Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Türkiye'de yükselen İslam ve (bunun üzerine) iki kehanet  (Okunma sayısı 31555 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 05, 2010, 05:40:40 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Konu İslam ile ilgili olduğu için;  buraya, İslam bölümüne açtım.


Ülkemizde yükselen İslam(Türkiye'de İslam'ın yükseleceği), çok öncelerden dile getirilen bir hadisedir. Bunun üzerine iki kehanet vardır; ilki:


1-Türkiye'de Osmanlı Şuurunun Yeniden Ortaya Çıkışı/Canlanışı ve Türkiye'nin İslam Bayrağına Hizmet Etmesi


Bu kehanetin özü, Mehdi'nin Türkiye'den çıkacağına dayanır. Bu konuda bazı alıntılar:


Hz. Mehdi (as) Rum'dan  (yani Türklerden  çünkü  eskiden Türkiye'ye Diyar-i Rum deniliyordu) ayrılmayacaktır. (İş'afü'r-Rağıbîn'den naklen, Tılsımlar, s. 212.)

Tirmizi'de yer alan bir hadiste "Hz. Mehdi (as)'ın Arap'a hakim oluncaya kadar kıyametin kopmayacağından" (Tirmizi, Fiten:43) söz edilir, buradan Arap'a hakim olmak için onların dışında olmak gerektiği anlaşılır. (Kıyamet Alametleri, s. 170)

Doğudan bir takım insanlar çıkacak ve Hz Mehdi (as)'a zemin hazırlayacaklar. Hz Mehdi (as) onlar arasında hükümdar olacaktır. (İbni Mace, Kitab-ül Fiten: 35 (4088) Bu hadis doğuda bulunan veya doğudan gelen bir millet içerisinde çıkacağını göstermektedir ki, bunlar o zamanlar doğuda bulunan, sonradan Anadolu'ya yerleşen Türklere işaret etmektedir. (Kıyamet Alametleri, s. 171)

İbni Haldun ve Kurtubî, Hz. Mehdi (as)'ın Meşrık (Doğu), Horasan (Hazar denizinin batısında kalan kısım) ve Amuderya (Ceyhun nehri) taraflarından (bu bölgeler Türklerin yaşadığı bölgelerdir) çıkacağını kaydetmektedirler. (Macdonald, İslâm'ın Ansiklopedisi, 7:478.)

Seyyid Ahmed Hüsameddin (r.a.) İstihraçname'sinde Hz Mehdi (as)'ın doğuş yeriyle ilgili şöyle demektedir:

"Müslümanlardan bir zat gelecek, bu zatın şerefi Kafkasya'nın en uludağından etrafa güneşin şuaı gibi şulenisar olacaktır." (Osman Yüksel Serdengeçti, Mabedsiz Şehir, Serdengeçti Neşriyatı: VI, s.107)

"Ve köşe bucakta benim oğluma (Hz. Mehdi (as)'a) yardım edecek dağınık olan Türk bayrakları zuhur edecek." (Gaybeti numani, s. 323)

"...Allah ona (Hz. Mehdi (as)'a) Rum'u, Deylem'i, Sind'i, Hindistan'ı, Kabilşah'ı ve Hazar'ı fethettirecektir. "(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 274)

Peygamberimiz (sav)'in hadisinde haber verildiğine göre, Hz. Mehdi (as) önce Türk bayrağıyla Türkiye'den çıkacak, daha sonra da yeşil bayrak sahibi olan İslam ülkelerine de manen hakim olacaktır. Türk-İslam (ve İslam) Birliği'nin oluşmasına vesile olacak ve bu birliğin manevi liderliğini üstlenecektir. Konuyla ilgili hadis şu şekildedir:

"O yılda kırmızı bayrağın ve sonra yeşik bayrağın sahibi olan oğlum (Hz. Mehdi (as)'ın) gaybeti ilan olunacaktır. (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 170)"


Çıkacak Doğu-Batı savaşında, doğunun müslüman ülkelerin safında yer alacak olan Türkiye,  tıpkı atası Osmanlı gibi, İslam ile  yeniden dünyanın fatihi olacaktır.


İkincisi:


2- Türkiye'deki İslami Yükseliş, Haçlı İstilasına Zemin Hazırlar:  "Ayasofya Üzerine Haç Dikilir"


Bu kehanet, araştırmacı-yazar Aytunç Altındal'ın, “Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetler” isimli kitabında yer alır.


