Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Göklerin ve Yerin Tanrıları  (Okunma sayısı 13962 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 13, 2012, 03:50:19 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan




İnsanlar hep yaradılmışlığını ve tanrıyı çoğunlukla sorgulamıştır.Dinlere ve din adamlarına dönmüşler,kutsal kitaplarda gerçeği aramaya çalışmışlar..Bu çok daha kolayımıza geldiğinden ve zor olan içimizde aramayı ne kadar düşünebilmişiz..Pek azımız lütfedip sebebsiz yaradılmadığımızı anca farkedebilmişiz...
uzun  yıllar kafamı kurcalayan şuydu aslında! : Doğduğumuz anda önümüze sunulan dini inançlar ve bize tanıtılan Allah kavramı ne kadar doğruydu?..Acaba insanların tapındığı yön nekadar doğruydu?..
Önceleri alıntı yaptığım küçük notlarımı ve tırnak arasıyla belirttiğim karşılaştırmaları burada paylaşmak istedim,umarım anlaşılır olmuştur.. Eminim buna benzer konular epeyce var,şahsi fikirlerimi katmadan;isterimki sizlerdende gelebilecek yorumlarınızla konu zenginleşebilsin ve birbirimizi bilgilendirebilelim..Fakat lütfen yazılarımızda  birbirimizi yargılamadan, tarafsız olarak düşünelim.
-------------------------------------------------------------

-" Grek mitolojisi insanlığın kökeni hakkında pek net olmasada,efsaneler ve gelenekler, kahramanlar ve kralların tanrılardan geldiğini iddia etmektedir. Bu yarı-tanrılar, insanın kaderi- günlük uğraş, elementlere bağımlılık, vebalar, hastalık, ölüm-ile bir,zamanlar Dünya'da sadece tanrıların dolaştığı altın bir geçmiş arasında bir bağlantı oluşturmaktaydı. Ve tanrıların birçoğunun Dünya'da doğmuş olmasına karşın, tanrıların göksel veçhesini sadece seçilmiş Olimpos On İkiler Grubu temsil etmekteydi. Orijinal Olimpos, Odyssey' de "saf yükseklerdeki havada " uzanıyor biçimde tasvir edilmektedir. Orijinaal On İki Büyük Tanrı, Dünya'ya inmiş olan Göklerin Tanrılarıydılar...

dışardan alıntı:(TEKVİN 6 :  Bap 6- 'Allah oğulları adam  kızlarının güzel olduklarını gördüler,bütün seçtiklerinden eş aldılar.
Ve RaB  dedi: Ruhum adam ile ebediyen çe da kişmeyecektir,Çünkü o da ettir..?)

......ve " Göklerin kemerindeki" on iki gök cismini temsil etmekteydiler...
d.alıntı :(on iki burc ve on iki havariler..?)

....Büyük Tanrılara, Grek panteonu Romalılar tarafından benimsendiğinde verilen Latince adlar, onların uzaysal ilişkilerinide netleştirmektedir: Gaea,Dünya idi; Hermes,Merkür; Afrodit,Venüs; Ares,Merih; Kronos,Satürn; ve Zeus da Jüpiter. Grek geleneğini sürdüren Romalılar, Jüpiter'i silahı yıldırım olan kudretli bir tanrı olarak canlandırmışlar; Grekler gibi, Romalılar da onu boğa ile ilişkilendirmişlerdi.

 d.alıntı: ( Musa,Sina dağına inen Tanrı'nın  yanına gidip döndüğünde, kavminin altından yapılmış bir Boğaya tapındıklarını görünce kızıyor ?)

Sevgi ile kalın


Ocak 13, 2012, 04:02:05 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

bu ilave etmeyi unutmuş olduğum
-----------------------------------



 Minosluların tapındığı boğa, sıradan dünyasal bir yaratık değil, M.Ö 4.000lerde Güneş'in bahar tün-gün eşitliği bu takımyıldızda ortaya çıktığında meydana gelen bazı olayların hatırasına Göksel Boğa, yani Boğa takımyıldızıdır.
Sevgi ile kalın


