Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Z e k a t & İ n f a k  (Okunma sayısı 5559 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 22, 2010, 09:52:44 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Kuran’da malların, maddi değerlerin Allah yolunda sarfedilmesi zekat, sadaka, infak gibi kelimelerle, kimi zaman da yoksulu yedirin gibi ifadelerle (örneğin 74-Müdessir Suresi 44) veya mallarla Allah yolunda mücadele etmek (örneğin 4-Nisa Suresi 95) tarzı ifadelerle anlatılır. Kuran’da birçok ayette anlatılan bu ibadet, dinimize göre en temel vazifelerimizden biridir.

Kuran’daki birçok ayette mallarımızdan sarfetmemiz anlatılmıştır. Fakat hiçbir ayette “Kuran’a göre zekatın miktarı 1/40’dır” diye bir ifade yer almaz. Kuran’da birçok ayette anlatılan bu konuda, eğer 1/40 şeklinde bir ölçü lazım olsaydı, hiç şüphesiz Allah bunu kitabında açıklar, bizi yalanlarla dolu başka kitaplara muhtaç etmezdi. 1/40 şeklinde ölçü getiren mezheplerin bu ölçüsü, halkın bir çoğu tarafından dinin ölçüsü sanılmaktadır. Oysa bu ölçü Kuran’da geçmediği gibi, mezheplerin tek ölçüsü de değildir. Mezhepler altın, gümüş para gibi değerlerin oranını 1/40 olarak görmüşlerdir. Mezheplere göre devenin zekatının ölçüsü, koyunun zekatının ölçüsü gibi ölçülerin hepsi birbirinden farklıdır. Tarladaki ürünün zekatı 1/10’dur. Eğer suyu taşıyarak tarlanıza getiriyorsanız bu ölçü 1/20’ye düşer. Yani Kuran’da geçmeyen birçok ayrı ölçü zekatta geçerlidir. Üstelik bu ölçüler mantıksızdır. Niye çiftçilik yapan kişi ürününün 1/10’unu verecekken, altını, gümüşü olan biri 1/40’ı gibi bir rakamla çiftçilerin dörtte birini versin? Çiftçiler tüccarlardan daha mı zengindirler, yoksa çiftçilik tüccarlıktan çok daha avantajlı bir meslek midir? Devesi olanlarla, koyunu olanların verdiği zekatın oranları neye göre farklı? Kuran’da geçmeyen ölçüleri uyduranların, uydurduklarında bir akıl, bir basiret görülmüyor. Allah, Kuran’la yetinmemenin sonucunun bu konuda da felaket olduğunu
göstermektedir.

Kuran’da geçen “infak” kelimesinin Türkçe karşılığı “harcamak, sahip olunan mallardan vermek”tir. Kuran’da geçen bu kelime Türkçe’deki harcama kelimesi gibi hem Allah yolunda harcamayı, hem de bunun dışındaki harcamayı ifade edebilir. Genelde Allah yolunda harcamayı ifade etmek için kullanılmış olan bu kelime, Allah yolundan alıkoymak için yapılan harcamalar için de kullanılmıştır. (Bkz 8-Enfal Suresi 36) Oysa “sadaka” kelimesi hep “Allah yolunda harcamalar” manasında kullanılır. “Sadaka” kelimesi kökünde “doğrulama” manasına sahiptir. Allah yolunda yapılan harcamaların, Allah’ın hükümlerine inanmanın ve bu hükümleri doğrulamanın bir sonucu olması, “sadaka” kelimesinin bu kökten türemesine sebep olmuş olabilir. “Zekat” kelimesi ise “temizlenme” manası taşır. Kuran’da “zekat” kelimesi “sahip olunan değerlerden başkalarına vererek temizlenme” manasında kullanılır. Nitekim 9-Tevbe Suresi 103. ayette “sadaka vermenin”, “temizlenme” yani “zekat” olduğunu anlayabiliriz. Sadakayı zekata eşitleyen bu anlayış kadar, zekatı daha geniş manalı olup, özellikle sadakayı kapsayan bir kavram olarak düşünen bir anlayış da geliştirebiliriz. Bu anlayışa göre zekat, sahip olunan tüm imkanlardan vererek temizlenmeyi gerektirir. Yani kişi mallardan vererek zekat vazifesini yerine getirebileceği gibi, sahip olduğu bilgisinden başkalarını faydalandırmakla da zekat vazifesini yerine getirmiş olur. Kuran sahip olduğumuz mallardan, maddi değerlerden kimlere vereceğimizi şu ayetleriyle açıklar:

...yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, özgürlüğe kavuşma gayretindekilere veren...

