Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Turkiye`de Masonluk => Konuyu başlatan: Mozart - Eylül 01, 2009, 11:06:18 ös

Başlık: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Mozart - Eylül 01, 2009, 11:06:18 ös
Aykut Yazgan bildiğim kadarıyla Anadolu Aydınlanma Vakfı'nın kurucusu. Vakfın belli aralıklarla söyleşileri oluyor herkese açık, tavsiye ederim güzel konular seçiliyor.

Röportaj;

Ne zaman ve nasıl mason olmaya karar verdiniz?

Mason olmaya ben karar vermedim. Bizim aileden gelen bir gelenek gibidir. Babam masondu. Tabii onun önerisiyle ben de masonluğa intisap ettim. Zaten masonluğa giren insanların genelde büyük bir çoğunluğu kendileri talep etmezler. Onların bir öncüleri vardır. Teklif ederler...

Her mason baba çocuğunu mason yapar mı?

Hayır bu gelenekselleşmiş halde değil. Ailede mason olup da aileden korkunç tepkiler alan vardır. Masonluk o kadar karmaşık ki.

Ailenizde babanızdan başka mason olan var mı?

Sanmıyorum, yok herhalde..

Peki neden ayrılmaya karar verdiniz?

Bu sorunun cevabını vermek için çok dolaşmak lazım. Masonluğu anlatmak, onu bilmek lazım. İnsanlar niçin bir cemaatten ayrılırlar? Birtakım menfaatler için cemaatlere intisap eder, birtakım menfaatler için ayrılırlar. Başka niye ayrılır? Menfaatler birbirleriyle çatışır, cemiyet üyelerine kızar, gidişata kızar, işine gelmez ayırılır. Fakat eğer bir mefkûreye insan hakikaten bağlanmışsa, hakikaten bunun güzel bir yol olduğuna inanmışsa gidişatın kötülüğünü gördüğü zaman bu da bir ayrılma nedeni olabiliyor.

Masonluk bir anlamda safsatadır

Nedir masonluk?

Bütün öteki inanışlar gibi bir yaşam tarzıdır. Yalnız burada inanç çok parantez içine alınmıştır. Bunun hiç bir bilimsel açıklaması yoktur. Masonluk insana bir formasyon verir. Siz birşeyler almak istersiniz ama size bir şey vermez.

Bir inancı yoksa nedir o zaman? Bir din mi, tarikat mı, yoksa sade bir dernek mi?

Ne bir din, ne bir bir tarikat ne de bir inanıştır. Sadece bir yöntemdir. Bütün dinler veya inanışlar işte şunu şunu yap iyiliğe erersin derler, masonlukta böyle bir şey yok. Bir reçetesi yok. Masonluk bir hayat tarzıdır. Belki safsatadır, böyle de kabul edilebilir. 1700'lerde ortaya çıkmış bir kuruluştur. Felsefesini birtakım eski törelerden filan almıştır ama nitecede bir yoldur ve tatbik edilmesi gereken birtakım hususlar vardır. İnsanın bir defa herşeyden önce faziletli olması lazım. Sevgiye önem vermesi lazım. Önem vermekten öte onu tatbik etmesi gerekir. Dinlerde de böyle değil mi?

Dinlerden bahsettiniz, ibadetlerini yerine getiren ve aynı zamanda mason olan kimse gördünüz mü?

Tabii beş vakit namazını kılan masonlar vardır. En koyu Yahudiler vardır, cuma günü orucunu tutan Hıristiyanlar vardır.

Peki kimler mason olabiliyor?

Herkes. Hiç bir şartı yok. Yalnız tabii gidilen mekanlarda birtakım tatbikatlar yapılıyor.

Ne gibi tatbikatlar?

Toplantılar yapılır buralarda, birtakım ritüeler yapılır. Ondan sonra günlük konuşmalara geçilir, bu konuşmalar çok muhtevalı olabiliyor. Siyasi olaylara kadar toplumu ilgilendiren her olay konuşulur.

Toplantılar sohbet niteliğinde mi yoksa bir vaaz niteliğinde mi yapılır?

Hayır sohbet değil. Genelde masonlukta iki üç tip konuşma vardır. Ya konferans şeklindedir, yahut bir panel şeklindedir...

Ritüeler birer ibadet midir?

Hayır onlar sizin anladığınız manada ritüel değildir. Namaz bir ritüeldir. Eğer teravih namazı kılıyorsanız bunun bir sırası vardır. Bu sırayı siz bozamazsınız. Bu ritüeldir ama bütün bunların toplamı tanrı karşısında sizin ibadetinizdir. Masonlukta ibadet yok. Toplantı salonuna girildiği andan itibaren nasıl davranılması gerektiği yazılıdır, öyle davranmak zorundasınız.

Masonlukta her şey niçin bu kadar gizli?

O kadar gizli değil. Şu anda mason toplantılarına girilebiliyor.

Ama o kadar açık olmadığını siz de takdir edersiniz her halde?

Bu şekilde yaklaşım beni zaman zaman tedirgin ediyor. Gizlilik masonluğa has bir şey değil. Şimdi ben tak diye Nakşibendi tarikatına elimi kolumu sallayıp girebilir miyim? Gizli olan şu, biz toplanıyoruz sen bizi rahat bırak. Bizden başkası gelmesin. Niye? Bizim bir alışkanlığımız var, sen bizi rahatsız edeceksin; çünkü gözümüz devamlı sende olacaktır.

Çıkar için mason olanlar var

Masonların birbirlerini kayırmaları doğru mu?

O zaten ayyuka çıkmış bir şey. Birtakım yolsuzluk ve başka çıkar ilişkileri muhakkak var ve bilinen şeyler. Ama bunları masonlar yaptı diye daha büyük yolsuzluk olmuyor. Çünkü bunu Rotaryenler de yapıyor, Budistler de yapıyor, hatta Dalay Lama bile yapıyor.

Peki belli menfaatler için mason olanlar yok mu?

Menfaat sağlamak için din değiştirenler olduğu gibi tabii ki mason olanlar da vardır.

Türkiye'de ne kadar mason vardır?

Herhalde bir on—onbeşbin kişi vardır.

Masonluğun sizce siyasi dengeleri etkileme gücü var mı?

Bilmiyorum, hiç bilmiyorum?

Siyaseti belirmede etkisiz mi yani?

Zaman zaman sorulur bu sorular. Dengeleri etkiler mi diye. Herhalde etkiliyordur...

Masonlukta bir dereceleme var dediniz, bunun gayesi nedir?

İnsanlara tekamül etme oranlarında yine insanlar tarafından o insanlara verilen ödül gibi bir şey. Bunların hepsi eski inançlardan geliyor.

Çeşitli derecelerdeki insanların birbirleriyle iletişimleri var mıdır?

Tabii vardır ama bir çırak bir ustanın toplantısana katılamaz. Yani derecelerin toplantıları ayrı ayrı yapılır.

Dereceleme bellirli bir zaman ölçüsünde mi yoksa çalışma neticesinde mi oluyor?

Belli bir zaman neticesinde oluyor. Derece geçilirken bir önceki derece hakkında neler biliyorsun diye bir yazı istenir ki buna travay denilir.

Siz bu travayın siparişle başkalarına yazdırıldığını söylüyorsunuz...

Şimdi oralara girdiğimiz vakit oralar biraz karanlık noktalar.

O halde aydınlatalım biraz...

Neden ayrıldınız diye sordunuz işte bunların hepsi ayrılık sebebi. Ama şunun altını çizmek istiyoruz, bütün bu yanlışlıklar, soysuzluklar, hayasızlıklar, ahlaksızlıklar hiç bir zaman sırf masonluğa özgü olan şeyler değildir. Bizatihi masonluğu ilgilendiren olaylar değildir. Bunlar hepimizde var. Ben burada yalnız masonluğu tınlattım. Siz isterseniz toplumunuzu anlatın, belki orada da bulacaksınız. Eğer ben ticaret odasında olsaydım orayı yazardım.

Ne tür ahlaksızlıklar yapılıyor mesela?

Adam derece atlayacak, bu atlamada yazması gereken bir yazı var buna travay denir. Ama adam travayı bile başkasına yazdırıyor. Bu adam ne kadar ahlaklı olabilir ki?

Siparişle mi yazıyor?

Tabii. Ben yazdım şiparişle.

Siz ne karşılığında yazdınız veya ne karşığılında yazdırılıyor?

Ben bir şey karşılığında yazmadım. Öyle âhım—şahım şeyler karşılığında da yazılmıyor, rica ile yazılıyor.

Yazıların başkalarına yazdırıldığı biliniyor mu?

Biliniyordur. O yazı biraz da formaliteden ibarettir. Olmaması lazım. Maksat yazı yazılmış olsun. Bence hiç de okunmuyor. Tıpkı okullarda çocukların yazılılarda anlattıkları futbol maçları gibi...

Siz kitabınızda masonluğun ilk dönemlerinde sırf mason toplantıları kendi meyhanelerinde yapılsın diye Avrupa'da insanların parayla üstad—ı azam olduklarını söylüyorsunuz. Meyhanecilerin yerini bugün kimler almış durumda?

Kimse almadı yerini. 1800'lerde Fransa'da masonluk gündemde. Herkes meyhanesinde bir mason locası açıyor tabii çıkarı için.

Bugün çıkarları için mason olanlar var mı? Mesela siyasette veya ticarette üst makamlara gelmek için mason olanlar yok mu?
Tabii ki var. Olmaz olur mu? Ankara'nın ortasına kadar uzamıştır. Adamın bir çıkarı var, paraya ihtiyacı vardır veya bir yerlere gelmek istiyordur. Araştırır karşısına masonluk çıkar veya falanca oda çıkar. Bunlardan bir tanesini seçer ve köşeyi döner. Şimdi bunlardan masonluğu mu seçmiştir o zaman masonluğu alet etmiştir. Bu tür insanlarla Türkiye kaynıyor.

Bir inanış vardır; belli yerlere ait olmak ilerlemeniz için yeterlidir. Mülkiyeli olmak veya mason olmak gibi. Mason olanın sırtı yere gelmez mi gerçekten?

Vallahi benim sırtımı görüyorsunuz. 50 yaşındayım, şu anda emekliyim ve yirmi sekiz sene de masonluk yaptım.

O zaman sizi tenzih edelim. Siz oyunu kurallarına göre oynadınız diyelim. Ama kuralları kendilerine göre düzenleyip sırtı yere gelmeyenler yok mu?
Muhakkak vardır sırf kendi dümenini çevirmek için, sırf ticari kazanç sağlamak için, sırf siyasette belli yerlere gelebilmek için mason olanlar var ve sırtları da yere gelmemiştir.

Masonlar birbirlerine çok yardım ederler mi?
Vallahi her yerde olduğu gibi birbirlerine yardım ederler masonlar da. Bugün Türkiye'de ne kadar Musevi yaşıyor? Birine bir şey oldu mu hemen yardımına koşarlar.

Localar nasıl oluşuyor?

On—onbeş kişi bir araya gelip locayı oluştururlar.

Türkiye'deki loca sayısını biliyor musunuz?

Hayır. Çünkü iki tane büyük mason locası var. Mason cemiyeti kurulurken ondan daha büyük bir mason cemiyetinin ona patent vermesi lazım. Nur—u Ziya Sokağındaki masonlar İngiltere masonları patenti ile çalışan bir kuruluştur, Tepebaşı'ndakiler ise Fransa masonlarından aldıkları patent ile çalışırlar.

Siz kitabınızda sık sık masonların ortaya çıkmamalarını da eleştiriyorsunuz? Masonlar neden ortaya çıkıp açık açık masonuz demiyorlar?

Çok komik bir olay. Bunu ilk yazımda söyledim. Birinci nazırlık yapmış birine "Siz mason musunuz?" diye sorduklarında o da "Kardeşlerim beni öyle tanır" diyor. Çok komik dediğim gibi. Bir sırrı muhafaza etmek korkunç bir haz verir insana. Bu sır benim için müthiş bir hazdır. Ama zamanla belki bir kuyuya haykırıyorum. O zaman da kulaklarda ortaya çıkıyor.

