Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Üniversitenin görevi “Atatürkçü yetiştirmek” değildir  (Okunma sayısı 26793 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 01, 2007, 12:09:44 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 788
  • Cinsiyet: Bay

Engin Ardıç
Akşam-31 Mayıs 2007

İyi de, bir hafta tatil yapamayacak mıyız be kardeşim? Yokluğumuzda bu sefer tutmuşlar, Boğaziçi’nin rektörü Ayşe’ye saldırmışlar. Yeni duydum.

Çünkü Boğaziçi, Orhan Pamuk’a fahri doktora vermiş. (Mimar Sinan, “Fethullahçı” Hilmi Yavuz’a verince kimse ağzını açmamış ama, hayret!)

Bir kız öğrenci “türbanla gitar” çalmış (Ahmet Hakan gibi bir şey olsa gerek), bir folklor topluluğu da bildiğimiz Bitlis oynamış (peşmergeye benziyorlarmış, herhalde güneydoğu folklor oyunları smokinle oynanmalıdır, çağdaş Türkiye’ye yakışan budur.)

Kavga şuradan çıkıyor: “Kaliteli” üniversitelerimizde liberal bir hava esiyor, kelek olanlarda faşizm kokusu var.

Çocukların ÖSYS tercihlerinde hangilerini üst sıraya yazdıklarına bakarsanız, toplumun özlemini de anlayabilirsiniz tabii. Bu özlem, 12 Eylül döneminde “dizayn edilmiş” üniversite kalıbına uymuyor.

Fakat bürokratik oligarşi, her çocuğu aynı tornaya sokup Taptuk Emre tekkesinin değnekleri gibi birörnek odunlar çıkarmak için direniyor.

Profesör Ayşe Soysal, “Boğaziçi Türkiye için biraz fazla özgür kaldı” demiş. Kibar kadındır, “iki numara büyük geldi” dememiş. Oysa çok iyi hatırlayacaktır, otuz yedi yıl önce, Ayşe ve ben orada okuduğumuzda da öyleydi, eski Robert College.

Oysa Türkiye’yi Boğaziçi’nin düzeyine çekebilseydik memleket

kurtulacaktı.

YÖK, çekemezsin diyor.

YÖK Yasası’na göre, üniversiteler, “Atatürk inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan, aile, ülke ve millet sevgisiyle dolu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren” öğrenciler yetiştirmekle yükümlüdürler.

Buna göre, yabancı uyruklu bir öğrenci bizim üniversitelerimizde ya okuyamaz, ya da gizli servislerimize ajan olarak girer.

Bekâr kalması da son derece sakıncalıdır, “aile sevgisi” direktifine uymaz.

Ya da bu yasayı yumurtlayanlar, Tuzla Piyade Okulu’yla üniversiteyi karıştırmışlar!

Üniversitenin görevi Atatürkçü yetiştirmek değildir. Aslına bakarsanız, üniversitenin birinci görevi öğrenci yetiştirmek, birilerini meslek sahibi yapmak, onlara para kazandırmak, askere gittiklerinde yedeksubay olmalarını sağlamak falan da değildir.

Üniversite bilim üretir ve bunu öğrencilerine aktararak bilimi kimin “işe vurmaya yetkili” olacağını saptar. Doktor yetiştirmez, tıp bilimini kimin özümseyip kimin özümseyemediğine ve bunu kimin uygulayabileceğine karar verir.

Ama bizde üniversite, azıcık sosyal bilimler dışında hiçbir bok üretemez.

Çünkü yüksek lisedir.

YÖK, yeni çıkardığı bir yönetmelikle, kendi yasasında yer alan, yukarıda da zikrettiğim ilkelere ters düşen yabancı diplomaları da denk saymıyor, tanımıyor ve onaylamıyor. Öğrencinin, dışarıda, YÖK’ün hoşuna gitmeyecek “herhangi bir ders almış” olması yeterli, seçmeli meçmeli de olsa... Diplomanın kendisi, seçilen bilim alanı falan önemli değil, bir tek ders yeterli!

Örneğin Harvard’ı bitirseniz, orada cinsel sapmalar üzerine bir psikoloji dersi aldıysanız, sizin diploma bizim burada paçavra. Çünkü “Türk aile mefhumuna” uymaz.