Ocak 19, 2012, 03:42:54 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

"Sümerliler "göklerden" olan tanrıların olduğuna inanmaktaydılar. "Şeyler yaratmadan önceki" zamanlardan söz eden metinlerde böylesi gök tanrılardan Apsu, Tiamat, Anşar, Kişar diye söz edilmektedir. Bu kategorideki tanrıların Dünya üstünde ortaya çıktığına dair hiçbir iddia yoktur. Dünya yaratılmadan önce var olan bu " tanrılara" daha yakından baktığımızda, bunların güneş sistemimizi oluşturan gök cisimleri olduğunu fark ederiz; ve size göstereceğimiz üzere, bu gök cisimleriyle ilgili sözde Sümer mitleri, aslında, güneş sistemimizin yaradılışıyla ilgili olan kesin ve bilimsel olarak makul kozmolojik kavramlardır.
       Ayrıca "Dünya'dan" olan ikinci dereceli tanrılar da vardır. Onların kült merkezleri, çoğunlukla taşra kasabalarıdır; yerel ilahlardan daha fazla bir şey değildirler. En fazla, bazı sınırlı operasyonların sorumluluğunu almışlardır; örneğin, içkilerin hazırlanışını gözeten tanrıça NİN.KAŞİ ("bira-hanım")gibi. Onlar hakkında, hiçbir kahramanlık hikayesi anlatılmaz. Ürkütücü silahları yoktur ve diğer tanrılar onların emirleriyle titremezler. Kişiye en çok, Yazılıkaya'daki Hitit kaya yontularında resmedilen resmi gecitte en sonda yürüyen genç tanrılar grubunu hatırlatırlar.
      İki grubun arasında, "kadim tanrılar" denen, Gök ve Yer tanrıları vardır. Onlar, destanların "eski tanrıları" dırlar, ve Sümer inanışına göre, göklerden Dünya'ya inmişleridr.
      Bunlar, yerel ilahlar değidir. Ulusal, daha doğrusu uluslararası tanrılardır.
1-( Bazıları, insanlardan bile önce, Dünya'da mevcuttur ve faaldir. Aslında, insanın varoluşunun ta kendisi, bu tanrıların kasıtlı yaratıcı girişiminin bir sonucudur. Bunlar güçlüdür, ölümlü becerilerin veya idrakin ötesinde yeteneklere sahiptirler. Yine de bu tanrılar sadece insana benzemekle kalmaz, hem onlar gibi yiyip içer hem de sevgi ve nefret, sadakat ve ihanet gibi her insani duyguyu da sergiler.")


Aynı kaynaktan alıntı

--------------------------------------------
dip not:

1-(Tevratta gecen " tanrı insanı kendi suretinde yarattı" ile karşılaştırırsak düşündürücü )










« Son Düzenleme: Ocak 19, 2012, 03:50:05 ös Gönderen: hypatia »
Sevgi ile kalın


Ocak 19, 2012, 09:02:51 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

sn.hypatia

Aslında açtığınız konu güzel ama forumda nedense duyarsız kalınmış.Konu başlığı mitolojik bir tanım onun için başlığa söylenecek bir şey yok.Yalnız girişte bahsettiğiniz konu aslında tüm nedenlerinde başı bana göre.Daha doğduğumuz an dini sitüeller başlar insan için daha bebeklikte başlar insanın tapınması.Sonra aileden ya camiye gider allahı ve dini bize ezberletirler ya kiliseye gider godu öğreniriz yada sinegogta alohimi.Sizin adaşınız olan hypatia nın filmini izledim daha yeni pagan inancın son temsilcisi ilk kadın din şehidi resmen içim acıdı vicdanım elvermedi  birazda etkiledi beni o yüzden okunarak anılsın istedim.Burada aslında anlatmak istediğim din ne kadar iyi olursa olsun dini öğretinin geldiği biz insanlarla durumu zor insanlarda bu bağnazlık hoşgörüsüzlük olduğu müddetçe en iyi öğretide olsa muhakkak bir süre sonra dikkat buyurun lütfen gelenek haline geliyor öğretiler.

İnsanın içinde bu korku fıtratı olduğu müddetçe kendisini koruyacak kollayacak bir allaha inanca hep ihtiyacı olacak.Vahim olan din öğreticilerini yada toplum önderlerinin bu anan babanda olabilir öğrettikleri herhangi bir konuyu asla ama asla sorgulamadan inanmamaız yada araştırma zahmetine katlanmamamız öğrenme ve sorma merakımız olmaması işte asıl mesele bu.Mevlananın bir kitabı var ismi bile öyle hoşki fihimafi manası ne varsa içinde.

