Şarap;
Şarap İslam tasavvufunun bütün ekollerinde hoş görülen bir içki değildir ve genellikle içilmesinin günah olduğu kabul edilir. Daha çok ana eksenin dışındaki heterodoks tarikatlarda, özellikle Alevi-Bektaşi geleneğinde yer bulan ve sıklıkla da övülen bir içkidir. Bu da içildiği zaman insana verdiği hoşluğun ve yarattığı zihin açıklığının onaylanmasından kaynaklanır. Alevi ve Bektaşiler, Latinlerin “in vito veritas” (hakikat şaraptadır) deyişine can-ı gönülden katılırlar. Onlara göre yasak olan içki değil kendini bilmez hale gelmektir. Alevi-Bektaşi pirlerinin hepsinin dizelerinde şaraba rastlanır. Aşağıdaki dizeler Hoca Ahmet Yesevi’nin divanındandır:
Otuz dörtte alim olup bilen oldum;
Hikmet söyle dedi, rabbim diyen oldum
Kırklar ile şarap içtim, yoldaş oldum
İçim dışım Hak nuruyla doldu dostlar
Şarap içilen Cem Ayini’yle, İran’ın ilk devlet kurucusu Cemşid’in bağlantısından da bahsedilebilir. Efsaneye göre, Cemşid’in baş ağrısından bıkıp intihar etmek isteyen bir cariyesi zehir sanarak mayalanmış üzüm suyunu içer ve şifa bulur. Şarap böyle keşfedilir ve Cemşid şaraba “ab-ı hayat” ismini verir. Alevilik ve benzeri tasavvufi akımların İran kökenli eski inançlarla da bağı olduğu biliniyor.
Şarap çoğu zaman mecazi anlamı olan hayat ve Allah aşkı ile bütünleşirken Bektaşi deyişlerinde Şarabın iki anlamının da seve seve kullanıldığı görülür.
Hayyam' ın dörtlükleri ile sık sık karşılaştığımız şarap, Mevlana' nın Candan İçre Şems' i için sokaklarda şarap araması, elinde şarap testisi ile dolaşmasıyla aşkın işareti olarak kabul edilir.
Nadan ehli anlamaz der ya eskiler, nadana dahi anlatacak tarzda söylemek lazım şarap üzere söyleneni
Önce Erkan Oğur' un sesinden bir dinlemek lazım elbet;
Ey zahit şaraba eyle ihtiram
İnsan ol cihanda bu dünya fani
Ehline helaldir na ehle haram
Biz içeriz bize yoktur vebali
Zahit tasavvufta yola yeni girmiş olan (Masonik anlamıyla yorumlarsak Çırak) demektir. Bektaşilikteki 5 / Mevlevilikteki 100 aşamanın ilk aşaması olan "çile çıkarma" nın (Ki Masonluktaki tekris töreni gibi insinye' yi kabul etmek için bir başlangıçtır) geçilmesi ile el almış kişiye işaret eder. Mevleviler bu duruma özel olarak "Yakaza" durumu der.
Zahitten şaraba saygı duyması isteniyor. Elbette buradaki anlamı henüz belli değil fakat insan-ı kamil'e ulaşmak için çabalamasının gereğinin ikinci cümlede vurgulandığı açık. Üçüncü dizede ezoterik / batıni hale doğrudan bir işaret geliyor "Ehline helaldir na ehle haram" demek ki zahidin şarabın lezzetine varması henüz haram. Tasavvufi Aşkın basamağına ulaşması lazım ki vebalsiz ulaşabilsin.
Sevap almak için içeriz şarap
İçmesek oluruz duçar-ı azap
Senin aklın ermez bu başka hesap
Meyhanede bulduk biz bu kemali
Allah aşkı ile yanan canların sevdalarından aldıkları sevaba işaret eder ilk dize, Tanrı aşkından / çileden uzaklaştıkça elde kalan çaresizliği ise ikincisi. Tıpkı harici alemin (Ki Bektaşilikte de kendi dışlarıdnaki alem için aynı kelime kullanılır.) anlamayacağı gibi Zahit' de alimleri anlamayacak, onların aşk evi olarak işaret ettikleri tasavvufi meclislerini alalede bir sohbet ortamı sanacaktır.
Kandil geceleri kandil oluruz
Kandilin içinde fitil oluruz
Hakkı göstermeye delil oluruz
Fakat kör olanlar görmez bu hali
Nur her inisiyatik inanışta yerini alır, mevlevilik ve bektaşilik de elbet dahil. Naçizane bu kısmı çok yorumlamak istemiyorum. Gerçek bir Üstadın hakikatin ışığını kardeşlerine nasıl gösterdiğinden başka, elbette nadanlar, körler bu hali asla anlamayacaktır.
Sen münkirsin sana haramdır bade
Bekle ki içesin öbür dünyada
Bahs açma Harabi bundan ziyade
Çünkü bilmez haram ile helali
Allah' ı gerçek anlamıyla tanımayan ve sevmeyen sadece şekli ibadetleri yaparak taassub ve boş düşünceler peşinde koşan kişi, Yunus' un "Cennet cennet dedikleri bir kaç köşkle bir kaç huri isteyene ver onları bana seni gerek seni" zihniyetinden çok uzak olacaktır. Tek beklentisi cennet olan kişi Tanrı' dan gerçekte ne kadar uzaktadır...
Harabi' nin burada temas ettiği budur "Senin aklın ermez bu başka hesap" ın kuvvetlendirilmiş hali burada kendini bulmaktadır.
Şiirin felsefesini anlayamadığını özel mesaj yoluyla apaçık söyleyen ve Harabi' nin bu güzel eserini bana ait sanma lütfunda bulunan üyemiz için açıklamak istedim.