Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MASONLUKTAKİ “BÖLÜNMÜŞLÜK” SORUNU - 1  (Okunma sayısı 5702 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 28, 2010, 04:22:25 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay





Amacı aslında birleştirmek ve insanlar arasında "kardeşlik" mertebesinde bir beraberlik oluşturmak olan Masonluğun, dünya çapında kendi içinde neden bölünmüş olduğu sık sık sorulagelen bir sorudur.

Dünyadaki mason örgütlerinin neden birbirlerinden ayrı hatta yer yer birbirlerine karşı oldukları biraz incelenecek olursa, ortaya altı temel konu çıkar. Bunlardan bazıları diğerlerine oranla önemsiz olarak nitelendirilebilir; ancak en önemsiz sorun bile bugün iki mason örgütünün arasında dostluk ilişkileri kurulamamasına yol açmaktadır.

Şimdi bu konuları teker teker ele alarak üzerlerinde kısaca duralım:

1. Rit farklılığı Konusu

Özellikle 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra Masonlukta "rit" adı verilen amaç ve yöntem farklılıkları doğmuştur. Gerçi rit farklılığı konusu Masonluğun tümünü içermez çünkü farklı ritler özellikle simgesel üç dereceden sonraki yüksek derece çalışmalarında belirgindir; fakat ritin farklı oluşu simgesel derece çalışmalarını bile etkiler.

Masonlukta neden birbirlerinden farklı ritler vardır?

Çünkü Masonluğun ne olduğu, ne olması gerektiği, nasıl çalışmalar yapacağı, temel ilkelerinin neler olacağı hatta hangi amaca yöneleceği konularında yüzyıllardan beri süregelen bir uyuşmazlık vardır. Herkes, kendi benimseyişinin, kendi ilkelerinin, kendi anlayışının, kendi yönteminin en iyisi ve en doğrusu olduğu üzerinde direttikçe bu konuda uyuşma sağlanamamaktadır.

2. İnanç Konusu

İnanç konusu, Masonluğun bölünmüşlüğünde rit farklılığında da önemli kaynaklardan biridir.

Masonlukta inanç gerekli midir?... Gerekliyse bu nasıl bir inanç olmalı ya da olmamalıdır?... Masonluk masonların inançlarıyla ilgilenmeli mi, yoksa ilgilenmemeli midir?... Bütün bu konularda mason örgütleri altı gruba ayrılmaktadır:

a)   Yalnız belirli birtakım dinsel inançları olanların Masonluğa kabul edilebileceğini öngörenler;

b)   Bundan biraz daha katı olarak yalnız Hıristiyan dininin inançlılarını Masonluğa kabul edenler;

c)   Bunun tersine, belirli bazı dinsel inançlıları Masonluğa kabul etmeyenler;

d)   İnançları her ne olursa olsun, herkesi Masonluğa kabul etmeyi ve bir kişinin mason olabilmek için gerekli koşulları arasında öncelikle iyi ahlâklı, dürüst ve sağlam karakterli bir kişi olması gereğini benimseyenler;

e)   Her inançtaki kişileri Masonluğa kabul etmekle birlikte, "dinsel inanç" kavramını dar ve belirli bir çerçeve kapsamında tanımlayan ve bu tanıma uymayan türden inançları gerçek dinsel inanç olarak benimsemediklerinden bu tür inançları olanları ya da hiçbir dinsel inancı bulunmayan özgür düşünceli insanları Masonluğa kabul etmeyenler;

f)   Bütün hepsinden çok daha toleranslı bir tutumla, dinsel inanç konusunun insanlar arasında bir ayırım vesilesi olduğunu benimseyerek, dinsel inançla ilgili olabilecek her türlü öğeyi Masonluğun dışında tutup, mason olacak kişilerin inançlarıyla ilgilenmeyenler.


3. Ritüelik Uygulama Konusu

Yalnız rit ve dinsel inanç konularının doğal sonucu olarak değil, aynı riti benimsemiş, dinsel inanç yükümlülüğü bakımından farklı olmayan mason örgütlerinin uygulayageldikleri ritüeller arasında bile farklılıklar vardır. Bu farklılıklar da zaman zaman ve yer yer mason örgütleri arasında bazı uyuşmazlıklara neden olabilmektedir.

4. Cinsel Ayırım Konusu 

Masonluk, ilk spekülatif kuruluşunda, yalnızca erkek üye kabul etmek üzere düzenlenmiştir. Bununla birlikte sonraları kadınlar da Masonluğa el atmıştır hatta kadınların da Masonluğa kabul edilebilmesi için uzun uğraşlar vermişlerdir. Bunun sonucunda, günümüzde bu konuda da üç ayrı grup söz konusudur:

a)   Yalnızca erkekleri Masonluğa kabul edenler;

b)   Hem erkeklerin hem de kadınların Masonluğunu kabul edenler;

c)   Yalnızca kadınları örgütlerine alanlar.