Bir mason başka bir masonu nasıl tanır? Özel işaretleri var mıdır?

Masonluğa girdiğiniz vakit yani kabul edildikten sonra size birtakım şeyler öğretirler. Birisi size elini uzattığı zaman şöyle yapar, kolunu şöyle tutar siz de şöyle yapın denilir. Bu tabii eskide kaldı gibi. Genelde büyük bir kısmı rozet taşır, oradan tanırlar. Eğer öyle bir rozet görürseniz bilin ki o masondur.

Masonluk Selanik'te başladı

Masonluğun kendine özgü özgün bir tarihi var mı?

Tabii var hatta bunun içinde Türk masonluğunun bile kendine özgü bir tarihi var. Türk masonluğu Selanik'te başlıyor. Orada birtakım İtalyan locaları var. Bu localarla ilk önce İttihat ve Terakkiciler ilişki kuruyor.

Hatta İttihat ve Terakki'yi bizzat masonların kurdurduğu da anlatılıyor...

Evet anlatılıyor. Ama ben bundan rahatsızım. Bunu birtakım yazarlarımız da yapıyor. İttihat Terakki'nin içinde muhakkak mason olanlar vardı belki de çoğunluktaydı. Benim özel tarih olarak anlatmak istediğim şu; o bize ait bir tarih.

Peki Türk masonluğu ne kadar özerk?

Şimdi tabii sizin bir mason cemiyeti kurmanız için dışarıdan patent almak zorunda oluşunuz masonluğun size ait bir özerklik kazanmasını ortadan kaldırır. Bizim bir kaç arkadaşla savunduğumuz da buydu. Çünkü masonluk bir düşünce biçimidir, biz bunu doğudan veya batıdan kopartıp kendi malımız haline getirmeliyiz. Gaye buydu maalesef muvaffak olamadık.

Türkiye'deki masonik faaliyetler belirli bir patent neticesinde yapılabildiğine göre dışarıda neler planlanmışsa bizim masonlar da bunu tatbik ediyorlar o halde...

Sizin söylediğinizi ben anlıyorum. Ama öyle değil. Masonluğun ritüelleri için yazılı şeyler var. Onlara uymakla mükellefsiniz. Şimdi patent şu; yetkisi olan bir büyük mason kuruluşunun diğer mason kuruluşlarına vermiş olduğu icazettir.

Ama bir lobi faaliyeti yürütür bu localar değil mi?

Tabii yürütür. Her yerde vardır. Her mason kuruluşu bir yerden patent alır...

Bir de masonlukta dereceler vardır. Her yeni derece hiyerarşik bir kalkan görevi görür diyebilir miyiz?

Şimdi birtakım sorulara yanıt vermek o kadar zor ki. Kendimi aptal gibi hissediyorum birtakım şeylere yanıt verememekten dolayı. Endişelerimden dolayı. Birtakım insani olmayan meziyetler, ahlaksızlıklar her yerde var. Satılmaması gereken şeyler parayla satılıp alınabilir. Ahlaki değerler değiş—tokuş edilebilir. Sanki bir meta imiş gibi. Bu bizde de olabilir. Bizim Cemal Kıpçak diye bir üstadımız vardı. Derdi ki; "Bir eleme sistemidir, her yeni derece insanı biraz daha olgunlaştırır, nihayet insan—ı kamile erersin." Otuz üçüncü dereceye birtakım eşekler gelebildiyse kimin suçu bu!

Yani kastettiğiniz tarzda insanlar yüksek derecelerde var öyle mi?

Var ama önüne geçemezsiniz ki. Siz geçebilir misiniz? Belki böyle insanları cemaaten atarım diyebilirsiniz. Peki onları atmakla görevli olan kişi de yorganın altındaysa ne olacak?

İyi yolda değiller

İlişkiler bu düzeye varmış durumda mı?

Aaa, belki. Yani bilemiyorum, cevap veremem ona. Ama iyi bir yolda değiller. Bu anlamda biz yeni bir şeyler önerdik.

Neler önerdiniz?

Madem ki bir düşünce tarzıdır. O zaman her kültür kendi oturduğu topraklara uygun kültürlere sırtını dayayarak düşünce üretibilir. Yani Anadolu'daki insanlar, kendi kültürlerine dayanarak ayakta durabilirler, dışarıdan ödünç alınmış herhangi bir düşünce, herhangi sistem hiç bir zaman yararlı olmaz. Nitekim olmuyor da. Nihayetinde bizim söylediğimiz Anadolu merkezli bir masonluk kurmaktı. O zaman hiç kimseden yani Fransız'ından veya İngiliz'inden patent almazsın, sen patent verirsin.

Nasıl karşıladılar?

Bundan yedi sekiz sene önce üstada söyledik. Mırın—kırın tabii. Ciddi olarak bir konuşma planı yaptık. İki sene kadar Anadolu medeniyetini taa Orta Asya'dan alarak konuştuk. Bu yukarıdakilerin de hoşuna gitti. Ama bir sonuç alamıyorsunuz.

Madem beğenildi neden sonuçsuz kaldı o halde?

Bilemiyorum. İnsanların birtakım korkuları var. Bunların en büyüğü de yenilik. Onun için eskiye bağlı kalmak onlar için daha iyi. Masonluğun referans kaynakları tamamen Batı. Dolayısıyla masonluk bizden hiç bir şey taşımıyor. Masonluğun referansları arasında ne Anadolu, ne İslamiyet, ne bu topraklar üzerinde yaşamış herhangi bir uygarlık var. Kanaryaseverler Derneği gibi ama öyle olmaması lazım.


Kaynak: http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=6436
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 02, 2009, 12:13:43 öö
Sayın M.Akyol öncelikle alıntınız için teşekkürler.

Ben bu ropörtajı yapanın yerinde olsaydım şu soruyu kendisine sorardım; Siz Masonluğa girerken içeride öğrendiklerinizi hiç bir hâricî ile paylaşmayacağınıza şerefiniz ve nâmusunuz üzerine yemin ettiniz mi ?
Eğer ettiyseniz kendinizi şu anda nasıl hissediyorsunuz?

Sevgi ve Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ozak1977 - Eylül 02, 2009, 01:04:02 öö
Tanrı Aykut Bey 'in aklını almış , aklına dua yazdırsın ...Kendisini  travaydaki  bir gebe  kadar sancılar içinde  gördüm... Sır  saklamaktan  haz  duyduğunu  zannetmiyorum  belirtmiş olduğu gibi ... Adamcağız bağırıyor işte duymuyor musunuz  :  '' Midasın  kulakları  eşşşekkk  kulaklarıııııııııııı!!!!!!! ''
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Mozart - Eylül 02, 2009, 04:12:58 öö
Arkadaşlar adamı korumak gibi olmayayım ama gizli saklı bir şey anlatmıyor ki. Yani bu yazıyı okuduğumuzda şaşırıp kalmamışızdır.
Ayrıca belirtmeliyim ki;

-Ö.M.B.L.'sı masonik bir kuruluş ya da kurum değildir.
-Aksiyon dergisi Zaman gazetesine bağlı, (İkisinin de Feza Gazetecilik A.Ş Adına İmtiyaz Sahibi: Ali Akbulut)
-Burada yanlış olan bu kişinin bu dergiye röportaj vermesi.
-Kötülediği şeyler bireysel olan durumlar, yoksa bütün kurumu ya da Masonluğu kötülememiş. Aslında dediği çok doğru birşey var, Masonluk size bir şey vermez, siz eğer isterseniz alırsınız.

Benim burada en çok ilgimi çeken, Üstadları Cemal Kıpçak'ın sözleri. Ne demiş Masonluk için ;"Bir eleme sistemidir, her yeni derece insanı biraz daha olgunlaştırır, nihayet insan-ı kamile  erersin".
Bildiğiniz gibi Ö.M.B.L. ateist inancında olanları da kabul ediyor. Acaba ateist inancında olan birine İnsan-ı Kamil'i nasıl anlatıyor. Acaba benim bilmediğim birşey mi var bu mertebeyle alakalı, inanın çok kafamı kurcaladı, kesin öğreneceğim.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ozak1977 - Eylül 02, 2009, 05:23:47 ös
Being  aware of  yourself  and everything...Nearly everything...
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: popperist - Eylül 02, 2009, 07:04:23 ös
"Nitekim olmuyor da. Nihayetinde bizim söylediğimiz Anadolu merkezli bir masonluk kurmaktı. O zaman hiç kimseden yani Fransız'ından veya İngiliz'inden patent almazsın, sen patent verirsin."

Güzel bir düşünce. Daha sonra "masonluğun bütün referansları batıda" demiş, ve Anadoluda kurulacak olanın kelimenin tam anlamıyla "mason" kurumu olamayacağını imâ etmiş. Dolayısıyla neden kurulmadığını da kendisi söylemiş. Ama böyle olsa bile, yani bu topraklarda kurulan "şey" batının bildiği anlamda bir "masonluk" olmasa bile, bu topraklara özgü bir şey olabilirdi.

Orada Masonlun için 18.yy'da başladı diyor. Halbuki bizim kendi mistiklerimiz de var, 13.yy'a dek giden.

Bence biçimsel açıdan Mevleviliğin, Bektaşiliğin, Nakşibendiliğin, Kadiriliğin , Selçuklulardaki Ahiliğin Masonlukla pek bir farkı yoktur. Masonluk sadece biraz daha evrensel, ve daha özgür bir kuruluş. Bu tarikatlar içinde mesela Nakşibendilik ile Mevlevilik arasında dağlar kadar fark vardır. Biri İslamın en katı yorum yolunu izlerken, diğeri kökleri İslam'da olmakla beraber, hissedilir decerede dünyevi odağı da vardır.

Dolayısıyla, Masonluğa en yakın Anadolu kurumunun "Mevlevilik" olacağını düşünüyorum. Nitekim ikisinde de benzer ortak noktalar var. Masonluk "tek bir tanrıya inanma " şartı arıyor, Mevlevilik de "ne olursan ol gel" diyor.

Mevlevilik tekrar yaşatılabilir mi? Burasını bilmiyorum, ama eğer yeni bir anadolu kurumu kurulacaksa, Mevlevilik örneğini biraz daha genişletebilirlerdi.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrýlan, 30. derece bir üyenin anlattýklarý
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Eylül 02, 2009, 10:46:20 ös
Sayın M.Akyol öncelikle alıntınız için teşekkürler.

Ben bu ropörtajı yapanın yerinde olsaydım şu soruyu kendisine sorardım; Siz Masonluğa girerken içeride öğrendiklerinizi hiç bir hâricî ile paylaşmayacağınıza şerefiniz ve nâmusunuz üzerine yemin ettiniz mi ?
Eğer ettiyseniz kendinizi şu anda nasıl hissediyorsunuz?

Sevgi ve Saygılarımla...

Veya birisinin baskasina yazdirmasi "ahlaksizlik" oluyorsa, kendi yazmasi ne kadar ahlakli oluyor?

Ve kisi bunu anlayana kadar 30 derece gecmeyi mi beklemis?

Ayrica herkesin girebilmesi olayi...

Bana asparagas gibi geldi.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 02, 2009, 11:26:00 ös
Sayın Lux_e_Tenebris ;

Bahsi geçen kişi Muntazam Mason değil o yüzden olabilir :)  Nedense hep bu söylevler, video görüntüleri  felân  bu arkadaşlardan çıkıyor.Tâvizin tâvizi doğuracağı ve bâzı yerlerde istisnaların kâideyi bozacağını da gözler önüne serilmiş olarak görüyoruz.
Geleneklerimize sıkı sıkıya bağlıyız denilince siz yeniliklere açık dağilsiniz eleştirilerini tekrar gözden geçirmeleri gerekir diye düşünüyorum.

