Önce olayları ve kavramları birbirine karıştırmamak için kabaca da olsa kronolojik bir sıralama yapsak:
1- 1965 olayları ertesinde YŞ (Yüksek Şûra) ile BL (Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası) arasındaki çekişme giderek büyüyünce, 1966 yılında YŞ BL’ya konkordatoyu feshettiğini bildirir. Bunun anlamı, ilişkinin kopmasıdır. (Bu arada YŞ kararı ile Necdet Egeran ihraç edilmiş, Ekrem Tok’a bir yıl uzaklaştırma verilmiştir. Ancak BL bu kararı tanımaz. Kopmanın bir nedeni de odur.)
2- BL’dan ayrılmalar olur, ayrılanlar 5 yeni loca kurar, bunlara 2 kurulu loca katılır ve 7 loca ile BM (Büyük Mason Mahfil) oluşturulur.
3- YŞ ile BM arasında konkordato düzenlenir.
4- BL üyesi olan yüksek dereceli masonlar (hepsi değilse de çoğu) YŞ yönetimindeki atölyelere devam etmektedir. 1968 yılında BL bunu yasaklar.
5- Aynı yıl Ekrem Tok ile birlikte 8 YŞ üyesi YŞ’dan istifa ederek gidip yeni bir YŞ kurarlar. Sonra bir katılan daha olur. Şimdi ikisini ayırmak gerekeceğinden, bundan sonra önceki YŞ için Süprem Konsey terimini kullanabiliriz.
6- Gerek BL gerek yeni YŞ, SK’in düzensiz olduğunu ileri sürer.
7- BL üyesi olan yüksek dereceli masonlardan isteyenler SK yönetimindeki atölyelerden ayrılıp, YŞ yönetiminde kurulan yeni atölyelere geçer. Aynı zamanda BM üyesi olan yüksek dereceli masonların statüsü değişmez.
Şimdi…
Düzensiz olduğu ya da düzenini yitirdiği söylenen Önceki YŞ yani SK niçin düzensizmiş? Çünkü temelinde düzenli bir BL yokmuş.
Bu iddiaya yanıt:
Bir kere Neden BL düzenli oluyor da BM düzensiz oluyor. 7 loca bir araya gelmiş ve yeni bir obediyans kurmuş. Üstelik bunlardan ikisi daha önce BL bünyesinde; birisi çalışmakta olan öteki kuruluşu henüz BL tarafından onaylanmamış ama evrensel kurallara göre kuruluşunu tamamlamış olan loca. Ötekileri de düzenli üstat masonlar kurmuş ama BL’ya bağlamamış da bir araya gelip kendi aralarında bir obediyans oluşturmuş. O üstat masonlar BL üyeliğinden ayrılınca bireysel düzenlerini yitirmiyor ki… Bunun öyle olduğuna sadece bu bağlamdaki yöntemleri ve kuralları bilmeyenler kanabilir.
Bir diğer nokta, şayet düzenli olmak için İngiltere Birleşik Büyük Locası tarafından tanınmak gerekiyorsa, BL öteden beri düzensizdi ve henüz düzenini kazanamamıştı. (Gerekmez idiyse niçin o kadar uğraşıldı sonradan?) Şayet BL düzensiz idiyse, 1966’da ötekileri düzensiz sayanların kendileri de düzensizdi.
Devam edelim:
EKEİR’nin bir YŞ’nın ya da SK’in düzenli olabilmesi kendi anayasasına bağlıdır, simgesel derecelerin kurallarına değil. Bunun için simgesel derecelerde çalışan bir obediyansın varlığı da gerekli değildir. Ritin dereceleri 1’den 33’e kadardır ve YŞ isterse simgesel derecele çalışmak üzere kendi localarını da kurar. Geçmişte bunun yapılmış olduğu da görülmüştür. Fakat genellikle yüksek şûralar simgesel derecelerdeki çalışmaları büyük localara bırakmaktadır. Hatta birçok yerde daha fazla dereceyi büyük loca ya da benzeri örgüte bırakır. Örneğin bu nedenden ötürü İngiltere Yüksek Konseyi çalışmalarına ritin 18. derecesinden başlar.
Dolayısıyla SK olarak andığımız örgütün ritin anayasası bakımından düzensizliği söz konusu değildir. O anayasa ABD dışında bir ülkede bir tek egemen otorite olabileceğini belirtir. Dolayısıyla asıl ikinci YŞ’nın kurulup kurulamayacağı tartışma konusudur. Fakat o anayasa kuralı sadece Türkiye’de değil, diğer birçok ülkede çiğnenmiştir; yürümemektedir.
Biz ne yapmalıyız?
Bu tartışmaya son vermeli böyle tatsız düzenli-düzensiz çekişmelerinden kendimizi uzaklaştırmalıyız.
Çünkü işin ilginç yanı şu ki, burada masonlar ya da mason olmayanlar bu konu üzerinde eski bir ateşin küllerini yeniden alevlendirme ortamındayken, belki bilmiyorlar ama YŞ ile SK arasında çok iyi ve anlayışlı ilişkiler kurulduğu bilgisini de alıyoruz. Onlar yani YŞ ile SK günümüzde birbirlerine düzensiz demiyor, biz kalkıp böyle bir ileri sürüşte bulunuyoruz. Oldu mu bu?
Şimdi Sayın Bulgaria söylesin: Bundan sonra bu işin hangi yönünü tartışalım.
Sayın Bulgaria piyasada kitap bulmakta pek mahir. Eminim, “Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti Türkiye Süprem Konseyi’nin 150. Yılı” adlı kitabı da bulur. Onun içinde ilgili belgelerin hemen hemen tümü gösterilmiş; 1861 yılından bu yana… Onlardan bazılarını masaya yatıralım mı?