5. Irk Ayırımı Konusu

Her ne kadar "Olamaz, olmamalıdır." denecekse de, Dünya Masonluğu'nda ırk ayırımı konusunun da Masonluğa girmiş olduğunu belirtmekten kaçınmamak gerekir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde ve diğer bazı ülkelerde, öncelikle siyah ırktan olanlar Masonluğa kabul edilmemektedir. Buna karşılık, gene öncelikle Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Kanada'da olmak üzere birçok ülkede, yalnızca siyah ırktan olanların kendileri arasında kurmuş bulundukları localar ve obediyanslar vardır.

6. Örgütsel Düzen Konusu

Bu konuya, bundan önceki bütün konuların bir sentezi olarak bakılabilir. Ayrıca, bir mason locasının nasıl kurulabileceği, bir obediyansın nasıl oluşacağı, çalışma sistem ve kurallarının neler olacağı hususlarında da uyuşmazlıklar vardır. İşte bu uyuşmazlıklar, her mason örgütünün kendi kendisini "düzenli" saymasına karşılık, bazı mason örgütlerinin diğerlerini "düzensiz" saymalarıyla noktalanmaktadır. Tüm mason örgütlerinde "düzen", sağlanması ve sürdürülmesi gereken en önemli nitelik olduğundan, bunun için hangi koşulların gerekli ya da yeterli olduğu üzerindeki uyuşmazlık, mason örgütlerinin birbirlerini tanımamaları ile sonuçlanmaktadır,

Tüm bu nedenlerle Masonluktaki bölünmeler, Spekülatif Masonluk yani günümüzün çağdaş modern anlamındaki Masonluk 1717 yılında ilk kez bir örgütsel düzen içinde ortaya çıkarken başlamıştır. İlk spekülatif mason büyük locasının kuruluşundaki uyuşmazlıklar, Masonluğun ilk anayasasının ancak altı yıl gibi uzun bir süre içinde kabul edilmesini gerektirmiştir. Bu anayasa üzerinde ise hiçbir zaman tam bir uyuşma sağlanamamıştır. Dolayısıyla, aslında hiçbir değişikliğe uğramaması gerektiği kendi öz koşullarından olan bu anayasa, yaklaşık yüz yıllık bir dönem içinde birkaç kez değişikliğe uğramıştır. Bazı mason örgütleri 1723 yılında yayımlanmış olan ilk ve özgün anayasaya bağlı kalırken, diğer mason örgütleri daha sonra ortaya çıkarılmış olan değişikliğe uğramış yasalardan birini benimseyince, ayrılık kaçınılmaz olmuştur.

Masonluğun anayasası söz konusu olduğunda, yine inanç konusuna dönülür. Çünkü üzerinde bir türlü uyuşma sağlanamayan anayasa maddesi, "Tanrı ve Din Üzerine" başlığını taşıyan ve masonlar için “Birinci Yükümlülük” olarak nitelendirilen maddedir.

1723 tarihli özgün anayasa bu konuda şöyle bir kayıt getirmiştir:

"Her ne kadar eski çağlarda özgür masonlar bulundukları ülkenin ve o ülkedeki ulusun benimsediği dine uymak zorunda bırakılmışlarsa da, bugün artık herkesi kendi kanısı ile baş başa bırakarak, bütün insanların birlikte benimseyecekleri bir dine uymayı telkin etmenin yani adını ve anlamını belirten tanımlamaları ve inanç gösterileri ne olursa olsun, iyilik ve dürüstlük ya da onur ve saygınlık inancı içinde tutulmaları daha uygun görülmektedir."

Bu cümle üzerinde bir geri bir ileri çeşitli değişiklikler yapıldıktan sonra, 1813 yılında kurulan İngiltere Birleşik Büyük Locası, yasanın aynı cümlesinin yerine şu paragrafı getirmiştir:

"Bütün insanlar arasında o (mason), Tanrı'nın insandan başka türlü gördüğünü anlamak durumundadır. Çünkü insan dış görünüşte bakar, oysa Tanrı kalbi görür. Bunun sonucu olarak bir mason, özgür olarak vicdanının buyruklarına karşı işlem yapmamaya yönelmek zorundadır. Bir insanın inandığı din ve tapınma şekli her ne olursa olsun, o tarikatın dışında bırakılamaz; yeter ki Yerlerin ve Göklerin Şanlı Ulu Mimarı’na inansın, ve töresel doğruluğun kutsal görevlerini yerine getirsin."

