Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Krematorium  (Okunma sayısı 9292 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 29, 2009, 05:40:27 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662




Auschwitz'de bir krematorium




Krematorium, Ölen kişinin yüksek sıcaklıklardaki yakıldığı yerdir.

Ölü yakma kültürü dışında toplum açısından yüksek risk taşıyan ölülerde bu tip yerlerde yakılarak çevreye zarar vermeleri önlenir.

Kremasyon süreci başlatıldığında, kişi öldüğünde cesedi yakılmadan 48 saat bekleniyor. Yasal izinler alındıktan sonra, cesetten kimlik ve DNA örnekleri alınıyor. Daha sonra ceset yakılmak üzere kremasyon fırınına konuluyor.

Kremasyon fırını çalıştırıldıktan sonra, sıcaklık önce 872 dereceye, sonra da 1092 dereceye yükseltiliyor. Ceset fırına korulduktan sonra, yakılma işlemi 80 ile 120 dakika arasında sürüyor.

İşlem sonunda ceset tamamen kül haline gelmiyor. Yaklaşık 2,5-3 kg.ağırlığındaki kemik kırıkları vs. bir öğtücüden geçirilerek toz haline getiriliyor. Daha sonra bu toz kütlesi bir kutuya konarak, ölen kişinin yakınlarına teslim ediliyor.

Yakılan kişinin yakınları da, yakma sürecini izleyebiliyor.

Türkiye'de ne kadar sayıda olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte Osmanlı'nın son dönemlerinde Anadolu Kavağı sınırları içinde bir adet krematoryum denebilecek yer vardı.

Cumhuriyet döneminde bu alanın askeri bölge ilan edilmesiyle unutulmuş ve harabeye dönmüş bina temelleri halen durmaktadır.

Krematoryum karşılığında Osmanlıca da Tahaffuzhane adı kullanılmaktaydı.

Zincirlikuyu Mezarlığı'nda da bir krematoryum yapılmış, sonradan yıkılarak otoparka çevrilmiştir.

Türkiye'de şu anda bir krematoryum bulunmamakla birlikte, 1930 yılında çıkan Hıfzıssıhha Kanunu'nda yakılma işlemini düzenleyen hükümler mevcut bulunmaktadır.

« Son Düzenleme: Nisan 29, 2009, 05:43:51 ös Gönderen: Kirlangic »


Nisan 29, 2009, 05:46:44 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Hıfzıssıhha Yasası'na Göre Krematoryum Kurmak Serbest

Oya ARMUTÇU

Şenol Şahin mimar, Yeşiller Partisi eski Genel Başkan Yardımcısı ve bir araştırmacı. Öldükten sonra ‘yanma hakkını' savunuyor. Hatta bu konuda içinde krematoryum ve organ bağışı için nakil merkezi de bulunan ‘Yaşam Destek Merkezi' adlı bir projesi var. Krematoryum konusunda bir kitap hazırlığı içinde bulunan Şahin, pek çok kişinin öldükten sonra yakılmak istediğini, bu kişilere izin verilmemesinin ise büyük haksızlık olduğunu savunuyor.

Halbuki Türkiye'de ölülerin yakılması ve krematoryum kurulması konusunda yasal bir engel bulunmadığını söylüyor. Hıfzıssıhha Yasası'ndaki (Genel Sağlık Yasası) ‘Ölülerin yakılacağı fırınlar'a (krematoryum) ilişkin maddeler de Şahin'i doğruluyor. Ancak krematoryum kurulması için izin verme yetkisi belediyelere ait olduğundan ve şimdiye kadar hiçbir belediye bu konuda kimseye izin vermediğinden şu anda Türkiye'de bir krematoryum yok. Şahin ile Türkiye'nin hakkında çok da bir şey bilmediği krematoryum konusunu konuştuk.

Krematoryum konusu ürkütücü geliyor. İlginiz nasıl başladı?

- Arkeolojik kazılara katılmam, mimar olmam nedeniyle ilgi duydum. Ben de yakılmak istiyorum. Bu hakkın verilmesinden yanayım. Semavi dinlerin olmadığı zamanlarda, evlerle mezarlıklar çok içiçeydi. İnsanlar evlerinde yaşarken sedirlerinin altında ölülerini boyayarak saklarken, mezarlıklarla evler aynı mekanlardı. İnsanlar için ölünün yakılması, küllerin saklanması, mezar hediyeleri hatta eşleri ile birlikte gömülmesi onların tekrar yaşama dönecekleri inancından başlıyordu. Kül ile birlikte havaya yükselen ruhunun da özgürleşeceği, günahlarından arınacağı düşünülüyordu.

