Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: HEINRICH GRAETZ  (Okunma sayısı 2097 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 04, 2007, 09:00:54 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

1817’de Poznan yakınlarındaki Xinos’ta ( Şimdi Ksias) doğan Heinrich Graetz, bir kasabın oğludur. İlk önce Wolstein’de ( şimdi Polonya’daki Wolsztyn) hahamlık eğitimi görür , aynı zamanda laik eğitim de alır. Manevi bir bunalım geçirdikten sonra Samson Rafael Hirsch’in Yahudilik Hakkında On Dokuz Mektup adlı eserini okuduktan sonra inancını tekrar kazanır. Daha sonra çalışmalarına, Hirsch’in rehberliğinde devam etmeye başlar. Zaman içinde Graetz öğretmeninden uzaklaşır ve Oldenburg’dan ayrılarak, Ostrow’da ( Xions’tan fazla uzak değildir) özel öğretmen olarak çalışır. 1842’de Breslau Üniversitesinde eğitimine devam etmek için izin alır, ancak hiçbir Yahudiye üniversitede doktora unvanı verilmediği için, Graetz tezini Jena üniversitesinde sunar. Bu tezi, “Gnostisizm ve Yahudilik” başlığıyla 1846’da yayımlanır. Bu sırda Graetz, Zechariah Frankel’în etkisi altındadır ve çıkardığı dergiye katkıda bukunur.

Hitabet yeteneğine sahip olmadığından Graetz haham ya da hazan olamaz. Öğretmenlik sertifikası alarak önce Breslau cemaatine ait ortodoks bir okulda, daha sonra Moravia Lundenburg’daki Yahudi okulunda baş öğretmenlik yapar. 1852’de Ludenburg’u terk ederek Berlin’e gider ve burada Yahudi tarihi ve teolojisi dersleri vermeye başlar. Bu sırada Yahudi tarihi kitabının dördüncü cildini tamamlar. 1853’te Breslau’daki Yahudi Teoloji okulunda Yahudi tarihi ve Tora dersleri vermesi için görevlendirilir ve on altı sene sonra Breslau üniversitesinde profesör olarak onurlandırılır. Breslau’da Graetz, on bir ciltlik Yahudi Tarihi adlı eserini yayımlar ve Alman anti-semitizmine karşı aktif bir mücadeleci olur. Yaşamın sonlarına doğru , Yahudi tarihinin kısa bir versiyonu üç cilt halinde çıkar . 1891’de ölür.

Graetz’in Yahudiliğin önemi hakkındaki anlayışı ilk olarak 1846’da ortaya çıkan “ Yahudi Tarihinin Yapısı” adlı makalesinde şekillenir. Burada amacı Yahudiliğin özünün sadece teorik olmadığını, aslında reformistlerin, modern toplum için geçerliliği olmadığını düşünerek elemek istediği mirası da içinde barındırdığını savunur.Hegel düşüncesinden etkilenen Graetz, Yahudi geleneğinin her yönünün aslında eşsiz bir inanç ve eylem sisteminin açılımı olduğuna inanır. Abraham Geiger gibi , Graetz bu süreci, sadece mantıklı bir sonuç olarak değil, Yahudi dininin, gelişimi boyunca ortaya çıkan zorluklara verdiği karşılıklar sırasındaki tarihse gelişimi olarak görür. Bunun sonucu da Graetz’in ‘Yahudi tarihinin kavramsal yapısı” olarak açıkladığı Yahudiliğin, asıl inanca içkin olan yasa ve doktrinlerinin zaman içinde açığa çıkmasıdır.