Elbette bu yönetmelik El Ezher ya da Tahran Üniversitesi gibi yerlerde okuyan “potansiyel El Kaide militanlarını” ufalamak üzere çıkarılmış ama yarın bir manyağın bunu benim dediğim düzeye çekmeyeceği ne malum?

Buna göre, kurtuluş savaşımızın karşı cepheden görünüşünü, Yunan ordusunun harekât planını da inceleyemezsiniz, vatana ihanet olur.

Ben de ayvayı yedim Ayşeciğim, çünkü 1972-73 ders yılında, rahmetli Profesör Ali Alparslan’dan (o zamanlar doçentti) hem merak ettiğim için, hem de not ortalaması yükseltmek amacıyla “Osmanlıca” dersi almıştım! Eski yazıyı da bayağı sökmüş, dili çok koyu olmamak şartıyla Osmanlı metinlerini şakır şakır okumaya ve de kendim de yazmaya başlamıştım... Gitti çöpe bizim kapı gibi Boğaziçi diploması! O dersi almama izin veren bizim Mantikas’ın (eski kayıt işleri müdürümüz) elleri kırılsaydı!... Fakat adamcağız günün birinde Türkiye’nin böyle cılkının çıkacağını nereden bilebilirdi?

Sevgili bürokrasi, buna da faşizm denir, zarar yok.

Nasıl olsa yakın zamanda bunu açık açık da uygulayacaksınız, Bahçeşehir’i, Boğaziçi’ni falan kapatırsınız, Ayşe de evinin kadını olur. Baksanıza, “ben aslında yemek yapmayı severim” demiş, bu hıyar toplumda üniversite yönetmekten o da memnun değil.
Vostede é vostede. . Nunca perder o caducidade. .


Haziran 01, 2007, 12:45:05 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 153
  • Cinsiyet: Bay

BAŞLIK   MÜTHİŞ AZİZİM BİZ BU  KAFAYLA  GİDERSEK   NE OLCAĞIMIZ BELLİ!!!

MAKALEYİ HİÇ OKUMADIM BİLE  NEDENİ İSE BAŞLIK...

İnsanoğlunun en büyük merakı, görmediği ve bilmediği gizli şeylere karşıdır.Merak ilmin hocası olduğu için  o, bu merakında haklıdır...


Haziran 01, 2007, 12:47:18 öö
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 920
  • Cinsiyet: Bay

Birde yazara bak sen Engın beyyy :D okurları varsa saygı duyarım lakın kendısını protesto edıyorum....2 ay oncekı bır yazısından oturu.....
Taslar yerine oturabilecek mi ? İnşaasına basladıgımız yapı nasıl olur da yarım kalır ..


Haziran 01, 2007, 11:30:11 öö
Yanıtla #3
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

yazarının kim olduğunu ve/veya başlığının ne olduğunu umursamadan, yazıyı okudum, çok güzel bir yazı olmuş... Türkiye'deki üniversite sorunu içine girdikçe karmaşıklaşan uygulamalarla arap saçına dönmüş durumda... ne yazık ki objektiflik, tutarlılık, demokratik uygulama geleneği ilh... esamesi bile okunamaz durumda...

türkçeleştirdiğimizde "evrenkent" anlamına gelen bir yapının, ülkemizdeki durumu bu tanımalamaya hiç uymadığı gibi gerçekleşen uygulamalar da evrenkent'e hiç yakışmıyor. şimdi size upuzun bir liste olarak sıralayabilirim YÖK uygulamalarından en gelişmiş(!)üniversitelerimizden en yeni açılanlarına kadar hepsinde yapılan akla. mantığa, bilime aykırı uygulamaları, kararlar, çıkartılan yönetmelikleri...

gelişmek istiyorsak üniversiteleri özgürleştirmeliyiz...

"ötekileştirme" mantığıyla, "küçük olsun benim olsun", "etliye sütlüye karışılmasın", "rektöre ağam paşam de yerini sağlama al", "salla başı al maaşı", "rektörün sözünün üstüne söz olmaz", "dekanım dekanım güzel dekanım istiyorsanız 4. kattan aşağıya atlarım" düşüncesiyle TÜrkiye Üniversiteleri hiç bir yere ilerleyemez.

dahası üniversitelerdeki faşist-gerici kadrolaşmaya felan değinmiyorum... o da 12 Eylül'ün ülkemize bir armağanı...


saygılarımla...


