Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Antisemitizmin Yüzü  (Okunma sayısı 34156 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 01, 2007, 01:45:25 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay




Bu bölümde 18. yüzyıldaki “aydınlanma” ile “uygar” toplumun cilası altına gizlenen, ancak Holokost sırasında çirkin yüzünü ortaya çıkaracak olan Antisemitizmi kısaca inceleyeceğiz. Rusya ve Doğu Avrupa’da Antisemitizm hiç yeraltına inmedi ama batı dünyasında durum farklıydı. Almanya’da Nazilerin yükselişinden önce Antisemitizmin en berbat vakalarından bazıları, ülkeleri Aydınlanma’nın doğum yeri olan Fransızlar tarafından başlatıldı. Örneğin 1840 yılında Şam’da bir Kapüsen keşişi ortadan kaybolunca, Yahudilere kan iftirası atanın Fransız konsolos Ratti-Menton olduğunu öğrenmek şoke edicidir. Suçlamalarına cevap olarak Suriye yetkilileri altmıştan fazla Yahudi çocuğu, ebeveynlerini itiraf etmeye zorlamak için tuttu. Birçok Yahudi tutuklandı ve işkence gördü. İkisi işkence altında öldü, birçoğu kalıcı bir şekilde sakatlandı; bir tanesi “itiraf etti”. Yahudi dünyası tepki göstermeseydi, Suriyeliler Fransız otoritelerinin baskısıyla bu Yahudileri asılsız suçlamalarla yargılayacaktı. Yahudi örgütleri İngiliz ve Amerikan liderler (Başkan Martin Van Buren dahil) aracılığı ile bir protesto başlattı, bu da Suriye’nin suçlamaları geri çekmesine yol açtı. (Kendilerini diğer Yahudilerle özdeşleştirmekten kaçınan Almanya’nın Reform Yahudileri protestoya katılmadı.) Fransız Antisemitizmi devam etti. 1886 yılında zehir saçan bir Antisemit kitap, La France Juive (Yahudi Fransa), Fransa’da en çok okunan kitap haline geldi. Arkasından Antisemit günlük gazete La Libre Parole geldi. Berel Wein Triumph of Survival adlı eserinde şöyle yazar (sh.233): “La Libre Parole en çok Fransız ordusunun subayları arasında popülerdi... Solun anarşistlerinin ve barışçılarının vurduğu, 1870 yılının Fransa-Prusya savaşının topyekun yenilgisinin küçük düşürdüğü Fransız ordusu asabi, kötü niyetli ve paranoyaktı. Başlıca düşmanlarından biri Fransız yaşamındaki “Yahudi etkisi” idi. Bu, askeriyeyi Antisemit bir olayın mantıklı adayı haline getiriyordu. Ortaya çıkması uzun zaman almayacaktı.” DREYFUS DAVASI Fransa’da “L’Affaire” (Dava) olarak bilinen Antisemit olay, 1894 yılında asılsızca casuslukla suçlanan ve Fransız Ordusu’nda bir yüzbaşı olan, ünlü Alfred Dreyfus’un vakasıdır. Gerçek casus Yahudi değildi (Esterhazy adlı bir albay) ama bu kısa zamanda ortaya çıkarıldığı halde, Fransız ordusu suçlamalarını Antisemit nedenlerden ötürü geri çekmeyecekti. “Gizli” belgeler üretildi, Dreyfus askeri bir mahkeme önünde kapalı oturumla ihanetten yargılandı ve hüküm giydi. Rütbesi söküldü ve Şeytan Adası’nda ömür boyu hapse mahkum edildi. 3 Ocak 1895’te Paris sokaklarında teşhir edildi ve kalabalık “Yahudilere ölüm” diye bağırdı. (Bu fiyaskoyu izleyenlerden biri Avusturyalı Yahudi bir gazeteci olan Theodor Herzl idi. Yahudi nefretinin “uygar” Fransızlarda böylesine yerleşmiş olması onu derinden sarsmıştı. Laik ve oldukça asimile olan Herzl işte o zaman ve orada, Yahudiler için tek güvenli yerin kendi toprakları –Yisrael Ülkesi- olduğunu anladı. Bu olay Herzl’i 1897 yılında Basel, İsviçre’de İlk Siyonist Kongre’yi toplamaya sevk etti ve kongre sırasında Dünya Siyonist Örgütü kuruldu.) Bu arada