Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ah Biz Erkekler Tuna Kiremitçi  (Okunma sayısı 3309 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 19, 2011, 04:08:40 ös
  • Ziyaretçi

Geçen yüzyılın son kışı...

"Reklam sektöründe ırgatlık ettiğim zamanlar.
Ajansın demirbaşlarından Bedri Abi haftalardır güzel stajyere yazıyor ama netice sıfır. Olay artık biz tıfılların bile dilinde, hafif trajikomik bir hal almış.
Bedri Abi’nin umudu iyice tükenmişken, ajansın kafeteryasında denk geldiler. Güzel stajyer birine Mustafa Sandal’ın son albümünü ne kadar beğendiğini anlatıyordu.
Bedri Abi hışımla bıraktı çay bardağını: “Sen... Şimdi Mustafa Sandal’ı beğeniyorsun, öyle mi?”
“E... Evet...” dedi kızcağız, karşısındakinin yüz ifadesinden hafif tırsmış bir halde: “Şarkıları hoşuma gidiyor.”
“Allah bilir yakışıklı da buluyorsundur!”
Kızın sessizliği Bedri Abi’nin hiddetine engel olmadı. Yarım saat tüm kafeteryaya Mustafa Sandal’ın ne kötü bir şarkıcı ve ne yaramaz bir kişi olduğunu kükreyerek anlattı.
Hatta stajyer kafeteryadan kaçtıktan sonra da son vermedi lanetlemeye. Sanırsınız Mustafa Sandal kızı dün Bedri Abi’nin elinden almış.
İşte o gün anladım ki, biz erkekler aslında göründüğümüzden çok daha alengirli yaratıklarız.
Bedri Abi’nin Mustafa Sandal’la en ufak bir sorunu yoktu. Sadece kendi “başarısızlığı” yüzünden özgüvenini tehdit altında hissetmiş ve faturayı ona kesmişti.
O kadar öfkelenmişti ki, tanımadığı-etmediği birine iftira bile atabilirdi o anda.
Sonuçta muradına eremedi, güzel kızın stajı bitti ve muhtemelen devam etti Mustafa Sandal dinlemeye. İşin kötüsü, aynı günlerde ben de yüz vermeyen bir kıza hayranı olduğu Teoman hakkında ahkâm kesiyordum: “İki seneye kalmaz unutulur, bak görürsün!”
Bedri Abi iyi bir insandı. Şu yaşımda bile ne zaman Teoman konserine gitsem onu hatırlarım.
Biz erkekler böyleyiz işte: Özgüvenimize zeval gelmesin, ne yapacağımız hiç belli olmaz."

Tuna Kiremitçi


Yazı çok güzel ve anlamlı. Sadece erkekler olarak değilde, konuyu genelleyelim biraz.

Toplum olarak ele alalım konuyu. Neden, ulaşamadığımız, elde edemediğimiz, kendimizde olmayanları gördüğümüz yani kısaca kıskandığımız, bir konu veya bir kişi olduğunda, neden karalama yolunu seçiyoruz.

Bu sadece sosyal hayatımızda değil, iş hayatımızda da var. Bizden daha iyiyse " mutlaka lekelenmeli". Bizi kabul etmediyse "mutlaka kirletilmeli". Eğer anlayamıyorsak, sorun bizde değil. Anlayamadığımız konunun kötülüğünden, saçmalığından bu böyle. Saçma olduğu için, ucube olduğu için anlayamıyoruz ve yıktırıyoruz.

Neden kendimizi sürekli "mükemmelmişiz" gibi hayal ediyoruz ?

Üniversite yıllarımda katıldığım bir seminer vardı. Bir danışman konuşmacı, "bir mal, %99 mükemmel olabilir demişti ve buna 2 örnek vermişti; "ekmek ve kola" "

Bence bu oran insanlar da %30ları geçemez hatta belki bu oranı bile yakalayamayız. Çünkü sürekli etkileşim halindeyiz. Sürekli gelişen ve dolayısıyla kendimizi geliştirmemiz gereken bir süreçteyiz. Ama bunu asla kabul etmeyiz.