Haziran 01, 2007, 01:26:30 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 788
  • Cinsiyet: Bay

yazarının kim olduğunu ve/veya başlığının ne olduğunu umursamadan, yazıyı okudum, çok güzel bir yazı olmuş...

gelişmek istiyorsak üniversiteleri özgürleştirmeliyiz...

"ötekileştirme" mantığıyla, "küçük olsun benim olsun", "etliye sütlüye karışılmasın", "rektöre ağam paşam de yerini sağlama al", "salla başı al maaşı", "rektörün sözünün üstüne söz olmaz", "dekanım dekanım güzel dekanım istiyorsanız 4. kattan aşağıya atlarım" düşüncesiyle TÜrkiye Üniversiteleri hiç bir yere ilerleyemez.

Tebrik ediyorm,yazıda verilmek istenen msj ı almışsınz.

Nitekim beni üzen şey,aynı mantıkla  öğretim kurumlarını yönetenlerin,bir kaç satır üstteki yorumların sahibi arkadaşlarımın mantığı ile hareket eden öğrencileride yetiştirmiş olması.

Tüm bu sorunlar,dünyadaki 500 üniversitesi arasına giremeyen Türk üniversitelerinin varlığının birer delilleridir.
Vostede é vostede. . Nunca perder o caducidade. .


Haziran 03, 2007, 04:22:53 öö
Yanıtla #5

Sayın Hiario paylaşım için teşekkürler.
Ben Yazarın yazısına TAMAMEN katılıyorum Üniversite böyle olmamalı!

Yazıyı okumadan aceleci cevap veren arkadaşların dikkatine!

Türkiye ne bir Cunta yönetimidir ne de Şeriatın Kölesi olacak ne asker severim(emir-baskı) ne de salt ruhban sınıfının yönetim tercihini(!) (akla gelmeyecek ne varsa onlar akla da başa da getirir Allah korusun!) Bu ülkeyi sağ-sol vs. değil bilim yolunda ilerlemiş ahlaklı sakin ve dirayetli insanlar yönetmeli bununla birlikte YÖK ve bunu savunacak birileri olabilirse artık şunu kabul etmeli ki Üniversiteler bilim adamı, araştırmacı -Atatürk ilkeleri değil- ( ki ben Atatürk' ü seven ve özümseyen bir insanım) insanlık ve evrensellik ilkeleri ile birleşen gençler yetiştirmelidir. İnsanlar her türlü sınıflardan uzak tek bir iş için bir araya gelmeli tek bir amaçla üniversiteli olmalıdır O da insanlığa yeni bir meyva vermek!
Gerisi yoktur hep ileriye bakınız bir Tarih öğrencisi olarak öğrendiğim geçmiş hatıralarda yer alır onunla avunmak yada onu yaşamakla bir yere varamaz silinirsin! yaşamaksa ileriye geleceğe bakmak gelecekte kendine bir pencere açmaktır.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Haziran 03, 2007, 04:25:25 öö Gönderen: Fraternis »


Ekim 22, 2008, 06:59:15 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Tabii ki Engin Ardıç'a sorsak o bu yazısında Atatürk'e veya Atatürkçülüğe hakaret etmemiştir.

Fakat   Engin Ardıç' a kalsa bu memleket sadece Atatürkçüler sayesinde bu kadar pespaye,bu kadar large,bu kadar  "orta ayar" ve dikiş tutmaz olmuştur.

İsmet İnönü 65 yaşında enflasyonu duymuşmuş..Kaliteli insan ,yörüngeler kralı  Mösyö Engin için süper bir malzeme bu...Hemen çalakaşık girişir "Faşo İsmetin enflasyondan haberi mi vardı , kırdı geçirdi Anadolu aristokrasisini ,isviçreden medeni kanun aldılar  ceza kanununu almanyadan getirdiler , daldılar ermeninin yahudinin malına , ah o varlık vergisi vs vs ..." hemen İnönüye 2 laf yapıştır ,hemen ortaya karışık liberal börek çıkar bir tane de orduya çak..al sana potansiyel Engin Ardıç portresi...

