Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Sömürünün Boyutları  (Okunma sayısı 6074 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 12, 2007, 03:46:14 ös



Ermişlerin ruhlarına internetten Fatiha
www.fatihagonder.tr.gg adlı internet sitesi Ramazan`da online dua hizmeti vermeye başladı. Sitenin ziyaretçileri Oruçbaba, Eyüp Sultan, Telli Baba gibi türbelerin fotoğraflarına bakarak Fatiha okuyor ve `gönder” butonuyla ruhlarına gönderiyor.

www.fatihagonder.tr.gg adlı internet sitesi, Ramazan öncesi online Fatiha hizmetine başladı.Ziyarete yeni açılan sitede `online kabir ziyareti” için türbelerin fotoğrafları ve kısa bilgiler yer alıyor. Açıklamaların altında da `Fatiha gönder” yazısı yer alıyor. Siteye girenlerden fotoğrafa bakarak Fatiha okumaları, ardından gönder butonuna basmaları isteniyor.


Fatihagonder sitesinin yetkilileri kurulma gerekçelerini, `Uzak mesafelerde bulunan, veli ve büyük zatların türbelerini ziyaret etme imkanı olmayan kardeşlerimize hizmet için hazırlanmıştır” sözleriyle açıklıyor. Dini gerekçelendirmeyi de şu ifadelerle açıklıyorlar: `Velilere ve vefat etmiş yakınlarınıza Fatihe göndermek, hayır duada bulunmak dinimizce tavsiye edilmiştir. Hatta kabir başında selam verirlerse selamı aldıkları dahi bildirilmiştir.”


SİTEDE ZİYARETE AÇILAN TÜRBELER:


Oruçbaba


Eyüp Sultan


Telli Baba


Merkez Efendi


Tezveren Dede


Esad Coşan


Sitede sadece türbelerin tanıtımı yapılmıyor; hangi konular için ziyaret edileceğine de değiniliyor. Örneğin Oruçbaba`nın hangi günde ziyaret edilmesi gerektiği ya da Tezveren Dede `den ne isteneceği anlatılıyor:


ORUÇBABA`DA İLK ORUÇ AÇILIROruçbaba Türbesi `nin fotoğrafı yanında şu bilgilere yer veriliyor: `Kabri, İstanbul Topkapı `daki Pazartekke durağının arkasındadır. Özellikle günümüzde, Ramazan ayının ilk günü, burada sirke ve ekmekle oruç açmaya hanımlar çok özen gösterirler. Pek çok husus için ziyarete gidilir.”


TEZVEREN DEDE `YE KISMET HUSUSUNDA GİDİLİR`Tezveren Dede `nin türbesi yine İstanbul `da Çemberlitaş semtindedir. Burası da eskiden beri, özellikle kısmet hususunda çok ziyaret edilir. II . Mahmut türbesinin sokağında, küçük bir yerdir.”


Sitede hangi türbenin ne kadar ziyaretçi sayısına ulaştığını görmek de mümkün. En çok ziyaret edilen türbe ise anlık olarak değişiyor. Özellikle öne çıkan bir türbe şimdilik yok.


http://www.fatihagonder.tr.gg /

2007-09-12 13:45:09 NTV-MSNBC

« Son Düzenleme: Eylül 12, 2007, 04:03:44 ös Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR »
Omnia mors aequat


Eylül 12, 2007, 04:20:47 ös
Yanıtla #1

Gercekten inanilir gibi degil , bu arada sevgili kardesim verdiginiz adresteki ziyaretci defterini okudunuzmu gercekten cok hos yorumlar var :)
« Son Düzenleme: Eylül 12, 2007, 04:32:48 ös Gönderen: V.I.T.R.I.O.L. »
Virtus junxit mors non separabit


Eylül 12, 2007, 04:29:30 ös
Yanıtla #2

Gercekten inanilir gibi degil , bu arada sevgili kardesim verdiginiz adresteki ziyaretci defterini okudunuzmu gercekten cok hos yorumlar var :)

Okudum Sn Üstadım.Cehalet tavana vurmuş artık.Acınacak durumdayız gerçekten.Çok ama çok üzücü...
« Son Düzenleme: Eylül 12, 2007, 04:33:11 ös Gönderen: V.I.T.R.I.O.L. »
Omnia mors aequat


Eylül 12, 2007, 06:19:17 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Lutfen atilimcilarin yoluna tas koymayin!
Ben de acacagim boyle bir site. Ama mendil, tulbent, bilimum baglanabilir ev araclari baglama sitsi :) Online agac resmi olacak, dallarina birseyler baglayip dilekte bulunacaksiniz. (cuzi bir bagis karsiligi tabi ki, yoksa dualar, dilekler serverda takili kaliyormus ::))

Uc vakte kadar dileginiz gerceklesmez ise paranizin bir bolumu (ozel ucagin benzin masraflari vs. dusuldukten sonra) geri iade edilecektir. Ama zorluk cikartiriz simdiden soyleyeyim...


