Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Dino - Mart 21, 2009, 09:22:41 öö

Başlık: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Dino - Mart 21, 2009, 09:22:41 öö
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Felaket_kadrolasiyor&tarih=20.03.2009&Newsid=229007&Categoryid=1
http://w9.gazetevatan.com/Kac_vali_imam_hatipli_/228999/9/Siyaset

Bunlar bugun yayinlanan haberler. Ve hergun buna benzer haberler yayinlaniyor. Haberlere konu olan bu olumsuzluklar icin neler yapiliyor, siyasiler, sivil toplum kuruluslari ya da sade vatandaslar? Okumakla mi yetiniyoruz, yoksa damara basilmasini mi bekliyoruz? Sonunda neler olacaginin asikar oldugu bu durum bize reva mi, midemiz kaldirabilecek mi?
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Saygın - Mart 21, 2009, 10:37:50 öö
Artık bu manzaralar okadar alışıldık oldu ki, ne desem, neresinden tutup neresinden başlasam bilemez oldum. Biliyorum ki bu yanlışlarla uğraşmanın sonu yok. Bu noktada şunu söyleyebilirim; Eğitimsiz bir toplumun hakkı, düşünüyorum ki; İnsanların bir arada daha rahat, eşit ve huzurlu yaşamaları için oluşturulmuş bir yönetim şekli olan "demokrasi" değil. Demokrasi ne yazık ki Cumhuriyetimize büyük zararlar veriyor. Aksi halde geçmişte olduğu gibi bu şekilde, yıkılana kadar devem edecek. Bir Tayyip gider, hemen ardından bir Tayyip daha gelir ve bizim şuan geleceği göremediğimiz gibi torunlarımızın da geleceği, gören kör gözler olarak sona doğru sürüp gidecek. Aklıma Rousseau'nun bir sözü geliyor"Bir tanrılar ulusu olsaydı, demokrasi ile yönetilirdi. Böylesi olgun bir yönetim insanların harcı değil" bu söze tam anlamıyla katıldığımı söyleyemem fakat şu eklemeyi yapmadan da edemeyeceğim. Böylesine olgun bir yönetim insanların değil, eğitimsiz ve güdülmeye alışmış insanların harcı değil. Dünyanın en gelişmiş ülkesi olabileceğimize inanıyorum ancak üzerimize yapışmış bu asalakları ufak bir hapşırığımızla üzerimizden atıp kapılarını da ebediyen üzerlerine kapatmalıyız. İşte bu nasıl yapılır; Doğru insanlar tarafından verilen en doğru kararın en doğru zamanda uygulanmasıyla.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: degas - Mart 21, 2009, 01:22:52 ös
Herkes hak ettiğini yaşayacak.Güçsüz olan tarih sahnesinden yok olacak.
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: amurdad - Mart 21, 2009, 02:12:50 ös
 Dinle yaşamak zor dinsiz yaşamak daha zor herkez eleştiri yapıyor ama alternatifiniz ne diye sormak geldi içimden yoksa Ergenekon mu?Çetelerin, kendine göre demokrasi aslında suç olan örgütlerle de devlet yönetilmez.Türkiye Cumhuriyeti baştan halkın taleplerini görüp inançlı kesimle uzlaşsaydı bunlar olmazdı.

Şuraya bakın seçilmiş iyi oy almış bir iktidar var ve biz bunun kadrolaşmasını konuşuyoruz ama bunu herkez yaptı Chp yapınca iyi Akp yapınca mı kötü üstüne üstlük hiçde çalışmadılar sağcısından solcusuna ülkeyi yediler şimdi çalışan belediyeler var en azından İsrail kıyımına one minute diyenler var  :D demem o ki elbetde gidişat iyi değil islami bir devletden bende korkuyorum ve istemiyorum ama sırf imam hatipli diye bir insan vali olmasın mı?

Şuda var bu ülkenin genelevleri var acaba islami bir rejim mi gelse  ;D belki bizleri bar gazino mafya zihniyetinden kurtarır..

Sonra gelelim gazetevatanın haberine habere göre Mit musteşarı Türkiyenin en gizli örgütü bir gazteciye Musteşar düzeyinde bilgi veriyor Gülen cemaatinden yakınıyor bu ne perhiz bu ne lahana turşusu bu bilgiler gizlidir millet için toplanır devlet değerlendirir gazteciler değil ulu orta açıklanmaz hem de suçtur bu nasıl demokrasi yahu böyle demokrasi mi olur.

Varsa derdi çıksın mahkemelere bağımsız yargıya efendim..
Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: de_hund - Mart 21, 2009, 07:29:36 ös
Dinle yaşamak zor dinsiz yaşamak daha zor herkez eleştiri yapıyor ama alternatifiniz ne diye sormak geldi içimden yoksa Ergenekon mu?Çetelerin, kendine göre demokrasi aslında suç olan örgütlerle de devlet yönetilmez.Türkiye Cumhuriyeti baştan halkın taleplerini görüp inançlı kesimle uzlaşsaydı bunlar olmazdı.

Şuraya bakın seçilmiş iyi oy almış bir iktidar var ve biz bunun kadrolaşmasını konuşuyoruz ama bunu herkez yaptı Chp yapınca iyi Akp yapınca mı kötü üstüne üstlük hiçde çalışmadılar sağcısından solcusuna ülkeyi yediler şimdi çalışan belediyeler var en azından İsrail kıyımına one minute diyenler var  :D demem o ki elbetde gidişat iyi değil islami bir devletden bende korkuyorum ve istemiyorum ama sırf imam hatipli diye bir insan vali olmasın mı?

Şuda var bu ülkenin genelevleri var acaba islami bir rejim mi gelse  ;D belki bizleri bar gazino mafya zihniyetinden kurtarır..

Sonra gelelim gazetevatanın haberine habere göre Mit musteşarı Türkiyenin en gizli örgütü bir gazteciye Musteşar düzeyinde bilgi veriyor Gülen cemaatinden yakınıyor bu ne perhiz bu ne lahana turşusu bu bilgiler gizlidir millet için toplanır devlet değerlendirir gazteciler değil ulu orta açıklanmaz hem de suçtur bu nasıl demokrasi yahu böyle demokrasi mi olur.

Varsa derdi çıksın mahkemelere bağımsız yargıya efendim..
Saygılarımla...


   Bizlerin bar,gazino ve mafya zihiyeti mi var? bu -eleştirdiğiniz diyelim- şeyler insanlığın boşaltım birimleri. bize has birşey değil yani.
   her dönemde partiler eleştirilmiştir.bu basitçe açıklamak gerekirse demokrasinin bir gereğidir. aynı şekilde gazete ve medya da (diğer değişkenler sabitken) her partiyi eleştiriyorlar.
   İmam hatiplilerin neye çalıştığıda günümüzde bilinebilir.  hepimiz biliyoruz,ailelerimizin zoruyla o çocuklar imam hatip liselerine gidiyorlar. bahsetmiş olduğunuz partinin başkanı geçmiş yıllarda yaşadığı kişisel şeyleri genelleyerek halkı kine teşvik ediyor(kütahya konuşması).
   İslam devrimi,islamcılık,osmanlı islamı gibi kavramlar 70 senedir bir türlü ağızlardan düşmedi ama cahilliğin ve kısıtlanmışlığın dezavantajlarını tarih daha fazla yazdı. tc nin kurucuları bu konuda yalnız oldukları için halkımız  islamcı ve çağdaş grupların arasında heba olmaktalar.
Bugün pekçok kişi islamın kurallarına uymaz hatta dinler 1990 lı yıllardan sonra sadece bir remzi simge olmuşlardır.bugün islam cumhuriyeti diye tabir edilen geri eşnunna sistemini getirseniz eminim geri göndermek için ayrıca çalışırsınız. fettullah gülen gibi insanlara acıyorum,dolaylı 5. kolun adamlarıdırlar nurcular.
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Dino - Mart 21, 2009, 11:23:19 ös
Sayin Amurdad,

Dinle yaşamak zor dinsiz yaşamak daha zor herkez eleştiri yapıyor ama alternatifiniz ne diye sormak geldi içimden yoksa Ergenekon mu?
Alternatif sormussunuz, buyuk yazayim da rahat okunabilsin; ATATURK ILKELERINI ISIK ALAN, HUKUKUN USTUNLUGUNE INANAN LAIK TURKIYE CUMHURIYETI...

demem o ki elbetde gidişat iyi değil islami bir devletden bende korkuyorum ve istemiyorum ama sırf imam hatipli diye bir insan vali olmasın mı?
Gidisatin iyi olmadigini soyluyor ama bir amac ugruna kadrolasmayi savunuyorsunuz, biraz celiski var. Bu kadrolasmanin bir amaci var, umarim bunu da goruyorsunuzdur. Evet efendim, Imam Hatip Lisesini bitirenler Vali olmamali, olamamali, tipki diger meslek liselerini bitirenler gibi. Vali gibi mulki amir olacak kisilerin okumalari gereken okul Siyasal ya da Hukuk Fakulteleridir. Siz ekonomi okuyup bir hastanede doktorluk yapabilir misiniz? Valilik de ihtisas isidir, ilmini almayanin yapmamasi gerekir.

