Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Menderes'i Övenlere (1) - Tufan Türenç  (Okunma sayısı 5538 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 24, 2010, 03:22:25 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Kimdir Menderes

BAŞBAKAN Erdoğan birdenbire Adnan Menderes hayranı kesiliverdi, ilk kez ölüm yıldönümü anma törenine katıldı. Büyük bir duygusallık içinde şiir okudu.

Başbakan'ın bu vefası kuşkusuz güzeldi ama güzel olmayan rahmetli Menderes'i iç politikada figürü olarak kullanmasıydı. Neyse...
Başbakan'ın büyük saygı ile söz ettiği Menderes'i tanımayan genç nesillere anlatmaya çalışalım.

Menderes büyük toprakların sahibi bir ailenin çocuğuydu. Çok küçük yaşta annesi ile babasını yitirdi, onu anneannesi büyüttü.
Ailenin Ege'nin bereketli topraklarında binlerce dönüm arazileri vardı.
 
Amerikan Koleji'nde okuyan Adnan, 1930'da Fethi Bey'e Atatürk'ün kurdurduğu Serbest Fırka'da politikaya atıldı. Ancak bu partinin ömrü çok kısa oldu. Genç Menderes de CHP'ye girdi ve Aydın İl Başkanı oldu. Bu arada hukuku bitirdi. 

Atatürk'ün isteğiyle Aydın'dan milletvekili seçildi ve Meclis'e girdi.   

Genç, bilgili, zeki, güzel konuşan, çok şık giyinen Menderes kısa zamanda sivrilerek politikanın ciddi aktörlerden biri haline geldi.

1945'te CHP'nin topraksız köylüleri toprak sahibi yapmak amacıyla getirdiği Toprak Kanunu Tasarısı'na karşı çıktı.

Bunun üzerine iki arkadaşıyla birlikte CHP'den ihraç edildi.

Eski başbakanlardan Celal Bayar da CHP'den istifa ederek bu gruba katıldı. Bu dört kişi Demokrat Parti'yi kurdu.

Demokrat Parti kısa zamanda halkın büyük ilgisini çekti ve 1950 seçimlerinde 27 yıllık tek parti iktidarı olan CHP'yi yenerek iktidara geldi. Bayar Cumhurbaşkanı, Menderes de Başbakan oldu. Menderes koltuğuna oturur oturmaz büyük kalkınma hamlesi başlattı. Amerikan yardımları ve alınan dış kredilerle fabrikaların temelleri atıldı, yol, baraj, liman inşaatları başlatıldı, tarım makineleştirildi. Köylü traktörle tanıştı. 

Türkiye bir anda şantiyeye döndü. Halk bu dinamizmin getirdiği refahtan çok mutluydu. 1954 seçimlerinde DP daha fazla milletvekilliği kazandı.   

* * *

Ancak plansız programsız bir şekilde yürütülen bu kalkınma hamlesi sonunda ülke döviz sıkıntısına girdi ve borçlarını ödeyemez hale geldi.
İthalat hemen hemen durdu. Bu da yokluklara neden oldu. Kahve yoktu. Halk nohudu kavurup öğüterek kahve niyetine içiyordu. Şeker karneye başlanmıştı.

Halkın sevgisi ve desteği günbegün azalmaya başladı. Muhalefet arttı, gazetelerdeki eleştiriler şiddetlendi.

Menderes bunu önlemek için baskıcı yollara başvurdu. Gazetelere yoğun bir sansür uygulanıyor, özellikle köşe yazarları hapislere atılıyordu.

Başbakan'a bazı akil adamların nasihatleri etkili olmuyordu. O dönemlerde ülkenin tek iletişim organı olan radyo tamamen hükümetin sesi haline gelmişti.
Muhalefetin söyledikleri verilmiyor, tersine onlara Başbakan'ın yanıtları dakikalarca yayınlanıyordu.

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü yurt gezilerinde bindirilmiş kıtalar tarafından saldırıya uğruyor, bunun için önlem alınmıyordu.