Bu konuda Aytunç Altındal ile yapılan söyleşi şu şekildedir:


-Öncelikle “Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetler” adlı kitaptaki kehanetler kaç yüzyıl öncesine dayanıyor?

AA- Kitabın asıl yazarı, 1400'lü yılların Osmanlı Devleti'nin durumuna tanık olmuş Atina doğumlu Bizanslı Tarihçi Laonicus Chalcondyles. 1423'de doğduğu bilinen Chalcondyles'in 1490'da öldüğü varsayılmaktadır. Yaşamı hakkında çok ayrıntılı bilgi olmasa da Doğu Roma İmparatorluk belgeleri, 8'inci John Paleologos tarafından 1446'da Osmanlı Padişahı 2'inci Murat Han'a İstanbul'a uyguladığı kuşatmayı kaldırması için öneri götüren Bizans heyetinde elçi düzeyinde yer aldığını doğrulamaktadır. Kâhinin 1453'de İstanbul'un ve 1463'de de Peleponez'in Türkler tarafından fethedilişine bizzat tanıklık ettiği kesindir. Kitap metnini yorumlayan, dünyanın en ünlü şifre yazıcısı olarak kabul edilen Fransız Blaise de VigenËre, yayıncısı ise Arthus Thomas'tır. Kitap, 1630 yılında tamamlanmış. İçinde 17 kehanet ve 28 Osmanlı tablosu var.

Vigenere ve Thomas hakkında bir araştırma yaptınız mı?

AA-Kitabı Fransızcaya çevirmiş olan Vigenere, 5 Nisan 1523'de St. Pourçain köyünde dünyaya gelmiş, 1596'da Paris'te ölmüştür. 17 yaşındayken Kraliyet diplomatik-istihbarat dairesine alınmış ve tam 30 yıl burada görev yapmıştır. Hristiyanlığın, Protestan ve Katolik olarak ayrıldıkları kilise oturumlarına resmi sıfatla gönderilen en genç sekreterdir. Roma'da tanıştığı o dönemin en ünlü üstadlarından şifre tekniklerini öğrenmiş ve gizli şifre oluşturma yöntemlerini anlatan tek nüshalık el yazması metinlerden yararlanarak günümüzde de kullanılan ve kırılması imkânsız sayılan ünlü “Autokey” diye bilinen “de Vigenere” şifresini kurmuştur. Bu çok gizli şifre, özellikle askeri istihbaratta kullanılmıştır. Kilise baskılarından bunalan Artus Thomas'ın ise nerede, ne zaman ve nasıl öldüğü hiçbir zaman bilinememiştir.

Kitabın içinde kehanet olarak yer alan ama gerçekleşen olaylar var mı peki?

AA- Tabii ki. Kitaptaki öngörülere göre; “Fatih Sultan Mehmet'ten sonraki 16'ncı padişah döneminde Osmanlı Devleti içeriden çökmeye başlayacak ve padişahı kendi tebasından biri devirecektir” deniliyor. Fatih Sultan Mehmet'ten sonraki 16'ıncı padişah 3. Ahmet'tir. 29 Eylül 1930'da-kitabın yayınlanmasından tam 100 yıl sonra-Arnavut ve Hristiyan asıllı yeniçeri Patrona Halil tarafından tahttan indirilip yok ediliyor ve Osmanlı'nın çöküşü de böyle başlıyor.


Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ilgili kehanetler ne zaman başlıyor?

AA- Kehanetlerden biri Mustafa Kemal Atatürk'ü işaret ediyor. Kitapta, “Türk İmparatorluğu, 1920'de çökecektir” deniliyor. Gerçekten de 1920'de TBMM kurulunca Osmanlı Devleti yok edilmiş sayılmakta. Bununla da bitmiyor. “Osmanlı'nın çöküş döneminde kendisi Hristiyan topraklarında yetişen ama Müslüman olan bir prens ve başkomutan ortaya çıkacak. Ancak Hristiyanlar tarafından hiç dikkate alınmayan bu başkomutan, Türk devletini yeniden kuracak ve Batı'ya yönlendirecektir” öngörüsü yapılmıştır. Bu kişi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür.


