Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MUSA İLE HAKİKATE DOĞRU(19)-BİR İŞİN SONUNU SABIRLA BEKLEMEK İBADETTİR  (Okunma sayısı 2902 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 10, 2010, 03:52:26 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

BİR İŞİN SONUNU SABIRLA BEKLEMEK İBADETTİR


Bir gün Hz. Ömer’in elinde Tevrat sayfalarından birini gören Peygamber Efendimiz, biraz da öfkelenerek O’na şöyle demişti: “...Allah’a yemin ederim ki, eğer Musa sağ olup aranızda bulunsa, onun için tek meşru tutum, bana uymak olacaktı”. Düşünüyorum da eğer gerçekten Hz. Musa, Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemde yaşasaydı, yazıya başlık olarak seçtiğim hadisten en çok istifade edenlerin başında gelirdi. Çünkü Hz. Musa ile Hızır arasında geçen olayları sahabeye anlatan Peygamberimiz, Hz. Musa’nın bu arkadaşlık sırasında gösterdiği sabırsızlığı bilgi açısından büyük bir kayıp olarak değerlendirmiş ve sonunda şu temennide bulunmuştu: “Ne olurdu sabretseydi de, aralarında geçecek haberlerini Allah bize kıssa yapaydı” (Buhari, C.7, S.3208).


Kur'an’ın temel kavramlarından biri olan sabır, nefsin zorluklara tahammülü diye tanımlanır. Sabır, zafere giden yolun anahtarıdır ve sabır sırrından nasiplenmeyen ruhun olgunlaşıp pişmesi mümkün değildir. Tebrizli Şems şöyle diyor: “Sabrın manası, işin sonunu gözlemek, sabırsızlığın manası da işin sonunu göremeyecek kadar kısa görüşlü olmaktır. İlk saf, daima işlerin sonunu iyi görenlere kalır” (Şems, Makalat, 1/74). Ve Şems şu ilginç sözlerle devam ediyor: “Nasıl ki Yusuf kuyuya atıldığı, zindana tıkıldığı günlerde bile gecelerini hoş geçiriyordu. Çünkü kendisine ayın, güneşin, yıldızların secde ettiğini rüyasında görerek buna inanmıştı” (Şems, Makalat, 1/80)


Her müminin içinde de bir Yusuf rüyası saklı olmalıdır. Yusuf Suresi Kur'an’da boşuna yer almamıştır. Cenab-ı Hakk daha bu sûrenin başında: ”Andolsun ki, Yusuf ve kardeşlerinin hikayelerinde zafer ve sonsuzluğu arayanlar için gerçekten izler ve ibretler vardır” (Yusuf/7) diyerek hakikat yolcularının dikkatlerini çekmiş, zaferlerin en mukaddes ve muazzamlarını gerçekleştirmiş olan nebilerin belirgin vasıflarından birinin de sabır olduğunu vurgulamıştır.


Sabır, nefis itibarıyla aceleci olan insanın (İsra/11) bu eksikliğini gideren bir ruhsal yardımdır. Bunun içindir ki Hz. Peygamber onu “insanoğluna yapılan lutuf-ların en hayırlısı, en genişi” olarak nitelendiriyor (Buhari, rikaak, 30). Sabır bir nimet olduğu için onun en güzelini elde etmemiz öğütlenmiştir. “Yakup dedi ki: Artık bana düşen güzel bir sabırdır. Başka ne yapayım ki?” (Yusuf/18). Nedir güzel sabır, yani sabr-ı cemil? Güzel sabır, “kendisinde halka şikayet bulunmayan sabır” diye tanıtılır ve bu tanım da Kur'an kaynaklıdır (Yusuf/86).


Toplum hayatının erdirici ve besleyici unsurlarından biri de sabır ahlakıdır. Bunun içindir ki İslam toplumunda fertlerin birbirlerine yardımları içinde sabrı tavsiye önemli yer tutar: “Andolsun zamana ki insan kesin bir kayıp içindedir. Ancak iman edenlerle, güzel amellerde bulunanlar, bir de birbirlerine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler böyle değil” (Asr Suresi/1-3). Ne ilginçtir ki, sahabeler, birbirleriyle selamlaştıklarında veya ayrılacakları zaman bu Asr Suresi’ni okurlardı. Çünkü orada amel, Hakk ve sabır dikkatlere sunuluyor. Ve bu üçü zafer ve mutluluğun esasıdır.


Genel olarak vermeye çalıştığımız sabrın en güzeli de ilim ve hikmet öğrenmede gösterilen sabırdır. İşte bu noktada Hızır, Hz. Musa’nın bu sabrı gösteremeyeceği kanaatindedir ve gerekçesini şöyle açıklar: “İç yüzünü bilemediğin veya tecrübe alanı içinde kavrayamayacağın bir şeye nasıl sabredeceksin?” (Kehf/68). Yani benimle arkadaşlığında bir takım şeyler göreceksin ki, sır ve hikmetinden haberin olmayacak, dıştan bakışta ise iyi görünmeyecek. Çünkü senin şeriatine aykırı düşen işler yapacağım. Bunu ben yaparken Allah’ın sana öğretmeyip de bana öğretmiş olduğu bir bilgiye dayanarak yürüyeceğim. Sen ise, Allah’ın sana öğrettiği bir bilgiye dayanarak yürüyorsun ki; ben de onu bilmiyorum. Her birimiz kendi durumumuzdan sorumluyuz. Allah katında herkes kendi durumundan hesap verecek.


Ayette geçen “hubran” kelimesi Hz. Musa’nın “tecrübe olarak kuşatamayacağı” bir alanı kapsamaktadır. Razi’ye göre bu ifade, Hz. Musa gibi bir peygamberin bile eşyanın nihai gerçeğini kavrayamadığına ve daha genel bir ifadeyle, insanın olağan koşullarda daha önce tecrübe ve müşahede etmediği türden bir olguyla karşılaştığında içine düştüğü itidal ve kavrayış eksikliğine işaret etmektedir.


Bir başka açıdan ayet, son tahlilde (Hz. Musa’nın sonraki tecrübelerinden de anlaşılacağı gibi) görünüşle gerçekliğin her zaman çakışmadığını ima etmekte ve bunun da ötesinde, ince bir üslupla, insanın kendi entellektüel/zihnî tecrübelerinde, en azından öğeleri, unsurları itibariyle, bir eşdeğeri, bir karşılığı olmayan şeyleri bütün gerçekliğiyle hiçbir zaman kavrayamayacağı, gözünde canlandıramayacağı yolundaki derin gerçeği dile getirmektedir. Kuran’ın insanın algı ve tasavvur alanının ötesinde kalan hususlarda (gayb) mesajını mecaz ve temsillerle ifade etmesi de bu yüzdendir.

Hz. Musa, Hızır’ın gerekçesini açıkça göstererek sorduğu soruya şu cevabı verir: “Allah dilerse (İnşallah), beni sabırlı biri olarak bulacaksın” dedi, “ve ben hiçbir konuda sana uyumsuzluk göstermeyeceğim!” (Kehf/69).


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2411 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2010, 01:46:46 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
5419 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:04:24 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2548 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:05:14 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2969 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:38:15 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
3610 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:39:04 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
3163 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:40:52 öö
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2462 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 04:04:37 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2762 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 04:05:19 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2920 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 04:08:09 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
3535 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2010, 04:08:11 ös
Gönderen: lucifer