Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: II.Bet-Amikdaş'ın Yıkılışı (M.S. 68)  (Okunma sayısı 6782 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 26, 2007, 10:06:31 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Bir önceki bölümde Vespasianus imparator olmuş, Roma’ya dönmektedir. Yeruşalayim kuşatmasını oğlu Titus devralır. Titus M.S. 70 yılında Pesah’tan hemen sonra saldırarak, halkın üzerine taş, demir ve ateş yağdıran mancınıklarla şehri döver. Yeruşalayim’i savunanlar artık açıktan, belki açlıktan da çok, iç savaştan zayıf düşmüştür. Buna rağmen Titus şehrin surlarını, iki ay sürecek şiddetli çarpışmalar sonunda yarmayı başarır. Bu olay İbrani ayı Tamuz’un 17’sinde gerçekleşir. Yahudiler o günden beri 17 Tamuz’da bu olayı anmak için oruç tutar. Romalı tarihçi Deo Cassius şöyle aktarır: “Surda makineler yardımıyla bir yarık açıldığı halde şehir hemen ardından ele geçirilemedi. Aksine savunucular gedikten girmeye çalışan çok sayıda Romalıyı öldürdü, yakınlardaki binaları ateşe vererek Romalıların ilerlemesini durdurmaya çalıştı. Askerler batıl inançları yüzünden hemen içeri dalmadı ama sonunda Titus’un zorlamasıyla şehre girdi. O zaman Yahudiler kendilerini öncekinden çok daha canhıraşça savundu; Bet Amikdaş’ın yakınında çarpışmak ve savunması uğruna can vermek ender bir şansmışçasına.” Romalılar şehri adeta evleri birer birer alarak ele geçirirken korkunç bir kıyım gerçekleşir. Yıkımı kanıtlayan kazılardan biri, bugün eski Yeruşalayim’de ziyarete açık olan “Yanmış Ev”dir. Burada evinin girişinde ölmüş bir kadının, elinde hâlâ bir mızrak tutan kolunun iskelet halindeki kalıntısı bulunmuştur. Üç haftasını alır ama Titus yavaşça Mabet Tepesi’ne ilerler. Artık ölümüne düellolar gerçekleşmektedir. Romalılar saldırıyı başlattıktan dört ay sonra Titus İkinci Bet Akimdaş’ın yerle bir edilmesini emreder. Tarih 9 Av’dır, Birinci Bet Amikdaş’ın yıkıldığı aynı tarih. Yine Deo Cassius’a göre: “Halk aşağıda avluda, bilgeler merdivenlerde, koen’ler ise Bet Amikdaş’ın içinde toplanmıştı. Çok daha kuvvetli bir güce karşı dövüşen bir avuç insan oldukları halde, Bet Amikdaş’ın bir kısmı ateşe verilinceye kadar ele geçirilemediler. Ölümü isteyerek karşılıyor, kendilerini Romalıların kılıçlarının üzerine atıyor, bazıları birbirlerini öldürüyor, başkaları kendi hayatlarına son veriyor, başkaları ise alevlere atlıyordu. Herkese bu, özellikle de Bet Amikdaş’la birlikte can verenlere yıkım gibi değil, zafer ve kurtuluş gibi görünüyordu.” Çevrede kuşatmadan sonra ayakta kalan ne kadar ağaç varsa kesilir ve Bet Amikdaş yapılarını tamamıyla yakmak için dev bir ateş yakılır. Yangından çıkan yoğun sıcaklık kireçtaşının genleşmesine ve mısır gibi patlamasına yol açan rutubete neden olmakta, bir reaksiyon zinciri oluşturmaktadır. Muhteşem Bet Amikdaş bir gün içinde moloz yığını haline gelir. KADER OLARAK TARİH İkinci Bet Amikdaş’ın yıkılışı Yahudi halkının tarihindeki en önemli ve kuşkusuz en üzücü olaylarından biridir. Tanrı’nın Yahudilerden uzaklaştığının (ama onları kesinlikle terk etmediğinin) bir işaretidir. Yahudiler, “ebedi bir ulus” olacakları sözüne uygun olarak hayatta kalacaktır ama Bet Amikdaş ayakta iken Tanrı ile aralarında bulunan özel ilişki sona etmiştir. Ne yazık ki bu dönem, başka dönemlerden belki daha da çok, Yahudi geçmişinin Yahudi geleceği olduğu, Yahudi tarihinin Yahudi kaderi olduğu vecizesini yansıtır. Bugün İsrael’de ve dünyada Yahudi halkı arasında olanları daha iyi yansıtan başka bir dönem yoktur. İkinci Bet Amikdaş’ın yıkılışının sonuçlarını hâlâ ruhani ve fiziksel olarak yaşıyoruz. O zamanlar sahip olduğumuz sorunlar, bugün hâlâ sahip olduğumuz sorunlardır. Talmud (Yomah’da) şöyle der: “İkinci Bet Amikdaş niye yıkıldı? Sinat hinam, bir Yahudi’nin başka bir Yahudi’ye karşı duyduğu anlamsız nefret yüzünden.” Yahudi aleminde bugün böylesine yaygın olan bu sorunun panzehiri nedir? Yanıt ahavat himan’dır. Yahudilerin