Konuyu fazla dağıttım sümerliler bilinebilen en eski dini öğretilere sahi,pler aslında ama bu coğrafyada işi kayıp kıta mu ve atlantise bağlarsak uygur inancı ve sonrasındaki hindu inancı devam eder.Sümerlilerin inancının artık bugünkü akıl çağında çok yeri yok insanın bilgiye hemde her türüne bu kadar kolay ulaşırken belki şu an işi dahada zor bilginin doğruluğunu muhakkak test etmesi gerek.İnsanların inançları sonunda saplantıları oluyor ve yaptuıklarının dinle en ufak bağı kalmıyor.

işte anlattığınız dönemdeki insanlarında aynı durumları yaşadığı o kadar aşikarki bir sürü tanrıları var bir sürü bir şeyin aynısından olursa ona ilah denirmi bağnazlık denen kurum o zaman bile varmış  belkide biz insanların en büyük mücadele alanı bağnazlıktır.

saygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ocak 20, 2012, 12:25:33 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Teşekkürler Sn Karahan..

Öncelikle kandimize karşı duyarlı olmakla başlar herşey,gerisi bence göztermelik ve sonu gelmez boşuna arayış..Evet adaşıma hayranım; bazen bukadar benzerlik olurmu diyorum kendi kendime :)
Kadim bulgular inkar edilemez duruma geliyor bazen ve adeta gözümüze, gözümüze sokuluyor..Açıkca hep ciddiye almışımdır yaradılış kavramını;ve hala alıyorum.İçime sinmemişliği devamlı yaşıyorum;ne güzel Mevlana'dan misal vermişsiniz.Kendi varlığımızı keşfetmek hiç kolay değil aslında ama insanların binlerce yıldır hep aldatılma senaryolarının hala sürüyor olması pek sindirilecek bir şey değil..
Hep düşünürüm,nereye gidiyoruz diye.Hiçbirşey bu kadar basit değil herşeyin bir cevabı mutlaka vardır.
      Sizinde belirttiğiniz gibi, dünyaya gözümüzü açtığımız anda türlü biçimlendirilmeler bizi karşılıyor. Karşı çıkmaya ve özgür irademizi devreye aldığımızda günahlar ve ayıplar asker gibi karşımıza çıkartılıyor..Aslında insanın en büyük düşmanı korkudur ve düşünce tembelliğidir. Zayıflıktır bizi birtakım inançlara sefkeden.Çaresizliğe düşdüğümüzde elini uzatacak bir tanrı kavramı yaratılır.
      Yanlış anlaşılmasın yada her ne anlaşılırsa anlaşılsın;inançtır tanrı olan.Önce kendine olan inanç;gerisi zaten kendiliğinden ilham bulur diye düşünüyorum...Ben sümer bilgilerini boşa atmamak gerektiği tarafındayım.Çünkü en belirgin kayıtlar onlar tarafından daha çok muhafaza edilmiş.Hint felsefesi ise kendi içlerinde yaşanan ve bence derinliğine inilmesi gereken bir inanış.
      Bu konulara değinmeye devam edicem.Hoşlanmayanlar ve yadırgayanlar olacaktır.Ama istediğim yeni neslin tarafsız ve samimi bir şekilde düşünmesi.Çünkü çok fazla misyon ve dernekler var.Bunlarla karşılaştım,tarafsız olarak içlerinde bire bir yaşadım.Yeni neslin önlerine neler konulduğunu ve beyinlerine neler enjekte edildiğini duymak ayrı ;şahit olmak ise apayrı birşey.
« Son Düzenleme: Ocak 20, 2012, 12:53:52 öö Gönderen: hypatia »
Sevgi ile kalın


Ocak 20, 2012, 05:23:37 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3235
  • Cinsiyet: Bay

