Masonlar.org - Harici Forumu

 

Son İletiler

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6 7 8 9 10
21
Diger Konular / Ynt: Bu Konu Hakkında Bilgisi Olan Var mı?
« Son Gönderilen: Gönderen: ANARCHOSA Şubat 21, 2024, 01:34:22 ös »
Sayın Alşah

Sorunuz tam olarak anlaşılamadı.

Eğer sorunuz böyle bir site var mı ise bilemem, milyarlarca site var. Yayımcısı ve takipçisini ilgilendirir.

Sitedeki ilan ciddi mi ise aynı minvalde değerlendirilebilir.

Bugünkü gayya kuyusu internet ortamında her karşılaşılan link, site, yayın ile ilgili bilgi sahibi olmak ve dahi kontrol sağlamak ne mümkün?

Ama sorunuz ya da arayışınıza faydası olacaksa şu aşağıdaki bilgileri verebilirim.

İngiltere'de örneğin birincisi loca üyeleri yaş ortalaması yükselmekte, gençler mesleğe ilgi göstermemektedir. Locaların ve böyle bir yapının devamı nasıl olacak tartışılan konulardandır...

Bu sebeple televizyon, radyo, gazete ilanları ile üye alımı yapılacağının duyurulması o bölgeler için şaşılacak değil aksine sık rastlanan bir uygulamadır. Bunun nedeni Türkiye gibi ülkelerde komplo teorisyenlerinin konumlandırdığı  gerçek dışı"Dünyayı Yöneten Gizli Örgüt" statüsünden çok uzakta kasabanın, şehrin bir araya gelme amaçlı sosyal klübü niteliğindedir. (Ve Masonluk bunlardan sadece biridir). İskoçlarla ilgili duyduğum bir söz geldi aklıma: bir yere gittiklerinde ilk PUB ikinci olarak Loca kurarlarmış! Yani bunu bir Gentlemen Club, bir sosyal dernek ve hatta abartacak olursak erkeklerin buluştuğu bir kıraathane seviyesinde gördüklerini söylemek mümkün. Böyle olunca da ilan ile üye aranması yine şaşılacak bir durum değildir.

Son olarak Büyük Localar Locaları tanımaz, Büyük Localar Büyük Locaları tanır. İlişki denk federasyonlar arasındadır. Bir Büyük Loca diğerini tanıdığında ise otomatik olarak tüm localarını düzenli kabul eder yani tanımış olur. Eğer ilanı veren Loca düzenli ise ve UGLE'ye bağlı ise zaten HKEMBL UGLE ile tanışma ilişkisinde olduğundan bahsi geçen loca da otomatik olarak düzenli olarak tanınmış olur. Diyelim ki bir kardeş orada ve çalışmalarına katılmak istiyor, Büyük Sekreterlik aracılığıyla gerekli bilgiyi alır ve haberleşerek gidip toplantılarına katılabilir.

Bir de Masonlukta Jurisdiksiyon kavramı vardır. Bir Büyük Locanın Jurisdiksiyonu yönetim ya da hakimiyet alanıdır. Masonluk her ülkede o ülkenin yasalarına uygun olarak kurulan dernekler üzerinden çalışır. UGLE Türkiye'de loca açamaz. Türkiye'den üye almaz. Türkiye'de yaşayan biri varsa buradaki bir locaya müracaatı teşvik edilir. Aynı şekilde HKEMBL'de İngiltere'de Loca açmaz oradaki ilgili kişinin UGLE'ye bağlı bir Locada çalışması teşvik edilir. (Bize veya onlara bağlı loca açmak başka ama İngiltere'de örneğin Türkçe çalışan bir loca UGLE'ye bağlı kurulabilmektedir. Bu başka bir mevzu). Yani UGLE'ye bağlı bir loca üye ilanı verince Türkiye'deki Mason olmaya meraklı kişilerin burada olamadım dur oraya başvurayım orada olayım demesi anlamsızdır. O loca kurulu olduğu şehirde yaşayan çevresi tarafından saygın bulunan ve forumda çokça paylaşılan geleneksel şartları taşıyan kişiler için bu ilanı vermiştir. Mevlana gibi "ne olursan nereden olursan gel" demiyordur...

Sevgiler

22
Diger Konular / Bu Konu Hakkında Bilgisi Olan Var mı?
« Son Gönderilen: Gönderen: Alşah Şubat 19, 2024, 11:10:45 ös »
    Bir hafta kadar önce facebook'ta bir video izledim. Videoda özetle; "Les delices du 237 isimli bir site. "Localarına üye aradıkları yolunda ilan vermişler. Bilgi almak isteyenlere aydınlatıcı bilgi vereceklerini belirtmişler. Bir kaç kişi soru sormuş, verdikleri cevapta ; kısaca,
. her sınıftan, her branştan üye kaydettiklerini " bildiriyorlar.
     Benim de dikkatimi çekti. Ben de -Hangi Locaya bağlısınız? - diye bir soru sordum. Hemen dönüş yaptılar ve "İngiltere Birleşik Büyük Locasına bağlı" olduklarını bildirdiler. Bunun üzerine; -Türkiye'deki Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası tarafından tanınıp tanımadıklarını sordum. Fakat bir hafta geçmesine rağmen dönüş yapmadılar.
     Mamafih site başlığındaki "...delices... ibaresi ilk nazarda dikkatimi çekmiş sede, yine de bir "Acaba ?" sorusu oluşmadı değil. Böyle bir site var mıdır? Bu ilanın ciddiliği nedir?.
     Şimdi, özellikle sitemizin Mason olan sayın üyelerinin ve sitemizde ilgili bilgi sahibi olan diğer üyelerinden bu konuda bilgisi olanların lütfederlerse aydınlanma vabında dabilgilerini paylaşmalarını istiyorum.
23
Guncel Konular / Ynt: Allah muhatap alındığı takdirde enflasyonun düşeceğini iddia etti.
« Son Gönderilen: Gönderen: Selim Ocak 30, 2024, 10:52:17 ös »
Doğru söylüyor münafık.