diğer Yahudileri sevmeyi öğrenmesi gerekir. Birbirimizle farklılıklara aldırmadan nasıl iletişim kuracağımızı, saygı duyacağımızı öğreninceye kadar Yahudi halkı için umut yoktur. Tanrı’nın birbirleriyle dövüşen Yahudilere gösterecek sabrı yok. Bu dönemi dikkatle incelemek son derece önemlidir çünkü kaçınılması gereken tuzaklar hakkında alacağımız birçok önemli ders vardır. “YUDEA ELE GEÇİRİLDİ” Romalılar Bet Amikdaş’ı ateşe vermeden önce değerli ne varsa aldı. Paha biçilmeyen sanat eserlerini Roma’ya götürmek için bir grup Yahudi tutsağı koşum takımlarına bağladılar. Roma’ya varışları Forum’un yakınında bulunan ve günümüzde hâlâ ayakta duran Titus Takı’nın üzerindeki oymalarda resmedilmiştir. Yahudilerin asla bu takın altından geçmemesi, Roma Yahudi cemaatinin geleneği idi. 14 Mayıs 1948 akşamı İsrael devlet ilan edildiğinde Roma Yahudileri görkemli bir geçit yaparak takın altından yürüdü. Mesajları: “Roma gitti, biz hâlâ buradayız. Zafer bizimdir.” Ama o dönemde korkunç bir felaket söz konusuydu. Yüz binlerce insan öldü, çok daha fazlası tutsak edildi. Büyük İsyan’dan sonra esir pazarında o kadar çok sayıda Yahudi vardı ki, bir at fiyatından daha ucuza Yahudi bir tutsak satın almak mümkündü. Yisrael umutsuzdu. MASADA Yeruşalayim fethedilmiş, Bet Amikdaş yıkılmıştı ama her şey daha bitmemişti. Yaklaşık 1.000 kişilik bir Zilot grubu kaçarak çöle, Masada adlı bir dağ platosunun tepesindeki büyük kaleye sığındı. Masada Büyük Herod tarafından sığınak olarak inşa edilmişti. Kendine yeten bir yerdi. Su toplama sistemi ve bir orduyu yıllar boyunca doyurabilecek ambarları vardı. Dahası, kaleye aşağıdan ulaşmak neredeyse imkansızdı. Korunması kolaydı. Gerçekten de Zilotlar orada üç yıl boyunca hayatta kalmayı başardı. Masada harabelerini ziyaret ederseniz kalenin ve Romalıların Masada’yı ele geçirmek üzere Yahudi tutsakları çalıştırarak inşa ettiği rampanın kalıntılarını görebilirsiniz. Josephus’un Masada’nın M.S. 73 yılında nasıl ele geçirildiği anlatısı bir bakıma Gamla’nınkine benzer. Burada da Zilotlar kendi ailelerini, sonra birbirlerini öldürdü, tek bir adam kalınca o da intihar etti. Modern İsrael devleti için Masada, Romalılar tarafından tutsak alınmak ya da öldürülmektense, özgür bir adam olarak ölmeyi tercih eden Yahudilerin simgesidir. Bir Siyonist ideali olarak görülür. Yakın zamanlara kadar İsrael askerleri yemin etmek için Masada’ya çıkar, dağdan “Masada bir daha düşmeyecek” diye bağırır ve yankıyı dinlerdi. M.S. 73 yılına geri dönecek olursak, son Yahudi kalesi de düşünce Romalılar sonunda isyanın sona erdiğini ilan etti. Başkaldıran Yahudilere Roma gücünü kanıtladıkları için kendilerini kutlayan Romalılar, ağlayan bir kadını resmeden ve Judea Capta “Yudea Ele Geçirildi” yazılı paralar bastırdı. Gerçekten öyle mi oldu? YAHUDİLERİN HAYATTA KALMASI Ülke artık Yahudi kontrolü altında değildi ama Haşmonayların zamanında beri değildi zaten. Bet Amikdaş, Yahudilerin tapınma merkezi ve Yahudiliğin tek Tanrı ile özel bağlantısının simgesi ortadan kalkmıştı. Ama Yahudilik –ve benzersiz değerler sistemi- canlı ve iyi durumdaydı. Rabi Yohanan ben Zakay’ın öngörüsü sayesinde Yavne’deki öğrenim merkezi başarılı olmuştu. Rabi’ler Yahudilerin, Yahudiliğin iskeleti olan normatif kurumlarının birçoğu olmadan (Bet Amikdaş ve ayinleri, Koen Gadol’luk, monarşi) hayatta kalmasına olanak tanıyacak yasal/ruhani altyapıyı orada kurdu. Rabi’ler orada Bet Amidaş ayininin yerine geçmek üzere toplu duayı kurumsallaştırdı ve sinagogu Yahudi cemaat hayatının merkezi haline getirdi. Daha da önemlisi rabi’ler Yahudiliğin her Yahudi evinde yaşamasını sağlayacak yöntemi orada tasarladı. Daha sonraki yıllarda Yahudiler dünyanın dört bir yanına dağılacak, iki bin yıl boyunca ortak bir ülkeleri, merkezi bir liderlikleri, İbranice kutsal yazılar dışında ortak bir dilleri olmadığı halde Yahudiliklerini hiçbir azalmaya maruz kalmadan yanlarında taşıyacaklardı.