Sn. hypatia anlatımını faydalı buldum. Benim anlatmak istediğim biraz farklı olacak bahsettiğin çocuğun doğum anıyla ilgili olan kısmı ile ilgili,bir gece uyumaya çalışırken annesinden yeni doğan bir çocuğun Cennetlik'mi yoksa cehennemlik'mi olduğunu Allah bilirmi ,bilmezmi diye bir soru aklıma takıldı ; hadi çık çıkabirsen işin içinden etrafımdaki bilenlere danıştım verilen yanıtlar beni tatmin etmedi. Geneli tabiki bilir bilmese Allah olmaz dediler .Başka bir kişide Ay ve Güneşin ne zaman tutulacağını insan nasıl  biliyorsa bu konuyuda Allah hayli, hayli bilir mantığı ileri sürdüler.Ama bu cevaplar beni tatmin etmiyordu sebebi de Bilinen bir şeyin Denemesinin mantığı bana ters geliyordu .Bu durum epey bir zaman devam etti . Yine bir gece yoğun bir şekilde bu konuya odaklandım nasıl bilir diye ; çünkü benim mantık anlayışımında, ben dahi imtihanın sorularını görmeden ve imtihana başlamadan  ve süremi bitirmeden Allah nasıl bilebilir di sonucu , uzatmayayım içimden bir ses sadece Keyf diye geçti benki defalarca Kuranın mealinde bu konuyla ilgili Ayet aradım.Sonunda açıp okuduğumda Hızır aleyhisselamın Hz . Musa aleyhisselamla ilgili bölümde küçük çocuğun öldürülmesi ve Hz. Musa' nın buna tepkisi ve aldığı cevap beni tam tatmin etti.Çünkü çocuk büyüdüğünde Sapkın olacaktı ve anne babasını yoldan çıkarmaması için öldürdüm demesi benim cevabıma son noktayı koydu . Hızırın bildiğini Allah hayli hayli bilirdi.Nacizane size tavsiyem içe dönerek ve soru sorarak Allah'a yaklaşmanız onun bizden tek istediği kendisinin tek ALLAH olduğuna İMAN etmemiz saygılarımla. :'( :'( :'(
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ocak 20, 2012, 01:40:37 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Sn. hypatia anlatımını faydalı buldum. Benim anlatmak istediğim biraz farklı olacak bahsettiğin çocuğun doğum anıyla ilgili olan kısmı ile ilgili,bir gece uyumaya çalışırken annesinden yeni doğan bir çocuğun Cennetlik'mi yoksa cehennemlik'mi olduğunu Allah bilirmi ,bilmezmi diye bir soru aklıma takıldı ; hadi çık çıkabirsen işin içinden etrafımdaki bilenlere danıştım verilen yanıtlar beni tatmin etmedi. Geneli tabiki bilir bilmese Allah olmaz dediler .Başka bir kişide Ay ve Güneşin ne zaman tutulacağını insan nasıl  biliyorsa bu konuyuda Allah hayli, hayli bilir mantığı ileri sürdüler.Ama bu cevaplar beni tatmin etmiyordu sebebi de Bilinen bir şeyin Denemesinin mantığı bana ters geliyordu .Bu durum epey bir zaman devam etti . Yine bir gece yoğun bir şekilde bu konuya odaklandım nasıl bilir diye ; çünkü benim mantık anlayışımında, ben dahi imtihanın sorularını görmeden ve imtihana başlamadan  ve süremi bitirmeden Allah nasıl bilebilir di sonucu , uzatmayayım içimden bir ses sadece Keyf diye geçti benki defalarca Kuranın mealinde bu konuyla ilgili Ayet aradım.Sonunda açıp okuduğumda Hızır aleyhisselamın Hz . Musa aleyhisselamla ilgili bölümde küçük çocuğun öldürülmesi ve Hz. Musa' nın buna tepkisi ve aldığı cevap beni tam tatmin etti.Çünkü çocuk büyüdüğünde Sapkın olacaktı ve anne babasını yoldan çıkarmaması için öldürdüm demesi benim cevabıma son noktayı koydu . Hızırın bildiğini Allah hayli hayli bilirdi.Nacizane size tavsiyem içe dönerek ve soru sorarak Allah'a yaklaşmanız onun bizden tek istediği kendisinin tek ALLAH olduğuna İMAN etmemiz saygılarımla. :'( :'( :'(







Sn MOSON33  teşekkürler.

