Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Mitraizmde Erginlenme İnsinye Aşamaları  (Okunma sayısı 5390 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 07, 2010, 12:18:11 öö
  • Ziyaretçi

.Ö. 128 yılında o zamanın gökbilimcileri ve astronom- astrologları için çok önemli bir şey gerçekleşti. Anadolu'lı Hipparkus gök ekinokslarının gerilemesi olgusunu keşfetti. Hipparkus'un buluşu bahar ekinoksunun  Koç burcunda oldugu Yunan-Roma döneminden önce, ekinoksun Boga da oldugunu açıkça ortaya koymuştu.

    Bu evren hakkında görüşleri geliştirerek bu degişimi yapabilecek olaganüstü güçlü bir tanrı fikrine ulaşmayı sagladı. Roma tanrıları şimdiye kadar hep doga ile içiçeydiler. İnsanlardan kopuk degillerdi. Gizem kültleriyle biraz mistik hale gelmişlerse de insani özelliklerini kaybetmemişlerdi. Fakat şimdi yepyeni bir olgu ortaya çıkıyordu. Tanrı gökselleşiyor ve insanlardan uzaklaşıyordu. Üstelik de gücü evreni ve yıldızları yerinden oynatacak kadar fazlalaşıyor, sonsuzlaşıyordu. Bu tanrının soyutlanmasının ve tamamen cismini kaybetmeden önceki son aşamadır aslında.

    Kilikya'nın başkenti Tarsus'ta ,geleneksel Stoa felsefesinin konuları olan astroloji, astral inançlar ve astronomik süreçler ile yakından ilgilenen bir grup Stoacı entellektüel Hipparkus'un ekinoksların gerilemesi ile ilgili buluşundan haberdar oldular. Bütün uzayı yerinden oynatabilecek kadar güçlü bir tanrının bu yeni kozmolojik olaydan sorumlu oldugu tezini şekillendirdiler. Stoacı gelenege uygun olarak bu yeni kozmik olguyu, bir yerel tanrı olan ve bir takım yıldızın sembolü olan Perseus'un kimligi ile kişileştirdiler. olgu için en uygun sembolün bir boganın ölümü düşüncesi Perseus'un boganın tam üzerindeki takım yıldız olması konumuyla birleştirilerek , Perseus'un bogayı öldürme tablosunu yarattılar. Bu sahne Perseus'un bahar ekinoksunu boga burcundan çıkarmak için bütün uzayı yerinden oynattıgını göstererek onun büyük gücünü vurguluyordu.

     Tarsus kentinin geleneksel ambleminde bir boganın ölüm sahnesinin yer alması da olgunun ifadesinde bu sahnenin seçilmesinde etkili oldu. Temel motif olarak boga öldürme seçildikten sonra, tanrının sadece ekinoksların degil, bütün gökyüzü ekvatorunun konumunu degiştirmeye gücü oldugunu vurgulamak için bahar ekinoksu Boga burcunda iken ekvator üzerinde yer alan bütün takımtıldızlar aynı sahnede yer aldı.

    Kült daha sonra bütün denizciler gibi gökyüzü hareketleri ile ilgilenen Kilikya korsanları arasında yayıldı. Son olarak Mitra'nın adını taşıyan ve mitolojik olarak Perseus'un soyundan geldigine inanılan kral Mitridates ile korsanlar arasındaki ittifak ilişkisi sonucu yeni tanrı için Mitras isminin benimsenmesine yol açtı.

     Mitras, İran tanrısı Mitra ile içiçedir ama bu yeni dinin Pers Mitra dini ile bir alakası yoktur. Pers Tanrısı Mitra'nın sembolü güneştir, güneş tanrısıdır. Zerdüşt dininde yargılama esnasında Ahura Mazda'nın yanında yer alır ve insanların yargılamasında bulunur. Ancak Mitras dininde güneş Mitras'ın önünde diz çökmüş olarak gösterilir. Mitras evreni yöneten çok güçlü bir tanrıdır artık ve güneş de o yıldızların en güçlüsüdür. Gene de Mitras karşısında bir hiçtir.

