Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Medyanın tecavüzleri - Yalçın Çakır  (Okunma sayısı 3977 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 13, 2010, 04:31:04 ös
  • Ziyaretçi

Yalçın Çakırın bir köşe yazısı, bilinen ama genelde bilinmezden gelenleri hasır altından çıkarmış, paylaşmak istedim....

Serdar Akinan bir yazı yazdı ve ortalık karıştı. Ağırlıklı olarak kadın yazarlardan tepki çeken yazısında Akinan, genel yayın yönetmenleri ile kadın yazarların yükselişi arasındaki tezini genellemeye çok açık bir dille kaleme almıştı.

Akinan tamamen haksız mı?

Tartışılabilir. Kirlinin yanında temizi üzmüş olabilir. Namusuyla, onuruyla, bilgi ve birikimiyle biryerlere gelmiş meslektaşlarımızı zan altında bırakmış olabilir. Böyle olması hata...

Ama soru şu;

Akinan tamamen haksız mı?

Bana göre Serdar Akinan derdini tam olarak anlatamadı. Zaten sonunda ironik bir dille hatta alay ederek özür diledi.

"Bu camianın 'tertemiz' sicilini o yazıyla kirlettiğime inanmıyorum."

Serdar Akinan, "tertemiz" kelimesini çift tırnak içine alarak iyi de bir gönderme yapmış. Medyanın sicilini "tertemiz" diye yazarken varolan kirliliğe dikkat çekmiş bence...

Hadi arkadaşlar... Okur ve izleyici bilmez ama bizler çok iyi biliriz içimizde yaşananları.

Konuya "genel yayın yönetmenleri" başlığıyla bakmak yanlış. Doğrusu, "medyanın yetki-para-şan-şöhret sahibi bazı yöneticileri, bazı yazarları, bazı anchormenleri" olmalıydı.

Şimdi...

"medyanın yetki-para-şan-şöhret sahibi bazı yöneticileri, bazı yazarları, bazı anchormenleri" deyince yarası olan üstüne alınsın. Hem de fazlasıyla alınsın. Yarası olmayanlar da durduk yere gocunmasın.

Hadi... İçki masalarında meze yaptığımız çevremizde yaşanan, tanık olduğumuz, duyduğumuz, bize anlatılan, bize teklif edilen iğrenç ilişkileri, teklifleri, yaklaşımları şöyle bir hatırlayalım.

Ben soruları arka arkaya diziyorum... İsteyen alınsın, isteyen üzülsün... Ama bunlar bizim "kirlerimiz..."

Ha bu arada aşağıda yazanlar sadece bir kaç örnek... İstersek sayısını hep birlikte arttırabiliriz.

- Otelde, işe yeni başlamış bayan muhabirin kapısına dayanıp ilişkiye girebilmek için eşşek gibi anıran, istediği olmayınca, "seni süründürürüm" diye tehditler savuran, kapıları tekmeleyen ben miydim?

- Arabasına aldığı bayan çalışanına elle tacizde bulunan, bayanın kendisini hareket halindeki arabadan atması üzerine panikle, "eğer konuşursan seni bu sektörde yaşatmam" diye tehdit eden ben miydim?

- Gecenin 04:00'ünde Sıraselviler'deki barın terasında işe başlayalı 1-2 sene olmuş bayan elemanına şarkılar söyleyip, alkolden iğdiş olmuş beyniyle komplimanlar yapan, sonra da yatağına atan ben miydim?

- Beyoğlu'nda ki (Sıraselviler'in girişi) bir barda, staja yeni başlamış spiker adayını bir gece önce nasıl yatağa attığını ballandıra ballandıra anlatan, yanındaki diğer yönetici arkadaşına, "istersen sana da cirolarım" diyerek pezevenklik de yapan ben miydim?

- Bulunduğu koltukta astığı astık, kestiği kestik tavrıyla herkesi korkutan ve istisnasız her sunucu-yapımcı adayına, "hadi gel kutlayalım" diyerek akşam yemeği teklif eden, kabul etmeyenlerin işini bozabilmek (ya da yükselmelerini engelleyeblmek) için patronuna ısrarla, "O sizin için ağır hakaretler etti" diye iğrenç yalanlarıyla çamur atan ben miydim?

- Evli barklı, çoluk çocuk sahibi olmasına rağmen yanında çalışan çocuğu yaşındaki bayanla meyhane meyhane gezen ve "böyle şeyler bize yakışmaz" diye kendisini uyaran patronuna, "çocuklarımın üstüne yemin ederim ki yalan söylüyorlar" diye ağlayan ben miyim?