Allah ile soru yanıt diyaloğuna girerek bütün teknik, ekonomik gelişmeleri  sağlamıştır batı alemi. Örneğin Kristof KOLOMB kuranı kerim'i (dünyanın yuvarlak olduğu ve batıya gidin) hatmettikten sonra Allah'a soru yöneltmiş ve yanıtını almıştır.

Antoine-Laurent Lavoisier Kütlenin Korunumu Yasası”nı da ortaya koymuş ve hiçbir şeyin yoktan var edilemediği ve maddenin dönüşümlerde miktar olarak aynı kaldığını ispatladığı için giyotinle idam edilmiştir.  Giordano Bruno evrenin sonsuz ve eşdağılımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söylediği için yakılmıştır. Fakat bu bilim insanları öldürülürken islam aleminin ulemaları " dünya yuvarlaktır ve güneşin etrafında döner, evrende milyarlarca galeksi var ve bu galeksilerin her birinde milyarlarca yıldız ve gezegen vardır. Hiç bir şey yoktan var edilemez" demişler ve yakmayın bilim insanları diye adeta kıçlarını yırtarcasına bas bas bağırmışlardır. Hatta Cüppeli.. ismindeki zat meteoru incelemek için sonda gönderen batılı bilim insanlarına "milyarlarca dolar harcamanıza gerek yok, gelin bana 100 bin dolar verin size meteorla hakkında daha detaylı bilgi vereyim" demiş ama zavallılar Cüppeli'yi dinlemeyerek boş yere çaba sarf etmişlerdir.

Günümüz islam alemi hep soruyor ve yanıt alıyor. Bu nedenledir ki bilim ve ekonomide ilerlemişlerdir. Örneğin islam ülkeleri girdikleri savaşlarda tam savaşı kaybedecekken beyazlar içinde melekler yardıma koşmuş ve kazanmışlardır. Kaybedilen savaşlarda ise askerlerin arasında en az bir cenabet asker olduğundan kaybetmişlerdir.

Adalet, Akıl, bilim, felsefe gibi şeytani şeyler islam alemine gerek olmadığından çok ileri bilimsel gelişmelere sahip olmuşlardır. Bu şeytani şeyler yerine kıç yalayarak, iple kendini şeyhine bağlayarak, depremi durdurmuşlar ve Allah'a rest çekerek müritlerini ölümden döndürmüşlerdir.

Şeyh, gavs gibi sıfatlara sahip bu düşünürlere erkek, kız çocuk verin size yerin altı ve üstündeki bilinmeyenleri anlatsın.  Bilmenizi isterim ki eğer virüs  ve bakteriler birazcık büyük olsalardı bu ünlü düşünürlerimiz onları s***r*k öldürür, yok ederlerdi.

24
Guncel Konular / Ynt: Allah muhatap alındığı takdirde enflasyonun düşeceğini iddia etti.
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ocak 30, 2024, 10:03:12 ös »
Sayın Alşah  tespitinize yürekten katılıyorum .

İletimin sonunda ne yazmıştım ; BOŞ TENEKELERLE İŞİM OLMAZ ...
Peki buraya neden yazdım o BOŞ TENEKE ler meydanın boş olmadığını anlasınlar diye yazdım. AZİZ NESİN ne buyurdu % 60 dedi .  Bir boş teneke ne yaptı mahkemeye başvurdu , SONUÇ boş teneke nin mahkeme kararıyla  APTAL OLDUĞU  tescillendi . ;D ;D ;D
Birde arkadaşın mesleği doktor olmasın mı.  ;D ;D ;D

Okumuşumuz böyleyse ... ??? :-[ :-X
Saygılar 
25
Guncel Konular / Ynt: Allah muhatap alındığı takdirde enflasyonun düşeceğini iddia etti.
« Son Gönderilen: Gönderen: Alşah Ocak 30, 2024, 08:26:43 ös »
    Aslında üzülünecek bir durum. Böyle bir saçmalığın 21. Yüzyıl Turkiyesinde yaşanması utanç vericidir.
 Maalesef ülkemizi yönetenlerin böyle absürt haberlerin gündeme gelmesine seyirci kalması da o kadar vahim bir durumdur. Son yıllarda bu tür abuk sabuk söylemler giderek artmaktadır. Bu da hurafenin tavan yaptığını gösteriyor
Cumhuriyet TÜRKİYESİ böyle saçmalıkların yaşandığı ülke olmamalıdır diye düşünüyorum.
      Saygilar-sevgiler.
26
Guncel Konular / Allah muhatap alındığı takdirde enflasyonun düşeceğini iddia etti.
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ocak 30, 2024, 12:27:54 ös »
https://v.odatv4.com/storage/files/videos/2024/01/30/hoca-ekonomi-yonetimine-seslendi-allahi-muhatap-alin-4ntr.mp4


Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde kendini hoca olarak tanıtan bir kişi, Allah muhatap alındığı takdirde enflasyonun düşeceğini iddia etti. :-[ :-[ :-[ :-[



Hoca ekonomi yönetimine seslendi: "Allahı muhatap alın"
Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde kendini hoca olarak tanıtan bir kişi, Allah muhatap alındığı takdirde enflasyonun düşeceğini iddia etti.


