Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: FAUST  (Okunma sayısı 6036 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 24, 2007, 11:13:17 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

FAUST SUNUŞ Cumhuriyetle başlayan Türk Aydınlanma Devriminde, dünya klasiklerinin Hasan Âli Yücel öncülüğünde dilimize çevrilmesinin, kuşkusuz önemli payı vardır. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. yılında, bu etkinliği yineleyerek, Türk okuruna bir Aydınlanma Kitaplığı kazandırmak istedik. Bu çerçevede, 1940lı yıllardan başlayarak Milli Eğitim Bakanlığınca yayınlanan dünya klasiklerini okurlarımıza sunmaya başladık. Büyük ilgi gören bu etkinliği Milli Eğitim Bakanlığınca yayınlanmamış -ancak Aydınlanma Devrimi yarıda kalmasaydı yayınlanacağına kesinlikle inandığımız- dünya klasiklerini de katarak sürdürüyoruz. Cumhuriyet İYİYLE KÖTÜ, BİLİMLE BÜYÜ ARASINDAKİ İNSAN: FAUST Dante Alighierinin Tanrısal Komedyası (La Divina Commedia), Cervantesin Don Quijoteu, Shakespearein Macbethi dünya yazınında nerede duruyorsa, Goethenin Faustu da aynı yerdedir. Gelmiş geçmiş başyapıtlardan, dünya yazınının en yüce doruklarından biri. Goethenin yaşamının sonuna dek uğraştığı Faust, onun çok kapsamlı yazın yaratımının da başyapıtı olmuştur. Goethenin yaşamıyla en çok bu yapıt özdeşleşmiş, yaşamıyla birlikte bu başyapıt da büyümüş, olgunlaşmış, Goethenin kimlik ve benliğiyle bütünleşmiştir. Bir ömür süren bu yazın uğraşının ürünü: Urfaust (1772-1775), Faust I (1797-1801; 1806), Faust II (1800; 1824-1831) olarak bilinir. Bu yapıtlar Türkçeye de çevrilmiştir. Bu yapıtlar üzerindeki çalışma süreçlerinin bir de ara dönemleri vardır. Urfaust ile Faust I arasında basılmış bir Faust daha var: Faust - Bir Fragman (1788-1789). Büyük ölçüde Urfaustu içerir, Faust I tasarımının imlerini taşır. Okunduğu zaman görülür ki, fragman nitelemesine karşın, başlı başına bir bütündür. Rahatlıkla sahneye getirilebilir, değişik bir Faust metnidir. Goethe, bu nüshayı ilk kez 1790 yılında Leipzigde bağımsız olarak yayınlandı. Bu metnin Türkçe çevirisine raslamadığım için, Goethenin 250. doğum yıldönümünde Cumhuriyetin okurlarına armağanı olarak, ben de bu nüshanın çevirisine kalkıştım. Kalkıştım sözüne döneceğim. Faust adıyla ilk kez 1506 yılında karşılaşılıyor. Yaşadığı bilinen Faust üzerine ilk halk kitabıysa, 1587 yılında Frankfurtta basılıyor: Historia von D. Johann Fausten. Daha sonra sayısız çeşitli baskıları yapılıyor. Goethe, çocukken eline geçirdiği böyle bir halk işi baskıyı okuyarak, Faust ile tanışıyor. Aynı yıllarda, kukla oyunu olarak 16. yüzyıldan beri gösterilen Christopher Marlowenin oyunuyla da tanışıyor. Kabına sığmayan insan izleğiyle Faust, Marlowedan Klaus Manna yüzyıllar boyu pek çok yazara konu olmuştur. 1772 Ocağında Goethenin, çocuğunu öldüren Susanne Margaretha Brandtın asılışına tanık olduğu sanılıyor. Bu genç kadın, şeytanın kendi içine yerleştiği inancındaydı. Goethe, bu olay üzerine, Urfaustun ilk sahnelerini yazar. 1775 yılında Weimara getirdiği Urfaustun günümüze kalan ilk elyazma nüshasıysa 1787 yılından. Altmış yıl süren uğraşa ve çeşitli nüshalara karşın, hepsi bir bütünlük sergileyen Faustun odağındaki izlek, insanın içinde iyi bir öz olduğuna inanan Faust ile Mephistopheles arasında buna ilişkin olarak girişilen bahistir. Şeytancıl Mephistopheles, yoldan rahatlıkla çıkarılabilir bir insan imgesini savunur. Faust, insanın iyi olduğu savaşımını verirken, şeytan da, Tanrıdan onu baştan çıkarmak üzere aldığı izinle, insan üzerindeki ters etkisini kullanır. İnsanın doğasında her iki kutup da vardır, iki kutbun bütünü ve bileşimidir. Ancak, yadsıyan ve mahveden şeytanın kolaylıkla yönlendireceği kutup, insanın tembel ve rahat yanıdır; yüzeye, sığlığa bakarak kanan, yüzeysel parlaklığa kanan yanıdır. Faust, bu yüzden, tıpkı kutsal kitapların öyküleri gibi, evrensel bir insan ve insanlık trajedisidir. Zira, iyiye yönelmek ister, ancak göz göre göre hep şeytana uyar, uçuruma yuvarlanır. Başkalarını da böylelikle mutsuz edip, uçuruma yuvarlar. Faust yerine bu trajediye insan adı da konulabilirdi.