Saygi ile...
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: degas - Mart 21, 2009, 11:28:04 ös

 Vali gibi mulki amir olacak kisilerin okumalari gereken okul Siyasal ya da Hukuk Fakulteleridir. Siz ekonomi okuyup bir hastanede doktorluk yapabilir misiniz?


Sayın Dino , aynı konuda elli farklı karar alan , adalet mülkün temelidirdeki mülk sıfatının anlamını karıştıran bu hakim ve savcılarda Hukuk fakültesinden çıkıyor değilmi.. :D
Tanrı bizi bilim rahiplerinden korusun.. :)
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: KUZEYDOĞU - Mart 21, 2009, 11:55:24 ös
Sayın degas hani tanrı yoktu? :)
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: degas - Mart 22, 2009, 12:31:09 öö
Sayın degas hani tanrı yoktu? :)

yau sözün gelişi.

Tanrı inancı olmaksızın tanrı adına yemin etmek vicdani gelişim göstergesidir./ Kant.
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: KUZEYDOĞU - Mart 22, 2009, 12:33:19 öö
:) yapmayın yahû , Sayın degas bu vicdanî gelişim değil vicdaî itiraftır olsa olsa ;)
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: degas - Mart 22, 2009, 12:35:34 öö
:) yapmayın yahû , Sayın degas bu vicdanî gelişim değil vicdaî itiraftır olsa olsa ;)

Benim kişisel olarak tanrı inancım var zaten , sadece sonunda - lar ekide var. :)
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: KUZEYDOĞU - Mart 22, 2009, 12:37:13 öö
Sayın degas , şanslısınız o zaman biz fakirlerin bir tane var :)
Başlık: Re: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Isis - Mart 22, 2009, 05:27:39 öö
Sayin Amurdad,

Dinle yaşamak zor dinsiz yaşamak daha zor herkez eleştiri yapıyor ama alternatifiniz ne diye sormak geldi içimden yoksa Ergenekon mu?
Alternatif sormussunuz, buyuk yazayim da rahat okunabilsin; ATATURK ILKELERINI ISIK ALAN, HUKUKUN USTUNLUGUNE INANAN LAIK TURKIYE CUMHURIYETI...

demem o ki elbetde gidişat iyi değil islami bir devletden bende korkuyorum ve istemiyorum ama sırf imam hatipli diye bir insan vali olmasın mı?
Gidisatin iyi olmadigini soyluyor ama bir amac ugruna kadrolasmayi savunuyorsunuz, biraz celiski var. Bu kadrolasmanin bir amaci var, umarim bunu da goruyorsunuzdur. Evet efendim, Imam Hatip Lisesini bitirenler Vali olmamali, olamamali, tipki diger meslek liselerini bitirenler gibi. Vali gibi mulki amir olacak kisilerin okumalari gereken okul Siyasal ya da Hukuk Fakulteleridir. Siz ekonomi okuyup bir hastanede doktorluk yapabilir misiniz? Valilik de ihtisas isidir, ilmini almayanin yapmamasi gerekir.

Saygi ile...


Bir dakka bir dakka, bu soz konusu valilerin en yuksek egitim seviyesi LISE mi yani? E hani vali olabilmek icin en az bir universite bitirmis olmak, sonra KPSS sinavlarini gecmek filan gerekiyordu? Bunun boyle olduguna emin misiniz?Yoksa IMAM HATIP adindaki meslek okullari YUKSEK OKULA cevril de benim mi haberim yok? Hem Bulent Arinc Ankara Hukuk mezunu ama IMAM HATIP cikisli?Buna gore Bulent Arinc vali olabilir demek istiyorsunuz? Yine kesintisiz egitim gelmeden HUKUK FAKULTESINI kazanan ve bitiren veya Siyasal Bilgiler'i bitiren binlerce IMAM HATIP cikisli insan yok muTurkiye'de ?


Imam Hatiplere karsi olanlarin once bu okullari kimin actigini hatirlamasinda fayda var. Kenan Evren cuntasi degil miydi bu okullarin cogalmasini isteyen ve Demirel degil miydi binlerce Imam Hatip okulu acan? Bahriye Ucoklar kendisi yazmisti oldurulmeden once bunu. Asker komunizm tehdidine karsi imam hatip okullarinin acilmasi yonunde tesvik etti diyordu bir kitabinda.
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: de_hund - Mart 22, 2009, 11:07:05 öö
   Bir süre sonra iptal olucaktı o açılan liseler. Dönemin geçmesi,yatışma dönemine girilmesi gibi evrelerden sonra ama tc  islam romantizmini hesaba katmadığı için biranda ortaya farklı sonuçlar çıktı. laiklik tc de herzaman tehlike altında olucaktır ve bunu birkaç köşe yazarı,haber,medya grupları,politikalar,geçmiş tarih gibi şeyler değiştirip,engelleyemeyecektir. Ki; işin ilginç yanı artık karşı tarafında araçları var. günümüz tv lerde,internette gördüğümüz bu olayların daha devamı oluşacaktır. zaten bir ülkede düzeni deviren politika yanlışlığıdır. kişilerin türban takıp oruç tutmasına gerek yok ki?   
   En alt tabakadaki halk öğretileri romantizm,öc alma,devlete kusma gibi eylemlerle düzen yıkıcıların askeri olurlar. humeyni de böyle başa geçmiştir. Tabi bu konumuz değil. Ama basit sorun olarak görmemek gerek bu 80 den sonra güçlenen tarafı.
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: amurdad - Mart 22, 2009, 11:47:38 öö
 Sn.Dino ustadıma cevap.
Efendim bende onu diyorum zaten Ataturk ilke ve inkilaplarını referans alan parti kişi ve kuruluşlar bu cumhuriyeti çok yıpratmıştır.Açıkca söylüyorum onlarda kadrolaştılar bu memleketi soydular çalışmadılar.Bu açık buna itirazınız var mı acaba?Bunu da yazımda belirtmiştim.

Sonra ikinci konu birden çok Atatürkçülük anlayışı var Milliyetçi,Ulusalcı,Sosyalist falan da filan hangisi Atatürkçülük acaba kime inanalım ondan sonra çok açıkca belirteyim Batıcı bir insan olarak şunu açıkca ortaya koyayım Atatürkçülük battaniyesi bu ülkeye kısa gelmekte artık çağımız tam demokrasiden insan haklarından hukuktan yana.

Üniter devlet yapımız nasıl kısa geliyorsa bu da aynen öyle.Bu ülkenin bin tane belası var en büyüğüde aşırı milliyetçiliktir mesela ben Erdoğanın bu ülkeye yabancı doktor getireyim çıkışına olmaz diyen insanlarımızı yabancı doktora emanet etmeyip hala bizleri sağlık sorunlarıyla uğraştıran kafanın karşısındayım.Ah yanyana olsakta anlatsam ne yaptığımızı kendimize.

 Artık milliyetçiliğin o ırkçı söylemleri sönmesine karşın hala milliyetçilik diye tutturanları görsem bu zihniyet bu vatanın asli evlatları olan kürtlerin kürtçe konuşmasını yasaklamıştı.Şimdi kürtçe tv kanalımız var.Ne oldu olan terör belasındaki insanımıza oldu.Tv seyretmiyormusunuz yoksa artık Türk aydını daha bilinçli ve açıkca konuşuyor.Derhal çözüm bu ülkeyi Amerika gibi beynelminel yapmaktır.Dünya Globelleşirken biz bundan niye geri kalalım.

Bugun afrikada kıtlık iç savaş var ordan insan getirerek bu işe başlayabiliriz.Böylece insanlık tarihine önemli katkılarımız olur.Zaten dünya değişiyor.Milletler karışıyor.Siz hala Atatürk Milliyetçisiyim deyip kafatası milliyetçiliği isterseniz,Bu ülke başka yere savrulur.

 Pastadan payını alamaz ben çağdaş ve varlıklı yaşamak istiyorum o yüzden lütfen lafım size değil bu duruşta olanlara baraj gibi durmayın yahu.

 İmam hatipli bu ülkenin meslek lisesi mezunu değil mi bal gibi vali olur okur siyasal hukuk olur.Önemli olan hukukun üstünlüğü yaparsa yanlış mahkeme cezasını verir.