Türkiye'de yaşanan yoğun enflasyon birçok vatandaşın cebini yakmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla atılan ekonomik adımlara halk tarafından çeşitli yorumlar yapılıyor. Kendisini hoca olarak tanıtan bir kişi çektiği videoda, enflasyona dair dikkat çeken yorumlarda bulundu. Şahıs, çektiği videoda şu ifadeleri kullandı; "Şu an ki kriz nasıl çözülüyor? Kuranı Kerim de yazıyor. Eğer bir Allah'a sorsalar, toplansalar da deseler ki, 'Memlekette çok büyük kriz var Allahım, enflasyon yüzde seksene çıktı yarabbi. Durduramıyoruz, maaşlar bize yetmiyor. Bu maaşları nasıl yapacağız. Bu enflasyon faiz nasıl düşecek...' Mevlam saniyede Kuranı Kerim de bildiriyor. Saniyede enflasyon sıfıra düşüyor."

Odatv.com


EKONOMİ KONUSUNDA UZMAN PROFESÖR HOCALARIMIN DİKKATİNE ...

'
Alıntı
Mevlam saniyede Kuranı Kerim de bildiriyor. Saniyede enflasyon sıfıra düşüyor."
::) ::) ::)
Bak gene uslu durmadım hocam . Gene aklımın ermediği işlere burnumu sokuyorum .
Belki bu ekonomi uygulamalarıyla ilgilenen arkadaşların dikkatini çeker bu haber  ...

Saygılar

Not: Boş Tenekelerle işim olmaz bu hayatta ...
27
Evrensel Masonluk / Bati Avrupa'da Masonluk tarzlari
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Ocak 27, 2024, 03:07:48 ös »
Masonluk, tipik bir Bati Avrupa kultur olgusu olarak degerlendirebilir mi? Bu yazinin basligi, bu soruya olumlu bir cevap icermektedir. 1500 sonrasi Bati Avrupa'nin kulturel tarihinde kisa bir gezintide, Hristiyanligin gelisimine de ozellikle deginecegim, cunku bunun Masonlugun uzerinde buyuk bir etkisi oldugunu dusunuyorum.

Konu ile ilgili bazi yorumlar belki de biraz sarsici gorunebilir, ancak bu kendi perspektifimi yansitmaktan oteye gitmiyor. Baslikta da goruldugu gibi konu Bati Avrupa Masonluk'udur, Turkiye deki Masonluk ile alakali degildir. Sonuc olarak, gelecekte muhtemel gelismelere yonelik bir kac yorumda da bulunmak istiyorum.

Orta Cagin ardindan ( yaklasik M.S. 500 ila 1500), Avrupa'da Yeni bir Cag baslamistir. Tarihciler bunu genellikle M.S. 1500 ila 1800 arasinda olarak tarihler. Amerika'nin 1492'de kesfi, bu Yeni Cag'in baslangic noktalarindan biri olarak kabul edilir. Ayni zamanda 1517'de baslayan Reform da bir baska baslangic noktasi olarak gorulur. Kulturel olarak, Avrupa hala Orta Cag'dan Yeni cag'a gecisin isaretini koyan Ronesans'in icindedir. Ronesans ( sozluk anlami Yeniden Dogus), sanat ve edebiyatin bir donemi olarak gorulur. Bu terimi ortaya atan Italyan humanistler, bir cokus doneminden sonra, yani Orta Cag, klasik Antik Cag'in kazanimlarinin yeniden dogdugu, hukuk, mimari ve siirin de dahil oldugu bir altin cagin baslangici olarak dusunduler. Ronesans, 14. yuzyilda Italya'da basladi ve sonraki yuzyillarda Avrupa'nin geri kalanina yayildi. Bu baglamda bilinen isimler arasinda Leonardo da Vinci, Dante, Petrarca ve Michelangelo bulunmaktadir.

Ronesans oncesinde bilim, buyuk olcude nispeten az sayida geleneksel kitaplar ve yazarlara dayaniyordu, Kutsal Kitap, Aristoteles ve Platon gibi birkac Yunan ve Roma yazari gibi. Bilim adamlarinin calismalari, bu kitaplar uzerine yorumlar yapmak ve bu eserleri guncel durumlara uygulamaktan ibaretti. Humanistler, bu kati ve yekduze bicime karsi ciktilar. Klasik eserlere dayanma geleneginden kopmadilar, ancak Yunanca, Latince, Ibranice veya Arapca' dan yapilan cevirilerde hatalar oldugunu savundular. Bu hatalari onlemek icin guvenilir metinlerin orijinal dillerinde, tercihen orijinaline mumkun oldugunca yakin bir versiyonunda incelenmesi gerektigini savundular. Sonraki eklemeler, aciklamalar ve yorumlar cok daha az onemliydi.