Bizden daha yakışıklıysa "yakışıklı ama aptal". Bizden daha bilgiliyse" bilgili ama ukela". Bizden daha çalışkansa "çalışkan ama yalaka" v.b v.b. şeklinde liste uzayıp gidiyor.

Galiba bunlara neden olan düşünce, kimseyi olduğu gibi kabul etmediğimizden kaynaklanmıyor. Kendimizi olduğumuz gibi kabul edip, kendi kendimizle barış halinde olamadığımız için. Sürekli dünyayı, insanları suçlayan, yaftalayan bir kaos içindeyiz.

Saygılarımla



Şubat 19, 2011, 07:46:22 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi



Fazla genelllenmiş ama güzel tespitler... Acaba sürekli yaaftalamamızın sebebi aslında sadece savunma mekanizmamız olabilir mi? 
Yani insanlar ne kötü diye düşünmesek onun yerine sadece çoğu insan savunma mekanizması olarak bu yolu seçmiş desek olmaz mı... diyorum ben :) ne dersiniz?:)


Şubat 19, 2011, 08:17:30 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Sn.sundance,

Ne tesadüftür ki Tuna Bey gibi bende reklam sektörü içerisine yeni girmiş biri olarak ırgatlık yaşıyorum ve daha bundan iki hafta önce çamur atılma konusunda bir durum başıma geldi. Neyse ki olayın yazılı kaynaklar üzerinde gerçekleşmesi sayesinde yeni girdiğim ortamda yanlış anlaşılmaya sebep olacak olan bir düşünceyi belge koyarak bertaraf edebildim. Olayın sıcaklığından olsa gerek bu güzel yazıyı ve yorumunuzu tebessümle okudum. İzniniz olursa da kendimce fikrimi paylaşmak isterim.

Ulaşılamayanın; onu ulaşılmaz kılan aklımızın bir oyunu ve bu oyunda kendi kendimize yenilgimiz diye düşünüyorum. Kendi içimizdeki eksik gördüğümüz yönleri karşı tarafa ait nitelikler ile kıyasladığımızda ortaya beğenimiz ile kendimiz arasında bir çatışma doğuruyoruz.  Ve sonucunda da beğenimizin karşısında, kendimize yeniliyoruz. Bu yenilgi hazmedemeyen aklımız, kendimizi daha iyi olmaya yönlendirmek yerine karşımızdakini kendimiz gibi oldurmaya çalışıyoruz. Ki bunun daha kolay olduğu düşünmenin büyük bir hata olduğu konusunda hemfikir olacağımızı düşünüyorum.  Aslında egomuza sahip olup farkındalığımızı arttırmak adına, kendi eksiklerimize odaklanarak kendi içimizdeki gelişimi ve ilerlemeyi sağlatacak adımların bu noktalarda olduğunu düşünmek zor değil. Fakat kabul etmekteki inatçılığımız yüzünden, bizi daha iyi ve daha doğru olmak yolunda ileri gitmek yerine, geri düşüyoruz. Ve biz bu ayrımı farkedemediğimiz sürece de gelişimimizi sağlayarak örnek insan seviyesine varamayacağımızda kesin gibi gözüküyor.



Sevgi, saygı, selamlar.

arte
« Son Düzenleme: Şubat 19, 2011, 08:24:29 ös Gönderen: arte »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
28 Yanıt
20108 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 17, 2008, 01:54:24 öö
Gönderen: blossom
2 Yanıt
2872 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 25, 2007, 10:05:59 ös
Gönderen: Fraternis
4 Yanıt
4271 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 06, 2013, 03:25:50 öö
Gönderen: Melina
Kadın ve Erkekler

Başlatan blossom Mizah

2 Yanıt
3277 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 21, 2008, 11:15:15 ös
Gönderen: blossom
2 Yanıt
3066 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 27, 2008, 07:49:27 ös
Gönderen: Supeluta
0 Yanıt
1759 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2009, 10:37:10 öö
Gönderen: akasya