Bu huzursuzluklar üniversitelerde yoğun tepkilere neden oldu. Ankara ve İstanbul'a on binlerce öğrenci sokaklara dökülerek gösteriler yapmaya başladılar.

Polisle öğrenciler arasında çatışmalar oluyordu
.

Bu hava orduda da rahatsızlık yaratıyordu. Sonunda olan oldu ve daha ağırlıklı olarak genç subaylar 27 Mayıs'ta Menderes hükümetini devirdiler.

Türkiye ilk kez darbeyle tanıştı.

Bayar, Menderes, bakanlar ve DP milletvekilleri tutuklanarak Yassıada'ya kapatıldılar ve orada kurulan mahkemede yargılandılar.
Çok sayıda idam ve hapis cezası çıktı. İdamların üçü dışındakiler kaldırıldı.

Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi.

Oysa 27 Mayıs olmasaydı 3 politikacı asılmayacak, DP büyük olasılıkla iktidarı yitirecek, değişim sandıkta gerçekleşecekti.

Sonuç: Politik hataları olan ancak hiçbir yolsuzluğa karışmayan 3 dürüst politikacı ile genç demokrasimiz darbenin kurbanı oldu.

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=15823133&yazarid=39&tarih=2010-09-20


Eylül 24, 2010, 03:27:44 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Kimdir Menderes (2)

1950-1960 arası Türkiye'yi on yıl süreyle yöneten Başbakan Adnan Menderes'i bugünkü nesillerin tanıması için anlatmaya devam edelim.

Çok çapkın bir insandı. İktidara geldiği ilk yıl bir kokteylde o dönemin en ünlü ve güzel opera sanatçısı Soprano Ayhan Aydan'a rastladı ve anında âşık oldu.
Derhal yanına giderek ondan çok etkilendiğini söyledi ve ünlü sopranoyu kolundan tuttuğu gibi terasa çıkararak ona ilan-ı aşk etti.

Ayhan Hanım evliydi. Adnan Menderes bunu hiç önemsemedi ve onu kocasından boşattı. O sırada Adnan Bey 50, Aydan ise 25 yaşındaydı.

Genç operacı da kısa sürede bu karizmatik adamın etkisine girdi ve ona âşık oldu. 

Yassıada Mahkemesi'nde tanık olarak çağrılan Aydan, Menderes'e âşık olduğunu, kendi isteğiyle ondan hamile kaldığını ancak çocuğunun ölü doğduğunu anlattı.

“Yaşadıklarımdan pişman değilim, çünkü onu hâlâ seviyorum” dedi.

Menderes'in aynı dönemde İstanbul'da da bir sevgilisi vardı. Roman yazarı Suzan Sözen. O da çok güzel bir kadındı ve İstanbul Emniyet Müdürü ile evliydi.
Başbakan İstanbul'a geldiği zaman mutlaka Sözen'in Nişantaşı'ndaki evine gider, çoğu kez orada kalırdı.

* * *

Menderes aklına koyduğunu yapan bir insandı. Milliyetçiydi. Kıbrıs'ta Rum yeraltı örgütü EOKA'ya karşı Türk yeraltı örgütü Türk Mukavemet Teşkilatı'nı kurdurdu ve adaya gizlice silah gönderdi.

Kıbrıs olaylarında Rumlarla çarpışan “Mücahitler” Türk Mukavemet Teşkilatı'nın yetiştirdiği milislerdi.

Menderes dönemin ünlü politikacısı Millet Partisi Lideri Osman Bölükbaşı'na oy veren memleketi Kırşehir'i haritadan silmeye karar verdi ve orayı ilçe yaptı.
Bir ili ilçe yapacak kadar kızmasının nedeni şuydu: O dönemde geçerli olan seçim sistemine göre bir ilde en çok oyu alan parti o ildeki bütün milletvekillerini çıkarmış sayılıyordu.

Menderes'in bütün baskılarına karşın Kırşehir, hemşerisi Osman Bölükbaşı'dan vazgeçmiyor, oylarını onun partisine veriyordu.

* * *

Menderes muhalefeti tümüyle silmek amacıyla Vatan Cephesi'ni kurdu. Radyolarda her gün saatlerce Vatan Cephesi'ne katılanların isimleri okunurdu. Üye olmayanların, hatta ölülerin bile isimleri okunurdu.

