Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Operatif Masonluk Neredeydi?  (Okunma sayısı 14629 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 12, 2014, 09:29:06 öö
Yanıtla #30
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay

Bazı soruların yanıtları zaten verildi:

SORU 1: Avrupa'da herhangi bir tarihte Britanya dışında Operatif Masonluk var mıydı?
CEVAP 1: Evet vardı.

SORU 2: Avrupa'da 18. yy'da Britanya dışında Operatif Masonluk var mıydı?
CEVAP 2: Hayır yoktu. Sn. ADAM bunu yukarıda bu şekilde açıklamış.

SORU 3: Spekülatif Masonluk bu bağlamda İngilizlerin iddia ettiği gibi gerçekten Operatif Masonluğun devamı olarak kabul edilebilir mi?
CEVAP 3: Şu anda bu sorunun cevabını araştırmak gerekiyor yanlış anlamıyorsam. Zira diğer ikisinin cevabı verildi.
Live long and prosper.


Şubat 14, 2014, 02:16:58 ös
Yanıtla #31
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Spock'un dediği yeterli görülemez. Birisi bir şey dedi diye hemen kabul edilemez.

Şimdi ben Avrupa'da 18. yüzyılda İngiltere dışında hiçbir ülkede Operatif Mosonluk yoktu derken, doğru mu söylüyorum, yanlış mı?

Doğruysa niçin doğru, yanlışsa niçin yanlış?

Bu sorunun yanıtı verilmeden sonrasına geçilemez.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 24, 2014, 08:39:43 ös
Yanıtla #32
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Spock'un dediği yeterli görülemez. Birisi bir şey dedi diye hemen kabul edilemez.

Şimdi ben Avrupa'da 18. yüzyılda İngiltere dışında hiçbir ülkede Operatif Mosonluk yoktu derken, doğru mu söylüyorum, yanlış mı?

Doğruysa niçin doğru, yanlışsa niçin yanlış?

Bu sorunun yanıtı verilmeden sonrasına geçilemez.

Bu konu başlığı böyle sonuçsuz bırakılırsa yazık olacak. Sn. ADAM'ın sorusunun cevabını bu kez Masonlukla alakalı olmayan kaynakları kullanarak araştırayım dedim. Buna ek olarak Masonlukla alakalı kaynaklara da baktım. Sonuçta her iki tür kaynaktan edindiğim bilgileri birbiriyle bağdaştırarak burada paylaşmaya karar verdim.

İlk kaynağım Ergun Türkcan'ın "Dünyada ve Türkiye'de Bilim, Teknoloji ve Politika" adlı kitabı. Buradan derlediğim bilgilere bakalım önce:

Kurumsal Bilimin Doğuşu: Daha önceki mesajlara bakarsanız, hem İngiltere'de hem de Kıta Avrupası'nda 1200'lü yıllardan beri operatif masonluk da dahil olmak üzere çeşitli meslek locaları olduğunu hatırlayacaksınız. Daha önceki bir mesajımda yazmış olduğum şu bölümü burada tekrar alıntılamak zorundayım:

Alıntı
Martin Luther Katolik Kilisesi'ne baş kaldırır ==> Protestanlık ortaya çıkar ==> Strazburg Katedrali Lutheryan bir kimliğe bürünür ==> Almanya'daki operatif mason locaları da din etkisinden kendilerini sıyırarak daha liberal bir duruş sergilemeye başlarlar ==> Katedrallerin yerini önce daha küçük boyutlu kiliseler almaya başlar ==> Daha sonra ise dini yapılar yerine sivil yapılar ön plana çıkmaya başlar ==> Bu olanlar operatif masonlukta "modernleşmenin" göstergesidir ==> Protestanlık Almanya dışına yayılmaya başlar ve 16. yy. sonlarında Fransa'da kabul edilir ==> Katolik ve Protestanlara eşit haklar tanınır ==> Fakat 17 yy. ortalarında Kıta Avrupası'nda Protestanlar üzerinde Katolik baskısı başlar ==> 1681 yılında Strazburg Fransa idaresine geçtiğinden, operatif masonluğun merkezi durumunda olan bu kent de baskılardan nasibini ziyadesiyle alır ==> 1685 yılında Protestanlara verilen haklar geri alınır ==> Protestan bilim insanları, operatif masonlar, sanatçılar İngiltere dahil diğer ülkelere kaçmaya başlar ==> Bu ülkelerde bilim, sanat, düşünce özgürlüğü gibi konularda pozitif gelişmeler olur.

Peki Protestanların 16. yy'ın ikinci yarısında Kıta Avrupası'ndan İngiltere'ye göçü sonucunda neler olmuştur? (Not: aslında bu göç sadece İngiltere'ye değil, aynı zamanda yine Kıta Avrupası'nda olmasına rağmen daha özgürlükçü bir ortamın olduğu Hollanda'ya da gerçekleşmiştir).