Benim asıl söylemek istediğim şuydu aslında bir birey kendi isteği ile bir kulübe, vakıfa, derneğe  veya insiyatik bir okula kayıt olabilir beğenmeyip çıkabilir de.

Lâkin girişte imzaladığınız kayıt formu onu da geçtim edilen yemin ''Şeref ve Nâmus'' üzerine edilmiş ise , içeride ne görürsen gör veya ne bulamazsan bulama dışarıda özellikle de ne idüğü belli olan bir medya kuruluşuna açıklıyorsan ben bunun altında başka şeyler ararım ve ettiğiniz yeminin neticesini düşünürüm.
Bu tür yazıların hem bu dönemlerde daha fazla yayın bulması hem mânidâr hem de ne yazıkki konu hakkında bilgisi olmayan vatandaşı ''bütün Masonlar  böyleymiş demekki dünüşcesine iter.

Mâdem ÖMBL ye üyesin kendi derneğin adına açıklama yap 10-15 bin kişiyiz deme.
Sayın M.Akyol öncelikle alıntınız için teşekkürler.

Ben bu ropörtajı yapanın yerinde olsaydım şu soruyu kendisine sorardım; Siz Masonluğa girerken içeride öğrendiklerinizi hiç bir hâricî ile paylaşmayacağınıza şerefiniz ve nâmusunuz üzerine yemin ettiniz mi ?
Eğer ettiyseniz kendinizi şu anda nasıl hissediyorsunuz?

Sevgi ve Saygılarımla...

Veya birisinin baskasina yazdirmasi "ahlaksizlik" oluyorsa, kendi yazmasi ne kadar ahlakli oluyor?

Ve kisi bunu anlayana kadar 30 derece gecmeyi mi beklemis?

Ayrica herkesin girebilmesi olayi...

Bana asparagas gibi geldi.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrýlan, 30. derece bir üyenin anlattýklarý
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Eylül 02, 2009, 11:28:31 ös
Sayın Lux_e_Tenebris ;

Bahsi geçen kişi Muntazam Mason değil o yüzden olabilir :)  Nedense hep bu söylevler, video görüntüleri  felân  bu arkadaşlardan çıkıyor.Tâvizin tâvizi doğuracağı ve bâzı yerlerde istisnaların kâideyi bozacağını da gözler önüne serilmiş olarak görüyoruz.
Geleneklerimize sıkı sıkıya bağlıyız denilince siz yeniliklere açık dağilsiniz eleştirilerini tekrar gözden geçirmeleri gerekir diye düşünüyorum.

Benim asıl söylemek istediğim şuydu aslında bir birey kendi isteği ile bir kulübe, vakıfa, derneğe  veya insiyatik bir okula kayıt olabilir beğenmeyip çıkabilir de.

Lâkin girişte imzaladığınız kayıt formu onu da geçtim edilen yemin ''Şeref ve Nâmus'' üzerine edilmiş ise , içeride ne görürsen gör veya ne bulamazsan bulama dışarıda özellikle de ne idüğü belli olan bir medya kuruluşuna açıklıyorsan ben bunun altında başka şeyler ararım ve ettiğiniz yeminin neticesini düşünürüm.
Bu tür yazıların hem bu dönemlerde daha fazla yayın bulması hem mânidâr hem de ne yazıkki konu hakkında bilgisi olmayan vatandaşı ''bütün Masonlar  böyleymiş demekki dünüşcesine iter.

Mâdem ÖMBL ye üyesin kendi derneğin adına açıklama yap 10-15 bin kişiyiz deme.
Sayın M.Akyol öncelikle alıntınız için teşekkürler.

Ben bu ropörtajı yapanın yerinde olsaydım şu soruyu kendisine sorardım; Siz Masonluğa girerken içeride öğrendiklerinizi hiç bir hâricî ile paylaşmayacağınıza şerefiniz ve nâmusunuz üzerine yemin ettiniz mi ?
Eğer ettiyseniz kendinizi şu anda nasıl hissediyorsunuz?

Sevgi ve Saygılarımla...

Veya birisinin baskasina yazdirmasi "ahlaksizlik" oluyorsa, kendi yazmasi ne kadar ahlakli oluyor?

Ve kisi bunu anlayana kadar 30 derece gecmeyi mi beklemis?

Ayrica herkesin girebilmesi olayi...

Bana asparagas gibi geldi.

Katiliyorum. Onlarin hakkinda yorum yapmak bana dusmez, ama sizin de isaret ettiginiz uzere tum sozde sizmalar, aciklamalar vs. bu kaynaklardan cikiyor. Malesef...
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: popperist - Eylül 03, 2009, 02:05:46 öö

Benim asıl söylemek istediğim şuydu aslında bir birey kendi isteği ile bir kulübe, vakıfa, derneğe  veya insiyatik bir okula kayıt olabilir beğenmeyip çıkabilir de.

Lâkin girişte imzaladığınız kayıt formu onu da geçtim edilen yemin ''Şeref ve Nâmus'' üzerine edilmiş ise , içeride ne görürsen gör veya ne bulamazsan bulama dışarıda özellikle de ne idüğü belli olan bir medya kuruluşuna açıklıyorsan ben bunun altında başka şeyler ararım ve ettiğiniz yeminin neticesini düşünürüm.


Bu konuya fazla takılmak gerekmez aslında.

Ben bu yemini farklı algılıyorum. Şu şekilde;

Üye olurken, "şeref ve namus" adına yemin ettiriliyorsa, bu, üye olan kişinin mason olarak kalmak ve cemiyet içinde kabullenilmek, onaylanmak istiyorsa, içerideki sırları deşifre etmemesi gerektiği şartı içindir.

Yani bu yeminin fonksiyonu, o kişinin mason olarak kalmak istediği sürece geçerli bir yemindir.

O kişinin, bu yemini şu veya bu zamana kadar tutmasına neden olan şey, o kişinin mason cemiyeti içinde kalmak istemesiydi.

Ama artık kalmak istemiyor, ve ayrılıyorsa, bu yemin o kişiyi artık bağlamayacaktır. Zaten mason cemaatinden ayrılmış, kendisi ile cemaat arasındaki tüm bağlar kopmuş, şu halde o kişinin bu yemini tutmasına neden olan şey de kalkmış değil midir?

Yemin kavramı üzerinde de durmak gerekir. Yemin her zaman "bir şey üzerine" edilir. Yemin eden kişi, ettiği yemini "bir şey üzerine" eder. Bu "şey" de, o kişinin değer verdiği bir şey olmak zorundadır. Nitekim Kuran'da da yemin bu şekilde edilir. "Dağlara yemin olsun ki" "İkindi vaktine and olsun ki" "Zeytine and olsun ki" gibi. O bile, yemini bir şey üzerine eder. Eğer o şey ortadan kalkar veya o "değer" artık yemini eden kişinin gözünde "değer"ini yitirirse, yeminin dayanağı da ortadan kalkar ve kişi, ahlaken artık o yemininden sorumlu tutulamaz.

Örneğin ben "annemin mezarı üstüne" bir yemin ettiğimde, bu, anneme ve annemin değerine ettiğim bir yemindir. Ve eğer yeminimden dönersem, anneme ölümü razı görmüş olurum, veya annemin ölüsüne, mezarına bir değer biçmemiş olurum anlamına gelir. Ben böyle bir duruma düşmek istemem, ve yeminimi, bu dehşet verici varsayımı onaylamamak için sürekli tutma gereği duyarım.

Ama düşünün ki, annem değersiz biri. Örneğin bir gün eline tüfeği alıp, önüne geleni haksız yere, sırf kendi zevki için, bile bile, bilinçli bir şekilde öldürmüş olsun, bu durumda annemin gözümde iki paralık değeri kalmaz, ve tabii ki onun üzerine ettiğim yeminin de. O yemin artık dayanaksız kalmıştır, ve ben bu yemini tutmamakta özgür olurum. Ahlaken de hiç vicdan azabı duymam. Beter olsun derim.

Aynı şekilde bu kişi de mason locasından ayrıldıktan sonra, onu o zamana kadar locaya bağlayan şey de artık anlamsızlaşmış olur (zaten anlamsızlaştığı için ayrılmıştır) ve o kişi, locadan ayrıldıktan sonra kendini yemini tutmak zorunda hissetmez. Sizin onu bu şekilde suçlamaya, ve vicdanen "namussuz ve şerefsiz" olmakla itham ettiğiniz şey zaten kalkmıştır. O artık, locanın kendisine yönelik bir ithamını kabul etmez, çünkü locadan ayrılmıştır. Amiyane tabirle "tınlamaz". Ve bundan sizin umduğunuz gibi bir vicdan azabı duymaz.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 03, 2009, 03:16:44 öö
Sayın popperist ;
Öncelikle yorumunuza saygı duyduğumu söylemek isterim ama katılmadığımın altını çiziyorum.




Yani bu yeminin fonksiyonu, o kişinin mason olarak kalmak istediği sürece geçerli bir yemindir.

O kişinin, bu yemini şu veya bu zamana kadar tutmasına neden olan şey, o kişinin mason cemiyeti içinde kalmak istemesiydi.

Ama artık kalmak istemiyor, ve ayrılıyorsa, bu yemin o kişiyi artık bağlamayacaktır. Zaten mason cemaatinden ayrılmış, kendisi ile cemaat arasındaki tüm bağlar kopmuş, şu halde o kişinin bu yemini tutmasına neden olan şey de kalkmış değil midir?

Yemin kavramı üzerinde de durmak gerekir. Yemin her zaman "bir şey üzerine" edilir. Yemin eden kişi, ettiği yemini "bir şey üzerine" eder. Bu "şey" de, o kişinin değer verdiği bir şey olmak zorundadır. Nitekim Kuran'da da yemin bu şekilde edilir. "Dağlara yemin olsun ki" "İkindi vaktine and olsun ki" "Zeytine and olsun ki" gibi. O bile, yemini bir şey üzerine eder. Eğer o şey ortadan kalkar veya o "değer" artık yemini eden kişinin gözünde "değer"ini yitirirse, yeminin dayanağı da ortadan kalkar ve kişi, ahlaken artık o yemininden sorumlu tutulamaz.

Yemin edilen kavram ''şeref ve nâmustur'' tabîîki eğer ortadan kalktıysa yeminini tutmasına gerek yoktur.Siz benim söylediğimi doğruluyorsunuz.Kimseye Masonluk üzerine yemin ettirilmez , tekrarlıyorum ''şerefi ve nâmusu '' üzerine yemin ettirilir.

Bu erdem mes'elesidir bence ve köylü kurnazlığına sığınıldığında saygınlık kaybettirir.

Sizin örneğinize bakarak kişinin yemin ettiği şeyin ortadan kalkmış olması yeminini yerine getirmemesini haklı gösterir dediğinizi anlıyorum  yâni şeref ve nâmus ortadan kalkmıştır demek istiyorsunuz , yanlış mı anlıyorum ?

Saygılar.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: quadriga - Eylül 03, 2009, 03:44:21 öö
Bu bilgilerin masonlar için bağlayıcı ve gerçekçi olduğunu düşünmemekteyim. Masonluğun adını sağdan soldan duymuş, bu konuda alt yapısı olmayan insanlar için ciddi yanılgılara neden olabilecek bir röportaj olmuş. Zaten bu nedenle yayınlandığı da aşikar.

Bildiğim kadarıyla Simurg Kitabevi'nin sahibi İbrahim Yılmaz'ın elinde bazı önemli belgeler vardı ve bunların açık edilmesi söz konusu olmuştu ve bu haklı olarak bir şekilde engellendi yani her türlü Masonik Sırrın harici alemle paylaşılması kesin ve net bir biçimde engellenir şeklinde düşünüyorum kimse bunları kafasına göre afişe edemez çünkü ketumiyet bunu gerektirir ve bana göre masonluğun saygınlığı da burdan gelir.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 03, 2009, 03:57:35 öö
Sayın Quadriga yazdıklarınıza katılmakla birlikte müsâdeniz ile bir ekleme yapnak isterim.

