Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ahlaki Değerler ve Ekonomi İlişkisi  (Okunma sayısı 2392 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 08, 2018, 05:18:38 ös
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 7
  • Cinsiyet: Bayan

Değerli Forum Üyeleri,

Bu başlık altında yaşadığımız toplumda sahip olduğumuz etik ve ahlaki değerlerin, piyasa aktörlerinin yani üretici ve tüketicilerinin faydasına nasıl yansıdığını tartışalım istiyorum.

Hukuk kuralları, ahlaki kurallar ve dini inançlar bizim eylemlerimizi ve piyasadaki tercihlerimizi açıkça etkilemektedir. Peki bu etkiler içinde ahlaki değerler, ekonomiye iktisadi olarak olumlu mu olumsuz mu etki yaratmaktadır?

Şöyle örnek vererek giriş yapabilirim: Ekonomide ahlaki değerlerimize uygun olmayan piyasalar mevcuttur. Bunlara silah ve uyuşturucu piyasası örnek verilebilir. Ahlaki değerlere uygun olmayan ürünlerin piyasalarda ahlaki değerle uyuşmadığından dolayı dağıtım ve üretimde işlem maliyetleri artmaktadır. Sonuçta satıcısı olduğumuz bir ürün ahlaki değerlere ters düştüğünde satışlarımız düşecektir ya da satışlarımızın düşmemesi için başka maliyetlere katlanmak zorunda kalacağımız için yine kârlılığımız düşecektir. Bu nedenle ahlaki değerlere uygun olmayan ürünler piyasaları daraltıcı etkide bulunmaktadır. Fakat aynı zamanda ahlaki değerler piyasada işlem maliyetlerini düşürücü etkide de bulunmaktadır. Bunu da şöyle açıklayabilirim; verdiğimiz sözü yerine getirmeyi ahlaki bir değer olarak ele alırsam iş sözleşmelerinde bu etik değerlere uygun davranarak sorumlulukları yerine getirmek piyasaya olumlu etkide bulunmaktadır. Sonuçta artık gelişen piyasalarda insanlar karşı karşıya gelmeden alım-satım işlemlerini gerçekleştirmektedir ve burada hukuk kurallarının müdahale edemeyeceği durumlarda kişilerin ahlaki sorumluluk bilincine göre işlem tamamlanıp memnuniyet oluşmaktadır. Bu durumda piyasada bir işlem hukuki olarak sorumlu tutulamayacağımız çerçevede geliştiğinde bir ödeme veya dağıtım aşamasında bunu doğru şekilde yerine getirmemizi sağlayan şey ahlaki değerlerimizdir. İnsanlar piyasada ahlaki değerlere bağlı olarak davranmadığı durumlarda piyasada güven problemi oluşarak daraltıcı bir etki olacaktır. O zaman ahlaki değerlerin piyasaların gelişmesi için önemli bir etken olduğunu da bilmekteyiz.

Benim öğrenmek istediğim ise siz bu etkilere nasıl örnekler verebilirsiniz? Hangi ahlaki değeriniz hangi piyasaya nasıl yansımaktadır? Sizce ahlak ve etik değerlerin piyasaya etkisi toplamda bakıldığında olumlu mu olumsuz mudur? Bunu ölçmemiz mümkün müdür?
« Son Düzenleme: Aralık 08, 2018, 05:25:38 ös Gönderen: violet »


Aralık 08, 2018, 07:38:43 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 149
  • Cinsiyet: Bayan

Merhaba diyerek söze başlamak istiyorum.Belki farklı bir bakış açısı olacak ama;

Dini inançlar kısmına örnek vererek söze devam edeyim..Sırf dinimiz de yer aldığını ifade ederek çok eşli evlilikler mevcut olması da en acı durumlardan bir tanesidir. Piyasadaki duruşu nedir nasıldır bilmem ama ahlaki boyutunu incelersek son derece korkunç bir boyutta..

Kadınların okuma yazma oranı düşüklüğüyle oluşan bilinçsiz toplumun algılarıyla beraber kadınların toplumda soyutlanması belki de piyasanın erkek egemenliğine girip sadece belirli bir kesime hitap etmesi örnek teşkil edebilir. Nasıl örnek teşkil eder derseniz de bir kafeye girdiğimiz de ilk önce acaba burada bir kadın var mı diye soru geçiriyoruz aklımızdan.Çünkü ortam da bir kadının olması bize rahatlık veriyor. Tıpkı dolmuşta son bir kadının kaldığında erkenden inmesi gibi..

sevgi ve saygılarımla..