Eylül 12, 2007, 06:30:28 ös
Yanıtla #4

Lutfen atilimcilarin yoluna tas koymayin!

Sublime üstadım bu şekil bir müşteri profili varken bunu değerlendirmeyip girişimde bulunmayanalar pek akıllı değil zaten.Konu artık oraya varıyor  ::)

Saygılar
Omnia mors aequat


Eylül 12, 2007, 06:39:41 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Buna benzer bir site daha var, fakat oradaki amac daha farkli gibi. Benzerligi, yorumlarda bulunanlarin benzerlik gostermesi.

Soru cevap kisimlarini okudukca cehaletin farkina variyorsunuz.
Sorulardan ornekler:
Araba sigortasi yaptirmak gunahmidir
Kirmizi oje oruc bozarmi
Karim ters cevap verdi, ne tarz bir yaptirim uygulamaliyim, vs. vs.

Siteyi kuran (ve yorumlarda bulunan kisi) gayet buyuk bir sabir ornegi gosterip, sorular her ne kadar sacma ve aptalca olsa da tek tek aciklama yapmis, gerekli yerlerden alintilar yaparak, veya ornekler vererek her soruyu cevaplamaya calismis. Cevaplari okudugunuzda hakikaten dini konularda bilgili bir insan oldugunu goruyorsunuz. Bu konuda o sayfayi destekliyorum. Gorunen o dur ki bazi insanlar kendi baslarina dusunce yetenegini kaybetmis, hep bir yerden medet umar olmus.

Bir ornek:
Soru: Çevremizde özellikle hanımlar arasında bir alışkanlık başladı son zamanlarda. Bir sıkıntısı, üzüntüsü, hatta derdi olan hemen Salat-ı Tefriciye okumaya yöneliyor. Hatta sadece kendisi okumakla kalmıyor, konu komşuyu da okumaya yönlendiriyor. Çünkü bu salavatın öyle yüz, iki yüz defa değil, tam (4444) defa okunması gerekiyormuş. Bu kadarını da tek başına okuyup bitirmesi zor olduğundan komşulara yüzer, iki yüzer salavat dağıtıyorlar. Bizimkine de beş yüz vermişler, günlerdir beş yüzü tamamlamak için durmadan Salat-ı Tefriciye okumaya uğraşıyor. İşte bunun aslını öğrenmek istiyorum. Dua olduğuna göre mutlaka bu 4444 kere okunması şart mıdır? Bu miktara ulaşınca isteğine kavuşacağına kesin gözüyle bakılabilir mi? Bu konuya nasıl bakıyorsunuz? 

Cevap:
Efendim, bilindiği üzere Peygamberimiz'e (sas) salat-ü selam getirmek bizim ömür boyu mükellef olduğumuz hasbi görevimizdir. Bu konuda (Ahzap Sûresi'nde) ve birçok hadislerde salat-ü selam okuma emri vardır. Nitekim namazlarımızda tekrar ettiğimiz Allahümme salli.. Allhümme barik.. salavatlarını da ömür boyu okur, her fırsatta Peygamberimiz'e salat-ü selam getirmeyi vazgeçilmez görevimiz biliriz, dünyevi bir karşılık beklemek de aklımıza gelmez..

İşte hiçbir dünyevi maksat beklemeden, sadece Peygamberimiz'in şefaatine vesile olacak bir dua niyetiyle okuduğumuz bu salat-ü selamlara bazıları, (Salat-ı Tefriciye de olduğu gibi) peşin dünyevi bir istek de yüklüyor, maruz kaldığı sıkıntı ve üzüntülerden kurtulmayı da niyet ederek okumaya başlıyorlar. Burada ise soru şu oluyor:

- Böyle dünyevi bir niyetle okunan salat-ü selamdan beklenen dünyevi sonuç kesin şekilde elde edilebilir mi? Böyle dinî bir hüküm var mıdır?

