Dün, birlikte yaşlandık sizinle.
Ve bugün, birlikte yaşlanıyoruz.
Bir terazi var şimdi,
Hayat gayemizin üzerinde:
Kaybettiklerimiz bir kefede;
Ve kazandıklarımız, diğer kefede.
Ne yazık ki;
Hatırlatabileceğim bir anı yok size,
Hangi gölde ıslattığımıza dair misinayı.
Veyahut da,
Nereden aldığımıza ilişkin,
Beğendiğiniz mavi kazağı.
Dün, birlikte yaşlandık sizinle.
Ve bugün, birlikte yaşlanıyoruz.
Boş cümlelere,
Dolu anlamlar yükleme peşindeydik biz, sizinle.
Korkunun boykotlarında tanışmıştık.
Ve ‘neden’ diye sormuştunuz, bana…
‘ Neden heyecan duyamıyorsunuz, hayata karşı hala…’
Dün, birlikte yaşlandık sizinle.
Ve bugün, birlikte yaşlanıyoruz.
Bir güz yağmuru taşıdı sizin ruhunuzu yeryüzüne.
Öyle yüce bir esindi ki bu;
İnancın askerleri, o gün çıktı,
İnançsızlığın kalelerine doğru sefere.
Dün, birlikte yaşlandık sizinle.
Ve bugün, birlikte yaşlanıyoruz.
Vuslatın rahminde aradım gölgenizi:
Gurur çıktı karşıma.
Pusmadım, sinmedim, ayak diredim;
Hayalinizin müridi olmaya devam etmek adına.
Bu kez de,
Utanç teşvik etmeye kalkıştı beni yılmaya.
Pustum, sindim, ayak direyemedim belki o vakit…
Ama söz verdim, son umut elçisi yalnızlığa:
Bir daha asla aşklar adamayacağıma,
Hayal sunaklarına
Dün, birlikte yaşlandık sizinle…
Ve bugün, birlikte ayrılıyoruz…