İslam dinindeki bazı sorunlar şunlar: (Bu arada kendim de müslümanım).
En başta Kuran, Peygamber öldükten sonra tekrar tekrar yazılmış. Ebu Bekir'in Kuran'ı, Osman tarafından iptal edilmiş. Peygamber kendi zamanında kendisine gelenleri kitaplaştırmamış, söylediklerinin yazıya geçirilmesini istememiş. Neden Kuran, peygamber döneminde yazılmıyor da, ondan sonra gelen ve peygamber olmayan kimselerin editörlük işini üstlendiği, üstelik editörler arasında uyuşmazlığın çıktığı bir işin ürünü oluyor?
Sadece bu bile büyük bir sorundur, çünkü bundan sonra sıralayacaklarımın hepsi Kuran'dan kaynaklı sorunlardır (hadislerden değil).
İslamın sürekli korunacağı kitapta yazılıdır. Fakat günümüzde birçok İslam anlayışı var. Bunların biri, bir diğeriyle uyum göstermiyor. Şiilik ve Sünnilik, erken denecek bir dönemde katı bir islami yorum farkı getirdiler. Bu, ilahi kollamanın geçersiz olduğunu, yani islamın da her ne kadar ilahi bir kaynağı varsa da pekala tahrif edileceğinin bir göstergesi oluyor. Ki ilahi bir kaynak nasıl tahrifata uğrar bu konu da çok su götürür.
Herkes, kendisinden olmayanın ölünce ziyanda olacağını söylüyor. Fakat bu adaletli tanrı imajıyla çelişiyor. İnanç işi, kültürel bir iştir. Aksi halde ortadoğu insanının sürekli müslümanlığı seçmesi ve batı insanının hristiyanlığı tercih etmesi büyük bir tesadüf olurdu. Herkes bilir ki, aile bu konuda çok etkilidir. Eğer bu cevaplardan biri doğruysa, benimle aynı anda, farklı bir mekanda doğan bir protestan çocuğu, büyük ihtimalle hayatını protestan olarak devam ettirecek ve öyle ölecektir. Peki burada adalet nerede? Burada adalet var ise, o da kişilerin resmi inançlarıyla değil, iyi işleriyle yargılanacağının, kapsayıcı bir deizmin adaletidir. Ayrılıkçı teizmin, dünyanın farklı yerlerinde farklı insanlar olduğu sürece adaletle ilgili sorunları olacaktır.
Bir diğer konu da ibadetler. Günümüzde, ibadet edenlerden de gördüğümüz üzere, ibadetler insanı belki görevini yerine getirmiş hissi vererek bir iç huzur sağlıyor fakat, ibadetini aksatmayan insanlar neden diğerlerinden ahlaken veya başarı yönünden farklı olamıyor? İstatistiksel olarak tanrıya yakın olmanın elbette anlamlı farkları olması gerekir, fakat bu daima tutuculukta kendini gösteriyor. Düzgün ahlak ve düzgün insan olmakta bir fark yaratmıyor. İbadetler, inanmanın yanında gerçekten gerekli mi ve gerekliyse ne işe yarıyor? Kendi çabasıyla düzgün adam olabilmiş biri, zaten bunu kendi çabasıyla yapıyorsa, ibadetlerin buradaki faktörü nedir? Neden ilahi bir emir, bugünün insanlarına bu kadar anlamsız ve cansıkıcı geliyor? İbadetler, ev yemeklerinin, fastfooda yenilmesi gibi, neden basitleşiyor? Eğer çözüm ibadetleri, dikkatli bir bilinçle yapmaktan geçiyorsa, neden dikkat ve samimiyet üzerinde ibadetler kadar çok durulmuyor? İnsanı insan yapan aklı ise, günün islamı, neden bu şekilde bir yola giriyor?
Bu, İslam adına söylenmiş bir sözdü, fakat bu her türlü dine çevrilebilir.