Sanılanın aksine ilk bilimsel çalışmalar devlet sponsorluğunda değil, bilime ilgi duyan amatör iş adamlarının finansmanı ile mümkün olabilmekteydi. Hatta bu sponsorluk altında icatlar bile yapılmaktaydı. İşte bilimsel faaliyetlerin sayılarının arttığı bu ortamda ilk "bilimsel dernek ve topluluklar" kurulmaya başlandı. Bunların arasında öne çıkan biri Royal Society olmuştur. Sadece operatif masonlar arasından değil her branştan usta, kalfa ve çırakların yanı sıra birçok sanatkâr ve temel bilimci de bu derneğe üye olmuştur.

Bunu temel bilimler ile uygulamalı bilimlerin ayrışması süreci izler. Tabi ki bu süreçte kurulmuş olan bilim içerikli dernek ve toplulukların sayısı yüzlere ulaşmış durumdadır. Üstelik artık temel bilimler altında sınıflandırılan bilim branşları için ayrı, uygulamalı bilimler altında sınıflandırılan bilim branşları için ayrı dernekler kurulmaktadır. Oxford ve Cambridge, Royal Society ile yakınlaşırken, mucitler bireysel olarak kendi kurdukları dernek ve gittikleri kahvehanelerde dertlerine çare aramaktaydılar. Bilim adamları da onlara bedava ders vermekteydi. Fakat ortada bir sorun bulunmaktadır. İngiltere'de Katolik Kilise kendini yeniden empoze ederek nüfuz kazanma çabaları içerisindedir.

1688 yılında Katolik sempazitanı ve Fransa'ya yakınlığıyla bilinen Kral James II, bir grup İngiliz parlementer ve Hollanda Genel Valisi William III işbirliği sonucu tahttan indirilir. Bu olay tarihte Şanlı Devrim (Glorious Revolution) olarak bilinir. Şanlı Devrim bu konu başlığının temel konusu olmadığı için ayrıntıya girmeyeceğim. Fakat bilimin ilerlemesi bakımından önemli sonuçları olmuştur. Bu devrim ile parlemento ve burjuvazi arasındaki anayasal sorunlar çözülmüş, İngiliz toprak sahipleri, bakışlarını Londra'daki siyasi sorunlardan soyutlayarak, kendilerini malikanelerinde kapitalist tarım ve bilim-teknoloji içerikli konulara adamışlardır. Böylece ünlü "beyefendi çiftçi (gentleman farmer)" tipi doğmuştur. Ailece bilimsel ve teknik deneyler yapmak, beyefendi çiftçiler için günlük olağan faaliyetlerden biri haline gelmiştir.

Bu süreç çok daha fazla sayıda bilimsel kuruluşun kurulmaya devam etmesi ve buralarda doğa felsefesi, teorik ve deneysel kimya, yüksek edebiyat, hukuk, genel politika, ticaret, İNŞAAT konularında bilimsel tartışmalar ve fikir alış verişleri yapılmıştır. Bunların içinde Lunar Society (Mehtap Derneği) denilen gevşek bir dostluk grubu, mucit-girişimcilerin nitelik ve ilişkilerinin anlaşılması bakımından bir örnek teşkil eder. Lunar Society'nin faaliyetleri ve pek ünlü üyelerini irdelemek konumuzun dışındadır. Ancak denilebilir ki bu dernek bilimin kurumsallaşmasında önemli bir yere sahiptir.

Şimdi gelelim operatif masonluğun yok olması ile ilgili bağlantıya. 18. yy sonlarına, hatta 19. yy'ın ilk yarısına kadar, mimar ve inşaat ustaları "alaylı", yani bir şekilde kendini yetiştirmiş yetenekli kimselerdi. Öğrendiklerini büyük ölçüde üyesi oldukları operatif mason localarında ve kendi deneme yanılmaları ile öğreniyorlardı. Bu alaylılar ordusu içerisinde mimarlar ve taş ustaları, diğer mesleklerdeki mucit, usta ve teknisyenlere göre daha üst tabaka olarak görülmekteydiler. Özellikle mucitler tahsilsiz alt tabakalardan gelirlerdi. İngiltere'de yüksek öğrenim, Oxford ve Cambridge gibi Anglikan kurumlarda yapılmakta ve bu okullara devam edenler toplumda bir hakim sınıf üyesi prestijli kişiler olarak görülmekteydi. İşte tam bu noktada Avrupa'da artık temel ve uygulamalı bilimlerin bu okullarda öğretilmesi çağına doğru gidilmekteydi. Bir başka ifadeyle artık bundan sonra operatif masonlar için "alaylı" olmaktan çıkıp, birer MÜHENDİS olma çağı başladı.

Mühendislik öğretimi Batı'nın klasik skolastik öğretim kurumlarına çok geç girdi. Kökenine uygun biçimde ancak 18. yy'da askeri kurumlarda başladı. İlk sivil örgün mühendislik öğretimi, Fransa'da 1747'de kurulan Ecole des Ponts et Chaussèes (Köprüler ve Yollar Okulu) ile başladı. Daha sonra matematikçi Gaspar Monde, 1794'te Ecole Polytechnique'yi kurdu. Bu okul daha sonra Yüksek Teknik Okullar ve Teknik Üniversiteler adı altında 19. yy'da ABD, Almanya ve Osmanlı dahil diğer ülkelerdeki mühendislik öğretimine model olacaktır.

