Bir mektup buldum, forumda yayınladım.
Güzel sözler edildi.
İyi bir iş yapmışım demek…
Eskiden şöyle söyleşiler geçermiş:
“Neredensiniz, sevgili kardeşim?”
“Aşağıdan.”
“Ha evet, ben yukarıdanım.”
“Ne beis var kardeşim. Birbirimizden farkımız yok.”
“Haklısınız kardeşim.”
Bu tür konuşmaların geçtiği dönemde, masonlar kardeşmiş ama büyük locaların yönetim görevini üstlenmiş olanların indinde öteki yandakiler kardeş sayılmazmış.
Sıradan mason olmak çok güzel galiba. Yönetim görevi üstlenmemek gerek. Kişinin masonluğu azalıyor gibi öyle olunca.
Konumuzun dışına çıkmayalım… Konumuz, şu kurgusal söyleşi parçasında değinmiş oldukları üzere aşağıdakiler ve yukarıdakiler.
Neden söz ettiğimi bilmeyenler sakın bunu BBC’de yıllar önce yayınlanmış “Upstairs-Downstairs” adlı dizide olduğu gibi, sosyal sınıfa bağlı bir hiyerarşi olduğunu sanmasın sakın.
Hem bu terimin aslında Tür7kiye’deki Masonluğun bölünmesiyle de doğrudan bir ilgisi yok. Ancak sonradan öyle nitelenmiş. Zaten yukarıdakiler ve aşağıdakiler ter0imleri de sonradan çıkarılmış. Oysa o yukarıdakilerin çalıştığı bir bina var ki ona “yukarı loca”, ötekine “aşağı loca” denirmiş.
Karaköy’den Tünel’e çıkan tarihi sözüm ona metroda akşam üstü bir buluşma… İki beyefendi; ikisi de süper şık giyimli.
“Merhaba sevgili kardeşim, nasılsın?”
“Sağol, çok iyiyim kardeşim. Sen nasılsın?”
“Hamdolsun, ben de iyiyim. Epeydir görüşemedik.”
“Haklısın kardeşim. Günlerimiz denk düşmüyor anlaşılan.”
“Bugün hayrola! Nereye böyle?”
“Toplantıya elbette. Sen?”
“Ben de… Ha, anladım, Ben yukarıya gidiyorum, sen aşağıdasın anlaşılan.
“Evet. Benim yukarıya gidişim önümüzdeki hafta.”
“Hay Allah! Ben de önümüzdeki hafta aşağıda olacağım.”
“Fakat böyle sürmemeli. Bir denk düşürelim de birlikte olalım.”
“Ben de çok isterim. Özledim.”
Belki böyle, belki bir başka türlü. Bir kurgu işte çalaklavye. Ne kadar tuttuysa o kadar tutar.
Günümüzde de vardır bu tür söyleşiler ama bir eksikle: Artık aşağıdakiler de yok, yukarıdakiler de.
Tünel hâlâ var. Akşamüstleri tünele binen o süper şık giyinmiş beyefendiler de var.
Nedense o saatlerde öyle kişiler hep Karaköy’den Tünel’e doğru çıkar. Tersine giden olmaz onların benzerlerinden.
Bir arada giden, selâmlaşan, söyleşenler olur. Bir de ötekileri şöyle yan gözle süzenler.
Sonra yukarıdakiler yukarıda kalır, aşağıdakiler aşağıya doğru yollanır.
Yoktur aslında bir farkları.
İşin eksik olan yanı bu konunun sadece İstanbul ve onun da sadece pek dar bir alanı için geçerli oluşu.
İşin yanlış olan yanı ise şu "Aşağıdakiler" ve "Yukarıdakiler" terimlerinin İstanbul dışında yerlerde de kullanılmış olması. (Kullanılmış dedim, çünkü gaüliba artık kullanılmıyor.) Sorsanız "Niçin böyle diyorsunuz?" diye, hepsi bilir miydi acaba?
Duydum ki o yukarıda denilenler yeni bir gayrimenkul satın almış aşağıda denilenlerin ana binasından daha aşağıda.
Ne olacak şimdi?