- Cihangir'in manzaralı kısmında tuttuğu garsiyonerine, yanında çalışan ve ailesinin ekonomik durumu hayli bozuk olan bayanı, "karımla yıllardır karı-koca ilişkimiz yok, Sana aşık oldum" diye kandırarak götüren sonra da o bayanı ilk tensikatta listenin başına yazan ben miydim?

- Evli barklı bir adamken yanında (emrinde) çalışan iki bayanın aşkları yüzünden ! kapışması sonucu bayanlardan birisinin elindeki makasla dolabındaki elbiselerini parçaladığı kişi ben miydim?

Serdar Akinan medyada yer alan dudak dudağa bir fotograftan yola çıkarak o yazıyı yazdı.

Benim sözüm gerçekten aşk yaşayanlara, sevgiyi paylaşanlara, karşılıksız-çıkarsız kafalarına göre takılanlara değil. Kaldı ki insan birisiyle birlikteyken bir başkasından etkilenmiş olabilir. Aldatmış, aldatılmış olabilir. "Doğrusu olmaması" deriz ama olabilir.

Yaşadıklarınızın doğru olup olmadığın anlamak için içinizdeki aynaya bakarsınız. Böylece "Yüzleşme" süreci başlar. Kendi kendinizle yüzleşirsiniz. Yaşadıklarınız her ne ise bedelini ödersiniz. Hayat devam eder...

Benim sözüm, özellikle bayan çalışanları ellerindeki yetkiyle kandırıp-korkutup-tavlayıp-satın alıp; emeklerine ve umutlarına tecavüz edenlere...

Keşke, suskun tanıklar ve mağdurlar konuşsa ve maskeleri indirseler bir bir.

Aramızdaki bazılarının ruhlarının derinliklerine gizledikleri şeytan ortaya çıkınca susmamalıyız, korkmamalıyız. Konuşanların, tanıkların sayısı arttıkca ve o insanlar avaz avaz bağırmaya başladıklarında şeytan cehennemin dibine dibine kaçmalı...

Sözüm onuruyla, şerefiyle, namusuyla işini yapanlara değil. Onların sayısı çok şükür hala çoğunlukta...

Benim midemi bulandıran azınlıktakiler.

Benim midemi bulandıran, kirli kişiliklerinde onlarca maskeyi gizlemeyi başaran ahlaksızlık abidelerinin sektörde geldikleri nokta, toplumda yükseldikleri konum ne yazık ki...

Anlayacağınız asıl lafı soktuklarım; aramızda dolaşan adı "adama", "beye", "abi" ye çıkmış, beyinleri çüklerinin ucunda gezen emek tacizcileri...

Bayan meslektaşlarımız bir de bu açıdan baksınlar, yazsınlar, çizsinler, mücadele etsinler... Ki, çalışma yaşamında hemen hemen her seferinde gizli kalan iğrenç saldırılar azalsın...

Yukarıda sorular halinde yazanlar yakında piyasaya çıkacak olan "Yüzleşme" adlı kitabımda açık ve net bir şekilde yer alıyor...

Yani;

"Yarası olan gocunacak..."


Nisan 13, 2010, 05:38:39 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Dünyanın her tarafında bu tarz ilişkiler görebilmek mümkün fakat bizim farkımız, işlerimizin sadece belaltı üzerinden yürüyor olması. Sinema,reklam..vb sektörleri de katarsak bu konu uzar gider. Özetle; her anlamda (müziğimizden, sporumuza) kalitesiz bir ülkeyiz vesselam( bunu anlayabilmek için en basitinden Avrupa'daki tv yayınlarıyla bizimkileri karşılaştırmak da yeterli) ; inşallah zamanla ileride kalitemizde bir yükseliş yaşanır. Yoksa 'tümden/toplumca bir cozutma hali', sinsi bir düşman gibi bizi ileride bekliyor olacak...
Çöl Bilgesi


Nisan 14, 2010, 11:52:07 öö
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Burda bir batıdan haberi var;

Avrupada/Amerikada kanaldan kanala fark vardır ki aynı şey Türkiyede de geçerli... Teferruatın tartışmasına gerek yok sonuç itibari ile Tüm dünya'da ve Türkiye'de yozlaşmanın son sınırlarına dayandığı aşikar bilinen bir şey. Haddizatında sosyologların şu an ki nesil üzerine (tüm dünyada) araştırma ve çalışmaları da önlem alınmazsa ileride daha nelerin olabileceği noktasında korkutuyor....



http://www.hurriyet.com.tr/magazin/dunyadan/14411119.asp?gid=373

Aksiyon filmlerinin ünlü yıldızı Steven Seagal'ın başı fena halde derde girdi. Aktörün, 23 yaşındaki asistanı eski manken Kayden Nguyen, kendisini "seks" kölesi olarak kullandığı, yasadışı kadın ticareti yaptığı ve çalışanına kötü davrandığı iddialarıyla aktör hakkında 1 milyon dolarlık tazminat davası açtı.


