Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ünlü İslamcı masonlar  (Okunma sayısı 3071 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 19, 2017, 06:47:44 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Dinci basının nakaratı günlerdir sürüyor: "Masonlar düğmeye bastı!" "Laiklik mitinglerinin arkasında mason locaları var!" "Başörtüsü yasağını mason biraderler savunuyor!"
Hiçbir belge ve bilgiye dayanmadığı halde bu iddiaları sürekli tekrarlayan dinci basın, bu topraklara masonluğu kimlerin getirdiğini; önde gelen bazı din adamlarının mason olduğunu biliyor mu? Sürekli alıntı yaptıkları, mücadelesinden övgüyle bahsettikleri bazı "İslamcı mücahitlerin" mason localarına kayıtlı olduğundan haberdar mı? Başörtüsü konusunda mason din adamlarıyla aynı görüşte olduklarını tahmin edebiliyorlar mı? Tarihleriyle yüzleşmeye hazırlar mı? İşte soruların yanıtları...

BUGÜN Türkiye’de başörtüsü merkezli tartışmaların benzerini tam 100 yıl önce Osmanlı’nın gazete ve dergileri de yaptı.

23 Temmuz 1908 tarihi, kimilerine göre sadece II. Meşrutiyet’in ilanıdır; kimilerine göre ise bir burjuva devrimidir ve Kemalist devrimlerin temelidir.

II. Meşrutiyet, Osmanlı’nın siyasal ve kültürel hayatında köklü dönüşümlere neden oldu.

En büyük devrim ise kadının toplumsal hayattaki yeri konusunda oldu.

Kadın sokağa çıkmaya, çalışmaya, dergi/gazete çıkarmaya, dernekler kurmaya, dükkánlar açmaya, sinemaya-tiyatroya gitmeye başladı.

Bu durum tartışmaları da beraberinde getirdi.

Dönemin yayın organlarında kadın merkezli tartışmalar oldu.

Üç grup vardı: Batıcılar, Türkçüler ve İslamcılar...
İşte ünlü İslamcı masonlar
Musa Kazım Efendi

ÖRTÜNMEYİ SAVUNAN MASON DİN ADAMI

İslamcılar, kadınların evden çıkmalarından hiç hoşnut değillerdi.

Bunlardan biri de, Şeyhülislam Musa Kázım Efendi’ydi:

"Şeriatımızda emredilen şeylerden biri de Müslüman kadınların kendilerine mahrem olmayan kimselerden örtünmeleridir ki; o da saçları dahil vücutlarını ziynetten (süsten) arındırılmış bir şeyle, şehveti celp etmeyecek bir elbiseyle örtmekten ibarettir."

"Eve ait vazifeleri kadına, ev dışındakileri kocaya yüklemek gerekir. Bunun aksi olamaz."

"Bir de kadınların yaratılış gayeleri, onların sırf dünyaya çocuk getirmeleri ve o çocukları terbiye etmelerinden ibarettir."

"Çok kadınla evlilikte, insanlığa ve medeniyete aykırı bir şey yoktur."

(Sırat-ı Müstakim, sayı 1, 2, 3; yıl 1908; Aktaran İ. Kara, Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi, I)

Bu sözlerin sahibi Musa Kázım Efendi (1858-1920) bir Şeyhülislam’dı.

Ve aynı zamanda masondu.

Osmanlı’nın "ilerici partisi" İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesiydi.

Nakşibendi’ydi...

Türkiye’nin en büyük mason kuruluşu, "Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Mason Locası" belgelerinde, mason olan ünlü din adamları arasında sadece Şeyhülislam Musa Kázım Efendi yoktu.

Üç şeyhülislam vardı...
İşte ünlü İslamcı masonlar
Mustafa Sabri Efendi

Osmanlı Devleti’nin 118. Şeyhülislamı Mehmed Ziyaüddin Efendi (1846-1917) de masondu...

Mason şeyhülislamlardan biri de Mustafa Sabri Efendi (1869-1954) idi.

