Hayatı boyunca "hürriyet" kelimesini ağzına sürmemiş bir kısım televizyon erbabı, şimdi birden "zaping hürriyeti" diye bir kavramı keşfetti: "Memlekette hürriyet var. Bizi seyretmek istemeyen zap yapar öbür kanala geçer" diyorlar. İyi ama, öbür kanalda da onlar var...
Son sekiz yıldır adım adım, kana, gözyaşına, boş lafa, sansasyona, şiddete alıştırdılar seyirciyi...
Ekranı, gözünü dayayıp insanların yatak odalarını dikizlemeye yarayan bir anahtar deliğine çevirdiler. Haber bültenlerini "seçme saçmalar" listesine, spor programlarını geyik muhabbetine, reality show'ları korku filmine dönüştürdüler. Sohbeti yorgan altından açmayı, konuğa belden aşağı soru çakmayı marifet saydılar.
Yıllar yılı cinsel açlığa terkedilmiş seyirci, damardan enjekte edilen bu afişteliğe müptela olup "Aç... aç..." diye bağırmaya başlayınca da kabahati onlara atıyor, "Onlar istiyor, biz de açıyoruz" diyorlar. "Memlekette zaping hürriyeti var. Beğenmeyen zaplasın" diye akıl veriyorlar.
iyi de, zaplanan kanalda da onlar var; kaçış yok ki...
Düşünün; bir uyuşturucu kaçakçısı yakalanıyor. Polis sorguya alıyor. "Yaptığın işin insanları ne hale getirdiğini biliyorsun değil mi" diye soruyor. Kaçakçı gayet pişkin yanıtlıyor:
"Fakat amirim; ben kimseyi bu mereti almaya zorlamıyorum ki, o hale gelmek istemiyorlarsa almasın onlar da..."
Son zamanlarda televizyondaki çerçöpü savunanların geliştirdikleri "Beğenmeyen izlemesin" söylemi aynı mantığa dayanmıyor mu?