Benim öğrendiğim kadarı ile Masonik sırlar ''hareketli veya hareketsiz '' hiçbir yere yazılmaz.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: quadriga - Eylül 03, 2009, 04:07:53 öö
Sayın Mericcan, "hareketli ve hareketsiz" derken neyi kastettiğinizi merak ettim açıkçası. Yani söylenebilecek ve yazılabilecek bir şey değil demek istiyorsunuz sanırım. (Umarım sormamam gereken birşeyi sormamışımdır, öyle ise cevap vermezseniz anlarım:)

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 03, 2009, 04:12:08 öö
Sayın quadriga ;

Demek istediğim bir kâğıda , taşa, duvara vs. örnekleri siz de çoğaltabilirsiniz.
Yine öğrendiğim kadarı ile diyorum çünkü nelerin sır olduğunu bilmiyorum.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: quadriga - Eylül 03, 2009, 04:14:30 öö
Şimdi tam olarak anladım Sayın Mericcan.

Hemen cevaplama nezaketini gösterdiğinizden dolayı çok teşekkür ediyorum.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 03, 2009, 04:15:47 öö
İstirhâm ederim, Saygılar bizden...
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Eylül 03, 2009, 08:21:25 ös
Sayın popperist ;
Öncelikle yorumunuza saygı duyduğumu söylemek isterim ama katılmadığımın altını çiziyorum.




Yani bu yeminin fonksiyonu, o kişinin mason olarak kalmak istediği sürece geçerli bir yemindir.

O kişinin, bu yemini şu veya bu zamana kadar tutmasına neden olan şey, o kişinin mason cemiyeti içinde kalmak istemesiydi.

Ama artık kalmak istemiyor, ve ayrılıyorsa, bu yemin o kişiyi artık bağlamayacaktır. Zaten mason cemaatinden ayrılmış, kendisi ile cemaat arasındaki tüm bağlar kopmuş, şu halde o kişinin bu yemini tutmasına neden olan şey de kalkmış değil midir?

Yemin kavramı üzerinde de durmak gerekir. Yemin her zaman "bir şey üzerine" edilir. Yemin eden kişi, ettiği yemini "bir şey üzerine" eder. Bu "şey" de, o kişinin değer verdiği bir şey olmak zorundadır. Nitekim Kuran'da da yemin bu şekilde edilir. "Dağlara yemin olsun ki" "İkindi vaktine and olsun ki" "Zeytine and olsun ki" gibi. O bile, yemini bir şey üzerine eder. Eğer o şey ortadan kalkar veya o "değer" artık yemini eden kişinin gözünde "değer"ini yitirirse, yeminin dayanağı da ortadan kalkar ve kişi, ahlaken artık o yemininden sorumlu tutulamaz.

Yemin edilen kavram ''şeref ve nâmustur'' tabîîki eğer ortadan kalktıysa yeminini tutmasına gerek yoktur.Siz benim söylediğimi doğruluyorsunuz.Kimseye Masonluk üzerine yemin ettirilmez , tekrarlıyorum ''şerefi ve nâmusu '' üzerine yemin ettirilir.

Bu erdem mes'elesidir bence ve köylü kurnazlığına sığınıldığında saygınlık kaybettirir.

Sizin örneğinize bakarak kişinin yemin ettiği şeyin ortadan kalkmış olması yeminini yerine getirmemesini haklı gösterir dediğinizi anlıyorum  yâni şeref ve nâmus ortadan kalkmıştır demek istiyorsunuz , yanlış mı anlıyorum ?

Saygılar.
Daha guzel aciklanamazdi heralde.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: sun - Eylül 03, 2009, 10:20:05 ös
Roportajı okudum ve beyfendinin mason olduğuna dair şüpheliyim. Kesin olarak mason olsa bile 30. dereceye geliceğini hiç sanmıyorum.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Mozart - Eylül 04, 2009, 01:00:32 öö
Aman dostlar, sayın üyeler doğru anlaşılsın diye tekrarlıyorum;

Ö.M.B.L. masonik bir kuruluş, kurum değildir. Böylelikle bu kişi de Mason değildir.

Roportajı okudum ve beyfendinin mason olduğuna dair şüpheliyim. Kesin olarak mason olsa bile 30. dereceye geliceğini hiç sanmıyorum.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Eylül 05, 2009, 04:50:28 ös


Forumda başka başlıklarda gezinirken, üyelerimizden biri bana bunu okumamı ve önerdi ve görüşlerimi belirtmemi rica etti.

Nedenini bilemiyorum; ben henüz çaylağım burada, o ise pek kıdemli bir üye. Gerekiyorsa kendisi söyler neden istediğini.

Hem ana yazıyı hem ardından yapılmış tartışmaları okudum.

Ne anladım?

Aykut Yazgan ÖMBL üyesiymiş ama ayrılmış. Oraya da babası mason olduğu için girmiş. Anlaşılan gerektiğince ısınamamış; Masonluğa uyum sağlayamamış. Birçok şeyi eleştiriyor. Ancak bence o kurumun içinde bulunduğu sırada eleştirmeli ve sırf eleştirmekle de kalmayıp, öneriler getirmeliydi. Gerçi 30. derecede olduğu da söyleniyor. Doğruysa, bu kurumda hayli zaman geçirmiş. Niçin? Babası da orada olduğu için mi? Belki! Ancak madem o kadar çok zaman geçirmiş orada, beğenmediği şeyleri düzeltmek için girişimlerde bulunmalıydı. Girişmiş de mi olmamış, orası belli değil. Bu arada uygun bulmadığı işleri yapmış olduğundan da söz ediyor, hangi başkası adına travay yazmak gibi.

Yazdıklarında bana göre doğrular da var yanlışlar da… Bence ne doğruları önemli ne de yanlışları. Dolayısıyla bunların üzerinde durmak istemem.

Asıl yazıdan sonra yapılmış tartışmalar belki daha önemli.

Sayın M.Akyol’a takılıveriyorum ister istemez. “Orası bir mason kuruluşu değil ki.” diyor. Değilse, bu ortamda niçin ilgi çekiyor? Kendisini mason kuruluşu olarak gösterdiği için. Sayın M. Akyol’a sormak isterim; tarihteki ilk mason kuruluşu hangisidir diye. O da bu sorunun ardından ne geleceğini biliyor elbette; buna çok özenli bir yanıt verecektir.

Forum üyelerimizden kimileri “yemin” konusuna takılıyor. Haklılar. Neyin üzerine yemin edilir; değerli bulunanın üzerine diyorlar. Yine haklılar. Şimdi ben diyorum ki bana bir ortamda “Gel yemin et.” diyorlar; “Neyin üzerine?” diye soruyorum. “Senin dinin nedir? diyorlar. “Elhamdülillah Müslümanım.” diyorum. Önüme “Kur’an-ı Kerim” olduğunu söyledikleri bir kitap getiriyor, “Bunun üzerine el bas.” diyorlar. Kitabı elime alıp bakıyorum. İçinde Arap harfleriyle bir şeyler yazıyor. Dedikleri doğru mu, değil mi, bilemem. Güvenmek zorundayım. İyi de, İslâm dininde kitaba el basarak yemin edilir mi? Şöyle de diyebilirim: El basmak mı önemli olan yoksa niyet mi? Ben bir başka şey, bir kavram üzerine yemin edeyim. Hani bu konu üzerinde söz edilen “şeref ve namus” gibi bir kavram.

Aman bana namustan söz etmeyin. Bu aşamada konuyu sulandıracağım. Bir zamanlar bir kurumda çalışıyorum. Üst düzey sayılabilecek bir görevim var. Benden birkaç göbek aşağı düzeyde olan bir kişinin yapması gereken bir iş var. Adam o işi bir türlü yapmıyor; savsaklıyor. Sonunda bir gün patlıyorum. Birçok kişinin önünde ona “Bu senin yaptığın namussuzluktur.” diyorum. bir ay kadar sonra da bir mahkeme çağrısı alıyorum. Adam beni dava etmiş. Hakime anlatıyorum derdimi. Hakim anlıyor anlamasına da bana öğütte bulunuyor: “Yanlış yapmışsınız efendim. Onur deseniz, haysiyet deseniz, şeref deseniz haklı olabilirdiniz ama namus demişsiniz. Bu onu haklı çıkarır.”

Yemine dönelim… Neyin üzerine yemin edersen et… İstersen hiçbir şey üzerine değil, sadece “Şunları yapacağıma ötekileri de yapmayacağıma yemin ediyorum.” de. İş bitti. Masonluğa karşıt olanlar da bu yemin konusuna çok takılmıştır; hele Katolik Kilisesi… Kimileri Masonluktaki yemini geçersiz saymıştır; işlerine öyle geldiğinden.

Peki, nedir bu yeminin kapsamı, ona bakalım… Birtakım kurallara uymak; birtakım işler yapmak; bazı şeyleri yapmamak.

Kurallara uymak kolay; uyulur. Masonluk bir düşünsel disiplin kurumudur. Masonlar burada düşünsel disiplinlerini sağlamaya, geliştirmeye çalışır. Kuralların çoğu ise biçimseldir. Biçimsel disipline uymak, düşünsel disiplini sağlamaktan çok daha kolaydır. Ancak bildiğimce kimi masonlar biçimsel disiplinden de pek yakınıyor.

O birtakım işleri yapmak… İşte o bağlamda bir çapanoğlu var. İnsan onları yapacağına söz veriyor, yemin ediyor ama işin aslına bakarsanız onları zaten yapamaz. İstese de yapamaz; yetersiz kalır; gücü yetmez çünkü. Zaten ondan önceki masonlar da yapamamıştır. Becerebilmiş olanlar varsa parmakla gösterilir. Demek ki yeminin o bölümü boşuna. Çıkarsalar daha iyi. Yapılamayacak bir şeye söz vermenin anlamı ne?

Geldik sonuna … İşin en kritik noktası ve üzerinde en çok durulanı da bu: Sırların saklanması. Aykut Yazgan’ın anlattıkları üzerine yapılan eleştirilerin çoğu da bu noktada bağlanıyor zaten.

İşte bu aşamada bir sorun ile karşı karşıyayız. Sonu şu: “Masonlukta sır denilen şeyler nelerdir?” Tersine, neler sır değildir? Bunu masonlar kendi akıllarını kullanarak mı belirler, yoksa ellerine verilebilecek bir “sırlar listesi” var mı? Bana göre sır olması gereken bir şey size göre olmayabilir. Sizin sır olarak nitelediğiniz bir şey ise bana göre sıradan bir bilgi sayılabilir.

Bu iyi bir şekilde belirlenmemişse, kişiyi suçlamak zor.

Ancak kişi Masonluktan şu ya da bu nedenle ayrılmış olmakla bu sorumluluğu üzerinden atamaz. Şayet bir şirkette çalışıyorsanız, en düşük düzeydeki eleman olsanız bile o şirketin kendine özgü bazı sırlarını öğrenirsiniz. Çalıştığınız sürece bunları öğrenmemesi gereken kişilere anlatamazsınız. Üstelik oradan ayrıldıktan sonra da anlatamazsınız; anlatmamanız gerekir çünkü bunlar sizin onurunuza emanet edilmiştir.

Siz bu anlatmamanız gereken şeyleri sır olarak benimsememişseniz, ancak ilgili kuruma göre bunlar sır sayılıyorsa, bu kez kusur sizde değil ilgili kurumdadır çünkü size bu bağlamda gerekli bilgi verilmemiştir.

Özetle, Aykut Yazgan ile yapılmış söyleşide bana göre söylemiş olduğu hoş şeyler de var hoşnutsuz şeyler de. En güzel yanı kurumu karalamamış, sadece kişileri ağır bir tarzda eleştirmiş olması.