2- Bakara Suresi 177

Sana neyi infak edeceklerini (harcayacaklarını) sorarlar. De ki: “Hayır olarak infak edeceğiniz (harcayacağınız) anne, baba, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlaradır. Hayır olarak yaptıklarınızı şüphesiz Allah bilmektedir.”

2- Bakara Suresi 215

Kendilerini Allah yoluna adayan yoksullar içindir ki yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. Onurlarından dolayı, bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayır olarak infaklarınızı(harcamalarınızı) şüphesiz Allah bilmektedir.

2- Bakara Suresi 273

Sadakalar; Allah’tan bir farz olarak yalnızca şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, özgürlüğünü kaybetmişler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah bilendir, hakimdir.

9- Tevbe Suresi 60

Görüldüğü gibi ayetlerden, Allah için yapacağımız harcamaların, sadakaların kimlere gideceğini anlıyoruz. Allah yolunda yapılacak harcamanın miktarına gelince, bu soru Kuran’da sorulmuş sonra da cevabı verilmiştir.

Ve sana neyi infak edeceklerini (harcayacaklarını, vereceklerini) sorarlar. De ki: “Bağışladığınızı”. Böylece Allah size ayetlerini açıklar, umulur ki düşünürsünüz.

2- Bakara Suresi 219

Görüldüğü gibi Allah neyin harcanacağı sorusuna Kuran’da cevap vermiştir. Bu cevap ne 1/40’tır, ne de 1/10’dur, ne de başka rakamsal bir orandır. Birçok kişi eğer Kuran çevirilerini incelerse “bağışladığınızı” diye yaptığımız çevirinin “ihtiyaçtan artanı” diye çevrildiğine rastlayabilir. Tahminimiz bu, Kuran çevirilerinde birbirini taklit ederek yazmanın ve burada geçen kelimenin Kuran’ın diğer yerlerinde nasıl geçtiğini araştırmamanın neticesidir. Burada bizim “bağışladığınızı” diye çevirdiğimiz ve diğer bazı çevirilerde “ihtiyaçtan artanı” diye çevrilen kelime, “afv”dır. İsteyen aynı kelimenin geçtiği 2-Bakara Suresi 187, 3-Ali İmran Suresi 152, 3-Ali İmran Suresi 155, 5-Maide Suresi 95, 5-Maide Suresi 101, 9-Tevbe Suresi 43, 42-Şura Suresi 40, 64-Teğabun Suresi 14 ayetlerini inceleyebilir. Tercümelerde bu ayetlerdeki aynı kelimenin karşılığını “affetmek” ve “bağışlama” olarak bulacaksınız. Fakat “ihtiyaçtan artanı” şeklinde bir manaya rastlamayacaksınız. Aynı kelime Türkçe’mize de “affetmek” şeklinde girmiştir. Ayetten “gözden çıkardıklarımızı, isteyerek ayırdıklarımızı” vermemiz anlaşılmaktadır.

Bu ayet yapılan harcamaların gönül rızası ile gerçekleşen harcamalar olduğunu gösterir. Bu yüzden kişinin, ekonomik hayatında vermeye zorunlu tutulduğu vergi, KDV gibi harcamaları ile infağı (sadakayı) gerçekleştirdiğini düşünmek hata olur. Allah yolunda yapılan harcamalar gönül rızası sonucudur, ekonomik mecburiyetler, zorla alınmalar buna dahil edilemez. Kuran’ın mallarımızdan, Allah’ın rızık olarak verdiklerinden harcamamızı söyleyen birçok ayeti vardır. Kuran’da cimrilik kınanmış ve Allah’ın verdiklerinden yine Allah rızası için sarfetmemiz söylenmiştir. Kuran, özel mülkiyeti helal kılmış, fakat Allah’ın tüm nimetlerin sahibi olduğu bilinci ile kulların, Allah’ın verdiklerinden sarfederek sosyal adaleti sağlamalarını istemiştir. Kuran bize yoksulların malımızda hakkı olduğunu öğretmekte (70-Mearic Suresi 24,25) ve sadaka ile bizim yoksulların bu hakkını kendilerine teslim edip temizlendiğimizi (zekat verdiğimizi) anlatmaktadır.

Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Üstün kılınanlar rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp onda eşit hale gelmiyor. Allah’ın nimetini inkar mı ediyorlar?

16- Nahl Suresi 71

Ey iman edenler! Yahudi bilginlerinden ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanları korkunç bir azapla müjdele.

9- Tevbe Suresi 34

Mallarını Allah yolunda harcayacak kişi, malların gerçek sahibinin Allah olduğunu unutmayacak, bu konudaki tüm Kuran ayetlerini göz önünde bulunduracak ve dinimizin çok önem verdiği bu ibadeti gerçekleştirecektir. Yukarıdaki ayetlerden anlayabileceğimiz gibi ideal olan herkes birbiriyle eşit seviyeye gelene kadar verme faaliyetinin devamıdır. Sosyal adalet dengesizliğini yaratan hırsla para yığma alışkanlığı, hiç hoş karşılanmamaktadır. Ayrıca 9-Tevbe Suresi 34. ayetindeki ifadeyi göz önünde bulundurarak zekatımızın, harcamalarımızın sahtekar din adamlarına gitmemesine, onların mal yığıcılığının aracı olmamasına da dikkat etmeliyiz. Bu ibadette herkes kendi bütçesine göre elinden geleni yapacaktır.

Geniş imkanı olan bu geniş imkanından harcasın. Rızkı kısıtlı tutulan da Allah’ın kendisine verdiği kadarıyla versin.

65- Talak Suresi 7

Allah bu harcamalarımızın gizli de, açık da olabileceğini söylemekte, fakat gizli şekilde vermeyi üstün tutmaktadır.

... Kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak infak ederler(harcarlar)...

13- Ra’d Suresi 22

Sadakaları açıktan verirseniz ne iyi, fakat gizleyip fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

2- Bakara Suresi 271

Bu harcamaların yapılmasında Allah rızası dışında yollara sapılıp, gösteriş yapılmaması, verilenin başa kakılmaması da Kuran’da geçer.

262-Mallarını Allah yolunda harcayıp, sonra da harcamaların peşinden başa kakıp eziyet vermeyenlerin ödülleri Rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve tasalanmayacaklardır onlar.

263-Güzel bir söz ve bağışlama peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah cömerttir, yumuşak davranandır.

264-Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını infak eden (harcayan) kişi gibi sadakalarınızı başa kakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın.

2- Bakara Suresi 262,263,264

9- Tevbe Suresi 91 ve 92. ayetlerden harcayacak bir şey bulamayanların üzerinde herhangi bir sorumluluk olmadığı anlaşılmaktadır. 2- Bakara Suresi 267. ayette ise düzgün mallardan harcama yapmamız, tiksinilecek şeyleri infak etmememiz anlatılır. Kuran servet sahiplerine, mallarında fakirlerin hakkının olduğunun, malın gerçek sahibinin Allah olduğunun dersini verir.