Dreyfus davasının haksızlığı bir tartışma yarattı. Fransa’nın en büyük yazarı Emile Zola, hükümeti adaleti saptırmakla suçlayan, J’Accuse (İtham Ediyorum) başlıklı, şaşırtıcı bir gazete makalesi yayımladı. Zola (Yahudi değildi) bu yüzden iftiradan hüküm giydi ve İngiltere’ye kaçmak zorunda kaldı. Dreyfus, yeniden mahkum olduğu başka bir adli haksızlığı takiben sonunda affedildi ve eski askeri rütbesine kavuştu. (Tam olarak temize çıkması 1906 yılını buldu!) I. DÜNYA SAVAŞI 28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan veliahtı Arşidük Francis Ferdinand Saraybosna’da Sırp bir milliyetçi tarafından katledildi. Bir ay sonra, aşağılayıcı taleplerinin reddi üzerine Avusturya-Macaristan Sırbistan’a savaş ilan etti. Kısa zamanda başka savaş ilanları izledi ve Avrupa’daki bütün önemli güçler savaşa girdi. Bir yanda İttifak Kuvvetleri, yani Fransa, Britanya, Rusya ve A.B.D.; diğer yanda ise İtilaf Kuvvetleri, Avusturya-Macaristan, Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu vardı. Üç yıl süren I. Dünya Savaşı, 10 milyon insanın öldüğü, 20 milyon insanın yaralandığı inanılmaz derecede yıkıcı bir savaş oldu. Bunun başlıca nedeni savaşın patladığı sırada çok sayıda insan öldürebilen silahların geliştirilmiş olmasıydı. Askerlerin öldürmek için artık karşı karşıya gelmesi gerekmiyordu. Bu işi makineli tüfekler bir ağır toplar yapıyordu. Sonuç mahvediciydi. Yahudilere gelince, Avusturya ordusunda, Alman ordusunda, Rus ordusunda, Fransız ordusunda olmak üzere toplam 1.5 milyon Yahudi I. Dünya Savaşı’nda çarpıştı. Ait oldukları ülkelerin ordularında Yahudi Yahudi’ye karşı vuruştu ve 140.000 Yahudi öldü. İlginç olanı şudur ki, hiç kuşkusuz Holokost’u hazırlamış olan I. Dünya Savaşı 1 Ağustos 1914’te başladı, bu tarih de İbrani Av ayının 9’una tekabül ediyordu: Yahudi tarihindeki en kötü gün olan Tişa Be Av. Birinci ve ikinci Bet Amikdaş bu günde yıkılmış, daha önce de gördüğümüz gibi Yahudi halkının başına korkunç şeyler gelmişti. I. Dünya Savaşı Yahudiler için felaket niteliğinde olan bir tepki zincirini tetikledi. Tepki zincirinin iki önemli halkası Rus Devrimi ve Almanya’da Nazi Partisi’nin yükselişi oldu. Almanya I. Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğramasaydı Hitler asla iktidara gelemezdi. Yenilginin, Almanya’yı dizlerinin üstüne çökerten Versay Antlaşması ve savaşı izleyen dünya çapındaki buhran sonucunda Almanya ekonomik kaosa düştü. Peki, “aydınlanmış” Almanlar ekonominin kötü olmasından ötürü kimi suçladı? Yahudileri tabii ki. I. Dünya Savaşı’ndan yalnızca 22 yıl sonra çıkan II. Dünya Savaşı, daha sonra göreceğimiz gibi, birçok yönden aynı çatışmanın devamıydı. RUS DEVRİMİ Çarcı hükümet başta I. Dünya Savaşı’nda başarılıydı. Ancak savaş sürdükçe ölü sayısı ve askeri terslikler Rusya’nın başa çıkabileceğinden fazlasını oluşturdu. Çarcı hükümetin yıllar süren yoldan çıkmışlığı, Rusya’yı 1905 yılında başarısız bir devrime götürmüştü. Devrim 1917 yılında başarıya ulaştı (ama çarpışmalar 1921 yılına kadar devam etti). Çar azledildi ve 1990 yılına kadar iktidarda kalacak olan komünist rejim geldi. Rusya’nın en çok zulüm gören halkları arasında olan ve “dünyayı değiştirecek” hareketleri her zaman çeken Yahudiler, Rus Devrimi’ne etkin bir şekilde katıldı. (Daha önce komünist ideolojinin kurucusunun, Hıristiyanlığı seçen sonra da dini terk eden bir