Son sözüm Akp de bu ülkeye demokrasi getiremez tam manasıyla sol görüşlü inançlara gerçekten önem veren bizleri çağ atlatıcak ama gerçek sol görüşlü Chp gibi değil bir parti gelmeli Ödp nin biraz Liberal olanı mesela bu işleri başaracaktır.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: de_hund - Mart 22, 2009, 12:02:44 ös
tam tersi ırkçılık sönmüyor, birtakım politikalarla başlatılan ve taze tutulan ırkçılık şuan yükseliyor. savaşın olduğu alanlarda ırkçılık yükselir,savaş olmadığı zaman ise uygarlıklar durulur ve felsefe yaşar,gerilip boşalma olayı yani....

bide afrikadan tc ye insan getirip ne yapcaksınız pardon?
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: de_hund - Mart 22, 2009, 01:01:10 ös
Sn.Dino ustadıma cevap.
Efendim bende onu diyorum zaten Ataturk ilke ve inkilaplarını referans alan parti kişi ve kuruluşlar bu cumhuriyeti çok yıpratmıştır.Açıkca söylüyorum onlarda kadrolaştılar bu memleketi soydular çalışmadılar.Bu açık buna itirazınız var mı acaba?Bunu da yazımda belirtmiştim.

Sonra ikinci konu birden çok Atatürkçülük anlayışı var Milliyetçi,Ulusalcı,Sosyalist falan da filan hangisi Atatürkçülük acaba kime inanalım ondan sonra çok açıkca belirteyim Batıcı bir insan olarak şunu açıkca ortaya koyayım Atatürkçülük battaniyesi bu ülkeye kısa gelmekte artık çağımız tam demokrasiden insan haklarından hukuktan yana.

Üniter devlet yapımız nasıl kısa geliyorsa bu da aynen öyle.Bu ülkenin bin tane belası var en büyüğüde aşırı milliyetçiliktir mesela ben Erdoğanın bu ülkeye yabancı doktor getireyim çıkışına olmaz diyen insanlarımızı yabancı doktora emanet etmeyip hala bizleri sağlık sorunlarıyla uğraştıran kafanın karşısındayım.Ah yanyana olsakta anlatsam ne yaptığımızı kendimize.

 Artık milliyetçiliğin o ırkçı söylemleri sönmesine karşın hala milliyetçilik diye tutturanları görsem bu zihniyet bu vatanın asli evlatları olan kürtlerin kürtçe konuşmasını yasaklamıştı.Şimdi kürtçe tv kanalımız var.Ne oldu olan terör belasındaki insanımıza oldu.Tv seyretmiyormusunuz yoksa artık Türk aydını daha bilinçli ve açıkca konuşuyor.Derhal çözüm bu ülkeyi Amerika gibi beynelminel yapmaktır.Dünya Globelleşirken biz bundan niye geri kalalım.

Bugun afrikada kıtlık iç savaş var ordan insan getirerek bu işe başlayabiliriz.Böylece insanlık tarihine önemli katkılarımız olur.Zaten dünya değişiyor.Milletler karışıyor.Siz hala Atatürk Milliyetçisiyim deyip kafatası milliyetçiliği isterseniz,Bu ülke başka yere savrulur.

 Pastadan payını alamaz ben çağdaş ve varlıklı yaşamak istiyorum o yüzden lütfen lafım size değil bu duruşta olanlara baraj gibi durmayın yahu.

 İmam hatipli bu ülkenin meslek lisesi mezunu değil mi bal gibi vali olur okur siyasal hukuk olur.Önemli olan hukukun üstünlüğü yaparsa yanlış mahkeme cezasını verir.

Son sözüm Akp de bu ülkeye demokrasi getiremez tam manasıyla sol görüşlü inançlara gerçekten önem veren bizleri çağ atlatıcak ama gerçek sol görüşlü Chp gibi değil bir parti gelmeli Ödp nin biraz Liberal olanı mesela bu işleri başaracaktır.

Saygılarımla...

şu yazı tam bir zırvalık....

1-ülke derhal abd gibi olmalıymış ')  (ki uygarlıklar basit anlatımla 'derhal' yapamazlar hiçbirşeyi,ama bigün ülkemiz çok daha refah dolu olucak,ülkeniz için yapacağınız şeylerin taslağını derhal çizebilirsiniz... ama sabırlı ilerlersiniz,ilerlemelisiniz. gelişen ülkenin geliişimi dikkat çekmez. bunun kurbanı olmayın siz.)
2- atatürk- kafatası- milliyetçisi-halen-globalleşme-bağlı olmamak.
3-dünya hızla melezleşiyormuş ve globalleşme hız kazanmış( ki beyefendinin bahsettiği melezleşme komün bir melezleşme değildir,melezleşme olay ve kararlara göre olmaz. özümseme ile olur. olaylara göre olsaydı roma italyanları ve britonlar ortadan kalkardı neyse saçmalamış arkadaş)
4- sayın üyeler afrikadan insan getirtmeliymişiz. çünkü türkiye çok zengin ve nüfusu çok düşük bir ülkeymiş ve oradaki aç insanlar ülkeye gelerek hem onlara hemde insanlığa katkımız olmalıymış. (ki oradaki insanlar anlatılanlardan daha zengindir ama kafalarındaki topaklaşmış samanı ve göğüslerindeki vodoo bebeklerini atamadıkları için şimdi halen tekerlek nedir bilmezler,bu bizim değil,onların suçudur. doğa acımasızdır. doğa kendini varsayar.insan ise kendini. azimlilik en başta 600.000 - 12.000 yıllarında  insanlara barınmayı zorladı,gerisini siz düşünün)

işte senin gibi insanlarla eleştirdiğin insanlar arasında pek fark yok. dış nüfus alımının bir devletin sistemini çökerttiğini ingiltere bile günümüzde anlamışken beyefendi afrikadan insan getirtiyor. buraya çok takıldım ve soru sorucam ')

1- bu insanları nereye yerleştireceksiniz?
2- bu insanları bu kültüre nasıl alıştıracaksınız? (gerçi siz onlara kültür özgürlüğü verirsiniz hatta tc deki insaların da zenci kültürüne bağlı olmasını istersiniz.)
3- bu insanlar hangi iş alanında kullanılacak?(bu gelen kişileri boğazlardaki yalılara yerleştirirsiniz belkide, o insanları müsteşar yaparsınız belki)
4-yoğun bir göç sonucu halkın tepkisini nasıl dindirirsiniz? (gerek yok balkanlardan 2. kuyucu murat paşayı ayarlarsın,doğuda da talebaniyi ayarla eşref bitlisi niyetine)
5-melezleşmenin sonucunda baskın dna nın afrika lehine sonuçlanması sonucu ve onların durdurulamaz nüfus artışlarını da hesaba katarsan ve onlar baskın olursa ve birde ülkede ciddi ayrımcılıklar olup kaos çıkarsa ne yaparsın? (seni çoktan yerinden etmişlerdir o zamana kadar)
6- oluşacak türk nasyonalizmini nasıl bitirirsiniz?(bakın bu hapishane kurmakla dinmez.)
7,8,9,10...........
tebrik ederim sizi... kimmer istilasından bu yana anadoluda 2. bir kimmer vakası görüyoruz.

akıl ve mantık ölçüsünde fikriniz olsa cidden sizle birşeyler konuşmak isterdim. bir maratın önünde eğilirim ama sizin gibi bir insana sayın bile diyemiyorum ya. birkaç uyduruk fikirleri yapay kılarak sözde o fikrin uygulayıcıları olduğunuz mu sanıyosunuz? bu arada 1 ileti yazıp forumdan çıkmayın,bekleyin az,bekleyin ki sizlere cevap verilmiş mi verilmemiş mi bir kontrol edin.



Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: amurdad - Mart 22, 2009, 03:20:07 ös
Sn.de_hund üstadıma cevap

Yazdıklarımı saçmalık olarak değerlendirmişsiniz bana kalkıp sayın bile dahi hitap edilemez demişsiniz ama ben sizin uslubunuzla size cevap vermiyeyim.

Süreç elbetde zor olabilir.Ama bakın Turkiye bir deprem bölgesi ve bu ülkenin baştan başa inşası şart hiç bir şey olmadı inşaat yaparız buna da mı gücümüz yetmiyor sonra bu ülke 300 milyon insanı yaşatabilir bosuna başbakanımız 3 çoçuk yapın demiyor.Ülkeyi baştan sona inşa edebiliriz.Herkezede karınca kararınca iş çıkar.

İkincisi zaten bu tezlerin önünü alamayacaksınız Antalya Akdeniz bölgesi yerleşmiş Alman ve Batılı turist kaynıyor kimsenin birşey dediği var mı ülkemizdeki ruslar cabası ve bu dahada artarak olucak bunun önüne geçemezsiniz.

Yazdığım onca fikre takmıyıp buna takmanız enterasan.Türk Milletinin hoşgörüsü geniştir.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Waldow - Mart 22, 2009, 03:57:03 ös
Sayın degas hani tanrı yoktu? :)

yau sözün gelişi.

Tanrı inancı olmaksızın tanrı adına yemin etmek vicdani gelişim göstergesidir./ Kant.


