Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tekamül e Ait  (Okunma sayısı 3267 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 02, 2007, 11:30:48 öö

Konuya sipiritüel açıdan bakanlara çok şey ifade edebilecek bir resim  ;)


« Son Düzenleme: Ağustos 05, 2007, 02:56:01 öö Gönderen: MASON »
Omnia mors aequat


Ağustos 17, 2007, 10:53:27 ös
Yanıtla #1
  • Mason
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 1235
  • Cinsiyet: Bay

ah insan-ı kamil bilginin ışığına dokunduğunda bu derece serbest olsa keşke...
Tempus fugit...


Eylül 16, 2008, 05:41:13 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Sayın: Mystıc Provakoteur
Resim bana stylobat'ları anımsattı, hani şu sütun üzerinde hayatlarını sürdüren "derviş"leri, acaba ona bir göndermesi var mı, merak ettim şimdi, şahsınız nasıl yaklaşır acaba bir mahsuru yoksa açıklar mısınız?. Saygılarımla.


Eylül 16, 2008, 06:18:37 ös
Yanıtla #3

Konuya sipiritüel açıdan bakanlara çok şey ifade edebilecek bir resim  ;)


Kesinlikle :)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 17, 2008, 03:32:38 öö
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Resim, insanın ruhani yükselişini anlatıyor ona şüphe yok. Acaba eser sahibi kimdir? Çünkü bazı motifler oraya çok alt yapısı doldurulmadan mı konmuş, yoksa her şey ince mi düşünülmüş merak ettim.

Her şeyden önce insanı bir kutuda resmetmesi manidar. Bana kalırsa burada insanoğlunun lineer düşünce yapısıyla, genel geçerci olmadan eşyayı tanımlayamamasıyla ve bu yüzden her tanım cümlesinin bir önyargı olmasına bir gönderme var. Geometrik bir şekile hapsolmuş çıplak insanoğlu; yabancıların deyimiyle "kutunun dışından bakmayı öğrenerek", Türkçe'de bir bilardo deyimiyle ise "ince gör" yöntemini uygulayarak tekamül yolunda sınıf atlıyor olabilir mi? Yani hiç bir şeyin, tanım konular başka şeyler gibi olmadığını ama aslında herkesin ve her şeyin bir bütün olduğunu görebilmek yolunda lineer düşüncenin tasnifinden kurtulmak gerekli. Ancak her varlığın içinde ki özü, her varlığın farklılığını ve aynılığını kavrayabildiğimizde kutudan çıkabileceğiz.

Fakat bir çift de ayak var orada, bir heykel parçası. Anlaşıldığı kadarıyla, üzerinde cüppe tadında da bir şey varmış. Eril mi dişil mi, anlaşılmıyor. Hermes Trismegistus olduğunu söylesek, onun çok az tasvirlerinde ayağı çıplaktır. Yine de bana kalırsa bu bir çift çıplak ayaklı heykel bize şunu söylüyor; "evet lineer düşüncenin duvarlarını sildin kafandan fakat eskilerin bilgelikleri, gelenek olmadan boyun yetmeyecektir". İnsan ömrü kısa, eğer her kuşak kendi bildiğini bir sonrakine az da olsa aktaramasaydı şu an insanlık nerede olurdu sizce? Burada mürşidin, pirin önemi çiziliyor olsa gerek... Gelenekleri, eskinin tecrübelerini kullanabilirsek; atalarımızın ayaklarıyla beraber o nura ereceğiz. Bir olacağız.

En aşağı tabakadaki insan, dört ayak üzerinde. Çevresine bakmıyor, görmüyor. Öyleyse bakacaksın. Bektaşi törenlerinde şöyle söylenir, "göz verildi göresin diye, kulak verildi duyasın diye, dil verildi söyleyesin diye; gördüğünü ört, görmediğini söyleme." Bakmak yetmez, göreceksin. İşin içine farkındalık girdi mi işte sen o zaman "homo erectus"un, erectus'una layık olursun. O zaman dikilirsin ayakların üzerine ve seni insan yapan şeyi gördüğünde (anlamasan da) insansındır.