Sevgilerle,
ADAM

Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Mozart - Eylül 05, 2009, 06:23:46 ös
Öncelikel hangi üye önerdiyse kendisine teşekkür ederim.
Forumda başka başlıklarda gezinirken, üyelerimizden biri bana bunu okumamı ve önerdi ve görüşlerimi belirtmemi rica etti.
Nedenini bilemiyorum; ben henüz çaylağım burada, o ise pek kıdemli bir üye. Gerekiyorsa kendisi söyler neden istediğini.

Sizce ateistliğine inanan biri, H.K.M.B.L.' na üye olsa, Mason olabilir mi?
Sayın M.Akyol’a takılıveriyorum ister istemez. “Orası bir mason kuruluşu değil ki.” diyor. Değilse, bu ortamda niçin ilgi çekiyor? Kendisini mason kuruluşu olarak gösterdiği için.

Özel olacak ama Devlet Kurumu mu?
Bir zamanlar bir kurumda çalışıyorum. Üst düzey sayılabilecek bir görevim var.Benden birkaç göbek aşağı düzeyde olan bir kişinin yapması gereken bir iş var. Adam o işi bir türlü yapmıyor; savsaklıyor. Sonunda bir gün patlıyorum. Birçok kişinin önünde ona “Bu senin yaptığın namussuzluktur.” diyorum. bir ay kadar sonra da bir mahkeme çağrısı alıyorum. Adam beni dava etmiş. Hakime anlatıyorum derdimi. Hakim anlıyor anlamasına da bana öğütte bulunuyor: “Yanlış yapmışsınız efendim. Onur deseniz, haysiyet deseniz, şeref deseniz haklı olabilirdiniz ama namus demişsiniz. Bu onu haklı çıkarır.”

Röportajın sonuna dikkat buyurursanız, göreceksiniz ki ciddi girişimleri olmuş.
Ancak madem o kadar çok zaman geçirmiş orada, beğenmediği şeyleri düzeltmek için girişimlerde bulunmalıydı. Girişmiş de mi olmamış, orası belli değil.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Eylül 06, 2009, 08:08:09 öö
Bir ateist elbette kuramsal olarak HKEMBL’na üye bile olamaz. Fakat bu kuramsal olarak böyle. Onun ateist olduğunu nasıl belirleyeceksiniz? Toplumlarda çok kişi var aslında dinsel inancı olmayıp da öyle görünen. Özellikle İslâm dinin yaygın olduğu toplumlarda, bir de ilginçtir ki Yahudilerde bunun oranı çok daha fazla. Toplumun tolerans düzeyi ile ilgili bir olgu bu. Hıristiyanlığın yaygın olduğu toplamlarda ise öyle değil. Ancak Katolik baskısının sürdüğü yerlerde, Mormon çevresinde ve Methodistlerin çok yaygın olduğu bölgelerde geçerli bu kendini saklama kaygısı.

Burada bir de işin içine “ateist” kavramı giriyor. Tartışma alanı burası olmamalı ama Sayın M.Akyol “ateistliğe inanmış biri” sözünü de kullandığı için şunu belirteyim. Herhangi bir dinsel inancı olmamak başka, ateist olmak başka. Üstelik ateist olmak, dindar olmaktan daha zordur.

İkinci soruya yanıt: Evet, devlet kurumuydu.

Üçüncü soruya yanıt: Dikkat etmemişim. Kurumdan ayrılmasının nedeni belki de buydu; önerilerinin kabul görmeyişi. Demek ki ya yeterince dirençli değilmiş ya da önerileri pek fantastikmiş. İşin iç yüzünü bilemiyoruz ki. Yöneticilerin de anlatması gerek. Buna benzer girişimler her kurumda olur. Mason örgütleri de bundan soyutlanamaz. Anlaşıldığı kadar o girişimler bireysel düzeyde kalmış. Bir de topluluk düzeyine ulaştığını düşünün. Gerek ÖMBL gerek HKEMBL tarihinde bu gibi olaylar da var; üstelik harici dünyanın da öğrenmiş olduğu. Zaten 1966 olayı da bunun benzeri değil mi? Başka ülkelerde de var. En ilginci de birkaç yıl önce İngiltere’de baş göstermiş olanı.

Sevgilerle,
ADAM

Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: popperist - Eylül 07, 2009, 12:13:12 öö
Brutus'leri ben de sevmem.

Ancak Brutus'ler bir realitedir, ve kimin "Brutus" olup olmadığı göreceli bir konudur.

Şeref ve haysiyet üzerine bana yemin ettirdiğinizi düşünelim. Ben o kurumda kendimce bir yanlışlık gördüm diyelim, ve bundan dolayı da ayrıldığımı farzedelim.

Ya benim "şeref ve haysiyet" diye tanımladığım değerlerim arasına "doğruyu ne olursa olsun söylemek" de varsa?

O zaman doğruları söylerim. Bu da benim şerefime ve haysiyetime gölge düşürmez. Nitekim bana bu yemini ettiren kuruluşun, ilerleyen zamanda bana yemin ettirecek kapasitede bir olgu olmadığının farkına varmışımdır.

Dolayısıyla vicdanım da sızlamaz. Şerefim ve haysiyetim, tüm parlaklığıyla koruduğuma inanırım. Kendimi kandırmadığımı bilirim. Bununla beraber tabii ki birilerinin gözünde Brutus olarak algılandığımın da farkındayımdır.

Pkk üyelerini düşünün. Oraya üye olan bir adamı hayal edin. Ona da böyle bir yemin ettirilsin. Daha sonra adam pkk'nın nihai olarak zararlı bir kurum olduğunun farkına varsın ve Türk birimlerine teslim olsun. Kuşkusuz birilerince Brutus olarak görülecek, ve yaptığı eleştirilecek. Ama adamın eğer orada ettirilen yeminden daha üstün metafizik ahlak kuralları varsa, (doğruları ne olursa olsun söylemek gibi) bir şey yapamazsınız.

Şirket örneğini düşünelim. Çalıştığım şirketin illegal uygulamalarına şahit olduğumu düşünelim. Ee size göre suçun yanında olmam gerekir ve şirket içinde yaşananların şirkette kalması gerekir öyle mi?

Ben burada "yemin" kurumunun tek taraflı fesh hakkı içerebileceğini düşünüyorum.

"Ne olursa olsun, bu yemini tutacaksın" diye yemin ettirilmiş olsa bile.

Bana başlangıçta açıklanmayan, henüz üye olduğum anda bilmediğim bazı şeyler varsa,

ben bu bilmediğim şeylere taa başlangıçta nasıl kefil olabilirim? Size soruyorum. Asıl köylü kurnazlığı bu değil midir? Birine, henüz bilmediği, ileride öğreneceği şeyler hakkında bağlayıcı sözler almak ve onun tüm iradesine, kendi şerefini ipotek ederek el koymanın neresi "şerefli" bunu hiç düşündünüz mü?

Bence burada bu kişi değil, Masonluk kurumu tartışılmalı.

Ben Masonluğa karşı değilim, ancak masonluk taraftarı da değilim. Çünkü elimde net bir veri yok. Tam olarak bilmediğim bir kuruma kefil olamam. "Bu da nasıl masonmuş, sırlar açıklanır mı? Yemin bozulur mu?" gibi kraldan çok kralcı sözler de söylemem. Bir kere bu kişinin sırları açıkladığı ne malum? Dışarıdan sen nasıl biliyorsun adamın "yemin"ini bozduğunu? Bilmiyorsan nasıl böyle peşin hüküm veriyorsun? Neye dayanarak? Bu ne kadar ahlakidir? Bunu düşündünüz mü?






Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 07, 2009, 12:31:07 öö
Sayın popperist;

Bana cevâben mi yazdınız yoksa Sayın ADAM'ın gönderisine karşı mı cevap verdiniz ?
Ona  göre cevaplayayım.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: popperist - Eylül 07, 2009, 12:41:40 öö
Sayın Meriçcan,

Cevabı olabilecek herkese açık yazdım.  Yanlış anlaşılmasın, yazıdaki "sen" zamirini çok sık kullanırım. Bu özel, tek bir kişiye karşı kullandığım hitap şekli değildir. Benim kendi uslubum bu. Saygısızlık olarak düşünmeyin.

Saygılar.

Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Mozart - Eylül 07, 2009, 01:00:26 öö
Bay ADAM,

1) Sizce, ateist olan biri mason olabilir mi? Yani sizce, masonluğun özüne tersmidir? Açıklarsanız sevinirim.

2) Sizce, birden çok tanrıya inanan biri mason olabilir mi? Yani sizce, masonluğun özüne tersmidir? Açıklarsanız sevinirim

Bir ateist elbette kuramsal olarak HKEMBL’na üye bile olamaz. Fakat bu kuramsal olarak böyle. Onun ateist olduğunu nasıl belirleyeceksiniz? Toplumlarda çok kişi var aslında dinsel inancı olmayıp da öyle görünen. Özellikle İslâm dinin yaygın olduğu toplumlarda, bir de ilginçtir ki Yahudilerde bunun oranı çok daha fazla. Toplumun tolerans düzeyi ile ilgili bir olgu bu. Hıristiyanlığın yaygın olduğu toplamlarda ise öyle değil. Ancak Katolik baskısının sürdüğü yerlerde, Mormon çevresinde ve Methodistlerin çok yaygın olduğu bölgelerde geçerli bu kendini saklama kaygısı.

Burada bir de işin içine “ateist” kavramı giriyor. Tartışma alanı burası olmamalı ama Sayın M.Akyol “ateistliğe inanmış biri” sözünü de kullandığı için şunu belirteyim. Herhangi bir dinsel inancı olmamak başka, ateist olmak başka. Üstelik ateist olmak, dindar olmaktan daha zordur.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 07, 2009, 01:09:35 öö
Sayın popperist ,

Öncelikle saygısızlık olarak anlamadım hepimiz burada birşeyler öğrenmeye çalışıyoruz veya bir kısmımız da bildiklerini tâzeliyorlar,
yorumlarınızı da dikkatle okuyorum.



Brutus'leri ben de sevmem.

Ancak Brutus'ler bir realitedir, ve kimin "Brutus" olup olmadığı göreceli bir konudur.

Şeref ve haysiyet üzerine bana yemin ettirdiğinizi düşünelim. Ben o kurumda kendimce bir yanlışlık gördüm diyelim, ve bundan dolayı da ayrıldığımı farzedelim.

Ya benim "şeref ve haysiyet" diye tanımladığım değerlerim arasına "doğruyu ne olursa olsun söylemek" de varsa?




Sayın popperist ; öncelikle eleştirimi neden yaptığımın altını çizeyim de sonra ÖMBL yi hem Mason olarak kâbul etmiyorsun hemde locayı savunuyorsun sorusu gelmesin kimselerin aklına.

Ben bu şahsın en çok 10-15 bin kişiyiz demesine yâni Türkiye'deki tüm Masonlar adına konuşmasına ve bu konuşmayı ne idüğü belirli olan bir yayın organına vermesine tepki olarak yazdım.
Çünkü bu tip insanların  genellikle bu arkadaşlardan çıktığını da sonraki yorumlarıma ekledim.

Eğer bir kuruluşa girecekseniz ve bu kuruluş sizi şerefiniz üzerine yemin ettirerek içeriye alacağını size söylemişse bence çok iyi araştırmalısınız.Yok ben bunu da bilmiyordum diyorsa bu sefer ortaya başka problemler çıkar bunun üzerine de konuşabilriz.

PKK üyelerini düşünün demişsiniz kusura bakmazssanız düşünmem çünkü sizde tekrar okur iseniz bu benzetme elma /armut olayıdır.




 Nitekim bana bu yemini ettiren kuruluşun, ilerleyen zamanda bana yemin ettirecek kapasitede bir olgu olmadığının farkına varmışımdır.



Bu farkındalık sizi içeri alan insanlar ve içeridekilerle ilgili dışarıda ve özellikle mânidar sayılacak bir yayın organına konuşmanızı gerektirmemeli diye düşünürüm.Yâni ben olsam çeker giderim bana ne ? Hem yeminime sâdık kalmış olurum hem de en büyük cezâyı vermiş olurum onlara.