Her ataistim diyen gercek ataist degildir bası sıkısıca allaha inananlara ataist diyemeyiz.Gercekten kalpten inanmaması gerekir isine gelınce allah diyorsa bunu ne dindarlar nede ateistler affedebilir.Sn.Degas a gorede -lar eki geliyormus bole bisey benim bildigim antik yunanda kaldi keske o cagda yasasaymıssınız.Ha birde ataist olupta allah adına yemın ediyorsa buda mecbur kalıp karsıdakını ınandırmak ıcın kullandıgı bir sozdur.
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Dino - Mart 22, 2009, 04:59:06 ös
Sayin Amurdad,

Bu ulkenin yonu Ataturk ilke ve inkilaplari ile cizilmistir, degistirilemez. Bir kac densiz iktidar yanlis yapti, hortumladi diye yonumuzu mu degistirelim? Beceriksiz iktidarlar oldu diye islam cumhuriyeti mi olalim? Yapilan yanlis yonetimlere elbette itirazim var, ben de kabullenemiyorum bu durumu ama sirf basiretsiz yoneticiler nedeniyle rejim degisikligi dusunulemez bile. Akilli bir toplumsak, beceriksizleri, ulkenin yonunu degistirenleri yollar yenilerini basimiza getiririz, onlar da beceremezse yenilerini... 

Beyefendi yanlisiniz var; birden cok Ataturkculuk anlayisi filan yok, olamaz da. Ataturk anlayisi tektir ve detaylidir. O'nu anlamak da kolay degildir.  Kusura bakmayin ama Ataturk Battaniyesi ile ilgili soylediklerinize cevap vermektense Ataturk'u iyice, detaylarina kadar anlamanizi salik veririm. Zira Ataturk'un felsefesi, kisa gelen battaniye gibi bir tarife sigmayacak kadar buyuktur.

Saygilarla...
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: amurdad - Mart 22, 2009, 05:21:51 ös
Sn.Dino
Siz yoksa butun ahlak erdemi ve demokrasi anlayışını Ataturkçülük olarak tarif edenlerdenmisiniz bu ulkenin Ataturku bilmeyen yurttası yok ki okuyalım nutku işte kurtuluş mucadelesi ve okul hayatımız boyunca okuduklarımız yani derd olan şu bana keşke Ataturkçuluk bizim kurtuluş mucadelemizi veren anlayışta kalsaydı bu kadar çağa karşı durmak kapanmak niye ve bu sözlerimde peşinen yazayım ne tarihe ne Ataturke zerre kadar hakaret vardır.

Ataturkçülük diyerek hala 1940 ların otesine geçememeyi görmuyormusunuz yoksa?

Saygılarımla..
Başlık: Re: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Isis - Mart 22, 2009, 05:41:43 ös
   Bir süre sonra iptal olucaktı o açılan liseler. Dönemin geçmesi,yatışma dönemine girilmesi gibi evrelerden sonra ama tc  islam romantizmini hesaba katmadığı için biranda ortaya farklı sonuçlar çıktı. laiklik tc de herzaman tehlike altında olucaktır ve bunu birkaç köşe yazarı,haber,medya grupları,politikalar,geçmiş tarih gibi şeyler değiştirip,engelleyemeyecektir. Ki; işin ilginç yanı artık karşı tarafında araçları var. günümüz tv lerde,internette gördüğümüz bu olayların daha devamı oluşacaktır. zaten bir ülkede düzeni deviren politika yanlışlığıdır. kişilerin türban takıp oruç tutmasına gerek yok ki?   
   En alt tabakadaki halk öğretileri romantizm,öc alma,devlete kusma gibi eylemlerle düzen yıkıcıların askeri olurlar. humeyni de böyle başa geçmiştir. Tabi bu konumuz değil. Ama basit sorun olarak görmemek gerek bu 80 den sonra güçlenen tarafı.


Komunizm tehdidine karsi alternatif olarak bu okullari acanlarda zerre kadar beyin yokmus kusura bakmayin. Bir tane degil ki bu,binlerce Imam Hatip Okulu aciyorsunuz siz ve bir sure sonra iptal ediveririz diyorsunuz. Boyle bir sey var mi ya, her denize dusen kopek baligina sarilsin o zaman da gorelim bakalim bogulmaktan kurtulduktan sonra kopek baligini oldurmeye muktedir misiniz degil misiniz.?!!  Oyle kolay mi bu isler? Bir sirketi bile oyle hemen kapatabiliyor musunuz? Askerin anca gucu NOKTA DERGISINI kapatmaya yeter. Hem su var, bir seyi kapatmak  acmaktan cok daha zor. Iki okul yapar,yonetmenlik duzenler, yasa yapar ve okul acarsiniz ama kapatirken bunu halkin kabullenebilecegi sekilde sebeplerini izah etmeniz gerekmektedir ki bu Turkiye gibi Islami motifli seylere karsi zaafi olan bir toplumda bunu yapmaniz deveye hendek atlatmak gibidir.  Bunun yanisira hem ekonomimize hem de siyasetin ve demokrasinin cok buyuk yara almasina, hem de birden bu kapanan okullardaki cesitli dini branslarin ogretmenlerinin issiz kalmasina yol aciyor. Kaldiki zaten tamamen de kapatamadilar ve ellerine yuzlerine bulastirdilar. Kesintisiz egitim mecbuiyeti gibi harikulade bir projeye sirf bu okullar uzerinden siyaset yapildigindan sevinemedik bile. Cunku binlerce ogrencimiz yuksek ogrenimden mahrum kaldi. Anca Islam Ilahiyati bolumune girebildi.  Ha evet ne oldu kesintisiz egitim geldi , bir miktar Imam Htiplerin universiteye girmesi engellendi. Fakat bir devlet dusunun ki veya cunta, 10 yasindan 17 yasina kadar olan bu yavrucaklari bir anda yuksek ogrenimden afaroz ediyor. Sozun ozu su ki, toplumun buyuk bir  kismi cehalette ve karanlikta kendi kaderine terk ediliyor.  Ne oluyor bu orta1'den Lise son sinif ogrencisine kadar bu cocuklara  alternatif kaliteli, cagdas egitim sunmak yerine hepsini cahil birakiyorsun bir anda! 11 Yasinda ailesinin yonlendirmesiyle gelmis bir cocugun ne gunahi vardi? Bu cocuklari kendi karanliklarinda birakmak bize yakisti mi? Lutfen elinizi vicdaniniza koyup soyleyin. Lutfen kimse rica ediyorum,  bana ulus devlet, laik devlet edebiyati yapmasin. O zaman ben de derim ki, laik devletin ne isi olur da kollektif,  zincirleme her sehirde 2- ser 3'ser hatta 10'ar dini motifli okullar  aciyor? Ataturk'e bagli olmakla ovunen siyasetcilerin bir 20 yil sonrasini goremeyecek kadar ufku olmayan idareciler olmasi bende TR'nin gelecegi acisindan zerre kadar umit birakmiyor. Biliyorum ayni seyi tekrar etmis oluyorum ancak onlarin zihniyetlerini madem begenmiyoruz ve bu Imam'li ogenencilerin ailelerinin de zihniyetini degistiremeyecegimize gore  hic olmazsa bu okullarin kapisina tamamen kilit vurulsaydi da bu yavrucaklar da normal duz liseye veya ozel kolejlere transfer olsalardi. Her ne kadar Imam Hatiplerin acilmasina karsiysam da Avrupa'da mecburi egitim yasinin  bizim adapte etmemizin tarihi nicin daha 12 yil once oldu anlamis degilim. Ve tabi yukarida vurgulamaya calistigim sey,  kardesim bastan kapatacagin seyi acmayacaksin. Oldureceksen niye doguruyorsun be kadin derler adama!E oyle ya, cocuk belli bir yasa geldi, yurumeyi ogrendi, okumayi ogrendi, yargiyi ogrendi,infazi ogrendi nereye olduruyorsun??? O cocuklar senin oz vataninin evladi, devsirme degil ki? Ailelerin sucunu cocuklardan cikardik ve bu ogrencilere yazik oldu!

Ben buna -murder free soft Nazizim- diyorum.

Başlık: Re: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Isis - Mart 22, 2009, 06:03:36 ös
Ayrica sunu eklemeyi unuttum. Imam Hatipler olmasaydi bugun Turban romantizmiyle karsi karsiya kalmayacaktik. Imam'li bir basbakanimiz olmayacakti. Imam'li agbilerimizin basortulu es adayi tercihi de  olmayacak ve bayanlarimiz da evde kalmamak icin ortunmeyeceklerdi haliyle. Oyle ya da boyle, bir sekilde bu turban bir idealizm haline getirilmistir. Universitelerin kapisinda protesto eden sakalli, cubbeli, turbanli ogrencilerin kaynagini CUNTA yaratmistir. Elbet gun gelecek bu millet uyanip,  muasir medeniyet seviyesine geldiginde askerden bu okullari nicin actigina dair hesap soracaktir.!!!
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Dino - Mart 22, 2009, 06:19:15 ös
Sn.Dino
Siz yoksa butun ahlak erdemi ve demokrasi anlayışını Ataturkçülük olarak tarif edenlerdenmisiniz bu ulkenin Ataturku bilmeyen yurttası yok ki okuyalım nutku işte kurtuluş mucadelesi ve okul hayatımız boyunca okuduklarımız yani derd olan şu bana keşke Ataturkçuluk bizim kurtuluş mucadelemizi veren anlayışta kalsaydı bu kadar çağa karşı durmak kapanmak niye ve bu sözlerimde peşinen yazayım ne tarihe ne Ataturke zerre kadar hakaret vardır.