Yahudi olan Karl Marx olduğunu görmüştük.) Komünist Parti’nin sloganı “yeteneğine göre her birinden, ihtiyacına göre her birine” Yahudiliğin sosyal sorumluluk ve sosyal adalet öğretilerine mükemmel bir şekilde uyuyordu. Komünist Parti’ye katılan Yahudiler dindar değildi ama tikun olam’a (“dünyayı onarmak”) doğru dürtüleri ölmemişti. Dini ifade yokluğunda bu dürtü (Yahudilikte Mesihsel ütopya olarak tanımlanana doğru) Yahudi ruhlarına hakim olmuştu. Laik Yahudiler Rusya Devrimi’ne katıldı diye, shtetl’lerdeki dindar Yahudiler karmaşadan esirgendi anlamına gelmiyor tabii. Rus Devrimi sırasında çok sayıda Yahudi öldürüldü. Yine de Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeliyiz. Rus Devrimi’nin lideri Nikolai Lenin (1870-1924) Antisemitizmin kökünü kazımaya çalıştı. Çarcı hükümette böyle bir politika olduğu için şiddetle ona karşı çıktı. Dahası, Lenin Yahudiler olmasaydı Rus Devrimi’nin muhtemelen gerçekleşemeyeceğini gayet iyi biliyordu. Ne yazık ki Yahudi komünistler Marx’ın “din kitlelerin uyuşturucusudur” sloganını izledi ve Yahudiliği Rusya’da silmek için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Burada Yevsektsiya’nın (Sovyet hükümetinin Yahudilerle ilgilenen özel departmanı) Ekim 1918 tarihinde yayımlanan “Burjuva Kurumların Likidasyonu” adlı propagandasından bir alıntı bulacaksınız: “Yahudi cemaati şimdiye kadar kitleleri, onlara İbrani kültürünü dayatarak bilgisiz tutmayı isteyen mülk sahipleri sınıfının hakimiyeti altındaydı. Üst sınıflar çocuklarını devlet okullarına yolladığı halde, proletaryanın çocukları için sadece saçmalıkların öğretildiği karanlık ilkokullar ve sinagoglar sağlamıştır. Yetkili Yahudi cemaatine karşı mücadelede burjuvazi ile hiçbir uzlaşma yapılamaz.” Böylece Rusya’nın komünist hükümeti, Rusya’nın çarcı hükümeti gibi Yahudileri zorla laikleştirme politikasına girişti. (Adil olmak gerekirse, aynı şeyi Rus Ortodoks Kilisesi’ne da yaptılar.) Böylece Rusya Yahudileri miraslarından mahrum bırakıldı, bunun sonucunda da Yahudilik hakkında hiçbir şey bilmeyen muazzam bir Yahudi nüfusu ortaya çıktı. Bu insanlık tarihinde benzersiz bir olaydır: bir cemaatin bu kadar uzun bir süre boyunca bu kadar geniş çapta zorla din dışı bırakılması. (Sovyetler Birliği’ne özgü idi, daha sonra başka komünist rejimler tarafından, özellikle Çin, taklit edildi.) STALIN VE TROTSKY Lenin 1924 yılında ölünce iktidarı Joseph Stalin (1879-1953) eline geçirdi. 1935 yılında Rusya’yı harap eden bir dizi temizlik hareketi başlattı. Bu temizlik hareketleri öldürülmesini emrettiği insan sayısını ve çalışma kamplarında ölüme gönderdiklerini göz önüne alırsak, Stalin’i 20. yüzyılın ikinci büyük kitle katili haline getirdi (Mao Tze-tung’dan sonra). Stalin’in 25 milyon insanın ölümünden sorumlu olduğu tahmin edilmektedir (Hitler’in iki misli ama Mao’nun yarısı kadar). Holokost’tan sonra bile birinci sınıf Antisemit unvanına layık olarak, öldürülmeleri için 2-3 milyon Yahudi’yi Sibirya’ya sürmeyi planlıyordu. Ancak planını gerçekleştiremeden esrarengiz koşullar altında öldü. Ne var ki Rusya’nın komünist hükümetindeki bütün Yahudileri dışarı atmayı başardı. Bunların en ünlüsü Leon Trotsky (1879-1940) idi. Rus Devrimi’ndeki en önemli Yahudi olan Trotsky (gerçek adı Lev Davidovitch Bronstein) Kızıl Ordu’nun önde gelen örgütleyicilerinden biriydi. 