Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: K İ B İ R.......  (Okunma sayısı 1662 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 31, 2009, 12:54:34 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


“Kibir bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.” [Hacı Bayram Veli]



Yemeğe tat veren baharatlar gibi hepimizin bir parça kibir duygusuna ihtiyacı olabilir.

Hani, üretmek için minik bir doz..

İçimizde sinsi bir yılan gibi büyüyerek yıkıcı bir hırsa dönüşmeden, bu sevimli kibirle yaşayabiliriz.

Aman dikkat! Kibir ölümcül bir günahtır.

İnsanlık kendi tarihini yazarken kibir konusunu ihmal etmemiş, yüzlerce yıl öncesinden bize mesajlar gönderip,

uyarılarda bulunmuş.

Klasik Yunan trejedyasında kahramanların en büyük hatası olmuş kibir.

Kendini beğenmişlik, küstahlık, haddini bilmemek, sonunda kişiyi kendi yıkımına götüren ölümcül bir hırsa dönüşmüş…

Yunan tanrılarının gazabıyla cezalandırılan kahramanlarının zavallı sonları edebiyatın baş konusu olmuş.

Günümüzde ise narsizmle birleşip gücüne güç katmış gibi görünüyor.

Çevremizde büyüklenerek, bizi hor görme eğiliminde olanlara bir bakalım :

Hele bazıları var ki, ululuk iddia ederler. Kendilerini tanrı(ça) zannederek, küçük dağların efendileri gibi kurum kurum kurulurlar.

Nedense kibrin türettiği bu sahte uluların çevresinde kendiliğinden bir tebaa oluşuverir. El etek öpmeler..yaltaklanmalar gırla gider.

İşin kötüsü, birçoğumuz da bu tanrı(ça)ların sahte ışıltısından etkilenebiliriz.

Zira bu insanların, dış görünüşleri etkileyici, gülüşleri kucaklayıcı olabilir. Ama bu bir tuzaktan başka bir şey değildir.

Önce, bu kişilerle aynı masada oturur, sohbet eder, ortak işlere girişebiliriz. Sevimli ve cana yakındırlar....Çok

geçmeden, kibir harekete geçer, bizi karşısına alır, şöyle der:

--Bak, madem benim ışığımdan faydalanıyorsun, o zaman elimde gördüğün şu kalıbın dışına çıkmayacaksın.

Sonuç, kişinin karakterine göre değişir.

Kibir ve iktidar kardeş gibidir. Birbirlerini beslerler..Sömürüye dayalı rejimler, kibir silahını çok iyi kullanır.

Ama halklar kibri sevmez:

Yüce kapıda; ‘’ Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var!’’ diyerek, iktidarı ürpertebilirler..

İktidar kibirle palazlanır. Ancak mezarını da kibir kazar…

Eski zamanların birinde:

Bilge ve öğrencisi, bir sokağın köşesinde konuşurlarken. Bir kadın yanlarına yaklaşır:

‘’ Vitrinin önünde durmayın, müşterileri rahatsız ediyorsunuz,’’ der.

Bilge özür diler. Karşı kaldırıma geçerler. Orada konuşmayı sürdürürlerken, bu kez bir polis gelir:

‘’ Bu kaldırımı boşaltmanız gerekiyor. Birkaç dakika sonra kont buradan geçecek,’’ der.

Bilge, istifini bozmaz:

‘’ Kont karşı kaldırımı kullansın,’’ diye cevap verir.

Sonra da öğrencisine döner:

‘’ Unutma, acizlere asla kibirli davranma; kibirlilerin karşısında asla aciz kalma,’’ der.

Kibir, yaşamın her alanında yıkıcıdır.

Aşkta narsist, arkadaşlıklarda bencil, ticarette iblis, toplum hayatında bir çıkarcı olur.


Sonunda, devran döner, yalnız kalır; dostları onu terk eder, çocukları bile ondan uzaklaşır.

Kibir bir hastalıktır, ancak kanser hastasına duyulan merhameti hak etmez…

Sözü Mevlana’dan bir alıntıyla bitirelim:

‘’ kibir nedir? Kendinden habersizliktir. / Güneşten haberi olmayışı gibi buzun.


A L I N T I
Ben"O"yum,"O"ben değil...