Aralık 08, 2018, 08:37:39 ös
Yanıtla #2
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 7
  • Cinsiyet: Bayan

Merhaba diyerek söze başlamak istiyorum.Belki farklı bir bakış açısı olacak ama;

Dini inançlar kısmına örnek vererek söze devam edeyim..Sırf dinimiz de yer aldığını ifade ederek çok eşli evlilikler mevcut olması da en acı durumlardan bir tanesidir. Piyasadaki duruşu nedir nasıldır bilmem ama ahlaki boyutunu incelersek son derece korkunç bir boyutta..

Kadınların okuma yazma oranı düşüklüğüyle oluşan bilinçsiz toplumun algılarıyla beraber kadınların toplumda soyutlanması belki de piyasanın erkek egemenliğine girip sadece belirli bir kesime hitap etmesi örnek teşkil edebilir. Nasıl örnek teşkil eder derseniz de bir kafeye girdiğimiz de ilk önce acaba burada bir kadın var mı diye soru geçiriyoruz aklımızdan.Çünkü ortam da bir kadının olması bize rahatlık veriyor. Tıpkı dolmuşta son bir kadının kaldığında erkenden inmesi gibi..

sevgi ve saygılarımla..

Merhaba Sayın Vendor,

Bu etkileri sosyolojik etkiler kısmına örnek olarak düşünebiliriz. Ahlaki değerlerimizin tek kaynağı inançlarımız değildir. Aynı dine inanan fakat çok farklı yaşam tarzlarına sahip olan toplumlar mevcuttur. Toplumun kendisi ahlaki değerleri birlikte oluşturup ahlaki değerleri etkiler ve bu değerlerden etkilenir. Yani inançlar evet bize böyle yaşam tarzını sunabilir. Fakat bu değeri ortaya çıkartmada bireylerin de söz hakkı vardır. Kadınların bu muameleyi kabul etmediği bir toplumda inancın bu müsaadesi ortadan kaldırılmış olacaktır. Aynı zamanda erkeklerin egemen haline geldiğini söylesek dahi üretilen ürünlerin çoğu zaman kadın tüketimi ve satın alması odaklı da olduğunu söyleyebiliriz. Sonuçta bu dediğiniz toplumda parayı kazanan erkek olsa da harcayan kişi kadın olacaktır.

Fakat yine de bu dediklerimiz sosyolojik boyuttur; inanç ve değerlerin toplumsal hayata yansıması. Benim sormak istediğim ise ahlaki değerlerin piyasaya maddi olarak etkisi. Yani piyasa, bu sahip olduğu ahlaki değerler odaklı ele alındığında ekonomik büyüme mi elde eder yoksa ekonomik daralma mı yaşar? Hangi ahlaki değerimiz piyasayı genişletecek ve hangi ahlaki değerimiz piyasayı daraltacaktır? Genişlemeyi daha fazla üretim, daha fazla talep olarak belirtiyorum.


Aralık 08, 2018, 08:44:56 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 149
  • Cinsiyet: Bayan

Merhaba diyerek söze başlamak istiyorum.Belki farklı bir bakış açısı olacak ama;

Dini inançlar kısmına örnek vererek söze devam edeyim..Sırf dinimiz de yer aldığını ifade ederek çok eşli evlilikler mevcut olması da en acı durumlardan bir tanesidir. Piyasadaki duruşu nedir nasıldır bilmem ama ahlaki boyutunu incelersek son derece korkunç bir boyutta..

Kadınların okuma yazma oranı düşüklüğüyle oluşan bilinçsiz toplumun algılarıyla beraber kadınların toplumda soyutlanması belki de piyasanın erkek egemenliğine girip sadece belirli bir kesime hitap etmesi örnek teşkil edebilir. Nasıl örnek teşkil eder derseniz de bir kafeye girdiğimiz de ilk önce acaba burada bir kadın var mı diye soru geçiriyoruz aklımızdan.Çünkü ortam da bir kadının olması bize rahatlık veriyor. Tıpkı dolmuşta son bir kadının kaldığında erkenden inmesi gibi..

sevgi ve saygılarımla..

