Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Metatron - Nisan 13, 2015, 04:55:46 ös

Başlık: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Metatron - Nisan 13, 2015, 04:55:46 ös
Önemli= Lütfen videoyu sonuna kadar izleyin! Pişman olmayacaksınız! Lütfen Fikir Tankı yazısını okuyun!

Saygılarımla

MHP'li Ümit Özdağ’dan Papa’ya sert tepki

http://www.bugun.com.tr/son-dakika/mhpli-umit-ozdagdan-papaya-sert--haberi/1589038 (http://www.bugun.com.tr/son-dakika/mhpli-umit-ozdagdan-papaya-sert--haberi/1589038)

GAZİANTEP (CİHAN)- MHP Gaziantep birinci sıra milletvekili adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Papa'nın 1915 olaylarıyla ilgili yaptığı açıklamaya sert tepki gösterdi. Özdağ, “Papa, Türklere saldırarak, Almanların Yahudilere yaptığı soykırımı gizlemek istemektedir.” dedi.

MHP Gaziantep milletvekili adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis’in Ermeni iddialarıyla ilgili sözlerini eleştirdi. Türk milletinin her türlü saldırıya karşı cevabı olduğunu ifade eden Özdağ, “Türk ve İslam düşmanı tutumunu kilise kariyerinin önemli bir parçası haline getirmiş olan Vatikan Devlet Başkanı Papa, Türk milletine olan kinini yine kusmuştur. Papanın 1915’te gerçekleşen Ermeni ayaklanması ve düşman Rus ordusu ile işbirliğine girmesine karşı devletimizin aldığı haklı meşru ve adil olan tehcir kararını soykırım olarak nitelendirmiştir. Papa’nın Türk milletine saldırmasının altındaki bir nedende Almanların Yahudilere karşı gerçekleştirdiği soykırımı gizleme çabasıdır. Türk milleti kim tarafından olur ise olsun tarihine ve haysiyetine karşı yapılan her haysiyetsiz saldırıya karşı gereken cevabı verecektir.” şeklinde açıklamada bulundu. CİHAN



http://www.21yyte.org/tr/fikir-tanki/9545/dis-politikada-son-facia-papa-soykirim-dedi-sirada-ne-var (http://www.21yyte.org/tr/fikir-tanki/9545/dis-politikada-son-facia-papa-soykirim-dedi-sirada-ne-var)

Ümit Özdağ, Sözde Ermeni soykırımı oluşumunun tekniklerini açıklıyor (Psikolojik Baskı)

https://www.youtube.com/watch?v=9vw_J1AM9pg (https://www.youtube.com/watch?v=9vw_J1AM9pg)

Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 13, 2015, 06:02:46 ös
Papa nın bu sözü söylemesi çok normal şöyleki;
Katolik hristiyan dünya ile ortodoks hristiyan dünya 2 zıt kutuptur,bu bir barış elidir vatikanın ortodoks dünyaya uzattıgı ve en etkili yoluda bu saçma ermeni iddiası.Ermeniler bu rüyadan vazgeçemezler devletlerinin varlığı ve devamı bunu sürdürmeye bağlı,gelecek yardımları bu histeri belirliyor.

Papa önce kendi kıçını temizlesin ve tarihe hesabını versin.Haçlı seferleri bile başlı başına bir soykırımdır.Soykırım savaşına girecek değiliz lakin iddia sahiplerinin tarihine bakmaları şart.

karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Kağan - Nisan 15, 2015, 03:51:19 öö
Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marie Harf, 1915 olaylarını Papa Françesko gibi soykırım tanımlaması üzerine yerleştirmeyi reddetti.

Ben sorarım Azerbaycan karabağ'da çocukları,hamileleri kim katletti ? asıl soykırıımın kimler tarafından yapıldığını çok iyi biliyoruz
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: İNSAN - Nisan 15, 2015, 12:37:53 ös
Bu yaşanan siyasi bir olay olabilir. Ancak üzerinden 100 yıl geçti.

Artık siyasilerin değil, tarihçilerin işi oldu.

Din adamlarının karışması da, zaten başlı başına yanlış bir tutumdu.

Bu tür sıçramaların olmaması gerekir.

...

Zaten ülke olarak yıllardır söylüyoruz ; tarihçiler bir araya gelsin ve bir çalıştay oluşturup belgeleri tek tek masaya koysunlar.

Soy kıran bir taraf olmuşsa da bütün dünyaya bu belgeleri duyursunlar.

Hem böylesi siyasi veya dinî bir yorum olmaktan uzak ; teknik açıdan analiz edilmiş bilimsel bir çalışma olur.

...

Ama yanaşan yok.

Bütün kulaklar nereden sipariş edildiği bilinmeyen pamuklarla tıkalı.

 

Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 15, 2015, 01:56:54 ös
Papa'nın soykırım sözleri, ülkemde kendine aydın diyen, o yüzden kendini insan sanan aramızda yaşayan musveddeler bile varken papayı yadirgamamak lazım. Bu forumda bile bulursunuz .Sanirsiniz biz Türkler her fırsatta her etnik kimliği hasat ettik.
It urur kervan yürür.

Karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: ADAM - Nisan 15, 2015, 08:56:01 ös
Türkiye'deki politikacıların tutumu böyle olmayı sürdürdükçe, bu konuda uluslararası boyutta bir gelişme sağlamak boş bir hayal olur.

Bu soykırım iddiası siyasi bir konu gibi gösterilmek isteniyorsa da, işin aslı öyle değildir. Bu, tümüyle bir maddi çıkar konusudur. Buna ekonomik bile denilemez çünkü sadece birtakım ailelerin bunun sonrasında kazanmayı öngördükleriyle sınırlıdır.

Bu soykırım iddiasını Avrupa Parlamentosu da onayladı. Bu hiç de böyle olmayabilirdi. Böyle olmaması için, bizim kafamızı degiştirmemiz, Atatürk Türkiyesi'ne dönmemiz gerek. Oysa şimdilerde Atatürkçülük bile kusur sayılır oldu; yakında suç sayılırsa şaşırmamalı. Böyle olunca Batı ülkelerinin o soykırımı onaylamalarına hatta bunu yasalaştırmalarına da şaşırmamalı.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: 38 - Nisan 17, 2015, 10:38:25 öö

Bu soykırım iddiası siyasi bir konu gibi gösterilmek isteniyorsa da, işin aslı öyle değildir. Bu, tümüyle bir maddi çıkar konusudur. Buna ekonomik bile denilemez çünkü sadece birtakım ailelerin bunun sonrasında kazanmayı öngördükleriyle sınırlıdır.

Ermenilerden zorla alındığı iddia edilen mülkler ile alakalı mıdır? İstanbul'da ki bazı evler mahkeme kararı ile şimdi ki sahiplerinin elinden yıllar önce alındı ve ev sahipleri oturdukları evlere kira ödemek zorunda bırakıldı.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: ADAM - Nisan 17, 2015, 11:07:27 öö

Evet... Sayın Ersin Baltalı bunun sadece küçük bir bölümüne değindi. Bütünü çok daha büyük tutarda tazminat ödenmesini gerektirecek niteliktedir.  Yeter ki Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti zamanında yapılmış olduğu söylenilen bu soykırımı sahiplensin..:

Dikkat ederseniz, bunun peşinde koşan Ermenistan değil... Özellikle Fransa, İsviçre ve Amenika'da yaşamakta olan Ermeni asıllılar ve onların yandaş ya da destekçileri.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Tij - Nisan 18, 2015, 08:11:39 ös
Nereden baslasam, nasil baslasam.

Yukardaki paylasimlari okuyali 24 saat oluyor ve ben 24 saattir kafamda yüzlerce, binlerce harf,kelime,cümle ile bir seyler yazmam gerektigini düsünüyorum.
Ama gel gelelim ( ki beni taniyanlar bilirler) elime kalemi alinca veya bilgisayarin basina oturunca ancak bukadarini toparlayabildim.

Yukarda yazilanlari bir türlü icime sindiremedim.
Tabiki herkesin benim gibi düsünmesini bakleyemem ve isteyemem.
Ama böyle bir konudada özellikle burdaki insanlardan biraz daha insanca, biraz daha humanistce yaklasimlar beklerdim.

Kimi arkadas olaya inanci cercevesinden bakmis ve kendince bu soykirimin taninmasina sebep teoriler üretmis ve Hacli seferlerine atifta bulunarak adeta " Tencere dibin kara seninki benden kara" demek istemis.
Akabinde yurdumun aydin insanlarina hakaretler etmis ve agza alinmayacak "müsvedde, it" gibi sözler sarfederek sevye bildirmis.

Ve pesinden söyle bir cümle kurmus.

Alıntı
.Sanirsiniz biz Türkler her fırsatta her etnik kimliği hasat ettik.

Arkadasa bir kac olay saymak zorundayim:
Ermeni soykirimi.
Dersim katliami.
6.7 Eylül  1955 olaylari.
Corum katliami.
Maras katliami
Sivas katliami
Ve insanlari cayir cayir yaktiginiz Madimak katliami. Yetermi.

Kimi arkadasta olayi ( nerdeyse) sadece ekonomik nedenlere indirgemis ve olayin aslinda "emperyalist" ülkelerin Türkiye´yi ekonomikmen zayiflatmak amaciyla ülkelerindeki ermenileri kullandiklari bir oyuna indirgemis.

Ama benim arkadaslara sadece bir sorum var , eger cevaplarlarsa sevinirim.
Bir sabah, güzel bir Istanbul sabahi, bir Nisan sabahi, günesli bir 24. Nisan sabahi Iatanbul´da yasamakta olan ve iclerinde doktor, dis doktoru, avukat, isadami, esnaf ve en önemlisi o ülkenin MILLETVEKILI ( ki bu mesleklerin bazilari türk ve müslümanlara yasakti cünkü onlarin Kurani vardi ve hersey onda yaziliydi) yazar, saair, sanatci olmak üzere yüzlerce insan, Ermeni neden tutuklanip , sürgüne gönderme yöntemiyle NEDEN NEDEN katledildiler.


Evet arkadaslar ben yukarda karahan arkadasin aydin insanlarim icin kullandigi bir tabiri ( ki hic bir zaman kendimi o Insanlarla bir tutmam) kabul ediyorum ve diyorumki;
Ben bir "müsvedde"yim ve bu bir SOYKIRIMDIR.

Sözlerime bir alintiyla son veriyorum.

Alinti.

Bir valinin 1915 tanıklığı: Ellerimle, tırnaklarımla tutabildiğimi kurtardım


Mehmet Celal Bey: Ermenilerin mahvlarına çalışmak memleket için asırlarca telafisi mümkün olmayacak derecede büyük bir zarardır

 



1915 olaylarının yaşandığı dönemde Konya Valisi olan Mehmet Celal Bey’in 1918’de, Ermeni katliamıyla ilgili Vakit gazetesine yazdığı yazı Radikal gazetesi tarafından yeniden yayımlandı.

