Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: “Hz. Ali, Atatürk olarak döndü”  (Okunma sayısı 10337 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 02, 2008, 12:28:30 öö

-Siz devletten yakınıyorsunuz ama çok garip bir durum var. Aleviler, Kemalist devleti desteklemekle, Kemalist olmakla, darbecilere yeterince karşı çıkmamakla suçlanıyorlar genellikle. Kemalizm, askerin sivil siyaset üzerindeki vesayetini kabul eden ve CHP’nin altı okuyla özetlenen bir ideolojidir. Kemalizm bir nevi darbelerin ideolojisidir. Sizin hem Sünni hem Kemalist olan devletle ilgili  düşünceniz ne?



-Aleviler Mustafa Kemal Atatürk’ü büyük kurtarıcı olarak görürler. Alevilik inancında reenkarnasyon vardır. İnsan ölmez, başka bir canlının görünümünde yeniden dünyaya gelir. Aleviler, ‘Hazreti Ali, Mustafa Kemal Atatürk olarak zuhur etti, geldi’ diye inanırlar. ‘Bizi ancak böyle biri bu zulümden kurtarabilir’ derler. Aleviler Atatürk’ü mitleştirmişlerdir.

Sohbetin devamında cumhuriyet değerlerini ab'yle de özdeşleştirebilmiştir kendileri. Gerçekten ilginç söyleşinin tamamını merak edenler  buradan buyrun:  http://www.taraf.com.tr/yazar.asp?id=7


« Son Düzenleme: Eylül 02, 2008, 12:30:50 öö Gönderen: nietzsche »
ars longa, vita brevis...


Eylül 02, 2008, 08:43:09 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Alevilerin bu kadar saçma bir teoriye inanacak kadar cahil olduğunu düşünmüyorum..

Bu olsa olsa marjinal söz ve düşüncelerle dikkat çekmeye çalışan tabiri caizse kuyruk sallayıp ben buradayım bakın ne kadar neşeli bir kanişim diyen  "Taraf" orkestrasının icra ettiği küçük bir senfonidir.
Bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır.
  Moliere


Eylül 02, 2008, 11:03:05 öö
Yanıtla #2

Simdi burada tabiki Ataturk'un Hz. Ali'nin enkarnesi oldugunu iddia edemedigimiz gibi olmadigi hususunda da net bir fikre sahip degiliz. Cunku disimizde gelisen, seyreden olaylar bulunmakta ve unutulmamalidir ki Tarihin Akisini biz belirlemiyoruz. Bunun icin de birsey hakkinda kesin bir hukme varmak  yerine bizi ilgilendiren İnsanlik yonu ve boyutu oldugundan sadece verilen ipuclariyla Gercege ulasabilmeli ve Gercegi bu sayede dogru bir bicimde ogrenmemiz gerekir, diye dusunuyorum.

Bu yaziyi okudugumda aklima ilk gelen sey, su oldu: Alevilerin Hz. Ali'ye olan yakinliklari sebebiyle Ataturk'u de benimsemis olmalari buna karsin gericilerin ise maalesef Ataturk'e ve İlkelerine karsi olmalari kafamda birtakim celiskileri olusturdu ya da farkli seyler uyandirdi diyebilirim.

Konu biraz hassas oldugu icin derinine inmicem ama sonucta her fikir ortaya atilmali ve tartisilmali diye dusunuyorum fakat bazi kisilerin sahiplenme egolari ve bagli bulunduklari inanci kendilerine mal etmeleri sebebiyle ben gene de uzak durmayi yegliyorum :)

Saygilar.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 02, 2008, 12:31:29 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Gercek dısı bir iddaa gene bence bunun üzerinde cok durulmaması gereken birşey gündem yaratmak isteyen yada gündeme gelebilmek için görsel yada yazılı basında yapılmıs birşeymıs gibi görünüyor tartısma konusu bile olamaz bence dediğiniz gibi herkez bişeyleri kendine mal etmeye calsııyor cıkar tatışması yasanıyor gene herzaman ki gibi. Bence bukadar cahil değiliz...