Uydurma din üretenler, Kuran’da olmayan zekat ölçülerinin yanında, bir malın bir kişide en az bir sene kalması şartıyla zekat verilmesi gerektiği gibi hükümler de getirmişlerdir. Oysa günümüzde büyük holding sahiplerinin birçoğu bile parasını bir sene bir yerde bekletmemekte, sürekli işlerinde sermaye olarak döndürmektedirler. Borçlu zekat veremez, mal üretiminde kullanılan mallardan zekat verilmez gibi Kuran’da olmayan prensipler düşünülürse; krediyle iş yapan holdingciler, üretim aracı fabrika olan fabrikatörler hiç zekat vermeyecek, fakat çiftçi ürününü topladığında bunun 1/10’unu, ev hanımı kolundaki bileziğin 1/40’ını her sene zekat olarak verecektir. Gelenekçilerin bir diğer izahına göre binek için zekat verilmez. Bu izaha göre milyarlık arabası olanlar zekat vermeyecek ama 10 kilo domates toplayan 1 kilosunu verecektir. Kuran’ın verdiği esnekliğin kaldırılması hoş görülemeyeceği gibi, Kuran’ın bir farzının uydurma izahlarla yok sayılması sonucunu doğuracak izahlar da hoş görülemez. Daha doğrusu Kuran dışı olanın, yani insansalın, Allah’tan olan ile karıştırılması asla hoş görülemez. Bu gayretin sonucunda ortaya çıkan rezalet tablosu ortadadır. Kuran diğer konularda olduğu gibi, mallarımızı nasıl harcayacağımızı ve kimlere yardımlar yapmamız gerektiğini de tam ve eksiksiz bir şekilde açıklamıştır.

Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allah onu bilir.

3- Ali İmran Suresi 92
« Son Düzenleme: Şubat 15, 2011, 12:04:52 ös Gönderen: dogudan »
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 22, 2010, 10:12:01 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Kuran-ı Kerim'i sıklıkla okuyanlar bilirler ki,Kuran'ın en sık tekrarladığı telkinlerden birisi "İnfak"tır.

Dağıtın...Size bağışlananlardan...Dağıtın,dağıtın.Yani;"Ver"in,verin...

Kuran'ı şahsa münhasır bir mesajlar bütünü olarak değerlendirirsek,ki doğrusu da budur;cennetin yolunu tanımlarken gösterdiği yola dikkat edin...

"Verin"..."Dağıtın"...Kalıcı huzurun anahtarıdır bu...

Nedir,kalıcı huzur?...

CENNET!...

Almaya odaklanırız hayvani fıtratımızla...Alınca...Doyarız,elde edince biter haz...Tekrar alacak birşeyler aramaya başlarız,yine aynı mutsuz son...Kısırdöngü mmezara kadar takip eder bizi...Ta ki,"Kıyam"a kadar,yani,adı ölüm olan aydınlanmaya,dirilişe kadar...

Aslında,bu konuya "Hurafe tezgahında zırva dokumak"başlığıyla teşebbüs ettiğim yazı dizisinde değinecektim;baktım ilgi yok,temayül böyle...Erteledim;kısmet bugüneymiş...Ramazanın hayrına yazdım.Ramazan konusunu da değinmek isterdim,ama inşallah daha sonra...Belki astrolojiye meraklı arkadaşlar değinirler,öylesi daha kalıcı olur sanırım.



Saygılar

Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 23, 2010, 09:43:17 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

İşin en ilginç tarafı insanlar sadece zengin insanların zekat vermesi gerektiğini yani fakirlere zekat yokmuş gibi bir bilgi var. Halbuki bir çöpçü 40 tane ekmek kırıntısı toplasa o 40 taneden 1 tane kırıntı Allah ındır. Kişi tasavvufta ise 2 tane kırıntı Allah ındır.
''Kızıl elmada buluşalım''


Ağustos 24, 2010, 12:12:48 ös
Yanıtla #3

Sayın II.Abdulhamid,

Merak ettim Allah kırıntıyı napacak?
Ben, ben olanım


Ağustos 24, 2010, 01:55:34 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

       Yapmayın Allah aşkına ''40 kırıntının biri Allah'ındır'' nasıl bir cümledir? Allah kırıntıyı ne yapsın diye sormayacağım demek istediğinizi anlıyorum da kim karar veriyor buna onu anlamadım.
       Zekat vermek zenginler içindir de demeyelim de gücü yetenler içindir diyelim.Çünkü Kur'an'da da aslında verilen bir evren yasası olan bumerang yasası,''paraya ihtiyacın varsa senden fakir olana para ver'' der.
       Bazı cemaat,tarikat,mezhep yolu içerisinde olanlar tarafından belirlenen belirli rakamlar olabilir ama bu ancak bir öneri olarak kalır.Allah kelamı olmayan iyi niyetlerinizi,öneri olarak paylaşın lütfen..

