Önceki gibi hayli uzun bu onuncu nokta.
Onuncu nokta sunmaktadır iyi bir yaşam,
Bu türlü yaşanırsa olmaz sıkıntı ve gam;
Çünkü eğer bir mason kusurlarla yaşarsa,
Ve biliyorum ki işini yanlış yaparsa,
Ve dayanmak suretiyle bir sahte özre,
Suç atabilir diğer kardeşlere yok yere,
Böyle bir söylenti yoluyla atılan suçla;
Karşılaşmış olabilir zanaat utançla.
Eğer yaparsa zanaata böyle alçaklık,
Onu hiç korumayın ve güvenmeyin artık,
Ne de tutun bu kötü yaşamı içinde onu,
Olmaya ki dert ve sıkıntıya döner sonu;
Zorunlu duruma düşmesine yer vermeden,
Ancak herhangi bir suretle geciktirmeden,
Hazır olmak üzere her nerede iseniz,
Her nasıl olacaksa, açıkça ya da sessiz;
Çağırmalısın onu en yakın toplantıya,
Bütün kardeşlerinin karşısına çıkmaya,
Ve çıkmayacak olursa önüne onların,
Bu belirtisidir zanaatı yadsımanın;
Bunun üzerine o cezalandırılmalı,
Eski günlerin yasaları uygulanmalı.
Demek ki o tarihlerde bir kusur ya da suç işlemenin karşısında loca yargılarmış bir inşaat işçisini. Günümüzün Masonluğunda ise bu bağlamda “disiplin kurulu” ya da “haysiyet divanı” gibi adlarla anılan kurullar oluşturuluyor.
Bence bu noktanın en ilginç yanı en son tümcesi. ESKİ GÜNLERİN YASALARI. Bugünkü Masonluğun bir kesiminde üzerinde özenle durulan “Eski Yükümlülükler” gibi, nasıl bugün Regius o eski yükümlülüklerin bir bölümünü yansıtan bil belge olarak niteleniyorsa, demek böyle bir geleneksel düşünce o tarihlerde inşaatçılık mesleği ve zanaatında da varmış. Ancak elde daha eski tarihli bir belge olmadığına göre acaba bundan ne anlamalı. Dolayısıyla o “eski günlerin yasaları” da mı geçerli olacak bugünkü, 21. Yüzyılın Masonluğunda? Masonluğun töresi bunun üzerine mi kurulu olacak?