Kitapta “11'inci cumhurbaşkanı kim olacak ?” sorusunun cevabı da vardır.


Yeni cumhurbaşkanı hangi özelliklere sahip?

AA-Kehanete göre, Türk İmparatorluğu'nun başına geçecek 11'inci kişinin adında 11 harf var. Çok ilginçtir ki, Abdullah Gül'ün ad ve soyadındaki harflerin toplamı da 11.


Peki, 11. Cumhurbaşkanı Türkiye'si nasıl olacak?

AA-Kitapta “11'inci Prens döneminde Türk devleti, büyük bir sarsıntı yaşayıp yıkılma noktasına gelecektir” öngörüsü var. Ayrıca “Hristiyan Prensliklerin birleşmesi, Türk imparatorluğunun sonunu getirecektir” deniliyor. Bu da benim yorumumca AB'dir.


Bu kehanet son mu? Türkiye'nin geleceği nasıl şekillenecek?

AA- Maalesef kâhinler, Türk İmparatorluğu'nun 11'inci Prensi'nden sonra Türk devleti yok kabul etmiş. Türkiye ile ilgili kehanetler burada bitiyor. Bu sonuç, çok ciddiye alınmalı.


1425 yılında doğup yaklaşık 1490 yılına kadar yaşamış ve hayatının bir bölümünü Konstantinopolis’te (İstanbul) geçirmiş olan Atinalı tarihçi yazarın kitabında yer alan ve gerçekleşen kehanetlerden bazıları şöyle:


-Katolik Kilisesi ile İstanbul'daki Ortodoks Kilisesi kardeşçe kucaklaşacaklardır. Bu kucaklaşma, aynı ifadelerle Kasım 2006'da gerçekleşmiştir.

-Fatih'ten sonraki 16. padişah döneminde, Osmanlı içerden çökmeye başlayacak ve padişah kendi adamlarınca devrilecektir. 16. padişah III. Ahmet'tir ve Eylül 1730'da Patrona Halil'in başlattığı isyandan sonra yok edilmiştir; kehanet yerini bulmuştur. Bu dönemde, Tatar Hanı Osmanlı'ya yardım etmeyecektir. Bu da gerçekleşmiştir.


- "Üç kez üç yüz yıl ve bir de yirmilik" tarihinde Osmanlı Devleti yok olacaktır. Gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti 1920'de kurulmuştur.


- Çok hızlı davranan bir Müslüman prens, Hıristiyanlara fark ettirmeden, Türk Devleti'ni yeniden kuracaktır. Bu prens Atatürk'tür ve kehanet gerçekleşmiştir.


Olacaklar ise şöyle sıralanmıştır:


-Türklerin başına geçecek 11. devlet adamı, ülkenin bekasını belirleyecektir.

-Önce, Müslüman şeriatı artacaktır. Eğer yedinci seneye kadar kaldırılmazsa, on ikinci seneye kadar buranın hâkimi olacaktır. Sonra, Hıristiyan silahlarıyla bir tutsaklık dönemi gelecektir.

-İstanbul'un camileri ve Ayasofya üzerinde haçlar dikilecektir. Bu haçlar, saplanacağı yere silahlı ellerle saplanacaktır. Bu muhteşem şehrin yıkımı gelecektir. Yıkım, sadece orada yaşayanlar sevdiği dini değiştirirse duracak ve şehir lanetten kurtulacaktır.

-Yıkım, adaletsizliklerin en kötülerinin gerçekleştiği bir dönemin ardından olacaktır. Tüm Doğu ülkeleri de Hıristiyanlarca fethedilecektir. Böylece, ölü yaşayan, soyulmuş ve felç olmuş bir yönetim sona erecektir.



Düşüncelerinizi & yorumlarınızı paylaşmanız dileğiyle...


« Son Düzenleme: Nisan 05, 2010, 05:56:00 ös Gönderen: Texan »
Çöl Bilgesi


Nisan 05, 2010, 09:21:48 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Bak sen...

"-İstanbul'un camileri ve Ayasofya üzerinde haçlar dikilecektir. Bu haçlar, saplanacağı yere silahlı ellerle saplanacaktır. Bu muhteşem şehrin yıkımı gelecektir. Yıkım, sadece orada yaşayanlar sevdiği dini değiştirirse duracak ve şehir lanetten kurtulacaktır.

