Önce kötülük nedir, neden istenmez diye düşünelim. Kötülük, insanın karşılaşmak istemediği bir durum olarak tanımlanabilir. Toplumu canlı bir varlık olarak düşündüğümüzde ve her canlı varlığın kendini korumak için çeşitli mekanizmalar geliştirdiğini düşünürsek, toplum içinde iyiliğin tavsiye edilip kötülüğün dışlanması temelinde her insanın bilinçaltına yerleşen, vicdan, acıma gibi duygular açıklanabilir. Bu tür en genel etik kuralları ile iyilik ve kötülük kavramları evrensel geçerliliktedir ve rasyonel temeldedir.
Bir de mevcut toplumsal durumdan kaynaklanan iyilik/kötülük kavramı vardır. Örneğin hırsızlığın kötü bir davranış olarak nitelendirilmesinde mevcut toplumsal durumun önemli bir payı vardır. Kapitalist üretim tarzı hırsızlık yapmayı mümkün ve zorunlu hale getirir. Kimse kendi malının çalınmasını istemediğine göre hırsızlık kötü bir eylem olarak anılr. Fakat bu eylemin kötü veya günah oluşu evrensel nitelikte bir kanun değildir. Eski ilkel komünal toplumlarda "hırsızlık yapmayacaksın" diye bir kural yoktu. Toplumsal korşuların doğurduğu bu tür kuralara yarı-rasyonal etik kuralları diyebiliriz. Bu tür kurallara mevcut toplum tipinin devamı için gerekli olan kuralları da ekleyebiliriz. Örneğin devlete itaat var olan sınıflı toplumu korumaya yönelik geliştirilmiş bir kuraldır.
Rasyonal ve yarı-rasyonal toplumsal kurallardan başka hiç bir gerçekçi bir gerekçeye dayanmayan, hayali, irrasyonal kurallar da vardır. Bu tür kurallar toplumsal hayatın insanların kafalarının içinde hayallare dönüşmüş şeklidir. Çeşitli ilkel dinlerde hiç bir rasyonal temelde olmayan davranışların kötü sayılması veya hiç bir gerekçisi yokken bir davranışın iyi sayılması gibi... Ağaçlara bez bağlamak, sol elle yemek yememek gibi bir çok örnek verilebilir.
Ahlak dendiğinde genelde yarı-rasyonal toplumsal kurallar akla gelir. Buradan anlaşılır ki mutlak ahlak yasaları yoktur. Toplum değiştiğinde ahlak kuralları da kendiliğinden değişir. Değişik çağda ve coğrafyada yaşayan toplumların birbirinden farklı ahlak kurallarının olması bunu gösterir.
İnsanın doğası iyi veya kötü değildir. Yani insan doğasında bulunan iyiliğe veya kötülüğe göre hareket etmez. İnsan da diğer canlılar gibi yaşamını devam ettirmek ve daha güzel halde getirmek gibi içgüdülerle hareket eder. İnsan toplumsal bir varlık olduğu için toplum insana daha önce bahsettiğim rasyonal etik kurallarını dayatır.