Orta Asya'dan gelen bir gelenek mi bu?

- Ölülerin yakılması Orta Asya ve Anadolu'da çok yaygın kullanılmış, Türklerin uzak olmadığı bir yöntem. Hindistan ve Uzakdoğu'da ilkel yöntemlerle ölünün odunla yakılması bugün de hálá uygulanıyor.

KÜLLERİ GÖMÜLÜRSE OLUR DİYEN DİN ADAMLARI VAR

İslamiyet'te ölü gömülür. Bu uygulamada farklılıklar oluyor mu?

- Evet, İslami uygulamaya göre insan öldükten sonra yıkanıp, kefenlenip, toprağa veriliyor. Ama bu da ülkelere, kültürlere göre farklılıklar içerir. Suudi Arabistan çöl olduğu için hasır veya kumaş örtüye sarılıp gömülüyorlar. Mezar taşı yok, isim yok. Mezarın kaybolması isteniyor. Vahabiler'de ve Suudiler'de bu böyle. Orta Asya'da ise şaman geleneğinden kaynaklanan ayrı bir mezar geleneği var. Balbal, tümülüs dediğimiz. Ön Türkler'de ve Uzakdoğu'da hep mezar taşı kullanılmış. Anadolu'da mezar taşı geleneğinin Müslümanlığa rağmen yürümesi de bu şaman izlerinin yansımasıdır.

Krematoryumda ne yapılıyor?

- Krematoryumlar, sağlıklı bir ortamda insan bedeninin 900 derecede 40-60 dakikada yakılıp küllerinin özel bir blendırdan geçirilip, özel kaplara konulduğu yerlerdir. Japonya'da, İngiltere'de, Avrupa'da çok insani ve teknik bir şekilde tamamen sağlık açısından ele alınarak yapılıyor. Amerika'da bu iş tam bir endüstri haline geldi. Hastaneden, evden vefat eden insan alınıyor, süsleniyor, ailesi ile müzikli ortamlarda vedalaşma töreni yapılıp yakılıyor. Daha sonra ahşap ya da metal kapların içinde yakınlarına külleri veriliyor ya da özel mezarlık alanlarına gömülüyor. Bu olayı korkunç bir olay olarak düşünmemek gerekiyor, sosyal boyutu gözetiliyor. Krematoryumlar yeşil alanların içine yapılıyor. Ama hastanelerde olanları da var.

Türkiye'de ölünün yakılması neden tepki çekiyor?

- Dini inançlarımız nedeniyle karşı çıkıyoruz. Organ bağışına da özel gerekçelerle karşı çıkıyoruz. Ama tercih eden insanların yakılmasına izin verilmeli.

Din adamlarının bakışı nasıl?

- Din adamlarının, ‘Yakılma Müslümanlık öncesine ait dönemlerin uygulamasıdır. Dinen uygun değildir' diye karşı çıkışı var. Ama Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bir üyesinin ‘Külleri mezarlığa gömülmek kaydıyla yakılabilir' şeklinde görüşü var. ‘Cehennemde zaten yanacağız. Niye bu dünyada yanalım' diyenler de var.

Yanma talebi daha çok kimden geliyor?

- Ülkemizde yaşayan yabancılarda. ‘Yanmak istiyorum, küllerim Boğaz'a serpilsin, Kıbrıs'a götürülsün' gibi taleplerde bulunuyorlar. Ancak muhatap bile bulamıyorlar. İnsanlara bunu çok görmemek lazım.

DNA BANKASINDA HERKESİN BİR ÖRNEĞİ BULUNACAK

Sizin Yaşam Destek Merkezi Projeniz'deki çözüm öneriniz nasıl?