Kadınların bırakın çalışmasını, tek başına sokağa çıkmasına bile karşıydı.

Yani, kadın toplum hayatı içindeki yeri konusunda "mason biraderi" Şeyhülislam Musa Kázım Efendi ile aynı görüşteydi.

Ama ayrı oldukları konular da vardı:

"Biraderi" Musa Kázım Efendi’nin üyesi olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne muhalifti.

Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın üyesiydi.

Bu farklılığı yazmamın nedeni var:

Dinciler, tüm masonları aynı siyasal görüşte sanıyor!

Bunun örneklerini görmeye devam edeceğiz...

Bugün birçok masonun, "biraderleri" Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin şu görüşlerini öğrendiklerinde çok şaşıracağına eminim:

"Benim elimden gelse Türkleri Arap yaparım, diğer Müslümanları da. Bunların vaktiyle Araplaşmadığına da çok eseflenirim. Arap dili, ne Türk diliyle ne de Çerkez diliyle kıyas kabul etmeyecek derecede üstünlüğe sahip olduğundan, insanın, milliyetin küçüğüne sahip olup da onunla iftihar edeceğine büyüğüne sahip olarak onunla iftihar etmesi daha kárlı ve makul olur." (Yarın Dergisi, 14 Nisan 1930)

Bu düşüncede bir din adamının, Kuvayı Milliyecilere karşı fetva vermesine, Sevr Antlaşması’nı savunmasına şaşırmıyorsunuz.

Ve dolayısıyla Mustafa Kemal’in, Şeyhülislam Mustafa Sabri’yi 150’likler listesine koyup yurtdışına kovduğunu da anlayabiliyorsunuz.

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Türkiye’deki Gümrük ve Tekel Bakanlığı ve Başbakanlık yapmış olan Suat Hayri Ürgüplü’nün babasıydı.

Başbakan Ürgüplü de masondu.

İşin garip yanı, kardeşi gibi, siyasetle ilgilenen ve Demokrat Parti’den milletvekili olan Münip Hayri Ürgüplü’nün de ağzından İslam, Müslümanlık vb. sözcükler düşmezdi!

Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Mason Locası belgelerinde, mason olan din adamları listesi; Müderris Mahmud Esad Efendi, Berlin Sefareti Başimamı Mustafa Hafız Şükrü, Sefaret İmamı Haşim Veli, bir dönem Darülfünun’da rektörlük yapan Babanzade Ahmed Naim Bey dile sıralanıyor.

Bu isimler öyle sıradan kişiler değildi.

Örneğin; Babanzade Ahmed Naim Bey (1872-1934), siyasal İslamcı düşünürlerin önde gelen isimlerindendi. İslamcı fikir hayatının oluşmasında büyük payı vardı.

Milliyetçiliğe karşıydı:

’TÜRKLÜK DEĞİL MÜSLÜMANLIK ÖNEMLİ’

"İrşadlarınız, hizmetleriniz ’Türklük’ adına değil ’Müslümanlık’ adına olsun. ’Türkler’ hitabı yerine daima ’Müslümanlar’ hitabını kullanınız. Cengiz’in yasasını bilmek, İlhan’ın yurdunu tanımak, Altınordu’yu anmak bize lazım değil. Bize Muhammed’in şeriatı, İslam yurdunu, İslam mücahitlerini bilmek, tanımak lazım gelir." (Ahmed Naim, İslam’da Dava-yı Kavmiyet. s. 18)

Laikliğe karşıydı:

"Hükümeti, dini korumak ve emirlerini yerine getirmekle şeran vazifeli bilen halkımız, hükümetin bu vazifeden imtina ettiğini hoş gördüğü gün, diğer dini vazifelerini de buna bağlı olarak ahlaki davranışlarını da, içtimai vazifelerini de ihmal eder." (Sebilürreşad Dergisi, 1918)

Siyasal İslamcı Babanzade Ahmed Naim, son devrin mutasavvıflarından Fatih Türbedarı Ahmed Amiş Efendi’nin de damadıydı.

Sebilürreşad Dergisi’nin yazarlarındandı.