Amerika'nin 1492'deki kesfi bilindigi gibi tesadufi oldu, cunku Kristof Kolomb aslinda Hindistan'a dogru batidan gecis yollarini ariyordu. Bu gelenek ondan sonra da devem etti. Bu Bati Avrupa'dan koloniyal genislemenin baslangiciydi. Afrika ve Asya kiyilari boyunca da 16. yuzyilin baslarinda ticaret ( koleligi hatirlatirim, ve Harriet Beecher Stowe tarafindan yazilan "Tom Amca'nin Kulubesi kitabi" bir tavsiyedir) yerlesim yerleri kuruldu. Ilk olarak Ispanya ve Portekiz onculuk etti, ancak daha sonra diger ulkeler de bu kervana katildi, ozellikle Hollanda ve Ingiltere.

Katolik Kilisesinin ahlaki otoritesi 1500 civarlarinda oldukca zayifti. Bu durum, bir dizi olumsuz faktorden kaynaklanmaktaydi. Gayri-resmi iliskiler, gayri-mesru cocuk sahibi olmalar ve ickiye duskunluk, Katolik rahipler arasinda yaygin durumlardi. 1492'den 1503'e kadar hukum suren Borgia ailesinden olan Papa VI. Alexander'in hikayeleri bilinir ve koyu bir sohrete sahiptir. Ayrica, bagis karsiliginda gunahlarin bagislanmasi skandallar yaratmistir, bu uygulama pek samimi gorunmuyordu. Martin Luther, tum bu uygulamalara karsi cikarak Almanya'da Reform'u baslatti. Zwingli Isvicre'de, Calvin ise Fransa'da bunu yapti. Reform hareketi, baslangicta Katolik Kilisesi'ni reform etmek isteyen bir hareket olarak baslamis olmasina ragmen, Katolik Kilisesi tarafindan siddetle karsilandi. Reform'un taraftarlari hizla artti, bunun buyuk bir nedeni de matbaa ve Luther tarafindan Kutsal Kitap'in halk diline cevrilmesiydi. Normal halk, artik yuzyillardir ilk kez kendi dilinde Kutsal Kitap'i okuyabiliyordu.

Reform, ayni zamanda siyasi durumu da etkiledi ve Avripa prensleri ile soylular arasinda catismalara neden oldu. Bu da din motifli savaslara yol acti. Seksen Yili Savasi olarak ta bilinen Protestan kuzeyin Katolik guneye karsi olan isyaninda dini motif etkindi.

Bu sirada bilim dallari gelisiyordu. Hekimler, insan anatomisi hakkinda daha iyi bir fikir sahibi olabilmek icin cesetler uzerinde calistilar ve ayni zamanda Roma hekimi Galen' nin belirli anatomik konularda hatali oldugunu kesfettiler. Kopernik ve Galileo, gok cisimlerini inceledi. Haritacilik gelisiyordu.  Descartes, "Cogito, ergo sum" yani 'Dusunuyorum, oyleyse varim' ifadesini formule etti. Yavas yavas, modern insanin Antik Cag'dan gelen bilgiyi astiginin farkina varildi. Bu, arastirmacilarin ozguvenini ve bilincini buyuk olcude artirdi ve antik kultur otoritelerinin kabul edilen "gercekleri" uzerinde giderek daha fazla suphe etmelerine ve bu 'gerceklerin' dogruluklarini sorgulamalarina yol acti. Bu, 16. yuzyilin sonu ve 17. yuzyilin basinda, bilim adamlarinin, alanlarindaki tarihi otoritelerin dusunceleri yerine kendi gozlemleri ve deneylerinin anahtar oldugunun fark edilmeye baslandigi bir donemde gerceklesti. Boylece modern bilim dogmus oldu.

17. yuzyil boyunca Bati Avrupa'da, uzun vadeli etkileri olan bu gelismeler bilimsel ve teknik bilginin progresif bir bicimde artmasina yol acti. Ayni zamanda, Bati Avrupa'da refah ta artiyordu, ancak herkes bundan esit derecede yararlanamiyordu. Ilerlemeye olan inanc, elestirel arastirmayi tesvik etti ve geleneksel otoriteleri sarsmaya basladi.

18. yuzyilin baslarinda doga bilimleri hizli bir ivme ile gelisti. Isaac Newton, yercekimi yasalarini kesfetti ve gunes, ay ve dunyanin bu yasalara uygun hareket ettigini gosterdi. Bir dizi yeni bulus yapildi. Bircok insan, insan aklinin tum sorunlari cozebilecegine ve cehaletle, batil inanclarla hesaplasmanin zamaninin geldigine inanmaya basladi. 18. yuzyil, Aydinlanma cagi olarak adlandirilir. Unlu Buyuk Ansiklopedi, Diderot ve d'Alembert tarafindan derlenmistir. Filozoflar yeni gorusler getiriyor. Voltaire, daha fazla dini tolerans ve devlet kilisesinin kaldirilmasi cagrisinda bulunuyor, Rousseau, despotizme ve 'droit divin' ilkesine karsi cikiyor.