Saygılar...


Ağustos 25, 2010, 06:24:18 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

Olay orda kırıntı değil. Orada yaptığınız nefs teskiyesidir. Allah ın senin ibadetine de ihtiyacı yoktur. Senin ibadete  ve ona ihtiyacın var.

Allah demiyor zekat vermen için halin vaktin yerinde olsun. Ayrıca ne kadar durumun kötü olursa olsun, ne kadar infak edersen Allah o kadar malını artırır. Allah sözünün arkasında durmaz mı haşa ?

Bu ölçüleride Allah dostları söylemiştir geçmişte.
''Kızıl elmada buluşalım''


Ağustos 25, 2010, 12:30:22 ös
Yanıtla #6

Sayın II. Abdülhamid

Bu söylediğinizden sanki Allaha rüşvet veriyormuşuz gibi bir izlenime kapıldım. Ayrıca veren zaten oysa ve kendiside bizzati içimdeyse ben onun bir parçasıysam, onun olanı başkasına vermemde ki ibadeti, sanki bir parça göremiyor gibiyim.

İbadet dediğiniz nedir Tanrıyla sohpet değil mi? Tanrıda benim içimdeyse ve aslında nefs dediğimiz kavram arapça ilk tefsirlere baktığımızda rahim anlamına gelirken bu anlamı kuranda nefs sözcüğünün yerine koyduğumuzda ayetlerden bir nevi özgürlük anlamı çıkmıyor mu?

Öyleyse şöle bir özet sanırım yanlış olmaz: Tanrı insanı (Ademi ve Havvayı) aynı rahimden yarattı, onlar bir yük yüklendi (günümüzde giyinmek olarak acayip bir tercüme yapılmış olsada bu yük kuvvetle muhtemel tekamül yüküdür) bu yük için onlar Tanrıdan yetki istediler yani özgürlük istediler.

İnfak ve Zekat'ta bu tekamül yolculuğunda bu kadar önemliyse, yani Tanrının verdiğini, Tanrının yarattığı diğerlerine dağıtmak. İlginç anlamlar çıkmıyor mu?

Bunları görebiliyorum ama henüz sezemiyorum yazık ki, büyüyünce belki o da olur...

Saygılarımla
Ben, ben olanım


Ağustos 25, 2010, 11:15:28 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

Nefs Allah ın bize verdiği bir bedendir. Aynı ruh ve fizik bedeni gibi. Nefsimizde hastalıklar vardır dolayısıyla nefs teskiyesi diye bir kavram ortaya çıkmıştır tabiri caizse hastalığın tedavisi. Kendimce nefsin terminolojisini açıkladım.
Tanrının verdiğini başkalarına vermek tabi ilginç bir mesele aynı zamanda nefse zor gelen bir işlem. Zaten nefsimize ağır gelmeyen bir ibadet yok malesef :) İbadetlerin tümü ilginç.
''Kızıl elmada buluşalım''


Ağustos 26, 2010, 12:05:27 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

         Benim yazdığım mesaja verdiğiniz cevap,bir cevap olmadığı gibi benim cümlelerimi kendi sözcüklerinizle bana karşıymış gibi yazmışsınız.Ben zekatın ölçülerinin olmamasıyla ilgili bir mesaj yazdım size.
          Dediğiniz gibi ibadet,zekat Allah için değildir.Hatta ibadet,İmam-ı Azam'a göre imanın bir gerekliliği dahi değildir ve bir ölçüsü yoktur(hani fıkıh alimlerine güven duyuyorsanız diye söylüyorum).İbadeti yapmanız veya yapmamanız imanınızdan birşey alıp götürmez ve insanlar zekatlarını,ibadetlerini istediği kadar,istediği ölçüde yaparlar.


Ağustos 26, 2010, 01:26:28 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

Orada ben ibadet Allah için değildir demedim. ihtiyacı yok dedim. İbadetlerin tümü Allah için yapılır. İmamı Azamın sözü ya size yanlış gitmiş yada yanlış söylemiş bilemiyorum.
''Kızıl elmada buluşalım''