-Yıkım, adaletsizliklerin en kötülerinin gerçekleştiği bir dönemin ardından olacaktır. Tüm Doğu ülkeleri de Hıristiyanlarca fethedilecektir. Böylece, ölü yaşayan, soyulmuş ve felç olmuş bir yönetim sona erecektir."

Bu belli ki  birileri tarafından belirli bir yerlerde propaganda amaçlı olarak kullanılmaya gayet müsait bir yazı. Şahsen benim görüşüm bu yönde. Son iki kehanetin ne kadar kasıtlı olarak uydurulduğunu görebiliyoruz zaten. Şehir Ayasofyanın üzerine haç dikilmesiyle, orada yaşayan insanların (yani Müslümanların) sevdikleri dini değiştirirse ancak lanetten kurtulabileceği falan gibi şeyler söylenmiş. Bir kehanet için fazla tarafgir görüyorum bu lafları. Gelgelelim ikinci kehanete, onda da tüm Doğu ülkeleri Hıristiyanlarca fethedilecekmiş ve böylece ölü yaşayan, soyulmuş ve felç olmuş bir yönetim sona erecekmiş (?). Bu Doğu ülkeleri tamlamasının önünde tüm diye bir sıfat olunca bende bunun doğal olarak tüm Doğu ülkelerini kapsayan bir kehanet olduğu izlenimi oldu tabiatıyla. Demek ki Rusya'da, İran'da, Çin'de, Japonya'da, Arap Yarımadasının tümünde kısaca Avrupa dışında her yerde Hıristiyanlığın hüküm süreceği hayalinin basit bir yansıması gibi geldi. Hayal mi desem, hezeyanların dışa vurumu mu bilmiyorum.
Yani daha kendi içinde çatlayıp duran AB'nin veya herhangi bir dinin dünyanın tümüne hakim olması tamamen saçmalık gibi geliyor bana. Herneyse, kısacası böyle şeyler anlamsız geliyor bana.


Nisan 06, 2010, 12:23:48 öö
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Bütün dünyada İslam yükseliştedir ...Görünen köy  müneccim istemez :)


Nisan 06, 2010, 07:26:49 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Bu konuya, iki ekleme yapmak istiyorum:

İlk kehanet için:

Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bir hadiste ise: “Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır.” 2 (Kıyamet Alametleri, 299)  şeklinde bildirilerek Hicri 1500’den sonrasına dikkat çekilmiş ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun ardından dünyanın ömrünün Hicri 1500 seneyi geçmeyeceği haber verilmiştir. Benzer bir yorum İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0smail_Hakk%C4%B1_Bursev%C3%AE) tarafından da yapılmış,  şu hadisten yola çıkılarak:

"Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek"

(Tam kaynakları: Suyuti.el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu,el-havi lil Fetavi,Suyuti. 2 / 248,tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi.(Arapça) 4 / 262, Ahmed bin Hanbel.İlel.sh.89.)

Hicri olarak şu an 1430'lu yılların başında olduğumuza göre Mehdi hakkında ona göre düşünebilirsiniz. Ayrıca bu konuda, "Bediüzaman Said Nursi, Hz.Mehdi nin çıkış tarihi olarak hicri 1432 miladi 2010-11 yılını veriyordu. İslam kaynaklarında genel kabul Hz.Mehdi’nin aşure günü zuhur edeceği belirtiliyor. Bu iki bilgiyi birleştirdiğimizde 21 aralık 2010 tarihine ulaşıyoruz. Bu tarih aşure gününe denk geliyor. Bu tarih Hz.Mehdi’nin kesin çıkış tarihidir." şeklinde bir bilgiye de rastladım internette. Konuya ilgi duyanlar derin araştırmalar da yapabilirler. Bunun dışında, doğu batı savaşının 2010-2020 aralığında çıkacağını hesaba katarsak ( bunun için -kendi blogumdan- bkz: http://depkac.com/blogs/dave/2010-2020-2241/ ) Hz. Mehdi'nin yakın bir zamanda ortaya çıkacağını düşünebiliriz. Ancak bu Mehdi ne Adnan Hoca'dir ne Mehmet Hoca..vs Tahminim bu kişi, Araplarla (Sami Irkla) en karışık bölgelerimizden Güneydoğu veya Akdeniz bölgesinden çıkacak ya da aile kökleri oradan olup İstanbul'da veya Batı'nın büyük şehirlerinin birinde yaşayan seçkin biri de olabilir. "Yaratan hepimize onunla karşılaşmayı nasip etsin" diyorum. :)