İngiltere Birleşik Büyük Locası'nın 1815 tarihli Temel Yasası’nın bu maddesi, şu cümlelerle sürmektedir:

"Masonlar, kardeşlik sevgisinin sağlam bağları içinde her inançtaki erdemli kişilerle birleşirler; onlara insanlığın kusurlarını görmeleri sevecenlikle anlatılır ve kendi tutumlarını temiz tutmaya çaba göstererek benimsedikleri özel ve yüce inancın üstünlüğü gösterilir."

Bir yanda 18. yüzyıl koşulları altında zor bulunur ve bu nedenle de özellikle dinsel çevrelerin eleştiri ve saldırılarına uğramış öngörülü bir "inanç toleransı", diğer yanda ise her inancın kabul edilir olduğunu belirtmekle birlikte "bir özel inanç eğitimi"nin söz konusu olduğunu belirten görüş ve anlayış, daha sonraki yıllarda üzerinde çok tartışılan fakat sonuca bağlanamayan bir konu olmuştur. Bunun ötesinde, İngiltere Birleşik Büyük Locası, çeşitli manevralarla örgütsel düzen bakımından egemenliğini yaygınlaştırınca, temel yasasındaki bu ilkeleri de kabul ettirmiştir.




Bu yazıyı burada bitiremedim. İkinci bölümde devam edeceğim.







ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 28, 2010, 05:50:04 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sayın ADAM ,


Ülkemizde sadece bayanları kabul eden  Mason Derneği var mıdır ?  Ya da hangi ülkelerde vardır diye sorsam ...


Saygılarımla


Ocak 28, 2010, 06:44:20 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Gerek Türkiye'de gerek dünyanın birçok ülkesinde sadece kadınları üyeliğine kabul eden, ayrıca kadın-erkek ayırımı yapmadan her iki cinsiyetten de üyeleri olan mason dernekleri vardır. Bu bağlamda «Hangi ülkede yoktur.» diye bir soru daha anlamlıdır, çünkü Masonluğun var olduğu ülkeler arasında böylelerinin sayısı azdır.

Ancak bu bilgi sakın yanıltıcı olmasın... Konuya nicelik açısından bakıldığında Masonluğa sadece erkekleri kabul eden dernekler "ezici" denilebilecek bir çoğunluğa sahiptir. 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 28, 2010, 07:26:48 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

sn Adam bu soruyu kendi kendime hep sormuşumdur.neden diye.yoksa biz kadınlar dogdugumuz günden beri kutsal bir varlık oldugumuz dan mı yoksa en az erkekler kadar çetin oldugumuz için mi diye ama sorunun cevabını bulamadım.bugün hala toplumun her kademesnde mücadele ediyoruz. ve mücadele etmeye devam edecegiz.bir ispat sorunumuz oldugundan degildir bu verilen mücadele.kendimize olan güvenimiz-saygımız -ögrenme arzumuz -belki biraz fazla merakımız ama bence en önemlisi pırıl pırıl evlat yetiştirip hem kendilerine hem de çevrelerine hayırlı olsunlar diye.ne kadar çok ögrenirsek -araştırırsak -okursak -iyi egitimler alırsak -aydınlanırsak-ufkumuz ne kadar açılırsa bir o kadar daha iyi nesiller yetiştiririz.biz kadınlar zaten mason localarının içindeyizdir.sonuçta sizlerde bir annenin en degerli varlıgısınız.önemli olan kadının kendi nerede gördügüdür.bakın sizin sayenizde cevaplarımı buldum.teşekkür ederim.içimde inanç ve ilim sevgim oldugu sürece -tanrıma dua ederken bile ilk önce ilim irfanı isterken -ben zaten adayımdır derim.varsın olsun mason locarı erkeklerin.ama bizlerden bilgilerinizi esirgemeyin.sevgiler


Kasım 03, 2012, 11:56:22 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

 

Alıntı
yoksa biz kadınlar dogdugumuz günden beri kutsal bir varlık oldugumuz dan mı yoksa en az erkekler kadar çetin oldugumuz için mi diye ama sorunun cevabını bulamadım.bugün hala toplumun her kademesnde mücadele ediyoruz. ve mücadele etmeye devam edecegiz.bir ispat sorunumuz oldugundan degildir bu verilen mücadele.kendimize olan güvenimiz-saygımız -ögrenme arzumuz -belki biraz fazla merakımız ama bence en önemlisi pırıl pırıl evlat yetiştirip hem kendilerine hem de çevrelerine hayırlı olsunlar diye.ne kadar çok ögrenirsek -araştırırsak -okursak -iyi egitimler alırsak -aydınlanırsak-ufkumuz ne kadar açılırsa bir o kadar daha iyi nesiller yetiştiririz.biz kadınlar zaten mason localarının içindeyizdir.sonuçta sizlerde bir annenin en degerli varlıgısınız.önemli olan kadının kendi nerede gördügüdür.