Mehmet Celal Bey, 1915'teki Ermeni katliamı tanıklığını şu sözlerle anlatıyor: “Benim Konya’daki halim elinde hiçbir tahliye vasıtası olmadığı halde nehir sahilinde duran adamın haline benziyordu. Nehirde su yerine kan akıyor ve binlerce masum çocuklar, kabahatsiz ihtiyarlar, aciz kadınlar, kuvvetli gençler bu kan akıntısı içinde yokluğa doğru akıp gidiyorlardı. Ellerimle, tırnaklarımla tutabildiklerimi kurtardım ve diğerleri zannederim bir daha dönmemek üzere akıp gittiler."

Radikal gazetesinden Zeki Sarıhan’ın haberine göre, Mehmet Celal Bey’in 10-12-13 Aralık 1918’de Vakit gazetesinde yayımlanan yazı dizisi şöyle:

İleri gelen dostlardan bazıları Ermeni olayları hakkındaki malumat ve görüşlerimi yazmaklığımı tekrar tekrar hatırlattılar. Gazete muharrirlerinden tanıdığım bazı muhterem kişiler de bu mesele hakkında mülakat yapmak için müracaatta bulundular. Bendeniz, karşılaştığımız müşkülleri ve anlaşmazlıkları arttırmamak için şimdilik susmayı tercih etmiştim. Fakat geçen gün Jamanak gazetesi yazarlarından bir zat ile görüştüm. Konuşmamızda Ermenilerden birçoğunun son fiilin mesuliyetini bütün Türklere teşmil etmek istediklerini de anladığım için milletimi böyle bir lekeden kurtarmak maksadiyle kendisine biraz izahat vermiştim. Muharrir görüşmemizde not almadığı için fikirlerimi tamamiyle söylediğim gibi gazete sütununa geçirememiş. Diğer yandan şu çirkin hadisenin örtülecek ve tevil edilecek hiçbir noktası kalmamış olduğundan Ermeni olaylarını bildiğim bütün tafsilatıyla, bütün iğrençliğiyle hakikat meydanına koymayı, her şeyi gördüğüm, anladığım gibi naklederek verilecek hükmü medeniyet ve insaniyatın takdirine havale etmeyi münasip gördüm.

Tesadüf beni daha meşrutiyetin başlarında Ermeniler hakkında doğru incelemelerde bulunabileceğim bir mevkiye sevk etmişti. 31 Mart hadisesinden sonra Erzurum Valiliğine tayin olundum. Ve iki sene orada kaldım.

Erzurum’da gördüğüm toplumsal düzen
O zamanlar Ermenilerle Kürtler arasında bazı anlaşmazlıklar vardı ki bunların en mühimi arazi meselesi idi. Bütün fertlerine eşit haklar bahşeden bir memlekette çeşitli unsurlar arasında barışı temin için öncelikle bu anlaşmazlıkları her tarafın hoşnutluğunu gerektirecek bir tarzda halletmek, herkese hakkını vermek, her şahsın yetkisini kanunen temin, fertlerin diğerlerine tecavüz ve zorbalığını men etmek, memlekette kanunu -yalnız kanunu- hâkim kılmak lazım idi. Ben de bu gayeyi takip ettim.

Öncelikle anlaşmazlık sebeplerini, memleketi ve halkı layıkıyla anlamak için incelemelerde bulundum. Herkesle görüştüm. İfadelerini dinledim. Tekrar tekrar vilayetimin her tarafını dolaştım. Çadırlarında Kürt beylerine, köylerinde Ermeni çorbacılarına misafir oldum. Erzurum vilayetinde bir iki gün durup kalmadığım bir nahiye merkezi yoktur.

Bu incelemelerin neticesinde anladım ki, unsurlar arasında esaslı bir ihtilaf yok. Bilakis Türkler ve Kürtler ile Ermineler arasında asırlardan beri yerleşmiş bir dostluk, karşılıklı bir emniyet, mevcut. Hamallık, bekçilik yapmak üzere İstanbul ’a, İzmir’e giden Kürtler, çoluk çocuğunu komşusu Ermeni’nin himayesine ve ticaret için Rusya’ya, Amarika’ya giden Ermeniler de ailelerini Türk ve Kürtlerin korumasına tevdi ediyorlar ve iki taraf da bu emanetleri iyi korumaya çalışıyor, bütün vilayette yalnız iki sınıf halk vardı. Biri başkalarının hakkına tecavüzle menfaat temin eden mütegallibe, diğeri bir mütegallibenin kötü zulümleriyle ezilmiş, mukavemet kuvvetini kaybetmiş olan zulüm görenler yani Türkler, Kürtler ve Ermeniler.

(…)

Bu vilayetten iki sene devam eden memuriyetim, Müslüman olmayan kavimler arasında bize en yakın olan ve bizimle beraber yürümeye en müsait bulunan kavmin Ermeniler olduğuna dair olan kanaatimi takviye eyledi. Erzurum Ermenileri arasında vatan endişesiyle kalpleri titreyen ve memletin her türlü mukadderatından cidden alakadar olan pek çok tacirler tanırdım. Bu adamların hiçbiri bugün hayatta değildir. İstisnasız olarak cümlesi ya Erzincan’ın isimsiz izbelerinde ya Diyarbekir’in kızgın çöllerinde elîm ve feci surette hayatlarını terk etmişlerdir. Bu tafsilatı vermemin nedeni, Ermenilerin hiç olmazsa hepsine yakın bir büyük ekseriyetinin ruhen ve fikren bu memlekete bağlı, memleketin her halinden bizim kadar müteessir oldukları hakkında, tecrübe ve müşahadeye dayandığı için inkâr edilemez kesin kanaatimi bir defa daha tekrar etmek maksadına yöneliktir.

Ermeni facialarının doğurduğu sonuçlar
Şüphe yok ki Ermeni faciaları ve bunun doğurduğu felaketler, Harbi Umumi’nin doğurduğu musibetlerden daha büyüktür. Ve bu cinayetler ve bir de Suriye’de tatbik edilen mecnunca siyaset olmasa idi mağlup olmakla beraber cihan medeniyeti ve insaniyete karşı bu derece üzücü ve müşkül vaziyette bulunmazdık.

Tahminen beş asırdan beri Ermenilerle bir arada yaşıyoruz. Eğer son senelerde gördüğümüz elem verici hadiseler o zamanlarda zuhur etmiş olsa idi şimdiye kadar bu memlekette ya Ermeni ya Türk kalmazdı.

Ermeni olayları, sebepleri ve tesirleri
Zeytun’da neler oldu?

Harbin başlamasında Halep Valiliğinde bulunuyordum. Vilayetin umum nüfusuna nazaran pek az olan Ermeniler, sükûn ve emniyet içinde iş ve güçleriyle meşgul oluyorlardı. (…) Yalnız Zeytun’da yirmi otuz kadar Ermeni asker firarisi vardı. (…) Ve firarilerin Yemen ve sair uzak yerlere sevk edilmeyerek askerlik hizmetlerinin yakın vilayetlerde yerine getirilmesine müsaade edilmek şartıyle teslim olmalarını temin etmiştim.

(…)

Meselenin iyi surette halledileceği bir sırada Maraş sancağının Halep’le bağı kesilerek müstakil liva kabul edildi. Ve vilayetin Zeytun üzerine müdahale hakkı kalmadı. Hiç lüzum yok iken Zeytun’a asker sevk edilerek oradaki ahali çoluk çocuklarıyla beraber çıkarılıp Konya’nın ağır havasıyla meşhur olan Sultaniye (Karapınar) kazasına nakledildi. Her taraftan Ermeni tehciri başladı. Başlangıçta öteden beriden gelen Ermenileri Konya’ya gönderiyor idik. Sonradan bunların Konya’ya değil Deyrizor’a gönderilmelerine dair emir aldık.

Halep’ten Ankara ’ya oradan Konya’ya niçin nakledildim
İtiraf ederim: Ben bu emirlerin, bu icraatın Ermenileri mahva yönelik olduğuna kani değildim. Çünkü hiçbir hükümetin kendi tebaasını ve memleketin en büyük serveti sayılması gereken insan sermayesini bu suretle imhayı gerekli göreceğine ihtimal vermiyordum.

(…)

Adana ve sair yerlerden art arda Ermeni kafileleri geliyordu ve neşrolunan Tehcir Kanunu gereğince vilayet dahilindeki Ermenilerin de çıkarılması için pek şiddetli emirler veriliyordu. Antakya’daki Ermenilerin tehciri hakkında iş’arı (emri), vilayet valisi sıfatıyla Halep vilayetinde hiçbir Ermeni’nin cebren meskeninden çıkarılarak uzak diyarlara sürülmesini icap ettiren bir kabahat işlemediklerini bildiğim için infaz etmedim. Bu itaatsizlik, Halep’ten Ankara’ya naklime ve üç dört gün sonra da Konya’ya gönderilmeme sebep oldu.

(…)

Asırlarca telafisi mümkün olmayacak
Ermeniler hakkında yapılan muamelenin her bakımdan mukaddes vatanın yüce menfaatlerine aykırı olduğunu mütemadiyen telgraf ve yazışmalarla Babıâli’ye yazmakta idim. Bunlar arasında mensup olduğum Nezaretin nazırına yazdığım gizli ve hususi bir yazıda “Ermeni kavmi nüfusu memleketin ehemmiyetli bir kısmıdır. Umumi servetin belki dörtte biri Ermeniler elindedir ve memleketin teşebbüs kuvvetinin yarısına yakını miktarına bunlar sahiptir. Mahvlarına çalışmak memleket için asırlarca telafisi mümkün olmayacak derecede büyük bir zarardır. Bütün dünyadaki düşmanlarımız toplanıp aylarca düşünseler bize bundan büyük bir fenalık edemezler” demiştim. Görüşlerimin hiçbiri dikkate alınmadı. Konya’da iki gün kaldıktan sonra İstanbul’a geldim. Selahiyet sahibi olanlara bu teşebbüsün zararlarını anlatmaya çalıştım. Maalesef kimseye meramımı anlatmak mümkün olmadı.

Konya yolunda gördüğüm feci manzaralar
Ermeniler hakkında tatbik olunan siyasetin mukaddes vatanımızın hayati yüce menafaatlerine tamamiyle aykırı olduğu kanaatinde bulunan namuslu bir adam, tabiatiyle bu icraata iştirak edemezdi. Bu bakımdan Konya’daki Ermeniler de çıkarılacak ise oraya bu gibi işleri yapabilecek başka bir adam göndermelerini söyledim. Çıkarmayacaklarını temin ettiler. (…) Vilayetin ilk istasyonu olan Akşehir’e vardığımda kasabadaki Ermenilerin evlerinden çıkarılarak sevk edilmek üzere İstasyonda toplanmış olduklarını gördüm. Ilgın ve diğer istasyonlarda da aynı hali müşahade ettim. Bu biçarelerin cümlesini evlerine gönderdim.