1917 yılında Lenin ile birlikte Bolşeviklerin iktidarı ele geçirişini tasarladı. Lenin ölünce yerine geçme konusunda, o ve Stalin rakipti. Stalin kazandı ve Trotsky’yi önce savaş komiseri olarak devreden çıkardı, sonra partiden kovdu ve 1929 yılında Rusya’dan sürdürdü. Trotsky sürgünde 10 yıldan uzun bir süre boyunca yaşamayı başardı; 1940’ta Stalin’in emriyle Mexico City’de katledildi. AMERİKAN ANTİSEMİTİZMİ Şimdiye kadar Rusların öldürücü, açık Antisemitizmini ve Fransızların sinsi “entelektüel” Antisemitizmini ele aldık. Ya tolerans ülkesi Amerika’daki? 1913 yılında Atlanda, Georgia’da Leo Frank adlı bir Yahudi 13 yaşındaki Hıristiyan bir kızı öldürmekle asılsız olarak suçlandı. Amerika’nın güneyinde Antisemitizm o kadar kuvvetliydi ki bir zencinin bir beyaza karşı tanıklığı –bu ırkçı bölgede benzersiz bir olay- kabul edildi. Ama bu beyaz adam bir Yahudi idi tabii. Tuhaf olan şu ki katil zenci “tanıktı” ve bunu kendi avukatına itiraf etti ama gizli tutuldu. Gerçek bir tanık da vardı ama ancak çok yıl sonra ortaya çıktı. Frank suçlu bulundu ve ölüme mahkum edildi ama Frank’ın masumiyetinden emin olan Georgia Valisi John Slaton cezasını hafifletti. Derken korkunç bir şey oldu. Ayaktakımı Frank’ı hapisten kaçırdı ve linç etti. Linç sahnesinin fotoğrafı çekildi, kartpostallara dönüştürüldü ve çok sayıda sattı. Frank ancak 1986 yılında –73 sene sonra!- Georgia eyaletinin affına uğradı. Frank davası Bene Berit’in “Anti-Defamation League”i (iftiraya karşı cemiyet) kurmasına yol açtı. Cemiyet, Amerika’da Antisemitizme karşı mücadele eden önde gelen Yahudi grup haline geldi. Yapacak çok işi vardı, özellikle I. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra borsanın çöktüğü ve Amerika’daki durumun Yahudiler için alevlendiği 1918 yılında... Sion Yaşlılarının Protokolleri’nde belirttiğimiz gibi Amerika’da Antisemitizmin büyük kışkırtıcılarından biri, Protokolleri İngilizce’ye tercüme ettirmek ve Amerika’da mümkün olduğunca büyük sayıda dağıtmak için çok para harcayan Henry Ford idi. Protokoller A.B.D.de 1920 ve 1930’larda en çok satan ikinci kitap haline geldi (İncil’den sonra). Dearborn, Michigan’daki Ford Motor Company’nin fabrikasının otoparkında asılı bir afiş vardı: “YAHUDİLER AMERİKA’NIN HAİNLERİDİR. YAHUDİ OLMAYANLAR ONLARA GÜVENMEMELİDİR. YAHUDİLER KOMÜNİZMİ ÖĞRETİR, YAHUDİLER ATEİZMİ ÖĞRETİR, YAHUDİLER HIRİSTİYANLIĞI YIKAR, YAHUDİLER BASINI KONTROL EDER, YAHUDİLER PİS FİLMLER YAPAR, YAHUDİLER PARAYI KONTROL EDER.” Henry Ford tek başına değildi. Başkaları da vardı. Son derece Antisemit olan birçok muhafazakar Hıristiyan siyasi parti vardı. Örneğin William Pelley’in “Silver Shirts”ü. Gerald B. Winrod’un Antisemit gazetesi The Defender’ın 110.000 abonesi vardı. Bu Amerikan Antisemitler acemi faşistlerdi. Milliyetçilik maskesi altında, Amerika’nın ekonomik felaketlerinin arkasındaki nedenin Yahudiler olduğu fikrini savunuyorlardı: borsanın 1918’de çöküşünde olduğu gibi, çünkü ticareti ve bankacılığı kontrol edenler Yahudiler idi. Bu tür Antisemitizm aynı dönemde Avrupa’da hüküm sürenle rekabet halindeydi ama hiçbir zaman Avrupa’daki ölümcül sonuçları vermedi. Ancak bütün bu Yahudi nefreti, Hitler’in Almanya’da gücü eline geçirmesi için sahneyi hazırladı. Holokosttan kaçmaya başladıklarında Amerika’nın Yahudileri kurtarmak için bir şey yapmamasının başlıca nedenlerinden biri de budur. 