Yaşlanıyor Engin Ardıç , Atın kuyruğunda sinek gibi 1923-1980 ler Türkiyesinde herekese çakıyor.DP ve AP hariç tabii ki..

Bu durum da Monşer Ardıçın hangi siyasi çizgideki atların kuyruğunda gezindiğini bence özetliyor.

Üniversite tabii ki Atatürkçü yetiştirmesin...ama Atatürk döneminde ,bu ülkenin hangi şartlarda kurulduğunu ,hangi şartlarda savaştığını ,hangi şartlarda kimlerden borç alarak kurtuluş savaşı verdiğini, ilkelerin hangi ihtiyaçlardan doğduğunu , Osmanlı döneminin sermaye yapısını,acil olarak sanayileşmenin  neden gerekli olduğunu ,1. beş yıllık sanayi planının hangi şartlarda hangi sektörlerde planlandığını ,bunu gerçekleştirmek için kimlerden ne borçlar alındığını vs vs bunun gibi sadece bu konularda azami değil asgari bilgi sahibi olması gereken kişiler yetiştirmesi gerektiğine inanıyorum...Keynesi öğren Atatürk'ü öğrenme, Freidman'ı öğren Atatürk'ü öğrenme,Musgrave'i öğren kendi tarihine dil çıkar..olmaz böyle bir şey..   

Çalışmış olduğu gazetenin, kimin davulunu çaldığı bu kadar ortadayken tarihi ve sosyal hadiseler  konusunda tarafsız davranmasını beklemek

biraz abes tabii ki ...

Sorsak "ben ezelden beridir liberalim" der...ama DP ve AP dönemine yönelik eleştirel bakış bulmak biraz zor Mon şer!'in yazılarında. 
« Son Düzenleme: Ekim 22, 2008, 07:07:18 ös Gönderen: tcorbaci »
Bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır.
  Moliere


Ekim 22, 2008, 09:09:49 ös
Yanıtla #7

Yazıyı başlığı ile birlikte ele alacak olursak öncelikle "Atatürkçülük" nedir diye tartışmak lazımdır.Mustafa Kemal ,asla ve asla Atatürkçülük ya da Kemalizm diye bir miras bırakmamıştır. Mustafa Kemal ,hep belirttiğim gibi doğru zamanlarda doğru hamleler yapmış ve bu hamleler ,bu topraklar üzerinde yaşayan bizlere bir YURT bir KİMLİK bir CUMHURİYET kazandırmıştır . Şahsen ben kendimi bir ATATÜRKÇÜ ya da KEMALİST olarak niteliyorsam ,bu Mustafa Kemal bize ATATÜRKÇÜLÜK - KEMALİZM diye bir olgu bıraktı diye değildir. Mustafa Kemal ,mevcut olabilecek en zor şartlarda şahsi tüm meselelerini bir kenara bırakarak daha doğrusu şahsi en mühim meselesini VATANI ve MİLLETİ olarak görerek ,asırlar boyu kulluk - kölelik yapmış bir millete BAYRAK olmuş ve onları kulluktan - köleleikten YURTTAŞLIK mertebesine yükseltmiştir. Bağımsızlık Savaşımızı ve devrimleri Mustafa Kemal önderliğinde HALK olarak birlikte yaptık .
Şimdi herkesçe kabul edilmesi gereken 2 nokta var :
1-Mustafa Kemal bu ülkenin kurucu önderidir.
2-Mustafa Kemal ,döneminin en yüksek medeniyet çizgisine KENDİ ÜLKESİNİ de taşıyabilmek adına hamleler yapmıştır.
Kendini ben gibi ATATÜRKÇÜ olarak niteleyen aziz dostlarım da katılacaklardır ve biliyorlardır ki , KEMALİZM'in 6 ilkesinden biri DEVRİMCİLİKtir.Biz
Atatürkçüler'in Devrimcilikten anladığı ;değişen ve gelişen dünya şartlarında ülkemizin ve milletimizin medeniyet ekseninde her zaman varolabilmesi
için ,akıl-bilim-mantık üçgeninde zamanın getirdiği değişikliklere yabancı kalmamaktır.Değişimin ta kendisi olmaktır DEVRİMCİLİK !
Atatürk bir evliya ya da peygamber olmadığı için geriye bir DİN veya DOGMA bırakmamıştır. Ülkesi için yapmış olduğu (çoğu doğru) eylemin hesabını eserleri ile halkına vermiş ve sadece geleceğe dair öngörüsüne dayanarak öğütlerde bulunmuştur.
Normal şartlarda bir ülkenin kurucu önderine aradan ne kadar zaman geçerse geçsin milletinin saygı duyması ve akıl-mantık çerçevesinde ona bağlı olması gerekirdi.Ancak coğrafyamızın cazibesi sebebi ile sürekli tehdit altında bulunan yurdumuz insanı ,yeniden köleleştirilmek için ilk olarak kendisini kölelikten alıp İNSAN yapan önderinden soğutulmaya hatta ona düşman edilmeye çalışılmış ,maalesef gözle görülür bir başarı da elde edilmiştir. Ayşe Soysal ve Engin Ardıç gibiler de bu sözünü ettiğimiz kötü emelli insanların "çağdaş aydın" görünümlü taşeronlarıdır.Evet ,üniversite
herşeyden önce kendisine ve çevresine hatta ülkesine faydalı bireyler yetiştirmekle yükümlüdür ama bunu yaparken de üzerinde büyüdüğümüz ,suyunu içtiğimiz bu topraklara sahip olmamız için kendi hayatlarından vazgeçen Mustafa Kemal'lere de olan vefa ve saygıyı da bu bireylere kazandırmak üniversiteden anaokuluna kadar her eğitim kurumunun görevidir.
Özetleyecek olursak İNANÇ ve KEMALİZM üzerinden kendisine çıkar sağlayanların bugünkü duruma getirdiği politik ortam yüzünden ne YÜREKTEN İNANÇLI YURTTAŞLARIMIZI ne ULU ÖNDERİMİZİ ne de ULU ÖNDERİN İZİNDE VE DOĞRU YOLDA OLAN YURTTAŞLARIMIZI bu tarz
zırvalarla birbirine zıtmış gibi göstermeye çalışmak BU HALKA YAPILABİLECEK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR !

Saygılar ,
Bilgi , en kutsal güçtür !


Kasım 03, 2009, 12:47:30 öö
Yanıtla #8
  • Skoç Riti Masonu
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 102
  • Cinsiyet: Bay

dogudanesen guzel yazmis, ben sadece ekleyeyim dedim;

Ataturkculuk ve Kemalizm niye bu kadar batiyor insanlara??? Acaba ben mi anlamini yanlis biliyorum... Biri bana Ataturkculuk nedir diye sorsa, ben sunlari sayarim;

1. Cumhuriyet ve Demokrasi
2. Ozgurluk, bagimsizlik
3. Laiklik
4. Egitim, Cagdaslik.
5. Sosyal Devlet

Bence Ataturk ne yaptiysa, yukarida saydiklarimi hayata gecirebilmek icin yapti...

Peki bunlar kotu seyler mi? Sakincali, zararli fikirler mi?

Ataturk'e karsi cikmak bu fikirlere karsi cikmak degil mi?

Yoksa ben mi cok sig bakiyorum ve derinliklerdeki detayi goremiyorum???

Sevgiler, selamlar,

aashooter.





Masonry is not a secret society, it is a society with secrets...


Kasım 24, 2009, 04:45:25 ös
Yanıtla #9
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 879
  • Cinsiyet: Bay

Sn.aashooter bu ulkede artık Ataturkcuyum demek faşistlik, chpcilik , dinsizlik oldu Kemalistim diyen horlanır oldu.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3239 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 17, 2007, 07:39:41 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
4657 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 17, 2007, 07:43:49 ös
Gönderen: shemuel
48 Yanıt
31752 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2007, 08:23:33 ös
Gönderen: shemuel
28 Yanıt
65351 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2017, 08:24:27 ös
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
10337 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2014, 07:54:45 ös
Gönderen: Tace
0 Yanıt
14055 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2008, 02:15:26 öö
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
3915 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 13, 2009, 10:01:36 öö
Gönderen: karahan
1 Yanıt
29645 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 20, 2009, 09:20:22 ös
Gönderen: Mozart
32 Yanıt
19402 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2009, 09:29:05 ös
Gönderen: sun
53 Yanıt
33056 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2017, 08:16:44 ös
Gönderen: ADAM