Ilgın’da gördüğüm feci bir manzarayı ömrüm oldukça unutamayacağım: Sevk edilmek üzere istasyonda toplanmış ve günlerden beri tren bekleyerek açıkta bırakılmış olan kadın, erkek, genç ve ihtiyar yüzlerce nüfus arasında kuyruk sokumu hizasından itibaren iki bacaktan mahrum bir biçare de vardı. Altına bir meşin parçası bağlamış ve ellerine bir nalın geçirmiş, boynuna boyacı kutusu asmış olan bu zavallı, hayatını dilencilikle ve müşteri bulursa kundura boyamakla kazanıyordu. Uğradığı muamelenin sebebini katiyyen anlayamayan bu talihsiz de sürülecekler, kovulacaklar arasına dâhil edilmişti. Vilayet merkezine vardığımda Konya Ermenilerinin de bu biçimde istasyona indirilmiş olduğunu ve bundan başka İzmit ve Eskişehir ve Karahisar’dan gelen binlerce halkın açıkta ve bezden, yorgandan, keçeden yapılmış çadıra benzeyen örtüler altında ve yürekler yaralayacak derecede mahrumiyet ve sefalet içinde geleceklerini beklemekte olduklarını gördüm. Diğer yerlerden gönderilenler hakkında doğrudan doğruya bir şey yapamazdım. Yalnız Konyalıları evlerine iade ettim ve diğerlerine göçmenler tahsisatından yevmiye verdirmeye başladım.

Ellerimle, tırnaklarımla tutabildiklerimi kurtardım
Benim Konya’daki halim elinde hiçbir tahliye vasıtası olmadığı halde nehir sahilinde duran adamın haline benziyordu. Nehirde su yerine kan akıyor ve binlerce masum çocuklar, kabahatsiz ihtiyarlar, aciz kadınlar, kuvvetli gençler bu kan akıntısı içinde yokluğa doğru akıp gidiyorlardı. Ellerimle, tırnaklarımla tutabildiklerimi kurtardım ve diğerleri zannederim bir daha dönmemek üzere akıp gittiler.

Konya’da Doktor Dod (Deyvid ?) isminde Amerikalı bir misyoner tabip vardı. Sefalet neticesi olarak hastalanan Ermenileri tedavi ediyor ve gücü yettiği zamanlarda bazılarına sıcak çorba veriyordu. Az müddet zarfında bu zat ile aramızda dostluğa yakın bir yakınlık hasıl oldu. Bir iki defa hastaneye gittim ve gösterdiği insanca muameleden dolayı kendisine teşekkür ettim. Bu insaniyetli doktoru da ben Konya’dan çıktıktan sonra memleketine kovduklarını sonradan haber aldım. Haydarpaşa’dan gelen trenler her gün binlerce Ermeni getiriyor, Konya İstasyonu’na yığıyordu. Ve bunların daha ileri sevki için mütemadiyen İstanbul’dan emir tebliğ ediliyordu. Ve ben vagon verilmedikçe sevkıyatın mümkün olamayacağını söyleyerek özür diliyordum. Şu hal haftalarca devam etti ve bu müddet zarfında ancak bir iki kafile Ermeni Ereğli’ye kadar sevk edilebildi. Sevkıyatı hızlandırmak için çeşitli vasıtalarla resmî ve gayri resmî makamlardan her gün tazyik edilmekte idik. Muhacirler ve Aşiretler Umum Müdürünü bu işleri yoluna koymak için memur etmişlerdi. Bize onun tebligatını Nezaretin emri gibi telakki etmemizi bildirmişlerdi. Ben fikrimi hiçbir vakit saklamadım. Bu teşebbüsü memleket için zararlı addettiğimden iştirak edemeyeceğimi İstanbul’da ve Konya’da herkese söyledim. O zamanlar Konya’da bulunan vilayet mebuslarına da aynı surette beyanatta bulundum.

Mehmet Celal Bey kimdir?
Mehmet Celal Bey, 1863’te İstanbul’da doğmuş, 1883’te Mülkiye Mektebi’nden mezun olmuştur. Ticaret ve Ziraat Nezareti tarafından Almanya’ya öğrenime gönderilmiştir. 1908’de Mülkiye Mektebi müdürlüğünde bulunmuş, 1910’da Erzurum Valiliği’ne atanmıştır. 1911’de de Dâhiliye Nazırlığına getirilmiştir. Aynı yıl Edirne Valisi olmuştur. 1913’te de Ticaret ve Ziraat Nazırlığı yapmış, 1914-1919 arasında Halep, Konya ve Adana valiliklerinde bulunmuştur. Mehmet Celal Bey, 1923’ten sonra İstanbul Reji Başmüdürlüğüne getirilmiş, 1926 yılında İstanbul’da ölmüştür. Cenazesine kalabalık bir Ermeni nüfusu da katılmıştır. Taksim Meydanı civarındaki mezarı 1940 yılında bölgede yapılan geniş çaplı düzenlemeler sonucu üzerinden yol geçilerek yıkılmıştır. Celal Bey’in yazısının önemi, Ermeni göç ettirme olayını vali olarak Halep’te ve Konya’da yaşamış olmasından kaynaklanmaktadır. Tehcir sırasında gördüğü kanunsuzluklara karşı çıktığı için de görevinden alınan birkaç idareciden biridir.

T24
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 18, 2015, 08:59:02 ös
Sn.Tij kardeşim dürüsttür,açıksözlüdür bu özelliklerini benimser ve severim.Dünya görüşlerimiz tamamen farklı ,bu dost olmamıza engel teşkil etmiyor.Kimilerinin yaptığı gibi eleştiri kılıfı altında hakaret edilmiyor.

Sn.tij olaylara kalbi ile bakıyor.Daha kötüsü tarihe 2015 ten bakıyor bu tarih okuması için bir hatadır.Öncelikle Ermeni hadiselerinin 3 yıl öncesine bşir gidelim benim dostum sabırla otursun bu belgeseli bir izlesin konunun ermeniler ile hiç alakası yok.
https://www.youtube.com/watch?v=rcSPDAoZhIg&list=PLD503hZARwjE5pAiCES4Kc5Fi00e60RYG (https://www.youtube.com/watch?v=rcSPDAoZhIg&list=PLD503hZARwjE5pAiCES4Kc5Fi00e60RYG)

Sn.tij burada göreceğiniz tek şey var oda bitik ve bitmiş,hep yenilmiş ve bir kırıma uğramaktan korkan,kesinlikle güven problemi olan bir ulus göreceksiniz.
Bu belgeselde izlediğinizin bir benzeri doğuda Rusya batıda ise Avrupa devletlerinin kışkırtması ve bağımsız bir ermeni devleti kurma hayalini osmanlının bitişi üzerine kurarak ayaklanan,ve ayaklanır ikende yerli Türk halkına inanılmaz zayiatlar veren çeteler var.

1965 te Türkler çaresiz,güvensiz,yalnız,yoksul,bitik ve bitap dahada önemlisi yönetim problemi var.Bir taraftan saray yönetimi,diğer taraftan ittihad ve terakki cemiyeti,diğer taraftan ise İngiliz ve diğer işgalcilerin yönetimi,bir lider arayışı ve lüzumu ortamında bir ülkeye,Dost arayan bir ülkeye en büyük darbe sadık tebadan ermenilerden gelmiştir.

Ben Türk oğlu türküm ve bununlada gurur duyarım.Kendini önce insan sonra türküm diyen ve diyebilen hiç bir canlı bu olaya ERMENİ SOYKIRIMI diyemez.Kimse bizi sırf papa istiyor diye,kıçıkırık aydın tabakası istiyor diye soykırım gibi aşağılık bir suçlama ile bizi muhatap edemez.

Kafanız azıcık çalışsa papa denen Katolik ızdırabının ne dediğini iyi okusanız olayı çözeceksiniz.Papa ne diyor yüzyılın ilk soykırımı,evet aynen bu terimi kullanıyor.Halbuki bugüne kadar soykırım dendimi almanya akla gelirdi.Almanyanında burada ne kadar itina ile çalıştığı kendi soykırımının unutulmasının yegane yolunun ermeni soykırımının kabul ettirilmesinden geçtiğini bilmektedir.

Tarih bilginiz hep yüxzeysel bahsettiğiniz her olay ülkemde yaşandı.
Bir çoğu 12 eylüle götüren sebeplerdi,bir kısmı kıbrıs harbi ile sonuçlandı.
Siz galiba burayı yaşadığınız yer ile karıştırıyorsunuz,sorun yok burası Türkiye ülkesi burası Almanya gibi hür ve bağımsız kendi kendini yöneten bir ülke değil.Bu ülkede her daim dış müdahale olmuştur ve olacaktır.

Bir insan en büyük kötülüğü kendine yapar,insanın kendine yaptığını düşmanı dahi yapamaz.
Şimdi siz insanları cayır cayır yaktınız sözü ile sanırım kendinizi türklükten soyutlamış oluyorsunuz.

Bu iş siz ve biz şeklinde gidemez,burası zor bir ülke.Biz yeryüzünde elde edilen en zor özgürlüğü ATATÜRK ile birlikte kazandık.

Sn.Tij
İster anlayın ister anlamayın,ister inanın ister reddedin nerenizle ve ne göz ile bakarsanız bakın bu ülkede yaşanılan ermeni olaylarından dolayı bu ülkeyi TÜRK leri suçlayamazsınız.Sırf birileri istiyor diyede bu halk bu millet bu iğrençliği kabul etmez.Kimseninde ne aklı nede gücü bunu bize kabul ettirmeye yeter.

Tarihe tari penceresinden bakmak istiyorsanız olayları olduğu günün her özelliğini bilerek anlamanız ve öyle yorumlamanız lazım.
Size linkini verdiğim balkan harbi belgeseli bile anlayan için herşeyin klavuzu olur.Yeterki görmek istemeyen kadar kör,duymak istemeyen kadarda sağır olmayalım.Dahada önemlisi aidiyet duygusunu kaybetmeyelim.

karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 18, 2015, 09:07:44 ös
https://www.youtube.com/watch?v=WbcBYJSCvIY (https://www.youtube.com/watch?v=WbcBYJSCvIY)

Eliniz değmişken bunuda izleyin.
Ermeni soykırımı yaptınız dediğiniz ülkenin vatandaşı olmak kimsenin kanına dokunmasın.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 18, 2015, 09:31:05 ös
Ulu önder 1 Mart 1922 yılında TBMM nin 3.yasama yılında Sözde uyduruk Ermeni sorunu için şöyle diyor.

Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok,dünya kapıtalistlerinin ekonomik yararına göre çözülmek istenen sorun .diye niteliyor.İzlerseniz eğer cevap vermeden ulu önderin daha ilginç sözleride var.

Ulu önderimiz Atatürkün dahi bu sorun için bakışı ortada iken,ben ATATÜRK çüyüm deyipte Atatürkün sözlerine tezat kalmış,onu inkar etmiş olmuyormusunuz.

Siz hala ermeni soykırımı diyorsanız ATATÜRK çülüğünüzüde bir sorgulayın derim.Aynı anda ikisi yanyanada durmuyor.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 18, 2015, 11:00:39 ös
Ama benim arkadaslara sadece bir sorum var , eger cevaplarlarsa sevinirim.
Bir sabah, güzel bir Istanbul sabahi, bir Nisan sabahi, günesli bir 24. Nisan sabahi Iatanbul´da yasamakta olan ve iclerinde doktor, dis doktoru, avukat, isadami, esnaf ve en önemlisi o ülkenin MILLETVEKILI ( ki bu mesleklerin bazilari türk ve müslümanlara yasakti cünkü onlarin Kurani vardi ve hersey onda yaziliydi) yazar, saair, sanatci olmak üzere yüzlerce insan, Ermeni neden tutuklanip , sürgüne gönderme yöntemiyle NEDEN NEDEN katledildiler.