Saygıdeğer  günbil  hanımefendi ;  yazınızı büyük keyif alarak okudum ve size güzel ve bol Işıklı günler dilerim.

Saygılar
« Son Düzenleme: Kasım 03, 2012, 11:58:53 ös Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ağustos 25, 2015, 11:30:19 öö
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM Masonlukta oluşan bölünmüşlüğü 6 temel sebepte inceliyor. ( Ama ben 'bölünmüş' kelimesini biraz ürkütücü bulduğum için bu kopmaya 'ayrışma'  demeyi tercih ediyorum. Birincisinde tekrar birleşme ve tek vücut olma zor olsa da, ikincide yani ayrışmada bir birleşme olma ihtimalinin yüksek olduğu hissi uyanıyor. Yani daha ümit verici bir kelime sanki )

Bu altı temel sebepten birinin de 2. sebep olarak sıralanan "inanç konusu" olduğunu  görüyoruz. Bu temel sebep de kendi içinde harflendirme yöntemiyle yine 6 alt kategoriye ayrılmış.

Onlardan bir maddede ( d ) "inancı ne olursa olsun, Masonluk için önemli ve öncelikli olan iyi ahlaktır" gibi bir ifade geçiyor.

Bu 'd' maddesine ilişkin ise bir sorum oluştu.

Burada geçen "inancı ne olursa olsun" kısmına ateistler de dahil mi acaba. Çünkü bildiğimiz standartlara göre ateistler Mason olamıyor.  Yoksa bunun standardın dışında bir extrem durumu da var mı ?

Ve "inancı ne olursa olsun" kısmına ateistler için de bir yumuşaklık gösteren ülkeler varsa ( var olduğunu bilmiyoruz; belki de yoktur ) nerelerdir?

Yoksa "inancı ne olursa olsun" kısmına ateistler dahil değil değil de ben mi yanlış etüt ediyorum.

Yardımcı olunursa sevinirim.

« Son Düzenleme: Ağustos 25, 2015, 11:33:36 öö Gönderen: İNSAN »


Ağustos 25, 2015, 12:07:36 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

İnancı her ne olursa olsun deyişinin kapsamında elbette ateistler de vardır.

Ateizm, Budizm, Hinduizm, Şintoizm gibi bir tan-rısı olmayan dinlerden daha zor edinilebilen bir inanç sistemidir. Öyle teist dinlerde tanımlanan bir Tanrı'ya inanmayan herkes ateist olamaz. Öyle denir ama bu Ateizm'in ne olduğunu bilmemek ya da umursamamaktan ileri gelir.

Ancak buradaki konu elbette Ataizm'i irdelemek değil. Teist nitelikli bir inancın bağnazlarına göre, deistler de, panteistler de ateisttir.

Buradaki soru aslında herhangi bir dinsel inancı bulunmayan kimseleri kabul eden mason localarının bulunup bulunmadığı ve bunların nerelerde olduğu, değil mi?

Fakat soru böyle sorulunca işin içine polemik giriyor. Dolayısıyla, öyle değil, üyeleri olan masonların din ve inançlarının ne olduğu ya da nasıl olduğu ile ilgilenmeyen, her r-dinden, her inançtan ve inançsızlıktan olanları ayrımsız kabul eden mason örgütleri sorulmalı.

Nerede mi var?

Her yerde.

Türkiye'de, Fransa'da, İtalya'da, İngiltere'de, Portekiz'de, Meksika'da, Amerika Birleşik Devletleri'nin bazı eyaletlerinde, Brezilya'da, Kongo'da, Morokko'da... 

Daha sayayım mı?

Yoksa siz evrensel masonluğu sadece emperyalist İngilizlerin ve onların peşlerinden koşanların tanımladığı gibi mi sanıyorsunuz?
 




 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 25, 2015, 12:37:59 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Şimdi biraz daha iyi anladım diyebilirim.  Sorulan sorunun 2 saat içinde cevaplanıyor olması bu siteyi -alanında- en iyisi olmaya ne kadar aday olduğunu gösterir niteliktedir. Bunda payı yadsınamayacak ve takdiri esirgenemeyecek olan üyelere teşekkür ediyorum.

Sorularım devam edecek...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3971 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2010, 09:45:34 ös
Gönderen: aashooter
1 Yanıt
5051 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2010, 02:42:43 ös
Gönderen: Halsond
5 Yanıt
7485 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 26, 2010, 09:20:04 öö
Gönderen: alcyone
2 Yanıt
5270 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2010, 02:43:14 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
4771 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2010, 11:51:41 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3779 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 29, 2010, 07:41:56 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3614 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 30, 2010, 12:01:24 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
13131 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 26, 2018, 07:23:40 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
0 Yanıt
4296 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 02, 2010, 01:18:08 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
2778 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2017, 02:16:11 öö
Gönderen: Tık-Tik-Tak