Forum üyelerimizden Sayın Spock, Mason Töresi’ne Aykırı Davranışlar başlığı altındaki bir yazı dizisinden alıntıyla şöyle bir soru yöneltmiş bulunuyor.
“Fransız Büyük Doğusu'nun 20. yy başlarında bir bildirgeyle "amacımız demokratik bir Dünya Cumhuriyeti kurmaktır" şeklinde beyanat verdiği ancak bunun ancak o dönemde Fransız Büyük Doğusu'nun başında bulunan yöneticileri bağlayacağı, bunun ötesinde bir etki alanı düşünülmemesi gerektiği söylenmiş... Günümüzde Masonlara ithaf edilen tek dünya devleti kurma amacı İDDİASI bu bildirge yüzünden mi ortaya çıkmış? Yoksa bu bildirgenin daha sonra diğer ülkelerdeki büyük localar tarafından da benimsendiğini düşünmek mantıklı olur mu? Her ne kadar Masonluk müessesesinin tümüne ithaf edemesek de, böyle bir ütopya birçok büyük locada fikren ağır basmakta mıdır, yoksa böyle bir şey yok mudur?”
Bu ciddi ve önemli soruyu yanıtlarken, önce bir açıklamada bulunmak gerekiyor.
Masonluğun geçmişinde değişik dönemlerde farklı eğilimler ortaya çıkmış ve bunların bir bölümü kamuoyuna yansımıştır.
Belli bir dönemde ortaya çıkmış olan bir eğilimin önceden beri var olduğu söylenemeyeceği gibi, daha sonra geçerliğini sürdürdüğünü söylemek de yanlış olabilir.
Bu bakımdan Masonlukta “değişmezlik ve değiştirilemezlik” ilkesini savunanlara, göreli bir açıdan hak verilebilir. Hiç olmazsa onların örgütünde, -şayet o ilkeyi kuru kuruya savunmakla kalmayıp gerçekten uyguluyorlarsa- şu yukarıda değindiğim sorun ile karşılaşılması söz konusu olmaz demektir.
Ayrıca belirli bir coğrafyadaki bir masonik tutum ve eğilim bir başka coğrafyaya uymaz. Çünkü kültür farkı vardır. Hatta aynı coğrafyadaki iki ayrı mason örgütünün tutum ve eğilimi arasında bile büyük farklar görülebilir.
Dahası Masonluktaki farklı ritler de bu bağlamda bir diğer çeşitlilik yaratır.
Kimileri Masonluğun tük dünya çapında tek tip olduğunu sanır. Nerdeeee! Birkaç değil, çok türlü-çeşitli Masonluklar var.
Şimdi gelelim Fransa Büyük Doğusu’nun 20. yüzyıl başlarındaki durumuna…
Birileri çıkmış, o tarihte Sayın Spock’un dediği gibi bir laf etmiş. Bu etmiş olduğu laf aslında söylenmesi istenenin çok yanlış anlaşılabilmesine neden olduğu gibi sadece Fransa Büyük Doğusu’nda o lafı eden kişiyi bağlar. Eğer bu lafı etmiş olan kişi bir Büyük Üstat ise o zaman obediyansı da bağlar. Fakat Fransa’daki diğer büyü localar için bağlayıcı olmayışının ötesinde dünya genelinde Evrensel Masonluk için ilgilenilmeye bile değmeyebilir. Kaldı ki ilgili büyük üstadın görev süresi dolunca seçilen yeni büyük üstadın tutumu çok farklı olabilir.
Antimasonik cephede anlaşılamayan husus işte budur.
Aynı tarihlerde Fransa Büyük Doğusu’nun 1897 yılında kurulmuş olan “Dünya Siyonist Organizasyonu” adlı örgütü destekleyici demeçleri, yayınlarında bu bağlamda çıkmış makaleler vardır. Ardından zaten Masonluğa karşıtlığı kafalarına takmış olanlar bir de Siyonistlik yaftası yakıştırmıştır.