Eylül 02, 2008, 12:36:40 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

cahillikden bahsetmiş iken Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü herşeyi acıklamaya yetiyor sanırım;

"Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve
kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır."
Mustafa Kemal Atatürk


Eylül 02, 2008, 12:53:33 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Atatürk ve Alevilik
Dün Mustafa Kemal’in Ankara’ya ilk gelişinin 80. yıldönümüydü... Her yıl beylik kutlamalarla anılan bu günün ayrıntıları artık unutulmaya yüz tuttu. Yıldönümü vesilesiyle hem 80 yıl önce Ankara denilen bu köyden bozma kasabada yaşanan heyecanı hatırlatmak, hem de Mustafa Kemal’in tam o günlerde Aleviler’le yaptığı çok önemli bir görüşmeyle kendi soyağacına ilişkin bazı verilere dikkat çekmek istiyorum bugün...

Enver Behnan Şapolyo, “Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi” (1958) adlı kitabında 27 Aralık 1919 günü bütün ayrıntısıyla anlatmıştır.

Günlerden Cumartesi’ydi. Hazırlıklar sabahtan başlamış, karşılama için büyük bir konvoy oluşturulmuştu. En önde Seymen alayı yürüyordu. Zeybek kıyafeti içinde 7 yüz yaya, 3 bin atlı Seymen yola dizilmişti. Bala’dan gelen 50 davulcu ile 30 zurnacı, şamanlar gibi raks ederek çalıyorlardı.

Seymenler’in arkasından Ankara’daki muhtelif tarikatların dervişleri yürüyordu. En fazla müridi olan Nakşibendi dergahı başta olmak üzere, Sadi dergahı, Rufai, Kadiri dergahları, Mevlevi dergahı, Hacı Bayram Veli müritleri, esnaf Ahileri ve civar köylerden gelen Kızılbaşlar sıraya dizilmişlerdi. Rufai dervişler, kudüm çalıp, yanaklarında ucu sivri topuzlar, karınlarında kılıçlar saplı olduğu halde “Ya Rahim, ya Gafur” diye hu çekerek yürüyorlardı. Arkadan esnaf loncaları geliyordu. Kale’yi Atpazarı’nı, Çıkrıkçılar’ı mesken tutmuş keçeciler, bakırcılar, demirciler, pırpıtçılar, semerciler, çıkrıkçılar, nalburlar, tiftikçiler, orakçılar, düvenciler, debağlar, kilciler, kabatuzcular, kasaplar, bahçıvanlar, haffaflar, urgancılar, saraçlar, kundurucular, terziler, sofcular, sokumacılar, esnaf bayrağının arkasından ilerliyorlardı.

Onların ardından, başta Nakşibendi ilk mektebi Ay Melek, Tacettin olmak üzere, Ulucanlar ilk mektepleriyle, Ziraat mektebi, sanayi mektebi ve “Taş Mektep” denilen Ankara sultanisi de ellerinde bayraklar ve başlarında muallimleriyle ikişerli sıra, alayı takip ediyorlerdı.

Bekledikleri heyet tam 3’ü 10 geçe ufukta göründü. Büyük harpten kalma eski ve boyası dökülmüş 2 otomobil, patlak lastiklerine paçavralar tıkanmış halde şehre yaklaşıyordu.

O konvoyun serüvenini de Mustafa Kemal’le Ankaraya gelen Mazhar Müfit Kansu (Atatürk Beraber, 1986) en ince ayrıntısına kadar yazmıştır.

Mustafa Kemal, yolda Hacıbektaş’a uğrar. Mazhar Müfit’e göre o dönem Anadolu’da bulunan 3-4 milyon kadar Alevi, Hacıbektaş’daki Çelebi Cemalettin Efendi ve dede postu vekili Salih Niyazi Baba’ya bağlıdırlar. Mustafa Kemal, Alevi cemaatini milli mücadeleye katabilmek için onlarla görüşmek ister.