Sn.  Tij dostumun bu sorusunu atlamış cevaplamamak olmaz.

Bu olay dediğiniz gibi olmadı ,bu olayın biz türkler açısından değerlendirilişi,benimde kabulümdür bu tehcirin aslı yani başka tür bir söylem desek ne derdik diye sorduğumuzda,kendisini sırtından vurmuş,sözde ermenistan devleti kurma hayali ile başkaldırmış,tarihte sadık diye nitelendirdiği bu tebanın bu düşmanla işbirliği yapmasını hazmedememiş ve hazmedemeyen dönemin hükümeti bu ihanet sonucu ermenileri bu ülkeden kovmuştur.

Evet tehcir olayı aslında evden kovmaktır.Ermenilerin asıl hazmedemediğide bu kovulmadır.Her ihanetin tabii sonucu evdede,iştede,günlük yaşamdada kovulmaktır.

Türkiye arşivleri açmak gbi bir olgunluğu gösteriyor,bu işte parmağı olan tüm ülkeler bu delikanlılığı dürüstlüğü gösterebilecekmi?

karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: İNSAN - Nisan 19, 2015, 12:35:04 öö
Konuşulan hangisi acaba ?

 a) Ermeni Meselesi.

 b) Ermeni Sorunu.

 c) Ermeni Katliamı.

 d) Ermeni Soykırımı.



...

Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 19, 2015, 12:42:40 öö
Sizin anlatımıniz soykırım sözü idi.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 19, 2015, 12:46:46 öö
Sn.insan pardon sn.tij e cevap yazıyorum diye yazdım. Farketmez.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: İNSAN - Nisan 19, 2015, 01:04:51 öö
Bu iş mesele olmaktan çoktan çıktı. Sorunu aştı. Katliamda durdu derken, soykırıma dayandı.

Mesele , sorunun ; katliam da; soykırımın bir parçası.

Yani küçük meseleler büyür,  sorunlar oluşur ; katliamların da hızı ve sayısı artar soykırım oluşur.

Fikrimce bunları ayrı ayrı bilmek, ona göre bir yerde durmak gerek.

Aksi takdirde, yok yere ateşli tartışmalar çıkabilir.

...

Ve Sayın Tij bu kavramların birçoğunu iç içe kullanarak neyi ifade etmek istediğini tam olarak anlatamadı. Hem katliam dedi, hem sorun dedi,hem de soykırım dedi.

Çıkıp açıkca bunlardan birinde durup,onu anlatması gerekirdi.

Bunu yapmadan ; altını ileti yığını ile donatmak yersiz olur.

Önce birbirimizi anlayalım. 




Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Risus - Nisan 19, 2015, 03:15:09 öö
Sizleri tenzih ederek, bu tür şeyleri hala gündeme getirenler için söylüyorum. Kusura bakmasınlar ancak geçmişin muhakemesini sadece 'ahmaklar' yapar. Geçmişten ders çıkartıp geleceği şekillendirmek gerek. Gündemi değiştirmek için böyle ucuz numaralara gerek yok. Hala 100 yıllık olay veya iftiranın derdine, tasasına düşüyorlar. Sanki 100 yıl önceki Ermeni devleti çok mu güzel işler yaptı? Herkes sütten çıkma ak kaşıktı da bir tek Türk Devleti'mi kötü oldu. Bıraksınlar bu palavraları. Alamadıkları topraklar içlerine nasıl oturduysa hala kaseti başa sarıp duruyorlar. Bizler onlara, devletimizi nasıl sömürdüklerini, askerlerimizi kimyasallı havuzlarda nasıl kör ettiklerini, yüzümüze gülüp arkamızdan topraklarımız için nasıl planlar yaptıklarını soruyor muyuz? 100 yıldır aynı kaseti dinliyoruz. Hesabı sorulacak bir şey varsa, önce dört bir yandan yem gibi ortaya atılıp, üzerine planlar yapılıp, haince tuzaklara düşürülen asil devletimizin hesap sorması gerekir. Hoş gerçi onun hesabını da meydanlarda sorduk vesselam.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: 38 - Nisan 20, 2015, 10:04:56 öö
   Bir çok Kürt arkadaşım var. Hepsi ile uzun yıllara dayanan dostluk ve kardeşlik ilişkim var. Ama şunu söylemeden edemeyeceğim. Kürtler kendi vatanına bu kadar karşı iken, dünyaya masum ve mağdur gibi gözükürken, neden bu kadar insanlık çığırtkanlığı yapıyor anlamıyorum.

   2009 senesinde ticari sebeplerle Bağdat'da 8 gün kaldım. İnsanlarla konuştum. Araplar, Türkmenler ve Şiiler. Ne diyorlardı biliyor musunuz? "En büyük zulmü Kürt askerlerden gördük". Amerika nereye biz oraya diyen Kürt askerlerinin Irak da işlediği suça, barış ve demokrasi savaşı mı denir? Yoksa katliam ya da soykırım mı denir? Sayın Tij cevaplasın lütfen.

   30 yılı aşkın kendini Kürt halkı ve haklarının savunucusu olarak ilan eden bir terör örgütü ile mücadele ettik. 30.000 aşkın insan kaybettik. Bu kan niçin döküldü? İnsanlık için mi?

   Ben aslen Tokatlıyım. 1915 olayları öncesi Tokat ve çevresinde Ermeni çeteleri tarafından kafası taş ile ezilerek öldürülen akrabalarımızın olduğunu iyi biliyorum. Mezarları bile olmayan, camilere doldurularak yakılarak öldürülen Türk köylülerin olduğunu iyi biliyorum. Bunlar için bir iki kelamınız yok mu Sayın Tij? Bu insanlar için en azından Ermenilere üzüldüğünüz kadar üzülmüyor musunuz?

   Hocalı katliamı için bir sözünüz yok mu? 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycanlı katledildi. Ermenistan sizce bunun hesabını vermemeli mi?

   Soruyorum ama cevap aslında belli. Azerbaycan veya Türkiye'nin haklarını uluslararası platformda savunmanın hiçbir kazancı olmaz, hatta yanlış tarafta yer alarak güçlü devletlere karşı cephe kazanırsınız. Ne gerek var? Yıllarca Cezayir halkına zulümler etmiş Fransa'ya gidip Hollande ile el sıkışmak varken.

   Ben bir Aleviyim. Sözünü ettiğiniz katliamları iyi biliyorum. Sivas da diri diri yakılan insanlar için üzülüyorum. Ne yapmam gerekir? Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti katildir diyerek, kendi devletime ve milletime düşman mı olayım? Yoksa karanlığa küfretmek yerine bir mum mu yakayım? Burası benim topraklarım. Birlikte kardeş içinde yaşamak için önce yurtta sulh. Birbirimiz sevmezsek, birlikte yaşamayı öğrenemezsek bu tür kışkırtmalara hep maruz kalacağız. Nasılsa ortam ve koşullar hazırlanmış.
   
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Risus - Nisan 20, 2015, 10:11:17 öö
   Bir çok Kürt arkadaşım var. Hepsi ile uzun yıllara dayanan dostluk ve kardeşlik ilişkim var. Ama şunu söylemeden edemeyeceğim. Kürtler kendi vatanına bu kadar karşı iken, dünyaya masum ve mağdur gibi gözükürken, neden bu kadar insanlık çığırtkanlığı yapıyor anlamıyorum.

   2009 senesinde ticari sebeplerle Bağdat'da 8 gün kaldım. İnsanlarla konuştum. Araplar, Türkmenler ve Şiiler. Ne diyorlardı biliyor musunuz? "En büyük zulmü Kürt askerlerden gördük". Amerika nereye biz oraya diyen Kürt askerlerinin Irak da işlediği suça, barış ve demokrasi savaşı mı denir? Yoksa katliam ya da soykırım mı denir? Sayın Tij cevaplasın lütfen.

   30 yılı aşkın kendini Kürt halkı ve haklarının savunucusu olarak ilan eden bir terör örgütü ile mücadele ettik. 30.000 aşkın insan kaybettik. Bu kan niçin döküldü? İnsanlık için mi?

   Ben aslen Tokatlıyım. 1915 olayları öncesi Tokat ve çevresinde Ermeni çeteleri tarafından kafası taş ile ezilerek öldürülen akrabalarımızın olduğunu iyi biliyorum. Mezarları bile olmayan, camilere doldurularak yakılarak öldürülen Türk köylülerin olduğunu iyi biliyorum. Bunlar için bir iki kelamınız yok mu Sayın Tij? Bu insanlar için en azından Ermenilere üzüldüğünüz kadar üzülmüyor musunuz?

   Hocalı katliamı için bir sözünüz yok mu? 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycanlı katledildi. Ermenistan sizce bunun hesabını vermemeli mi?

   Soruyorum ama cevap aslında belli. Azerbaycan veya Türkiye'nin haklarını uluslararası platformda savunmanın hiçbir kazancı olmaz, hatta yanlış tarafta yer alarak güçlü devletlere karşı cephe kazanırsınız. Ne gerek var? Yıllarca Cezayir halkına zulümler etmiş Fransa'ya gidip Hollande ile el sıkışmak varken.

   Ben bir Aleviyim. Sözünü ettiğiniz katliamları iyi biliyorum. Sivas da diri diri yakılan insanlar için üzülüyorum. Ne yapmam gerekir? Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti katildir diyerek, kendi devletime ve milletime düşman mı olayım? Yoksa karanlığa küfretmek yerine bir mum mu yakayım? Burası benim topraklarım. Birlikte kardeş içinde yaşamak için önce yurtta sulh. Birbirimiz sevmezsek, birlikte yaşamayı öğrenemezsek bu tür kışkırtmalara hep maruz kalacağız. Nasılsa ortam ve koşullar hazırlanmış.
 