Hristiyanlik, Bati kulturu uzerinde son derece onemli bir etki yapmistir. Buralarda yasayanlarin cok azi, Nasirali Isa'nin ve onun havarilerinin hikayesini bilmemektedir. Onlar, cok uzun sure once Filistin'de yasamislardi. Isa'nin, hac uzerinde oldugu ve uc gun sonra mezarindan dirildigi soylenir. Kisa bir sure sonra da goge yukseldigi de buna dahildir. Bu, onun takipcileri icin Incil'i dunya capinda yaymaya baaslamak icin bir sinyal oldu. Incil'in Pavlus tarafindan yorumlanmasi, Hristiyan dunyasinda hakim olan ogreti haline geldi. Hristiyanlik, hizla tum Avrupa'ya yayildigi icin olsa gerek ona Hristiyan dunyasi denilir.
           
Baslangicta Hristiyanlik, Antik Yunan ve Roma tanrilarina, ve bircok Dogu dini arasinda sadece bir alternatif olarak ortaya cikti. Ancak Misir'dan Osiris ve Pers'ten Mitras gibi diger tarilarla olan mucadelede, Isa tartismasiz galip cikti. 

Bu inanca duyulan ilginin ve Roma Imparatorlugu'nun kendi icindeki birliginin cekiciligi sayesinde, Hristiyanlik hizla yayildi. Bu, Hristiyanlik'in MS 313'te Buyuk Konstantin tarafindan Roma Imparatorlugu'nda resmi olarak tanindigi ve MS 381'de Buyuk Theodosius tarafindan devlet dini ilan edildigi sonucuna yol acti. Bu durum, Hristiyanligin Avrupa'nin onde gelen dini haline gelmesine neden oldu. MS 313'te Roma Imparatorlugu'nun nufusunun sadece yaklasik yuzde onu Hristiyanken, 350 yilinda bu oran yariya cikmisti. MS 392'de diger tum dinler yasaklandi, bu da Hristiyan sayisinin artmasina yol acti. Bu donemde onemli birkac konsil de gerceklesti ve Hristiyan doktrini daha da belirlendi. Ornegin, MS 325'te Iznik Konsili'nde uclu bir birligin doktrini (teslis) kabul edildi.

Bati Roma Imparatorlugu'nun cokus sureci boyunca ve kesin cokusunden once, Hristiyan misyonerler Alman topraklarina giderek ordaki halklari Hristiyanlastirmaya basladi. Bu, farkli German dinlerinin giderek ortadan kaybolmasina neden oldu. Saksonlar ve Frizler uzun sure kendi dinlerine bagli kaldi, ancak Saksonlar MS 800 civarinda Kutsal Roma Imparatoru Buyuk Sarlman ( Charlemagne) liderligindekki Franklar tarafindan zorla Hristiyanlastirildi.

Sonuc olarak, Hristiyanlik Avrupa'ya kacinilmaz bir sekilde yerlesti. Katolik Kilise (cunku ozellikle bu Hristiyanlik turunden bahsediyoruz) siyasi ve kulturel acidan buyuk bir etkiye sahip guclu bur kurum haline geldi. Ornegin, Hacli Seferleri 11. yuzyilda ve sonrasinda Papa'larin onculugunde baslatildi.

Bu kisa tarih gezintisinden sonra bir sonuca varirsak, 18. yuzyilda Hristiyanlik hala cok onemli ve etkili bir rol oyunuyor gibi gorunuyor. Ister Katolik isterse Protestan olun, 18. yuzyilin bir vatandasi olarak kiliseyi goz ardi edemezsiniz. Piskoposlar ve rahipler, krallar uzerinde buyuk etkiye sahiptir. Elbette, Fransiz Devrimi'nin etkisi altinda 1789'da Fransa'daki Katolik Kilisesi ciddi zarar gordu. Ancak 19. yuzyilda bircok sey tekrar geri dondu. Yeniden krallar ve hatta bir imparator ( III. Napolyon) sahneye cikti. Kilise de bundan faydalandi.

Bu donemde, dinin yani sira bilimsel ve rasyonel bir "Aydinlanma" da gorulmektedir. Bu, dine biraz zit gorunmesine ragmen, 18. yuzyilin etkisiyle bilim ve dinin iyi bir sekilde bir araya getirilebildigi goruldu. Isaac Newton, ayni zamanda bir mason ve Royal Society'nin baskani olan, kendi tanri tasavvurunu yaratmisti.

Ve burada masonluk karsimiza cikiyor. Bilindigi gibi organize Masonluk 1717'de Ingiltere'de baslamistir. Ve ancak bu 18. yuzyilin damgasini tasimaktan azade olamazdi ve nitekim oyle de oldu. Eski Yukumlulukler 1723'te papaz James Anderson tarafindan yazildi. Hristiyanliktan etkilenmemesi dusunulebilir mi... Tabi ki, daha evrensel, Aydinlanma'ya dayali bir sekilde ifade edilir, ancak Hristiyan/Yahudi gelenegi temel prensipleri belirgindir.

Ornek vermek gerekirse, Aydnlanma donemini temsil eden bircok onemli isim, Voltaire, Diderot, Newton, kant, Fichte, Lessing, Herder gibi ayni zamanda mason oldugu bilinmektedir. Bircok kral, devlet adami, sanatci da ayni zamanda masondu. Hepsi, Masonluk'u ve dusunce sistemini bir sekilde etkilemislerdir. Ayrica, bu sahislar genellikle Hristiyan ya da Hristiyan olarak yetistirilmistir.