Merhaba Sayın Vendor,

Bu etkileri sosyolojik etkiler kısmına örnek olarak düşünebiliriz. Ahlaki değerlerimizin tek kaynağı inançlarımız değildir. Aynı dine inanan fakat çok farklı yaşam tarzlarına sahip olan toplumlar mevcuttur. Toplumun kendisi ahlaki değerleri birlikte oluşturup ahlaki değerleri etkiler ve bu değerlerden etkilenir. Yani inançlar evet bize böyle yaşam tarzını sunabilir. Fakat bu değeri ortaya çıkartmada bireylerin de söz hakkı vardır. Kadınların bu muameleyi kabul etmediği bir toplumda inancın bu müsaadesi ortadan kaldırılmış olacaktır. Aynı zamanda erkeklerin egemen haline geldiğini söylesek dahi üretilen ürünlerin çoğu zaman kadın tüketimi ve satın alması odaklı da olduğunu söyleyebiliriz. Sonuçta bu dediğiniz toplumda parayı kazanan erkek olsa da harcayan kişi kadın olacaktır.

Fakat yine de bu dediklerimiz sosyolojik boyuttur; inanç ve değerlerin toplumsal hayata yansıması. Benim sormak istediğim ise ahlaki değerlerin piyasaya maddi olarak etkisi. Yani piyasa, bu sahip olduğu ahlaki değerler odaklı ele alındığında ekonomik büyüme mi elde eder yoksa ekonomik daralma mı yaşar? Hangi ahlaki değerimiz piyasayı genişletecek ve hangi ahlaki değerimiz piyasayı daraltacaktır? Genişlemeyi daha fazla üretim, daha fazla talep olarak belirtiyorum.


Merhaba Sayın Violet,
Tabi ki tek kaynak inanç değil olmamalıdır da.. Kısa küçük bir örnekti  :) sadece konuya farklı bir bakış açışı getirdiğim için yazmak istedim  :)

sevgiler


Aralık 08, 2018, 09:02:08 ös
Yanıtla #4
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 7
  • Cinsiyet: Bayan

Elbette Sayın Vendor, örneğiniz için teşekkür ederim.

Sevgiler.


Aralık 08, 2018, 10:22:44 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 76
  • Cinsiyet: Bay

Sosyal bilimlerde sıkça incelenen bir soru sormuşsunuz. Buna sanıyorum verilebilecek cevap rahmetli bir hocamın dediği gibi "sosyal bilimlerdeki tek doğru cevap 'it depends' (duruma göre değişir) olabilir" şeklinde özetlenebilir. Ahlak, erdem ve etik değerlerin yalnızca olumsuz  değil, olumlu parasal karşılıkları da vardır. Örneğin pazarlama alanında yalnızca buna benzer meseleleri inceleyen toplumsal pazarlama (societal marketing) çalışmaları vardır. Toplumsal pazarlama, kuruluşların etik değerler üzerinden tutundurma faaliyetlerinde bulunmaları durumunda rakiplerine karşı avantaj sağlayacaklarını kabul ediyor. Yine de buradaki durum piyasanın iyiye gittiği süreçle kısıtlıdır. Piyasa kötüye gittikçe tüketici davranışı kendini ifade ihtiyaçlarından uzaklaşıp hayatta kalma ihtiyaçlarına yaklaşacağı için satın alma eylemini gerçekleştiren iktisadi varlığın bencilleşeceğini de söylemek mümkündür.
Çok eksik bir yanıt verdiğimin farkındayım ama gerek makro gerek mikro ölçekte bu sorunun kolay bir yanıtı yok. Fazlaca ilgimi çeken ve kesin bir cevabı olmayan bir konu.
Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Aralık 08, 2018, 10:46:35 ös Gönderen: ebedicirak »


Aralık 08, 2018, 11:55:49 ös
Yanıtla #6
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 7
  • Cinsiyet: Bayan