Sayın Ersin Baltalı oldukça güzel yazmış. Zaman ve insanlar değişiyor. 80 döneminde bu ülkede sadece kürt halkı zulüm görmedi. Doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi hemen her yerde, her çeşit insan zarar gördü. Bir çok şair ve  gazeteci öldürüldü. Bir çok insan dindar diye öldürüldü. Ancak hangi insan eline silah alıp dağa çıktı? Neyin duygusu? Neyin mücadelesi bu? Biz zaten mücadelemizi onlarca yıl önce vermiş ve bu devleti kurmuşuz. Daha hala neyin hümanistliğinden bahsediyor bu insanlar? Bu konuları aslında Türk-Kürt olarak değerlendirmemek gerek. Nice kürtler var vatanını Türk'ten daha çok seviyor. Nice Türkler var dağa çıkıyor.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: asena1510 - Nisan 20, 2015, 11:17:37 öö
Atatürk bile me mutlu Türk'üm demiş. Ben bunu bu ülkede özgürce söyleyemez hale geldiysem bu Hükümet'in suçudur. Eskiden andımızı bağıra bağıra Coşkuyla söylerdik. Şimdi ermeni soykarımına gelmek istiyorum. Pardonda neyin soykarımı onlar bu Savaş'tan pay almak için kendilerinin yaptığı bir Anlaşmanın sonuçlarını çektiler. Arkamızdan iş çevirmenin sonucunda ülkemizden uzaklaştırıldılar. Gayet normal bir şekilde cezalandırılma şeklidir. Arkadaşların dediklerine Katılıyorum onların yaptıkları soylarımların hesabını kim vericek. Madem kendinize yediremiyorsunuz kovulmayı siz önce o gururu hakediceksiniz yaptığınız hatayı telafi ediceksiniz. Benim çocukluğumdan beri beraber büyüdüğüm ermeni arkadaşlarımda oldu. Şöyle bir gözlemim oldu. Bayan ise asla erkek bir türkle konuşup muhabbet etmelerini istemiyorlar. Çünkü kinleri hiç bitmiyor. Ülkeyi Bölme tabirinde işler geliştiğinde ön sırada yer alıyorlar. Yada Kürtleri kışkırtıp arkalarına saklanıyorlar. Bunlar böyle oyunlara kanmayın. Bu kin asla bitmiyecek. Türkiye güçsüzleşmeye başladığı an saldıracaklar.
Saygılar.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 20, 2015, 04:16:14 ös
Güzel duygular paylaşılmış.Siz şunlarıda şöyle katlettiniz gibi sözler ile bir yere varılmaz.Kendi aid olduğpun ülkeye katilmiş gözü ile bakarsan,seni kimse ciddiye almaz.Bu forumda bazı videolar yayınladım,onlar gibi bir çok video var,derdim 1915'te bu ülke ve halk ne halde imiş görülsün anlanmaya çalışılsın.Bitik bir halk ardına en güvendiği tebaası,güvendiği,sadakatinden şüphe etmediği ,yıllarca bu ülkede kendi halkına bile vermediği payeleri verdiği ermenilerin ihanetini bu devlet hazmedemedi.Biz türkleri şunun için suçlayabilirsiniz,Ülkenizden kovduğunuz bu ermenilerin can güvenliğini sağlamalıydınız.

Bak bu doğru,doğruda 1915 Türkiyesinde,her tarafı bölünmüş perişan bir ülkede can güvenliğini kim nasıl sağlayacak.
Bu ülkeyi bu çare'ye iten sebepler ,Ermenilere vaatler verenler hep masum,hep Ermenilerin arkasında onların istyeklerini yapmakla meşgul.

Ermeni soykırımı yaptı bu Türkler demek,Heleki bunu söyleyen bir Türk ise ve kendisini Hümanist olarak nitelendiriyor ise o zaman bir diyeceğim var.

Dinle sevgili hümanist;

Kendi ülkene,aid olduğun toprağın insanlar böyle haykırmak seni daha iyi hümanist yapmaz.
Aid olduğun ülkeye bu toprağın insanlarına bu nitelemeyi yaparak zaten kendi insanlık anlayışınıda bize ispat etmiş oluyorsun.

Daha konuşulacak çok şey var ama herşeye hümanizm diyen insanlar yüzündenden ,hümanizmden nefret eder hale geldim.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE/DİYEBİLENE.

karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 20, 2015, 09:29:29 ös

Buradaki yazılarımın arasında Almanya'nın konuya dahlinden bahsetmiş idim.Bakınız en büyük soykırımcı ülke  olan Almanyanın bu açıklamasını birileri son derece hümanist/insanca bulabilir.Konuşmaması gereken tek ülkeden yapılmış açıklama!

Alman hükümetinden 1915 olayları açıklaması
20 Nisan 2015 Pazartesi, 17:38:25Güncelleme: 18:49:22
Almanya Hükümet Sözcüsü Seibert, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına değinerek "yaşananların 20. yüzyıla iz bırakan etnik temizlik, tehcir ve soykırım örneklerinden olduğunu" iddia etti
1915 olayları

Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Alman hükümetinin, Federal Meclis'e 1915 olaylarıyla ilgili sunulan karar tasarısını desteklediğini bildirdi.
Seibert, Berlin'de Federal Basın Merkezi'nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. 1915 olaylarıyla ilgili hazırlanan ve cuma günü Federal Meclis'te görüşülecek karar taslağına atıfta bulunan Seibert, "1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili, "Birinci Dünya Savaşı'nda Ermenilerin yaşadıkları, 20. yüzyıla korkunç bir şekilde iz bırakan katliam, etnik temizlik, tehcir ve soykırım örneklerindendir" ifadesini kullandı.
Seibert, karar tasarısının hükümetle görüşülerek hazırlandığını, tasarıda Almanya'nın Holokost'taki sorumluluğunu kabul ettiğinin de yinelendiğini söyledi.
Sözcü Seibert, çekilen acıların ve işlenen suçların adının konması isteğinin anlaşılır ve önemli olduğunu ifade ederek Türkiye ile Ermenistan arasında uzlaşma sağlanmasının da en az bunun kadar önemli olduğunu belirtti.
Almanya'nın, 2010 yılında iki ülke arasında başlayan yakınlaşmayı memnuniyetle karşıladığını ve gelecekte de buna destek olacağını ifade eden Seibert, tarihçilerden oluşan ortak bir komisyonun kurulması konusunun da yeniden gündeme gelebileceğinin ve bunun somut sonuçları olabileceğini kaydetti.
1915'TE NE OLDU?
Osmanlı Devleti'nin 1914'te başlayan 1. Dünya Savaşı'na Rusya ile farklı saflarda katılmasını fırsat bilen Ermeni milliyetçileri, bağımsız Ermenistan devletini kurmak gayesiyle Rus güçleriyle işbirliği yaptılar.
Rus ordusu, Doğu Anadolu'yu işgal ettiğinde gönüllü Osmanlı ve Rus Ermenilerinden büyük destek gördü. Osmanlı ordusunda görev yapan bazı Ermeniler de Rus ordusuna katıldı. Ermenilerin oluşturduğu birlikler ordunun lojistik kanallarını tahrip ederek Osmanlı ordularının ilerlemesini yavaşlatırken, Ermeni çeteleri de işgal ettikleri yerlerde sivillere yönelik katliam ve zulümlere girişti.
Osmanlı Hükümeti, bu gelişmelerin önüne geçmek için Ermeni temsilcileri ve kanaat önderlerini ikna etmeye çalıştı. Ancak başarılı olamadı. Ermeni komitalarının saldırıların artması üzerine hükümet, 24 Nisan 1915'te Ermeni devrimci komitelerin kapatılması ve bazı Ermeni ileri gelenlerin tutuklanmalarına ve sürgün edilmelerine karar verdi. Daha sonra, her yıl "Ermeni soykırımını" anmak amacıyla düzenlenen etkinlikler için bu tarih seçilecekti.
Tedbirlere rağmen saldırıların sürmesi nedeniyle 27 Mayıs 1915'te Ermeni nüfusunun savaş bölgesinde olanları ve Rus işgal ordusuyla işbirliği yapanlarının göç ettirilmesi kararı alındı.
Osmanlı Hükümeti, göç edenlerin insani ihtiyaçları için planlamalar yaptıysa da savaş koşulları, iç çatışmalar, intikam peşindeki yerel gruplar, eşkıyalık, açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle göçler sırasında çok sayıda Ermeni hayatını kaybetti.
Tarihi belgeler, hükümetin, söz konusu trajik olayların yaşanmasını amaçlamadığı gibi göç eden Ermenilere karşı işlenen suçları cezalandırıldığını açıkça ortaya koymakta. Nitekim, henüz savaş son bulmamışken yaşanan insani trajedi sırasında olaylara karışarak suçlu bulunanlar yargılanarak idam edildi.
1917 Bolşevik Devrimi üzerine savaştan çekilen Rusya, bölgeyi Ermeni çetelere bırakırken, Rus ordusunun geride bıraktığı silah ve cephaneyle komitalar pek çok Osmanlı yerleşim yerini işgal etti. Savaşın sonlarına doğru toparlanan Osmanlı Ordusu, Ermenileri Doğu Anadolu'dan çıkarmayı başardı.
Osmanlı Devleti'ne, imzalamak zorunda kaldığı Sevr Antlaşması'nda Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurulması dayatıldı. Ancak antlaşma hayata geçmedi. Bunun üzerine Ermeni birlikleri yeniden Doğu Anadolu'yu işgal etti. Aralık 1920'de bu birlikler de püskürtüldü. Daha sonra imzalanan Gümrü Antlaşması ile de bugünkü Türkiye-Ermenistan sınırları çizildi. Ancak Ermenistan'ın Rusya'nın parçası olması nedeniyle antlaşma uygulanamadı. Antlaşmadaki hususlar, 1921'de Rusya ile imzalanan Moskova, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'la imzalanan Kars Antlaşması ile kabul edildi. Ermenistan, SSCB'den bağımsızlığını elde ettiği 1991'de, Kars anlaşmasını tanımadığını açıkladı.
ADİL HAFIZA VE EMPATİ İHTİYACI
Ermenistan ve Ermeni diasporasının genel beklentisi, Türkiye'nin 1915 tehciri sırasında yaşananları soykırım olarak tanıması ve tazminat ödemesi. "Soykırım" kavramı, 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nde ulusal, ırksal, etnik veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen yok etme eylemi olarak tanımlanıyor.
Söz konusu olayların soykırım olarak tanımlanamayacağına dikkati çeken Türkiye, 1915 olaylarını her iki taraf açısından da bir "trajedi" olarak niteliyor. Türkiye, konunun siyasi çatışmalardan uzak, tarihe tek taraflı bakmadan, tarafların birbirlerinin neler yaşadığını anlama ve birbirlerinin hafızalarına saygı duyma şeklinde özetlenen "adil bir hafıza" perspektifinden çözülmesi gerektiğini vurguluyor.
Türkiye, tarafların arşivlerinin yanı sıra üçüncü ülkelerdeki arşivlerde de 1915 olayları konusunda araştırma yapılmasını, Türk ve Ermeni tarihçilerle diğer uluslararası uzmanlardan oluşan bir ortak tarih komisyonu kurulmasını teklif ediyor.
ERİVAN İLİŞKİLERİ NORMALLEŞTİRME FIRSATINI DEĞERLENDİREMEDİ
İki ülke ilişkilerin normalleştirilmesi için en önemli gelişme Ekim 2009'da yaşandı. Taraftar, İsviçre'nin Zürih kentinde diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik iki ayrı protokol imzaladı.
Protokollerde karşılıklı güven tesisi ve mevcut sorunların çözülebilmesi için tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız, bilimsel incelenmesi konusuna yer verilirken, sınırların da karşılıklı olarak tanınması ve ortak sınırların açılması öngörülüyordu.
Turizm, ticaret, ekonomi, ulaştırma, iletişim, enerji ve çevre konularında işbirliği yapılması, üst düzey siyasi istişarelerden öğrenci değişim programlarına ilişkilerin normalleşmesini tesis edecek adımlar da protokolde yer almıştı.
Türk hükümeti protokolü onaylanmak üzere doğrudan TBMM'ye gönderdi. Ermenistan hükümeti ise metinleri Anayasa Mahkemesi'nin incelemesine sundu. Mahkeme, protokollerin Anayasa'nın lafzına ve ruhuna uymadığına hükmetti. Gerekçe olarak, Ermenistan Anayasası'nın, "Soykırımının uluslararası alanda kabul edilmesi için çabaların sürdürülmesini" gerekli kılan Bağımsızlık Bildirisi'ne atıfta bulunduğu hatırlatıldı. Bu bildiri aynı zamanda, Türkiye'nin doğusunu Ermeni vatanının bir parçası olan "Batı Ermenistan" olarak adlandırıyor.
Ermenistan Hükümeti protokollerin onay sürecini dondurduğunu Ocak 2010'da açıkladı. Bundan 5 yıl sonra da, Ermeni hükümeti tarafından geçen Şubat ayında geri çekildi. Bu arada Aralık 2013'te Ermenistan'ı ziyaret eden dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, sorunun çözümü için tek taraflı yaklaşımlardan ve konjonktürel değerlendirmelerden uzak, adil ve insani bir tutum sergilenmesi gerektiğini, tarihin ancak adil hafızayla inşa edilebileceğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da başbakanlığı döneminde yaptığı 23 Nisan 2014 tarihli açıklamada, 1. Dünya Savaşı şartları altında hayatını kaybeden, başta Ermeniler olmak üzere tüm Osmanlı yurttaşlarına taziye diledi, barış ve uzlaşma çağrısı yaptı.
AA

Bu sefiller böyle istiyor diye ben bunu kabul edecek değilim.Soykırım denilince akla almanya gelmesin isteyen bir ülke var karşımda ,değerlendirmem bu kadar basit.

Karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 23, 2015, 05:02:22 ös
Ermeni belgeleriyle soykırım yalanı: Ovanes Kaçaznuni’nin itirafları.

Kaçaznuni Kimdir?

Ovanes Kaçaznuni (Hovannez Katchaznouni), 1918 yılı Temmuz ayında kurulan Ermenistan devletinin ilk başbakanıdır. Taşnak Hükümetinin 1919 yılı Ağustos ayına kadar 13 ay yönetmiştir. Taşnaksutyun Partisi’nin kurucularındandır ve önemli lideridir. Ermenistan’ın ve    Taşnak Partisi’nin en yetkilisidir.

1867 yılında Gürcistan’a bağlı Ahıska bölgesinde doğdu. Mimarlık eğitimi aldıktan sonar Bakû’de mimar olarak çalıştı. Taşnak örgütüne orada katıldı. 1917’de Ermeni Ulusal Konseyi üyesi oldu. 1918’e kadar Kafkasya parlamentosunda (Seym) Taşnak temsilcisi olarak bulundu. Trabzon ve Batum’da Türklerle yapılan barış görüşmelerinde Ermeni heyeti içinde yer aldı. Kafkasya devleti parçalanınca, 1918 Temmuz’unda bağımsız Ermenistan’ın ilk başbakanı oldu. 1919 Ağustos’una kadar bu görevde kaldı. 1920 yılında Ermenistan’da Bolşevik iktidarının kurulmasının ardından tutuklandı. 1921 yılında Bolşevik yönetimine karşı yapılan karşıdevrime! ayaklanmanın bastırılmasından sonra ülkeyi terk etti. Yıllar sonar Sovyet Ermenistanı’na geri döndü ve 1938 yılında ölene kadar mimar olarak çalıştı.

Kaçaznuni’nin raporu

Ovanes Kaçaznuni’nin 1923 yılında Bükreş’te yapılan Ermeni meselesi ile ilgili Taşnak Partisi toplantısında sunduğu rapor gerçekleri bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Kaçaznuni’nin Osmanlı döneminde yaşananları anlattığı kendi imzasını taşıyan rapor aslında bir itirafnamedir. Kaçaznuni, hemen o yıl raporunu kitap olarak yayımlatır. Koyduğu başlık, yine intihar önerisini vurgulamaktadır: “Taşnaksutyun’un Artık Yapacağı Bir Şey Yok.”

Ermenice basılan kitap, dört yıl sonra, 1927 yılında Rusçaya çevrilerek Tiflis’le “ibreti âlem”olması amacıyla 2 bin adet basıldı. Kitabın İngilizce basımı ise, 1955 yılında, “The Armenian Revolutionary Federation (Dashnaksoution) Has Nothing To Do Any More” başlığıyla “Armenian Information Service” (Ermeni İstihbarat Servisi) tarafından New York’ta yayımlandı. Ancak bu İngilizce yayın, kitabın bütününü içermiyor. İlk Ermeni başbakanının bu tarihî raporu Ermenistan’da yasaklanmıştır. Yayınların Avrupa’daki kütüphanelerden Taşnaklar tarafından toplatıldığı da biliniyor. Kitabın çeşitli dillerden yayımlanan basımları, Avrupa kütüphanelerinden toplatılmıştır. Rapor, sonraları İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Sayın Mehmet PERİNÇEK tarafından Moskova’daki Lenin Kütüphanesi’nde Rusça olarak bulundu ve  Türkolog Arif ACAROĞLU tarafından Türkçe’ye çevrildi.

Kaynak Yayınları’ndan, 2006 yılında, “Taşnak Partisi’nin Yapacağı Birşey Yok” (1923 Parti Konferansı’na Rapor) başlığıyla yayınlanan kitapta yazılanlar Ermeni kıyımı iddiaları bağlamında bir belge durumunda…

Yıllarca sözde soykırıma uğradıklarını iddia eden ve dünya kamuoyunu baskı altına almaya çalışan Ermenilerin bütün tezlerini çürüten ilk başbakanları, 128 sayfalık raporunda şu çarpıcı ifadelere veriyor:

Askeri operasyonlara katıldık

“1914 Sonbaharında, Türkiye henüz savaşan taraflardan birine katılmadığı dönemde, Güney Kafkasya’da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı… ve sadece birkaç hafta içerisinde Ermeni devrimci Taşnaksutyun Partisi (EDDP) hem bu birliklerin oluşturulmasına hem de bunların Türkiye’ye karşı gerçekleştirdikleri askeri operasyonlara aktif biçimde katıldı….”

Aklımız dumanlanmıştı

“Biz, kayıtsız şartsız Rusya’ya yönelmiş durumdaydık. Herhangi bir gerekçe yokken, zafer havasına kapılmıştık. Sadakatimiz, çalışmalarımız ve yardımlarımız karşılığında, çar hükümetinin Ermenistan’ın bağımsızlığını bize armağan edeceğinden emindik…

Aklımız dumanlanmıştı. Biz kendi isteklerimizi başkalarına mal ederek, sorumsuz kişilerin boş sözlerine büyük önem vererek ve kendimize yaptığımız hipnozun etkisiyle, gerçekleri anlayamadık ve hayallere kapıldık.”

Türkler doğru yaptı

“1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tabi tutuldu. Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır .(…) bu yöntem en kesin ve en uygun yöntemdi. Kızgınlık ve korku içinde bulunan bizler, “suçlu” arıyorduk ve bu suçluyu hemen “Rus” hükümeti ve onun kalleşçe politikaları olarak belirledik.

Siyasal açıdan olgunlaşmamış ve dengesiz insanlara özgü bir şaşkınlık içinde, bir uçtan diğerine savrulmaktaydık. Rus hükümetine karşı dünkü inancımızı ne denli körü körüne ve temelsiz idiyse, bugünkü suçlamalarımız da o denli körü körüne ve temelsizdi. Siyasal bir parti (Taşnaksutyun) olarak biz, meselemizin Rusları ilgilendirmediğini ve onların gerektiğinde bizim cesetlerimizi çiğneyerek geçip gidebileceklerini unutmuştuk.”

Gerçekleri göremedik

“Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. Sevr Antlaşması gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vadettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiç bir zaman devlet olamadık. Türkiye Ermenistan’ı diye bir devletin hayalden öte olmadığı gerçeğini göremedik.”

 Olayların sebebi biziz

“Kötü kaderden şikayet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda aramak acıklı bir durumdur. Bu bizim (hastalıklı) milli psikolojimizin karakteristik bir özelliğidir ve Taşnaksutyun partisi de bundan kaçamamıştır. (…) sanki uzak görüşlü olmamamız bir kahramanlıktı çünkü isteyen herkes, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar, Gürcüler, Bolşevikler tek kelimeyle bütün dünya bizi kolayca aldattı, atlattı ve ihanet etti, oysa bizler safça bu savaşın Ermeniler için yapıldığına inandırılmıştık. “

Barış teklifini reddettik

“1914-1918 yılında emperyalistlere karşı savaşlarında bozguna uğrayan Türkler, dinlenerek iki yıl içerisinde yeniden canlandılar. Yeni genç ve yurtsever duygularla hareket eden bir nesil ortaya çıkarak, Anadolu’da kendi ordusunu yeniden organize etmeye başlamıştı. Türkiye’de milli bilinç ve kendisini savunma içgüdüsü uyanmıştı.

Onlar Küçük Asya’da istikballerini hiç olmazsa bir şekilde temin edebilmek için Sevr Anlaşması’na askeri güçle karşı koymak zorundaydılar. Bizim bu dönemde barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı.

Çok geçmeden sınırlarımıza askerî operasyonlar başladığında, Türkler bizimle bir araya gelmeyi ve görüşmelere başlamayı teklif ettiler. Biz ise onların bu teklifini geri çevirdik. Bu büyük bir hataydı. Bu, görüşmelerin kesinlikle başarıyla sonuçlanacağı anlamına gelmezdi ama bu görüşmelerde barışçı bir sonuca ulaşma ihtimâli vardı.”

Türkler’e karşı ayaklandık ve savaştık

“Türklere karşı ayaklandık. Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artık hepimiz, Türkler’in düşmanı olan itilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye’den “denizden denize Ermenistan” talep etmekteydik. İtilaf devletlerinin ordularını Türkiye’ye göndermeleri ve hakimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika’ya resmi çağrılar yaptık. Nihayet şu da var ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türkler’le savaştık, öldük ve öldürdük. Artık, Türkler’e ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki?”

İsyanımızın temelinde Büyük Ermenistan vardı

“Türkiye’nin yedi ili, Kilikya’da dört sancak ve Karadeniz’den Akdeniz’e Karabağ dağlarından Arap çöllerine uzanan “Büyük Ermenistan” tasarlanmakta ve talep edilmekteydi. Bu emperyalist hayal nasıl gerçekleşebilirdi?”

Hiçbir zaman devlet olamadık

“Adil olursak; yönetmek demek öngörmek demekse, biz kesinlikle öngörü yeteneği olmayan, işe yaramaz Taşnak yöneticileriydik. Başlıca zaafımız bu noktadaydı. Dahası, faaliyetlerimizin amacını belirli ve net biçimde anlamış değildik; rehber bir ilkemiz ve sürekli uygulanabilen tutarlı bir sistemimiz yoktu. Sanki istemeden, tesadüfi koşulların etkisi altında tereddütle hareket ediyor, kafamızı duvara çarpıyor ve ayaklarımızın altındaki zemini körler gibi denemeye kalkıyorduk. İmkanlarımızın sınırlarını bilmiyor ve çoğu zaman bunları abartıyorduk. Engellerin çağını anlamıyor, karşıt güçlerden nefret ediyorduk. Devlet ile partiyi ayıramıyor ve parti ideolojisini devlet işlerine karıştırıyorduk. Bizler devlet adamları değildik”

Türkiye Ermenistanı diye bir şey yok

“Şimdi neyimiz var? Aras ile Sevan arasında küçücük ve sözde bağımsız, gerçekte ise canlanmakta olan Rusya İmparatorluğu’nun özerk bir kenar bölgesi durumundayız. Türkiye Ermenistanı diye bir şey yok; bu konu Lozan’da defnedilmiştir. Büyük Avrupa devletleri bizi defnettiler.”

