Sn. Violet belli koşullar altındaki ahlaki tercihlerin veri olarak kullanılıp bunun üzerinden iktisadi hesaplamalar (veya tüketici davranışı) yapılıp yapılamayacağını sormuş. Cevap evet. Zira davranışsal iktisat, uluslararası pazarlama ve nöro pazarlama bu sorunun cevaplarıyla ilgilenir. Hatta her topluluk için iktisadi davranışın şiddeti ve yönü de farklı olacaktır. Örneğin, erillik kültürel boyutu düşük olan topluluklar (veya kişiler) teoride "etik" ya da "ahlaki" bir iktisadi davranış için daha yüksek bedel ödemeye hazır kabul edilir. Yalnızca "hesaplamalar" tam olarak öngörülebilir değildir. Yine de kültürel pazarlama ve nöro pazarlama gibi alanlar ilerledikçe konunun esas alanı olan davranışsal iktisatta da daha net cevaplar verebileceğimiz günler gelecektir.
Temel ihtiyaçlar meselesine gelince; sanıyorum hatalı ifade etmişim. Bahsettiğim şey tam olarak açlık seviyesi veya çok düşük gelir değil. Piyasanın iyiye gitmemesi yeterli. Reel sektörün kazançları ve hane halkı refahı artmaya devam ettikçe, tüketicilerin eşitler arasında "daha etik" olanı ödüllendirdiği, piyasanın kötüye gittiği algısı güçlendikçe ise bu ayrımın yavaş yavaş ortadan kalktığı gözlemlenmiştir. Konuyla ilgilenen kıymetli üyeler ve ziyaretçiler kullanılmış araba lastiklerinden kışlık bot üreten bir firmanın 2008 öncesi ve sonrası davranışlarını ve tüketicilerin bu kuruluşa bakışlarındaki farkları okumak isteyebilirler. (kurum adı vermeden bu kadar anlatabildim)
Soruyu soran kişinin bir hanımefendi olması ve kıtlık durumlarındaki iktisadi davranışa atıfta bulunmuş olması ise aklıma iktisatçılar arasında iyi bilinen ve bolca şakası yapılan "ruj etkisini" getirdi.
Henüz araştırmaya fırsat bulamamış üye ve ziyaretçilerimizin göz attıkları takdirde hoşlanacaklarını tahmin ediyorum.
Saygılar.