Sayın Alşah ,tabiki 1961 Anayasası ile 1982 Anayasasında ki hakim ve savcılarla ilgi düzenlemeler hakkındaki farkları hatırlıyoruz.
1961 Anayasasında “Yüksek Hâkimler Kurulu” ile “Yüksek Savcılar Kurulu” birbirinden ayrı, farklı ve bağımsız birer anayasal yüksek yargı organı olarak düzenlenmiştir. Yüksek Savcılar Kurulu, 61 AY.’nın 137. maddesinde; Yüksek Hâkimler Kurulu ise 143. ve 144. maddelerinde düzenlenmiştir.
“Yüksek Hâkimler Kurulu” ile “Yüksek Savcılar Kurulu” 25.04.1962 tarihli ve 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanunu ile düzenleme kapsamına alınmıştır. Yani anayasada ayrı maddelerde ayrı anayasal organlar olarak düzenlenen bu kurullar aynı yasada ele alınmıştır.
Yüksek Savcılar Kurulu:
* Cumhuriyet Savcıları, idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdır.
* Savcıların özlük işleri, disiplin cezaları, mesleğe kabul ve ihraçları hakkında karar verme yetkisi Yüksek Savcılar Kurulunundur.
* Adalet Bakanının başkanlığında Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü ve Yargıtay’dan seçilen üç asıl üyeden oluşur.
* Cumhuriyet Savcılarının denetimi ve haklarındaki soruşturma, Adalet Bakanlığı müfettişleri veya üst dereceli Cumhuriyet Savcıları tarafından yapılır.
* Cumhuriyet Başsavcısı yüksek mahkeme hâkimleri statüsündedir.
* 45 sayılı yasaya göre Savcılar Yüksek Kurulu iki alt kuruldan oluşur. Her bir kurul ikisi Adalet Bakanlığı temsilcisi olan beşer üyeden oluşur.
* Birinci kurulda, mesleğe kabul, kadro dağıtımı, yükselme ve birinci sınıfa ayırma; İkinci kurulda disiplin cezası ve meslekten el çektirme kararları alınır.
* Savcılık Teminatı gereği savcılar, maaş ve ödeneklerinden yoksun kılınamaz, Bakanlık emrine alınamaz, yaş haddi ve maluliyet hali dışında kendileri istemedikçe emekliye sevk olunamaz.
Yüksek Hâkimler Kurulu
* Yüksek Hâkimler Kurulu, kanun gereği seçilen on sekiz asıl ve beş yedek üyeden oluşur. Özel ve demokratik seçim yöntemleri 25.04.1962 tarihli ve 45 sayılı yasada ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
* Hâkimlerin bütün özlük işleri hakkında; Bir kadronun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konularında Adalet Bakanının teklifi hakkında karar vermek ve bizce en önemlisi, kendilerini ilgilendiren alanlarda, kanunların veya Meclis İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açmak gibi görevler yasayla bu kurula verilmiştir.
* Adalet Bakanı, Yüksek Hakimler Kurulu toplantılarına bizzat katılabilir; ancak oylamaya katılamaz.
* Kurulun altı asıl ve iki yedek üyesini Yargıtay Genel Kurulu, altı asıl ve bir yedek üyesi birinci sınıfa ayrılmış hakimler, altı asıl ve iki yedek üyesini Yasama Meclisi seçer.
* Yüksek Hakimler Kurulunun asıl ve yedek üyelerinin seçimleri serbest, eşit, gizli, tek dereceli oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yapılır.
* Yüksek Hakimler Kurulunun asıl ve yedek üyeliğine, Yargıtay Genel Kurulu ve birinci sınıfa ayrılmış hakimlerce seçilecek olanlardan her birini kendi aralarından; Yasama Meclisi tarafından seçileceklerin ise yüksek mahkemelerde hakimlik yapmış veya bunlara üye olma şartlarını kazanmış ve 65 yaşını doldurmamış olanlar arasından seçilmesi öngörülmektedir.
* Üye seçimini demokratik güvenceye almak için yasa tarafından kurul içinde bir “Yüksek Hakimler Seçim Kurulu” teşkilini öngörmüştür. Çok ciddi ve ayrıntılı seçim süreci ve kooptasyon prosedürü derpiş edilmektedir. Oysa 1982 Anayasasının yüksek yargıç vs. gibi etkin görevlilerin seçimini Cumhurbaşkanına teslim etmesi 1961 Anayasası ve 45 sayılı yasanın öngördüğü yönteme oranla çok daha laubali ve gayriciddi bir görüntü yaratmaktadır.