Teröre yöneldik

“Kişilere karşı suikastlar planlayarak ve gerçekleştirerek, bir zamanlar Yıldız köşkünde yaptığımız gibi yapabilir bu kez başkalarını bombalayabiliriz. Ama niçin? Biz Türkiye’de gürültü çıkarttığımızda bu gürültü sayesinde büyük devletlerin dikkatini Ermeni konusuna çekeceğimizi ve onları bizim lehimize aracı olmaya zorlayacağımızı sandık. Şimdi ise böyle bir aracılığın kaç para ettiğini artık biliyoruz.”

Geçmişin kalıntısı Taşnak partisi, artık son bulmalıdır: ben intihar öneriyorum

Parti artık yenilmiş ve otoritesini kaybetmiştir; ülkeden kovulmuş ve geri dönemez kolonilerin ise yapabileceği bir iş yok. Bir parti, “Madem yaşıyorum öyleyse kendime nasıl olursa olsun bir iş uydurmalıyım” diyemez.“Madem yaşıyorum”,”öyleyse” tarzında bir yaklaşım mantıksal olarak yanlıştır. Cümleyi bunun tersi yönde kurmamız gerekir:Madem ki yapacak bir işim kalmamış, yaşamam gerekmez!” Evet ben intihar öneriyorum! Taşnak Partisi geçmişin bir kalıntısıdır, gereksiz bir organdır ve vücudun bu organa artık ihtiyacı kalmamıştır, şimdilerde bir koloni (diaspora) partisidir.

Taşnak partisi, barışa engeldir

“Yalnız bir konuda ısrar ediyorum. Bir gün gelir de Türkler’le anlaşmak ihtiyacı doğarsa; sahneye başka bir anlayışa, başka bir psikolojiye sahip, en önemlisi de başka bir mazisi olan ya da olmayan insanların çıkması gerekir. Ve bu noktada Taşnaksutyun, değil yardım etmek, tersine engel olur.”

Konuyu ısıtıp getirmiş gibi oldum affola,lakin bu ulus bu millet acz duruma düşmüş olabilir ama acz içinde yaşamayı kendine yedirmemiştir.
Bu millete atılan bu iftira ne ilktir nede son olacaktır.Dışarıdan gelen hain iftiralar için konuşabilirsin,tartışabilirsin ama beni delirten içimizdekiler,türkler soykırım yaptı diyenler.Biz gerekeni gereken zamanda ve çok gerektiği zaman yaptık.

Hümanist olacağım diye popülist geyik söylemleri ve sıradan bilgiler ile derlenmiş sözcükleri sarfetmek insanı daha iyi insan yapmaz.

Anadoluda ermenilerin geliştirdiği bu olaylar sonucu ya Allah korusun Ermeniler yerlerinde kalaydı ne olacaktı?bu halk ermenilere sizin korkmanıza gerek yok zaten iyiki bize ihanet ettiniz,iyiki bizi kesmişsinizmi diyecekti?yahuıtta büyük bir hınç ile öçmü alacakalrdı?
İşte gerçek soykırım ozaman olurdu.Osmanlı bu tehcir kararı ile ermenilerin hayatını kurtardı.

Karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Teo - Nisan 23, 2015, 08:07:16 ös
Ermeni soykırımı ilk dünya savaşı zamanı Anadoluda yaşayan ermenilerin sistemli şekilde mahv edildiyi ireli süren iddiadır. Türkiye Cumhuriyyeti hadiseleri sadəce ermeni-türk karşıdurması gibii deyerlendirmekte və devlet gösterişinin olmadığını ireli sürse bile bu gün dünyanın bazi ülkeleri soykırımın varlığını kabul etmiştir. Tabi ki roma papası ermeniler tarafdan çıkışlar yapacaktır. Türkiye ile beraberinde biz Azerilere de bir çok soykırımlar yaşatmıştır ermeniler. Bunlar sırasına 1992 yılında Hocalı katliamını ve 20 yanvar soykırımını altın çizerek söylemek isterim. 1918 yılında bolşevik-ermeni silahlıları Azerbaycan topraklarında hayata geçirdikleri soykırımda onbinlerle azeri ve türk şehit oldu. 2013 yılında Azerbaycanın Kuba ilinde Kuba Soykırım Memorial Kompleksi açıldı. Hepimiz biliyoruz ki, ermeni soykırımı tarihe sığınarak yokda bazı siyasi faktorların tesiri ile kabul edilmiştir.

Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: asena1510 - Nisan 23, 2015, 09:36:08 ös
Karahan paylaşımınız için çok teşekkürler. Biz ne kadar sahip çıkarsak ülkemize inanıyorumki bu çabaları hep Boşa kalıcak.
Saygılar.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Tij - Nisan 23, 2015, 10:48:21 ös
Nereden baslamali, nasil baslamali???

Yok yok ben hic baslamayacam.
Sadece arkadaslara bir soru soracam

1914´te yapilan nüfus sayiminda Ermeni vatandaslarimizin sayisi Bir Milyon Yüzyetmisüc bin Dörtyüz yirmi iki. 1.173.422

1927´de yapilan Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayiminda Ermeni vatandas sayisi yaklasik olarak 77 Bin 453 kisidir.

Acaba aradaki fark yani %95 lik fark nereye buharlasti.

Bütün hakaretlerine ragmen öncelikle karahan dostum basta olmak üzere herkese saygilar
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: İNSAN - Nisan 23, 2015, 11:18:45 ös
Sayın Tij bence demografik bir açıklama yaparak çok da sağlıklı bir etüt yapmadı.
Çünkü 1914'de Ermenilerin yoğun yaşadığı topraklar işgal edildi ve sınırlarımız dışında kaldı.
Onun için bunların çoğunun zaten nüfus sayımında buhar olması doğaldır.
Yani 1.Dünya Savaşından sonra bırakalım Ermeni vatandaş nüfusunu, dünya nüfusu da bir hayli düşmüştü.
Fikrimce bu faktörü de göz önünde tutmak gerekiyor.

Aksi takdirde, 1914-1927 tarihleri arasında bir kıyım yapıldığını ifade etmiş oluruz; ki o da duygusal bir yaklaşım olur.

Ama muhakkak, tehcir sırasında Millet-i Sadıka olan Ermeni kardeşlerimizden haksız yere öldürülen olmuştur. Onları inkar etmemek; gerekirse onların acılarını paylaşmak gerek.

Sonuçta hepimiz insanız.

Bir kalbimiz ve bir ruhumuz var.

Her şeyden önce bir hayalimiz var. 
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 24, 2015, 04:50:14 öö
Sn.tij beni duvar sanır.
Bana Ermenilerin nüfusunu sorar, sorar da sormaya sanırım beni hiç anlamamis. Paylaştığım videolarida son yazımda ne okumuş nede anlamış. Sanirki muktedir bir devlet var son derece masum bir halkı dogramistir. Ermeni  nüfusuna bu kadar merakiniz var zahmet edip birde 1905 ile 1918 arası Türk nüfus dökümünü yazıp sora idiniz.Ataları m dün doğru yaptığı için ben bugün varım. Sizde beni hayal kırıklığına uğratan düşmanın emperyalist dünyanın, bu topraklara acı salmis devletlerin ağzı ile konuşuyorsunuz. Sizi ne ikna eder bilmem lakin tavsiyem mehmet Perinçek in kitabını okumanız. Benim tarihim de çok acılar vardır, sizin inandığınız soykırım yoktur.Ermenileri soykırım yapmak için 600 yıl beklerim bir devlet.Yaptığınız tek şey sonuca bakmak olayın, olayların başı nasıl sizin gibiler bakmaz buna.Humanist ilginiz kesilmesin yeter.Tuttuğunuz yol tümden yanlış. Atatürk ü n bu konudaki tüm sözleri, Amerikalı bir gazeteciye verdiği mulakati iyi okuyun.Sizin inandığınız şeyi söylemiyor Atamiz, Türk milleti asildir diyen adama inan sen.7 duvel iddia etsene duracağı n dik kalacağını yer belli senin.Ermeni Başbakanı kendi partisine bizi acımasızca kullandılar Türklerin yaptığı doğrudur demesi dahi sizi etkilemiyor.Alışılmış sözde sosyalist faşizan sozlerdir bunlar benim için.
Karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: 38 - Nisan 24, 2015, 09:52:32 öö
  Ermeni olayları tarihin akışı ve olayların gelişi itibariyle sorgulanır. Kimse tek bir damla kan akmadı diyemez. Karşılıklı acılar yaşandı. Akabinde Ermeni vatandaşlarının tehciri gerçekleşti. Bugün itibariyle TSK belgeleri paylaştı. Burada o belgeleri paylaşmaya gerek duymuyorum, çünkü yazılar Osmanlıca. Ancak aşağıda ki tablo Sayın Tij'in derdine derman olur kanısındayım;

Tehcirden etkilenen Ermeniler[4][5]
Şehir   Gönderilen   Kalan
Adana   14.000           15-16.000
Ankara   21.236             733
Aydın   250   
Bilecik   1.200   
Diyarbakır   20.000   
Dörtyol   9.000   
Erzurum   5.500   
Eskişehir   7.000   
Giresun   328   
Görele   250   
Halep   26.064   
Haymana   60   
İzmir   256   
İzmit   58.000   
Kalecik   257   
Karahisar-ı Şarki   5.769   2222
Kayseri   45.036   4.911
Keskin   1.169   
Kırşehir   747   
Konya   1.900   
Kütahya   1.400   
Mamuretülaziz   51.000   4.000
Maraş   8.845   
Nallıhan   479   
Ordu   36   
Perşembe   390   
Sivas   136.084   6.055
Sungurlu   576   
Sürmene   290   
Tirebolu   45   
Trabzon   3.400   
Ulubey   30   
Yozgat   10.916   
Toplam   422.758   32.766


Mamuretülaziz Elazığ şehrimizin eski adıdır.
Kaynak: Wikipedia


    Asıl sorgulanması gereken; özellikle Kürt kökenli(hepsi değil HDP'nin kaç Kürt vatandaşı temsil ettiği oy oranından bellidir) vatandaşlarımızın her fırsatta Türk halkını sırtından vurmak istemesidir. Niçin kardeşlik bağlarımız kuvvetlendirilmek yerine bize karşı olan cephede yer alıyorlar. Bu durumu kabullenmek bana güç geliyor.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: ThomasReid - Nisan 25, 2015, 07:03:26 ös
100 yıllık yalan felan değildir.Bu İttihat ve Terakki döneminde gerçekleşen sistematik bir soykırımdır. Karşılıklı yapılan hatalar ve katliamlar bu gerçeği değiştirmiyor. Ermeni çeteler tabii ki de vardı ve yerel katliamlar yapıyorlardı. Fakat bu İTC Kurmayları öncülüğünde sistematik bir soykırım olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bizim orda -çok acıdır ki- kalan bir kaç ermeniye halk arasında hala 'kılıç artığı' derler.