Ataturkçülük diyerek hala 1940 ların otesine geçememeyi görmuyormusunuz yoksa?

Saygılarımla..

Siz Ataturk'u anlamamissiniz, ben bir kere daha hatirlatayim: ATATURK ULULARARASI ANLAYIS, ISBIRLIGI, BARIS YOLUNDA CABA
GOSTERMIS USTUN KISI, OLAGANUSTU DEVRIMLER GERCEKLESTIRMIS BIR INKILAPCI, SOMURGECILIK VE YAYILMACILIGA KARSI SAVASAN ILK ONDER, INSAN HAKLARINA SAYGILI, DUNYA BARISININ ONCUSU, BUTUN YASAMI BOYUNCA INSANLAR ARASINDA
RENK, DIL, DIN, IRK AYIRIMI GOSTERMEYEN, ESI OLMAYAN DEVLET ADAMI, TURKIYE CUMHURIYETININ KURUCUSU. Bu metin UNESCO'da uye olan 152 ulkenin de altina imza koydugu bir metindir. Dikkat edin, Ataturk'un emperyalist olmadigini, barisci oldugunu, insan haklarina saygili oldugunu, fasist olmadigini belirtiyor. Batidan ne fayda gelmis bize, bizim icimizdeki cevheri ne zaman gorup onun yolunda yuruyecegiz???
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Dino - Mart 22, 2009, 06:34:59 ös
Yıl 1922... Kasım ayının 1'i... Büyük önder, büyük devrimci, Türk milletinin başöğretmeni ve dünya ülkelerinin gelecekte kendisini örnek alacağı seçilmiş insan Gazi Mustafa Kemal Paşa Türkiye Büyük Millet Meclisi' ndeki konuşmasını yapmak için kürsüdeki yerini alıyor. O şimşekler çakan gözleri ile arkadaşlarına bakıyor ve konuşmasına şu cümle ile başlıyor: "Efendiler! Tanrı birdir, büyüktür...”. Evet, o büyük insan gerçek bir dindardı. Belirli çevrelerin daha baştan itibaren Atatürk’ün sözde dinsiz ve dine karşı olduğunu yaymak istemelerine rağmen, o laik zihniyete sahip “dindar” bir kişiydi. O, kalıplara sığmayan, şekilcilikten uzak, gösteriş içermeyen ve Hz.Muhammed'in buyurduğu “yüksek ahlak” üzerine kurulmuş dinin aşığıydı. O İslamiyet’in kaynağındaki saf şekline bağlıydı.

29 Ekim 1923’de Fransız yazar Maurice Pernot’ya verdiği demeçte bu saflığı kendisi şöyle tanımlıyor: “Türk milleti daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Hakikate bizzat nasıl inanıyorsam dinime de öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye mani hiçbir şey ihtiva etmiyor. Halbuki, Türkiye’ye istiklalini veren bu Asya milletinin içinde daha karışık, suni itikatlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaktır.”

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Konya konuşmaları, Atamızın din hakkındaki görüşlerini ortaya koyması açısından çok önemli bir yer tutmaktadır. İşte 20-23 Mart 1923 tarihleri arasında Konya’yı ziyareti sırasında yaptığı konuşmadan bölümler: “İslamiyet’in ilk parlak devirlerinde geçmişin mahsulü olan sağlıksız adetler bir zaman için kendini göstermemiş ve yüze çıkmamışsa da, biraz sonra İslamiyet’in gerçeklerine sarılmaktan İslam esaslarına göre hareket etmekten çok, geçmişin mirasa olan adet ve inançları dine karıştırmaya başlamışlardır.Bu yüzden İslamiyet’e dahil bir akım kavimler, İslam oldukları halde düşmeye, sefalete, geriliğe maruz kaldılar. Geçmişlerin kötü ve batıl alışkanlıkları ve bu suretle gerçek İslamiyetten uzaklaştıkları için kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar.

Bu İslam kavimleri içinde Türkler, milli gelenek ve görenekleri itibariyle bir taraftan İran, diğer taraftan Arap ve Bizans milletleri ile temas halindeydiler. Şüphe yok ki temasların milletler üzerinde etkileri görülür. Türklerin temas ettiği milletlerin o zamanki medeniyetleri ise çökmeye başlamıştı. Türkler bu milletlerin kötü adetlerinden, fena yönlerinden etkilenmekten nefislerini men edememişlerdir. Bu hal, kendilerinde bozukluk, cehalet ve insanlıktan öte zihniyetler doğurmasından uzak kalmamıştır. İşte gerileyişimizin belli başlı sebeplerinden birini bu nokta teşkil ediyor.
Milletimizin gerçek din bilginleri, din bilginlerimiz arasında da milletimizin hakkıyla iftihar edebileceği bilginlerimiz vardır. Fakat bunlara mukabil ilim kisvesi altında hakikatten ilimden uzak, gereğince ilim tahsil edememiş, ilim yolunda layığı kadar ilerleyememiş hoca kıyafetli cahiller vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız.

Efendiler, gerçek din bilginleri ile dine zararlı ulemanın birbirine karıştırılması Emeviler zamanında başlamıştır. Bilindiği üzere Sıffın vak'asında Hz.Ali’nin ordusuna karşı mızrak uçlarına Kur’an-ı Kerim sayfalarını takarak saldırdılar. İşte o zaman dine fesatlık, İslam arasına nefretlik girdi ve o zaman hak olan Kur’an, haksızlığa kabule vasıta yapıldı. Halifelik hile ile el değiştirdi. Ondan sonra bütün müstebit hükümdarlar dini hep alet edindiler. İhtiras ve istibdatlarını kabul ettirmek için hep ulema sınıfına başvurdular. Gerçek ulema, dini bütün bilginler, hiçbir zaman bu müstebit taç sahiplerine uymadılar. Onların emirlerini dinlemediler, tehditlerinden korkmadılar. Bu gibi ulema kamçılar altında dövüldü, memleketlerinden sürüldü, zindanlarda çürütüldü, darağaçlarında asıldı. Lakin onlar yine o hükümdarların keyfini dine alet etmediler. Fakat gerçek durumda bilgin olmamakla beraber, sırf o kisvede bulundukları için bilgin sanılan, menfaatine düşkün, haris ve imansız bir takım hocalar da vardı. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar, dine uygundur diye fetva verdiler. İcap ettikçe yanlış hadisler bile uydurmaktan çekinmediler. İşte o tarihten beri saltanat tahtında oturan, sarayda yaşayan kendilerine halife namı veren baskıcı hükümdarlar bu gibi hoca kıyafetli cahillere iltifat edip, onları himaye ettiler. Hakiki ve imanlı ulema her vakit ve her devirde onların kinini çekti.

Böyle yapan halifelerinin ve din bilginlerinin arzularına muvaffak olmadıklarını tarih bize misallerle izah ve ispat etmektedir. Artık bu milletin ne böyle hükümdarlar, ne böyle alimler görmeye tahammülü ve imkanı yoktur. Artık kimse böyle hoca kıyafetli sahte alimlere önem verecek değildir. Eğer onlara karşı benim şahsımdan bir şey anlamak isterseniz; derim ki, ben şahsen onların düşmanıyım. Onların menfi yönde
atacakları bir adım, yalnız benim şahsi imanıma değil, o adım benim milletimin kalbine havale edilmiş kanlı bir hançerdir. Benim ve benimle hemfikir arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka o adamı tepelemektir.”

Evet, yıllar önce ve olağanüstü şartlarda kullanılmış bu ifadeler Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ne kadar büyük bir kimliğe sahip olduğunun ispatıdır. Yüce Atatürk’ün Hz.Muhammed'e duyduğu büyük sevgi ile birlikte Hz.Mevlana’nın da fikirlerine duyduğu hayranlık onun tüm hayatını ve icraatlarını etkilemiş, din konusundaki ifadelerine temel teşkil etmiştir. Bir Konya ziyareti sırasında söylediği şu sözler Hz.Mevlana'ya gösterdiği sevgi ve saygının delili gibidir: “-Ne zaman bu şehre gelecek olsam, içimde bir heyecan duyarım. Hz.Mevlana düşünceleriyle benliğimi sarar. O çok büyük bir dahi, çağları aşan bir yenilikçi...”

Evet...Yüce Atatürk sahip olduğu hayat görüşünün kaynağını işte bu sözleriyle özetleyivermiştir.