Bu soruya sıhhatli cevap verebilmek için duanın bir ibadet olduğunu, ibadetin de karşılığının çoğunlukla ahirette verileceği gerçeğini bilmeye ihtiyaç vardır. Şöyle ki:

- Salat-ı Tefriciye gibi salat-ü selamlar Peygamberimiz için yaptığımız birer makbul duadırlar. Dualar ise ibadet niyetiyle okunur. İbadetlerin karşılığı da bazen dünyada verilir, ama çoğunlukla da ahirete tehir edilir. Bu sebeple, dünyevi sonuç hemen alınmazsa duam kabul olmadı, redde uğradı, diye ümitsizliğe düşülmez.. Belki karşılığı ebedi hayatta verilmek üzere ahirete tehir edildi, denerek salat-ü selama devam edilir..

Yani hangi sıkıntıdan kurtulmak niyetiyle okunursa okunsun okuyan karşılığını hemen peşin olarak dünyada alacak, düşündüğü sonuca da mutlaka hemen varacak, diye bir hüküm yoktur.. Kaldı ki, maruz kalınan sıkıntılar, bu gibi duaları okumanın da vakitleri olarak görülür. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri'nin bu konudaki hatırlatmaları aynen şöyledir:

-Dua bir ibadettir! Kul, kendi aczini ve fakrını dua ibadeti ile ilan eder. Zahiri maksatlar ise dua ibadetinin vakitleridir! Hakiki faideleri değil. Çünkü ibadetin faidesi, ahirete bakar! Dünyevi maksatları hasıl olmazsa, o dua kabul olmadı, denilmez, belki daha duanın vakti bitmedi denir, dua yapmaya devam edilir..

Bu sebeple salat-ı tefriciyye gibi salavat dualarını, sadece dünyevi ihtiyacımızı karşılama aracı durumuna düşürmemeli, ebedi hayatta karşılığını göreceğimiz bir ibadetimiz olarak yapmalı, peşin sonuç alınmazsa okuduğumuz salavatlar boşa gitti sanmamalıyız..

- Peki, bu (4444) kere okuma âdeti nereden geliyor, insanlar bu miktara ulaşmayı sanki kabul olma şartı gibi görüyorlar?

- Kolay hatırda kalması için 4444 sayısını söyleyenler olmuştur.

Tefsir sahibi Kurtubi'nin (4444) defa okunması halinde kabul olacağı yönünde bir ümidi vardır. Ancak bu da bir ümittir. Bu miktarı bulan okumalar mutlaka kabul olur, bu sayıya ulaşamayanlar ise redde uğrar demek değildir. Nitekim günde 41 defa, 21 defa okumalıdır, diyenler de olmuştur. Duadır bu.. Az da okunsa çok da okunsa okuyanlar boş kalmazlar, dünyevî istekleri yerine gelmese de uhrevî sevabını kazanır.

 
 
« Son Düzenleme: Eylül 12, 2007, 06:43:34 ös Gönderen: SublimePrince »


Eylül 12, 2007, 06:46:42 ös
Yanıtla #6

Alıntı
Karim ters cevap verdi, ne tarz bir yaptirim uygulamaliyim, vs. vs.

En azından sormuş direk kafasını kırmamış.  ;D  ;D  ;D Gerçi alacağı cevapta pek farklı olmayacakya neyse  :D
Omnia mors aequat


Eylül 12, 2007, 07:04:43 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Yok yok, aldiklari cevaplar genelde bayagi guzel.
(Yukaridaki ornekte oldugu gibi) bayagi bilgilendirici ve mantikli cevaplar veriliyor.


Eylül 12, 2007, 07:07:16 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Hmmm. Hepsi de degilmis... Buyrun bir hikaye (kendi agzindan)

Telefonda meçhul bir ses:
-Ben dedi, kamuda çalışan evli ve iki çocuk annesi bir bayanım. Sizin (Yeni Aile İlmihali) kitabınızdaki tabirinizle hanımım.

Ancak hanımlık özel bir edep ve terbiye gerektiriyor galiba. Bu gidişle ben hiç hanım olamayacağım anlaşılan.

-Belli olmaz, dedim. Sizin gibi çalışan bayanlar, hanımları da geçebilirler. Yol açık...

-Ne yazık ki geçemezler. En azından ben geçemeyeceğim inancındayım. Çünkü ben çalıştığım yerdeki bir beyle iki ikiye sohbete başladım. Çok efendi ve kibar bir beyefendi olan bu insana nasıl oldu ise oldu, hiç beklemediğim bir anda farklı duygularla bakmaya başladım. Bununla da kalmadım, hiç yapmadığım şeyi yaparak ona duyduğum sevgiyi de açıklamaktan çekinmedim!..

