Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Dini Felsefe => Konuyu başlatan: MASON - Ocak 14, 2007, 06:04:42 öö

Başlık: İslâm felsefesi
Gönderen: MASON - Ocak 14, 2007, 06:04:42 öö
İslâm felsefesi


İslam felsefesini, İslami felsefe ve İslam dunyasında gelişen felsefi akımlar olarak iki grupta değerlendirmek mümkündür.

Temelde özü itibarı ile dogmatik olan din ile felsefenin beraber nasıl değerlendirilebileceği tartışmalı olsa bile, İslam dünyasında felsefe orta çağ batı dünyasından çok daha müsamahalı karşılanmıştır. Bunun bir nedeni İslam dininin temel esaslar dışında ferdi düşünceye serbestlik tanıması, imani esasları alenen zedelememek şartıyla düşünceye verdiği özgürlük, diğer bir nedeni de akli ilimlerin gerek siyasi otoriteler gerekse dini otoriteler tarafından sürekli desteklenmiş olmasıdır.

Islami Felsefe

İnsanlık tarihi boyunca felsefenin konusu olan insanın kendisini, başkaları ve kainatla olan ilişkisini, ve tabiat üstü güçlerin varlığı/yokluğunu, İslamın temel esaslarını zedelemeden, yahut onlardan yola çıkarak akli delillere dayalı ve sistemli bir şekilde yorumlama ve izah etme temelinde gelişmiş İslam ilimlerine İslami felsefe denebilir. İslami felsefe tarihi süreç içerisinde pek çok dal ve okullara ayrılmıştır.

İslam dininin itikadi esaslarının akli deliller esas alınarak incelenmesi, değerlendirilmesi ve izahi İslami felsefenin onemli bir ruknunu olusturur ki bunun sistemli hale getirilmis haline ilm-i kelam denilmektedir.

İtikada ait meselelerin akıl perspektifinde değerlendirilmesinde zamanla farklı okullar oluşmuştur. Bunlara itikadi mezhepler denilmektedir. Başlıcaları:

    * Selefiyye
    * Maturudiyye
    * Esariyye

olarak sıralanabilir.

İslam Felsefesinde daha çok tasavvufi konuların ele alındığı ve değerlendirildiği saha, yer yer tasavvuf felsefesi olarak isimlendirilmişse de, tasavvufun tanımı gereği bu tabirin genel kabul gördüğü söylenemez.

İslam Dünyasında Gelişen Felsefi Akımlar

İslamiyetin Hicri 1. asırda hızla gelişmesi ve yayılması ile birlikte önceden müslümanların kendilerine yabancı olan kültürlerle etkileşimi artmıştır. İslamiyet'in akla verdiği önem ve serbesti, bu yeni kültürlerde mevcut felsefi birikimin tercümeler vasıtası ile hızla müslüman ilim adamları arasında yaygınlaşmasını da beraberinde getirmiştir. Henüz sistematik felsefe kültürü gelişmemiş olan müslüman arapların Yunan felsefesi ile bu ilk tanışıklıkları daha ziyade edilgen nitelikte ve etkilenme şeklinde olmuştur denebilir.

Her ne kadar, farklı bir kültürde yeni gelişen bu felsefenin içerdiği ekoller İslami temel esaslardan uzaklaşmamaya çalışmış olsalar da, Yunan felsefesi etkili olmuş ve itikadi esaslarla çelişen çeşitli ekoller ortaya çıkmıştır. Bunların arasında, ateizm temelinde kurulmuş maddeci Dehriyyûn ekolü (ki en önemli filozofu İbn Ravendi (ö. 910) dir), İslami esaslardan ne kadar uzaklasıldığına bir örnek olarak gösterilebilir.Fakat bu düşünürler de tanrının varlığını tümünden yok saymayıp sadece maddeyle bir tutmuşlardır.Onlara göre ruh vardır fakat maddeden ayrı değildir,ölümden sonra yok olur.

Daha sonra genel olarak felsefe ekolü ile kelam ekolü arasında çok büyük görüş ayrılıkları çıkmış ve İslami ilimlerde felsefeden ayrı bir yere sahip olmuştur. İtikadi konularda felsefe ekolü ile kelam ekolü arasında görüş ayrılıkları mevcuttur. Her ne kadar bu iki farklı grubun düşünceleri diğer grup ve mezheplere oranla daha akli bir bazda olsa da, kelam felsefeye oranla klasik dini itikada ve nakile daha yakındır. İslam filozofları ve felsefi ekoller ise itikadi konularda daha çok aklı baz alırlar ve akıl ile naklin çeliştiği yerlerde aklı tercih eder, çoğu kez nakli tevil ederler.

İslam dunyasında ortaya çıkan felsefi yaklaşımlar ve pek cok hususiyetleri ve ozellikle dine bakışları açısından farklılık arzederler.Fakat Maddeciler hariç tüm ekoller İslam'ın tevhit anlayışı esaslarına çok yakınlardır. Başlıcaları:

    * Tabiat felsefesi
          o Tabiiyyun (Naturalistler)
          o Dehriyyûn (Maddeciler)
          o Bâtınîlik
    * Meşşâîlik
    * İşrakîlik

ve felsefi bir tabanda olsa da felsefi ekolden bağımsız olan kelâm.

İslam Felsefesi tarihinde ekol kurmamış ve bir ekole de bağlanmamış birçok önemli filozof ve felsefe vardır, buna İbn Haldun ve onun tarih felsefesini örnek olarak verebiliriz.