     Stoacılara göre uzay ve yıldızlar canlı, kutsal varlıklardı. Gezegenler belli bir süre sonra, evren ilk yaratıldıgında gökyüzünde enine boyuna yer aldıkları noktaya geri dönmekte ve işte o zaman her şey yok olmaktadır.Bu inanışlarla birlikte Roma'da kıyamet teorisi kabul edilen bir dogma haline geldi, uzayın ömrünün gezegenlerin devinimi ile belirlendigine inanıyor ve buna Büyük Yıl adını veriyorlardı.

    Vücut bulmaya gelen ruhlar- ki buna yaradılış deniyordu- dünyaya zodyakın en kuzeyinden Yengeç burcundan bir kapıdan inerler; ölenler de tanrısal diyara dogru yolculuklarında zodyakın en güneyinde yer alan Oglak burcundaki bir kapıdan çıkarak yükselirlerdi. Mitras'a yaratılışın tanrısı deniyor ve bu ruh trafigini yönettigine inanılıyordu.

    Oglak ve Yengeç samanyoluna yakındır; Yengeç kuzey, Oglak ise güney ucundadır. Pitagoras'a göre hayal ülkesi ruhlarla doludur ve bunların hepsi Samanyolunda toplanmıştır. Samanyolu bu ruhların yaradılışa düştükleri zaman beslendikleri sütle doludur, bu nedenle Samanyoluna Milkway adı verilmiştir.

    Nitekim daha sonra Tarsuslu Paul " Anavatanımız gökyüzüdür, kurtarıcımızı da oradan bekleriz . O bizim zavallı gövdelerimizi kendi muhteşem vücuduna dönüştürecektir, çünkü o bütün evrene boyun egdiren gücün sahibidir. Henüz olgunlaşmamışken bizler uzayın temel güçlerinin esiriydik, ama günü geldigi zaman bizleri kurtarmak için tanrı oglunu gönderdi. " diyecektir.

     Roma'da ölümden sonra hayat inancın esas biçimi haline gelmeye başlamıştı. Her ne kadar ölenin vücudunun mezarda yaşamaya devam ettigi ve ruhun da Hades'e gittigine inanç devam ediyorsa da artık hakim olan ögreti, göksel ölümsüzlük ön plana geçmeye başlamıştı.   

     Mitras, insanlıga hizmet için , iyinin zafer kazanması için, boga öldürme sahnesini her zaman gerçekleştirmeye hazırdı. o insanlıgın kurtuluşu için cennetten sürülmüş bir Mesih'ti. İnsanların günahını taşıyan ve onların yargıcı olarak dönüşü beklenen güçtü.   

    Mitras gizemciliginde, gökyüzündeki iki yörünge olan sabit yıldızlar ve gezegenler kürelerinin ve bunların aralarındaki ruhların geçişinin bir sembolü vardır. Bu sembol yedi kapısı olan bir merdiven ve en tepesinde bir kapıdır.

Mitras dininin en büyük özelligi halka açık olarak kutlanan hiç bir kutsal töreninin olmamasıdır. Sadece kabul edilenlere açıktır, başka gizem dinine katılanlar bu dine katılamazlar. Katılım törenlerine yalnız erkeklerin girmesine izin verilir, kadınlar yer alamaz.

    Mitras dininin gizemi Hipparkus'un buluşudur. Bu dine girenler bu sırrın, yani Mitras tarafından evrenin düzeninin degiştirildigi gizinin saklayıcısıdırlar. Bu gizi ögrenmek isteyen adaylar dine giriş ritüelinde yedi aşamadan geçerler. Bu aşamalar; Kuzgun, Gelin, Aslan, Asker, Pers , Güneşin Koruyucusu ve Baba aşamalarıdır.