Yok toplum zararına birşeyler yapılıyor diyorsanız , 30. derecede mi farkına vardınız ? diye bir sorunun cevâbı ne olabilir?
Babasının referansı ile girdiğini de es geçmeden beni aydınlatırsanız müteşekkîr olurum.




ben bu bilmediğim şeylere taa başlangıçta nasıl kefil olabilirim? Size soruyorum. Asıl köylü kurnazlığı bu değil midir? Birine, henüz bilmediği, ileride öğreneceği şeyler hakkında bağlayıcı sözler almak ve onun tüm iradesine, kendi şerefini ipotek ederek el koymanın neresi "şerefli" bunu hiç düşündünüz mü?

Bence burada bu kişi değil, Masonluk kurumu tartışılmalı.


Bence yanlış düşünüyorsunuz Masonluk Forumdan da öğrenebileceğiniz gibi (eğer doğru referans olarak kâbul ediyor iseniz);
her zaman ayrılabileceğiniz bir kurumdur hiçbir açıklama yapmak zorunda da değilsiniz.Size uymaz gidersiniz.Bu konuda Masonluğun tartışılacak tarafı yoktur.

Ben Masonluğa karşı değilim, ancak masonluk taraftarı da değilim. Çünkü elimde net bir veri yok. Tam olarak bilmediğim bir kuruma kefil olamam. "Bu da nasıl masonmuş, sırlar açıklanır mı? Yemin bozulur mu?" gibi kraldan çok kralcı sözler de söylemem. Bir kere bu kişinin sırları açıkladığı ne malum? Dışarıdan sen nasıl biliyorsun adamın "yemin"ini bozduğunu? Bilmiyorsan nasıl böyle peşin hüküm veriyorsun? Neye dayanarak? Bu ne kadar ahlakidir? Bunu düşündünüz mü?

Tam olarak bilmediğiniz bir kuruma elbetteki kefil olmayınız ama bildiğini düşünenlerin hakkı olduğunuda unutmayalım di mi ?
Kimin neyi ne kadar bilip ne uzaklıkta olduğunu bu ortamda sezebilirm fakat tam olarak bilemezssiniz.

Ayrıca ben yorumlarımı ve görüşlerimi sosyal hayatımda olduğu gibi burada da ''Hakikâtin hatırı dostun hatırından önde gelir '' düstûru ile yaparım, sürç-ü  lîsan ettiysek affola.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: popperist - Eylül 07, 2009, 01:48:59 öö
Sayın Mericcan,

Ben de anlatmak istediğimi kısaca yazayım, ki yanlış anlamaları önleyeyim.

Benim anlatmak istediğim, "yemin" olgusu üzerinden kişiyi vicdanen sorumlu tutmanın, pek tutarlı bir tarafı olmadığını söylemekti.

Bunu genel geçer mantık ilkelerine göre yaptım. Burada bu konuyu tartışırken Mason kurumları sadece bir örneğimdi o kadar. İnsanlar arasındaki yeminler, kişi, yeminini bozduğunda kendisini vicdanen sorumlu tutması kuralına bağlıdır. Ve kişi haklı bir sebeple yeminini bozarsa (ki hiç de az karşılaşılan bir durum değil bu), yani kişi, vicdanını sızlatmayacak bir durumda yeminini bozarsa, bu durumdan, kişi ahlaken sorumlu tutulamaz. Çünkü kişi kendini haklı olarak sorumlu hissetmez.

Bu her çeşit yeminde böyledir. Ama tehtid ve şantaj varsa kişi pek tabii olarak yeminini sürekli sürdürür.

Yeminler, subjektiftir. Objektif değildir. Yemin eden kişi, objektif hukuk kurallarına aykırı bir durumda, kendisini bir insan olarak sorumlu hissedip adaletin yerine getirilmesine engel oluyorsa, o yemin metafiziken geçersizdir. Zaten kişiyi o yemini tutturacak bir olgu da olamaz.

Benim tüm derdim bu. Yani "nasıl olur da yeminini bozarsın" demem ben hiçbir zaman. Yeminlere de güvenmem bu yüzden. Nitekim görünür örneği bu gibi binlerce vakadır.

Sanırım daha iyi anlasıldım. Burası anlaşılırsa, benim mason dernekleriyle özel olarak bir derdimin olmadığı anlaşılabilir.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Eylül 07, 2009, 10:05:27 öö


Sayın M. Akyol’a yanıt:

Bence nasıl olduğunu soruyorsunuz, şu ya da bu kurumun kuralları uyarınca değil.

Dolayısıyla yanıt sübjektif olacak ama ben objektif baktığımı sanıyorum.

1) Olabilir… Bu olabilirlik “bence”, harici gözüyle. Fakat mason örgütlerinin anayasalarına bakarsanız hayır. Hatta kendilerine “liberal” diyen mason örgütlerinin benimsediği anayasaya göre bile hayır. O zaman niçin olabilir diyorum? Çünkü bu anayasaların hepsi artık çok eski tarihli. Bana göre yürürlüklerini yitirmiş durumdalar. Yenilerinin düzenlenmesi gerek. Ancak günümüzün koşulları eskilere oranla öyle değişmiş durumda ki, artık bunu evrensel düzeyde hiç kimse yapamaz. Her mason kuruluşu ancak kendine göre yapar; kimileri onu kabullenir, kimileri benimsemez. Bu nedenle bazı mason örgütleri bu konuyu tüzüklerinden çıkarmış. Ne üyelerinin ne de yeni katılacak olanların din ve inançlarıyla ilgilenmiyor. Bu da bana biraz daha mantıklı geliyor. Ancak birçok mason kuruluşu ve birçok mason buna şiddetle karşı çıkıyor. Ne diyebilirim?

2) Birden çok tanrıya inanmak artık yeryüzünde pek az kaldı. Günümüzde yer yer varlığını sürdüren hangi politeist inanca bakarsanız bakın, hepsinin içinde bir “asal”, “üstün” ya da “öncelikli” tanrı var. Dolayısıyla yanıtım aynı olacak. “Masonluğun özü” dediğiniz kavram hayli göreli. Bakış açısı farklı olanlar, bunu çok ayrı tarzlarda tanımlıyor.

Sevgilerle,

Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: KUZEYDOĞU - Eylül 07, 2009, 03:16:11 ös
Sayın popperist , sizi anlıyorum görüşlerinize saygı da duyuyorum ben bildiğim kadarı ile paylaşmak istiyorum ;

Ettiğiniz yeminde eğer ''vicdanınıza ve inançlarınıza aykırı söz ve görüşlere uymak zorunda bırakılmayacağınız''  yeminin içerisinde bulunursa bahsini ettiğiniz sorunlar ortadan kalkmış olacaktır sanırım.

Saygılar, sevgiler...
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Mozart - Eylül 07, 2009, 04:06:34 ös
Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Masonluğun özü, esas anlamı, amacı ateist inançda birine uygunmudur? Açıklarsanız memnun olurum.

1) Olabilir… Bu olabilirlik “bence”, harici gözüyle.



Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Eylül 07, 2009, 04:20:09 ös
Sayın M. Akyol,

Bu başlığın konusunun dışına çıkarız, farkındasınız değil mi?

Açıklamalı tanımlar yapmak gerekecektir. Masonluğun amaçları nelerdir; Masonluğun özü nedir gibi.

Şayet bunları ben yaparsam, o zaman kimine göre şöyle ama kimine göre böyle türünden şeyler söylerim. Oysa sizin Masonluğa bakış açınızı biliyorum; sizce bu tanım ve açıklamalar tümüyle yanlış, uydurma, safsata olarak görülebilir. Kaldı ki bu tanım ve açıkklamalar bu forumun birçok sayfasında çokça yer alıyor.

Buna karşın isterseniz yeni bir sayfa açıp oradaı tartışalım.

Sevgiler   
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: aashooter - Ekim 27, 2009, 05:37:34 ös
Roportaji veren kisi, referasin Bati kaynakli oldugundan bahsetmis; halbuki isik dogudan batiya gitmis degil midir? Tum dinlerin ve bilginin kaynagi dogu degil midir?

Iskoc ritine devam eden kardeslerimin bilecegi gibi, ecdadimizin "Evrensellik" ve "Tolerans" erdemleri kendini bu ritte gostermekte, referans verilmektedir... Isim, tarih bile verilmektedir...

Bu dereceyi alirken, gozyaslarimi tutamadigimi, diger dinlere mensup kardeslerimin bile Kur'an'a el basarak yemin ettigini asla unutamayacagimi belirtmek isterim...

Saygilar,

aashooter

Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ozkann - Ekim 27, 2009, 06:20:09 ös
Sayın aashooter

Türkiye'de olsanız 32. dereceye ulaşmak için 20-25 yıl çalışmanız lazımdı.

Siz 32. derece yeminini ederken locadaki diğer çıraklar mı ağlayarak kurana el bastı?
Çok duygusal bir sahne olmalı.Biraz açabilir misiniz acaba?

Alıntı
Bu dereceyi alirken, gozyaslarimi tutamadigimi, diger dinlere mensup kardeslerimin bile Kur'an'a el basarak yemin ettigini asla unutamayacagimi belirtmek isterim...

Cevaben ayrı bir başlık açarsanız çok memnun olurum.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Genius Loci - Ekim 27, 2009, 06:37:17 ös
sn. özkann,

sn. aashooter'ın kastı galiba o derecedeye vasıl olmuş olan Masonlardır. Yoksa bir Çırak Mason'un kaçıncı derecenin töreni olursa olsun daha üst bir derece çalışmalarına katılması bildiğiniz üzere mümkün değildir. Benim anladığım kadarıyla Sn. aashooter'in aldığı derecenin katılma töreninde o derecede çalışmalarda bulunan Masonların din ayırdı gözetmeksizin Kurana el basarak yemin ettikleridir.

tabi muhatap daha ayrıntılı cevap vermek isteyebilir.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: aashooter - Ekim 27, 2009, 07:40:19 ös
Sevgili ozkann,

Mesajina cevabimi "Evrensel Masonluk" bolumune yazacagim...

Saygilar,

aashooter
Sayın aashooter

Türkiye'de olsanız 32. dereceye ulaşmak için 20-25 yıl çalışmanız lazımdı.

Siz 32. derece yeminini ederken locadaki diğer çıraklar mı ağlayarak kurana el bastı?
Çok duygusal bir sahne olmalı.Biraz açabilir misiniz acaba?

Alıntı
Bu dereceyi alirken, gozyaslarimi tutamadigimi, diger dinlere mensup kardeslerimin bile Kur'an'a el basarak yemin ettigini asla unutamayacagimi belirtmek isterim...

Cevaben ayrı bir başlık açarsanız çok memnun olurum.

Saygılarımla

Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: BorderWarden - Ekim 29, 2009, 12:00:38 ös
Şeref ve namus üzerine yemin ediliyorsa ve kendisininde mason olduğunu sölüyor.Kendide bu yemini ettikten sonra yeminini ve namusunu hiçe sayıyorsa bunu nasıl karşılanacagını düşünmemişmi ? Şahsi çıkar ve menfaatlerı için masonlugu alet edenleri KINIYORUM.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Ekim 29, 2009, 03:04:44 ös

Sevgili Dostlar,

Ben bu başlık altında demem gerekenleri daha önce demiştim; yinelemeyeceğim.

Ancak beni çok üzen bir noktayı dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Burada konu başlıkta yazılı olduğu gibidir. Adı belli bir kişinin Masonluktan ayrıldıktan sonra Masonluk üzerine yazdıklarının tartışılmasıdır. Gerçi kişinin gıyabında böyle bir işin rne denli doğru olduğu da sorgulanabilir ama o kişi bunları bir kitapta yansıtmış olduğıuna göre, bu bağlamda fromda konunun tartışılması  etik bakımdan yanlış değildir.

