha fazla iş düşüyor. Aydınlarımız halkçı, köklerinden beslenen, taklitçi olmayan özgün bir anlayış benimseyerek kitleleri tekrar kazanmak zorundadır. Aydınlarımızın yolu açık olsun diyelim.
ΓΝΩΘΙ ΣΑΥΤΟΝ


Şubat 15, 2013, 12:49:41 öö
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın Attalos'un yazısına aynen imzamı atarım. "İçinden öıkılmaz bir kısır döngü" ibaresi CUK diye oturmuş, canım ülkemin.
      Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
5531 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 18, 2013, 07:08:55 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3452 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 18, 2013, 02:20:29 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2383 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 22, 2013, 06:02:18 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3016 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 25, 2013, 01:40:54 öö
Gönderen: dogudan
0 Yanıt
3009 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 26, 2013, 04:50:55 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3407 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 31, 2013, 01:52:28 öö
Gönderen: peacewings
5 Yanıt
4510 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2013, 04:01:06 ös
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
5708 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2013, 04:21:03 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
3400 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2013, 11:20:35 öö
Gönderen: ruzber
0 Yanıt
2008 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2013, 01:38:45 ös
Gönderen: ADAM