Sosyal bilimlerde sıkça incelenen bir soru sormuşsunuz. Buna sanıyorum verilebilecek cevap rahmetli bir hocamın dediği gibi "sosyal bilimlerdeki tek doğru cevap 'it depends' (duruma göre değişir) olabilir" şeklinde özetlenebilir. Ahlak, erdem ve etik değerlerin yalnızca olumsuz  değil, olumlu parasal karşılıkları da vardır. Örneğin pazarlama alanında yalnızca buna benzer meseleleri inceleyen toplumsal pazarlama (societal marketing) çalışmaları vardır. Toplumsal pazarlama, kuruluşların etik değerler üzerinden tutundurma faaliyetlerinde bulunmaları durumunda rakiplerine karşı avantaj sağlayacaklarını kabul ediyor. Yine de buradaki durum piyasanın iyiye gittiği süreçle kısıtlıdır. Piyasa kötüye gittikçe tüketici davranışı kendini ifade ihtiyaçlarından uzaklaşıp hayatta kalma ihtiyaçlarına yaklaşacağı için satın alma eylemini gerçekleştiren iktisadi varlığın bencilleşeceğini de söylemek mümkündür.
Çok eksik bir yanıt verdiğimin farkındayım ama gerek makro gerek mikro ölçekte bu sorunun kolay bir yanıtı yok. Fazlaca ilgimi çeken ve kesin bir cevabı olmayan bir konu.
Saygılarımla.

Haklısınız insanlar temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldiği noktada etik ve ahlak diye bir şey kalmaz. Zaten bu noktada inançların da bir değeri kalmamakta, açlıktan ölecek durumda olan insanın hayatta kalmak için yapamayacağı şeylerin neredeyse yok olacağıdır.

Etik ve ahlaki değerler kısa vadede değişmeyeceği için insanların bu konuda belli koşullar altında yapacağı tercihler veri olarak alınıp bir hesaplama yapılamaz mı diye düşünmekteyim... 


Aralık 09, 2018, 07:15:03 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 76
  • Cinsiyet: Bay

Sn. Violet belli koşullar altındaki ahlaki tercihlerin veri olarak kullanılıp bunun üzerinden iktisadi hesaplamalar (veya tüketici davranışı) yapılıp yapılamayacağını sormuş. Cevap evet. Zira davranışsal iktisat, uluslararası pazarlama ve nöro pazarlama bu sorunun cevaplarıyla ilgilenir. Hatta her topluluk için iktisadi davranışın şiddeti ve yönü de farklı olacaktır. Örneğin, erillik kültürel boyutu düşük olan topluluklar (veya kişiler) teoride "etik" ya da "ahlaki" bir iktisadi davranış için daha yüksek bedel ödemeye hazır kabul edilir. Yalnızca "hesaplamalar" tam olarak öngörülebilir değildir. Yine de kültürel pazarlama ve nöro pazarlama gibi alanlar ilerledikçe konunun esas alanı olan davranışsal iktisatta da daha net cevaplar verebileceğimiz günler gelecektir.
Temel ihtiyaçlar meselesine gelince; sanıyorum hatalı ifade etmişim. Bahsettiğim şey tam olarak açlık seviyesi veya çok düşük gelir değil. Piyasanın iyiye gitmemesi yeterli. Reel sektörün kazançları ve hane halkı refahı artmaya devam ettikçe, tüketicilerin eşitler arasında "daha etik" olanı ödüllendirdiği, piyasanın kötüye gittiği algısı güçlendikçe ise bu ayrımın yavaş yavaş ortadan kalktığı gözlemlenmiştir. Konuyla ilgilenen kıymetli üyeler ve ziyaretçiler kullanılmış araba lastiklerinden kışlık bot üreten bir firmanın 2008 öncesi ve sonrası davranışlarını ve tüketicilerin bu kuruluşa bakışlarındaki farkları okumak isteyebilirler. (kurum adı vermeden bu kadar anlatabildim)
Soruyu soran kişinin bir hanımefendi olması ve kıtlık durumlarındaki iktisadi davranışa atıfta bulunmuş olması ise aklıma iktisatçılar arasında iyi bilinen ve bolca şakası yapılan "ruj etkisini" getirdi. :) Henüz araştırmaya fırsat bulamamış üye ve ziyaretçilerimizin göz attıkları takdirde hoşlanacaklarını tahmin ediyorum.
Saygılar.


Aralık 10, 2018, 12:50:58 öö
Yanıtla #8
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 7
  • Cinsiyet: Bayan

O halde bir ahlaki değerin şiddeti ve yönüne dair tahminde bulunabilecek olduğumuz koşullarda, tüketicilerin hangi ahlaki değerleri benimsemesinin üretici olarak kârlılıklarını arttıracağını hesaplayabilirler ve bu ahlaki değerleri destekleyici tavır almaları ile toplumların sahip oldukları değerler bu şekilde yeniden inşa edilebilir diye düşünüyorum. Sonuçta Machiavelli ne demişti; “amaca giden her yol mübahtır.”   :)

Cevabınız için teşekkür ederim Sayın ebedicirak.
Saygılar.