Sebilürreşad Dergisi deyip geçmeyiniz, bugün yayın hayatını sürdüren dinci gazete ve dergilerin temeli orasıdır!

Peki, Sebilürreşad nasıl doğdu?

Ve masonlarla ne ilgisi vardı?

Dinci basının arkasındaki masonlar

Sebilürreşad, "Müslümanların uyandırılması ve yüceltilmesi için" çıkarıldı. Derginin adı konusunda Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa bir teklifte bulundu: "Kuran’dan bir sayfa açalım, ne isim çıkarsa oradan alalım." Besmeleyle bir sayfa açtı. "İttebiuni ehdiküm Sebilürreşad" ayeti çıktı ve isim bulundu: Sebilürreşad.
İşte ünlü İslamcı masonlar
  Abbas Halim Paşa

Aralıklarla da olsa 1908’den 1965 yılına kadar yayımlanan dinci Sebilürreşad’ın mali kaynağı Kavalalı Ailesi’ydi.

Osmanlı’nın son yıllarını okuduğunuzda karşınıza sık sık "Sadrazam Mısırlı Said Halim Paşa"; "Vezir Mısırlı Halim Paşa"; "Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa" gibi "Mısırlı Paşalar" çıkar.

Ancak bu aile "Mısırlı" değildir!

Kavala Ailesi’nin atası ünlü Osmanlı paşası Selanik/Kavalalı Mehmed Ali Paşa’ydı.

Aile Mısır’a hákim olduktan sonra "Kavalalı" adını bırakıp "Mısırlı" adını kullanmaya başladı.

Sebilürreşad Dergisi’nin isim babası ve finansörü Abbas Halim Paşa, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu; Abdulhalim’in oğluydu.
İşte ünlü İslamcı masonlar
Said Halim Paşa

Abbas Halim Paşa’nın ağabeyi ise ünlü bir isimdi: İttihat ve Terakki döneminde, dört yıl (1913-1917) sadrazamlık yapan Said Halim Paşa.

Sadrazamlıktan önceki görevi, İttihat ve Terakki Cemiyeti Genel Sekreteri’ydi; yani öyle sıradan bir İttihatçı değildi.

Kardeşi Abbas Halim Paşa ise İttihat ve Terakki döneminde önce Bursa Valisi, sonra Nafia Nazırlığı yaptı!

Ne diyor siyasal İslamcılar: "İttihatçıların arkasında masonlar vardır!"

Sanki dinci Sebilürreşad’ın arkasında yoklar.

İslamcı Sebilürreşad’ın yazarı Sadrazam Said Halim Paşa (solda) aynı zamanda masondu! (İlhami Soysal, Türkiye’de ve Dünyada Masonlar, s. 380.)

İngiliz kaynaklara göre iki kardeş de masondu:

İngiltere’nin İstanbul Büyükelçisi Sir G. Lowtherin, İngiltere Dışişleri Bakanı Sir C. Harding’e gönderdiği "gizli" mahreçli raporlarda, İttihatçı-Yahudi ve Mason ilişkisini isim isim anlatmaktadır. (Prof. Eli Kidor, "Arabic Political Memories and Other Studies" Londra 1974; Aktaran, Gündüz Gazetesi, 19.5.1998.)

Durun bitmedi. Ailece masondular!

Abbas Halim Paşa ile Said Halim Paşa’nın babaları Prens Muhammed Abdülhalim Paşa da mason idi.

Üstelik Fransız Yüksek Şûra (Büyük Doğu/Grand Orient) üyeliğine kadar yükselmiş önemli bir masondu.

Mason olmakla kalmadı; 1861’de Fransa Maşrık-ı Azam’ından patent alarak, "Şûra-yı Ál-i Osmani" adında Osmanlı locasını kurdu!..

Türkiye’deki masonlar aynı zamanda iyi bir Müslüman’dır. Ama gel gör ki dincilere bunları anlatmak zordur.