Masonluk, birden fazla dine acik hale getirilmeye calisildi. Bu, birkac kavrami genellestirmek ile kolay bir sekilde olur. Ornegin, Evrenin Ulu Mimari kavrami tanri kavramindan daha soyuttur. Bu sekilde Yahudilerin ve Muslumanlarin Masonluk'a katilmasi daha kolay hale geliyor.

Ancak Ingiltere'deki Masonluk'a geri donelim. Orada, Masonluk, gunumuze kadar hala Hristiyan damgasini tasimaktadir. Rituellerde daima bir ilahi bulunur. Mason olabilmek icin anglikan olma sarti kaldirilmistir. Isvec'te Masonluk'a katilabilmek icin hala Hristiyan olma zorunlulugu vardir.

Masonluk'ta genellikle Hristiyanlari veya bu gelenege asina olanlari bulmak sasirtici degildir. Baslangicta, Evrenin Ulu Mimari sadece Hristiyan Tanrisi oldugu sanilir, ama bu kavram daha genistir ve YAHWEH'den Buda'ya kadar veya Yuksek bir Prensip'e kadar farkliliklar icerebilir. Bu kavramin icerigini doldurmak her bir masona birakilmistir. Ancak bu, Masonluk'un hala evrensel bir olgu anlamina gelmez.

"Evrensel" herseyi iceren, her yone bakan, herkes icin ayni anlaminda olan bir kelimedir. Masonluk evrensel degildir, cunku herkes icin ayni degildir. Bunu baska bir baslikta da irdelemistik. Bati'dan, yahudi/Hristiyan geleneginden turemistir ve bu nedenle agir bir etki altindadir.

Tum bunlar, Masonluk'un, Muslumanlar, Budistler vb. dunya gorusleri ile uyumlu olmadigi anlamina gelir. Onlari Maasonluk'ta buluyorsak, bu kendilerini Masonluk'a, geleneklerine ve hakim kulture uyum sagladiklari icindir, tam tersi degildir.     
     
Ozetle, Masonluk evrensel bir karaktere sahip degildir. Sinirlari asar, bu tartisilmaz. Ancak su anki Masonluk'u Yahudi/Hristiyan karakterinden arindirmayi ve gercekten evrensel ozelliklere sahip olmak uzere tamamen yeniden insa etmek basarilirsa, o zaman evrensel bir Masonluk'tan sozedilebilir. Bunu basarmak cok zor gorunuyor cunku herkesin kendi gecmisi ve gorusleri vardir. Ustelik, birkac yuzyildir zaten bu gelenekte calisiliyor. Herkesin hosuna gidebilecek ve herkese hitap edebilecek bir sey yapmak ta cok zor ve belki de imkansizdir.

Bu alanda elbette cesitli girisimler yapilmistir. Fransa Buyuk Dogusu, liberal bir harekete donustu. Bir Yuce Varlik'a inanma zorunlulugu kaldirildi. Kutsal Kitap'ta locada artik standard olarak bulunmaz. Geleneksel goruslere gore, bu, bu Buyuk Doguyu duzensiz kilar.

Bunun, ne dusundugumuzden bagimsiz olarak cekici yanlari oldugunu kabul edelim. Cunku, durustce soylemek gerekirse, Hristiyanlik ve Kutsal Kitap artik bircok mason olagan seyler degildir. Hikayeleri ve arka planlarini ya bilmiyorlar yada pek bilmiyorlar. Onlar artik bununla buyumuyorlarveya pek ilgileri yoktur. Bu masonlar, Masonluk'ta zorlanabilirler, cunku arka planlarini ve tarihi perspektiflerini hakkinda bir sey bilmiyorsaniz, bir rituel size gercekte ne anlatir? Belki de gulersiniz kendi icinizde...

Masonluk seckin bir cemiyettir, Cunku her isteyen oraya uye olamaz ve herkese acik degildir. Hakikati(-lari) durustce arayan erkeklere aciktir. Bu populasyon ne yazik ki cok degildir. Ve bu yuzden sayica kucuk bir grub oldugu aciktir. Sanirim asla bir kitle dernegi olamayacak. Sembolizme, geleneklere, gecmise, rituellere, varolussal sorulara, manevi ve kulturel konulara, birbirlerine duyarlilik ve fedakarlik yapmaya hazir olma... tum bunlar 2024 insani icin oldukca fazla degil mi... 

Ayrica, masonlar tabii ki biraz da gizemlidirler. Uyeliklerini aciklamiyorlar ve bu da aslinda gerekli degil, cunku (kendisine nazaran) daha iyi bir insan olmak icin locada bulunuyor. Bu ice donuktur, disa donuk degildir. Ayrica bircok insanin bunu anlamasi zor. Masonluk' un ne oldugunu siradan bir insana anlatmaya calisin...

Kendim, masonlugun uye sayisi acisindan kuculecegini dusunuyorum. Mesela, bu zaten bir suredir oyledir. ve bunun nedenleri artik biliniyor.

Artan sekulerlesme nedeniyle, yeni uyelerin, yukarida anlatildigi gibi Hristiyan veya Kutsal Kitap kokenli olan rituellere cok az veya hic baglanti kuramama riski cok yuksektir. Bununla ilgili olarak oldukca fazla sey yapilabilir.