- Sağlık birimleri, organ nakli merkezi ve krematoryumun içinde yer aldığı bir hastane projesi bu. 2000 yılında Sağlık Bakanlığı'nın çıkarttığı yönetmelikle özel hastaneler böbrek gibi organları alabilir, satabilir duruma getirildi. Olay ticarileşti. Organ nakline ihtiyaç duyan ama 100-150 bin dolar veremeyen hastaların durumu ne olacak? 30 bin üzerinde insan böbrek sırasında bekliyor. Böyle bir tabloda, böbrek, karaciğer, kornea gömmek lüksü varsa; cidden toplum olarak düşünmeliyiz.

Peki bunu nasıl başaracaksınız?

- Projemizde, organlar alındıktan ve veda töreni de yapıldıktan sonra insanların yakılması söz konusu olacak. İnsanların dünya görüşlerine uygun şekilde gömülmesi ve bu olayın hastanelerin çatısı altına alınması gerekiyor. Gerçekten insan sevgisi, öbür dünya inancı olan birinin buna karşı çıkacağına inanmıyorum. Organlarımızı bağışlamadan yanmanın dahi bu dünyadan giderken, yapılabilecek büyük bir iyilik olduğunu düşünüyorum.

Yakılan cesedin bir dava nedeniyle incelenmesi gerekirse ne olacak?

- Ceset çürüdükten sonra DNA dışında bir veri elde etmek çok zordur. Krematoryumda bir hükümet tabibi olacak. Ölüm raporu düzenlenecek. Yakılmak isteyen insanlara mecburi otopsi yapılacak. Şüpheli ölümler de kontrol altına alınmış olacak. Yakılmadan önce o kişinin DNA örnekleri alınacak. Bu örnekler devletin kayıtlarına alınacak. Bir DNA Bankası olacak. Örneğin, yakılanın çocuğu olduğu iddiasıyla bir dava açılırsa, o örneklere bakılacak.

Şimdiye kadar Türkiye'de bir krematoryum kurulmamış olmasında sorumluluk kimin?

- 1930'da krematoryum kurulması için yasa çıkarılmış ama çözüm için hálá bir çaba yok. Yerel yönetimler bununla ilgili görevlerini yapmıyorlar. Kent planlamasında insanların tabi oldukları dine, inanışlarına göre gerekli şartları yaratmaları gerekiyordu.

Bu iş Avrupa'da nasıl çözüldü peki?

- İskandinav ülkelerinde bu konuyu sosyal demokrat partiler, dini gerekçelerle karşı çıkan muhafazakárlara karşı büyük mücadeleler vererek çözdü. Ama bakıyorum bizim sosyal demokrat partilerimiz bu konuda tek bir laf etmiyor. Yine de bence bir şansımız var. Yerel yönetimlerden gelen bir Başbakanımız var çünkü. Hem Müslümanlık, hem sağlık, hem kent yaşamı açısından ülkenin geleceği açısından farklı bakışları da tartıştırarak, bu konuda çözüm arayışına girilmesinin zamanı geldi ve geçti.

AB MEVZUATI

Uyum yasalarında yer almıyor

Fransa'dan Almanya'ya, İngiltere'den İtalya'ya Avrupa'daki tüm ülkelerde mezarlıklar içinde krematoryumlar var ve siz isterseniz, öldükten sonra külleriniz bu krematoryumlarda saklanıyor. Bazı ülkeler külleri kişilerin saklamasına hatta isterse denize savurmasına da izin veriyor. Türk Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ise, Avrupa müktesebatına uyum çalışmaları kapsamında böyle bir konunun gündemlerinde olmadığını açıkladı.

HUKUKİ DURUM

Yasa müsaade ediyor ama uygulaması yok

Atatürk döneminden kalma Hıfzıssıhha Yasası'na göre, imar planında yer alması halinde, belediyeden proje onayı alarak, krematoryum (ihrak fırını-ölülerin yakılacağı fırın) açmak mümkün. Kanunun çıktığı yıllarda İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı içinde de bir krematoryum açılmış ancak kullanılmadan örf ve adetlere uygun olmadığı için yıkılmıştı. Sonrasında bu konuda belediyelerden bir izin alabilen olmadı. En son Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de, din değiştirip Budist olan ve ‘Padmapani Paramabindu' adını alan Haluk Aslaniskender'in yakılma talebini reddetmişti. 24 Nisan 1930 tarihli 1593 sayılı ‘Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nda krematoryum ve ölünün yakılması şöyle düzenleniyor:

MADDE 224: Ölülerin yakılması için fenni usülü dairesinde fırınlar yaptırmak isteyenler belediyelere başvurarak, hazırlattıkları projeleri onaylatıp izin aldıktan sonra tesisata başlayabilirler.