"Mısırlı" ailesinde mason çoktu:

1909’da kurulan Türkiye Büyük Locası’nın kuruluşuyla ilgilenmesi için Avrupalı "büyük üstadlar" kimi görevlendirdi dersiniz: Mısırlı Prens Aziz Hasan Paşa’yı!

Yani Abbas Halim Paşa ile Said Halim Paşa’nın amcaoğlunu...

Sadrazam Said Halim Paşa, Sebilürreşad’da bakın neler yazdı:

"Müslümanların kurtuluşu ve saadeti onların tam olarak İslamlaşmalarındadır." (Aktaran Kara, cilt I s 114)

"Osmanlı siyasi birliği, Avrupa Hıristiyan hükümetlerinde olduğu gibi milliyet esasına değil, İslam birliği ve kardeşliği esasına dayanmaktadır. (...) Kanun-u Esasi’mizi seçerken çok aldanmış olduğumuzu itiraf etmemiz lazım gelir." (İbid s. 144-145)

Sadece Sebilürreşad’ı desteklemediler.

Abbas Halim Paşa, Prof. Ömer Ferit Kam gibi "İslamcı düşünürleri" eğitim öğrenim için Avrupa’ya gönderdi. Mehmet Akif Ersoy’un Mısır’daki finansörüydü.

İlginçtir: Her taşın altında mason parmağı arama paranoyaklığı Sebilürreşad ile Türk basınına girdi. Sebilürreşad hem masonlardan para aldı hem de her taşın altında mason aradı!

Dün bugünden farklı değil.

Dinci gazeteler masonları önce en yakınlarında aramalıdır! Soğuk savaş ürünü İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneği ve Aydınlar Ocağı kadrolarına bakmalıdırlar.

İşe, İlim Yayma Cemiyeti başkanlığı yapmış, hac ticaretiyle ilgilenmiş ve bu arada 9 Kasım 1967 tarihinde Murad Locası’na kaydolmuş bir dinci kardeşleriyle başlayabilirler. Bu kesmezse, dinci önderlerinin hayatlarını incelesinler.

Hadi ikisini biz yazalım.

Mason İslamcı lider

DİNCİ Sebilürreşad’ın káğıdı ve parasının nereden/kimlerden geldiği ortada. Bunu öğrendik... Peki...

Bu derginin düşünce ideoloğu kimdi: Cemaleddin Efgani...
İşte ünlü İslamcı masonlar
Cemaleddin Efgani

Said-i Nursi, Mehmet Akif, Eşref Edip, Şemsettin Günaltay, Said Halim Paşa gibi dergi yazarları en çok ondan etkilendi. Cemaleddin Efgani ve öğrencisi Muhammed Abduh’un makaleleri Sebilürreşad’da sık sık yer aldı. Ama nedense "Doğu’nun Çırpınan Şahini" Efgani ve öğrencisinin gizli kimlikleri bu yayınlarında pek geçmedi...

Oysa...

Cemaleddin Efgani masondu!

Kahire’deki Şarkın Yıldızı Locası’na 7 Temmuz 1868’de girmişti.

Numarası 1355 idi.

"Mısır’da kurulan mason localarının başına Cemaleddin Efgani ve ondan sonra Muhammed Abduh getirildi. Bunlar Müslümanlar arasında masonluğun yayılmasına çok yardım ettiler." (Yahudilik ve Masonluk s. 350)
İşte ünlü İslamcı masonlar
Muhammed Abduh

"Efgani’nin talebesi Abduh gibilerin kimler tarafından destek gördüğüne dair zamanında İngiltere’nin Mısır sömürge Valisi Lord Cromer’in söylediği şu söz ibretliktir: Kuşkusuz İslami reformist hareketin geleceği Şeyh Muhammed Abduh’un çizdiği yolda ümit vaat ediyor. Ve o yolun yolcuları Avrupa’nın her türlü yardım ve teşviklerine layıktırlar." (M. Muhammed Hüseyin, Modernizmin İslam Dünyasına Girişi, s. 9192)

Mason Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi de, Abduh ile ilgili şunları söyledi: "Üstadi Efgani vasıtasıyla, masonluğu Ezher’e idhal (sokan) eden odur." (M.Sabri Efendi, Mevkıfu’l-Akl ve’l-ilm ve’l-Alem, Beyrut 1314, c. I s. 133)" (21.10.2004)

Tarihte sürpriz çok!