İkinci kehanet'e ek olarak ise:

Alanında iyi bir isim Oğuzhan Ceyhan şöyle yazmış:

"...Yıllar önce okuduğum bir Nostradamus kehaneti vardı. 16 yaşındaki genç beynim bu kehaneti anlarken zorlanmıştı. 3. Dünya savaşının doğudaki ordular ile batılı ülkeler arasında çıkacağını, Rusya’nın bu ordulara destek vereceğini, İstanbul şehrimizin ise, latinler tarafından ve batılılar tarafından korunmak amaçlı, Portekiz, İtalyan, İspanyol askerleri gibi askerlerin geleceği ile ilgili bir kehanetti. 1985 yılıydı. O zaman doğu ve batı bloğu ülkeleri vardı.

Nostradamus’un yıllar içinde bu kehanetinin çıkacağını ve batı ile oryantal kültürler arasında büyük bir çatışmanın olacağını düşünüyorum. Bir kısım Nostradamus yorumcuları, Doğu kumandanının Saddam Hüseyin olduğunu ve aslında bu savaşın gerçekleştiğini, birinci ve ikinci körfez savaşının global bir dünya ordusuna karşı bir İslam ülkesi ordusunun çoğunlukla Rus silahları kullanarak savaşmasından dolayı böyle bir yorum yapmaktadırlar. Nostradamus, başka bir kehanetinde – ki Nostradamus Saddam Hüseyin ismini vermese bile dörtlüklerinde “Dam” isimli Orta Doğudan çıkacak rezil bir adamdan bahseder – bunun adalet ve Tanrı’nın koruyan gözü tarafından yok edileceğini dörtlüklerinde söyler.

Tanrının koruyan gözü, Mısırdaki Osiris Ra sembolüdür. Ve Amerikan Dolarının üstünde bulunan bir “İllüminati” sembolüdür. Bu dörtlüğün ilginç yanı, açıkça bu rezil adamın –ki bakınız “dam” ismini kullanmış ve Saddam dememiştir ama çok yaklaşmıştır, Nostradamus Hitler’e de dörtlüklerinde “Hisler” demiştir- Amerika ve Irak arasındaki savaşı ifade ederken, farklı dörtlüklerde de daha büyük savaşın gelmediğini ve bunun da Satürn’ün uyum ve kardeşliği gösteren önemli bir burçtan geçtikten 7 ile 11 yıl sonra geleceğini söylemesidir.

Satürn’ün Terazi burcuna girmesi, şu anki Astrolojik döngüler içinde uyum ve başarı burcunu gösterirken, tam 7 yıl sonra Oğlak burcuna girip Plüton ile kavuşacak olması, Nostradamus’un söylediği büyük Orta Doğu çatışmalarının bu yıllar ve günlerden itibaren başlayarak önümüzdeki 7 ile 11 yıl içinde gerçekleşmesi pek muhtemeldir. ..."

( http://www.ntvmsnbc.com/id/25003141/ )


"Allah, şüphesiz en iyisini bilir "ve "O, yardımcımız olsun" diyorum.







Çöl Bilgesi


Mayıs 12, 2010, 12:36:01 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Bu Türkiye Astroloji haritası yorumunun yukarıdaki konuda geçen ikinci kehanetin şu kısmıyla:

-Önce, Müslüman şeriatı artacaktır. Eğer yedinci seneye kadar kaldırılmazsa, on ikinci seneye kadar buranın hâkimi olacaktır. Sonra, Hıristiyan silahlarıyla bir tutsaklık dönemi gelecektir.

ile ilgili olduğunu düşünüyorum, önemli ve dikkat çekici olduğunu düşündüğüm için paylaşmak isterim:


2015 YILINDA TC, SON BULABİLİR!


"Anayasa mahkemesinin yapısının değiştirilmesini öngören madde 5 Mayıs'ta kabul edildi.  Satürn Terazi sürecinin anayasayı restore etme girişimi şaşırtıcı olmadı. Her restorasyon ise bir mimara ihtiyaç duyar. Anayasayı değiştirmekle kalmayıp Başkanlık rejiminin sinyallerini veren başbakanımız ve her kafadan ayrı sesin çıktığı, Yunanistan'ın aksine yaşam kalitesine, en ufak değer vermeye asla fırsat bulamamış güzel halkımız yine gündemimizde. TC haritasına açıp bakarken içim burkuldu. Bundan bir kaç sene önce bir kaç Astrolog arkadaşımızla yaptığımız sohbeti anımsadım. "Keşke" derdik, "TC daha doğru bir zamanda kurulsaydı da, harita daha az zarara meyletseydi. Şimdi TC haritasına bakarken şunu düşünüyorum, Cumhuriyetimiz ölüyor mu?

Tayyip Erdoğan'ın Cumhuriyet'le iç içe geçen ideali nedir diye hep merak etmişimdir. İdealler çok önemlidir. Yaşamın amacıdır, ideallerin yükseldiği suların özünde vicdan yok da yerine ego varsa,pek çok kayba ve acıya mal olabilirler. Başkan olmadan önce medyaya mal olmuş görüntüleri asla hafızamızdan çıkmayacak şekilde aklımızda yer etmişken, Astrozoom.com sayfasından edindiğim doğum verilerine göre (saatinin netleştirildiğini sanmıyorum) TC haritasıyla Erdoğan'ın haritasını karşılaştırmak istedim.

Öncelikle Erdoğan iktidar olduğundan beri dikkatimi çeken şey, devlet meselelerinin hep Merkür geri hareketinde "hareketleniyor" oluşudur. Yine içinde bulunduğumuz süreçte yani Merkür geri adım yol alıyor görünürken, Mecliste anayasal reformun mutfağına girildi. Erdoğan'ın haritasına baktığımızda doğum anında Merkür'ün geri gittiğini görüyoruz, yani bu da Transit Merkür'ün her geri hareketinde, söz konusu kişilerin normalden çok daha verimli olacağını göstermektedir. Erdoğan'ın Merkür'ü ve Güneş'i TC'nin 9. evine düşüyor yani dünyevi olayları inceleyen mundane Astrolojide  kanunları, dini, devletin siyasi görüşünü, avukatları, mahkemeleri, yargı organını, anayasa mahkemesini, yargıtayı temsil eden yer. 9. ev Eylemi başlatan tarafla da ilişkilidir. TC'nin 9. evine düşen gezegenleriyle Erdoğan'ın, TC ile bağlantısı güçlü ideallerle bütünleşebilir diyebiliriz.

Natal haritaların geri hareketteki gezegenleri önemlidir. Çünkü ilerletilmiş (progress) haritalarda, geri hareketini bitirerek, tekrar ileri adım atması çok önemli tercihleri ya da olayları işaret edebilmektedir. Erdoğan'ın Merkür'ü de aynen bu şekilde, progresste ileri hareketine başlayarak natal Güneş'inin derecesine vardığında, 1982 senesinde siyasetteki varlık göstermeye başlar 1983 yılında ise Refah partisine katılır. 2003 Mart ayında ilk kez başkan seçildiği tarihte, progres Güneş'i 25 Derece Koç Burcunda, Merkür ise 4 derece Koç'tadır. TC'nin natalinde Koç'un karşıt burcu Terazi'nin 24 derecesinde Merkür ve Satürn bulunur. Erdoğan'ın ideali bu sefer TC'nin hukuk ve askeri sistemine karşı bir tavır alır. Progress Güneş Koç'un tam da 29 derecesindeyken (29 dereceler krizleri ifade eder), 2007 yılında tekrar iktidara gelecektir. Şu anda Progress Güneş'i Boğa Burcu'nun 2. derecesinde bulunuyor. Progress MC ise 2012 yılında Boğa'ya geçerken, idealinin amacını çok daha belirgin bir tavırla gösterecektir. Bu tarihte çok ciddi fikir ayrılıkları ve çatışmalar yaşanacaktır. Gizli gruplar, şiddet olayları, kirli çamaşırlarımız Satürn Akrebin öngörebileceğinin sadece ufacık bir bölümüdür. Aynı zamanda çok şaşırtıcı bir şekilde, Erdoğan'ın natalinde geri harekette olan Akrep Satürn, progress haritada, 2015 yılında itibaren TC'nin Akrep Güneşiyle 5. evde (yaşam evi) tam kavuşum orbuna girecektir. TC'nin kalbi bu tarihlerde durabilir, yaşamı sonlanabilir.