Bunlardan bir tanesi de rituelleri daha evrensel bir yaklasima uyarlamak olabilir. Ancak bunun gerceklestirilmesi oldukca zor gorunuyor. Bir de bir rituel degisikligile kas yapayim derken goz cikartmak istemezsiniz.

Sonuc olarak, kulturel duzlemde buyuk bir yuzeylesme sureci yasanmaktadir. Bu, Masonluk'u da etkiler, cunku Masonluk zengin bir gecmisi olan bir kultur olma ozelligine sahiptir. Bu konuda tarihi perspektiften koparsak, deneyim de iceriksiz hale gelir.   

   

           
 
   
28
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Ocak 27, 2024, 11:41:33 öö »
Sayin ANARCHOSA,

Degerli, aydinlatici ve ilham verici dusuncelerinizi paylastiginiz icin tesekkur ederim. Bu sadece bir kartopu...

Krali sanat, tanismanin ve karsilasmanin sanatidir. Masonluk, gecmisin guzel seylerini muze konservasyonu ile muhafaza etmek degildir, bunun yerine operatif ve spekulatif onculerce saglanan mirasin kullanildigi yaratici ve aktif bir yasam tutumudur. Bir mason, guvenli muze salonunun vakumunde calismaz, ancak kendi zamaninin dinamiklerinde, gecmisten yankilar uyandirabilcek insanlar arasindaki gelismeler ile calisir.

Gelenek, aktualite ile aktif bir etkilesim icinde olmadigi surece korunmaya degerdir. Eski formlar yeni anlamlar kazanir veya yok olurlar. Gelenek, bir kulturun mirasidir ve degerlidir. Ancak, bu deger, geleneklerin zamanla degisen toplumsal dinamiklere ayak uydurabilme yeteneginden gelir. Gelenekler, farkli farkli farkli platformlarda kok salmis formlar olabilir ama bu formlarin sadece gelenegi korumak amaciyla kullanilmasi, gelenegin evrimini engelleyebilir.

Konu ile ilgili ayri bir baslikta baska bir perspektif ile devam etmek istiyorum, musadenizle.   
29
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: ANARCHOSA Ocak 24, 2024, 09:23:52 öö »
Sayın Midyad

Yazınız haklı argümanlarla dolu, ancak çoğunu yalnızca Masonlar ağırlıklı kısmını da İleri ve Yüksek Derece Rit Atölyelerinde çalışma yapanlar anlayacaktır. Pek çok masonun artık "belli" sebeplerle katılım da göstermediği harici forumda bu konuya çözüm bulmak mümkün değil gibi duruyor.

Ben kendi bilgim yettiğince katkı vermek isterim.

İnanç ön şartı sebebiyle üyelerinde seçim yapanlardan örnek vermişsiniz. Teslis inancı bunun başında geliyor. Bir başka örnek ise sanırım forumda da işlenmiş olan Prince Hall Localarıdır. Amerika'da ırkçılık sebebiyle zencilerin Mason yapılmadığı bir dönem vardı (hâlâ da güney eyaletleinde kapalı uygulama) bu dönem Siyahi kardeşler Prince Hall Büyük Locasını kurmuştu ama hâlâ aktif olarak çalışmaktadır. Aynı şekilde bu da bahsi geçen ülküye aykırı görünüyor...

Fakat her zaman söylediğim bir şey var, tarihi perspektifinden kopararak olayları anlayamayız.

İki yere çekeyim konuyu. Avrupa ve  Birleşik Krallıktaki taht ve mezhep savaşları. Katolik Papalık Masonluğu aforoz etmiştir halen de geçerlidir bildiğiniz gibi. Prusya'dan başlayarak protestanlık, Henry ile başlayarak Anglikan klisesi, Stuart meselesi ile Fransa ve Hollanda'ya kaçan oradan geri kaçmak zorunda kalan Presbiteryenlik! Taht savaşlarının arkasındaki mezhep meseleleri.

Bu bölgelerde Gotik Elyazmaları denen Landmarklarda Doğru İnançlı olmalıdır diye bir Mason'un Katolik olması gerektiği tarif edilir. Presbiteryen Rahip Anderson, Protestan Büyük Üstat Desaguliers birlikte yazdıkları Nizamnamede genelleştirerek Tanrıtanımaz bir Ateist olmamalı diye genelleştirmeye çalışsa da bu büyük tartışma yaratmış 1721 de ilk Musevi 1750lerde Müslümanlar localara tekris edildiğinde bölünmelere ve "Yenileri" tanımayan "Antient"lar ayrışmasına yol açmıştır. Yeniden birleşme ve UGLE nin oluşumu 1813'ü bulmuştur.

Meslek şüphesiz insanlığın düşünsel gelişmesi ile paralel gelişmektedir. 1875 Lozan Konvanı benzeri ayrışmalara yol açmıştır. Mesela bugün 1929 tanınma koşullarında Tanrı inancı şartı korunurken, aynı şartlarda yer alan Ruhun Ölümsüzlüğü inancı ise artık aranmamaktadır.

Dikkatli incelenirse tarihsel süreçte pek çok gelişim ve dogma kırılması yaşanmıştır. Ancak harici alemden farklı olarak hakikatin aranmasında gelip geçici trendler mesleğin özünü bozmasın diye daha yavaş ve eleyen bir yaklaşım sözkonusudur. Tabiri caizse mabette ve locada zaman daha yavaş akmaktadır.