Mayıs 11, 2007, 07:07:18 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sayın Shemuel

Yahudiler'e saygı duymakla beraber, Yahudi Milleti'ni ve Musevilik'i sevmeyen, yani şu ya da bu şekilde antisemist biri olarak bu silsiledeki ilk yazımı yazıyorum.

Önemli husus çok yazınızı okudum ve karışık bir yazı yazacağım.

...

1840'taki olaylarda topu Suriyeliler'e atmanız kalp kırmamak için yaptığınız bir değişiklik. Sağ olun; ama, her ne kadar suçu Fransızlar'a yükleseniz de, keşke bu olaydan hiç bahsetmeseydiniz. Herkes bizi suçluyor, bir de Yahudiler'e zulmettiğimiz teranelerinin yayılmasına katkı sağlamayın. Ayrıca ilave etmek isterim ki Suriye'de binlerce ve çok daha acı olaylar yaşandı.  Hem klasik dönemde hem de Küçük Buzul Çağı'ndan -18. y.y'ın sonları- itibaren modern dönemde... Örneğin 27 Mayıs 1860'ta Şam'da çıkan olayların takibatı çok sert oldu -belirteyim Fransızlar yine sahnedeydi-, öyle sertti ki yüzlerce Müslüman ile Şam Valisi ve Alay komutanları dahil yüzlerce Türk memur sorgulandı ve kısa sürede çoğu idam edildi.

....