-Nasıl olur? Siz evli ve iki çocuk annesi bir bayan olduğunuzu söylediniz şimdi!

-Zaten benim de kendimi affedemeyişim bundan ya. Evli ve çocuk sahibi bir bayan olmama rağmen yabancı insanla tenha yerde iki ikiye konuşmaya başlayınca duygularımı açıklamaktan çekinmedim!..

-Nasıl karşıladı açıkladığınız duygunuzu?

-Onu hiç sorma! O gün bugün beni şok eden cevabın etkisi içindeyim. Çok vakarlı ve soğukkanlı bir şekilde kaşlarını çatıp bakışlarını bana doğru dikerek dedi ki:

- ?Bayan bayan! Senin bana duyduğunu söylediğin sevgi, yolunu şaşırmış sevgidir! Sen önce Allah?ı, Peygamber?i, ondan sonra da nikahlı eşini ve çocuklarını sevmelisin! Evli bir bayanın sevgisinin yolu buralara çıkmalıdır, başka adreslere değil! Buna rağmen bana sevgi duyduğunu sanıyorsan bu sevgi değil, şeytanın hislerini körükleyip, seni bana karşı kışkırtmasıdır!? Ben şu anda bile bu kurşun gibi sözlerin şokundayım. Bu sözlerden sonra kendime gelir gibi oldum. Geçmişte kılıp da bıraktığım namazlarıma yeniden başladım.

-Ne güzel. Artık kendinizi korumaya almışsınız. Bir daha böyle mahremiyet sınırlarını aşmaz, yabancı bir erkekle iki ikiye tenha bir yerde baş başa konuşmaya kalkmazsınız!

-Şey!.. Benim de sormak istediğim buydu zaten. Böylesine dürüst bir insana artık kardeşçe hislerle bakıyorum. Sözlerinden çok etkilendiğim bu beyle tekrar konuşarak irşadından istifade etsem olmaz mı diye sormak istiyordum size?

-Seni uçurumun kenarına getiren, mahremiyet sınırlarını aşarak onunla iki ikiye konuşman olmuştur. Şimdi tekrar aynı mahremiyet sınırlarını yine aşarsan, aynı duruma yine düşer, aynı şeytan körüklemesine yine maruz kalır, muhatabını da maruz bırakırsın. Hem siz iki ikiye, baş başa kalınca yanınızda bekleyen üçüncüyü de unutmamalısınız!..

-Hayır, hayır! Biz iki ikiye konuşuyorken yanımızda üçüncü kimse hiç olmuyor!

-Sen öyle san! Bak Allah Resulü Efendimiz, yanınızdaki üçüncüyü nasıl haber veriyor:

- ?Yabancı bir erkekle bir kadın iki ikiye, tenha bir yerde baş başa kalırlarsa üçüncüleri şeytan olur!?

Nitekim senin gibi evli bir hanımı uçurumun kenarına getiren de işte yanınızdaki bu görünmez üçüncünün körüklemesi olmuştur. Muhatabın sağlam duruşuyla uçurumun dibine yuvarlanmaktan kurtulmuşsun. Eğer bu konuşma tekrar başlayacak olursa, dürüst muhatabını da uçurumun dibine yuvarlama tehlikesiyle karşı karşıyasın!

-Peki, çare olarak ne tavsiye ediyorsunuz?

-Mahremiyet sınırlarını bir daha aşmamak, üçüncüleri şeytan olan ikili haline düşmemek!..

-Kolay mı sanıyorsunuz bunu?

-Kolay olmayacaktır elbette. Ama sonundaki yuva yıkımını hayal edecek olursanız, en kolayı da budur.

Yoksa iki mutlu aile birden yıkılabilir! Hem kendi ailen, hem de mazbut muhatabının ailesini yıkmanın baş sorumlusu haline gelebilirsin bu durumda! Telefonda bir sessizlik... Neden sonra kulağıma gelen son sözleri dinledim.

-Çok acı, ama çok faydalı bir ikaz bu. Belki de uçurumun kenarından bir daha dönüyorum bu konuşmayla. Dinde mahremiyet sınırları neden konmuş şimdi daha iyi anladım. Aslında buna ?mahremiyet? değil de aileyi koruma sınırları denmeliydi. Beni düşündüren kitabınızı keşke daha önce okusaydım. Çok teşekkürler...





Eylül 14, 2007, 06:48:45 ös
Yanıtla #9

Bunları da gördük kim bilir daha neler çıkacak!
ars longa, vita brevis...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2241 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 31, 2009, 01:42:38 öö
Gönderen: mengin