İngiltere ise Sanayi Devrimi'ne rağmen mühendislik öğretimi ancak 1840'larda nispeten yeni sayılan üniversitelere (Londra ve Glasgow) sokabilmiş, ilk resmi mühendislik resmi kuruluşu olan Institution of Civil Engineers (İnşaat Mühendisleri Kurumu) 1818'de kurulup 1828'de statüye kavuşmuştur. Bunu makine ve elektrik mühendislik okulları takip ettiler. Tabi ki her ülkedeki büyük mühendisler, bir yandan kendilerini yetiştirirken diğer yandan yabancı ülkelere giderek deneyimlerini artırmak durumundaydılar. İşte 18. yy'da Kıta Avrupası'nda operatif masonluğun kalmamasına rağmen İngiltere ve İskoçya'da tek tük de olsa varlığını sürdürmesi bu nedenledir; yani mühendislik yüksek okullarının İngiltere'ye ancak 19. yy'da girebilmesi.

Ergun Türkcan'ın "Dünyada ve Türkiye'de Bilim, Teknoloji ve Politika" adlı kitabından derlediklerim bu kadar. Bunun üzerine bir de Murat Özgen Ayfer'in "Masonluk Nedir ve Nasıldır?" kitabına baktığımızda görüyoruz ki her iki yazarın söyledikleri birbiriyle uyumlu. Ayfer'e göre de geleneksel olarak ustadan kalfaya, kalfadan da çıraklara aktarılmakta olan mesleki bilgilerin birer akademi niteliği taşıyan yüksek okullarda öğretilmesine başlanması ile birlikte, operatif masonların meslek ve sanatlarına ilişkin sırlarının bir anlamı kalmıyordu.

Her ne kadar büyük katedrallerin yerini küçük kiliselerin alması, yeni mimari stillerin oluşması ve ekonomik krizlere bağlı olarak operatif masonluk localarına yeni çırakların alınamaması gibi nedenler de M. Özgen Ayfer tarafından ortaya konulmuşsa da, benim kişisel çıkarımım, operatif masonluğun, zaten yaşanacak olan bir bilimsel ve teknolojik evrim sonucu yok olduğu şeklindedir.
Live long and prosper.


Şubat 25, 2014, 08:57:37 öö
Yanıtla #33
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Spock’un bu güzel ve değerli katkısı için çok teşekkürler.

Konu hemen hemen böyle… Ancak bu bağlamda Türkçe kaynaklardan çok yabancı dildeki kaynaklara, şöyle “Mimarlık Tarihi”, “İnşaat Mühendisliği Tarihi” gibi konulara bir baksak, çok daha belirgin bilgile ulaşma olanağı elde edebileceğiz.

Sayın Spock’un aktarımında yer yer ufak tefek yanılgılar görülebiliyor. (2. James’in Katolik sempatizanı olduğu sözü gibi… Ne sempatizanı? Resmen Katolik. O yüzden kıyametler kopuyor ya! Spekülatif Masonluk da bundan olağanüstü etkileniyor ya! Ancak bu gibi ayrıntılar, genelde Masonluk Tarihi ile bağlantılı olsa da, buradaki konuyla bağlantılı sayılmaz.) Bina inşaatçılığı bakımından Kıta Avrupası’ndaki değişimin tarihi biraz daha önceye uzanır. Bu işin içine “Compagnonnage” ve “Métier” gibi birtakım örgütlenmeler de girer. Bunların, Britanya’ta “Corporation” denilen örgütlerden çok daha farklı olduğunu görmek gerekir. Niçin farklı olduğunu değerlendirmek gerekir. Christopher Wren’in 1666 tarihindeki büyük Londra yangınından sonra niçin Paris’e gönderildiğini de göz önüne almalıyız. Sonraki çalışmaları bir başka olay…

Bu aşamada bu incelemeyi bitirmek istemem. Bunun nedenlerinden biri de, iyi bir araştırmacı olduğunu bildiğimiz bir Forum üyemizin bu konuda elinde birtakım bilgiler bulunduğunu, fırsat bulunca bir katkıda bulunacağını özel iletiyle belirtmiş olması. Onu da beklemeliyiz.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
9723 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 14, 2012, 12:15:53 ös
Gönderen: BULGARIA
8 Yanıt
18717 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 17, 2016, 06:51:04 ös
Gönderen: Tesla
0 Yanıt
3457 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 11, 2009, 08:26:37 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
6413 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 12, 2009, 08:20:58 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
5927 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 14, 2009, 11:42:13 öö
Gönderen: karahan
5 Yanıt
6036 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 14, 2011, 02:58:20 ös
Gönderen: neumann
9 Yanıt
9616 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 11, 2014, 04:28:09 ös
Gönderen: BULGARIA
2 Yanıt
4218 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 05, 2012, 05:13:43 ös
Gönderen: BULGARIA
7 Yanıt
4790 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 04, 2014, 09:36:03 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
5006 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 13, 2014, 01:15:56 ös
Gönderen: ADAM