İkinci kattaki insan, hala düzlemlerin tutsağı. Bakıp görmüş belki fakat ne yapması gerektiğini bilmiyor. Bakınız ne kadar çaresiz, dayanmış bir düzlemin kenarına bu onun sınırların farkına vardığını gösteriyor. Çıkmak istiyor, yükselmek istiyor. Gördüğünü anlamak istiyor. Yine Bektaşi törenlerinde derler ki "ararsan bulursun, bulursan alırsın; inanmazsan işte kırklar cemi, gelir görürsün." Öyleyse bu yolun yolcusu arayacak, bulacak ve alacaktır.

Nur'a dokunan kamil insan için yorumumu üstte yazmıştım, yalnız anlamadığım bazı şeyler var. Daha doğrusu acaba sanatçı, bunlara da anlam yüklemiş mi yoksa rastgele mi seçmiş diye düşündüğüm.

Gökyüzünde gözüken büyük gök cismi, sanırım ay. Ay'ın aydınlık yüzü, o halde kutunun olduğu yer de Dünya. Peki ay niçin bu kadar önemli bir motif olarak ortaya çıkarılmış?

Gökyüzünde gözüken yıldızlar bilinçli mi çizilmiş? Klasik olarak Avcı Takımyıldızı'nı, Akrep Takımyıldızı'nı, Sirius'u aradım. Fakat ben bulamadım. Avcı'nın o belirgin kemeri ya da yayı yok sanırım. Gerçi sağ taraftaki yıldız kümesi bir an düşündürdü. Avcı'nın sağ omzundaki Yad-ül Cevze ve sol ayağında ki şimdi adını unuttuğum yıldız çok belirgin olması lazım, burada da öyle. Fakat dediğim gibi kemer kısmı bir birine daha yakın üç yıldız tarafından oluşturulmalıydı ve sol omuz da sağa bu kadar yakın olmamalıydı. Fakat bu konularda çok iyi değilimdir, ayrıca Akrep ve Sirius takım yıldızlarını da iyi tanımam zaten benzetememiş de olabilirim.

Yine Dünya'da ki alevlerle oluşturulmaya çalışılan bir cehennem ambiansı mıdır? Yani esas cehennem "varlığın özüne erememek, bu dünya da döngüye devam etmek" midir? Anlatılmaya çalışılan bu mu? Yoksa "bu dünyada yanan, öbür dünya da yanmaz; bizi kurtaracak olan aşk ateşidir" gibi bir mesaj mı var çözemedim. Biraz da uykum geldi.

Tabi ki bunların hepsi benim şahsi fikrim, herhangi bir inisiyasyondan geçmediğim için düşüncelerim tutarsız, çocukça ya da alakasız gelebilir. Fakat resmin bende çağrıştırdıkları bunlardır. Özellikle yıldızlar konusunda bilgisi olan bir masonun, bir sakıncası yoksa bizi aydınlatmasını temenni ederim.

Bu arada sayın Mysticprovacateur, yine çok hoş bir paylaşım. Forumda forward mail bozması konular yerine keşke daha çok böyle konuları tartışma imkanımız olsa. Teşekkürlerimi sunarım. Saygılarımla.

Düzeltme ve not: Sirius aynı zamanda Büyük Köpek Takımyıldızı'nın da adı mıydı yoksa bu takımyıldızdaki bir yıldızın adı mıydı sadece unuttum şu an. Bu arada sn. Akasya; stylobatları sayenizde öğrendim, teşekkür ederim.
« Son Düzenleme: Eylül 17, 2008, 03:42:38 öö Gönderen: Veritas »
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Eylül 17, 2008, 10:26:21 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Syn:Veritas yaklaşımınız, ikonografik açıdan etkileyici
saygılarımla.