Rusya'daki 1917 devriminden sonra Kerensky kabinesini masonlardan kuracağını ve bu ülkeyi masonların kurtaracağın ilan etmişti. Ancak aynı yılın sonrasında Bolşevikler onları al aşağı edince Masonluğu yasakladı ama gelin görün ki Masonluğa ön yargılarıyla suçlamalarda bulunmayı kaasına takmış olanlar, günümüzde bile bu örneğin başlangıcını gösterip Masonluğun "ihtilalci" yetiştirmek amacıyla kurulmuş olduğunu söyleyip durur. Hatta buna bir de Karl Marx'ın Yahudi asıllı mason olduğunu da ekler. Sanırsınız "Kapital" Masonlukta şu çok sözü edilen kutsal kitap ile özdeştir.
Günümüzde ara sıra komplo teorilerince ortaya atanların Masonluğun bir dünya devleti kurmayı amaçladığına ilişkin iddialarının, bundan yüz yıl kadar önceki demeç ve yazılar bağlamında bir anlamı ve mantığı yoktur. Bu gibi iddiaların ortaya çıkabilmesi için, önceki bir durum ile bağlantısının kurulması gerekmiyor. Hele Türkiye’de, kamuoyunun büyük çoğunluğu zaten bu konuda temel bilgileri bile erdinememiş olduğu için antimasonik cephede yapılmış yaygaraların haddi hesabı yoktur. Öyle ki, bir kitapta masonlar için şöyle deniyordu: “Bunlar hem Komünist hem Siyonist hem Emperyalisttir.”
Konumuza dönersek…
Fransa Büyük Doğusu’nun bir bildirgesinin diğer büyük localarca benimsenmesi diye bir şey yoktur. Belki o tarihte var idiyse Belçika Büyük Doğusu gibi bazı Frankofon örgütler benimsemiş olabilir. Nitekim Evrensel Masonlukta birçok büyük loca bir başka büyük locanın ortaya koyduğu ilkeleri ve bildirgeleri benimsediği görülebilmektedir. Bu bağlamda en başarılı büyük loca, hiç kuşkusuz İngiltere Birleşik Büyük Locası’dır. O da Anglosakson cephedir. Bunun da ne yazık ki Masonluk ile pek ilgisi yoktur; asıl ilgiyi sağlayan uluslararası ekonomik politikanın, çıkar alış verişlerinin etkisidir.
Ne yazık ki bu yüzden aslında Masonluğu bir insanlık ülküsü olarak alarak o doğrultuda çaba harcayanlar da güme gidiyor.
Şunu açıkça belirtebiliriz: Masonluk bir dünya devleti kurulmasına karşı değildir. Fakat böyle bir hedefi destelemekte de değildir. Masonluğun amacı tüm insanlar ve tüm toplumlar arasında barış ve mutluluğun egemen ve sürekli olmasının sağlanmasıdır. Eğer bir dünya devleti bunu sağlayabilecekse ne âlâ… Dünya devletini bir yana bırakalım, bir küçücük devlet bile bu bağlamda başarısız değil mi?... Dolayısıyla Masonluğun amacı, o başarısızlığın gerekçesinin giderilmesinin sağlanmasıdır.
Masonluk eleştirilebilir. Hele masonlar, haydi haydi eleştirilebilir. Fakat ikisi ayrı; birbirine karıştırmamak gerek. Eleştiri yerine boşuna yermeye girişmemek gerek. Bütün bu işleri yapmaya girişirken, okuyacak ve dinleyecek olanların bilgisizliğinden yararlanmaya kalkışmamak, bilgili olanları aptal yerine koymamak gerek. Batı ülkelerindeki antimasonik girişimlerde artık bu bakımdan özenli davranılıyor. Önce Masonluk incelniyor, öğreniliyor, sonra eleştiriliyor. Kesinlikle palavra atılmıyor. Çünkü günümüzde yalancının mumu yatsıya kadar bile dayanmıyor.
Umarım Türkiye’de antimasonik girişimlerde bulunacak olanlar da Batı ülklerindekilerden ders alır da kendilerine biraz çeki düzen verir.