Ortadoğu'da Yahudi düşmanlığı 1918 ile başlamıştır. Cihan Harbi'nde Yahudiler ile kardeş olduklarını ilan eden Arap liderlerin önderliğinde kurulan yapay devletlerin, sonrasında İsrail'den yedikleri dayaklar biz Türkler'i bir açıdan memnun etmektedir; ancak 2003 sonrasında da antisemitizm Türkler arasında doğaldır ki ciddi bir yükselişe geçmiştir. Ayrıca İsrail'in bizim eski vilayetimizde toprak sahibi olması bizi rahatsız ediyor. İsrail'in bizim açımızdan tek iyi tarafı Arap entellektüellerin ihanetten pişman olmalarını artık seslendirmeye başlamış olmaları... Şunu anlamalısınız ki Alman ve Fransızların 6 milyon Yahudi'yi katletmesi İsrail gibi gayrimeşru bir otoritenin Filistin'i gasp etmesini meşrulaştırmaz. Fransa ve Almanya'da yaşam alanı bulmalıydı, denize de Benelüks'ten bir koridor verilirdi... Tek ahlaklı ve insani çözüm budur.

...

Küçük bir düzeltme: Soykırımdan ve hatta ırk yasalarından muaf tutulmuş Yahudi soyundan gruplar da vardı. Gürcistan Yahudileri, Cihan Harbi gazileri ve eşleri, donanmadaki subaylar... Tabi 6 milyon cinayeti inkar eden bir revizyonist değilim.

Holokost anlatımlarında itici olan bir nokta var. Niye sadece Yahudiler için ağlıyoruz? Vatanları için ölen 21 milyon kahraman Sovyet vatandaşı için ah vah edeni hiç duymadım görmedim; ama neden bu kahramanlar arasından diyelim 2 milyon Yahudi seçilir ve onlara ağıt düzülür? Neden sadece toplama kamplarında 3 milyon evladını kaybetmiş olan ve kullanım hakkı garanti edildiği halde maliyeti yanında beş para etmez bir limanı Almanlar'a teslim etmemek üzere atlı birlikleri ile savaşı göze alıp ölümü seçen kahraman Leh Ulusu soykırım filmlerinde hain işbirlikçi kişiler olarak sunulur?   

Daha da ileri gideyim... Irkçılıktan en çok Yahudiler şikayet ederken, neden hiç de ahlaklı bir gerekçeleri olmadığı halde gelmiş geçmiş en rezil ırkçı propaganda filmi olan GECE YARISI EKSPRESİ'ni sinema tarihine hediye ederler?.. Der Ewige Jude'yi hatırlatmayın; çünki ikisini de izledim, etki ve terbiye olarak Gece Yarısı Ekspresi'nin tırnağı etmez, Der Ewige Jude'ye Oskar verilmedi -ortak noktaları ırkçı propaganda olması-...

Ya da neden büyük Yahudi entellektüeller Musa Dağı'nda Kırk Gün gibi fanteziler üretirler?..

...

"Bu temizlik hareketleri öldürülmesini emrettiði insan sayýsýný ve çalýþma kamplarýnda ölüme gönderdiklerini göz önüne alýrsak, Stalin’i 20. yüzyýlýn ikinci büyük kitle katili haline getirdi (Mao Tze-tung’dan sonra). Stalin’in 25 milyon insanýn ölümünden sorumlu olduðu tahmin edilmektedir (Hitler’in iki misli ama Mao’nun yarýsý kadar)."

İnsaflı olalım, bu sayılara kıtlıktan ölen on milyonlar ekleniyor. Stalin ve Mao olmasaydı da benzer sayıda insanlar ölecekti. Stalin olmasaydı sayı bir iki puan düşebilirdi, kabul... Ancak Mao'nun yokluğunda belki insan kaybı bir kaç yüz milyon olacaktı ve kimse de bunlardan söz etmeyecekti. Mao harekete geçmeden önce Çin'de açlıktan ölmemek için insanlar yakınlarının cesetlerini değerlendiriyordu.

Hitler Dünya Savaşı nedeniyle ölen 50 ila 60 milyon kişiden sorumludur. Sizin dediğinize göre Hitler 12,5 milyonun ölümünden sorumlu. Bu tuhaf bir yaklaşım. Anladığım kadarıyla Hitler'in sorumluluğundan ayırdıklarınızı faizi ile birlikte Sovyet ve Çin liderleri arasında taksim ediyorsunuz. Yanlış anlaşılmamak için ifade edeyim ki ben aşırı sağcı görüşte bir insanım...