Yapılan yanlış ise konuyu saptırmaktır. Konu nirengisinden öyle çıkmış durumda ki sonunda BorderWarden o kişiyi çıkarcılıkla suçlamış.

Ne ilgisi var?

Tamam belki söz verişlerini çiğnemiş kendine göre haklı bulduğu bir gerekçeyle (ki o gerekçeyi anlamak için kitabı okumalı) ama olayın namus ile, iffet ile, hele çıkarcılık ile hiçbir bağlantısı yok.

Sevgiler.

 


Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Ekim 29, 2009, 03:13:41 ös

Birdenbire aklıma geldi; şunu da eklemek istedim.

Sabahattin Arıç adlı bir masonun yazmış olduğu "Masonların Dünyası" diye bir kitap var. Eğer verilen sözleri çiğnemekten bundan ötürü onursuzluğa düşmekten söz ediyorsak, asıl bu kitabı görmeliyiz. Burada Masonluğun ya da masonların eleştirisi falan yok. Bu forum alanında uymak zorunda olduğumuz kuralların 17. maddesi uyarınca yazılamayacak şeylerin bir dolusunu içeren bir kitap. Ben neler yazılmış olduğunu anlatmayayım, merak eden herhangi bir on-line kitap satıcısı sitesine girsin; içeriği orada anlatılıyor.

Sevgiler.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Mozart - Ekim 29, 2009, 11:19:06 ös
Bu başlığın açılmasına sebep olan ilgili şahıs Aykut Yazgan'ın  "Duvarcı Ustaları" kitabını tavsiye ederim, içinde karikatürler de vardır. Okur okur gülersiniz. Beyninizi kullanmanıza bile gerek yok. O kadar saçma bir mantık.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: BorderWarden - Şubat 01, 2010, 11:21:04 ös
Geç olsada bu konu hakkında tekrar bir cevap hakkı doğduğunu düşündüğüm için yazıyorum.
İlk olarak yemin ediliyorsa bunu tutmak önemli değilmidir?Eğer yemin verilmişse ne üzerine yemin verdiğini ögrenmek isterim.Bence verilen söz,yemin vb. kesinlikle çiğnenmemeli.Eğer onun gereklerini yerine getiremeyeceksen o yemini etmemelisin diye düşünüyorum.Aslında her konuştuğun bir söz bir yemin niteliği taşımalı.Bu sayede hata payını en aşağı indirmiş olursun diye düşünmekteyim.
Çıkar konusundada bir kaç cümle söylemek isterim.Bir kişi ettiği yemini düşünmüyorsa bunun bir açıklamasıda maddi ve manevi çıkar olabilir.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Asi - Şubat 02, 2010, 11:02:14 ös
Roportajı okudum ve beyfendinin mason olduğuna dair şüpheliyim. Kesin olarak mason olsa bile 30. dereceye geliceğini hiç sanmıyorum.
Alaaddin... Naber :D
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Asi - Şubat 02, 2010, 11:11:46 ös
Roportajı okudum ve beyfendinin mason olduğuna dair şüpheliyim. Kesin olarak mason olsa bile 30. dereceye geliceğini hiç sanmıyorum.
Alaaddin... Naber :D


Forumda başka başlıklarda gezinirken, üyelerimizden biri bana bunu okumamı ve önerdi ve görüşlerimi belirtmemi rica etti.

Nedenini bilemiyorum; ben henüz çaylağım burada, o ise pek kıdemli bir üye. Gerekiyorsa kendisi söyler neden istediğini.

Hem ana yazıyı hem ardından yapılmış tartışmaları okudum.

Ne anladım?

Aykut Yazgan ÖMBL üyesiymiş ama ayrılmış. Oraya da babası mason olduğu için girmiş. Anlaşılan gerektiğince ısınamamış; Masonluğa uyum sağlayamamış. Birçok şeyi eleştiriyor. Ancak bence o kurumun içinde bulunduğu sırada eleştirmeli ve sırf eleştirmekle de kalmayıp, öneriler getirmeliydi. Gerçi 30. derecede olduğu da söyleniyor. Doğruysa, bu kurumda hayli zaman geçirmiş. Niçin? Babası da orada olduğu için mi? Belki! Ancak madem o kadar çok zaman geçirmiş orada, beğenmediği şeyleri düzeltmek için girişimlerde bulunmalıydı. Girişmiş de mi olmamış, orası belli değil. Bu arada uygun bulmadığı işleri yapmış olduğundan da söz ediyor, hangi başkası adına travay yazmak gibi.

Yazdıklarında bana göre doğrular da var yanlışlar da… Bence ne doğruları önemli ne de yanlışları. Dolayısıyla bunların üzerinde durmak istemem.

Asıl yazıdan sonra yapılmış tartışmalar belki daha önemli.

Sayın M.Akyol’a takılıveriyorum ister istemez. “Orası bir mason kuruluşu değil ki.” diyor. Değilse, bu ortamda niçin ilgi çekiyor? Kendisini mason kuruluşu olarak gösterdiği için. Sayın M. Akyol’a sormak isterim; tarihteki ilk mason kuruluşu hangisidir diye. O da bu sorunun ardından ne geleceğini biliyor elbette; buna çok özenli bir yanıt verecektir.

Forum üyelerimizden kimileri “yemin” konusuna takılıyor. Haklılar. Neyin üzerine yemin edilir; değerli bulunanın üzerine diyorlar. Yine haklılar. Şimdi ben diyorum ki bana bir ortamda “Gel yemin et.” diyorlar; “Neyin üzerine?” diye soruyorum. “Senin dinin nedir? diyorlar. “Elhamdülillah Müslümanım.” diyorum. Önüme “Kur’an-ı Kerim” olduğunu söyledikleri bir kitap getiriyor, “Bunun üzerine el bas.” diyorlar. Kitabı elime alıp bakıyorum. İçinde Arap harfleriyle bir şeyler yazıyor. Dedikleri doğru mu, değil mi, bilemem. Güvenmek zorundayım. İyi de, İslâm dininde kitaba el basarak yemin edilir mi? Şöyle de diyebilirim: El basmak mı önemli olan yoksa niyet mi? Ben bir başka şey, bir kavram üzerine yemin edeyim. Hani bu konu üzerinde söz edilen “şeref ve namus” gibi bir kavram.

Aman bana namustan söz etmeyin. Bu aşamada konuyu sulandıracağım. Bir zamanlar bir kurumda çalışıyorum. Üst düzey sayılabilecek bir görevim var. Benden birkaç göbek aşağı düzeyde olan bir kişinin yapması gereken bir iş var. Adam o işi bir türlü yapmıyor; savsaklıyor. Sonunda bir gün patlıyorum. Birçok kişinin önünde ona “Bu senin yaptığın namussuzluktur.” diyorum. bir ay kadar sonra da bir mahkeme çağrısı alıyorum. Adam beni dava etmiş. Hakime anlatıyorum derdimi. Hakim anlıyor anlamasına da bana öğütte bulunuyor: “Yanlış yapmışsınız efendim. Onur deseniz, haysiyet deseniz, şeref deseniz haklı olabilirdiniz ama namus demişsiniz. Bu onu haklı çıkarır.”

Yemine dönelim… Neyin üzerine yemin edersen et… İstersen hiçbir şey üzerine değil, sadece “Şunları yapacağıma ötekileri de yapmayacağıma yemin ediyorum.” de. İş bitti. Masonluğa karşıt olanlar da bu yemin konusuna çok takılmıştır; hele Katolik Kilisesi… Kimileri Masonluktaki yemini geçersiz saymıştır; işlerine öyle geldiğinden.

Peki, nedir bu yeminin kapsamı, ona bakalım… Birtakım kurallara uymak; birtakım işler yapmak; bazı şeyleri yapmamak.

Kurallara uymak kolay; uyulur. Masonluk bir düşünsel disiplin kurumudur. Masonlar burada düşünsel disiplinlerini sağlamaya, geliştirmeye çalışır. Kuralların çoğu ise biçimseldir. Biçimsel disipline uymak, düşünsel disiplini sağlamaktan çok daha kolaydır. Ancak bildiğimce kimi masonlar biçimsel disiplinden de pek yakınıyor.

O birtakım işleri yapmak… İşte o bağlamda bir çapanoğlu var. İnsan onları yapacağına söz veriyor, yemin ediyor ama işin aslına bakarsanız onları zaten yapamaz. İstese de yapamaz; yetersiz kalır; gücü yetmez çünkü. Zaten ondan önceki masonlar da yapamamıştır. Becerebilmiş olanlar varsa parmakla gösterilir. Demek ki yeminin o bölümü boşuna. Çıkarsalar daha iyi. Yapılamayacak bir şeye söz vermenin anlamı ne?

Geldik sonuna … İşin en kritik noktası ve üzerinde en çok durulanı da bu: Sırların saklanması. Aykut Yazgan’ın anlattıkları üzerine yapılan eleştirilerin çoğu da bu noktada bağlanıyor zaten.

İşte bu aşamada bir sorun ile karşı karşıyayız. Sonu şu: “Masonlukta sır denilen şeyler nelerdir?” Tersine, neler sır değildir? Bunu masonlar kendi akıllarını kullanarak mı belirler, yoksa ellerine verilebilecek bir “sırlar listesi” var mı? Bana göre sır olması gereken bir şey size göre olmayabilir. Sizin sır olarak nitelediğiniz bir şey ise bana göre sıradan bir bilgi sayılabilir.

Bu iyi bir şekilde belirlenmemişse, kişiyi suçlamak zor.

Ancak kişi Masonluktan şu ya da bu nedenle ayrılmış olmakla bu sorumluluğu üzerinden atamaz. Şayet bir şirkette çalışıyorsanız, en düşük düzeydeki eleman olsanız bile o şirketin kendine özgü bazı sırlarını öğrenirsiniz. Çalıştığınız sürece bunları öğrenmemesi gereken kişilere anlatamazsınız. Üstelik oradan ayrıldıktan sonra da anlatamazsınız; anlatmamanız gerekir çünkü bunlar sizin onurunuza emanet edilmiştir.

Siz bu anlatmamanız gereken şeyleri sır olarak benimsememişseniz, ancak ilgili kuruma göre bunlar sır sayılıyorsa, bu kez kusur sizde değil ilgili kurumdadır çünkü size bu bağlamda gerekli bilgi verilmemiştir.

Özetle, Aykut Yazgan ile yapılmış söyleşide bana göre söylemiş olduğu hoş şeyler de var hoşnutsuz şeyler de. En güzel yanı kurumu karalamamış, sadece kişileri ağır bir tarzda eleştirmiş olması.

Sevgilerle,
ADAM


Sevgili Adam,
Sizinle daha tanisma serefine nail olmadik ama... Bir noktaya parmak basmissiniz. Demissiniz ki bir kitap uzerine yemin edililiyor, Arapca anlamiyorum, vs.

Sanirim burada bahsedilen neyin uzerinde yemin edildigi degil uzerine yemin edildigi. Bildigim kadari ile bu yemin sirasinda namusum ve serefim uzerine yemin ederim deniliyor. Herhangi bir kitap uzerine denilmiyor.

Ayrica birisi neden butun bu sizmalar, videolar, aciklamalar hep OMBL'den cikiyor acaba diye sormus. Benim bir fikrim var. OMBL bildigim kadari ile ve cok genis olarak ele alirsak masonlugun bazi kisitlamalarinin gereksiz olduguna inanip bu sebepten dolayi muntazam tabir edilenden uzaklasan veya onlara yakinlasmamis olan kisilerden olusuyor. Bildigim kadari ile bir yaraticiya inanis sarti da yok.
Eger bu sart yoksa bu OMBL'dekiler neyin uzerine and iciyorlar? Ya da iciyorlar mi? Bu kisitlamalardan bazilarinin masonik sir veya giz sayilan seylerin aciklanmamasi olarak mi goruyorlar da hep bir ifsa etme geregini duyuyorlar? Neden sizmalarin cogu OMBL'ye oluyor? Diger tarafa giremeyenlerin bile buraya girebildigi icin mi?