MADDE 225: Bir ölünün fırında yakılması için aşağıdaki belgeler gereklidir:

n Ölüm raporu ve defin ruhsatı n Cesedinin yakılmasını istediğini belirten hayattayken yazdığı vasiyet ya da şifai olarak bunu arzu ettiğini duyan üç kişinin şahitliği n Şüpheli ölüm olmadığına ilişkin polis raporu n Bu belgeler yakılma olayından 24 saat önce tamamlanarak, belediyeye sunularak, ihrak izni (yakma izni) alınacak. n Defnedilen ölülerin definden sonra yakılmak için kabirlerinden çıkarılmalarına ise izin verilemez.

MADDE 226: Yakılma sonucu cesetten kalan bakaya ise özel kaplara konularak, mezarlık dahilinde bir dairede (krematoryum) saklanır.

MURAT ARSLANOĞLU (Avrupa Cenaze Hizmetleri Federasyonu Türkiye üyesi)

Yabancıların krematoryum istemesi Lozan Anlaşması'na da uygun

Murat Arslanoğlu, yabancılara yönelik krematoryum kurulması için İstanbul ve Antalya Büyükşehir Belediyesi nezdinde iki farklı girişimde bulundu. Her iki belediyeye de yazdığı yazılarda, krematoryum ihtiyacının gün geçtikçe belirginleştiğini, yasal bir engel de bulunmadığını vurgulayarak, bu konuda kısa ya da uzun vadede bir çalışmanın olup olmayacağını sordu. Krematoryum kurulması için bir çalışma veya girişim olması halinde yardımcı olmaya hazır olduklarını da belirten Arslanoğlu, Türkiye'de neden bir krematoryum kurulması gerektiğini farklı bir açıdan savunuyor: ‘Başka ülkelerden gelerek, kalan yaşamını, İstanbul, Antalya, Manavgat, Alanya gibi yerlerde sürdürmekte olan pek çok yabancı vasiyetlerinde cesetlerinin yakılmasını istiyor. Ancak biz krematoryum olmadığı için bu istekleri karşılayamıyoruz. Halbuki bu durum Lozan Antlaşması'nda yabancıların haklarının korunması ilkesine de uygun bir istek. Krematoryum belki de Türkiye'nin Müslüman inancına, Türk gelenek ve göreneklerine uygun bir şey değil ama Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerinin başlaması ile birlikte, ülkemizdeki yabancı potansiyelinin de hızla artacağını ve bu taleplerin gün geçtikçe çoğalacağını göz önüne almak zorundayız.'

DİNİ YORUM

MEHMET NURİ YILMAZ (Eski Diyanet İşleri Başkanı)

İslam'da meşru olmasa da özgür bir ülkede yaşıyoruz

İslam'da yakılma meşru sayılmaz. Bizde kişi öldükten sonra yıkanacak, kefenlenecek ve toprağa gömülecektir. Topraktan gelip toprağa gidiyoruz çünkü. Kuran cenaze namazından bahseder, diğer işlemler (yıkama, kefenleme, gömülme) sünnettir, peygamberimiz zamanında uygulanan yöntemlerdir. Sadece bizde değil diğer semavi dinlerde de bu böyledir. Semavi dinler dışındaki bazı dinlerde vardır öldükten sonra yakılma, Budizm'de mesela. Büyük ihtimalle de bu coğrafyadan kaynaklanan bir durumdur. Daha çok dağlık bölgelerde yapılır bu iş. Yine de kişi yakılmasını talep ediyorsa, bu onun isteğidir bir şey de denemez. Namazının kılınmasını istemeyenler bile var bizde, eğer yakılmak istiyorsa ve yasalar da izin veriyorsa sonuçta özgür bir ülkede yaşıyoruz.



24 Ekim 2004


Nisan 29, 2009, 05:47:54 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Yakılmak İsteyen Çok, Krematoryum Yok!