Aralık 24, 2007, 04:00:30 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Faust'un öyküsü sanırım esasen bir Alman Halk Hikayesi'nden uyarlama. Goethe'nin kitabını okumadım ama onun çağdaşı, folklör uzmanı Gustav Schwab'ın Alman halk hikayelerini derlediği kitabını uzun süre önce okumuştum. Orada da Faust'tan bahsediliyor hem de epey fazla bir yer kaplıyordu. Uzun süredir aklımdaydı iyi hatırlattınız sayın Shemuel...
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Aralık 24, 2007, 07:42:56 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Johann Wolfgang von Goethe

(Frankfurt 1749-Weimar 1832) Latince, Yunanca, İtalyanca, İngilizce, Fransızca, müzik, resim, Yiddiş dili ve İbranice öğrendi. Hukuk öğrenimi görmek için 1765’te Leipzig’e gitti. Goethe ilk edebiyat denemelerinin, Lie derbucch Annette’yi (1767), Die Laune des Verliebten (1767) adlı pastorali, Die Mitschuldigen (1770) adlı komedisini bu dönemde yazdı. Hastalanarak 1768’de Frankfurt’a döndü. Kaldığı çatı katını laboratuar haline getirerek kimya deneylerine girişti. Neue Lieder’i de o sıralarda yayımladı (1769). Hukuk öğrenimini tamamlamak üzere Strasbourg’a gitti (1770). Frankfurt’a dönen Goethe, ilk taslağını Strazbourg’ta oluşturduğu Götz von Berlichingen adlı dramı 1773’te yayımlandı. Bütün yaşamına egemen olacak yapıtı Faust’u tasarlamaya başladı. 1772’de arkadaşı Kestner’in nişanlısı Charlotte Buff adlı genç kıza umutsuzca tutuldu. Bu ilişkiyi, kendi adını koymadan yayımladığı bir kitapta romanlaştırdı (Genç Werther’in Acıları, 1774).  Frankfurt’a dönüşünde Clavigo (1774) ve Stella (1776’da yayımladı) adlı ik dramla Lili Schönemann’a duyduğu bir başka umutsuz aşkın anısını yaşatan Erwin Und Elmire adlı lirik bir ara oyun yazdı. Urfaust adıyla bilinen ilk Faust taslağını da bu sırada kaleme aldı. Karl-Agust’un danışmanı oldu. 1776’da temsilciliğe, 1779’da özel danışmanlığa, 1782’de maliye bakanlığına getirildi. 1782’de kendisine soyluluk ünvanı (von Goethe) verildi. Iphigenie Tauriste’yi yazdı (1779). Goethe, yapıtın bir de manzum biçimini kaleme aldı (1787). Eylül 1786’da Weimar’dan ayrıldı, Venedik, Bologna ve Ferrara’dan geçerek Mart 1788 sonuna kadar kalacağı Roma’ya geldi. Bu yolculuk Goethe’nin düşüncelerinde yepyeni bir çığır açtı: Antikçağ’a dönüş. Roma’da tamamladığı oyunu Egmont Kontu (1788) İtalya etkilerinden uzaktır. 1789’da Weimar’da tamamlanan Tarquato Tasso’da bu etkiler sezilse de, Faust’un ilk fragmanında görülmez (1790). Venedik’e yaptığı yeni bir gezi (1790) Goethe’nin gelişiminin son aşamasını belirler. O sırada Goethe, kırk bir yaşındadır. 1792 ve 1793 yıllarında Goethe, grandük Karl-August’un peşinden Prusya’nın Fransa’ya karşı giriştiği seferlere katıldı. Valmy savaşı (1792) ve Mainz kuşatmasında (1793) bulundu. Campagne in Frankreich (1882) adlı yapıtında bu olayları anlattı. 1794 yılı Schiller’in dostluğuyla aydınlanan yeni bir dönemin başlangıcıydı. Goethe, 1796’da Schiller ile birlikte Xenien başlığıyla bir epigramlar derlemesi yayımladı ve Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları romanını tamamladı; 1797’deyse Hermann ile Dorothea adlı destanıyla en yetkin baladlarından bazılarını bastırdı: Der Zeuberlehring, Der Gott und die Bayadere. Weimar Tiyatrosu’ndaki yöneticiliği (1817’ye kadar) dışında tüm resmî görevlerinden ayrılan Goethe tüm zamanını edebiyata verdi; boş zamanlarında ara sıra yerbilim ve bitkibilim (Bitkilerin Metamorfozu, Renkler Kuramı) çalışmalarıyla ilgilendi. 1805’te Schiller’in ölümü Goethe’nin içine kapanmasına yol açtı; İmparator, Goethe’ye “Légiion d’honneur nişanının kartal rütbesi”ni verdi. Ertesi yıl, o dönemde Minna Herzlieb ile yaşadığı evlilikdışı aşkın üstü kapalı bir öyküsü olan Gönül Yakınlıkları adlı romanını yayınladı (1809).  Christiane Vulpius’un ölümüyle Goethe’nin İtalya Seyahati (1816-17) aynı yıla (1816) rastlar. 1819’da  Westöslicher Divan’da von Willemer’e duyduğu aşkı dile getirdi.  Goethe, Wilhelm Meister’in Yolculuk Yılları’nda (1821-1829) günlük gerçeklerden uzaklaşmaya başladı; dingin bir bakışla yaşlı Goethe’nin 17 yaşında bir kız olan Ulrike Levetzow’a duyduğu tutkunun birbirine karıştığı Marienbader Elegie’de (1827) bu eğilim daha da güçlendi. Bundan sonra Goethe, bütün zamanını son iki büyük yapıtına verdi: ilk bölümü 1811’de yayımlanan, tamamlanamayan dördüncü bölümüyse ancak 1833’de çıkacak olan özyaşamöyküsü Şiir ve Hakikat, özellikle de, ileride yeniden elden geçirmeyi tasarladığı ve ölümünden birkaç gün önce tamamlayabildiği Faust II. Teil (1833).