Öldürülen çocuğu anlatımınız bana dört,beş yıl önce ışık klisesi'de bir toplantıyı hatırlattı. Kanada dan, adını unuttuğum  protestanbir  ilahiyat profesörü gelmişti. Bu ilahiyatçının bir süre sonra sınır dışı edildiğini sanıyorum. Tv de öyle bir duyumum olmuştu.
        Kendisine sorulan soruların akışıyla şunu ifade etmişti. "İsa'ya iman etmeyen cennete gidemez." deyince bir soru yönelttim: " peki ya çocuklar?" cevap.....yok.Başka sorulara yöneldi.Üzerinde durdum;ve aldığım cevap: "iki yaşına kadar,"
İki yaşına kadar İsayı tanıdı,tanıdı;yok tanıtılıp isa'ya  iman etmedi,hadi cehennem..Ağızım açık kalmış.
     " Nasıl bir yaratıcı bu?Biraz gılgamış  destanından bahsedebilirmiyiz" dedik;ve insanın şoke olması ancak bukadar belli olurdu.Ardından hemen denilecek kadar kısa bir sürede vaktinden önce bitirildi. Kilise üyeleri hepsi bize sırtını dönüp dağıldılar ;tabii kapıda bir kaç kişi bize sorular yöneltti ve arkadaşımla oradan hemen uzaklaştık.

Sn MOSON,sizin makbule görmüş oluğunuz öldürülen çocuğa istinaden Ömer hayyam'dan bir şiir geldi aklıma:

"Beni özene bezene yaratan kim? sen!
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana;
Öyleyse nedir o cennet cehennem?

Varmı dünya'da günah işlemeyen söyle:
Bana kötü deyip kötülük edeceksen
Yüce tanrı, ne farkın kalır benden,söyle.

Adı her ne konulursa konulsun, ben varsam o'da var,ben yoksam o da yok.
Sizin bana tavsiye ettiğiniz içime kulak verişim bana bunu der.Ama nacizane benim de bir tavsiyem biraz sizde içinize dönüp, tümü yaradanın cezalandırıcı olduğunu düşünmeyin;umarım okuduklarımı yanlış algılamamışımdır.Ve sizde yazdıklarımı tekrar okuyun.
Evlatlar sevgiyle ve bağışlanarak büyütülüyor.Elimi tırmalayan bir kedi yavrusuna ekmek vermeye ve okşamaya devam ediyorum;içimdeki bu varlığa sevgi ,Allahtan büyükmü?Birde tümün yaratıcısını düşünün!..Siz hangi hızır dan hangi Allah'dan bahsediyorsunuz?Yine aklıma birşey geldi :) şeytan ayetleri.
Bu gibi vicdani sesler çok incedir.Kıldan ince kılınç dan keskin.Sevgiyle oluşturulan evrenin mimarı natur'dur; tıpkı bizimde öyle olmaya çalışmamız gibi.
Sizin tabirinizle benim Allahım cezalandırmaz;hele ki sabileri. O katil değildir,gözlerimin gördüğü her iyi ve güzellik de o vardır..Bilmem anlatabildim mi?
Sevgi ile kalın


Ocak 20, 2012, 02:30:51 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

..........Gelelim konumuza.


" Sümer ve Akkad metinleri, Gök ve yer Tanrılarının, istediklerinde Dünya2dan yükselebilmekte,göklere çıkabilmekte ve Dünya'nın göğünde gidip gelebilmekte oldukları konusunda kadim Yakın Doğu halkının son derece emin olduğu yolunda hiçbir şüpheye yer vermez. İnanna'da olduğu kadar diğer büyük tanrılarda da var olan bu yetenek, tanrıları-görmüş olduğumuz gibi, diğer her açıdan antropomorfik-kanatlı resmeden kadim ressamlar tarafından sık sık belirtilmiştir. Sayısız betimlemede görülebileceği gibi kanatlar, bedenin bir parçası, yani doğalkanatlardeğil, daha ziyade tanrının giysisine takılmış bir süstür. Ama en bilinen yolculuk Aşağı Dünya'ya yapılan seyahattir. Bu yolculuk sadece destanlara değil, silindir mühürler üstündeki sanatsal betimlemelere de konu olmuştur.
     Bu tehlikeli yolculukla ilgili metinler, yolculuğun başlangıcından önce İnanna'nın yedi nesneyi dikkatle luşandığını ve yedi kapıdan geçtikce bunları birer birer çıkarışını tarif ederler. Göklere yapılan yolculuklarla ilgili  metinlerde de böylr yedinesneden söz edilir:

           1.Başına taktığı ŞU.GAR.RA
           2.Kulaklarındaki " Ölçüm pandantifleri"
           3.Boynuna taktığı küçük mavi taşlardan zincirler (bence taş denilen şey ışık olabilir)
           4. Omuzlarındaki "ikiz" taşlar
           5.Ellerinde altın bir silindir
           6.Göğöslerini tutan bantlar
           7.Bedenini saran PALA giysisi.