...

Türkiye açısından ve tüm Yahudi Milleti'ni ele aldığımı baştan beyan ederek, ve Lozan'da belirtilen Yahudi cemaatimizi de bu değerlendirmeden şimdilik ve canıgönülden muaf tutarak karşılaştırmalı görüşlerim:


...

Şimdilik bu kadar...

Not: Yazılarınızda çok güzel datalar var. Bu birçok doğru veri içeren yazılarınız için teşekkür ederim.
« Son Düzenleme: Mayıs 11, 2007, 08:00:52 öö Gönderen: MASON »


Mayıs 11, 2007, 08:02:24 öö
Yanıtla #2
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Bir dinin butun inananlarini boyle bir uslup ile suclayamazsiniz. Yazinizin belli kisimlari silinmistir.
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Mayıs 11, 2007, 08:46:11 öö
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Sayın Mason,

Nasıl? Ne demek istiyorsunuz?

Onca yazı yazdım, gayet de saygılıydım...

Örneğin Tevrat'ta Yahudiler'in kendi araları dışında tefeciliğin teşvik edildiği bir gerçektir. Sildiğiniz onca şey arasından bunu niye bırakmadınız? Değerlendirilmesi gereken bir datadır.

Öteki yazdıklarım da benim gibi başka insanların değerlendirmeleri üzerine verilerdir. 

Bu görüşlerin de bilinmesi lazım. Sonra bakmışsınız tarihte felaketler ortaya çıkıyor... Hitler Musa'ya inandıkları için Yahudileri öldürmedi. Belki şaşıracaksınız ama gerçek bu...

Tavrınız sisli... Bazıları sizi "Safça" bir iyi niyetli ya da "Sinsi" bir şahıs olarak değerlendirebilir...

Tabi'i ki ben asla böyle bir şey düşünmüyorum...

Yine de kendimi "Yazık..." demekten alıkoyamıyorum...


Mayıs 11, 2007, 09:03:09 öö
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Sayın Mason,

Bir şeyi vurgulamam gerektiğini anladım:

Antisemitizmin konusu 19. yy'ın sonundan itibaren din değil ırk olmuştur. Bu nedenle de Karaylar Musevi oldukları halde Nürnberg Irk Yasaları'ndan me'zundurlar.

...

Birden aklıma geldi, peki neden Ermeni Konferansı ile ilgili bölümü de sildiniz? Orası da sildiğiniz birçok yer gibi dinle ilgili değildi...

Halbuki ne Barzani ne de Ermeni Soykırımı konferansçıları Tevrat'tan ilham alıp hareket ediyor...

Antisemitizmi gerçekten benim peygamberim senin peygamberini döver kavgası olarak mı biliyorsunuz?


Mayıs 11, 2007, 09:19:59 öö
Yanıtla #5
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Konu ile ilgili yorum yapmayacagim.

Saygi cercevesinde, ahengi bozmadikca elbette istediginiz yaziyi yazabilirsiniz. Yazilarinizda alinti varsa, kaynak bildirmeniz, saygin bir davranis olacaktir. Bazi yazilar hakaret icermesede, tamamen kiskirtici ve ahengi bozma niteligindedir. Bu tip yazilara musade edilemez. Ilimli bir uslup kullanarak dusuncelerinizi soylemeniz, size karsi yazilan yazilarinda, saygi niteligi tasimasini saglayacaktir.
« Son Düzenleme: Mayıs 11, 2007, 04:47:37 ös Gönderen: SublimePrince »
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Mayıs 11, 2007, 09:34:03 öö
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Sayın Mason,

O zaman sildiğiniz yerleri silmeseydiniz ve benden alıntı isteseydiniz. İsrail'in Kürdistan'ı desteklediğine dair alıntı mı istiyorsunuz? Peki 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilmiştir gibi bir cümle için de alıntı mı gerekli?