Çankaya köşkündeki dil çalışmaları toplantısında Konya Mevlevi Dergahı eski postnişinlerinden Veled İzbudak Çelebi de davet edilmişti. Söz dönüp dolaşıp Hz.Mevlana’ya gelmiş, yüce Atatürk şunları söylemişti:
“- Mevlana, Müslümanlığı Türk ruhuna intibak ettiren büyük bir reformatör... Müslümanlık aslında geniş manasıyla hoşgörülü ve modern bir dindir. Araplar onu kendi bünyelerine göre anlamış ve tatbik etmişlerdir. Sıcak bir iklimde oturan, suyu nadiren kullanan, genel bir hareketsizlik içinde ömür süren Badiye Arapları için günde beş vakit abdest ve namaz, çok ileri seviyede bir yaşama hareketidir. Hz.Muhammed insanları uyuşukluktan harekete sevk etmiştir. Sarp dağlar, yüksek yaylalarda at koşturan, erimiş kar suları ile yıkanan Türkler için abdest ve namaz çok tabii olmuştur. Mevleviliğe gelince, o tamamen dönerek ayakta ve hareket ederek Allah’a yaklaşma fikri, Türk dehasının en tabii ifadesidir."
İşte Yüce Atatürk'ün İslamiyet'e şekilcilik katarak onu asıl ruhundan uzaklaştıranlara verdiği en mükemmel mesajlardan birisi. O birçok kez dinin insanlık tarafından gerçek boyutlarıyla anlaşılmadığını belirtirken, Hz.Mevlana’nın da yanlış ve eksik yorumlandığına da temas etmiştir. Bir gün Konya milletvekili Naim Onat’ın sözde Mevlana'yı yermek istemesi üzerine Atatürk’ün söylediği şu sözleri bugün bile üzerinde ibretle düşünülmesi gereken ifadelerdir:
“-Eğer Mevlana’yı sizler gibi kavramak gerekirse, o büyük insanın ruhu dertlenir, biz de belki bir saygısızlık göstermek zorunda kalırdık. Mevlana’yı ululuğuyla kavrayabilmek için medresenin dar kapısından geçmemiş olmak gerek.”

Gazi Mustafa Kemal Paşa Konya’ya yaptığı toplam dokuz ziyareti sırasında her sefer önce Hz.Mevlana’nın makamının bulunduğu Türbe-i Saadeti ziyaret etmeyi ihmal etmemiş, tekke ve zaviyelerin işlevlerini tamamlaması ve dolayısıyla kapatılması yönünde çıkan yasa sırasında Hz.Mevlana’nın türbesini müze haline dönüştürerek tüm insanlık alemine açık halde kalmasını sağlamıştır.
 
Bununla ilgili bilgiler 22 Aralık 1987 yılında yayınlanan Hürriyet gazetesinde çıkan bir haberde şöyle dile getirilmiştir:
Atatürk, Konya'daki Mevlana Dergahı ve türbesini, Konya'ya ilk gelişi olan 3 Ağustos 1920 günü ziyaret etmiş ve bu ziyaretten pek etkilenmişti. Daha sonra ziyaretlerinde Mevlana Türbesini ziyaret etmeden Konya'dan ayrılmamıştır. 3 Nisan 1922 günü ziyaretlerinde, kendisi için açılan Sema meydanında hazır bulunmuş, 22 Mart 1923 günü yaptığı ziyarette postnişin Abdülhalim Çelebi'nin davetlisi olarak dergahta yemek yemiş, Hz.Mevlana'nın büyüklüğü üzerine takdir ve hayranlık dolu sözler söylemiştir.

Cumhuriyet'in ilanından sonra, tekke ve türbelerin kapatılması hazırlıkları yapılırken, Başbakan İsmet İnönü'ye "Mevlana Dergahı ve türbesinin kapatılmayarak kendi eşyası ile birlikte müze olarak düzenlenmesi ve ziyarete açılması"emrini vermiştir. Bir süre sonra, Bakanlar Kurulu kararı ile dergah, müze haline getirilmiştir.

Atatürk, 18 Şubat 1931 günü Konya'ya 9'uncu defa geldiği zaman, Konya'da 11 gün oturmuş, bu arada 21 Şubat 1931 gününü tamamen artık müze halinde ziyarete açık bulundurulan Mevlana Müzesi'nde geçirmiştir.Bu ziyaret sırasında eski Konya Milletvekillerinden Fuat Gökbudak ve o günlerde Konya Azar-ı Atika Müzesi müdürü olan Yusuf Akyurt'un ayrı ayrı anlattıklarına göre, Atatürk müze müdürünün odasına girer girmez, niyaz penceresi üzerindeki rubaiyi görmüş, Farsça'yı çok iyi bilen Hasan Ali Yücel'e tercümesini yaptırmıştır. Atatürk tercümedeki: "Ey keremde, yücelikte ve nur saçıcılıkta güneşin, ayın, yıldızların kul olduğu sen. Garip aşıklar, senin kapından başka bir kapıya yol bulmasınlar diye öteki bütün kapıları kapanmış, yalnız senin kapın açık kalmıştır." ibaresini işitir işitmez şöyle demiş:
"Hz.Mevlana'nın büyüklüğü burada bir kere daha kendini gösterdi... Doğrusu ben, 1923 yılındaki ziyaretim sırasında, bu dergahı kapatmayalım Müze olarak halkın ziyaretine açalım, diye düşünmüş; bir yıl sonra dergah ve tekkelerin kapatılması kanunu çıkar çıkmaz İsmet Paşa'ya Mevlana dergahı ve türbesini kendi eşyası ile Müze haline getir emrini vermiştim. Görüyorum ki, şu okuduğumuz rubainin hükmünü yerine getirmişim. Bakınız ne kadar mükemmel bir Müze olmuş..."

Değerli tarihçi Cemal Kutay’ın ifadelerine göre, Mustafa Kemal’e emrindeki yardımcılarının “Paşam Hz.Mevlana’nın makamını müze haline getirmeniz üzerine halk buraya akın etmeye başladı. Bu bir sakınca doğurmasın” demeleri üzerine Atatürk’ün verdiği cevap ilginçtir:
“-Eğer, Hz.Mevlana’yı hakkıyla tanımak ve benimsemek için ziyarete gitmekte olduklarına inansam öteki dergahların da açılmasını sağlardım. Çünkü, Hz. Mevlana’yı tanımak ve anlamak zaten diğer tüm tehlikeleri de ortadan kaldırmaktadır.”

Hz.Muhammedin “Din nedir?” sorusuna verdiği “Ahlak,ahlak,ahlak” cevabına her dönemde çok ihtiyaç duyduğumuzu düşünerek Hz. Muhammed'in, Hz.Ali’nin, Hz.Mevlana'nın ve Atatürk' ün şu sözlerine dikkat çekmek istiyoruz:
“İlim Çin’de olsa gidip öğreniniz.”

Hz.Muhammed
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.”
Mustafa Kemal Atatürk
“Dünyada sevgiye dair ne varsa ben orada varım, savaşa dair ne varsa ben orada yokum.”
Hz.Mevlana
“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh."
Mustafa Kemal Atatürk
“Evlatlarınızı zamana göre yetiştiriniz.”
Hz.Ali
“Milletimi muasır medeniyet seviyesinde görmek isterim.”
Mustafa Kemal Atatürk

ALINTIDIR
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Dino - Mart 22, 2009, 06:40:07 ös
Biz hala anlamayaduralim...

DR. ANDREW MANGO?NUN, 10 KASIM 2006 TARİHİNDE HARP AKADEMİLERİ KOMUTANLIĞINDA DÜZENLENEN ATATÜRK?Ü ANMA GÜNÜNDE  VERDİĞİ "ÇAĞIMIZDA ATATÜRK" KONULU KONFERANS