Bu yedi nesnenin yapısını ve öneminin ne olduğunu
şu ana dek kimse açıklayamamış olmasına karşın, cevabın uzun süredir elimizin altında olduğuna inanıyoruz.
1903' ten 1914'e kadar Asur başkenti Asur'u kazan Walter Andrae ve meslektaşı İştar Tapınağında, tanrıçayı göğsüne ve sırtına yerleştirilmiş çeşitli"tertibat"la gösteren yıpranmış bir heykelini buldular. 1934'te Mari'de kazı yapan arkeologlar, toprağa gömülü benzer ama sağlam bir heykele rastladılar. Bu,güzel bir kadının gerçek boyutlu bir suretiydi. Sıra dışı başlığı,onun bir tanrıça olduğunu gösterecek biçimde bir çift boynuzlsüslenmişti. 4.000 yıllık heykelin çevresinde duran arkeoloklar, onun canlı gibi görünüşü karşısında büyülenmişlerdi (bir fotoğrafta, heykel ve canlılar arasında  ayırım yapmak zorlanılabilir). Onun 'vazolu Tanrıça' diye adlandırdılar ziraelinde silindirik bir nesne tutmaktaydı.
    Eski Ahit Rb'in "meleklerini" malakim diye adlandırır, yani kelime anlamıyla ilahi mesajları getiren ve ilahi emirleri yerine getiren "elçiler". Birçok durumda açığa çıktığı gibi, bunlar ilahi havacılardır: yakup onlaro göğe tırmanan bir merdivenden yukarı çıkarken görmüştür,onlar Hacer'e (İbrahim'in cariyesi) gökten seslenmişlerdi ve sodom ve Gommora'ya göksel yıkımı getirenler de onlardır."

Aynı kaynaktan alıntı

---------------------------------------------------------------------------
Sevgi ile kalın


Ocak 20, 2012, 05:36:40 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3235
  • Cinsiyet: Bay

Sn.hypatia öncelikle karşınızdaki insana hitap şeklinizden dolayı tebrik ederim . Nacizane ben pek dini konularda yorum yapmak istemem, sadece yaşadığım bir anımı paylaştım , benim anladığım bizim terettüde düştüğümüz durum Dünya'daki zaman kavramıyla ilgili algılama şeklimiz.Hadi gelin biraz daha uçlara gidelim zamansızlık yani ölümsüzlük isteğimizin ne kadar gerçekçi olduğunu kendimize soralım.Malümunuz biz hayatta devamlı 3 mantıkla hareket ederiz romanlardaki Giriş,Gelişme ve Sonuç mantığı ile hayatı algılıyoruz. Doğum= Giriş  Büyüme= Gelişme ve en acısı Ölüm= Sonuç' u semboleze ediyor biz ne kadar da ölmeyi istemesekte gerçekten SONSUZLUK kavramını şu anki Akıl ve mantıkla kaldırabilirmiyiz; gerçekten merak ediyorum ?  Kilisedeki çocuk olayında ise ,zaten Vaftiz olmayanın günahkar olduğunu bildiriyorlar 2 yaşına kadar bilirse Hz. İsa 'yı pek mantıklı değil bana göre  ,  sabi olan bir  çocuk Hz. İsa' yı bilse ne olur bilmese ne olur böyle konuları işin ehli İlahiyatçı Rahiplere bırakmakta fayda saygılar. :-X :-X :-X :-X :-X :-X :-X
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ocak 20, 2012, 07:00:36 ös
Yanıtla #9
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Sn Mosom, çocuk hakkında verdiğiniz paylaşıma karşılık bende İsa olayıyla karşılık verdim.Ve sizin bana inanç üzerine vermiş olduğunuz tavsiyenize karşılık bende fikrimi beyan ettim..Sizin,  konuları dağıtma gibi bir alışkanlığınız var galiba.  Daha önceki bir yorumumada böyle yaptınız ama sonra da yanlışlığı kabul ettiniz..Konuyu dağıtmayalım; varsa konuyla ilgili yorumunuz buyrun paylaşalım..
Sevgi ile kalın


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
4154 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 22, 2007, 10:28:51 ös
Gönderen: GölGe
1 Yanıt
2165 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2012, 11:44:36 ös
Gönderen: NOSAM33
2 Yanıt
3725 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 11, 2008, 03:57:56 öö
Gönderen: Fraternis