Tevrat'a ya da bir dine iftira etmedim. Tevrat'tan alıntılar yapıp burada yayınlasam, silmeyecek mi idiniz?..
 
Semitik dinlere (Musevilik, Hristiyanlık, İslam, Bahailik, Sih...) antipatimi ifade etmem kışkırtıcı olarak kabul edilebilir... Kabul... Artık dinler konusunda yazarsam sadece alıntı yapar, başkalarının yazdıklarını forumlarınıza iliştiririm.

Saygılar...


Mayıs 11, 2007, 09:46:13 öö
Yanıtla #7
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Sayin ElmasMehmet ,

Begenmemek yada sevmemek tabiki sizin dusuncenizdir ve dusuncenizi yazmakta her zaman ozgursunuz. Yanliz dusuncelerinizi yansitirken, sectiginiz kelimeleri daha dikkat ederek kullanmanizi sizden rica ediyorum. Sizin kutsal gordugunuz ve deger verdiginiz yargilara nasil davranilmasini istiyorsaniz, diger uyelerde sizden bu davranisi bekleyecektir.

Saygilarimla
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Mayıs 14, 2007, 01:30:46 öö
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

 sayın mehmet

En başta şunu söyliyeyim yazılarınız harun yahya`yı aratmıyor.
Bu bölüm milletler tarihi eyer bir milletiniz varsa sizde tarihinizi yaza bilirsiniz. Sadece konu açmanız yeterli olur.
Emin olunki o zaman yazılarınız silinmeyecektir.



Mayıs 14, 2007, 02:15:15 öö
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

aşırı sağcı olmak ülkesinin mefaatlerini düşünmek her vatandaşın hakkıdır.
miletinin kalkınması yolunda çaba sarfeden bir milliyetçi erdemli insandır.
Gırtlağına kadar borca batmış ülkesine azıcıkta olsa yardımı oluyorsa bir insanın işte gerçek milliyetçi ve sağcı odur.
Bu gün ülkemizi soyanlar İsraildeki yahudiler değil,
eğerki gerçekten sağcılık adına bir şeyler yapmak istiyorsanız içinizdeki çürükleri temizleyin.
Osmanlı sizin düşüncenizin tersine 1492 yılında Ispanyadan kovulan sefaradlara kapısını açmıştır. ya osmanlı yanlış yapmış yada siz yanlış düşünüyorsunuz.

sonuç olarak kabul etmeliyizki ne osmanlı kaldı nede roma kaldı.günümüzde amerikan imparatorluğu var, yarın ne olur Allah bilir.
Aklınıza,yüreğinize güveniyorsanız geleceğin impatoru siz olursunuz

not: lütfen unutmayınki insanlığa sayısız faydası olan bir çok Yahudi bilim adamı vardır.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
22698 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 13, 2007, 01:01:06 ös
Gönderen: Supeluta
İslam ın Aydınlık Yüzü

Başlatan DarkSide « 1 2 3 4 » Islam

30 Yanıt
17529 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2008, 11:05:54 ös
Gönderen: agnusdei
İslam ın Karanlık Yüzü

Başlatan DarkSide « 1 2 ... 23 24 » Islam

235 Yanıt
111566 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2015, 05:49:22 ös
Gönderen: Alşah
11 Yanıt
13644 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 28, 2008, 10:38:55 ös
Gönderen: BILGI
0 Yanıt
3084 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 09, 2009, 04:48:14 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3613 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2009, 03:12:32 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
7818 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 30, 2013, 01:49:45 ös
Gönderen: hypatia
0 Yanıt
2930 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 13, 2010, 08:35:43 öö
Gönderen: ADAM
Masonluğun İç Yüzü

Başlatan Mustafa Kamil Anti-Masonluk

4 Yanıt
7352 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 26, 2010, 11:42:21 ös
Gönderen: Thoth
0 Yanıt
3015 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 13, 2010, 08:48:33 öö
Gönderen: ADAM