Cemil Meriç "Umrandan Uygarlığa" kitabında şöyle yazdı:

"Zavallı Türk intelijansiyası! Kimlerin peşinden gitmemiş. Düşmanları dost, dostları düşman olarak tanımış. Peygamber’in adını anmaya cesaret edemeyen bir Efgani’yi Peygamber kadar saygıya layık görmüş."

Bugün durum farklı mı sanki?

Daha ayrıntılı bilgi isteyenler, "Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı/Efendi 2" kitabıma bakabilirler.

Alıntı Soner Yalcın.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Şubat 19, 2017, 08:45:08 ös
Yanıtla #1
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Bu güzel antİmasonik yazının aktarımı için teşekkürler.
Aktarımda antimsonik bir yan yok. Zaten katkı da yok. Yorum bile yok.
Yazı zaten yorum yüklü. Birçok yorum tarihsel bilgi gibi verilmiş.
Anlatıların baştan sona yanlış ya da uydurma olduğu söylenemez. Fakat yer yer yanlışlar göze çarpıyor. Bunların farkına Masonluğun terimlerini, sistemini ve Türkiye'deki Masonluğun tarihçesini iyi  bilenler varabilir. Masonların çoğu bile farkına varmaz; bilzler ki. Önemsemezler ki. Bu nedenle yazan aldırmaz bile, nasıl olsa farkedilmez diye...
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 19, 2017, 08:50:17 ös
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Yorum yapacağım merakın bu işe. Lakin şu anti masonik yazı söylemlerini bırak ta heves kaçmasın. Soracağım işine gelirse cevapla yada antimason ik soru de.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Şubat 19, 2017, 10:05:07 ös
Yanıtla #3

 Biraz bildiklerimizi merak ediyoruz; hiç bilmediklerimizi zaten merak edemiyoruz.Dedikodular gibi yarım bilgiyi çoğaltıp,çarpıtıp biraz bildiklerimize ekleyip,hiç bilmediklerimiz ile çarpıp,mevzusu bitmeyen bir konuda sonunda küresel ortak bir noktaya ulaşabiliyoruz; tabki bir kaç konu için geçerli bir durum. - -  :) Aslında ortak noktayı bir türlü bulamayan tartışma konuları, ya bütün taraflarca hatalıdır; yada, bağnaz ve tutucu taraflarca tartışma uzatılmıştır.Bütün bunlara rağmen...

 Kimsenin başaramadığını Masonlar başarmış bence; bütün Dünyayı bir konuda birleştirmiş.Bütün görüş,ırk,din,vb hertürlü farklı kesimlerce ortak olarak hakaret ve küfüre maruz kalabilmeyi başarmışlar.Bir noktada ülküleri gercekleşmiş... :) :)  :)
« Son Düzenleme: Şubat 19, 2017, 10:10:26 ös Gönderen: Tik-Tak »
Sen Özelsin


Şubat 19, 2017, 10:50:42 ös
Yanıtla #4

Konunun içine tarih girince inanmak daha zor oluyor. Günümüz yazılı tarihine ve iddialarına güvenmek çok zor bazı konularda.
Yazılanların büyük bir kısmının doğru olduğuna inanmıyorum.(Doğruda olabilir) Doğru kabul edecek olsak bile şaşıracak çok bir şey yok.
Her ne amaç taşırsa taşısın Organize olan her ideolojinin içine o ideolojiye yakışmayan insanlar , fikirler girebilir.
Masonluğun içindede geçmiş zamanda yer almış ve hala yer aldığına inandığım yanlış kişiler olmuştur ve olacaktır diye düşünüyorum.
Her şey gibi Masonlukta temel değerlerinden kopmadan günümüze kadar gelişerek değişerek gelmiş.
Değişim iyidir. Olması gerekendir bence.Bekleyen ve değişmeyen şey kokmaya mahkumdur.
Bu yüzden geçmişte Mason olmasına rağmen bazı uç fikirleri olan insanları normal karşılıyor , Mason kimliğinden önce insan kimliğine bakıyorum.

