Benim bu konudaki algım çoğu kişininkinden farklı. Bunu da hiçbir zaman saklamadım. Bu foruma üye olduğumda yazdığım ilk mesajlarda bile bu konu hakkındaki hislerimi açığa vurdum.
Sn. Ersin Baltalı'nın foruma taşıdığı yazıda da buna dair dolaylı olarak ifade edilmiş bir özlem hissettim. Şöyle ki:
"Akdenizli denince akla gelen; gücü daha fazla olan ya da güç birliği edenler değil, Akdeniz’de yaşamış olan ve yaşayan tüm insanlardan geride canlı kalan kültür birikimleri ve onların doğrultusundaki insan kimliğidir. Akdeniz’in çevresinde yaşayanların hepsi Akdenizlidir. Akdeniz tüm Akdenizliler için yaşam alanıdır, hiç bir ulusun değil Akdenizliler’in malıdır."
veya;
"Ekonomik olanakların paylaşımı için tüm ülkelerin katkısıyla bir Akdeniz Yatırım Destek Bankası neden kurulmasın? Tüm ülkelerin destek ve katılımıyla, bir Akdeniz Kültürü Araştırma Merkezi hatta üniversitesi neden olmasın? Akdenizlinin; Akdeniz’in tarihinde, coğrafyasında, ekonomisinde, sosyo-politik gerçeğinde ve var oluş sürecinde bulunmuş olmakla tanımlanacağı ve tüm Akdenizlilerin birlikte var olma hakkında özgür, eşit ve kardeş olduğu görüşü neden desteklenmesin ? Ülkelerin geçmişe dönük düşmanlıkları kaşıyarak kanatmaları yerine, günün dostluk sınırlarını kabul etmeleri ama bu sınırlar içinde yabancı etkilerden arınmış bir ortak yaşam bilinciyle birbirlerine el uzatmalarından neden korkulsun? Neden Akdeniz’de birlikte var oluşun yönünü modern zamanların uygar çizgisi belirlemesin?"
Şimdi buradaki Akdeniz kelimesini Dünya ve/veya Gezegen kelimesi ile değiştirelim...
---------------------------
"Dünyalı denince akla gelen; gücü daha fazla olan ya da güç birliği edenler değil, gezegenimizde yaşamış olan ve yaşayan tüm insanlardan geride canlı kalan kültür birikimleri ve onların doğrultusundaki insan kimliğidir. Dünyanın dört bir tarafında yaşayanların hepsi Dünaylıdır. Dünya tüm Dünyalılar için yaşam alanıdır, hiç bir ulusun değil Dünyalıların malıdır."
"Ekonomik olanakların paylaşımı için tüm sektörlerin katkısıyla bir Dünya Yatırım Destek Bankası neden kurulmasın? Tüm sektörlerin destek ve katılımıyla, bir Dünya Kültürü Araştırma Merkezi hatta üniversitesi neden olmasın? Dünyalının; Dünya’nın tarihinde, coğrafyasında, ekonomisinde, sosyo-politik gerçeğinde ve var oluş sürecinde bulunmuş olmakla tanımlanacağı ve tüm Dünyalıların birlikte var olma hakkında özgür, eşit ve kardeş olduğu görüşü neden desteklenmesin? Ülkelerin geçmişe dönük düşmanlıkları kaşıyarak kanatmaları yerine, günün dostluk sınırlarını kabul etmeleri ama bu sınırlar içinde yabancı etkilerden arınmış bir ortak yaşam bilinciyle birbirlerine el uzatmalarından neden korkulsun? Neden gezegenimizde birlikte var oluşun yönünü modern zamanların uygar çizgisi belirlemesin?"
---------------------------
Nasıl oldu? Bence güzel oldu...
Bu bağlamda ben Sn. Baltalı'nın getirmiş olduğu yazıyı "milliyetçilik" sevgisinin tam karşıtı olan "Dünyalılık" sevgisi ile bağdaştırmak eğilimi içerisindeyim. Bir başkası benimle aynı görüşte olmayabilir. "Vay efendim, sen milliyetçiliğe laf mı ediyorsun?" veya "sen ne biçim Türksün!" tarzında söylemlerle beni sanal alemde linç etmeye bile kalkışabilir. Kızmam... Benim hür irademle görüşüm bu. Evet ben de ülkemi seviyorum... Vatanseverim... Fakat bana göre "Milliyetçilik" (sadece bizim ülkemiz perspektifinden değil, dünyadaki tüm ülkeler perspektifinden) dünyamızın şu anda bulunduğu hale gelmesindeki en olumsuz faktörlerden birisidir. Hayalim sınırların olmadığı bir Dünya'dır... Bu nedenle ayrılıkçılığa, ülkelerin bölünerek yeni ülkeler yaratılmaya çalışılmasına tümden karşıyım. Zor olan ayrılmak değil, birleşmektir.
"Dünya benim ülkemdir. Tüm insanlık benim kardeşimdir. İyilik yapmak benim dinimdir."
Thomas Paine