    İlk  aşama Merkür'ün hakimiyetindeki Kuzgun ( Corvus )  aşamasıdır. Adayın ölümünü simgeler. Adayın ilk aşamada ölmesi, günahlarından suyla arınarak yeniden dirilmesi için ona verilen bir fırsat olarak degerlendirilmelidir.

    İkinci aşama Venüs'ün hakimiyetindeki Gelin ( Nymphus ) aşamasıdır. Mitras'ın gelini olarak düşünülen adaya bir duvak takılır ve eline bir lamba verilir. Görevi Mitras heykeline bir kap su sunmaktır. Kap onun kalbini , su ise aşkını simgeler. Bu aşamada aday henüz hakikat ışıgını görmekten yoksundur.

    Üçüncü aşama Mars'ın hakimiyetindeki Asker (  Miles ) aşamasıdır. Aday eski yaşamından sıyrılmak üzeredir. Kördügüm atılmış bir ipi elleriyle çözer. Kendisine bir taç verilir. Bunun anlamı maddi dünyanın baglarından kurtulmasıdır. Tacı başında çevirir, omuzuna koyar.Onun
tacının, Mitras tanrının kendisi oldugunu kabul eder. Bunun anlamı, adayın kendi zihnini başından uzaklaştırması ve kendine önder olarak Mitras'ı seçmesidir. Bu aşamada aday kendi benligine gerçek bir savaş açar. O artık gerçek düşmanıyla savaşan bir askerdir.

    Dördüncü aşama Juppiter'in hakimiyetindeki Aslan ( Leo ) aşamasıdır.Bu aşamada ateş elementine girilir. Bu yüzden adayın tören sırasında, suya dokunmaması ve ellerini su yerine, saglık ve bereketin simgesi olan balla yıkaması istenir. Aslan aşamasındaki aday,kendisinden daha aşşagı aşamalarda bulunan adayların hazırladıgı yemegi, kutsal tören yemegine götüren kişidir. Bu yemek, Mitras'ın güneşin arabasıyla göge çıkmadan önce, son kez arkadaşlarıyla ekmek ve şarap yemesini canlandıran önemli bir olaydır.

    Beşinci aşama Ay'ın hakimiyetindeki Pers ( Persa ) aşamasıdır .Adayın bilgeligin en üst aşamasına kabul edilebileceginin bir göstergesidir. Bu aşama, adayın ilkel, hayvanımsı yanının yok olmasını betimler. Kabul edilen aday balla arınır.

    Altıncı aşama Güneş'in hakimiyetindeki Güneşin Koruyucusu (Heliodromos ) aşamasıdır. Bu aşamaya ulaşan aday Mitras'ın yanına oturarak güneşe öykünür. Üstünde güneşin, ateşin ve yaşam taşıyan kanın simgesi olan kırmızı bir giysi vardır.

    Yedinci aşama olan Baba ( Pater ) Saturnus'un hakimiyetindedir. Buraya erişen aday artık Mitras'ın yeryüzündeki temsilcisidir. Cennetin ışıgı ve egemenligindeki toplulugun ögretmenidir. Kırmızı bir başlık takar ve kırmızı, dökük bir pantalon giyer. Ayrıca ruhsal görevinin sembolü olan
bir asa taşıyarak bu son aşamanın tüm heybetini görüntüsünde yansıtır.
     Son olarak Mitras tapınaklarının yer altında kayalık içerisindeki magaralarda oldugunu, bunu da Mitras'ın kayadan dogumundan kaynaklandıgını belirtmek gerekiyor. Mitras magaraları en fazla yüz kişi alabilen yeraltı magaralarıydı. Magaralarda hep kuyu bulunurdu. Bu magaralara bir dizi yeraltı geçidiyle ulaşılır ve bu geçitler külte kabul törenlerinde kullanılırdı


Nisan 07, 2010, 12:20:21 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Hint-İran müşterek düşünce sisteminin ortak ürünü olan Mitraizm Zerdüştlük yanında diğer bir (inanç) kültüdür.

