Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: GÖRÜNENİN ÖTESİ  (Okunma sayısı 2278 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 24, 2009, 05:15:30 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay



 
 

GÖRÜNENİN ÖTESİ


Hepimiz bu hayatın içinde birlikte seyir eden, farklı yaradılış sebepleriyle varedilmiş canlılarız ve bir bütünü oluşturmaktayız. Kullandığımız bedenlerin gerekliliklerini temin etme temposu içinde, gezegeni birlikte paylaştığımız diğer canlıların da yaşamına saygı ile uygun bir farkındalık içinde sürdürmekteyiz bu yolculuğu.

Türlü türlü pencereler açılır, açılmaktadır bu yolculukta önümüzde. Ve her birimiz ayrı ayrı değerlendiririz olayları, pencerelerimizden gördüklerimizle. Aynı olayın içinde yaşarken, çoğu zaman kendi penceremizin görüntüsünün dışında da görüntüler olabileceğini düşünemeyiz veya düşünmek istemeyiz. Ve yaşanan olaylara kendi yorumumuzu da katarak değerlendirmeler yapıp, ilginç sonuçlara ulaşırız kimi zaman. Zaten elimizde her an hazır bulunan vefasızlık silgisi ile; ne, niye yapılmıştır diye düşünmeksizin, siliveririz yaşadıklarımızı ve birlikte yaşadığımız insanları, canlıları.

Görünenin ötesi çekmektedir bizi, aslında görülmesi gereken de budur. Masmavi bir denizin içinde yüzerken kimi zaman dalarız diplere. Oradaki bambaşka dünya daha da çeker bizi derinlere, güzeldir ve anlamlıdır derinde olmak, derin olmak. Tüm bu güzellikleri derinlerde yaşarken, ara sıra denizin yüzüne de çıkarsak eğer, orada denize yeni girenlerle hatta hatta yüzmeyi yeni öğrenenlerle bile karşılaşabiliriz. Yaşamın amacı ise, derinlerdeyken  yüzeydekilerle bütün oluşu hissedebilmektir. Çünkü hepsi birlikte bütünü oluşturmaktadır.

Her olay her canlıda farklı algılanır, farklı yaşanır. Çünkü kainatın mimarı olan Sonsuz Sınırsız Görkemli Zeka, düzeni bu şekilde kurmuştur. Olay, görünüşte aynı gibidir. Ama, yaşanan aynı olayın her insan üzerinde bıraktığı etki farklıdır. Ya da, olayın insanlar üzerinde bıraktığı etki aynıdır da, insanların tepkileri farklıdır. Her insanın algılama biçimi ve etkilenme şeklinin farklılığıdır bu değişik tepkileri oluşturan.

Her insan kendi penceresinden bakmaktadır yaşama. Görüş alanının genişliği, pencerenin büyüklüğüyle doğru orantılıdır. İnsanlar arasındaki görüş farklılığı ise, pencerelerin açılış yönleriyle alakalıdır.

Yaşanılan aynı olaya farklı genişlikteki ve farklı yönlerdeki pencerelerden bakan insanların, görüşleri de farklı olmaktadır.

Bir de pencere değiştirebilmek vardır. Aynı olaya, diğer pencerelerden bakmak, kendi penceremizden daha farklı görüntüler arzeden pencereleri bulmak ve oradan aynı olaya tekrar bakmak. Buna kısaca, kendimizi karşımızdakinin yerine koymak da diyebiliriz. Çünkü pencere değiştirdiğimizde, aynı olayın başka bir boyutunu görme şansımız olacaktır.

Yürümekte olduğumuz sonsuz yolda, bize mesafe aldıran; yaşanılan ve yaşadığımız olaylara, tüm yönleri kapsayan evrensellik penceresinden bakmaktır. Ki o pencere, yaratılmışlar arasında hiç bir ayrım gözetmeden, koşulsuz sevginin çıkarsızca yaşanacağı yer olan  görünenin ötesine açılan ilk penceredir.

Yaratılan her zerrenin gerekliliğinden yola çıkınca, tüm kainatın bir bütünlük içinde olduğu hakikatiyle yüzyüze geliriz.

Kimi zaman görünenin ötesine geçebiliriz, ama çoğu zaman görünende kalırız. Görünenin ötesine geçiş için, algı ötesi algılar kapısını aralamak gerekmektedir. Fiziki görüşün algıları bizi sınırlamakta ve ayırmaktadır. Gönül gözüyle bakıştaki algılar ise sınırların olmadığının farkına vardırır bizi. Bu muhteşem ve mükemmel bir bütünlük yaşatmaktadır tüm canlılara.

Böylece; tüm yaşanılanların ve yaşatılanların, muazzam düzendeki bir bütünlük içinde ve mükemmel bir akışla devam ettiğini görebiliriz, görünenin ötesinden...

Devasa boyutlardaki bu sonsuz kainatlar içinde insanın kapladığı yer, bir iğnenin açtığı minicik bir delik izi kadardır. Ama, evrenlerin akla hayale sığmayan sonsuzluğu karşısında galaksimizin ve dünyamızın hiçliği çağrıştıran küçüklüğü, insanın kainatlar içindeki değerini sıfırlamaz.

Bu yüce sonsuzlukta soluk alan ve almayan her canlının, her olgunun, evrensel, ruhani, örgüsel bir bağı, bütünlüğü ve işlevi vardır. Kainat örgüsünün  şimdilik ve belki de sonsuza değin koyu renk ilmiğini oluşturan insan türü, kaçınılmaz bir anlam içinde vardır.

Kainatları oluşturan ve herşeyin akıl almaz bir kuyumcu işçiliği matematiği ile akışını programlayan görkemli zekanın parçası olduğunun bilincine ulaşan insanlar, bu evrensel iletişim ve bütünselliğin, Görünenin Ötesi’nde bir hakikat olduğunu her an yaşamaktadır.

Rabia Yirmibeş
20.01.2001

 
   
Ben"O"yum,"O"ben değil...