Sayın Komutanım,
Dünün, bugünün ve yarının değerli komutanları,

İlk önce bu nazik davete, bu nazik takdime teşekkürlerimi arz etmek isterim. Bu yıl Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk?ün doğumunun 125?inci yıldönümünü kutluyoruz. Bu gün ise Atatürk?ü, ölümünün 68?inci yıldönümünde anıyoruz. Bir devlet adamını değerlendirdiğimizde, içinde bulunduğu koşulları hesaba katarak, yapmak istedikleriyle yapabildiklerini karşılaştırdıktan sonra miras olarak bıraktığı yapıtına bakıyoruz.
             Atatürk doğduğu zaman, tebası olduğu devlet, Osmanlı İmparatorluğu, açık çözülme tehlikesiyle karşı karşıya idi. Etrafındaki büyük devletler ise sağlam bir kale görünümünde idi. Oysa bugün geriye baktığımızda görüyoruz ki Osmanlıların ?düvel-i muazzama? dedikleri imparatorluklar da son çağını yaşıyordu. Bir-iki kuşak sonra, onlar da tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, çözülmeye mahkûmdu. Atatürk çok-uluslu imparatorlukların son döneminde asker mesleğine girmişti. Biz ise ona imparatorluklar-sonrası çağın açısından bakıyoruz. Doğal olarak, bugün büyük devletler, süper güç tabir ettiğimiz devlet yok demiyorum, klâsik anlamda çok-uluslu imparatorlukların kalktığına dikkatinizi çekiyorum. Yerlerini ulus-devletler tabir ettiğimiz siyasal yapılar almıştır. Bu yeni devletleşme süreci halâ devam ediyor. Dikkat ederseniz bugün bizi korkutan, en azından uğraştıran sorunların, çatışmaların çoğu eski imparatorlukların çekildiği bölgelerde yer alıyor. Üçüncü dünya, imparatorlukların eskiden doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yönettikleri ülkeleri kapsıyor. Güvenliğimize yöneltilen tehditler daha çok bu üçüncü dünyanın içinde oluşuyor.
             Kimisine göre, bu tehditler bağımsızlıklarını yeni kazanmış olan ülkelerin demokratik rejime sahip olmamalarından kaynaklanıyor. Ne var ki demokrasi ancak bütünleşmiş, uluslaşmış işlevsel toplumlarda iyi sonuç verebiliyor. Aksi halde serbest seçimler etnik grup, aşîret, din, mezhep farklarını sadece yansıtmakla kalmıyor, bunları tırmandırıyor da. Üçüncü dünya ülkelerinde parlak zekâlar, iyi yetişmiş bireyler, çağdaş dünyada, çağdaş bir toplum içinde iyi performans verebilecek şahıslar elbette ki var. Ama kendi toplumları onların doğru-dürüst çalışmalarını engelliyor. Gerçek şudur ki bireyi yetiştirmek nisbeten kolaysa, toplumu çağdaşlaştırmak fevkalâde zordur.
             Mustafa Kemal Atatürk de bütünleşmemiş, geri kalmış bir toplumun başına geçmişti Cumhuriyeti kurduğu zaman. Büyüklüğü, bu toplumu bütünleşme, çağdaşlaşma yoluna sokmaktaki başarısında belli oluyor. Çok-uluslu Osmanlı Devleti içinde geleneksel iş bölüşümü sonucunda, Müslüman Türkler arasında temel bilgiler, özellikle modern yaşamın gerektirdiği bilgiler eksikti. Makinistlerden marangozlara, hatta nalbantlara kadar en basit esnaf ve teknisyenler hemen hemen tümüyle azınlık mensubu ya da yabancılardan oluşuyordu. Atatürk?ün, esnafın önemini belirten ilk söylevlerinden biri bağımsızlık savaşı senelerinde kurulan özel nalbantlar kursuna yaptığı ziyaret sırasında o demecini vermişti. Nalbant yoktu, nalbantları iyileştirmek lazımdı. Atatürk bir kurs açıyor ve bu esnafın, bu becerilerin, bu basit becerilerin ne kadar önemli olduğunu vurguluyordu. Durumu gerçekçi bir gözle gören Mustafa Kemal, seçtiği hedefe ulaşmak için önceliklerini birer birer saptadı. Hedef, ?muasır medeniyet seviyesi?ne ulaşıp , üstüne çıkmaktı. Yani evrensel uygarlık kervanına katılıp zamanla onun ön sıralarında yer almaktı. Bunu yapabilmek için ilk adım, milletin rahat bir şekilde yaşayıp çalışabileceği, güvenli sınırlar içinde, tam bağımsız bir memlekete sahip olmaktı. Sonra bu memlekette kamu düzenini kurmak, işlevsel kurumları yaratmak ve çağdaş yasa ve kuralları benimseyip uygulatmaktı. Ülkenin sınırları dışında ise herkesle iyi geçinmek, imkân dahilinde herkesle işbirliğinde bulunmak ve kimseye düşman gözüyle bakmamak gerekiyordu. İçeride ve dışarıda güvenli bir durum sağlandıktan sonra ise, ilk iş toplumu çağdaş bilgiyle donatmak, eğitimle bilgiyi yaymak, bilgi birikimini arttırmak ve sonunda yeni bilgi üretimini teşvik etmekti. Laiklik hem çağdaş toplum düzeninin, hem de çağdaş bilgi edinmenin vazgeçilmez şartıydı. Dinler muhtelif, uygarlık ise tek ve evrenseldir. Bilgi dine göre parçalanmaz, sınırlandırılamaz. Bilgi ile donatılan toplumun bütünleşmesi için ortak bir dille ifade edilen ortak bir kültürü geliştirmek şarttı. Ortak dil ve ortak kültür bazında kurulan modern devletlerin, bir ara çok-kültürlülük akımına kapıldıktan sonra, şimdi yine ortak dil ve ortak kültür lüzumunun farkına vardıklarını bugün Batı?nın hemen hemen her tarafında görüyoruz. Kamu düzeninin korunması, demokratik kurumların işleyebilmesi için vatandaşların birbirini anlaması ve ortak değerlere sahip olmaları gerekiyor. Atatürk bu gereği yerine getirmeye öncelik verdi. Atatürk?ün tam bağımsızlık, ?Yurtta sulh, cihanda sulh?, ?Hayatta en hakikî mürşit ilimdir? parolaları boş sözler değildi. Gerçekçi ve aynı zamanda yüksek vizyon sahibi bir devlet adamının önceliklerini dile getiriyor ve uygulamaya hemen yansıyordu.
               Şunu da kaydedelim: Atatürk?ün dehası gerçekçilikle vizyon arasında kurabildiği dengede kendini göstermiştir. Çünkü vizyonu olmayan gerçekçilik oportünizme[1] götürür, sinizme[2] götürür. Oysa gerçekçi olmayan bir vizyon hayalperestliğe fanteziye yol açar. Atatürk hem gerçekçi hem vizyon sahibiydi ve dengeyi son derece dikkatli, doğru bir şekilde kurabilmişti. Bugünlerde, İngilizce ?failed state? denen, ?çökmüş devlet? ya da ?devletleşememiş ülke? olayına sık sık rastlıyoruz. İşte Atatürk, kurduğu Cumhuriyetin bu hale düşmemesi için canla başla çalışmış, mümkün olan her önlemi almıştır. Cumhuriyetin 83 yıllık sicili, Atatürk?ün attığı temellerin sağlamlığına kanıt getiriyor. Bu demek değildir ki memleketiniz sorunsuzdur. Herkesin sorunları vardır, en gelişmiş ve en zengin memleketler dahil. Eski sorunlar çözümlenince, çağın değişen şartları yeni sorunları ortaya çıkarıyor. Önemli olan toplumun ve yöneticilerinin sorunlara çözüm getirme yeteneğine sahip  olmalarıdır.
               Atatürk?ün kurduğu   Cumhuriyet,   bu yeteneğini buhran anlarında göstermiştir.  Atatürk?ün ilkeleri arasında bulunan devrimcilik ilkesi kelimesinin anlamı budur. Devrimcilik ne demek? Devrimcilik çağa uymaktır. Aldığınız önlemleri, yasalarınızı, kurumlarınızı daima çağa uydurmak, dünyanın halini, dünyanın değişen şartlarını gözden kaçırmamak anlamına geliyor.  Tabiî, Atatürk çağdaş devletleşme sürecinde başarısını, kendi dehası yanında, Osmanlı İmparatorluğunun yedi yüzyıllık yönetim deneyine de borçluydu. Unutmayalım ki Türk toplumu, İstiklâl Savaşı bittiğinde, okuma-yazması olmayan bir köylü çoğunluğunun yanında, seçkin bir sivil-asker yönetim kadrosuna da sahipti. Kendisi bu seçkinlerden olan Atatürk?ün gençlik yıllarında dediği gibi, görevleri çoğunluğu kendi düzeyine çıkarmaktı. Şunu da kaydedelim ki Osmanlı İmparatorluğu çözüldüğü zaman batıda yönetim sicili çok kötü bir şekilde anlatılmıştı, aşağılanmıştı. Ama sonradan olanlar göstermiştir ki gelen gideni hep aratmıştır Osmanlının terk ettiği topraklarda. Ve bugünlerde, benim dolaşmış olduğum akademik çevrelerde Osmanlı imparatorluğunun bu yönetim yeteneği övgü konusu oluyor. Nasıl oldu da yüzyıllarca bizim yönetmekte güçlük çektiğimiz bu Ortadoğu?yu, bu Balkanları onlar bir avuç insanla yönetebilmişlerdir. Bu soru bugün soruluyor. Atatürk?ün, toplumu bütünleştirerek çağdaş bir devleti işletebilecek duruma getirmede beceri ve başarısı bugün özellikle üçüncü dünya memleketlerinin yararlanabileceği bir örnek oluşturuyor. Ama birinci dünyaya da yararlı olabilecek bir dersi var. Atatürk, İstiklâl Savaşındaki , ?düvel-i muazzama?nın, yani büyük devletlerin muazzam askerî gücünün, yabancılar tarafından yönetilmesini istemeyen bir halkı işte bu büyük devletlerin iradelerine tâbi bir hale getirmeye yetmediğini göstermiştir. Bir toplum yabancılardan korkmamaya başladığı ânda onu dışarıdan kontrol etmek, masrafına değmeyen boşuna bir gayrettir. Ne var ki, yabancıyı savmaya gücü yeten birçok toplumun çağdaş dünyada kendi kendini yönetmeye gücü yetmemesi bugün karşılaştığımız en büyük sorundur. Oysa Atatürk çağdaşlaşmayı amaçlayan yeni Türk ulus-devletinin kendi kendini pekalâ yönetebileceği gibi, gelişmiş ülkelerin gerçek çıkarlarını tehdit etmediğini, ortak uygarlık bazında gelişmekte olan bir ülkenin gelişmiş ülkelerle işbirliği yapabildiğini ve bundan iki tarafın da kazançlı çıktığını kanıtlamıştır. Askerî güç tarihe son noktayı koyamaz. Nitekim 30 Ağustos zaferi ?tarihin sonu? değildi, yeni bir tarihin başlangıcı, uygar yaşamın önkoşulu idi. Atatürk?ün uygar yaşamın gereklerini sağlama çabası  bugün de sürüyor. Türkiye?nin belirli bazı Güney Avrupa ya da Uzak Doğu ülkelerinin gelişme hızını henüz yakalamamasından yakınan ve Atatürkçülüğü bundan sorumlu tutanlar şunu unutmamalıdır ki, Cumhuriyetin kurulmasından bu yana nüfusu 12 milyondan 75 milyona çıkmıştır. Ve en hızlı nüfus artışı doğal olarak ülkenin en geri kalmış bölgelerinde gözlemlenmiştir. Buna rağmen ortalama yaşam süresi ve yaşam düzeyi büyük ölçüde artmış ve bugün 75 milyon Türk vatandaşı 83 yıl önceki Cumhuriyetin ilk 12 milyon vatandaşının tahayyül edemeyeceği bir yaşam sürebilmektedir. Ben Türkiye ye sık sık gelirim. Ara sıra senelerce görmediğim bölgeleri, şehirleri gezerim. Ve bu arada bunların ne kadar değiştiğini gözlerimle gördüm. Mesela ben Kayseri şehrini ilk 1946?da gördüğümde küçücük bomboş, harabe bir şehirdi. Anadolu da çok gördüğümüz gibi bir istasyon, istasyondan vali konağına giden bir yol, yolun iki tarafı boş, surlar içinde birkaç bina? İki?üç yıl önce gittiğimde yepyeni modern bir şehir gördüm. Gaziantep?e gittiğimde de durum aynıydı. Hatta Urfa?ya gittiğimde Harran Üniversitesini gezdim, GAP Projesinin bölge karargâhını gezdim ve  şehrin ne kadar geliştiğini gördüm. Geçen hafta İzmir?deydim. İzmir?in en gelişmiş Avrupa kentlerinden artık bir farkı yok. Memleketin çağdaşlaşması ve kalkınması ? bazen hızlı bazen yavaş da olsa ? hep devam etmiştir. Zaman zaman baş gösteren bunalımlara karşın, kamu düzeni korunabilmiş ve birçok gelişmekte olan memleketin acısını çekmiş olduğu iç savaş daima önlenebilmiştir. Çünkü en buhranlı ânlarda akılcı tutumlar galebe çalmaya muvaffak olmuştur. Akılcılık ? rasyonel düşünüp rasyonel hareket etmenin sanatı ? ise Atatürkçülüğün özünü oluşturur. Öfke ile çalkalan dünyamızda, Atatürk?ün örneğini verdiği akılcı tutuma büyük gereksinim vardır. Güçlüklerle karşılaşıldığı zaman ?Onlar ne istiyorlar?? değil, ?Ben ne istiyorum?? sorusunu yanıtladıktan sonra, seçilen amaca giden akılcı yolu saptamak, başarıya götüren en iyi yöntemdir. Atatürk, bağımsızlık savaşını yürütürken ?Onlar, yani büyük devletler Türkiye?nin bağımsızlığını kabul ederler mi?? sorusunu hiç sormamış, komplo teorileri kurmamış, kimseye önyargı ile bakmamış, kendisinin tespit ettiği hedefe ulaşmak için ne lâzımsa onu yapmıştır. Türkiye?yi buhranlardan sağ-salim çıkaran işte bu tutumdur ve bunun ileride de korunacağına inandığım için, 17 yıl sonra Cumhuriyetin 100. yıldönümünü esenlikle, uygar ülkeler ailesinin üyesi olarak kutlayacağınızdan eminim.