Bu evreden sonra ne tarz bir rejim olacağı, insanlarımızın bunu benimseyip benimseyemeyeceği ise tartışmaya çok açık bir konudur. Neticede dünya üzerinde Sadece ABD'nin uygulayabildiği bir yönetim şeklini benimsemeye çalışıp da, feci şekilde mağdur olan ülkeler göz önündedir. Başbakanımızın son seçimden itibaren Boğa burcu özellikleri sergilemeye başlamıştır (progress Güneş).

Takip edenler hatırlayacaktır. Kapsamlı bir Plüton dosyası hazırlamış, uzak gelecek öngörüleri yapmıştım. Yeri gelmişken Plüton ve 10. ev diktatörleri, Uranüs despotları temsil etmektedir. Plüton Oğlakta diktatörlüğünü her anlamda göstermeye başlamıştır ve Uranüs Koç Burcuna geçecektir, yani dünya çapında despot liderler için uygun uzun soluklu bir dönemi öngörebiliyoruz. Koç Burcu TC haritasında parlamentoyu temsil eden 11. evde yer alır. Uranüs bu evine tam da 2015 yılında girecektir. Ne olur ne biter konusunda umut ve inanç faktörünü kullanmak istiyorum ve şöyle diyorum;

İçinde bulunduğumuz sınırların içinde yaşanmış yüzlerce iç parçalayıcı hikayeye rağmen, insanımız güçlüdür ama en önemlisi vicdanlıdır.  Kaybedilen değerleri hatırlamak zorundadır. Ve bu konu tartışmaya tamamen kapalıdır."

http://www.astrofaculta.com/?p=1695
« Son Düzenleme: Mayıs 12, 2010, 12:38:55 ös Gönderen: Texan »
Çöl Bilgesi


Mayıs 14, 2010, 12:24:59 ös
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 788
  • Cinsiyet: Bay

Bu tip kehanetler bana oldukça komik gözüküyor. . 

Hele insanların yaptıklarını yıldızlara bağlamak hiçte akıl işi değil gibi. .

İnsan yaptıklarından tamamen kendisi sorumludur ve yapacağı her şey insanın inisiyatifindedir.

Yüz yıllar önce ibn haldun un vb lerinin kehanetlerine kulak asmakta, bunlar doğruymuş gibi olacaklarını beklemekte boşa vakit kaybıdır.

Nitekim ibn haldunlar,muhammed peygamberler vb de senin benim gibi, osuran, sevişen normal insanlardı.

Onların binlerce yıl sonrasına dair yaptıkları tahminler, nasıl oluyorda gerçekten olacakmış gibi insanları kandırabiliyor,hayret. .
Vostede é vostede. . Nunca perder o caducidade. .


Mayıs 15, 2010, 03:01:29 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Bu tip kehanetler bana oldukça komik gözüküyor. .  

Hele insanların yaptıklarını yıldızlara bağlamak hiçte akıl işi değil gibi. .

İnsan yaptıklarından tamamen kendisi sorumludur ve yapacağı her şey insanın inisiyatifindedir.

Yüz yıllar önce ibn haldun un vb lerinin kehanetlerine kulak asmakta, bunlar doğruymuş gibi olacaklarını beklemekte boşa vakit kaybıdır.

Nitekim ibn haldunlar,muhammed peygamberler vb de senin benim gibi, osuran, sevişen normal insanlardı.

Onların binlerce yıl sonrasına dair yaptıkları tahminler, nasıl oluyorda gerçekten olacakmış gibi insanları kandırabiliyor,hayret. .