Herhangi biri yanitlarsa sevinirim.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Asi - Şubat 02, 2010, 11:16:11 ös

Sevgili Dostlar,

Ben bu başlık altında demem gerekenleri daha önce demiştim; yinelemeyeceğim.

Ancak beni çok üzen bir noktayı dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Burada konu başlıkta yazılı olduğu gibidir. Adı belli bir kişinin Masonluktan ayrıldıktan sonra Masonluk üzerine yazdıklarının tartışılmasıdır. Gerçi kişinin gıyabında böyle bir işin rne denli doğru olduğu da sorgulanabilir ama o kişi bunları bir kitapta yansıtmış olduğıuna göre, bu bağlamda fromda konunun tartışılması  etik bakımdan yanlış değildir.

Yapılan yanlış ise konuyu saptırmaktır. Konu nirengisinden öyle çıkmış durumda ki sonunda BorderWarden o kişiyi çıkarcılıkla suçlamış.

Ne ilgisi var?

Tamam belki söz verişlerini çiğnemiş kendine göre haklı bulduğu bir gerekçeyle (ki o gerekçeyi anlamak için kitabı okumalı) ama olayın namus ile, iffet ile, hele çıkarcılık ile hiçbir bağlantısı yok.

Sevgiler.

 



NAsil yok sevgili ADAM?

Birisi simdi size cikip serefim ve namusum uzerine yemin ederim ki deyip bir sey soylese veya bir sey yapacagini taahhut etse ve yapmasa siz o kisiye ne gozle bakarsiniz? Bana objektif olamiyormussunuz gibi geldi :)
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Şubat 03, 2010, 08:32:00 öö

Bu hayli eskimiş konu yine canlandırılmış.

Ben bunun üzerine bir şey söylemezdim ama doğrudan bana hitap hatta yüklenme var.

Yüklenmeyi pek dert etmem ama hitap zorluyor. Sanki tüm katılımcılara açık olan forum ortamında diyalog yapıyormuşuz gibi geliyor bana.

Bu konuyla bağlantılı olarak ne benim bir kişinin yanını tuttuğum var ne de bir örgütün. Ancak Aykut Yazgan'ın kitabı hayli ilginçtir; kapsamı bilinmeden üzerinde kulaktan dolma görüş belirtmek zordur. Kişinin andını (yeminini) çiğnemiş olduğu doğrudur. Bundan anhdın nasıl verildiği ya da ne tarzda bir yemin edildiğini bir yana bırakın, Masonlukta sırların saklanacağı üzerine söz verildiği bilindiğine göre, bu kişi onursuz bir davranışta bulunmuştur. Hem öylesine onursuzluk etmiştir ki, bırakın mason localarında neler yapıldığını anlatmasını, onları tiye almasını, adlarını bile belirterek kişileri aşağılamıştır. Bu nedenle yüzüne tükürülesidir.

Ancak ben gene de diyorum ki bu işin "namus" ve "iffet" gibi kavramlarla ilgisi yoktur. Yanılgı burada, bu kavramların kullanılışında oluyor. Bu iki kavram "onur" (haysiyet) kavramıyla eş anlamlı daeğildir. Sizinle karşı karşıya gelsek tanıkların bulunduğu bir ortamda ve siz bana "haysiyetsiz" deseniz belki ağız dalaşı yapabiliriz ama şayet "namussuz" derseniz, ben sizi mahkemeye veririm; önce ceza mahkemesinde hüküm giyer, sonra da hukuk mahkemesinin kararı uyarınca bana manevi tazminat ödersiniz. Dolayısıyla kullanılmış olan kavram yanlış.

İşin öteki yönüne gelince... Dünyanın birçok yerinde Masonlukla ilgili açığa vurmalar yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bunlardan Amerika'daki bur olayı bu forumda uzun uzun anlatmıştım. Onu bir yana bırakalım, hem ÖMBL hem HKEMBL eski üyelerinden birtakım sızdırmalar, olmayacak şeyleri yansıtmalar, anlatmalar karşımıza çıkmaktadır. Belki bunların pek farkında değiliz. Belki basın ve medyada, yayın dünyasında yer alan olmadık, olmayacak anlatımları bu bağlamda bir ayırım yapmadan/yapamadan izliyoruz. Buna bir örnek vereyim: Sabahattin Arıç'ın "Masonların Dünyası" diye bir kitabı var. Piyasada hâlâ bulunabiliyor. Bu kişi HKEMBL'ndan ayrılma. Kitabında öyle suçlamalar, alay etmeler falan yok; localarda uygulanmakta olan ritüelin tamamı var. Dolayısıyla, bu gibi işler hep ÖMBL'de patlak veriyor demek doğru olmaz. Hele geçtiğimiz yıllarda HKEMBL'nda öyle bir olay patlak verdi ki, günlerce, aylarca basın bununla dolup taştı.

Kişiler hangi mason örgütünün üyesi olursa olsun yanlış işler yapabiliyor. Bu konuyu da bu forum alanında aynrı bir başlık altında uzun uzun irdelemiştim.

Sevgiler.

 

   
Başlık: Re: Ö.M.B.L.' ndan ayrýlan, 30. derece bir üyenin anlattýklarý
Gönderen: Asi - Şubat 03, 2010, 05:06:53 ös
Sevgili Adam, mutabikiz. Ama kisi sayet namus ve serefim uzerine dedi ise kendi namusunu ortaya koymus demektir. Tabi genel anladigimiz namus ile alakasi yoktur.

HKEMBL, dunyadaki desifreler ve OMBL ornekleriniz dogrudur fakat bir ortalamaya vurdugunuzda -en azindan Turkiye icin- sonuclar sizce ne gosterir?

Bir onceki mesajlarimda amacim sizi hedef almak veya bir tarafi tuttugunuzu savunmak degildi. Direk siz yorum yapmissiniz konu ile ilgili, sorularimi size yonelltim dolayisiyla. Rahatsiz olmayin lutfen size karsi hic bir negatif dusuncem yok :) Asiyim sadece.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrýlan, 30. derece bir üyenin anlattýklarý
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Şubat 03, 2010, 05:21:35 ös
Sevgili Adam... Yazilarinizi severek takip ediyorum. Foruma cok ayri bir hava kattiniz tesekkurler.
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Şubat 03, 2010, 05:37:09 ös
Bu konu nasıl bir ortalamaya vurulabilir ki?...

Yapılacak olan iş nedir?... Dışarıdan bizim bildiğimiz sapma olayları, ters tutumlar vb. daha çcok HKEMBL cephesinde mi olmuş, ÖMBL cephesinde mi? Bunu mu karşılaştıracağız? (Aslında bir de KMBL cephesinde öyle bir olay var ki pek duyulmamış, orada burada yazılmamış ama evlere barklara şenlik!...)

Türkiye'deki Masonluk bölünmeden önceki sapmalar, yanlışlıklar kimin hesabına yazılacak?

1964-1965 olayları kimin hesabına yazılacak?

Bölünmeden sonraki bilinen olaylar nasıl değerlendirilecek? Nasıl puvanlanacak ki bunlar toplanıp olay sayısına bölünerek bir ortalaması bulunsun? Bir locada gizi kamerayla çekilip sonra Medya'nın belli bir kanadında yapayanlış spekülasyonlar eklenerek kopartılmış olan patırtı mı önemlidir yoksa birtakım ileri gelenlerin güveni kötüye kullanma ve kurumu zarara sokma  iddiasıyla açılmış kamu ve hukuk davaları mı?  

Bir de bilinmeyenler, toplumda hemen hiç duyulmamışş olanlar var, kol kırılır en içinde kalır tarzında. Aslında tüm bunların hepsi öyle olmalı ama sızıyor işte.

Bu bağlamda, her ne kadar bu forumun gündemine getirilmişse de Aykut Yazgan'ın kitabı öyle çok sansasyon yaratmadı. O kitabı Aytunç Altındal yazmış olsayrdı bakın nasıl tutulurdu. Onun da bu kitabı niçin yazıp bastırmış, andını her ne üzerine ve her ne biçimde vermiş olursa olsun niçin çiğnediğini, neden böyle yaptığını anlayabilmek için, diğer kitaplarını da okumuş, kişinin kimliği üzerine bir kanıya varmış olmak gerek.

Bana yan tuttuğum söyleniyor ara sıra... Oysa bakın yan nasıl tutuluyor: Buradaki asal konu başlıkta; Aykut Yazgan'ın kimliği ya da kitabı değil, konu o kitapta neler anlatmış olduğu, masonları nasıl bir hicivle eleştirdiği de değil; asal konu bütün bunları açıkça yapan bir kişinin bir zamanlar ÖMBL üyesi olması.

Şimdi ben yan tutucak olsam, bu forum alanına HKEMBL kapsamında aslında olmaması gerekip de olmuş işleri dökerim. Gerçi Sabahakttin Arıç örneğini vermedim değil ama bir başka nedenle ondan söz etseydim, bir zamanlar HKEMBL üyesi olduğuna hiç değinmezdim.

Biliyor musunuz, ara sıra masonların yüz kızartıcı suç işlediği bile oluyor. Hatta bildiğim kadarıyla bir ihaleye karıştırılmış fesat nedeniyle içlerinden biri hâlâ cezaevinde. Bu gibi olaylar HKEMBL cephesinde ÖMBL cephesine oranla daha çok oluyorsa bu pek doğal. Bunun iki büyük locanın niteliğiyle hiçbir bağlantısı yok; tek etken nicelik. HKEMBL üyelerinin toplam sayısı bildiğim kadarıyla ÖMBL üyelerinin 4-5 katı. Dolayısıyla iyi ve güzel işler de kötü ve yanlış işler de o cephede daha çok çıkar. İnsan etkenidir bunları yönlendiren. Masonlar her ne kadar hamtaşlarını yontmakta olduklarını söyleseler de, aralarında o taşı çok iyi yontan ve ortaya bir yapıt çıkaranlar olduğu gibi, hiç yontamayıp eğri büğrülüğünü gideremeyenler de var.

Ancak bizim genelde büyük bir yanlışımız şu: Hiç o iyi ve güzel işlerden söz etmez, hep kötü ve yanlış işleri gündem konusu ederiz. Daha çok hoşumuza gittiğinden mi? Ben iyimser davranayım: Hayır, ondan değil. İyi ve doğru işler zaten yapılması gerekenlerdir. Üstelik ülkemizde gerek bireysel olarak masonlar gerekse kurumsal olarak  mason örgütleri, yaptıkları iyi ve güzel işlerle öğünmekten, kendi propagandalarını yapmaktan da pek hoşlanmaz, bunu Mason Töresi'ne aykırı bulurlar. Dolayısıyla sadece kötü ve yanlış işler ortaya çıkınca dikkatimizi çeker ve bir tek onların üzerinde dururuz. Nitekim antimasonik cephelerde yapılmakta olan da budur.

Sevgiler.
    
Bu arada Sayın Omnia Tempus Alit'e de teşekkürler.



 
Başlık: Re: Ö.M.B.L.' ndan ayrýlan, 30. derece bir üyenin anlattýklarý
Gönderen: Asi - Şubat 03, 2010, 05:49:40 ös
Sevgili adam ama konumuz masonlukla ilgili suclar vs degil mi? Neyse gorunuse gore bu konuda biraz alingansiniz, uzamasin :)
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: ADAM - Şubat 03, 2010, 06:11:11 ös

"Mason Töresine Aykırılıklar" genel başlığı altında forumda birkaç ay önce yer almış uzun bir çalışmam var.

Suçlar bakımından bence Türkiye'deki masonlar, Batı dünyasındaki masonların yanında zemzemle yıkanmış kalır.

Sevgiler. 
Başlık: Ynt: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları
Gönderen: Waldow - Şubat 03, 2010, 06:13:33 ös
Katılıyorum, özellikle fransada olanlar.