Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MANİCİLİK -1  (Okunma sayısı 2065 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 27, 2010, 08:28:20 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay





Manicilik, 3. yüzyıl ortalarında İran’da ortaya çıkmış olan bir inanç sistemidir. Hatta bunun başlı başına bir din olduğunu bile söyleyebiliriz.

Aslına bakarsanız, sonrası olmasaydı bu konu beni sadece dinler tarihindeki bir oluşum olarak ilgilendirirdi. Fakat özellikle daha çok ilgilendiriyor çünkü tarihteki “Katharlar” benim açımdan özel bir önem taşıyor. Biliyorum ki bu kimi forum üyeleri için de böyle. Gerçi daha önceki yazılarımdan birinde Katharları inceleme konusu etmiştim. Ancak o incelemede bazı yönleri lafı pek uzatmamak için kısa kesmiştim. Oysa Katharlara bir başka açıdan bakma olasılığı da var; özellikle inançları açısından… Sonra da bu inancın Batı dünyasında başlarına ne gibi işler açmış olduğu bakımından… Ancak Katharların inanç sistemini iyi anlayabilmek için, onlardan önceki bir tarihteki Bogomillere uzanmak gerekiyor. Bogomillere varmadan önce ise onun kökenine, Maniciliğe bakmak gerekiyor. Bunun eş anlamlısı dilimizde Batı dillerinden dönüştürme olarak “Manikeizm” diye de verilir ama ben Manicilik terimini yeğledim.







Maniciliğin kurucusunun Mani adında bir bilge olduğu öngörülür. İslâm ilâhiyatçıları, onun iyi bir ressam olduğunu öne sürer ve Mani-i Nakkaş olarak anarlar. Aslında Çinli olduğu, İran’a sonradan yerleştiği de söylenir.

Mani sözcüğünün Aramîce kökeni olan “mânâ”, ışık anlamına gelir. Bu bakımdan mani sözcüğünün “aydınlatan” anlamına geldiği de kabul edilmiştir.

Mani, 216 yılında o tarihte Babil’e bağlı olan Mardinu (Mardin) kentinde dünyaya gelmişti. Tarihçiler, babasının Güney Babil’de “Menakkede” adlı bir Mandeist tarikatının üyesi olduğunu, oğlunu da bu tarikatın inançlarına göre yetiştirdiğini belirtir.

Mani’nin dolaylı olarak katıldığı bu tarikat hakkında bilgimiz pek az sayılır. Su ile arınma yani bir tür “vaftiz” uygulaması yaptıkları biliniyor. Günahlarından arınmak için her gün yıkandıkları, yiyeceklerini de yemeden önce mutlaka sudan geçirdikleri de biliniyor. Dahası, vejeteryan oldukları ve şarap içmedikleri… Kendilerine özgü bir kapalı topluluk oluşturdukları… Her topluluk üyesinin, kendine ayrılmış tarlada çalışmak, ortak üretime katkıda bulunmak zorunda olduğu…

Bu tarikatın yerleşik düzende, kendi içine kapanık ve tarımsal görünümü, gizemci nitelikli bir Yahudi tarikatı olan Essenleri andırır. Bu benzeşimi güçlendiren diğer bir öğe de, kendi dinsel inançlarını tıpkı Essenler gibi “yasa” olarak adlandırmış olmalarıdır.

Kimilere göre İsa da bir Mandeist idi… Kimilerine göre Essenlerdendi. Hatta kimilerine göre her ikisinden birdendi. İsa’nın anlatılan kimliği ve karakterine bakılacak olursa, her ikisine da yakınlıkları olduğu ama büyük olasılıkla her ikisinden de olmadığı belki daha rasyonel bir görüş… Bu konuda öyle kesin bir şey söylemenin olanağı yok.


20 Mart 242 günü, Babil Krallığı’nın Gundeşapûr kentinde 1. Şahpur’un tahta geçme töreni için ülkenin her yanından büyük bir kalabalık gelmişti. Mani, işte o gün öğretisini bu kalabalığın karşısına geçerek şöyle ilân etmişti:

«Nasıl Buda Hindistan’a, Zerdüşt İran’a ve İsa Batı topraklarına geldiyse, işte şimdi ben, Mani, Babil topraklarında Gerçek Tanrı’nın habercisi olarak peygamberliğimi duyuruyorum.»

Mani’nin bir süre sonra ülkeyi terk etmek zorunda kalmış olması, bu peygamberlik duyurusunun ters tepki yarattığını gösteriyor. Uzun yıllar boyunca çeşitli ülkeleri gezerek öğretisini yaydı; Türkistan ve Kuzey Hindistan’da kendine bağlı topluluklar kurdu. Sonunda İran’a geldi ama orada kimi hükümdarlar ona arka çıkarken kimisi de yakalatıp hapse attırdı.

Zedüşt’ün ortaya koymuş olduğu türdeki Mazdaizm inancının yandaşlarından biri olan Şah 1. Behram, 276 yılında diğer her türlü inanışa karşı düşman olaün bağnaz bir adamdı. Mani’yi yakalatıp, çarmıha gerdirdi. Yandaşlarını yıldırmak amacıyla da öldüğünde cesedini parçalattı; derisini yüzdürüp içine saman doldurularak kent kapısına astırdı.




Acaba Mani’nin öğretisinin böylesine tepki çekmesinin gerekçesi neydi? Onu izlecek bölümde anlatacağım.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
23 Yanıt
10026 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 12, 2008, 07:11:12 ös
Gönderen: shemuel
1 Yanıt
2713 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 28, 2010, 06:58:55 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2030 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 29, 2010, 02:11:33 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2456 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 31, 2010, 01:41:01 ös
Gönderen: ADAM