Ülkü mabedi bir insanlık mabedi ülküsüdür. Bu evet artık tamam denecek bir yapı değil sürekli gelişen bir ulaşılmaz hedef koymak amacındadır. Bu mabedin yapıtaşlarının kardeşler ve insanlar olduğunu unutmamalı. İnsanlık ne kadar gelişirse amaca o kadar yaklaşılır. Sanatla bilimle felsefeyle insanlığın gelişimine katkı verenler hep içeride aldığı dışarı yansıtanlar olmuştur. Ama yeterli olmaması henüz gerekli zamanı elde etmeyişinden kaynaklıdır.

Bir başka husus bu Ülkü Mabedi kavramının nereden çıktığına odaklanmaktır. 1738'de Büyük Yasalar Sözcüsü olarak meşhur bir nutuk okuyan Şövalye Ramsayz mesleğin kökenini sadece taş ustalığı mitlerinden kopararak Şövalyelik ve diğer erdemlere taşımış, en son bir hedef olarak "Patria gentis Humano" İnsanlığın ortak evi fikrini ortaya atmıştır.

Ancak oraya gelene kadar şövalye erdemleri sıralayan Ramsay'in deyişi ile meslek taşçılık dışında diğer kaynaklardan da beslenmiştir. Şövalye Orderlarını aklınıza getirdiğinizde İsveç ve çevresindeki tarihsel kökenle birleştiğinde bu bölgede Katolik Hristiyan Teslis inancının neden sorulduğunu anlamak mümkün olabilir.

Esas mesele belki de şurada, oraya katılan herkes gerçektende evet inanıyorum dediği bu inançta mıdır? İskandinav ülkelerinin inanç dağılım yüzdesine bir göz atınız.

Daha ötesi tanrı inancını şart koşan tüm obediyansların tüm üyeleri tanrıya gerçekten inanmakta mıdır?

Son soru felsefi çalışmalar yapmak için mutlaka o inançta olmak gerekir mi, araştırmacılar bazen karşıt görüşte oldukları fikirlerin bile kaynaklarını okuyup çalışamaz mı?

Netice, dediklerinizin hepsi geniş anlamda insanlığın ortak paylaşılan kümesinin gelişimi ile ilgili, gelişim o kadar yavaş ki, mesleğe etkileri de sezilemeyecek kadar yavaş oluyor. AMA BU ETKİ EDİP DEĞİŞMEDİĞİ ANLAMINA GELMİYOR...
30
Evrensel Masonluk / Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Ocak 24, 2024, 12:41:53 öö »
Masonlugun amaclarindan bir tanesi, "Insanlik ulku mabedi" ninin insa edilmesidir. Su an etrafimiza baktigimizda, en cok olmasini istedigimiz bir olgudur. Dunyada o kadar cok nefret var ki sanki insanlar gercekten (farkinda olmadan) Kronos olmuslar, hani (kendi) cocuklarini yiyen alegorik bir figur var ya... Bu ulku icin calismak kutsaldir.

Ancak bazi ulkelerin mason kuruluslarinin bazi insan topluluklarini disladigini goruyoruz, ozellikle Isvec, Danimarka, Norvec ve Finlandiya' nin masonluk anlayisi gibi ( buna Ingiltere AASR' uyeligi de eklenebilir). Oraya uye olabilmek icin Hristiyan olmak gerekiyor. Eskiden bir kiliseye uye olmak sarti da vardi ama o sarti kaldirmislar. Bu, Hristiyan olmayan vatandaslarini dislamak anlamina gelir ve bu, benim bildigim evrensel masonluk anlayisina aykiridir ( hemen fikrimizde soyle bir dusunce de yuzeye cikabilir; zaten disliyor da disliyor; bir ulu mimara inanmayanlar gibi, kadinlar gibi vs vs). Eger bir vatandas Hristiyanligi ogtrenmek istiyorsa, mason kurulusuna gitmez, kendi yakinindaki kiliseye gider ve orijinal yerinde isin ehli kisilerden ogrenir, ne ogrenmek istiyorsa. Orijinal olmayan bir yerde niye bu din uzerine derinlessin ki...

Bir de bazi Avrupa ulkelerinde, belki de hepsinde, bazi rituellerde Incil veya Tevrat' taki hikayelere atifta bulunulur. Madem ki giriste dini, ornegin Islam, ise kendi kutsal kitabinin uzerinde yemin etme/soz verme imkani (gururlu bir sekilde) sunulur; eger burada bir samimiyet varsa, o zaman rituellerdeki dini unsurlarin evrensel semboller ve alegorilerle degistirilmesi gerekmiyor mu? bunun uzerinde artik ciddi bir sekilde dusunulmesi gerekir, artik kulaklarimizin soylediklerimizi iyi bir sekilde duyup kavramasi gerektigine inaniyorum.

En cok duyulan arguman; ozellile sol tarafinda metalleri bol tasimaktan hoslananlar tarafindan dile getirilen; masonluk ozunde hristiyan/Yahudi geleneginde sekillenmistir; olabilir ama dunya eski dunya degildir artik, her ulke artik kosmopolit bir yer olmustur.   
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6 7 8 9 10