Astrolojinin ispatına ve tüm her şeyin kayıt altında olduğuna girmeyeceğim fakat her şey, insanın kendi insiyatifinde demişsiniz ki bence yanılıyorsunuz, insanın elinde olsaydı doğacağı ülkeden yaşayacağı koşullara kadar kendisi seçmesi gerekirdi ama öyle değil, insana bu dünyada rol biçilir, belli koşullar sunulur o da o koşulları tecrübe eder fakat ona bu, seçim yapıyormuş gibi gelir.Bu yanılsama halini daha açacak değilim. Sadece şunu diyeceğim: İnsanın bu dünyada saltanatı 40 yıldır(40 yıl boyunca atıp tutar,diklenir,güya istediğini yapar), 16 yaşından 55-56 yaşına kadarlık bir süre. Geriye kalanlarda yani 16 sına kadar, başkasına 56 sından sonra da (adeta bir çocuk gibi gene) başkasına bağımlı hale gelir, sonra zamanı gelince(seçim yapınca değil bakın) bu dünya sahnesinden çekilir. O, Hakk'ı hissedene/yukarıyı keşfedene kadar bu kısır döngü süreer gider...
Çöl Bilgesi


Mayıs 15, 2010, 08:34:42 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 788
  • Cinsiyet: Bay

İnsan düşünmeye ilk başladığı zaman insandır.

Bunun için bundan sonra herşey kendi inisiyatifine bağlı hale gelir.

Belki söyledikleriniz bizim ülkemiz için doğru olabilir, insanlarımız 55-60'ından sonra
çöker, başkalarına muhtaç hale gelir, ama genelde tabii. .

Fakat hayat standartları gelişmiş yerlerde insanlar 55 lerinden sonra dünyayı gezmeye
başlarlar, başkalarına muhtaç hale gelmezler, neden? Çünkü sağlıklı beslenirler, bizim
gibi "kadercilik" oyunu oynamazlar.  Sizin gibi "bize bir rol biçilmiş onu oynuyoruz
ne yapsak nafile" demezler. .

Kendi ömürlerini kendileri uzatırlar, dindarlar gibi ölüm tarihlerinin doğmadan evvel
bir yerde yazıldığına inanmazlar.
Vostede é vostede. . Nunca perder o caducidade. .


Mayıs 15, 2010, 09:34:52 ös
Yanıtla #8
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay


...

Fakat hayat standartları gelişmiş yerlerde insanlar 55 lerinden sonra dünyayı gezmeye
başlarlar, başkalarına muhtaç hale gelmezler, neden? Çünkü sağlıklı beslenirler, bizim
gibi "kadercilik" oyunu oynamazlar.  Sizin gibi "bize bir rol biçilmiş onu oynuyoruz
ne yapsak nafile" demezler. .

Kendi ömürlerini kendileri uzatırlar, dindarlar gibi ölüm tarihlerinin doğmadan evvel
bir yerde yazıldığına inanmazlar.


Huzurevi kültürü bize batıdan geçmedir(ihtiyaç olmasa böyle bir şey doğmazdı heralde).Nasıl böyle bir yargıya varıyorsunuz anlayamadım, insan belli bir yaştan sonra bakıma muhtaç hale geliyor, o yaş da genelde 55 sonrasıdır-aynı çocuk gibi olur, hatta psikolojik olarak da, alıngan olmaya başlar...vs-. Bunu kültürle ilişkilendirmemek gerekir. Ayrıca her yaşlı gelişmiş ülke insanın dünyayı dolaştığı fikrini de başka bir yanılgı olarak görüyorum.
Çöl Bilgesi


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
41 Yanıt
50036 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 08, 2019, 05:24:02 ös
Gönderen: Caliper
33 Yanıt
31295 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 03, 2010, 12:08:37 öö
Gönderen: Lethe
İTTİHAD-I İSLAM (İSLAM BİRLİĞİ)

Başlatan LuckyEye « 1 2 ... 11 12 » Islam

118 Yanıt
50418 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 18, 2009, 04:46:32 ös
Gönderen: ceycet
16 Yanıt
10890 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 16, 2013, 11:37:10 ös
Gönderen: NOSAM33
16 Yanıt
14993 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 10, 2011, 05:23:32 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3597 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 13, 2009, 04:34:09 ös
Gönderen: Isis
4 Yanıt
4264 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 02, 2011, 09:46:31 öö
Gönderen: 418
17 Yanıt
10969 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2012, 07:58:37 öö
Gönderen: ADAM
22 Yanıt
10109 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 12, 2012, 01:55:38 öö
Gönderen: yavuz
3 Yanıt
3942 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 08, 2012, 09:04:51 ös
Gönderen: moonlight