Suç icat edilerek politikacılar, gazeteciler, yazarlar sürekli hapse atılırdı.

Hemen her gün gazetelerin bazı bölümleri beyaz çıkardı. Son dakikada yasaklanan haber ve yazıların yerine başka haber ve yazı konamayacağı için o bölümler sayfalardan kazınırdı.       

Türkiye'nin dünyadaki imajını berbat eden 6-7 Eylül olaylarında Menderes hükümetinin çok büyük ihmali vardı.

Geç alınan önlemler nedeniyle olaylar çok büyüdü ve İstanbul'daki Rumların malları mülkleri yakılıp yıkılarak yağma edildi. Türkiye bunun faturasını çok ağır ödedi.


Menderes despotizminin belki de bardağı taşıran son damlası Tahkikat Komisyonu çılgınlığı oldu.

Başbakan o kadar kontrolden çıkmıştı ki Meclis'te iktidar milletvekillerinin üye olduğu, yargının bütün yetkilerine sahip bir mahkeme kurdurdu.

Demokrasilerde ve hukuk devletinde kabul edilemeyecek olan bu olay tam bir diktatörlüktü.

Tahkikat Komisyonu bir mahkeme gibi yargılama yapıyor ve mahkûmiyet kararı veriyordu.

Menderes'in hazırlattığı yasaya göre Tahkikat Komisyonu'nun kararlarına itiraz da edilemiyordu. Kararlar kesindi.

İşte Menderes'in demokrasisi böyleydi.

O bir konuşmasında muhalefete “Allah bana idam sehpası kurmayı inşallah nasip etmez” diye tehdit savuracak kadar da çıldırmıştı.

Ne acıdır ki bu çılgınlık onun felaketi oldu.       

Kaynak: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=15838221&yazarid=39&tarih=2010-09-22


Ocak 20, 2012, 01:43:26 öö
Yanıtla #2
  • Forum ve Uye Yoneticisi
  • Aktif Uye
  • *****
  • İleti: 860
  • Cinsiyet: Bay

       Sayın Mozart

Devamını merakla bekliyorum.Siz ara vereli çok olmuş fakat umarım yeniden canlandırabilirsiniz.


Saygılarımla
2050 de Türkiye çöl olacak ! Ağaç dikin, ağaç diktirin....
Sayğıdeğer üyeler, forumla ilgili her türlü soru ve sorun için lütfen tarafıma başvurunuz.


Ocak 20, 2012, 04:01:05 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Güzel ve akıcı anlatım tebrikler. :)
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ocak 21, 2012, 07:12:20 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Hürriyet yazıyı kaldırmış.

http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=26035027
Mankafa hakkında ekşi sözlükte ilginç bir yaklaşım gördüm konuyla paralel olduğu için paylaşmak istedim.

Man kafa mankurtun oğuzcasıdır ve galiba bu topraklarda da uygulanmışlığı vardır:

bir insanı bebekken alıp kafasına, kafayı alından saran demir bir halka takarlarmış. o demir halka yüzünden çocuğun kafatası ve dolayısıyla beyni büyüyemez ve gelişemezmiş ve iradesiz bir köle olarak kullanılırmış. mankafa diye bu zavallı insanlara denirmiş.

mankurt hikayelerinden de biliyoruz ki çinliler ve türkler esirlerinin kafasını traş edip, üstüne yaş deve derisi geçirir ve çölde bırakırmış. sıcak, beynin basınç altında, havasız kalması, saç köklerindeki baskı vs. nedenlerden dolayı o kişi de robot haline getirilmiş ve aynı şekilde iradesiz köle olarak kullanılırmış.

dolayısıyla mankafa da büyük ihtimalle mankut gibi orta-doğu asya kökenli bir uygulama.