Önemli olan soykırımın dile getiriliş tarzıdır.Ermeni diasporası yüz yıldır soykırımı bir intikam aracı olarak dile getiriyor. Pozitif uluslarası hukuki yaptırımları 'yeniden kardeşlik olsun' diye yapmak başkadır, 'Türkler'den intikam alalım' edası ile dile getirmek başkadır. Örneğin,  Yahudiler soykırıma uğradı diye kendi dışındaki insanlara 'agresif' bir politika geliştirmeleri ve herkersten destek beklemeleri ne kadar adalet duygusuna aykırıysa aynısı Ermeni diasporası için de geçerli.



Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 25, 2015, 07:32:13 ös
100 yıllık yalandır.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: ADAM - Nisan 29, 2015, 07:42:56 öö
Türkiye Cumhuriyeti'nde şu sıralardaki iktidarın tutumunu biliyoruz; hem Batı hem Orta Doğu nezdindeki tutumunu... Bunu yinelemenin gereği yok. Eleştermenin de gereği kalmadı çünkü kimse doğrulara kulak asmaya niyetli değil nasıl olsa... Ancak bir yerlerde birtakım önemli yanlışlar yapıldığı da belli. Buyrun özgürlükleri ve hakları uğruna bar bar bağırdığımız Filistin'in yaptığına bakın.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: İNSAN - Nisan 29, 2015, 03:42:05 ös
Bu pulun gerçekliği hakkında bir bilgisi olan var mı ?

Zira çizim de olabilir.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 29, 2015, 04:21:10 ös
Bu senenin pulu o belli , belli olmayan ise gerçekliği.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 29, 2015, 04:34:43 ös
http://www.aa.com.tr/tr/dunya/499330--filistin-devleti-soykirim-pulu-basmadi (http://www.aa.com.tr/tr/dunya/499330--filistin-devleti-soykirim-pulu-basmadi)

Bilgi çok önemli. Deneyimli de olsan doğru bilgiye ulaşmak için ugrasmak lazım.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Tij - Nisan 29, 2015, 07:35:43 ös
Ne demeli, nasil demeli!!!!

Anadolu Ajansi gibi " sahibinin sesi" bir yalanlar kurumuna inanacagima ADAM abiye inanirim. Bu bir.

İkincisi , hani derler ya, " essekten düşenin halinden essekten düsen anlar" diye.
Nede olsa Filistinliler'de 1949 dan beri "üstü örtük" bir soykirima tabi tutuldular veya tutuluyorlar.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: İNSAN - Nisan 29, 2015, 10:53:37 ös
''Herhangi birine  veya herhangi bir şeye aslını bilmeden inanmak,körü körüne bağlanmak bağnazlıktır '' diye diye dilinde tüy biten Sayın ADAM, Sayın Tij'i bu halde görse çok üzülür.

İkincisi, ortada var olan bir pul var ve biz bunun aslını astarını sorguluyoruz.

Düşünmeden sorgulamak ; sorgulamadan düşünmek istemiyoruz.

Derdimiz bu.

Birine inanmak zorunda değiliz.
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: ADAM - Nisan 30, 2015, 08:42:06 öö

Sorgulamak gerekirdi.

Ben de bunu bana göndermiş olana güvenerek aktardım.

Gün içinde bunun bir düzmece olduğu ortaya çıktı.

Haberin kaynaklarında biri de çok iyi tanıdığımız, saygın gazetecilerimizden biriymiş.  Gün içinde öğrendiğime göre, o da bu yanlışlıkta kendisinin de kandırılmış olduğunu anladığını belirterek, özür dilemiş.

Dolaylı olarak ben de kandırılmışlara katılmışım. Özür dilerim.
 
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Nisan 30, 2015, 04:04:22 ös
Ne demeli, nasil demeli!!!!

Anadolu Ajansi gibi " sahibinin sesi" bir yalanlar kurumuna inanacagima ADAM abiye inanirim. Bu bir.

İkincisi , hani derler ya, " essekten düşenin halinden essekten düsen anlar" diye.
Nede olsa Filistinliler'de 1949 dan beri "üstü örtük" bir soykirima tabi tutuldular veya tutuluyorlar.

Demekki öyle olmuyormuş,aslolan doğruluğundan emin olmak.Bir kurum sahibinin sesi olabilir,lakin unutulmamalıki ssat bile 24 saatte birde olsa doğruyu gösterir.Sadece kendi haber kaynağına inanmak ve doğru olduğunu savunmak insanı köreltir,köreltirde farkında bile olmazsın.

O kurum şöyle ,bu kurum böyle,o şunun gazetesi,bu tv kanalı bunun demeden fikrin olmasını istiyor isen hür ve bagımsız hepsini izlemelisin,önyargısız bir şekilde.

karahan
Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: Caliper - Mayıs 02, 2015, 09:18:32 ös
Ben olaya farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Ermeni asıllı bir Türk vatandaşımızın bu konudaki görüşlerini paylaşmak istiyorum.

"4 Ermeni arkadaş, geçen akşam dernekten çıkmış, Galatasaray’da nargile keyfi yapıyorduk. Lâf döndü dolaştı malum konuya geldi. Baktım, herkes aynı husustan dertli: Ermeni asıllı bir Türk ve sade bir T.C. Vatandaşı olarak Dünya’ya ses nasıl duyurulur?

Ünlü bir sanatçı, politikacı veya bir dernek başkanı değilsin ki mikrofon uzatıp röportaj yapsınlar. Gazeteci değilsin ki fikirlerini köşenden dünyaya duyurabilesin.
İyi de, biz bu işten sıkıldık. Bizim yerimize, bilir bilmez herkes konuşuyor.
Bir tarafta “Ermenilere soykırım yapilmiştir” diyenler; diğer yanda “soykırım yoktur” diyenler. Şimdiki moda ise “tarihçilere bırakalım” diyenler.
Soykırım yapılmıştır diyenlere bakıyorum, hepsi ya kindar Ermeni diasporası mensubu, veya bunlardan çıkarı olan siyaset erbabı. Yoktur diyenlere bakıyorum, bu konuda derin bir bilgileri yok ama adettir diye reddediyorlar.
Tarihçiler deseniz, neyi ortaya çıkartacaklar, Allah aşkına? Soykırımın belgesi mi olur? Eskaza ortaya bir belge çıksa, muhakkak karşı bir de belge çıkar, tartışma sonsuza kadar sürer gider. Gerçeği, benden ve benim gibilerden başkası bilemez. Bizler, hadiseleri birinci ağızdan dinlemiş kişileriz.
*Bizler Türk Ermenileri’yiz.
Türk Ermenileri’nin Harici Ermeniler’den çok ciddi bir farkı vardır. Bizler, tehcir sırasında, ya Türkiye’de kalmışların veya tehcir bitiminde Türkiye’ye geri dönmüşlerin torunlarıyız. Bizler tek tip hikaye dinlememişizdir. Diaspora Ermenisi sadece ölüm hikayesi bilir. Olaylardan sonra geri dönmemiş ve komşularının mahçup yüzlerine tanık olmamıştır. Onlar, bu ölümler için bütün Türk’leri suçlarlar. Olayları sadece soykırım olarak nitelerler.
Türk Ermenisi’nde ise daha bol ve daha değişik hikayeler vardır:
Mesela, dedem, Erzincan’daki çiftliklerinden abisinin alınıp götürülüşünü ve onu kurtarmak için başçavuşa bir eşşek yükü altın fidye verdiğini anlatırdı.
Ne abi dönmüş ne altınlar..
Anneannem, köydeki Ermeni delikanliların nasil silahlandırılıp çeteci yapıldıklarını anlatırdı. Üniformalarını yabancı lisan konuşanlar getirmiş.
Büyükbabam, Kayseri’de tüm sülalesini kurtarmak için çırpınan Osmanlı Yüzbaşı’sı Sinan’ı ağlayarak anlatırdı. Sayesinde o sülaleden kimsenin kılına zarar gelmemiş.
Bizler, katliam hikayeleri dinlediğimiz gibi, bir Ermeni arkadaşı tehcire giderken askerin önüne yatan Türk’lerin; veya, yurtlarına geri döndüklerinde onlara tekrar kucak açan Türk komşuların hikayeleri ile de büyüdük.
Onun için “bize sorulsun” diyorum. Kimse bizden daha objektif olamaz.
Bu hadisenin bir uzun anlatımı vardır bir de kısa anlatımı.
Kısası şudur: Tebaanın bir kısmı emperyalist güçlerin gazına gelip ayrılıkçılık yapmıştır. Buna kızan Osmanlı hükumeti bölgede tehcir kararı almıştir. Günün şartlarına göre tehcir (göç) zor koşullar altında gerçekleşmiştir. Sürgünler, çoluk çocuk muhtelif şekillerde kırılmış ve kıyıma uğramıştır. Bu kırılma hastalık ve açlık sebebiyledir. Kıyım ise Osmanlı askeri tarafından organize bir şekilde yapılmamıştır. Hastalık dışındaki bu ölümler, münferit olaylardır ve sürgünlerin yanlarında götürdükleri altın paraları gasp etmeyi amaçlayan bölgenin eşkiyaları tarafından yapılmıştır. Başka cephelerde de savaşmakta olan Osmanlı askerinin sürgün esnasındaki cinayet olaylarını önleyecek sayıda ve güçte olup olmadığı da bir tartışma konusudur. Hal bu iken, o bölgede bu olayların cereyan ettiği esnada, ülkenin batı bölgelerinde yaşayan Ermenilerin aynı şekilde bir zülme uğramadığı göz önüne alınırsa, buna bir soykırım denemez.
Pek çok başka kelime söylenebilir; soykırım hariç.
Kaldı ki, söz konusu 1.5 milyon Ermeni sayısı, ölü sayısını değil kayıp sayısını ifade eder. Biz Türk Ermenileri, iyi biliriz ki: Anadolu, bu olaylar esnasında veya sonrasında, Müslüman olmuş Ermenilerle doludur. Bu kişiler, daha sonra serbest olmasına rağmen kendi dinlerine dönmemişler ve geçmişlerini gizledikleri için kayıp hanesine yazılmışlardır.
Sözün kısası budur.
Konuşmak gerekirse biz konuşur olayların uzun hikayesini anlatırız.
Bu konuda bizlerden daha iyi tarihçi de olmaz.
Fransızlara gelince. Onlara da küflü peynir yemek düşer.
Kalın sağlicakla"

*Sevan İnce*

İstanbul, 6 Ekim 2006

Başlık: Ynt: #100YıllıkYalan Sözde Soykırım/Papa nın açıklamaları ve Türkiye nin Cevabı
Gönderen: karahan - Mayıs 02, 2015, 10:08:13 ös
Bu yazıyı Ermeni soykırımına inanan Türkler özellikle okusun.

Karahan