Aslında –genel olarak pek dillendirilmese de- Mustafa Kemal, zaten Bektaşiliğe çok yakındır. Doğup büyüdüğü Selanik ve genelde Rumeli bölgesi Bektaşi dergahlarının yoğun olduğu bir bölgedir. Hüseyin Şekercioğlu’nun Atatürk’ün babasoyu üzerine yaptığı araştırmaya göre (Türk Kültürü Dergisi, Sayı;245) Ali Rıza efendi, Anadolu’dan koparılıp Rumeli’ye yerleştirilmiş “Kızılkocalı Türkmenleri” boyundadır. Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” kitabında, Kılıçoğlu Hakkı’ya atfen, Mustafa Kemal’in, Harbiye yıllarında tatillerde Selanik’e geldiğinde Şeyh Rıfat Efendi’nin tekkesine gidip, dervişler halkası içinde ayinlere katıldığını yazar. Mustafa Kemal de Nutuk’ta, Selanik’ten arkadaşı olan Abdülkerim Paşa ile telgraflaşmalarını anlatırken Paşa’nın, kendisine “Kutb-ul akrap” yani “Kutuplar kutbu” diye hitap ettiğini anlatır. Bu Bektaşiliğin en üst derecesi için kullanılan bir terimdir.

Bu mazinin de katkısıyla olsa gerek Mustafa Kemal, Çelebi Cemalettin Efendi ile çok iyi bir diyalog kurar.Şapolyo’ya göre o ziyarette Çelebi’nin oğlu Hamdullah Efendi’nin odasında “aynicem” düzenlenir. Bir “ikrar töreni” ile Mustafa Kemal’e “kılıç kuşatılır” ve “yola kabul edilir.” Bu buluşmada Cemalettin Efendi, Kuvayi Milliye’ye tamamen taraftar olduğunu söyler.




Can DÜNDAR
Sabah Gazetesi



Ocak 03, 2014, 10:54:41 öö
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 224
  • Cinsiyet: Bay

Alevi Bektaşi bir ailenin çocuğuyum. Ailemden ve kitaplardan Alevilik ile ilgili birçok şey öğrendim. Kimisi akla yatkın kimisini de gereksiz buldum. 31 yıldır Alevilik ile ilgili birçok iftira ve yalana da şahit oldum. Hayatımda hiç bu kadar saçma ve mesnetsiz bir yazı daha okumamıştım. Aleviler artık kendileri ile ilgili bilgisiz ve desteksiz atışlardan sıkıldı. Yıllarca insanlar mum söndürdü gibi hikayelerle kandırıldı ve Aleviler hedef gösterildi. Bu insanlara sorsanız Müslüman mısınız diye göğüslerini kabartarak Elhamdülillah demesini bilirler. Kul hakkı yemek, ah almak nedir bilmezler.



Ocak 03, 2014, 04:06:13 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 323
  • Cinsiyet: Bay

Haşa deyip o zehri, kibir ustası insan görünümlü  mahlukatın beyninden iftirayı ve bilgisizliği bir çekişte söküp atmak isterdim. Lakin ne gücüm buna elveriyor nede bulunduğum konumum. Gündeme nasıl gelecekleri şaşırır olmuş bilgisiz beyinler.

Sevgiler.
Dünya üstündeki en üstün yaşam formu olduğumuza ama yine de sözcüklere sığmayacak kadar mutsuz olduğumuza,çünkü başka hiçbir hayvanın bilmediği şeyi,ölmek zorunda olduğumuzu bildiğimize dair bir ironi


Ocak 03, 2014, 07:54:45 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Nietzche nickli arkadas ''taraf '' gazetesinin linkini paylaşarak ; Bektaşi ve Alevi inancına sahip insanların Atatürk'ü yeniden doğan Hz. Ali olduğunu düşündüklerini söylüyor ama kendisi biraz anlam karmaşasında sanırım.  Yanlış bilgi , kırıcı ve bagnaz yaklaşım.

c,                                             


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
48 Yanıt
31748 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2007, 08:23:33 ös
Gönderen: shemuel
28 Yanıt
65349 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2017, 08:24:27 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
14054 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2008, 02:15:26 öö
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
3914 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 13, 2009, 10:01:36 öö
Gönderen: karahan
1 Yanıt
29645 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 20, 2009, 09:20:22 ös
Gönderen: Mozart
32 Yanıt
19400 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2009, 09:29:05 ös
Gönderen: sun
53 Yanıt
33054 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2017, 08:16:44 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3713 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2010, 05:21:11 ös
Gönderen: ozak1977
1 Yanıt
4596 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 02, 2013, 05:31:26 ös
Gönderen: Samuray
1 Yanıt
2768 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2017, 02:16:11 öö
Gönderen: Tık-Tik-Tak