Türk insanı hala kendini ve osmanlı dönemini geri kafalı ve bilimden mahrum zavallı kişiler olarak algılıyor. Bunun nedeni de ekşi sözlükteki yazılan gibi insanların başlarına dışarıyla oksijen bağlantısı kesilen eğitim sistemleri vb. geçirilmiş ve mankafalaştırılmıştır. Oysa ki bilimim temelini atanlar Türkler, osmanlılar ve çinlilerdir avrupa ve batı ise her konuda kaliteli bir hırsızdır ve seri katildir. İlginç olan tam eksi zannedilmesidir, yani medeniyetin doğduğu ve geliştiği doğu ve islam coğrafyası vahşi ve bilimsellikten mahrum dağ adamı gibi gösteriliyor.

İşte bu yazıyı okurken bu gibi şeyler çağrışım yaptı. Askeri bot yalamak için ancak bu kadar dansöz bir yazı kaleme alabilinirdi. Hürriyet yazarını tebrik etmekden de geri kalmayayım.

Saygılarımla.








« Son Düzenleme: Ocak 21, 2012, 07:14:36 ös Gönderen: Masor1976 »


Ocak 21, 2012, 07:55:40 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Eleştiri yazan basın mensuplarını hemen hemen hiç anlamamışımdır işin tuhafı sadece isme bakılarak verdiği hükümleri kabul saymakta cabası.Menderesi kendi geniş bilgisi ve hayat bakışı açısından epey kendince mantıklı çerçevelerden yargılamış.İnanın sadece güldüm tufan türenç yazdı diye hemen inanacak değilim inanırsam eğer tufan türençin borazanı olurum sadece.Menderes anlattığı şeyleri yapmışmıdır evet birçoğu doğrudur,bilgilerin veriliş biçimi o kadar yanlıki zaten hayata bakışları ve duruşları zıt 2 insan ne yazmalıidiki.Mesela 6-7 eylül olaylarında büyük ihmali vardı diyor ama sadece o kadar bu olay dış istihbaratın büyük payı vardı yaşanmasında.Koskoca yazarın yazdığı hemde durduk yere mahalle misket savaşları gibi anne benim misketimi çaldı menderes.

Bakınız eleştiri yazanlar neyi eleştiriyor ise eleştirdiği konun kendine göre doğrsu nasıl olması gerekiyor ise toplumdanda kabul görecek şekilde belirtmesi lazım.sadece eleştirere topluma mesaj veren yazarların kalın kafalılığında artık bana gınağ geldi okumak dahi istemiyorum.Üstelik yazdığı tamamen doğru ve yaşandı bu ülkede ama sadece dar ve tek bir pencereden bakarak yapılmış bir eleştiri bunlar.Celal bayarın anılarını okuyunuz yakın tarihe ışık tutacak bir kitaptır bu insanlar nasıl mücadele etmek zorunda kalmış bir çok lüzumsuz işlerle.Atatürkün tüm uygulamaları devrim adına gerekli ve yapıldı ise zorla bile olsa ,sadece bu konuda ne zaman empati yapsam ben atatürk olsam bu cumhuriyet için aynısını yapmaktan çekinmezdim ha belki bugün beğenmiyorum ama o gün yapardım.Mendereste aynı öyle hemen hemen.Sırf karalamak için uslup muslup bile dinlenmiyor yeterki hakaret edelim düşürelim batıralım.Bu ülke kolay değer yetiştiremiyorsa böyle örümcek kafalı insanlarında katkısı yok denemez.Son derece kötü bir yazı neyi amaçladığı bile belli değil sanki sadece sütun doldurmuşlar.

sn.adam bilirler ihtiladen sonra menderesi karalamak için bir kitap basmışlardı adamcağızı en aşağılık mahluk haline getirmişlerdi bir sahaftan bulup almıştım sonra kaybettim .O kitap bile sadece basanlar ve inananalar açısında söylüyorum çok zavallı beyinlere sahipmişisiz gerçekten.

saygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
62 Yanıt
24148 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 29, 2008, 10:13:45 öö
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
4046 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 30, 2008, 05:34:13 ös
Gönderen: semsin
0 Yanıt
2187 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 03, 2010, 05:56:23 ös
Gönderen: Mozart
8 Yanıt
20925 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 17, 2020, 10:06:39 ös
Gönderen: Özgürefe