* Ayrı ayrı üç alt kuruldan oluşan kurullar eliyle görev yapar. Birinci alt kurulun görevi, 1. Hakimlik mesleğine kabul etmek, 2. Yargıtay başkanları ayrık olmak üzere hakimlik mesleğine atamak, 3. Nakletmek, 4. Her türlü yükseltme ve birinci sınıfa ayırma işlerini yapmak, 5. Kadro dağıtmak, 6. Geçici yetki vermek, 7. İzne ait işleri görmek, 8. Emeklilik işlerini yapmak, 9. Meslekten ayrılma işleri hakkında karar ve başka mesleğe geçme isteği üzerine muvafakat vermek, 10. Genel Kurul tarafından verilecek işleri görmektir.
* İkinci alt kurulun görevleri: 1. Hakimler hakkındaki şikayet ve ihbarları incelemek, 2. Hakimlerin görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında işledikleri suçları ve sıfat ve görevleri icaplarına uymayan hal ve eylemleri hakkında soruşturma yapılmasına karar vermek, 3. Belli konularda inceleme veya soruşturma yapmak üzere üst derecedeki hakimleri görevlendirmek, 4. Genel Kurul tarafından verilecek diğer işleri görmektir.
* Üçüncü alt kurulun görevleri 1. İşten el çektirmek, 2. Hakimler hakkında kovuşturma izni vermek, 3. Disiplin cezası vermek, 4. Bir hakimin meslekten çıkarılmasına veya meslekte kalmasının caiz olmadığına karar vermek, 5. Bir mahkemenin veya bir kadronun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi hususlarının uygun olup olmadığına karar vermek, 6. Yukarıki bentlerde yazılı işlemlere ilişkin diğer kararları vermektir.
* Genel Kurul on sekiz üyeden (asıl üyelerin tamamından) meydana gelir ve alt kurulların itiraz edilen kararlarını üst merci olarak kesin olarak sonuçlandırır. Adalet Bakanı, sadece kendisine ulaşan kanuna aykırı davranış iddiasının şekline göre gerekli gördüğü hallerde bir hakim hakkında disiplin işlemi yapılması için Yüksek Hakimler Kuruluna başvurabilir.
* Hakimlerin denetimi, Yüksek Hakimler Kurulunca görevlendirilecek üst dereceli bir hakim eliyle yapılır. Kurul, lüzumu halinde kendi üyelerinden üst dereceli bir hakimi de görevlendirebilir.
1961 Anayasasının birbirinden doğası ve niteliğiyle ayrılan hâkimlik ve savcılığı ayrı ayrı düzenleyip mütalaa etmesi daha doğru ve yerinde olmuştur.
Kısaca Yargı bağımsızlığı denildiğinde ne anlamak gerekir? Yargı bağımsızlığı denildiğinde, yargıcın;
a- tarafsızlığını (yansızlığını),
b- devlet organları karşısında bağımsızlığını,
c- toplum karşısında bağımsızlığını (kamuoyu ve basın karşısında tarafsızlığını),
d- kendisine karşı bağımsızlığını,
e- yargı örgütüne karşı bağımsızlığını,
f- yargılamanın taraflarına karşı bağımsızlığını
anlamak gerekmektedir. Bunlar bir yargıcın özgür sayılabilmesinin olmazsa olmazlarıdır.Yargıçların bu bağımsızlıklarının kullanılabilinmesi için olmazsa olmazların başında yargıç güvencesinin sağlanmış olmasıda gerekir.Yargıç güvencesinin sağlanabilmesinin şartlarıda kısaca şöyledir;
a- yargıçlar azlonulamazlar,
b- kendileri istemedikçe yasal yaş sınırları dolmadan emekli edilemezler,
c- bir mahkemenin ya da kadronun kaldırılması nedeniyle aylık ve ödeneklerinden ve diğer özlük haklarından yoksun bırakılamazlar,
d- yargıçlık mesleğinden başka hiçbir görev alamazlar,
e- görev bölgelerinde yetkili kurulları tarafından belirlenecek görev süreleri içinde coğrafi güvence altındadırlar,
f- geçimlerini yargıçlık onuruna yakışacak biçimde sürdürmelerine yetecek miktarda aylık ve ödenek almalıdırlar
Yukarıda kısaca belirttiğim bu şartlardan şu an için yargıç ve savcılarımız üzerinde bir nevi sürgün yetkisi gibi kullanılan coğrafi bölge güvencesinin olmaması da önemli bir sorundur.
Halihazırda ki kanunlar ve uygulamalarla ülkemizde daha uzun zaman yargı bağımsızlığı ve hakim güvencesi konuları üzerinde epeyce konuşup tartışacağımız aşikar gibi görünüyor.......
IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......