Ağustos 31, 2008, 10:54:29 ös
Yanıtla #3

Kitaptan ilk etkilendiğim mefisto ile tanrının giriş kısmındaki konuşmaları ve Faust için yaptıkları anlaşmaydı. Soluksuz okunacak kitaplardan biridir. Ayrıca  İstanbul'da tiyatro festivali  kapsamında sahnelenen ve keşke izleyebilseydim dediğim eserdir.
ars longa, vita brevis...


Eylül 02, 2008, 10:03:10 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Kitaptan ilk etkilendiğim mefisto ile tanrının giriş kısmındaki konuşmaları ve Faust için yaptıkları anlaşmaydı. Soluksuz okunacak kitaplardan biridir. Ayrıca  İstanbul'da tiyatro festivali  kapsamında sahnelenen ve keşke izleyebilseydim dediğim eserdir.
Mefisto shemuel`den başkası olamaz :D


Eylül 02, 2008, 11:41:44 ös
Yanıtla #5

Kitaptan ilk etkilendiğim mefisto ile tanrının giriş kısmındaki konuşmaları ve Faust için yaptıkları anlaşmaydı. Soluksuz okunacak kitaplardan biridir. Ayrıca  İstanbul'da tiyatro festivali  kapsamında sahnelenen ve keşke izleyebilseydim dediğim eserdir.
Mefisto shemuel`den başkası olamaz :D

:D :D
ars longa, vita brevis...


Eylül 03, 2008, 08:57:38 öö
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Beni en çok etkileyen Doktor Faustun Mefistoya söylediği şu satırlardı...



Zavallı şeytan, bana ne verebilirsin ki?
Yükseklere göz dikmiş insan bilincini, senin gibiler kavrayabilir mi hiç?

Sendeki gıda doyurmaz insanı,
Elindeki kızıl altın, civa gibi, avcun içinden kayar gider..
Senin kumar masalarında kimse kazanmaz,
Daha sarılırken başkalarına bakar senin göndereceğin kızlar..
Vereceğin itibarın tanrısal gururu, kuyruklu bir yıldız gibi,
Kayar gider;

Bunları mı sunacaksın?
Göster bana bakalım,
Koparılmadan çürüyen meyveyi,
Hergün yeniden yeşillenen ağacı!
Bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır.
  Moliere


Ocak 27, 2010, 06:34:49 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 83
  • Cinsiyet: Bay

Faust (türkçe) olarak elimde bulunmaktadır.  İsteyenler indiripte okuyabilirler..


« Son Düzenleme: Ocak 27, 2010, 06:38:17 ös Gönderen: Onien »