Saygılar . Sevgiler
Kutsal olanı köpeğe vermeyin.
İncileri domuzların önüne atmayın....


Şubat 20, 2017, 12:41:53 öö
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 266
  • Cinsiyet: Bay

Hristiyancı Mason var mı acaba?
Her kande baksam görünür gözlerime sırr-ı ezel
Her şey ulaşıp aslına çıktı aradan kainat


Şubat 20, 2017, 12:55:13 öö
Yanıtla #6
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Bu yazıyı foruma getirme nedenim çok ta yazının içeriği ile ilgili değildi,Mason olan şeyhülislamların durumu ilgimi hep cezbetmişti buradada bu yazıyı okuyunca yayınladım tartışılsın diye.
Kasten yorum yapmadım çünkü sn.adam'ın buna vereceği içeriğinden emin olduğum yazıyı yazmasını bekledim.
Aramız bozuk bu ara kişiselleştirmeyede gerek yok.Yalnız forumda getirilen konulara forumdaki hemen hemen hiç bir mason böyle önyargılı olarak bakıp antimasonik demediler bugüne kadar hatta gerek bil duymadılar varsa böyle bir şey.
O yüzdendirki kendimi hep özgür hissettim burada.
Net olarak diyeyim ANTİMASON değilim.

Şeyhülislamdan yani bugünkü karşılığı diyanet işleri başkanından mason olurmu?
olursa nasıl olur?
Olunca fikirleri hangi yönde değişme olmuştur?

Soner Yalçınîn yazdığı şekli ile Masonlar Kazım Efendiyi Bağnaz olarak görmüşlermidir?
çünkü söylemleri bugün bu forumda bağnazlık olarak karşılık buluyor.

3 Şeyhülislam Masonik çalışma yaparken aynı zamanda dini vecibelerini ve fetva verirken masonluk ile hiç çelişmişmidir?

Yazıyı paylaşma ve sorma amacım bu idi gerisi değil.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Şubat 20, 2017, 02:44:36 öö
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

Seyhulislam ve Mason bana cok ters geliyor...
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Şubat 20, 2017, 05:31:11 ös
Yanıtla #8
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 139
  • Cinsiyet: Bayan

Masonluk bir ilim bilim ogreti aydinlanmadir bundan dolayi her dini inanctan tanriyi kabul etmek sartiyla aliniyorsa seyhulislamin alinmamasi neden ters gelsin ki? He tabi seyhulislam yanlisi men eden  dogruluk adami ise ve bize  masonluga girmesi ters geliyorsa  ya onu orda ne isi var deniliyorsa  o zaman bizim sahip oldugunuz masonluk bilgilerinde bir terslik vardir.

Eger yoksa o zamn is cetrefilli

Eger bizim sahip oldugumuz eksik masonluk bilgisiyse ogrenmek boynumuzun borcudur

Saygilarimla
Ad majorem Dei gloriam
Ab uno disce omnes


Şubat 20, 2017, 08:57:30 ös
Yanıtla #9
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Masonluk ve masonların tutumu ülkeden ülkeye farklı olduğu gibi, aynı ülkede zaman içinde değişim gösterir. Olumlu değişimle gelişir.
Bu nedenle, neredeyse yüz yıl öncesinin olgu ve söylemlerini, o günlerin toplumsal yaşam tarzı ve koşulları çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Bir din adamının mason olmasında şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak şey, bir masonun, dinsel inanç ve bununla bağlantılı benimseyişlerini Masonluğun ilkelerinden üstün tutmasıdır. Öyle bir kişi bir mason derneğinin üyesi olabilir ama "mason" değildir. Bu, başka alanlarda da -örneğin siyasette- geçerlidir.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.