Kaynağı güneş ve ışık olan Mitra’dan almıştır. Mitra Tanrı ile insanlar arasında aracı ve ruhların kurtarıcısıdır. Ekinoks dönemlerinden (Gök haritasındaki burçlar) birinde; Astrolojiye göre (Yunan ve Roma döneminden önce) ekinoks boğada idi. M.Ö. 4000-3000 de gerçekleşen Boğa çağının sonu, boğa öldürme sahnesiyle ifade edilmiştir. Perseus takım yıldızının tam boğa üzerindeki konumu, boğayı Perseus'un öldürdüğü inancını yaratmıştır. Bu sahnede Perseus'un yerine geçen Mitras boğanın gücünü yok etmekte, bahar ekinoksunu boğa burcundan çıkarıp, koç burcuna sokmaktadır. Bu sahne, Boğa çağınının sona erdiğini, yeni bir çağın başladığını simgelemektedir ; Bu değerlendirme yerel halkların bilgisinde bütün canlı varlıklar onun kurban ettiği bir boğanın kanından doğduğu efsanesini yaymıştır.

Bu efsane binlerce yıl devam edip Perslerin Ege’ye kadar genişlemiş egemenlik alanlarında inanç sistemi (kült) olarak devam etmiş. Ancak İyonya kültürünün doğuya doğru açılımı sonucu doğuda ki ( İran) Mitra, Tarsus’da yeniden güncelleştirilerek o güne kadar mit olan inanç İ.Ö. 128 yılında o zamanın gökbilimcileri ve astronom - astrologları için çok önemli bir keşfi yeniden ortaya koydular. Anadolu'lu Hipparkus gök ekinokslarının gerilemesi olgusunu keşfetti. Hipparkus'un buluşu bahar ekinoksunun Koç burcunda oldugu Yunan-Roma döneminden önce, ekinoksun Boğa da oldugunu açıkça ortaya koymuştu.

Stoacı öğretiye uygun olarak bu yeni kozmik olguyu, bir yerel tanrı olan ve bir takım yıldızın sembolü olan Perseus'un kimligi ile kişiselleştirdiler. Bu oluşum için en uygun sembolün bir boğanın ölümü inancı Perseus'un boğanın tam üzerindeki takım yıldız olması konumuyla birleştirilerek , Perseus'un boğayı öldürme tablosunu oluşturdular. Bu sahne Perseus'un bahar ekinoksunu boğa burcundan çıkarmak için bütün gök alemini (yıldızlar) yerinden oynattıgını göstererek onun büyük gücü olduğunu iddia ediyorlardı. Böylece pers mitolojisini doğrulamış oluyorlardı.

Mitras, İran tanrısı Mitra ile içiçedir fakat bu yeni dinin Pers Mitra dini ile inanç ayrıntısı ve ritüeller bakımından bir alakası yoktur ancak onun bir türevidir. “Pers Tanrısı Mitra'nın sembolü güneştir, güneş tanrısıdır. Zerdüşt dininde yargılama esnasında Ahura Mazda'nın yanında yer alır ve insanların yargılamasında bulunur. Ancak Mitras dininde güneş Mitras'ın önünde diz çökmüş olarak gösterilir. Mitras evreni yöneten çok güçlü bir tanrıdır artık ve güneş de o yıldızların en güçlüsüdür. Gene de Mitras karşısında bir hiçtir.”

