''Türkiye şeyhler, dervişler ve meczuplar ülkesi olamaz. '' Demişsiniz. Pardon ama 700 yıl öyleydi ve dünyayı öyele 700 yıl yönettik. Bu arada atatürk yahudi olsaydı ne olurdu ne değişirdi ? Sizin için yaptığı bütün iyilikler yok mu olurdu ? Şimdi senin düşüncenle Türkiye ne yapıyor. Bu ülkeyi hep siz ve sizin gibiler yönetti. Hadi dünyaya hükmet. Osmanlı dünyaya hükmetti.
Osmanlı'yı dilinizden düşürmüyorsunuz ama nekadar biliyorsunuz? Osmanlı çok karışıktır. Kısaca özetlemek isterim. Osmanlı ilk kurulduğunda bir TÜRK-TURAN devleti idi ama zamanla bunu arka plana itmiş ümmetçiliği esas kılmıştır. ve ümmetçilik zehiri Osmanlı'yı önce geriletmiş sonrasında ise bitirmiştir. Osmanlı'ya ümmetçilik bulaştıktan sonra Türk olup olmamanın önemi yoktu Osmanlı için, devşirmelerin Sadrazamlığa kadar yükselişide buna örnektir(pek değerli ümmetçi anlayıştan sonra bunlar olmuştur bu gibi devşirmelerin ülkenin kuyusunu sinsice kazdığına hiç girmeyeceğim) ve ilk kurulduğu yıllardan sonra yani ümmetçilik zehiri bulaştıktan sonra pek az yerde Tük kelimesi geçer Osmanlı'da. Ancak olay hernekadar anlattığım gibi olsada Osmanlı'yı bu şekilde keskin çizgilere ayırmakra mümkün değildir. Osmanlı, kendi içerisine HEM TÜRKLÜĞÜ HEM İSLAMI kuruluş yıllarında barındırmıştır. Osmanlı bir dönem Türklüğü ile her zaman övünmüştür. Yaşantısında, teşkilatlanmasında Türk Töresini, Türk Ahlakını, Türk Yaşantısını İslami kurallar çerçevesinde yaşatmıştır. Ancak Türk kavramını Osmanlı kimliği ile bütünleştirmiştir. Kalkıdı ki yaşadığı devirlerde tüm dünyaca OSMANLI=TÜRK=İSLAM olarak algılanmıştır. Ama dediğim gibi Osmanlı özellikle halifelikten sonra ümmetçiliği esas alınca buda devleti önce geriletmiş sonrasında bitirmiştir. Hatat ümmetçilikten sonra pek çok padişah devşirme kadınlarla evlenmiştir ve onlardan çocuk yapmıştır(!) yani sonraki ümmetçi Osmanlı padişahlarının kanlarındaki Türklük oranıda çok azdır.
Ayriyetten Osmanlı Devleti'nin esas itibariyle bir Türk devleti olduğu görüşünün XIX. asır başlarından itibaren tekrar olarak üst bürokraside kabul gördüğü, ancak devletin mevcut yapısı dolayısıyla bunun pek seslendirilmediği söylenilebilir. Orduya Hıristiyanlardan da asker alınması halinde, bunlara eşit davranılması ve en üst rütbeye kadar yükselebilmeleri için önlerinin açılması gerektiğini belirterek aksi takdirde yabancıların müdahalesiyle karşılaşılabileceği tehlikesine işaret eden Cevdet Paşa'ya(Ahmet Cevdet paşa) , 'Pekala amma, kur'a daireleri pek daraldı. Böyle giderse biz kendi kendimize biteceğiz' yolunda bir itiraz yöneltilir. Cevdet Paşa bu itiraza hak vermiş ve devletin 'ur abalıya' meselince 'ahal”-i mut”'a'ya yüklendiğini, bu yüzden asl” unsurumuz olan Türklerin günden güne zayıf düştüğünü ve bunu önlemek gerektiğini söyler.
Cevdet Paşa'nın bu sözlerinden, Vak'a-i Hayriye'den sonra kurulan ordunun Türklüğüne özel bir itina gösterildiği, yani asker toplanırken ahal”-i mut”'a'nın tercih edildiği anlaşılıyor. Daha da önemlisi, resm” görüşün mimarlarından olan Cevdet Paşa'nın bir layihasında Osmanlı Devleti'nin bir Türk Devleti olduğunu ve asıl kuvvetini Türklerden aldığını vurgulamış olmasıdır. Umarım anlatabilmişimdir...