Graetz’e göre, bütün felsefecilerin Yahudiliği tek bir soyut tanıma indirgeme girişimleri başarısız olmuştur. Başarısız olmalarının nedeni, Yahudi mirasının bütününün ancak tarihi içinde anlaşılabileceğidir. Yahudiliğin köklerinin , tektanrıcılıktan daha güçlü bir prensip olduğunu, bunun da Tanrı’nın doğa ile nitelendirilmemesi olduğuna inanır. Yani Yahudilik , doğanın bütün güçlerinin içkin bir beraberliği olduğunu savunan pagan dinlere karşıdır. Bu tip inanç sistemlerinde , pagan tanrılar doğanın idealize ettiği, ihtiyaçları olan ve kadere bağımlı tanrılardır. Solomon Ludwig Steinheim’ın görüşlerine paralel olarak, Graetz ,ancak Tora’daki maddi dünyayı yoktan var eden manevi bir İlah fikrinin etik özgürlüğün ve ahlaklı yaşamın temelini oluşturabileceğine inanır. Graetz için, Yahudi tarihi bu temel fikrin gerçekliğini ve aslının sınanmasıdır. Yahudiliğin bir soyutlama olmadığını, Yahudiliğin paganizmi ve bunun toplum hayatındaki olumsuz etkilerini reddederek , statik ideali gerçeğin değişken akışına değiştirmesi gerektiğini vurgular.

Graetz’e göre, Yahudi tarihi üç ana bölüme ayrılmalıdır. İlki, İsraelliler’in Kenaan’a girmeleriyle başlar ve MÖ 587’de Birinci Tapınak’ın yıkılışıyla sona erer. Bu dönem toplumsal hayatın egemenliği altındadır: Vurgu, bireysel kurtuluştan çok, toplumun refahı üstündedir. Ancak kutsal kitaptaki Yahudilikte politik konular yer alsa da , paganizmle olan mücadelesi sırasında , daha saf bir din biçimi ortaya çıkmıştır. İkinci dönem, Babil sürgünüyle başlar, MS 70’de İkinci Tapınak’ın yıkışına kadar sürer. Bu aşamada, inancın dini boyutları sosyo-ekonomik faktörlerin üstün örter. Bunun sonucunda Yahudilik, politik bir varlık olmak yerine dini bir gelenek olarak gelişimini sürdürür. Yahudi tarihinin ikinci döneminde vurgulanan konu , Yunan paganizmine karşı verilen mücadeledir . Bu da dini sisteme ölümden sonra yaşam kavramını getiren Farisiler’in yükselmesine neden olur. Yahudi tarihinin bu iki dönemi arasında bir süreksizlik var gibi görünse de, kitap dönemi ve kitap sonrası Yahudilik hem politik hem de dini özelliklere sahiptir. Yahudi ulusu varolmaz ve Yahudi refahı fikri, Yahudi hayatına gelecekteki Maşiah’ı beklemekle hayat verir.

Yahudi tarihinin üçüncü dönemi- diaspora dönemi- Yahudiliğin kendisini entelektüel olarak kavrama arayışlarını ve Yahudi dinini mantıklı gerçeklere dönüştürme çabalarını içerir. Graetz, bunun diaspora dünyasında olası olduğuna , çünkü Yahudi inancının , eski gerçeklerin sonsuz hakikate dönüştüğü ve yeni gerçeklerin ortaya çıktığı her yerde bulunduğunu söyler. Bu süreçte, Yahudilik karşılaştırmalar yaparak kendi içeriğin tüm derinliklerini keşfedebilmiştir. Aynı zamanda, geleneğin tümden dağılmasını önleyen içsel bir kuvvet de olmalıdır. Bu da Yahudi mirasında bulunan, ve portatif bir anavatan görevi gören Talmud sistemidir. Graetz, bunun Yahudiliğin temel ideallerinin mantıklı bir sonucu olduğunu ileri sürer: İşlevi Yahudilerin diğerlerinden farklı olan yaşam biçimlerini güçlendirmektir. Bu şekilde korunarak Yahudilik giderek kendinin bilincine daha çok varacaktır.