Mitra'nın adını taşıyan ve mitolojik olarak Perseus'un soyundan geldiğine inanılan kral Mitradates ile deniz kavimleri arasındaki ittifak ilişkisi sonucu yeni tanrı için Mitras isminin benimsenmesine yol açtı. Zaten Anadolu’daki Pers valilerinin ve daha sonra bağımsızlıklarını ilan edip devletler oluşturan kralların çoğunun adı Mitradates idi. Böylece yeni bir din doğmuş ve o günün durumuna göre çağdaşlaşmış bir kült oluşturuluyordu. Batı kültürü ile doğu inanç kültürü arasında ki ilişkiler inanç alanı ile de etkileniyordu. Kommagene’de bu günlere kadar gelen dev heykellerin isimleride hem Ege mitolojisinde ki hem de Pers kültündeki kutsalların adlarını taşımaktadır.(Nemrut Dağı) Burada bulunan arkeolojik kalıntılarda ki objeleri ve bu buluntulardaki desenler Mitra-fragmanlarla uygunluk taşımaktadır.

Mitras yeni kimliği ile biraz daha yücelip güneşe tapan inanç öznesi burada daha görünmez büyüklük kazanmıştır. Dayanılmaz bir ateş (güneş) kılığına bürünerek bütün dünyanın yanıp tutuşmasını idare edecek karanlıkları aydınlatacak ve ölüleri diriltecektir. Böylece Mitraizm, umumi bir ümit ışığı olmuştur.

Mitras dininin en büyük özelligi halka açık olarak kutlanan hiç bir kutsal töreninin olmamasıdır. Sadece kabul edilenlere açıktır, başka gizem dinine katılanlar bu dine katılamazlar (Okült-Hermes yansıma etkileşimi olabilir). Katılım törenlerine yalnız erkeklerin girmesine izin verilir, kadınlar yer alamaz. Aslında bu yönü ile Mitraizm Hiristiyanlıktan önce bölgeye yayılan Yahudilikten daha çok etkilenmiştir.

Mitras dininin gizemi Hipparkus'un buluşudur. Bu dine girenler bu sırrın, yani Mitras tarafından evrenin düzeninin degiştirildigi gizinin saklayıcısıdırlar. Bu gizi ögrenmek isteyen adaylar dine giriş ritüelinde yedi aşamadan geçerler. Bu aşamalar; Kuzgun, Gelin, Aslan, Asker, Pers , Güneşin Koruyucusu ve Baba aşamalarıdır ( Bu giz olgusu acaba bugünkü diğer dinler’de ki kapalı tarikatları da etkilemiş midir? ) . “Ayinleri gizli olan bu tapınım çoğu Roma ordusunun askerleriydi. Üyeleri arasında bürokratlar, tüccarlar ve köleler de bulunmaktaydı. M.S.1. yüzyılda Tarsus'dan yayılmaya başlayan Mitras kültü, 3. yüzyılda İskoçya ve Büyük Sahra'ya kadar ulaşmıştır.”

Mitra dini MS I Y:Y: itibaren Roma’nın doğuya savaş seferleri yolu ile askerler tarafından Roma’ya sokulmuş II ve III asırlar da Roma’da çok sayıda kişi bu dine girmiştir. Renan’a göre “eğer hiristiyanlık bir nedenle yayılma imkanı bulamasaydı onun yerini Mitra dini alacaktı.” Roma’nın hiristiyanlığı kabulü ile bu inanç bağlıları ile kilise büyük mücadele vermiş ve kilise üstün gelmiştir.

Mitras ayinlerinde kurban edilen boğanın kanıyla hem yıkanılır hem de içilirdi. Böylece yok olan bir çağı simgeleyen boğanın temsil ettiği tanrının güçüne ve ölümsüzlüğüne kavuşulacağına inanılırdı

Son olarak Mitras tapınaklarının yer altında kayalık içerisindeki magaralarda oldugunu, bunu da Mitras'ın kayadan dogumundan kaynaklandıgını belirtmek gerekiyor. Mitras magaraları en fazla yüz kişi alabilen yeraltı magaralarıydı. Magaralarda hep kuyu bulunurdu. Bu magaralara bir dizi yeraltı geçidiyle ulaşılır ve bu geçitler külte kabul törenlerinde kullanılırdı”. Kaya içi oyma mezarlar (nekropol) Anadolu'da ve özellikle kommagene bölgesinde yaygındır.

