Şimdi madem 1723 tarihli anayasa doğrudur, oradan devam edebiliriz.
Bu anayasadan devam etmek isteyişimiz yanlış anlaşılmasın. İngiltere’de 1738 ve sonraki tarihlerde düzenlenmiş olan anayasalar, bu anayasadan daha “İngiliz”. En azından bu anayasa Kıta Avrupası’nda da geçerli olarak kabullenilmiş. 1756 tarihli anayasa (Ahiman Rezon) ise Amerika’daki büyük localardan bazıları tarafından da benimsenmiş. Bunların arasında kadınların Masonluğa kabul edilmeyeceğini kaldırmış olanı yok.
Bütün bu durum neyi gösteriyor?
Demek ki anayasa da değişiyor. Üstelik anayasayı öncelikle değiştirenler, Masonluktaki kurallar ve yöntemler bakımından değişmezlik ve değiştirilemezlik üzerinde diretenler…
O tartışmayı bir yana bırakarak 1723 tarihli anayasaya dönelim.
Bu anayasada Masonluğa kadınların kabul edilemeyeceği belirtiliyor, doğru. Bu anayasanın üç yüz yıl önce düzenlenmiş bir yasa olduğunu da göz ardı edelim.
Bir yasa ya vardır ya yoktur, değil mi?... Bir yasanın şu maddesi geçerli ve uygulanması gerekliyse, bir diğer maddesi de geçerlidir ve uygulanması gerekir, öyle değil mi?
Peki ama, 1723 tarihli bu anayasanın bazı maddelerinin günümüzde artık uygulanmasına olanak yok. Günümüze gelmeyin, bu maddelerden bazıları daha 18. yüzyılın ortalarında uygulanamaz olmuştu. Çünkü koşullar çok değişmişti; başta tasarlanmış olan Masonluk (Spekülatif Masonluk), nitelik bakımından çeyrek yüzyıl içinde büyük değişimlere uğramıştı. (İstenirse bu konuda maddeleri ele alarak örnekler gösterebiliriz.)
Masonluğun 1723 tarihli anayasasını ve bu anayasa üzerinde sonradan yapılmış değişiklikleri bu Forumun diğer başlıkları altında uzun boylu irdelemiş ve tartışmıştık. İstenirse Forum arşivinde bulunur; oraya dönmek istemiyorum.
Sadece şurası belli ki anayasalar değişir ve Masonlukta da değişmiştir.
Aynı durum Masonlukta “Landmarklar” denilen kurallar için de geçerlidir. Üstelik bunların ne olduğu belli değildir. Özellikle İngiliz mason örgütleri bu konuda hiçbir şey söylememeyi tercih etmiş ve “bir masonun bunları zaten bildiği” gibi bir sav ileri sürmüşlerdir.
Bunun sonrasında, özellikle Amerika’da, 19 yüzyıl ortalarında Landmarklar konusu üzerinde çok durulmuş, ayrı aynı “Landmark Listeleri” yayınlanmıştır. Bu listelerin farklılığı da kimi ünlü masonların bu konuda farklı düşündüğünü mason örgütlerinin tutumlarının da yer yer farklı olduğunu göstermektedir.
Demek ki Masonlukta, yasalarda olduğu gibi tek ve standart bir Landmarklar tutamından söz etmek olanağı yoktur. Bu Forumda bunun üzerinde de bir zamanlar ayrıntılı olarak durmuştuk. Arşivde vardır. İsteyen yeniden gündeme de getirebilir.
Bu işin sonucuna gelelim.
Demek oluyor ki bazı mason örgütleri, benimsedikleri yasa ya da kuralların gereği, kadınları localarına üye ya da konuk olarak kabul etmemektedir.
Bazıları ise sadece erkekleri üyeliğe almakta, kadın masonları sadece konuk olarak kabul etmektedir.
Bu olgular tersine kadın mason örgütleri için de geçerlidir.
Bazı mason örgütleri ise üyeliklerinde de kadın-erkek ayırımını kaldırmıştır.
Böylece kadınların da mason oldukları açıkça görülmektedir. Bunu kabul etmeyen mason örgütlerinin diretmeleri bu bağlamdaki gerçeği örtememektedir.
Bunları böyle dedikse de, bu konudaki çalışmamız henüz bitmedi. Çünkü Sayın Spock’u ortaya koymuş olduğu bir son bölüm daha var. Onun için de ayrı bir başlık (4) açacağız.