Leyla Gencer’in yakılarak küllerinin İstanbul Boğazı’na serpilmesini vasiyet etmesi, Türkiye’de çok sayıda kişinin cesedinin yakılmasını talep ettiğini ortaya çıkardı

Yakılarak gömülme oranının yüzde 75 olduğu Berlin şehrinin Treptow bölgesinde yılda yaklaşık 12 bin ölünün yakıldığı Berlin Baumschulenweg Krematoryumu, 700 mezar, 3 fırın ve her biri 50 kişilik 3 ayrı şapelden oluşuyor.

Opera sanatçısı Leyla Gencer’in yakılarak küllerinin İstanbul Boğazı’na serpilmesini vasiyet etmesi, Türkiye’de çok sayıda kişinin cesedinin yakılmasını talep ettiğini ancak krematoryum bulunmaması nedeniyle bunun gerçekleşemediğini ortaya çıkardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü ise yoğun talep gelmesi halinde konuyu değerlendireceklerini, Hıfzıssıhha Kanunu’na göre “ihrak (yakma) fırını” yapılabileceğini açıkladı.

Avrupa Cenaze Hizmetleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olan ve Antalya’da ailesiyle kurduğu Fempa adlı şirketle, cenaze ve nakil hizmeti veren Murat Arslanoğlu, yıllardır krematoryum mücadelesi veriyor.

Türklere ve turistlere cenaze ve nakil hizmeti veren şirketlerine çok sayıda cenaze yakma talebi geldiğini, ancak yasal engel bulunmamasına rağmen bunun gerçekleştirilemediğini anlatan Arslanoğlu, yetkileri olmasına rağmen belediyelerin buna yanaşmadığını öne sürdü.

Arslanoğlu, “Krematoryum kurmanın maliyeti yaklaşık 1 milyon doları buluyor. Bunu ancak belediyeler yapabilir. Her yıl yaklaşık 700 kişi için cenaze hizmeti veriyoruz ve bunun yüzde 3-4’ü yakılmak istiyor. Antalya’da yaşayan turistler de bu hizmetin olmamasından şikâyetçi” dedi.

Cenazede pırlanta dönemi

Arslanoğlu’na göre ceset yakmada son moda, küllerden pırlanta yüzük yapılması. Yakım işleminden sonra ortaya çıkan küllerin 40 gramı, laboratuvar ortamında üç ay içinde elmas ve pırlanta haline getirilip takı olarak kullanılabiliyor. Son yıllarda eski tip fırınlar yerine elektrikli fırınlar çoğalıyor. 850 derecede yakılan küllerden yaklaşık 400 gram kül çıkıyor. Krematoryumun yüksek maliyeti ise, filtrasyon sisteminin pahalılığından kaynaklanıyor.

Büyükşehir: Talebe bağlı

İstanbul Mezarlıklar Müdürlüğü konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na göre; belediyeler, Sağlık Bakanlığı’nın izni ile ihrak fırınları yaptırabilirler. Bir cesedin ihrak fırınında yakılabilmesi için; ölünün olağandışı bir sebepten ölmediğine ilişkin doktor raporu, cesedinin yakılması için şahsın hayatta iken bıraktığı vasiyet veya en az üç şahsın bu durumu şifahen tasdiki, ölümün adli vaka olmadığını belirten polis raporunun tanzim edilmesi gerekir. Küller özel bir kaba konularak mezarlık dahilinde muhafaza edilir. Bugüne kadar müracaat eden olmamıştır. Ancak yoğun bir talep gelirse değerlendirilecektir.”

‘Yakılan kişi dinden çıkmaz’

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem ise, cesedin yakılması talebinin İslam dini sınırları içinde yer almadığını, bu nedenle Müslümanların yakılamayacağını söyledi. Yeprem cesedin yakılmasının ise kişinin dininden çıkması anlamına gelmediğini belirterek, Müslümanlığın doğum ile ölüm arasındaki sürece bağlı olduğunu, öldükten sonra cesedin yakılmasının bunu etkileyemeyeceğini sözlerine ekledi.


Nisan 29, 2009, 05:58:51 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

http://www.dignityfunerals.co.uk  sitesine gore Ingiltere'de olenlerin %70'i krematoriumlaniyor. Devletin buna tesvik edici olan krematoriumlarin coklugu yonundeki politikasinin ise Ingiltere'de cenazeleri gommek icin yer sikintisi olusu olarak yorumlaniyor. 