Saygılarımı sunar, sabrınız, dikkatiniz için teşekkür ederim.

Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Saygın - Mart 22, 2009, 11:35:50 ös
Bazı şeyler vardır gizli olmadığı halde söylenmez, söylenemez, ancak; istenir ve düşün sarf edilirse, öğrenilir. Bu Masonlukta da böyledir, hayatın salt kendisinde de böyledir. Masonlukta hiçbir üstadınız, size gerçeği söylemez, söylememelidir. Aslında gizli olduğu için değil, sır olması gerektiği içindir. Bu gereğin anlamı da; eğer söylenirse, öğrenemeyeceğinizden, anlayamayacağınızdan, uzaklaşacağınızdan kaynaklanır. Çünkü buna hazır olmama ihtimaliniz vardır, erdem gerektirir. Fakat üstatlarınız gerçeği öğrenmeniz için gerekli erdeme sahip olmanız yolunda size öğretilerini verir ve gerçeği öğrenmenin de yollarını size söylerler fakat gerçeğin kendisini asla.

Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü gerçekten anlamak ve öğrenmek de böyledir. Anlayacak erdeme ve bilgiye sahip insanlar ancak kendi istekleriyle düşün sarfedip, Atatürk'ün ve Atatürkçülüğün, Türkiye Cumhuriyeti için günümüzde ki değerini ve geleceğimiz için kaçınılmaz önemini idrak ederler. Biz ne söylesek, ne göstersek boş. Kitabı göteririz kişi onu kitap olarak görür, eğer isterse içindekileri okur, erdemliyse anlar. Bu erdeme ulaşmak için üniversite okumak da gerekmez geçmişi ve bugünü bilmek ve geleceği düşünmek yeter.

Düşüncelerimi aktarırken kimsenin duygularını incitmek değil amacım. Faydalı olabiliyorsa ne mutlu.

Sevgi ve Saygılarımla, 
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Dino - Mart 23, 2009, 12:22:50 ös
Sayin Saygin,

Yorumunuza bayildim, ellerinize saglik.

Sevgi ve Saygilarimla,
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: amurdad - Mart 23, 2009, 12:32:14 ös
 Sn.Dino ve Saygın ustadıma

Efendim konu Ataturkçülük anlayışına ve yorumlarına geçti ben bu kısımda çekiliyorum ama şunu unutmayalım Ataturkçülüğün altında Fransız Devrimleri yatmakta bu çok açık bundan dolayı illa ağacın meyvesine bu ağaçtır demek yanlış bende sanırım bunu anlatabiliyorum.

Yani marksizim gibi veya islamizim gibi Ataturkçülük diye bir şey yoktur.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Saygın - Mart 23, 2009, 12:34:03 ös
Sayın Dino,

Nezaketinize teşekkür ederim, bilmukabele.
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Dino - Mart 23, 2009, 12:56:24 ös
Sn.Dino ve Saygın ustadıma

Efendim konu Ataturkçülük anlayışına ve yorumlarına geçti ben bu kısımda çekiliyorum ama şunu unutmayalım Ataturkçülüğün altında Fransız Devrimleri yatmakta bu çok açık bundan dolayı illa ağacın meyvesine bu ağaçtır demek yanlış bende sanırım bunu anlatabiliyorum.

Yani marksizim gibi veya islamizim gibi Ataturkçülük diye bir şey yoktur.

Saygılarımla...

Sayin Amurdad,

Kabul etmemek elbette size kalmis ama Ataturkculuk bir felsefedir, tipki Marksizim gibi. Ataturkculuk, takim tutar gibi Ataturk'u tutmak degildir. Ataturk detaylari ile incelendiginde icinde ekonomik acilimlar da bulursunuz, toplumsal acilimlar da. Ataturkculuk bir yasam bicimidir, toplumsaldir.

Saygilarimla,
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Mart 23, 2009, 05:49:28 ös
Sayin Saygin,

Yorumunuza bayildim, ellerinize saglik.

Sevgi ve Saygilarimla,
Tamamen katiliyorum.
Başlık: Ynt: Turkiye nereye surukleniyor?
Gönderen: mosilats - Mart 23, 2009, 08:18:09 ös
Baslık yalnıs...
Turkıye nerede kullanılıyor ve-veya nerelerde kullanılacak