“Mitra tapınakları (Mithraeum) genellikle yeraltında inşa edildiği için, aralarında çok zengin ikonografinin de bulunduğu içerikleri iyi korunmuştur. Bu nedenle Mitraizm, antik dünyanın arkeolojik olarak en çok bulguya sahip olgularından birisidir”( David Ulensey)

Bu tapınaklardan günümüze intikal eden özgün örnek Gaziantep’de kent merkezine 10 kilometre kadar uzaklıkta bulunan Dülük Antik Kenti, M.Ö. 5600'lü yıllara uzanan çok eski bir tarihi olan Dülük Antik Kültü’nün Dünyada bilinen en büyük yeraltı tapınağı unvanına sahip olan Mitraeum’um Dülük'te Keber tepesinin güney eteğinde bulunmuştur. 8 metre uzunluğunda dar bir geçişle girilen mekandan, dik bir meyille tören salonuna varılıyor. İki salonludur, yer altı Tapınağının mihrabı konumundaki merkezi nişte Tauroktoni adı verilen boğa öldürme sahnesi kabartma halinde kayalar üzerine işlenen başta boğa olmak üzere değişik dinsel içerikli figürler, Tanrı Mitras, gezegenleri simgeleyen yildizlar, takım yıldızlarını simgeleyen akrep, yilan, köpek v.s. gibi figürlerin de eşliğinde bir boğayı öldürürken resmedilmiştir. Ancak öyle anlaşılıyor ki burada ki Mitra kült motifleri Tarsus kaynaklı ikinci Mitra döneminden kalması daha makuldur.

Bu inanç sisteminin İ.S. versiyonu, Tarsus’lu Paul " Anavatanımız gökyüzüdür, kurtarıcımızı da oradan bekleriz . O bizim zavallı gövdelerimizi kendi muhteşem vücuduna dönüştürecektir, çünkü o bütün evrene boyun egdiren gücün sahibidir. Henüz olgunlaşmamışken bizler uzayın temel güçlerinin esiriydik, ama günü geldigi zaman bizleri kurtarmak için tanrı oglunu gönderdi. " diyecektir.(isa için)

Burada ki katkılarıyla güçlendirdiği dini inancını batıya doğru yaymaya devamında çok faydalandığı anlaşılmaktadır. Çünkü Mitraizm birinci sistemiyle de yüzyıllardan beri Pers egemenliğinde olan Anadolu halklarınca bilinip inanılmaktaydı.

İşte mitler arasından yeni versiyon mistik yönelimler çıkmasındaki kaynaklardan birisi bu Mitrasizm’dir.


Nisan 08, 2010, 04:59:57 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Şimdi de, Mithras kültü (dini) ile ilgili şu bilgileri gözden geçirelim (kaynak: Roma’nın Gizem Dinleri, Çiğdem Dürüşken, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2000, sayfa 156-7):