Platon’dan etkilenen Felsefi agada ( hahamların yorumları), ilk başta Kutsal metnin alegorik anlamı, daha sonra da mistik önemi üstünde durmuştur. Ortaçağ Yahudi felsefesi , inancın metafizik temellerini bulmaya çalışır. En sonunda, Moses Mendelson’un zamanından itibaren , Yahudilik Yahudi geleneğinin içsel önemini delip geçmeye başlar. Modern felsefe hakkında Graetz şunları söyler:

İnsanlık şimdi sonsuz gerçekleri sadece ruhun fikirlerinde değil, ruhun çok daha yükseklerdeki eylemlerinde de keşfeder. Sadece mantığın biçimselciliğinde değil , metafiziğin soyutluğunda ve doğanın duyulara açılan kısmında , ama özellikle de sanat, bilim, dinin katı biçimlerinde, bütün bu faktörlerin birleşiminde ve tarihsel süreçte bunları bulur. Dolayısıyla Yahudilik bu görüşe uymalıdır. Felsefi uyarlaması basit bir mesele olacaktır (Graetz, 1975, 122).

Sonuç olarak, Graetz , Yahudiliğin amacının, eylem, amaç ve dış dünyayla ilişkisinin bilincinde olan dini bir devlet kurmak olduğunu ileri sürer.

Daha erken dönemde kaleme alınmış bu makaledeki fikirler , Graetz’in on bir ciltlik Yahudi Tarihi eserinde, Yahudi medeniyeti hakkındaki görüşlerinin bir bölümüdür. 1853 ve 1876 yılları arasında yayımlanmış bu eserde , Yahudi halkının gelişim sürecini verir. Yahudiler, değişen koşullara rağmen, sadece Hıristiyan dönemde değil, daha sonraki diaspora hayatında da kendine özgü kalmayı başarabilmiştir. Diasporadaki dışsal tarih sürekli acılar içindeyken, içsel tarihlerinde benzersiz bir edebi gelişim yaşanmıştır. Bu durumda bile Yahudi ulusu hiçbir zaman dini değil, kültürel bir toplum olmuştur.

Dünyanın medeni kısmına dağılmış ve başka ulusların topraklarına bağlanmış olmalarına rağmen , Yahudi halkı , her zaman kendilerini dini inançlarında, tarihi birikimlerinde , gelenek görenek ve umutlarında tek bir halk gibi görmüşlerdir. ( Meyer, 1974, 230)

Ayrıca, Yahudiler Mesihi bir halk olmuş , bütün insanlar adına dünyevi hayatı değiştirecek Maşiah’ı bekleme sorumluluğunu almışlardır.

Yahudi hayatının ulusal biçiminin , Yahudiliğin dini yönünü geliştireceğini savunan Geiger’ın aksine, Graetz, Yahudi ulusçuluğunu temel olarak görür: Ulusçuluk, inancın içsel ve temel bir özelliğidir. Dünya tarihinin sadece Yahudiliğin fikrine değil, Yahudiliğin fiziksel varlığına da ihtiyacı olduğuna inanır. Bu görüşleriyle Graetz, Yahudiliği diğerleri gibi bir dini inanca dönüştürmek isteyen reformistlerden ayrılır. Yahudi geleneğinin basit bir teori olmadığını , eyleme dönüştürülen bir teori olduğunu savunur. Çelişkili olarak, Yahudilik , ulusal karaktere sahip olduğundan evrensel bir öneme sahiptir.

Ancak dini reform hakkındaki bu tip görüşlerine rağmen , Graetz emansipasyona bağlıdır. Yahudiliğin ayrıntılı ritüel sistemini eleştirse de , fazlalıklardan arındırıldığında , Yahudi yasasının, bireyleri, paganizmin çöküşe götüren etkilerinden kurtaracağına inanır. Yahudi misyonunu ; Yahudiliğin idealleri olan hayatın kutsallığını, fakirler için adaleti, cinsel kontrolü, uluslara yaymaktır. Her şeyden öte, Yahudiler uluslar arasında tektanrıcılığın savunucuları olduklarından yaşamlarını sürdürmelidir.


Referanslar ve Graetz’in Önemli yazıları

Heinrich Graetz, History of the Jews , Philedephia, 1967

Heinrich Graetz, The Structure of Jewish History and Other Essays, New York, 1975

M. Meyer (ed), Ideas of Jewish History, New York, 1974




 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2022 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 20, 2013, 03:52:17 ös
Gönderen: Melina