Nisan 29, 2009, 06:00:56 ös
Yanıtla #4

Alıntı
Cenazede pırlanta dönemi

Arslanoğlu’na göre ceset yakmada son moda, küllerden pırlanta yüzük yapılması. Yakım işleminden sonra ortaya çıkan küllerin 40 gramı, laboratuvar ortamında üç ay içinde elmas ve pırlanta haline getirilip takı olarak kullanılabiliyor. Son yıllarda eski tip fırınlar yerine elektrikli fırınlar çoğalıyor. 850 derecede yakılan küllerden yaklaşık 400 gram kül çıkıyor. Krematoryumun yüksek maliyeti ise, filtrasyon sisteminin pahalılığından kaynaklanıyor.

Pırlanta mevzusu hoşuma gitti :)

Çok faydalı bir topic sayın Kırlangıç.Türkiye gibi birçok dinin buluştuğu bir ülkede belli bir kaç dinin gereklerine göre gömülmek zorunda kalmak çok düşündürücü.

Okuduğuma göre yasal olarak istediğin şekilde ölüm sonranı planlayabilirsin ancak uygulama yok.Ayrıca öldükten sonra yakılmak isteyen veya dini tören istemeyen bir TC vatandaşının bu isteğini yerine getirmeye calişan yakınlarının hali nice olur ?Yaşadıkları yerde insan içine çıkamazlar herhalde . Acı ama ülke gerçekleri bunlar...

Saygılarımla,
Omnia mors aequat


Nisan 29, 2009, 06:02:57 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Sn Mystic,

Insan icine cikarlarsa cesed dusmani, olu katili, Hitler mirascilari filan diye yuhalanirlar, hatta taslanirlar bile :)
« Son Düzenleme: Nisan 29, 2009, 06:06:39 ös Gönderen: Kirlangic »


Nisan 29, 2009, 09:15:54 ös
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Ben her zaman şöyle özel, mümkünse şeffaf bir buzdolabında kalmayı düşünmüşümdür ölünce =) Yaşamımda lükse meraklı bir adam hiç olmadım ama, ölümümde türbe falan inşa edilsin, başımdaki ağaca çaput bağlansın istiyorum nedendir bilmem...

Krematoryum ise, çok çok korkunç geliyor bana. MR'a bile girmekten hoşlanmam zaten...
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Nisan 29, 2009, 09:39:33 ös
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 920
  • Cinsiyet: Bay

Ben her zaman şöyle özel, mümkünse şeffaf bir buzdolabında kalmayı düşünmüşümdür ölünce =) Yaşamımda lükse meraklı bir adam hiç olmadım ama, ölümümde türbe falan inşa edilsin, başımdaki ağaca çaput bağlansın istiyorum nedendir bilmem...

Krematoryum ise, çok çok korkunç geliyor bana. MR'a bile girmekten hoşlanmam zaten...

Buda daha farklı bır ıstek,bu ulke nasıl yazarı Aziz Nesin'e mezarının yerını bellı etmeyecek kolaylıklar sagladıysa Verıtas'ında mezarının basına çaput baglanacak bır agacı ve son ıstegı turbeyı saglamalıdır..
:) Paylasımın sayesınde bıraz tebessum edebıldım..Sevgılerımle
Taslar yerine oturabilecek mi ? İnşaasına basladıgımız yapı nasıl olur da yarım kalır ..


Nisan 30, 2009, 02:35:58 öö
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Krematurium'a Ortodox yahudileri, ortodox hristiyanlari ve muslumanlar teolojik olarak karsi cikiyor.


Haziran 26, 2009, 01:48:33 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Krematurium'a Ortodox yahudileri, ortodox hristiyanlari ve muslumanlar teolojik olarak karsi cikiyor.


Yaradan,beşer in fiziksel oluşumu ile ilgilenmeyi fiziksel evrim sürecine bırakmıştır."Ruh"un bineği konumundaki fiziksel bedenin kaydedeceği gelişmeler ile,son bulacağı yer konularına dolaylı yolların dışında müdahale etmemiş,sadece kendisinden bir parça olarak taşıdığımız ruh u tek ve eşit yaratmıştır.Dolayısı ile fiziksel bedene olanlar ilahi takdirin ilgi alanının dışındadır.


Saygılarımla...
Ben"O"yum,"O"ben değil...