Mithras gizemlerine girecek olan kişi on iki eziyeti çekmek durumundaydı: Aday ilkönce, uzun bir oruç dönemine girerdi. Düzenli su içmekten ve et yemekten kaçınırdı. Bunu başaran kişi, Mithras'ın askeri olmaya hak kazanırdı. Ruh, dinin gizemlerine katılmadan önce bu maddi dünyayı terk ederdi. Gökyüzünün zorlu geçitlerinden geçmek zorunda olan ruh, ilk başta Boğa ve Aslanın burç kuşağındaki derecelerinden geçer, sonra da esir tabakasına ulaşırdı. Ruh, sonradan saf ateşin bulunduğu alana geçmeye hak kazanırdı. Perses ve Güneş derecelerinden geçerek buna ulaşırdı. Sonuçta, tanrısal doğayla birliğe ererdi. Bu eylemler, Babaların babası (pater) oluncaya kadar devam ederdi. Origenes’e göre, yedi göğün öğrenilmesi, herbirinin basamaklarla çıkılması, gökyüzünün farklı durumlarının öğrenilmesine işaret etmektedir.(1)
Mithrasçılığın temel içeriklerinden en önemlisi, dünyada iyi ve kötü arasında süregelen savaşımdı. Kosmos’un ve yeryüzü güçlerinin buu ikircil (düalist) işleyişi ve karışımı, insan cinslerinde de vardı. Her insan oruş tutarak ve kendisinden istenmeyen şeylere gözünü kapatarak kendisini iyiye yöneltecek güce sahip olabilirdi. Mithras tanrı, insanlığa hizmet etmek görevi doğrultusunda, iyinin zafer kazanması için boğa öldürme sahnesini her zaman gerçekleştirmeye hazırdı. O insanlığın kurtuluşu için, cennetten sürülmüş bir Mesih’ti. İnsanların günahını taşıyan ve onların yargıcı olarak dönüşü beklenen güçtü.
Mithras mağaraları en fazla yüz kişi alabilen yer altı mağaralarıydı (2). Mağaralarda hep bir kuyu bulunurdu. Bu mağaralara bir dizi yer altı geçidiyle ulaşılır ve bu geçitler külte kabul törenlerinde kullanılırdı. Yalnızca erkeklerin girmesine izin verilen bu törenlere katılanlar, aldıkları derecelere göre, yedi aşamada sınırlanırdı:
1- Kuzgun (Corvus)
2- Gelin (Nymphus)
3- Asker (Miles)
4- Aslan (Leo)
5- Pers (Persa)
6- Güneşin Ulağı / Koruyucusu (Heliodromus)
7- Baba (Pater)

Her aşama yedi gezegen tanrısından birine aittir. Mithrasçılar’ın bu aşamadan geçerek yükselmeleri, ruhun gökteki yükselişiyle eş değerde sayılır. Bu dereceler, adayın yedi göksel cisim aracılığıyla ilerlemesine izin verir:
İlk aşama, Mercurius’un hakimiyetindeki Corvus (Kuzgun)’dur ve adayın ölümünü betimler. Adatın ilk aşamada ölmesi, günahlarından suyla arınarak, yeniden dirilmesi için ona verilen bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Venus’un hakimiyetindeki Nymphus (Gelin) aşaması, gizemlere kabulün ikinci aşamasıdır. Mithras’ın gelini olarak düşünülen adaya bir duvak takılır ve eline bir lamba verilir. Mithras heykeline bir kap su sunmak görevidir. Kap onun kalbi, su ise aşkını simgeler. Bu aşamada, aday hakikat ışığını henüz görmekten yoksundur.
Mars hakimiyetindeki Miles (Asker) aşaması olan üçüncü aşamada, eski yaşamından sıyrılmak üzeredir. Kördüğüm atılmış bir ipi elleriyle çözer. Kendisine bir taç verilir. Bunun anlamı, maddi dünyanın bağlarından kurtulmadır. Tacı baçında çevirir, omuzuna koyar. Onun tacının Mithras tanrının kendisi olduğunu kabul eder. Bunun anlamı, adayın kendi zihnini başından uzaklaştırması ve kendine önder olarak Mithras’ı seçmesidir. Bu aşama, adayın kendi benine gerçek bir savaş açtığı aşamadır.“Askerlik yapan kişi günlük yaşamın işlerine karışmaz; kendisini askerliğe çağıranı hoşnut etmeye çalışır.” (2Ti 2:4).
 Yazı Hristiyanlık ve Pavlus Mitraizm adlı bir yazından alınmış kısaltılmıştır.
Saygılarımla..

« Son Düzenleme: Nisan 08, 2010, 05:09:18 ös Gönderen: amurdad »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
5252 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2009, 05:00:11 öö
Gönderen: Veritas
2 Yanıt
3409 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 24, 2007, 08:20:06 öö
Gönderen: MASON