Başa dönüp Şeyler Dünyası'nın kendi sınırları dışındaki başlangıcı aramaya kalkarsak, o zaman bitmez tükenmez bir güç kaynağı ile karşılaşırız. Yok, Şeyler Dünyası'nın sınırları içindeki onun gözle görülür biçimlerini izleyerek sonunu ararsak, o zaman da sonsuz şekilde sürüp giden oluşumlarla yüz yüze geliriz. Yasal düzenlilik temelinde tek tek şey'lere bağlanan bu Bitmez-Tükenmez'e, bu Sürüp-Gider'e biz, 'öylecelik-dışı-oluş' diyebiliriz. Oysa dünyanın kaynağını sonul bir nedenin varlığı ya da yokluğuna bağlarsak, şey'lerin zamansallığının sınırları içinde kalırız. Tao'nun bir öylecelik'i yoktur! Olsaydı, biz öylecelik-dışı-oluş'u düşünemezdik. Öyleyse Tao yalnızca simgesel anlamda kullanılan bir sözcüktür. Sonul bir nedenin varlık ya da yokluğu ise Şeyler Dünyası düzeyinde kalır, tüm sınırları aşan bir Mutlak'a hiç bir zaman erişemez.
Aslında sınır kavramını geniş olarak ele aldığımızda bilinen bir gerçek vardır ki o da; sınırları kendi anlayışımız kapsamında oluştururuz. Tabular, önyargılar, yanlış anlaşılmalar vs. vs. Ama sonuçta kendi sınırlarımızı kendimiz belirleriz. İşte bu sınırları kendi algılayışımızla ortadan kaladırabilirsek ''Sonsuzluk '' Kavramını da anlamış oluruz. Kalıplaşmış yargılardan kurtularak kendimizi alışılagelmiş birtakım kuruntulardan, vesveselerden de alıkoymuş oluruz. Bireyin geniş çapta Özgürleşmesi Manen gerçekleşmekte ve ancak bu yolla mümkün olunabilinmektedir.