Nisan 14, 2010, 12:14:31 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Kusura bakmayın ama sayın Cardiffmonster, ben Avrupa'da (paralı kanallar dışında) bizdeki gibi magazin ve seks ağırlıklı yayın yapan (kanallar) , insanları sömüren yayınlar pek görmedim (takip ettiğim ülkeler Avusturya ve Almanya idi), hele Flash Tv, kanal 7 gibi Z tipi izleyici kitlesine hitap etmek de her iki anlamda (hem öyle bir seyirci kitlesine sahip olmak hem de bu tarz yayınlar yapmak) da sadece bize özgü. Bu yüzden (bu) söylediklerimin teferruat olduğunu pek sanmıyorum. Kadın(kadına bakış) konusunda ve daha birçok konuda ortadoğulu bir ülkeyiz; yalnızca Batılı gibi yaşıyoruz (aslında yaşadığımızı sanıyoruz) iş ahlakından, çalışma disiplininden tutun birçok konuda çağdaş medeniyetler seviyesini bir gemi olarak düşünürsek, ona binmek yerine ancak karşıdan bakıp iç geçirebilecek seviyedeyiz (fakat böyle mi devam eder, bunu zaman gösterir). Kaynaklarımız bol...vs fakat onu nitelikli ve iyi bir şekilde ortaya koyabilecek insan sayımız oldukça az. Umarım bu durum, ileride düzelir ve en azından çocuklarımız, gündüzleri 'çengi'lerin(seda sayan..vs) yaptıkları programları izleyerek büyümekten korunmuş olur. Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Nisan 14, 2010, 12:20:51 ös Gönderen: Texan »
Çöl Bilgesi


Nisan 14, 2010, 02:39:25 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Sonuç itibari ile çok farklı şeylerden konuşmuyoruz, ancak dediğim gibi teferruatı tartışmanın çok yarar getireceğini düşünmüyorum.

Şöyle diyeyim, Batıyı tek parça olarak düşünürsek, detaylı ve tutarlı bir düşünce ortaya koyamayız zaten, söylediğiniz iki ülke kurallar ve eğitim düzeyi diyelim yahut sosyal normlar diyelim, diğerlerine kıyasla daha sağlam olan ülkeler. Kurallar Almanya'da özelllikle çok katı. -sosyal hayatı da kurallar dahilinde düzenlemeye bir eğilim vardır. Diğer batı toplumlarını Almanya ile kıyaslarsanız, zaten işin ucu bitmez tükenmez felsefi tartışmalara kayar. Olumsuz örnek verip de felaket tellallığı yapmak istemem. Ancak Amerika yı düşünüürseniz, Fox TV örneği genellikle uygun düşer. Irak savaşında aklı başında bir çok insan CNN ve BBC ye kitlenirken, savaş haberi Fox'da saece 5 dakika geçiştirilip, saatlerce Michael Jackson'un mahkemesini, yeni doğan bebeğini canlı olarak gösteriyordu.

Benim vurgulamak istediğim, yozlaşma bizde az onlarda çok (veya tersi değil) yozlaşma, heryerde, her eğitim düzeyinde dibine kadar vuruyor....  genele baktığınızda bizdeki durum, kıyasla daha kötü çünki, tüketilecek bir miras yok... Avrupa/Amerika  bu yozlaşmadan çıkar yol ararken bizde ancak 'rastlantısal gelişen olaylar' kavramı ile düzelme olursa olacak yoksa  da , buyrun cenaze namazına....

saygılar



Nisan 14, 2010, 02:41:12 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

İşin en acı boyutu, dünya da da bizde de bu yozlaşmanın bilinenin aksine, eğitim düzeyi yahut elit sosyal sınıfların da ağır şekilde ortasında olduğu...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
5810 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 24, 2007, 01:56:09 ös
Gönderen: Ittihatci
19 Yanıt
10185 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 14, 2010, 12:07:16 ös
Gönderen: ozkann
0 Yanıt
8453 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2010, 01:40:39 öö
Gönderen: Mozart
3 Yanıt
4883 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2012, 12:20:20 ös
Gönderen: Masor1976
6 Yanıt
6052 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2014, 07:02:02 öö
Gönderen: ADAM